Fars Dili
Fars Dili Fars Dili ve Edebiyatı Akademik
FARSÇA'DA "SER" KELİMESİ
Farsça'da "ser" kelimesinin çeşitli şekil ve anlamlarda yazılıp
söylenişinin zenginliği dikkat çekici olduğundan, bu kelimenin tek başına
isim, zarf ve sıfat halinde, edatlarla birlikte, bir yardımcı fiille beraber, deyim
halinde, yer ve zaman bildiren son ek "pesvend" olarak kullanılışları ile içinde
bu kelimenin geçtiği atasözlerini tespit etmeye çalıştık. Bu maksatla, muhtelif
sözlükler ve gramer kitapları yanında, klasik ve modern farsça ile yazılmış
şaheser niteliğindeki bazı eserleri de tarayarak sözlüklere girmeyen kelime,
fiil ve deyimleri çıkarmak suretiyle, bunların bir kısmına örnekler vermeye
gayret gösterdik. Prof.Dr. A.Naci Tokmak yıllardır farsça atasözleri üzerinde
uğraştığından ve ilk baskısından sonra genişletilmiş ikinci baskı üzerindeki ,
çalışmalarını tamamlamak üzere olduğundan, hemen hemen 900 madde
başını ihtiva eden bu çalışmada, içinde "ser" kelimesinin geçtiği atasözlerini
sadece bir liste halinde vermekle yetindik.
Farsça Mastar Eki
Farsça mastar eki دن (-den) ve تن (-ten) 'dir. Bu ekler kaldırıldığında fiilin kökükalır ve Türkçe'deki gibi bu ikinci şahır emir kipidir.
RÛDEKÎ-Yİ SEMERKANDÎ (Ö. 329/940)
RÛDEKÎ-Yİ SEMERKANDÎ (Ö. 329/940)
PROF. DR. NİMET YILDIRIM
ÖZ
İran’ın ilk büyük şairi ve Fars şiirinin mühendisi olarak kabul edilen
Ebû Abdullâh Cafer b. Muhammed Rudekî, III./IX. yüzyıl ortalarında
Semerkand’ın Rudek kasabasına bağlı “Benuc” köyünde
dünyaya geldi. İyi bir eğitim aldı. Uzun zamanlar Fars şiirinin en
ünlü şairi oluşu ve bilge kişiliğiyle hep ön planda oldu. Samanî dö-
neminin en ünlü şairi Rudekî, İslâm sonrası yeni Fars edebiyatının
gerçekte en büyük şairi olarak kabul edilir.
Samanî dönemi Fars edebiyatının, özellikle de övgü şiirinde tartışmasız
önderi Rudekî’dir. Musikişinaslığının yanı sıra iyi bir icracı
da olan, şiirlerinin birçoğu musiki eşliğinde okunan Rudekî’nin şiirdeki
tarzı, kendisinden sonraki Fars şairlerinkinden farklıdır. Divanı
ile çok sayıda şiiri günümüze kadar gelememiş ve ortadan kaybolmuştur.
Bu arada Rudekî’nin Horasan tarzı övgü şiirinin temellerini
attığı, daha sonraki çağlarda Unsurî, Muizzî ve Enverî’nin de bu
Farsça Dili İle İlgili Bilgi ve Fars Dili ve Edebiyatı Bölümü
Farsça Nedir Kısaca Farsça Hakkında Ansiklopedik Bilgiler özet ve kısa olarak burada.
İran , Afganistan , Tacikistan , Özbekistan ve Basra Körfezi ülkelerinde konuşulan Hint – Avrupa lisan ailesine mensup dildir . Hint – Avrupa lisan serisinin bir kolu kalan Hint – İran dillerinin İran öbeğine bağlıdır . Antik Pers vatandaşının konuştuğu dilden türemiştir .
Farsça ve lehçeleri İran , Afganistan ve Tacikistan’da resmî lisan statüsündedir . CIA World Factbook’a yönelik İran , Afghanistan , Tacikistan ve Özbekistan’da tahmini 100 milyon şahsın anadili Farsça’dır . 2006 yılında UNESCO’ya Farsçayı da ” Uluslararası Ana Lisan ” statüsündeki dillerden biri olarak seçmesi önerildi .
Farsça yüzyıllar öncesinde Ortada Asya , Güney Asya ve Ortadoğu’da prestijli bir kültür dili olmuştur ve komşu ülkelerin dillerini , öncelikle de Ortada Asya , Kafkasya ve Anadolu’daki Türk dilleri’ni etkilemiştir . Arapça ve Mezopotamya dilleri üzerindeki etkisi ise ek olarak yetersizdir .
NÂBÎ’NİN “BU” REDİFLİ GAZELİNİN TASAVVUFÎ ŞERHİ VE YAPISALCILIK AÇISINDAN İNCELENMESİ
Özet
Bu makalede, 17. Yüzyıl Klâsik Türk Edebiyatı şairlerinden “hikemȋ tarz” ın temsilcisi
kabul edilen Nâbȋ‟nin “bu” redifli gazeli incelenmiştir. Gazel; hem anlam bakımından
tasavvufȋ bakış açısıyla, hem de dilbilimi yöntemleriyle yapısalcılık açısından
incelenmiştir.
Sonuç olarak; gönlü “maᶜnâ” dan yana olan Nâbȋ‟nin gazelinin muhteva bakımından
mükemmelliğinin yanında yapı bakımından da güzelliği ortaya konularak estetik değeri
belirtilmiştir.
Anahtar Sözcükler: Nâbȋ, Gazel, Şerh, Yapısalcılık, Tasavvuf
THE ANALYSİS OF NABI’S GHAZEL WITH HOLORHYME “BU” IN TERMS
OF SUFISTIC PERSPECTİVE AND STRUCTURALISM
Abstract
In this paper, it is studied, the ghazel with holorhyme “bu” whose poet is one of the
seventeenth era classical Turkish literature poets, who is considered to be the representative
of “Hikemi poem style” Nabi. The Ghazel is analyzed both in terms of meaning by sufistic
perspective and structuralism by the method of linguistics.
MEVLÂNA VE HAFIZ'DA MÜŞTEREK SÖYLEYİŞLER
HAMZA ALİ FERHÂDİYÂN
Özet: Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî (1207-1273), asırlarca İslâm dünyasında pek çok kişiyi ve topluluğu etkilemiş büyük bir mütefekkir ve mutasavvıftır. Onun İranlı büyük şair Hâfız-ı Şîrâzî (öl.1389) üzerindeki etkileri de ilim ve edebiyat adamlarını meşgul eden konulardan biri olmuştur. Çevirisi sunulan bu makalede, İranlı araştırmacılardan Hamza Ali Ferhâdiyân, iki şairde müşterek veya benzer ifadeleri ele almaktadır.
Anahtar kelimeler: Mevlâna, Hâfız, Mehdî Nûriyân, Hurremşâhî, Abdülkerim Surûş
Common Sayings by Mawlana and Hafiz
Türkçe–Farsça İlişkileri Türkçenin Farsça Üzerindeki Etkilerine Dair Bir İnceleme
Balcı, Mustafa (2014), Çizgi Kitabevi Yayınları, 158 s., Konya.
*
Dünyadaki bütün diller, ister yaşayagelsinler ister yok olsunlar, uzun süren
tarihleri boyunca birtakım yasalara tabi olarak mevcudiyetlerini sürdürmüşlerdir. Dil
yasaları dediğimiz bu yasalar, tıpkı tabii ve insani dünyadaki yasalar gibidir. Dili
çepeçevre kuşatan bu yasalar, dilin tarihi akışına yön vererek onu şekillendirir. Bu temel
dil yasalarının en önemlilerinden biri, ilişki yasasıdır. Oluşun kaderinde var olan bu
ilişki yasası, tüm tabii, insani ve toplumsal gerçekliklere has bir olgu olarak insanın
beşeri ve tabii çevresiyle temasa geçmesini buyurmaktadır. İnsani bir gerçeklik olan dil
de bundan ari değildir. Dil de vücut bulduğu toplumla beraber civarındaki veya
uzaktaki, komşu olsun olmasın, toplumlarla temasa geçer, bu toplumların dilleriyle bir
kültür alışverişi de diyebileceğimiz alışverişlere girer, bu temasın neticesinde farklı dil
Şerh-i Mesnevî Tahir-ül Mevlevî
Bismillahirrahmanirrahim
TEBRİK VE TEŞEKKÜR
Konyalı münevver bir genç, merhum Tahir Olgun’un Mesnevî tercüme ve
şerhini tab’a başladıklarını bana müjdelediği zaman ne kadar sevindim. Bugünün
gençliği artık bu muazzam eseri okuyabilecek, üzerinde düşünme imkânını elde
edecekti. Bu, hakikaten mübarek bir teşebbüstü. Senelerden beri Konya’da Mevlâna
için tertip edilen ihtifaller, en payidar ve en olgun semeresini şimdi veriyordu.
Kanaatimce şark, Mevlâna’yı kâfi derecede tanımamıştır. Ve bunda
mazurdur. Çünkü Mevlâna, beşerin görüş hudutlarını aşan bir irtifadır. Yalnız, itiraf
etmeli ki garp Mevlâna’yı hakikaten anlamaya çalışıyor. Ve buna ihtiyaç hissediyor.
Ve ona yaklaşanlar, hidayete eriyor.
Hidayete eriyor, diyorum. Bu hidayet, ya hem şekil ve hem ruh veya sadece
ruh bakımından olur. Yalnız şeklen ve ismen Müslüman, eğer onun ruhunu kendine
sindirmemişse, hakiki Müslümanlığa çok uzaktır. İnsan, belki kendisini aldatır, fakat
Allah ve Resulünü aldatmak kabil midir?
MODERN İRAN EDEBİYATI ÜZERİNE BİR BİBLİYOGRAFYA DENEMESİ
Özet: Bugüne kadar İran ve Fars dili ve edebiyatı üzerine yazı ve yayınları içeren üç bibliyografya çalışması yapılmıştır. Bu çalışmalarda yer alan künye bilgilerinin çoğunluğunu, Farsçanın klasiklerinden yapılan tercümeler ile, Türkiye ve İran arasındaki tarihi ve siyasi ilişkiler konulu yayınlar oluşturur. Modern İran edebiyatından yapılan çeviriler ve bu konudaki inceleme yazıları ise, son yıllarda yapılmış olduğundan makale ya da kitap halinde yayınlanmış olan mevcut bibliyografyalarda az sayıda yer alır. Bu çalışma, mevcut bibliyografyalara bu yönüyle katkıda bulunmak amacıyla yapılmıştır.
Anahtar kelimeler: Modern İran Edebiyatı, Çağdaş İran Şiiri, İran Öykü ve Romanı
A Bibliographical Study on the Modern Iran Literature
ÖMER HAYYÂM RUBÂÎLERİ
AHMET KıRCA: 18 Şubat 1936’da Suşehri’nde doğdu. İlkokulu
Suşehri Cumhuriyet İlkokulu’nda bitirdi. Ortaokulu Şebinkarahisar,
Tirebolu ve Sivas’ta; liseyi Sivas 4 Eylül ve Kastamonu
Abdurrahman Paşa Liselerinde okudu. 1957’de Kastamonu Gazi
Abdurrahman Paşa Lisesi’nden mezun oldu.
Millî Savunma Bakanlığı adına okuduğu Ankara Üniversitesi
İlâhiyat Fakültesi’ni 1961’de bitirerek Teğmen rütbesiyle Türk
Silâhlı Kuvvetleri’ne katıldı. Millî Savunma Bakanlığı, Genelkurmay
Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı karargâh
ve kuruluşlarda çeşitli görevlerde bulundu. Kuleli ve Işıklar
Askerî Liselerinde öğretmenlik, Silâhlı Kuvvetler Dil Okulu’nda
Farsça öğretmenliği yaptı.
1983 yılında kendi isteğiyle ve Albay rütbesiyle emekliye
ayrıldı.
İÇİNDEKİLER
Önsöz / 9
-ITanrıyla
Dertleşme / 25
– II –
Dinlersen Bir Öğüt Vereyim Sana / 31
– III –
Gidenler, Gelmeyenler / 35
– IV – Ah, Şu Gençlik! / 39
– V –
Toprak Olmadan / 43
– VI –
Mevlana Eserlerini Niçin Farsça Yazdı?
..
Her yıl aralık ayı geldiğinde, Şeb-i Aruz törenlerinin öncesinde, esnasında ve sonrasında Mevlana'nın büyük bir İslam âlimi, eşsiz bir tasavvuf ehli, maşukuna kavuşma anını bekleyen bir usanmaz âşık, aşk ehlinin en büyük mürşidi, talebelerinin önünde bir müderris, mısra mısra gazellerinde aşkın sırrına ermiş ulu bir şair, halkın arasında mümtaz bir Allah dostu, bugünden geçmişe bakınca çağının Müceddidi olduğu konuşulur.
Mevlana'ya dair yapılan zikredilen konulardaki konuşmalar ve tartışmalar sırasında günümüz insanları- nın, içinden bir türlü söküp atamadığımız menfi milliyet- çilik duygusu şu soruyu hep aklımıza getirmiştir:
Mevlana eserlerini niçin Farsça yazdı?
Bu soruyu soranlar zaman zaman o kadar ileri gitmişlerdir ki, Mevlana'nın Türk olmadığı, Türklüğü hakir gördüğü için Farsça yazdığı, halktan kopuk bir hayat sürdüğü, müceddidlikle alakasının bulunmadığı ve aslında bir filozof olduğu iddialarını bile dillendir- mektedirler.
MEVLANA'NIN NEYNAME'Sİ (ŞİİR ÇEVİRİ VE ŞERH)
1.Dinle bu neyi, şikâyet ediyor
Ney ayrılıkların hikâyesini anlatıyor
Mesnevi’nin ilk beytinde yer alan, bir çoklarının çeşitli yorumlar yaptığı ve Mevlânâ’nın bizden dinlememizi istediği Ney hakkında en uygun yorumlardan birisi kuşkusuz “Neyin hakiki manada kamıştan yapılmış bir ney ve mecazi olarak da Mevlânâ’nın kendisinin” olduğudur. Ama bu yorumu ele almadan önce Neyle ilgili yapılmış yorumlara yer vermek, başka yorumları incelemek yerinde olacaktır.
NAZÎRÎZÂDE EMÎN’İN ŞEYHÜLİSLÂM FEYZULLAH EFENDİ’YE FARSÇA METHİYELERİ
NAZÎRÎZÂDE EMÎN’İN ŞEYHÜLİSLÂM FEYZULLAH EFENDİ’YE FARSÇA
METHİYELERİ
PROF. DR. VEYİS DEĞİRMENÇAY
ÖZ
Osmanlı döneminde yaşamış, Türkçe şiirler yanında Farsça şiirler
de kaleme almış birçok şair vardır. Bunlardan biri de Türkçe, Farsça
ve Arapça şiirleri olan Nazîrîzâde Mehmed Emîn Efendi’dir. Emîn
Efendi, Osmanlı Şeyhülislâmı Erzurumlu Seyyid Feyzullah Efendi’ye
methiye olarak Farsça iki kaside, bir kıta ve bir gazel olmak üzere
dört şiir kaleme almıştır. Bu çalışmada, Süleymaniye Kütüphanesi
Esat Efendi Bölümü’nde kayıtlı bir yazmada bulunan söz konusu
şiirler, tenkitli metni yapılarak Türkçeye çevrildi ve kısaca anlatıldı.
Ayrıca Feyzullah Efendi ve Nazîrîzâde Mehmed Emîn Efendi’nin
hayatı hakkında kısaca bilgi verildi.
Anahtar Kelimeler: Nazîrîzâde Mehmed Emîn, Şeyhülislâm Feyzullah
Efendi, Farsça Şiirler, Methiye.
ABSTRACT
We have a lot of poets who lived during Ottoman Empire period;
wrote poems not only in Turkish, but also in Persian. One of those
TÜRK EĞİTİM KURUMLARINDA FARSÇANIN ÖĞRETİLMESİNDE SA'DÎ*
Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014, p. 1653-1670, ANKARA-TURKEY
ÖZET
Fars asıllı şair ve yazar Sa'dî-i Şirâzî (doğumu Hicri 606/Miladi
1210- ölümü Hicri 691/Miladi1292)’nin Bostân (Hicri 655/Miladi1257)
ve Gülistân (Hicri 656/Miladi1258) adlı eserleri on dördüncü yüzyıldan
itibaren Klâsik Türk Edebiyatının büyük şair ve yazarlarını etkilemiş
başlıca eserlerdendir.
Bostân, mesnevî formunda yazılmış olup yaklaşık 5000 beyittir.
Sa'dî eserini on bölüm hâlinde kurar. Miladi 1257'de tamamladığı
eserini Salgurlu hükümdarı Sa'd bin Zengi'ye takdim eder. Eserde,
ahlâkî ve didaktik tarz tercih edilmiştir.
Bostân'dan bir sene sonra yazılan Gülistân, mensur bir eser olup
içinde yer yer nazım parçacıklarına da yer verilmiştir. Bostân gibi ahlâkî
ve didaktik hikayelerin yer aldığı sekiz bölümden meydana gelmektedir.
Bu sekiz bölümde toplam 182 hikâye yer almaktadır ve manzum
Şeyh Sadi'nin Bostan ve Gülistanından Sözler
Konuşmadan bir köşede oturan sağırlarla dilsizler, dilini tutamayan kimseden daha üstündür.
Ağızda dil nedir, a akıl sahibi? Hünerli kimsenin hazine anahtarı değil mi? İçerdeki cevahirci midir, çerçi midir, kapı kapalı iken kim ne bilecek?
Akıllının önünde susmak terbiye gereği ise de, sen yeri gelince söylemeğe bak. İki şey insanı çileden çıkarır: söylenecek yerde ağız açmamak, susacak yerde lakırdı etmek.
Eğer cenk eri isen, öyle bir kimseyle savaş ki, ya ona ihtiyacın olmasın, ya da kaçıp ondan kurtulabilesin.
Bahçenin gülünde beka ve gül mevsiminde vefa yoktur. Zaten bilgeler “ kalıcı olmayan şey gönül bağlamağa deymez “ demişler...
Düşün, sesini ondan sonra çıkar ve “ kes “ dedirtmeden önce sözü kes.
İnsan hayvandan konuşmakla üstündür. Ama doğru konuşmazsan hayvanlar senden üstün olurlar...
Fareyi tutarken kedi aslandır; kaplanla savaşınsa fareye döner..
İyilik için söylenen yalan, fitne koparan doğrudan iyidir...