FARSÇA'DA "SER" KELİMESİ
Farsça'da "ser" kelimesinin çeşitli şekil ve anlamlarda yazılıp
söylenişinin zenginliği dikkat çekici olduğundan, bu kelimenin tek başına
isim, zarf ve sıfat halinde, edatlarla birlikte, bir yardımcı fiille beraber, deyim
halinde, yer ve zaman bildiren son ek "pesvend" olarak kullanılışları ile içinde
bu kelimenin geçtiği atasözlerini tespit etmeye çalıştık. Bu maksatla, muhtelif
sözlükler ve gramer kitapları yanında, klasik ve modern farsça ile yazılmış
şaheser niteliğindeki bazı eserleri de tarayarak sözlüklere girmeyen kelime,
fiil ve deyimleri çıkarmak suretiyle, bunların bir kısmına örnekler vermeye
gayret gösterdik. Prof.Dr. A.Naci Tokmak yıllardır farsça atasözleri üzerinde
uğraştığından ve ilk baskısından sonra genişletilmiş ikinci baskı üzerindeki ,
çalışmalarını tamamlamak üzere olduğundan, hemen hemen 900 madde
başını ihtiva eden bu çalışmada, içinde "ser" kelimesinin geçtiği atasözlerini
sadece bir liste halinde vermekle yetindik.
Bu çalışmanın ileride, geniş bir kaynak taraması yapılarak ve
örneklerle zenginleştirilerek daha kapsamlı bir hale getirilmesine gayret edilecektir.
"ser" kelimesinin Farsçada tek başına, edatlarla birlikte, bir yardımcı
fiille birlikte, deyim içinde kullanılışı, bu kelimenin son ek olarak kullanılışı,
"ser" ile türetilen kelimeler ve bu kelimelerle oluşturulan fiil ve deyimler ile
içinde "ser" kelimesinin geçtiği atasözleri şeklinde tasnif edilerek incelenmesi
mümkündür.
I. "SER" KELİMESİNİN TEK BAŞİNA KULLANILIŞI:
Muhtelif sözlüklerden ve tarama yaptığımız eserlerden tespit edebildiğimiz
kadarıyla, Farsça'da "ser" kelimesi tek başına kullanıldığında madde
ismi, mânâ ismi, sıfat, zarf ve edat olarak şu anlamlara gelmektedir:
Baş; ferd, kişi; fikir; güç, kudret; komutan, ordu komutanı, kuvvet
komutanı; başkan, önder, lider; ileri gelen; istek, arzu, heves; öz, saf, arı, halis;
bazı hayvanlar (at, katır ve avcı kuşlar) için sayı olarak kullanılır (msl. bir
baş inek); üst, üstü, üstünde, üzerinde; vakti, zamanı; hakkında, konusunda,
48 MEHMET KANAR
dair, ilişkin; sebep, neden; temel, esas, asıl; kapı sürgüsü; koruyucu, hâmi;
başlangıç; üstün; taraf; yüzünden, sebebiyle; uç; köşe; kapak, ağız; -de, -da;
kenar; orta.
(l)(_£j j ¿ya J-UJ j-> jc-J jl j jJ ıın^ 'l ı.ı jLaJfc J ¿ya.
'' " J '• J ' J ¿Lfa.
(2) Ol 1.1 j La_i! J j
o*—hj• jJ Lıl^â. j-j¿l^a .
(4) ^ L O J uJj Jj l jjl j ^ «C.
(5) j I -^"s Lıjj 6 j j j Lj u jJ-J ^ a U ın n jü Lc ¿j I jj j
J-^J j_l_a a jljjJ j CU^-J ¿IjjLl u
( 6 ) C.I.. I 'ı n JLDJ J «(-SJ^Jı- A -¡S C J ., . _> FT I JJLL İ
- . .., tl " a I jt İlli 1 • " • • •• ' jJ I âJ j J ».1 b
(7) •" • ... 11 ~ â i t 1 *1 jJ 4 ınr j l ,Jj
( 8 ) J I M ¿rVi.7jj.51 J-l l MI I I J İM ^J 1 l t Ju_i 1 ı*'ı 4 n n l ^J-JUJ
(9) X«] .
(10) ı )] I J J J (^SJ^ ' ' '"' j ' 1 II 11 Lc J «< «nı ^ j
(11) 0-k-^ı (jLua jJ ¿H^jlu jjLj- 4
J J 'l 1 ı İli İJ Jj *> » il
Jİ m JjLjulj^jL J ı±jlj_l_a ^ I ı m a I
j ' j'j ^ ük- Lij-e-i j-^1 «-^i-?
(12) La j l ^ ^ JİJ JJ J ^j-âLoi ^Aİ 31 J ^
(13) • ~ • • J ı K jjj • ~ • • ^jTı 1 r j j (_£ • • " ^ .'
ti-» v 1 "' ^ j ' j ' J j ' JJ JJ-^J Lj cî"' J
(14)jJ.J ^-1.
j j * a CİJ-cLoj _>_cu ^r 1 jj j ^ I » 't ' " *> I J^-f-0-" J-i Ci'-f-aL^
(15)^İldJ-a.
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ 3
(16) S -t J ^ , İJ ¿LaJÜj g^ j J-UJ Ij-a.
<1 ^ Jjj j
(17) j_±!ıl j ^LL.
J^î
j L , < ûjj^ L L j ^it ^ j_>_â ^iJıLi-ujjj L
(19 )jjjî .
(20) ! JjJL,±~a Li™1^ ^ 1^) — • ^ '' I Li.
(21)j_jjjj1 ¿¡La(22) MI J n ¿J I d 'l_l j i J-Ij Oı |"|_1 J-"-" t-f-Jİ ^ I --1~» j-a iCjuSj.
(23)I il "ı MI Lı ÇıA I III Çıî! L (_$Jj I j iûO-ij-J idJjJ J &Li Ja-a- jjj_jLoJ&
(24)jj L I_hİ .
(25) ^ u
(26) JJLJJJ- O ^JB J ¿)LlXIİ 'L I Tl & JL " MI ¿J IJ J < Jjüj-uu JN^L L ÛJ-LLI
II."SER" KELİMESİNİN EDATLARLA BİRLİKTE KULLANILIŞI:
"ser" kelimesi bir edatla birlikte kullanıldığında şu anlamlara gelmektedir:
( j-*" __ j ) j '
Baştan, başından; yeniden, tekrar.
(27) (jİ-Jj-a jl j j j j A "İ I j j JULM j ^Jl^jj jLiL£ ¿> jl j 4> J
j l
Yoluyla, ile, sebebiyle, yüzünden, için, -erek.
J-6-® j ' û j jj j ^Lj j5La
(29)
(30) JLs P&Oİ^jj fji clJJZ
söylenişinin zenginliği dikkat çekici olduğundan, bu kelimenin tek başına
isim, zarf ve sıfat halinde, edatlarla birlikte, bir yardımcı fiille beraber, deyim
halinde, yer ve zaman bildiren son ek "pesvend" olarak kullanılışları ile içinde
bu kelimenin geçtiği atasözlerini tespit etmeye çalıştık. Bu maksatla, muhtelif
sözlükler ve gramer kitapları yanında, klasik ve modern farsça ile yazılmış
şaheser niteliğindeki bazı eserleri de tarayarak sözlüklere girmeyen kelime,
fiil ve deyimleri çıkarmak suretiyle, bunların bir kısmına örnekler vermeye
gayret gösterdik. Prof.Dr. A.Naci Tokmak yıllardır farsça atasözleri üzerinde
uğraştığından ve ilk baskısından sonra genişletilmiş ikinci baskı üzerindeki ,
çalışmalarını tamamlamak üzere olduğundan, hemen hemen 900 madde
başını ihtiva eden bu çalışmada, içinde "ser" kelimesinin geçtiği atasözlerini
sadece bir liste halinde vermekle yetindik.
Bu çalışmanın ileride, geniş bir kaynak taraması yapılarak ve
örneklerle zenginleştirilerek daha kapsamlı bir hale getirilmesine gayret edilecektir.
"ser" kelimesinin Farsçada tek başına, edatlarla birlikte, bir yardımcı
fiille birlikte, deyim içinde kullanılışı, bu kelimenin son ek olarak kullanılışı,
"ser" ile türetilen kelimeler ve bu kelimelerle oluşturulan fiil ve deyimler ile
içinde "ser" kelimesinin geçtiği atasözleri şeklinde tasnif edilerek incelenmesi
mümkündür.
I. "SER" KELİMESİNİN TEK BAŞİNA KULLANILIŞI:
Muhtelif sözlüklerden ve tarama yaptığımız eserlerden tespit edebildiğimiz
kadarıyla, Farsça'da "ser" kelimesi tek başına kullanıldığında madde
ismi, mânâ ismi, sıfat, zarf ve edat olarak şu anlamlara gelmektedir:
Baş; ferd, kişi; fikir; güç, kudret; komutan, ordu komutanı, kuvvet
komutanı; başkan, önder, lider; ileri gelen; istek, arzu, heves; öz, saf, arı, halis;
bazı hayvanlar (at, katır ve avcı kuşlar) için sayı olarak kullanılır (msl. bir
baş inek); üst, üstü, üstünde, üzerinde; vakti, zamanı; hakkında, konusunda,
48 MEHMET KANAR
dair, ilişkin; sebep, neden; temel, esas, asıl; kapı sürgüsü; koruyucu, hâmi;
başlangıç; üstün; taraf; yüzünden, sebebiyle; uç; köşe; kapak, ağız; -de, -da;
kenar; orta.
(l)(_£j j ¿ya J-UJ j-> jc-J jl j jJ ıın^ 'l ı.ı jLaJfc J ¿ya.
'' " J '• J ' J ¿Lfa.
(2) Ol 1.1 j La_i! J j
o*—hj• jJ Lıl^â. j-j¿l^a .
(4) ^ L O J uJj Jj l jjl j ^ «C.
(5) j I -^"s Lıjj 6 j j j Lj u jJ-J ^ a U ın n jü Lc ¿j I jj j
J-^J j_l_a a jljjJ j CU^-J ¿IjjLl u
( 6 ) C.I.. I 'ı n JLDJ J «(-SJ^Jı- A -¡S C J ., . _> FT I JJLL İ
- . .., tl " a I jt İlli 1 • " • • •• ' jJ I âJ j J ».1 b
(7) •" • ... 11 ~ â i t 1 *1 jJ 4 ınr j l ,Jj
( 8 ) J I M ¿rVi.7jj.51 J-l l MI I I J İM ^J 1 l t Ju_i 1 ı*'ı 4 n n l ^J-JUJ
(9) X«] .
(10) ı )] I J J J (^SJ^ ' ' '"' j ' 1 II 11 Lc J «< «nı ^ j
(11) 0-k-^ı (jLua jJ ¿H^jlu jjLj- 4
J J 'l 1 ı İli İJ Jj *> » il
Jİ m JjLjulj^jL J ı±jlj_l_a ^ I ı m a I
j ' j'j ^ ük- Lij-e-i j-^1 «-^i-?
(12) La j l ^ ^ JİJ JJ J ^j-âLoi ^Aİ 31 J ^
(13) • ~ • • J ı K jjj • ~ • • ^jTı 1 r j j (_£ • • " ^ .'
ti-» v 1 "' ^ j ' j ' J j ' JJ JJ-^J Lj cî"' J
(14)jJ.J ^-1.
j j * a CİJ-cLoj _>_cu ^r 1 jj j ^ I » 't ' " *> I J^-f-0-" J-i Ci'-f-aL^
(15)^İldJ-a.
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ 3
(16) S -t J ^ , İJ ¿LaJÜj g^ j J-UJ Ij-a.
<1 ^ J
(17) j_±!ıl j ^LL.
J^î
j L , < ûjj^ L L j ^it ^ j_>_â ^iJıLi-ujjj L
(19 )jjjî .
(20) ! JjJL,±~a Li™1^ ^ 1^) — • ^ '' I Li.
(21)j_jjjj1 ¿¡La
(23)
(24)jj L I_hİ .
(25) ^ u
(26) JJLJJJ- O ^JB J ¿)LlXIİ 'L I Tl & JL " MI ¿J IJ J < Jjüj-uu JN^L L ÛJ-LLI
II."SER" KELİMESİNİN EDATLARLA BİRLİKTE KULLANILIŞI:
"ser" kelimesi bir edatla birlikte kullanıldığında şu anlamlara gelmektedir:
( j-*" __ j ) j '
Baştan, başından; yeniden, tekrar.
(27) (jİ-Jj-a jl j j j j A "İ I j j JULM j ^Jl^jj jLiL£ ¿> jl j 4> J
j l
Yoluyla, ile, sebebiyle, yüzünden, için, -erek.
J-6-® j ' û j jj j ^Lj j5La
(29)
(30) JLs P&Oİ^jj fji clJJZ
- •" • • "J ' ^Li_ı_ı ûj_l ¿) L51 "1 III n I-I J_ı
(31) c^j j ^Li /_5İj-â c^ j j^u j l jLs. ^ in
50 MEHMET KANAR
J) L> J İM ^JIL I (J J J I ^j-â—â I j I J_j I feAl ^İt-ü J I j î J J >7.1
(32)
J_tu jjJi i
için, uğruna, yoluna, yolunda, uğrunda.
• " J ' '• ' *' J ^J ^ J jLjL_lJ_ l ll
(33) jj ^ ^j j j JLJ-JJ JJ-U jjj l ci' i aLc j-üi
Başında, başucu, başucunda, başunuda.
aaLlil jj j ¿)Lj
(34). J ' MI 6J İ " III J I ^Jîl J-LU.
J-^ J-i
Başucu, başucunda, başında, üstünde; -de, Da; üstüne, üzerine; etrafında; ortasında;
-e,-a; önünde, huzurunda; yanısıra, ek olarak; hâmî.
Jj^ fjl>jLi «üş-^SI ^i-ijjj l c ^ «dJ I LLc
(35) Jjj i _jLa_ı_l J-1 ^j-aLi J aj ) mi t ı
Oi .' v>' a -
0 J Lf6 '-i J-* J-*-" J-i
(36) (»j-fi. j-j ¿LiS U^ J j ^J-e-? ^
(37) ı—'"I jj-j jLa_J_J j Jjjij . J_a] jj j
(38)61,
(39) ajLş^ı ^-ijj j-j ı^La j Ci-^J C^ 1 j
1» ^
aljja. CLı-a-â < t^jöS La j-J
(40) iftlji. ¿jl^ş. o'-^J ^J^ j ^
aLSL . j J T ı Mil n ^ j- j j I mi i I jn m "ı ı ı <5i J mi j j İ n O - 1 ' ü ' "
(41)aJ-jLa ^J La, j aJ-jlj ^j-ajJa J-i ^ "' °.J Li J T miI J i a.
(42)jl£ aJb j-J-u -i-ıjj-^ ^ m ı j I t-ı r jjj ı İ-uaj j j ^j-j I J ı n jjj
(43) al^ j l 4-SLjlJJJ J-ilJj^ (JİJJ 6İJ J-LM IJ I <-1 1 (jîlüjjj-U
jj^Lc •" •' " ^ j l jS^A j na •"•••• ' I CjjLc 6J ¿>Jİ jJ
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ
5 1
(44) ,lj J j-J J.M'-İ A^lj-a. jj-jSÎ jLuJıj^l |>JUa ¿jjl jljj-j
(45) J ı «LüiLak A ^-SÛ I j jjju j-J (^j-^-1-
(46)jl
(47) jl j£Lı JUJJJij cuil ^ J (^jLı jLâ j j lP'-J ¿/LJİ-JJ^İ. jj i J-lm j-i
(48) La
Tarafına, -e doğru, başında, başına, yanına.
(49)c-ı_al"ı.n ı Jl ıi"ı ınL 0tı İM ı-ı JJ-Ü-J diil j J^a. * II .„»-ı^ l_> ¿IjL ı
(50) j-ljj jjS. jjJ^ jj-uj 01^ *'•'" J J.'u ^
(51) J ı ı ıı j ^jJüUi. j ı m ı •"•a l U 1 j 4 ı ıu "ı Lj . " • a j j j'-4-ı ¿¿LjLl j jJ
6jLLâl j j JİLj J ^
(52)
Ls
Başına kadar, -e kadar.
(53)
Yolunda, yoluna, uğrunda, uğruna, için.
ö-^j j jl j-f" j f-"-'
(54) jLJ J ¿>JI j— jJ
gr 1 it
(55) JJj) *ı j (J La J J I <1 j j ^
l_)ÎLjlj <_a_i> L ¿^jj j J j >J jl^ jJ
(56) (_i-a IJ j l j 3jj-al f-i* C.1Ö 1
III. "SER" KELİMESİNİN BİF YARDIMCI FİİLLE BİRLİKTE KULLANILIŞI
"Ser" kelimesi kendisinden sonra gelen bir yardımcı fiille birlikte
birleşik fiiller teşkil etmekte ve şu anlamlarda kullanılmaktadır:
52 MEHMET KANAR
¿j J-a I J-*-"
Sonlanmak, sona ermek, bitmek, sonuçlanmak, nihayete remke, bitmek.
jjlu Ol n f LliS ^JİJ JJ f "l
(57) jJû ¿ya ÛLO jvJliS. JJÎ jjjÎI : HaSi
(58) j_>l -H-" J-i ü^fa JJ ıjLijis jS. I : J Ti i ^ jOj
(59) j j-u
Sona erdirmek, bitirmek, sonuçlandırmak; başını yaklaştırmak.
¿j-âj^ j'j^-i
(60) S ...... a .-ı.ıIj-n. ¡¿yja ı i j_ıj J^ ,7jU_i1 : ır'
¿,jLâ_al
Vukûbulmak; haberdar olmak; haddini aşmış olmak; fazla olmak.
Kıvanç duymak, iftihar etmek, baş yüceltmek; başını kaldırmak.
(61 ) S tiJiLâ l <_ ı j I jj l
(63) j 1.3 *ı J ı j l ç. ,_>Luja jlji-i-o J-Ui ¿>Jj5 (Jj Ij j
¿J JmJ 1 I *M S I J 1 "
Baş savurmak, baş uçurtmak; gururla, sarhoşlukla veya coşkuyla baş sallamak.
¿), •.<«! J-LU
Utanmak; baş düşürmek.
(64 ) 6 ıl a ¿j I ı a j j LS^J-^i 6 J 4 ¿jljj-a j-îm ¡jZı^ı I j
¿Lâ. !oj! J-a u
Gururla, sarhoşlukla veya coşkuyla başını sallamak.
jjojLij l
Baş savurmak, baş uçurtmak; gururla, sarhoşlukla veya coşkuyla baş sallamak.
C/- A L J J-L U
Başından olmak, canından olmak, başını feda etmek.
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ 53
-" • I *' • J a I J-ıj) *S ı t J_ıl ¿j ı ıı jJ b
(66) jJ).,..il.r-a 6İJ jJ OjAL jl jjjL â ¿-a-i >a.
Kesik baş taşımak; hızlı hızlı gitmek; zaman geçirmek, yaşamak.
Baş kesmek, baş vurmak, boyun vurmak; şontmak, kalem açmak.
(67) âd-lJ-jLj J j " jLljJi J MI 1 6 l'l |"| ^J (jtı ,<: (J H <1 Mil
S d L «La-
(68) CJ mi diLa CJJ e 6 J m fjLLI
(69)cj_ujIj U ~> Ju l I j j «Ljj^J ll I I M1—1-1 j ll I I II j İJjJ J-UJ İJ jjj»
(70)1 j l l j ¿Jl ı>ı JIJ J J-uj JJ-J-J
IJ* I II I ^-İ-U
Başını bağlamak.
(71) ( _ r J L JJJ _ ) j L «L j ¿)_a <_• miI (ji-f J (_>'" " .' f ^ " j- ^
Başı kesilmek, başı uçmak.
Baş kaldırmak, itaatsizlik etmek, isyan etmek; yüz çevirmek.
(72) jLxcl j l ¿)j I IJ 4-SÎ jLj İlû j-j j l Jji j "i ı~ıj-a> ılı 'n I «LSİ
(j Aajl j j-uı
Baş kaldırmak, isyan etmek, itaatsizlik etmek; yüz çevirmek.
(73)Sl_sJ>L> j-^m jl jl «Lij&a- j lS^j-î U'1"'^
¿?uiLj J-uj
Baş kaldırmak, isyan etmek, itaatsizlik etmek; yüz çevirmek.
O J j Mİ I j- J j-f
Başını kazımak, saç tıraşı olmak.
•""•I' '• 'I j y ^ Ij Lı 'ı jlj-û
(74) ajl j 'il <
54 MEHMET KANAR
<. <
Başında bit aramak.
¿J J-J I > *l -v Jiü
Baş sallamak; takdir etmek, övmek, beğenmek.
ı *ı I _ı y j ı ıı
Baş sallamak; takdir etmek, övmek, beğenmek.
Baş kaşımak; pişman olmak; cevap vermekten âcez kalmak.
ıj J-f j La
Baş kaşımak; ümitsizliğe kapılmak; ihmal etmek; düşman karşısında âciz kalmak;
utanmak; hile yapmak; bahane, bulmak.
Fidye ödemek.
Yenilgiden dolayı üzüntüye düşmek; yüz çevirmek; nefret etmek;
umduğunu bulamamak.
nj j <—ûJ& j l t a J «Tı K J-j j L» ı-u j l
(75)
¿jjl J J-ÎM
Başlamak; serbest bırakmak.
J İ J J-UU f<_aJL j aLİ l t ^ " ¿J jJ ı 1,1X1. .1 Jj- â ^J- " « ^ ! ' ft I I |"|.
(jj'j-^ ) J^I j
Bir kefe ağır çekmek.
üa-ilj j
Yalan vaatlerle oyalamak.
¿a-ıjlj j
Yalan vaatlerle oyalamak.
¡J J J ı ıı J
Çıkagelmek, yetişmek.
A—' a j L (_)IİJLJ İ '. 11 "İ fi X i J ) I , nj I^J Jj I « n ' Ü—>-0 Ü-^' ıj"'"1
(76)jj-J.
I
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ 55
Kaynayıp taşmak; ölmek; başı kesilmek.
l?^- J J j J-f-0 üt'?' 1
(77) jj^Jı ¿U. j l j J j j l 'Jjj-? _>-"<
Baş vurmak, baş kesmek; bitki baş vermek; güneş doğmak; incelemek;
uğramak; çıkagelmek; gidip birinden haber almak; kötü bir iş yapmak;
değiştirmek; ulaşmak, bâliğ olmak; vukûbulmak.
< s j ^ ¿.1-j ' j ' f-f ^
(79) J-
! J ûjjj^ i i_fiS. U jj*
A "' ^ ^ j lt*-01 jj-*- 3 f-*
(80) L> 3 ^Lî j j j ¿ U j j
o^j j
111 j-"*
İtaat etmek, uymak.
• 1 1
(fü ) ¿¿.i,
(Kalem) açılmak.
Başına dikmek; bir yere girmek; kolaçan etmek; anlaşmak; yaşamak, uyum
içinde birlikte olmak, geçinmek; canından olmak; baş göstermek; başlamak.
• " • J ' *' ' *' J ^j j J jLj-lJ- J ıj'l* ^ İ]
(81) fj j j JIAjj JJ-^I CJ-İ-ÎLC j^u
(82)jJı£ J^u Cj-ıJâlc ¿)jjJ C^-İJ ^ LA^J CS^JJJ JjJ j
Kalem yontmak, kalem açmak.
(f-4-0) J-"1
işi düzene sokmak.
¿J J J I " ^ J-J-U
İsyan etmek, baş kaldırmak, itaatsizlik etmek; incelemek; başına dikmek;
56 MEHMET KANAR
yönelmek; uğramak; reddetmek.
(83) jLaL jı ^ "ı * ja. j-"1 jjLı j J-j j)^. .-uâl l-ı I t
(84). - .... '.j ... ^^ j ı7ıı, n j-ijj ' ~ " " 1J J iiJLa ¿jLaji j j ^jjıfÜ
J j mi^ j n j-ı-u I j <( İM'İ] JJ J-La-J ılLı
1 J) ' "I ^La j
(85) j...
Baş ezmek, sindirmek.
(86) ¡_f.n-i.uj C-ı ı " J ' jl-a jjjj.
(87)< S 'ı1.1 I I j ^j-«-" J-^j-J jj j ı^l j J^-® ¿1 j l
J-"1
(Bir iş) bitmek; almak; muvafakat etmek; başlamak; baş kesmek.
(Kadınlar) matem sırasında saçlarını dağıtmak.
¿j J_J La j-i-u
Yüz sürmek.
(88)j_JLa n'S ¿)LLojİ j-İ jj-u ¡^J-JtJ İJ '"' j-J-
¿j jLf j j_tu
Baş koymak, canını feda etmek; başını alıp gitmek; iltifat etmek; yönelmek;
uyumak; başlamak.
(89) I ,
(90)jJU j j Ofl j j-ı^ j^a-j j j j^ j Li l j j^L-cu jj_a »j j j j
(91) La J 'ı ı ^ '. J fl i Laj jmi
1 (3 ' jıuLu a in j i ö^j Ja^s
(92) Jİ-gJı ' 'I ' - jj; j I j -- ' jju i j jl ı m ^ Jj L u La j j j l j
IV. "SER" KELİMESİNİN DEYİM İÇİNDE KULLANILIŞI
"ser" kelimesinin önemli bir özelliği de, içinde isim, edat ve birleşik
sıfat halinde bulunduğu deyimfiil (ibâret-i fi'lî)lerle oldukça geniş bir kullanım
alanına sahip olmasıdır.
¿jjjf» jLel j-uı j l
Baştan başlamak.
FARSÇA'DA SER (j^) KELİMESİ
y:>
¿jLü l j l
Terketmek; kalmamak.
(94) iia-l ü j l j+u (jlS j-İj-ILj ¿¡J "J ö-f' ü ' j'j-" '
j l j J-U* j i
Gidermek; defetmek; başından savmak.
J 3L1 J j I I J j J j-i-lli L j J J ¿>Jİ Jj- j ¿)-Jİ ^pj L-Jl^.
(95)jl1S-J CJJİA I j üU . ¿jjjj î J-A- j i
Başından çıkarmak.
^ ın ^Jj-o lj-« i j^j j {¿L ¡j-a^La
(96) c^j^ u «GİJİ ^ j Jjj i JİJ J-M, j l
JİJ J-UJ j i
Unutmak, aklından çıkarmak.
Cj-oiLuu ¿-alj j j CJ-C.L15 J ¿^ ji J JJ-U jVLa—a JLi^.
j
5
Unutmak, hatırdan çıkarmak.
¿h?' j f-jlj-J-1 j 111
j !
Yüzünü açmak; örtüyü kaldırmak, peçeyi kaldırmak.
(99)aJıa_iji^j-ı j^u j La jÜjj İ j ^IiJjo j J^ j j J J -H6 ^
OJJ-Î-İ J-"1 J1
Başından atmak; hatırdan çıkarmak.
f-1^ ÖJJ^H J-"1 j f "'-®-^ u^- j
(100) ¿)J ? a ¿j l J^LJ-Ü LS C^iS
Ahdini bozmak, sözünden dönmek.
I
58 MEHMET KANAR
J-jj—U <1 I İ I j J-LM L ^JJ ••• I I II I (J j l J J
(101 ) Jjj j jLa-A J J-^U j j i ü J-Jİ b
(çj* j I n JJ J-J-U j l
Anlaşmayı bozmak.
C/_ıİıiS (jj ) (jjj l
Bir şeyden vazgeçmek; bağışlamak, affetmek.
j l ı 'I I n Lj MI j L .-.el a .'r. 1 ^gj Lj | „ ^LaJ-j j l (_£İ (102)cj-İiS j j j l j-^u.
(103)
ûLS j j ^gjVI M, ü ,,| J Jj_aj_a O J n n ¿>-jXj l j j l d-Jj_a tiLLa
Lİ-ijL u j l j oı mij s j j ^jL- c j-lm j l jj_a j j j jl j jj j
(104) o, ,7,^.
j j J-Uİ j l
Yoldan çıkmak.
(105) jL^aJ j-jj L (^Ooiı j j j l
a Jj^La I l j j j ^ I» a j •"' a j j j l " •" ^ '* ,tl " • "I
1 ^ I^jL^jj ^
(106) jj^jj .
(107) J_jıL ¿j-LA J L A "ı'ı ^ J J I j cSjî Jj j J- — J L J J E^LJ- *
• " • 1 " I ^Jfc J^LI^-I-U J I
Kapasitesinden fazla, kapasitesini de aşıyor, onun harcı değil.
Ûl jjS J-UJ j I
Başından aşmak.
(108) ¿İ S j l j l M. ı j ^^JLjıjSjj JJJ A J IIJÎ. I jL I
J.1UJ j l
Baştan almak, baştan başlamak, tekrar başlamak, yeniden başlamak.
j-j-" j l
Unutmak, aklından çıkarmak; ters çevirmek; bırakmak, vazgeçmek;
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ 13
başından çıkarmak.
dU. jS. JJ-LM f j I JÍ j-J-UU J-L^i-J
(109) jljj l dU» ¿>j>j <(_>Lxi j
' J J J J j ' j^ J J j-^Jr ? ^ Ö ^ J jL j J j> r'l jJia . 13
(111) í j j j j jl jlj-j Jj^üıLc < d • • j l j^lLc.
' j j-"* j '
Çeşitli hilelerle başından uzaklaştırmak, başından savmak; iskambil oyununda
büyük kağıt için küçük kağıt atmak.
V L j Jj l j j-u . j l
Özlem ifadesi olarak birinin kucağına sarılmak; omuzlarına çıkmak; aşırı izdiham
olmak; (millet) birbirinin üstüne çıkmak.
er4 f'JJ-^-í
1J u^1 6 j^ i ^ VL> j j-u, jl 'ı .., ,7, j ^ jj^-SJ
(112)djJLo.
¿l^ S oL, j l
Biriyle birlikte olmak, biriyle düşüp kalkmak; birbiriyle dost olmak.
¿JULİ İ j^U JİJ İ
Kapılmak, sevdasına düşmek. >
J-ÍJJ jj-jl ûj j j L JJ-S J^. I j ı İLİJS.
(113) Jj_) jjj l ıjİ-Jjb
¿jjLfj j-j-U j-j j
Hoşgeldin diyerek birini sevindirmek, hoş karşılamak.
Jj J—a Í
Galip olmak, luzaffer olmak; tercih edilmek; üstün gelmek; vukûbulmak;
sona ermek; az bir şey kalmak; başına gelmek, başından geçmek; geride
bırakmak, öne geçmek.
(114)jLÜl JJ_>l M I J 4—1 (J-15J -
(115) j_oi j j ^j^ - j-a j l ¿^S j j <_gj jl j-^ş- d^ 1
(116) j l jjjj j_ı jjlj_ı jl j 111 ^I jjI ^»İ-JÎ J 'il .»I j ^
60 MEHMET KANAR
û J J j ' J-"* J-i
Bitirmek, sotıa erdirmek; yok etmek; üstün gelmek, galebe çalmak.
ûJ J-> (jsjr?*- __ J- " J-i
Uhdedar olmak, uhdesinde bulundurmak, taahhüt altında bulunmak; fikrinde
olmak, düşüncesinde olmak, niyetinde olmak.
(117) 4 ı/ic «uS j ü-ıl j-j • ~• • •• > j ^lu j_ı
(jj-dl J J 1" t I '|J
*
Ortaya çıkmak, meydana çıkmak, zahir olmak.
(¿jjLlil ) ¿ ü j ^ j^u j j
Meşhur olmak, adı dillerde dolaşmak.
¿jjj l j-ı» j-i
Teşvik etmek, rağbet ettirmek; iş başma getirmek.
« ¿>Xıîı) CSjLS J-"» J-i
Meşgul olmak, işiyle ilgilenmek.
CÂi j lt ^ J-i
Başından geçmek, başına gelmek.
j l JH 'i j ' S^jLU l jja .
(119) • ~' • j l oıjl j l 1 jjjj j La JJJJ j-i
(120) Ol . .IİJ J-j jldi. 'ı"s 4-a. 6 J '1 I
Yanından geçmek.
j l ûLlj JLa. j j j , ~ . ." ı*C . j| j-uj j-ı jL5>J_ıJ "1 111 j l ^SLı Jjl ûjjj l
(121) jj* .
¿jLfr j J^M J-i
itaat etmek, gönülden kabul etmek; baş üstünde tutmak, başına geçirmek.
.(122) j j j-ı ¿jL^a. ei-j-j j j j ajL^j j^ua ¿.i Aaj j l ^^JbilS
ö I
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ 15
Sona ermek, bitmek; ölmek; kaynamak; gelip geçmek; başa gelmek.
...J_JJİ—Ş. j_j Jjj P6j-J j J_ı] j UJ-J !jıı İ ı I.' I ı ı ¿)-a Cj-JJ—â—c. I <(—£
(123) ÜJiLoj.
(124)... J_a1 f J-LM-* f Jj ... j"ı_ı ft
(125) c^L * ç. ^ La. j I
(126) J-0^ J <—I J ^Lj ¿>_ıl AjİiLi İjS. Jji «CıLa j ¿j-a J j
Bitirmek, tamamlamak, doldurmak, sona erdirmek, süresini doldurmak.
<(_La La. ,7, ı j j j e a j ı î <—a-A l j |_£>-ı jj j " J J 1 " ıj
n CjJ-a
(127) JJJ ÛAJLjJİ jjjjJ ı j-a-c--
¿) jLi_fl I J III I
Baş üstü düşmek; bozguna uğramak.
(^LLİ ) (JÎJ^-S ¿> jLi-İ I
Aklına bir fikir gelmek; hatırına gelmek.
¿jj-a î jj-i l j MI ı
Tökezlemek, sendelemek, tökezleyip yere kapaklanmak.
oJj-î j-^-e
Sona erdirmek; sonuna kadar götürmek; sözünde durmak; vakit geçirmek;
yaşamak; dert ortaklığı etmek; muvafakat etmek; söylemek, inşâd etmek;
kemâle erdirmek; üstesinden gelmek.
L ¿J^ '" • * J J-^j ' j J 1 "_' J ¿>JİJ Cj^s-AJİ j İ Z' * I "> I j JI "ı İ ' İ I Jj-aj-â ı * 11 n
(128)^3 j_ıj JUM-İ j C-t-a jlÂ-a e ¡jîıjjA
(129 ) • t' r I *' ° j j j o f J J ı ı n J I M ı .". r i t- XıSı J O-S j Lşj l j J
(130) ^Ll L ^j-«-^ J-1^ f Lj cA}-"-».
J >i lt^ - J-1-"
(131)
62 MEHMET KANAR
Apayrı olmak, müstakil olmak, kendine özgü olmak.
Jİ4 İ j J J MI 1
Baş üstü düşmek, yere kapaklanmak; kaymak; tökezlemek; muradına erememek.
J-j] jJ J İ II I ¡J •» " I II f J J_1 J I < /"> I LiS J
(132) ¿LL a j j j p 1" ? .'
¿a-ilJJ JJ^J
Hızla koşturmak.
ö j J j' " .•
(Saygı için) hızla koşmak; birinin emrini yerine getirmekte acele etmek.
û J J 1" J J "'.'
Sona ermek, bitmek; yok olmak.
CÂ- s j
Sonuçlanmak; kaynamaya başlamak; taşmaya başlamak; geçip gitmek.
C t S J J-LU
jji j f JİJ-J jj^J ¿ ^
(134)
(Bir iş) bitmek.
Başa vurmak; bitirmek, sona erdirmek; muvafakat etmek; aklına esmek; delirmek,
gelenler gelmek, heyheyleri gelmek.
L> J I M 'l I I j JjLkl >-« 'Jj J '•" J 3 İM r J^IJ-I.IJJ
¿)Xu ı j ı m »
Sona ermek; ölmek; geçip gitmek.
(136)
j—l j Of l jjj J < J^İl j i II < I O i Jj-lAJ
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ 63
(137 ) jj I jlj- i ^j j j l <01,,ı<•! jJ a j ü «LaJi l
(138 ) J - ¿ ı j j I JJ& ^ »l-" 1 j " i ı «Cı l i ıı a l j j ^ j n r «L^fi .
Yazışmalarda bir yeri idare etmek.
¿jj-ı i jL j L J J-^- J
Bir işe başlamak, bir şeye koyulmak.
¿f j-^^-i
Sona erdirmek; muvafakat etmek.
^ ııı ^ j'i ' '
Birin başına getirmek.
(139 ) jJı l j «La.
tsS^ f ü* ^
Birinin uğruna telef olmak, birinin uğruna mahvolmak.
o^J-i L ? l r " ^ J-" ^
Hizmete hazır bulunmak; murakıp olmak.
( J J I MI ^ J I II J
Başına dikmek, bir defada içmek; başına geçirmek.
(f-İJ j J >uu-j)jVjûtLA . J ^m J
Baş üstüne, başım gözüm üstüne, emrin olur.
¿.t j
111 j ¿-"» J J
Kendine çeki düzen vermek.
Ö J-Jİİ ¿(LaLiJ i J j^- u jj- J
Perişan olmak, perperişan olmak.
^JUJ-İJİ ¿) I J I ^ «LİS I 1 I II I âJ j j l ^JİJ
(140) ( ¿LoL u j j-^, ^j-ı f I ûOjİ j j jll a
(Jj •••*'!
1 *• J^LU j l
Şaşkın olmak, ne yapacağını bilememek, ayağını başından ayırdedememek.
(141 ) Om II 'll ^ j j i j j l ^» L ¡>j O ı III 'lljJ l (j-a ^uı j l ( J L ^'lıım j
^ j l
Başıyla ayağını ayırdedememek; şaşkın olmak, ne yapacağını bilememek.
Birine karşı üstün gelmek.
64 MEHMET KANAR
6 J j J-" tr i
Enseye tokat vurmak.
J-"4 tr?
Birinin başına vurmak; birini başından savmak.
Birini üzüp rezil etmek, birini anasından doğduğuna pişman etmek.
Sözünde durmak, ahdinde durmak.
^J ft r^ffil^l J) ' *f S ^ ' lifli ll I t
İçkiyi bir dikişte içmek.
(l/ J j u »11^ J-i < "» ^ *'
Birini rezil etmek.
c r 1 ^ Lı tsj^a. ^ jju, JJ ¿La.
Birinin ya da bir şeyin yoluna baş "koymak, uğrunda ölmek.
¿4_uılj 6İJ j-ui J-i i" ^
Gözü yolda olmak, beklemek, dört gözle beklemek.
ıjLİ j j-m u ıc* t İ>¿-1 J_a
Cam sıkılmak; sabrı tükenmek.
JU I 4 ^ *ı 11 JJi-o La I < .lj I j â «I ınf j ^jL j ¡j; ' ' * Lj ¿>aJ Lı I J ¿JI
(142)
JJLU J j ıdlâ
Başına toprak atmak.
(143) S dl â jl OjjjjJ j ^^jS J^i J j l^a düuai. j î ^f j j l I •• J j ¿)>a ¿Lfra.
C^-a-J j j »»ı t d Lâ
Başına toprak atmak, dövünmek.
(144) S ^^ j
¿J J-uı J I il i d Lâ
Belaya uğramak; değerini yitirmek, alçalmak.
(145)^U. LaJb f j^u-i
¿jjjS jookj d Lâ
Çare aramak, ne yapacağını bilememek.
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ
6 5
¿)JİJ J-u> Jj J
Baş ağrıtmak, rahatsız etmek.
f Jİ j i ç-L j ji ıâLm
(146) I j-o oij^ ı j-J-J ^ J ila. J-J-U JjJ
¿>djL-U.J J_UJ Jj J
Baş ağrıtmak, rahatsız etmek.
J) J 1 JJuu Jj J
İzdırap çekmek, zahmete katlanmak.
AJ-JuıİıS jjj j JJ J iu a O J & j U A j l ^J j
(147)ı_ıtM n I ^jij j Jlj^ l f JİJ i
¿jLli ı j-Mj j j
Hevese kapılmak.
(148)«Cıl > « (_£İjjk JiJLa. jj-u j j jlâ j j L (jj^ « tİLİla. j ö.j-va.
C i _ J J
Vermek, elden çıkarmak, yitirmek.
J-Ul j j
Yok olmak, mahvolmak.
Sarfedilmek, harcanmak, elden çıkmak.
¿) J JMI^ JJUl j j
Başına takmak.
¿ j n • " j—ı j L XuiL j j « f jL^ j j 5 (149) JJJ ^ ^ «¿Ij^iji . ¿¿I ^joi^ J-lu j j
J_cu j j
Giymek.
j l jj l j J «üâjja. jjj j j j j J
(150) j^S jj-U j j La ftJj i J j j L
Birinin yakasını bırakmak, birini artık rahatsız etmemek.
(j J j JJJi J-J l "'J
Dövünmek.
66 MEHMET KANAR
J. ,1 ı.ıft ¿ j l. ı ,ı <7ı
(151)^11^ o jA.^nı ,n jjj—i-a J ' " J-J •"••••' j i II j j
M 1*1 f j l jıı ı | • • "ı * j Lü 6 J (j l )
(152 ) O ı ıılx j C, l lii j I- ) J J- j Jj i j l l ~ 1 • l»J
İ J I'I ^ jjjj ^ JJJJUJ CJ-Uİ J
Birini geri çevirmek, birini uzaklaştırmak, başından savmak, atlatmak.
oJj'*^ ısj-^- (JJJ J '—1
Okşamak; bir şeye el atmak; bir şeyi tamir etmek; bir şeye eli değmek.
U' 1 .""^ (cr 1 ' ^ ^ Lf) ıs ^ tij j J j-^-i cj-UİJ
Okşamak.
J *l I > ( j i'i ^ jjo i j l Jj J
Çileden çıkmak, tepesi atmak.
ı_j j i j-ioi ^ i - 4 ' ' *'ı j" a^j> <« j '" j i jj j (ju^ r j i
(153 ) S & j j j j^ j 6J İ
Yolu bitirmek; bir işi bitirmek; yol almak, katetmek.
LT"1^ LJ IJ (J- ^ ö J J j î J-Î jj j
Öldürmek, yok etmek, ortadan kaldırmak, işini bitirmek.
I j ¿¡uiloS j-u. (jj j
Bir yerin altını üstüne getirmek.
A'» " M.II S ¿LIJJJı^J J L J ¿LU I L A
¿J-Ûl J *l I I J-JUI J-j j
Tahrik olmak.
Bir şeyi elinde bulundurmak, eli altında tutmak.
ûJJ-i j-"1 J-ij
^ /
Birinin başının altından çıkmak.
(154)cj-WI L AJOL J J-MJ J-i j I d *ı TL E<_oJ b T J I J _ı tı J-O -
/ '
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ 21
¿A-lîlliS J_UI J-j j
Ayarlamak, hazırlamak.
J j
Kaş çatmak.
JV, 1,11 IH <-J I ^ J V î j I J-JM
Yabancının malına el koymak.
jjj'M ^ CJJlLlol j I JMÎ
İtaatsizlik etmek, baş kaldırmak.
(155) jljJ. jjLa j IjSj- o ja . jL . j ¿>£ cjâ S jo j Û J ^ lt H j ' j —
Boşaltmak, boca etmek; bir şeyin tersini yapmak.
¿fl ı n 'l I J-l I j j I J~İM
Başını ayağından ayırdedememek, ne yapacağını bilmemek.
(156)j»J>ldj j-im j l (j L j (¿L j l j-im aS. ^ î j l L ^ j ^ ^ ^j S ja.
¿^â.I *ı I* *ı Lj j l j-uı
Başını ayağından ayırdedememek, ne yapacağını bilmemek.
j^-J j ' J— " OlALlA ^ ^ j l jl—t* . öjU , j l a j l ^ j » jLta.
(157)jl
Û J J j î ^ İ C^ i j 1 J-"
Başını kaldırmak.
(jIı-lJiL j j JU J-l I I u 'l 1—SutuJJ
(158),jit-ı_> j l j^n j l JjjLj j j j cuj A j
Bir şeyin üstesinden gelmek.
Û^JJÎ ÛJJtH j '
Üstesinden gelmek, altından kalkmak.
JUL i j_> fi » j l j —
Birine itaat etmemek, baş kaldırmak.
68 MEHMET KANAR
ûJ jJ»Î oJJü-i (J—i __ f-^3- j
İtaatsizlik etmek, baş kaldırmak, boyun eğmemek.
¿ j j j^dl i j
Başım dışarı çıkarmak.
¿-»j i J- i ^ ^ j
Yeşermek, bitmek, baş vermek.
j-i JLâ j
İtaatsizlik etmek, çizgiden çıkmak.
j j «¿jjLfa . «jjj i j j j
Uyanmak.
ö^J- H j
Başkalarına hizmete hazır olmak.
û J J j î J- i iA^J ^ j
Kendi varlığından haberdar olmak.
(¿Jjj j ¿) jjjj^JjjLa j j j Ui-A j j
Meselenin aslını anlamamak, işin künhüne varamamak.
Düşünceden sıyrılmak, düşünceyi bırakmak.
¿ j j d La. j_ı j j
Yeşermek, baş vermek.
j J I MI Sı I *î I IIJ J—' j j
İtaat etmek.
Aldatmak.
ûJj-i aJ^H lt ^ û^J-* o ^ j
İtaat etmemek, baş kaldırmak.
Uyanmak.
¿Â-â Luu li,| I II < * mi 'l j
Çakırkeyif olmak, kafayı bulmak.
J-" »
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ
6 9
LT"^ LJ ¿Jjj l J-J ^ j ' J-"*
Biriyle eşitlik mücadelesine girmek, biriyle başa güreşmek.
(ûJ j J-i Ü^HJ* ^ J 1
Biriyle eşitlik mücadelesine girmek, biriyle başa güreşmek.
o«ı j jJ-İİ j-"»
Korkuyla saklanmak,pısmak.
¿jjjü (jj^ . J-Uİ jj j I J-tu
Bir şeyin uğruna ölmek, bir şeyin uğruna başından olmak.
„1 I MI ^ jJ-Jİ
Başını almak, yönelmek.
(1 SO) . . ..I j , - , â j J J ı mi^ jdJİ j-m O ı .ıLajS (jjijj^L ^ Jj-a. Cj • n 't IJ-»
¿jjjj l Oİ | 1 Jjj l J-^
Gizlenmek, sırra kadem basmak.
(160 ) ı.iı a o "i jjj l JJU.^JÜ J L i jîi j cA S J jL^j j a b ÖL»_ J 'j-f^ f
Muradı yerine gelmemek, ümidini yitirmek.
( j JjJH I ( j I « İİİL J J - l m
Yükselmek, göklere ağmak.
û J j jl-i
Kaçınmak, imtina etmek; itaatsizlik etmek.
(161)ouijS öJjj î ı_ı->^ j J j j L JJ_o j l j^ j f-i j
j'r i J-^
(Yara) açılmak; davul derisi gevşemek.
¿jjjL » j L j-j-u
Şaşırıp kalmak; başı açık kalmak.
¿jjLfâ jL . j-lu
Dinlenmek, istirahat etmek, başını dinlemek.
¿aj * (V L VLl j ^
Başını kaldırmak.
70 MEHMET KANAR
(lo2 ) jjj l j â Jj ^ VL u j 11 • - • • ••!jj * jj i j l j* * üh^ j
¿•XJJJJ ¡J LJJ J-*-"
Tavuk vb. kesmek.
(j A j jLâ. ^ t "ı İ JJLU
Öldürmek, boyun vurmak, baş düşürmek.
Yönelmek, kaplamak.
• - • • I j ~» ı /*ı ı j-tjj e 6J_ıJ j l ı"ıl J ı ı cı
J-Aİji. ¿R^İJıLJ^I-O fJj-a j-i L^A. LI
¿jO-al j j IJ > t ,>J-"
Uykuya dalmak.
Sıkıntıya düşmek, çetin cevize çatmak, güçlükle karşılaşmak; başını taşa vurmak.
Sıkıntıya düşmek, çetin cevize çatmak, güçlükle karşılaşmak; başını taşa vurmak.
İsyan etmek, baş kaldırmak; kendisini göstermek; başını kaldırmak.
(164)^1 ^ <4. ^ J j ^ ¿ J j l fli S j ^ fjj/ l j-,
(165 ) jjS Î p • » "i j Jjj j <_£j_ı J^ u
j ' ü J J j î J-t J-"*
Bir şeyin üstesinden gelmek.
( û J > i ) j-i1 J-Î j-*»
Yükselmek.
ıjÂ-â . I j- i I _>-J jjj u
Baş koymak; baş yüceltmek.
»J-j J TLLJ L j Jj j 4 Si •" • I J âlj_ı J u> jL ı till—J J J j I 'ı
(166)c^kLj a
(167 ) I J l
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ 25
¿puil j J- i J-U .
Baş kaldırmak, isyan etmek.
Başını yükseltmek; başı yükselmek. (168) AJJJJ 6İ j ^ylıl.,'» İMİ JJ-j-J J-ıJjJ j_ı J^lu ^jjlS
¿jjLfj dL i j j ^-uı
İtaat etmek; secde etmek, başını yere koymak.
(¿4-ıîılj) ¿Jİ+j Jo-â. j j j-uı
İtaat etmek.
(jÂ-lİlj J-J J-U>
Başını kaldırmak; baş kaldırmak, ayaklanmak, isyan etmek.
O* m » J-» İ j j-J
İki büklüm olmak; murakabe etmek; üzüntülü oturmak.
j-i
Bitki yeşermeye başlamak, bitki baş vermek; ortaya çıkmak, zahir olmak,
zuhur etmek; güneş doğmak.
(169)o , ..i l J j J- ı JJ- U LJ < £ U^J.' 1 *"* J '
¿ a j j-i
Secde etmek, yere kapanmak.
lA-O J-J J-^ jj-o-^ cA ^ &J-J-JJrf
J-"1
Başını kaldırmak; baş kaldırmak, itaatsizlik etmek; başını çıkarmak.
(172) al 3] j-> j ~r< .nj^ 1 j L lj-a j-jLjjj
t u Lj j j ı^v*!O- 0 ' 1"
11 "I "t-jljjj 3 •" f
(173)JV_J £ J_ ı JJJ J LAJ K l a LAJ İ j J ^Jj- J J J- ® j-"- "
¿Lj-*« j-Î
Öldürüp teşhir etmek, maktülün başını mızrağa geçirmek.
(¿jl+i ) tsJM^ J-i >* "
Birine düşmanlık gütmek.
72 MEHMET KANAR
J-MI...
Birinden yüz çevirmek; birine baş kaldırmak; başını çevirmek.
Birinden yüz çevirmek; birine baş kaldırmak; başını çevirmek.
(174)
J-i
Uyanmak, kalkmak; seyahat etmek, seyahate çıkmak.
LSj^ 3' J-i J—'
Bir şeyden başını kaldırmak.
(175),jİjLjJ j jJla S ^j i cj^o j ıj^fL j j j^m (¿jjSLij-i j i jSI
¿jl+ j JJ J-UJ
Susmak, konuşmayı bırakmak.
ısj - P * 3 ' OJJTH ) ¿JJJ Î (OJ^H ) ÛJJ- Î J-" *
Üstesinden gelmek.
¿jAJuuıÎk ı_iLaJ J-Jj-J J-Ui
Yatıp saklanmak, başını yorganın altına çekmek.
Başını taşa vurmak; çetin cevize çatmak.
Hile yapıp aldatmak, kazıklamak.
Çöllere düşmek; alıp başını gitmek.
Birinin dikkatini başka yere çekmek.
Birin peşine düşmek.
Düşünceye dalmak.
Göklere yükselmek, göklere ağmak.
(176) ^»jLjJ .'İlâ • JJJ J jnı^'ı b ,jîıSLa j-uj
CÂ-S J J ¿»jLf j IJ -> ı^ı ı j-uı
Ö^J-İ JJ-* ^- i
¿j J J . n "s «illa
FARSÇA'DA SER (j^) KELİMESİ
y:>
¿jjl j ¿LjLj J J 4 J^-J J^JJ
Çöllere düşmek, dağlara ovalara salmak.
(177) I j l_c söjlj j j ¿>LıLı_ı j AjSLi jjj j I j I 'ı r j Jlj-c ¿)1 J.S..ı ı LL.I. i Lu-o
(JA-AİJ^I J-J) t>~«ÜJJI (jjj^S-ı J^uj
Başım kaldırmak; göklere ağmak.
(178)^- , L * S L J J ¿>I=J I J JJ A CIJ'J-® J- I LJ
Düşünmek, düşünceye dalmak.
(j4_uıiji£ (ji J-Sj j-tju
Kulağına fısıldamak.
¿j j^S j *< I *
Başını kaldırmak; çalım satmak; gösteriş yapmak; övünmek, iftihar etmek.
(179) ^ ^Lj I j
Başını kaldırmak; çalım satmak; övünmek, iftihar etmek.
Biriyle eşitlik davasına kalkışmak, boy ölçüşmeye kalkışmak.
Birinin sırrına vakıf olmak.
Birinden üstün olmak, birinden daha iyi durumda bulunmak.
Başını öne eğmek.
(180) JJJC. ¿)JJŞ* Oı-->. j-m j^JblSİ j J_J Lı Jj, J 'ı* a I ^Tı I I j^uu ^yjL® j
Düşünceli olmak, derin düşüncelere dalmış olmak.
jjj-lSl o • 'I j-j <-J J-MJ
Yok olmak; ölmek.
(jjj i Ç j I II _l 't <- J JMİ
Yok etmek; öldürmek.
j l ^jiL Lj jj j ^L&j,. d j l j-J "'-^•e' isj-^-.fJ J
I
74 MEHMET KANAR
1-iJ J-^-i L-aJıi jü I j u'1 _' j J ¿JJ-i
(181) döS •"•••• ' '• <_J JJJ J I J
¿ala I>f j
Üstünkörü cevap vermek.
(f^-j ) û J j j î fH-i
(Yara) iyileşmek.
¿V-AlâS Oû—0 j f ^ er i J-"1
Aç karnına yatmak, aç açma yatmak.
Tekmelemek; çelme takmak; bırakmak, vazgeçmek; değerini düşürmek; bozguna
uğramak.
( J J MI L ^-L U
Hastalıktan kalkmak.
Çocuğu çişe tutmak.
e? •" '»* • L j J-lm
Çömelmek.
(Şaka yollu) iyi veya kötü olsun, bir işi sonuçlandırmak.
jjj ^ 6 I * ı il j l I ı ıı J—uj
Çocuğu sütten kesmek için memeye özel olarak hazırlanmış ilaçlar sürmek.
¿jLi-al jl j (jj j j l (jijJj- ^
Sır açığa çıkmak, takke düşmek ve kel görünmek.
Saklamak.
û J j
Bir gözü açık uyumak, tavşan uykusuna yatmak.
¿^-JİİI J U'İ J j J-J-U
Başı önde olmak.
(182) jİAJJi ^JU-ijA. ^ L jL u JJ JİLİ jli o tA ^ J-"1 *C5JJ 4'-> J^J
(J a M' ' *' j j I 11^ Jil J J-J-U
Birine aşık olmak.
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ 75
! jL j j I II I OLJ^L U
Mutluluk içinde yaşa, bahtiyar ol!
¿) jLf j (ji-f j f j I "•"'
Boyun eğmek, baş eğmek, itaat etmek.
o J j j î f .'1 "•"' ^ J
Boyun eğmek, baş eğmek, itaat etmek.
6J J-i CÎJ ^ C5.P J-"1'
Bir şeyle ilgili olmak ve onu bilmek.
Liyakati olmadığı halde bir topluluğa girmek. ¿jJ-âjLk J-JJ-J
Ümitvar olmak, umutlanmak.
¿j OL Â jojj
(Birinin) kulağına fısıldamak.
Mum fitilini kesmek.
( j
(183) J-â JU-jÎ «La-Jjâ j L Jj Ü «tla.
¿alf j jjl j
Bir şeyden dolayı dizini dövmek.
(184) jZ ^ j-> j-^ tri^ JU? ^ i , J j
İsteği olmak.
•r j l • J^lu cı'ı n L j^ l J-JLJ JLIJ
(185)ou-x_Jjl j La jKjjVijl j j-İ U j j La
VUİ L İ J j-u ı J-UU O j j _ı I Jo-a . L j jJ>
(186) iıi L Li o^j j öjjj j ¿H! j ' LS^i
İstemek, hevesi olmak, isteğinde olmak.
(187) C £jlj j * j o j öf ' je- tiJ'-1-
1 J-"
76 MEHMET KANAR
c_.Jt.ljJi j jj^. J^JJ y*. j L
(188) O-üj I j j — ' ^ La jiuc j (j r - .. .X .". ı
(189) ¿jjlf^ı ¿H (.s-jLiJ ¿L . ¿jL p j-uu ^jl a j^ l
^ (Jj İJ ^ I 'n l ' Lf^1 ^-'L-o I t ıı l
(190) S ^J jJ (_s-j I J—uaJ tjj-JjjiÎ f-'L-ojd-l
I j 3 I j—a JJ <| -11 ıı _ı ftl—'- ' J—0 ^ â 1 —a] J"- I I " ı < ^
(191) S^jtj j ^jJbLJujLı JJUJ S ^ ı n I ııı ı j—l
¿Jjj (cJL ) JLa. J-lm
Keyifli olmak, neşeli olmak; tabi! halinde olmak.
¿J- î
Konuşmaya başlamak, ağzım açmak, söze başlamak.
o-ijj î
Konuşturmak.
« ÛJjj î -hi) ÜJ ^ j ^
Söze başlamak.
• I * o
Uyanmak, farkına varmak, (argo) jetonu düşmek, çakmak.
¡j ' * * I • •• j L=v
Bir tekniği kemale erdirmek.
• , > • (J J I II J-"-"
Rahatsız etmek, rahatsız edici olmak; korkuluk olmak.
J-"»
Başını yemek, kötü bir şey yapmak.
Başım rehin koymak, kendisini rehin bırakmak.
Kendi işine bakmak; gitmek, çekip gitmek.
Kendi başına iş yapmak, kimseye danışmadan iş yapmak, burnunun okuna
gitmek, bildiğini okumak.
Birine aşık olmak, birine tutkun olmak.
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ 77
¿uJ J ıj-*—> J ^ J-â J-"»
J '' ' I * ' '» Oİ-JIÜ. I j ¿) I j^j-bLa
(192)^ 1 jj .
Kendi işiyle ilgilenmek; kendi işi için gitmek; kendi işine bakmak.
(193) J- 1 ^'Cij'^j ^ J^u J-S J^-LA CIJJJL ^ «La.
U (JJ-l» û J '
J J""1
Birine yönelmek.
(194) jl j ¿Liı^Jj c^J J JJ Î j J^J JIJ j ^ Ü'JJ
Bulunduğu yerden başım çıkarmak; arasıra ortaya çıkmak.
¿jJjj Î j J j-"«
Başını dışarı çıkarmak, başını uzatmak, çıkmak.
(195) jj j j^Sj l j^t j Jj« j Jj ^ Jjj i jJ j'-
( j 1 ) 6 j J J Î J-"
Bir şeyi anlamak, bir şey hakkında bilgi sahibi olmak.
(196) j^¿ J
û J J-Î
Başı göğsüne düşmek.
(197) j j ajLlil ^ jj^ ¿j] JLıâ. j j a ^ a i <_sLa. j l .-w.. ^ >
¿,Jj_J j j J-^U
Haberdar olmak, anlamak.
¿Lilj İ (j— i ^ j J
Birinin peşine düşmek.
(¿jlfJi ) ¿1+*. j j J^l
Avare olmak.
¿Jj-u» j J
Başımbir yere sürmek; başı bir yere değmek; yaşamak.
(198) jjjajJıjj Z .s j j j-m jJ>Jj-ı ^L&Lij L I j
78 MEHMET KANAR
(jj^ f j J J-m.
Çöllere düşmek; bulunduğu yerden ayrılmak.
İJ-A^ •„' C^âUa ^ j « 'un,,"l b Cj-İj sj-a-A J Jİ—fj ü'r1'—H JJ
(199 ) o^j .
¿j-ah j J
Tevessül etmek; aczinden dolayı biriyle çekişmek.
j jJ j-uj
Önde gitmek.
Kelleyi koltuğa almak; bir şeyin uğrunda ölmek.
¿jjLfJi ı'ı j J J-Ui
Gizlenmek.
(jjl j u 111^ ^ jJt j J J^ui
Birine tâbi olmak.
(¿jLfj ) tij ^ ^ CSJ^ J j J-"1
Bir şeye (işe) başlamak.
¿) J J MI ^ J J JJtJU
İtaatsizlik etmek, isyan etmek, baş kaldırmak; başım sokmak, sokulmak.
(200) ^ i , ,7,C , .
(201) a I M)^ j j j III Lfi
Birine tâbi olmak.
(tj.1 ji»û J J - i Û'-ÎJ^S j J j-"-"
Başını yakasına çekmek, başını içeri çekmek; düşünceye dalmak.
¿jjL » 'ı'ı ¿jLl_ljjS j J J-ioi
Rezil rüsva olmak.
¿,j_JUİLS oJjj ; ÖLijj ^ j j J^M
Bir köşeye çekilmek, inzivaya çekilmek.
Başını yakasına çekmek, başım içeri çekmek; düşünceye dalmak; sûfînin
uyku ile uyanıklık arasında hakikatlerin kendisine göründüğü düşünceler
âlemine dalması.
FARSÇA'DA SER KELİMESİ 79
v_l J ' " j J J-J-u
Utanmak; (iş) bozulmak.
O J J ^ J LLmjJ
Sarığı sararken bir taraftan da ucunu düzeltmek.
jjâlmi l '—1 '"J j-ui
Öfkelenip bir şeyi terketmek.
Birinin sırrını anlamak.
Yardım etmek; hafife almak, hakir görmek, küçümsemek.
¿>JJ - i LR^ ^ ER"* ^
Oı ı Mİ •" • â J ıj 1^.1 a ja j
(203)o^ l jZ+j.
¿LoJ J_uı.
Keyfi yerinde olmak.
a ı o jjl j â—i a J ¿ 1 I I.C Ilı (_J-a 4—n "ı iJj j —oj j—m <(_jLj j
(204)" «lSAJ I
j j a ı,ı ¿laj j jjj j
Sırıtmak; gülümsemek.
Başını öne eğmek.
I J J ı II < J J III I ,_)îl_Jİ JJŞ. jli'l'l O Ll Jj I j 8 II J J-^jJ ** ^ *l J I U" ' "
(205)o^l^ l jjj .
ı>—®j-^ »I j j- "
Mola vermek.
CÂ^L; (ji-i ) ö-^ j __ j-"1
İpin ucunu yakalamak, meseleyi kavramak.
ı
80 MEHMET KANAR
CÂ-i J ¿)JJ_AJ O IIIJ j I 4 *î »»J
Lafını unutmak.
j d J ' ** ' ' " J J İ O-UI J JJA İ
Afallamak; serseme dönmek; işi bırakmak; kerhen muamele etmek.
|j J * "l Mİ J J_ui
İpin ucunu kaçırmak; ilgiyi kesmek.
'J J-J J j ' j ^ O^-4 F-^ «Cİjİij J-İOJ
(206)l J L ^j- a jL l CM- I ^^luıj a ^J-^ i
* s
ÇjKJk L < **l I*I J J I II
Amaca ulaşmak.
Sabrı taşmak; canı sıkılmak, bunalmak.
(CÂ-^lj) ÛJJ"İ (jLj j J-uı
Ezbere bilmek, sular seller gibi bilmek.
¿jlli l l+iLj j j^M
Dillere düşmek, meşhur olmak; kötü ün yapmak.
J—'f-®J-a- J f ' »¿--¿ı.fJıl "| mijJ ^ MI « J Oj-luJ »I .1 Mil jjj—al
(207 ) 6jLÜJ .
(¿US ) ¿j j ui ^ ^L j ^
Yarım ağız konuşmak; fısıldamak; mırıldanmak.
u^l-i O-JJlsj j '-^ İ 3ı.ı l il.«
(208) en—I JLL.
¿J J-j J L a F-^ J J-" 1
Haddini bildirmek.
III I 8 I J J-MJ
Nazlanmak; çalım satmak.
( j j J^ l—l i ^¿ j J-""
Saklanmak.
(jJj^-j JJ^-i f-IL « ^ J-U.
Eceliyle ölmemek.
Sadmeye uğramak,darbeye maruz kalmak.
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ 35
(cââS) ¿JIJ ^jj-oiLtu J-lm
Başsağlığı dilemek, taziyetlerini sunmak.
¿jLf j (j-uul/ (Jjla. UJ-uı J-MJ
Birine yönelmek, bir yere yönelmek, hareket etmek.
| I II ^ MI ^Luı
Gözdağı vermek, gözünü korkutmak, yıldırmak.
¿JJJS ^j-JjLı j (j* *'"' .' (J^J-"
(Zorla) kaşınmak.
¿jJjüÜ jl j < MI * MI J-J-U
İçki içmek, şişeyi açmak.
üjjj ! ^ j-^-6.
Tahrik etmek, kışkırtmak, kızdırmak.
Kabul etmek; başını öne eğmek.
¿) J-iîLs I J J-İ J-UÎ
Başını öne eğmek.
(209 ) JJ- C JJ A OAJUı ^ < J-^ I I J J_ A JJJ^ J ¿ , U . J J ¿J-^ U ¿¡- I I I
^jli j ¿Jj j jj_a j-uj
Bir şeyle meşgul olmak; bir şeye başlamak, bir şeyle ilgilenmek.
< 3 J j j i Jjj- *
Başım eğmek, başını öne eğmek; tâbi olmak.
(210)^1 ^ ^J y J n «UaJıl 3 (^LL J ^Lo j Jjj-â J-^J J
JJ-4 >"»
Başını aşağıya çevirmek, başını öne eğmek.
(211) jj_a Jj j V L j jLjJ i ^ ^ j «lU^JI
Sağdır, hayattadır.
ÎÂ-a Luj f j-m
Birini görmek için can atmak.
82 MEHMET KANAR
inat etmek, diretmek.
Israrla birini inat ve direnişe zorlamak.
Kendi işine bakmak.
işe gitmek; bir işle meşgul olmak.
Kitaptan fal tutmak, kitap falına bakmak.
¿jLi-il jjJ İ
jLS J-UI
C/-İ J jLS
ıjJj Z j1-? _
Û^J-İ ÖipLa J-"«
Yere bakmak, önüne bakmak; başı öne eğik olmak.
(212) 1 MIJ-I JJ*^ ı n ÛÜ J 6 J 1 J JJ J (J^JLLJ JJL J_LU JJ-L3
ö J "'İJ- J ^ '
Biriyle ilgilenmek.
¿/A—ıîıl J u I ıı^
İlgi göstermek, ilgilenmek; saygı göstermek.
(213) j ,<:
(Birinin) başı ağrımak.
(214) JJÎJ J JJ J OIJ — J JJ J JLİI-IJ J O^J^ J F-P" >
Başının ağrısı tutmak.
jjj j jji—ıLa « j ^ jj j (jüj—uı ~• * jûjIjj. j l jj-;> ^ *'*'*—° jl^-âl
(215) AA .
Ü J J J Î (J-^ O (J )
Başını kesmek.
ö-jjj^ -
1J tr ^ _
Birinin başını yemek, birinin ölümünü görmek ve ondan sonra da hayatta
kalmak; birinin ölümüne sebep olmak.
«ULLa, j j j J l j j-4^
Birini itaat ettirmek, birini hizaya getirmek.
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ 83
¿jj-lj Jj J İJ
Birinin yokluğunu kötüye kullanmak.
Gizlice birini öldürmek, yok etmek, gizlice birinin defterini dürmek.
J-LM -H-Î. j-i. Lİ J "ı ııı J-C-j 4 ıj A. L OASJ «LİIJI LJ
(216)j»_i £ ı_j ] jj j l j Lâ j o j m-. .
^ J 1 1 La I Mİ i ^ ^ I II ^ ^ 1 II
Birini aldatmak, kandırmak, kazıklamak.
Birini meşgul etmek, birinin vaktini almak.
(J ^ M1 ^ * 'I
Aklı ermek, anlamak, (argo) kafası basmak.
(217 ) J J ı"ı JN' ı JÎIJJJ I IJÂ . JJJJ J JL I JJ_ı J İ J JJ^ J CLı .
(218 )
(jjl S J-U 1 Sürgülemek, kapıyı sürgülemek. j
Seçmek; itibar etmek.
J-^ öj-aJi. jL S
Cahilliğinden sorunlarla karşılaşmak, başı dertten kurtulmamak.
¿ J J jLS j^M
Bedavaya konmak, büyük menfaat elde etmek.
Uykusu gelmek, başı önüne düşmek.
iltifat etmemek, ordalı olmamak; surat asmak.
(219 ) S ¿)JZ > J L L
¿j J-al 4 ' in
84 MEHMET KANAR
(220) J_al <1 " tii^ J j Lj l_ı AjsI <1 "ı Mt*^ j-m 6 J ^jijj-ı j
(J^JUL ^ 4 1 MI ^ J I İt
Perişan olmak.
(221 ) A I JJI- ^ J *T " RLı S J- M J ÛL O J L J J J^JIL C ı ^ *ı FR J- ^
¿J JL^ J SJL.S
Seçmek.
!
(JJjJ^ ' J FJ-^"
Başımı şişirdin!
ÛLJ-F- » Ü J J CÎJ- ® J-" 1
Terazide bir kefe hafif ağır gelmek.
Başını öne eğmek.
(222)
Û J J ' J J- "
Uzak durmak.
LJ J J-u l
Şaşırıp kalmak, telaşlanmak, eli ayağına dolaşmak.
Ü J J J Î F- H F J _ ° J J-" 1
Bir işi muhalefetsiz sonuçlandırmak; bir işi kısaltmak ya da bir konuyu
özetlemek, bir konuyu derleyip toparlamak.
L)JJ~Î O^LJJ ^ LILL
¿JJL J ¿JLOLU J J J-O J
Düzene sokmak. ,
JJJ^ S i J-J-J J-UJ J J-TU
Tanışmak; ilişki kurmak; yasak ilişkide bulmak.
^ 1 LL ^ MI I J J I II J J-UJ
Biriyle ilişkisi olmak.
J LSJ- ^ C5J-&I-A . L j < ^Y -it a J S "i a l «L^JıLlja . ^Ij-ş . J I J ) S'ı f j j
(223 ) JJLIB .
¿)Jİ J OJJ-U A J
Düzeltmek, düzene sokmak, tertip etmek, hale yola koymak, düzenlemek.
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ
8 5
1 Lj câ-AİJ jl i j
Biriyle işi olmak; biriyle alışveriş yapmak.
LT" 1 " ^ L J ¿JJ J j J-U ı
Biriyle tartışmak; biriyle konuşmak; birine dert anlatmak.
¿JJJI » < ı ıı J*V J
Hile ile birinin malını elinden almak; jilet atmak; birinden para sızdırmak;
rüşvet almak; birini tenkit etmek, tenkit yağmuruna tutmak.
¿JJL J L_L Î (JİJ- S J J^ U
Bir yere gidip etrafı kolaçan etmek; az bilgi sahibi olmak.
û .' *' > J J-"1
Bâliğ olmak, erişkin olmak, bıyığı terlemek.
J_J J J (JÎL J- S J J^ U
Gözü aç olmak; bir şeye karşı aç olmak.
o jj İJ Jj-â. ^üıj J
Kendisine çekidüzen vermek.
¿J-al Jjjj jJl J-UJ
Özenmek; heveslenmek, heves etmek.
ÖJjJİ j-"1
/
Özendirmek, heveslendirmek.
İJJŞ . J^FT J L UJ-L*
Aralarından su sızmamak,sıkı fıkı olmak.
ijjjj î Lft j-uu (ÖLJ-O) C$J~î LiJ-^"
Kendisini göstermek.
Birleşmek, bir araya gelmek, işbirliği yapmak.
«ÎL J- S J-JLU J I J I II
Boğulmak.
(Yakalamak için) birinin peşine düşmek.
Aklı başından gitmek.
86 MEHMET KANAR
Yok etmek, mahvetmek.
(224) Cii j La J-W j l J-4-C. La ^^juia
OiAj j > i p4_aLıj^Ja jj j ¿j] İkiU.
(225) j j ^j-î. J j > ıj_o u
JJLU ^U ı
Û-J * j- « fJ-3
¿,jLiÜ j^M j-i
Kalem ucu açılmak.
Kalem açmak; yazıya başlamak.
İş başa düşmek.
Birinin işini kolaylaştırmak.
Birinin sırrını ifşa etmek; yudumlamadan içmek, başına dikmek.
Birinin sırrım ifşa etmek.
!> ( j "i^ ( J-mj IJ »jj i j «ı—lS
Kabağı birinin başında patlatmak.
(¿J J L^Js) ¿pLoİıiiS Jj_a_a_o J.JLİİ J_ı İJ J^ a I tt^lS
Ali'nin külahını Veli'ye giydirmek, birinden alıp birine vermek.
Müjdesini istemek; birinin halini hatırını sormak; yakasını bırakmak.
û J 3 J-"1 J-i
Şapka giymek, başına şapka geçirmek.
(¿jl^-i ) ¿Ulijj S ^MZ j^U (jj )
Birine şapka giydirmek; birini büyütmek; birine iş vermek, birinin elinden
tutmak; rezil etmek; aldatmak, oyuna getirmek.
/
Hile-i şer'iye yapmak, hile-i şer'iyeye başvurmak.
u^il Ü uj^J ( j-t) j^-i 1 j
/ / /
Birinin hakkını başkasına vermek.
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ 41
Birinin yoluna kurban olmak.
4.-şjSL
Ağlamak, ağlamaya başlamak.
^ J-Aj-^
Soyu tükenmek, nesli tükenmek.
ij- ^ __ j- " (cÂ-ij ) ÖJjj--^ JtjS
Başı dönmek.
Ü J > I Û^AA J J (JJJLK^A . J-UJ JJ J LJ 'Uİ İ
Kulağını öbür yandan göstermek.
Susmak.
UJJh? J lt1-^ __ j '
Gözünden sürmeyi çalmak.
Jj J—a i jııı * ¡j I JUjuîi
Eceli gelmek; kıyamet kopmak.
Û J j J-"1 Li""1^ J-laLâ. j i (jy ^ JaLSıJs
Bir şeye rağbet etmek.
ı3JJ-i J-""'J
Sona erdirmek; sonuna kadar götürmek; sözünde durmak; vakit geçirmek;
yaşamak; dert ortaklığı etmek; muvafakat etmek; söylemek, inşâd etmek;
kemâle erdirmek; üstesinden gelmek.
¿j î j
Eski haline dönmek.
Baştan almak, baştan başlamak, yeniden başlamak.
Hevesine kapılmak. j j-^ j l u^j-A
Aklı durmak, hayretler içinde kalmak, çok şaşırmak.
V. "SER" KELİMESİNİN SON EK OLARAK KULLANILIŞI:
"ser" kelimesi son ek (pesvend) olarak bazı kelimelerle birleştiğinde,
88 MEHMET KANAR
zaman ve yön bildiren kelimelerle sıfat ve fiilimsiler teşkil eder.
Yaşlılık günlerinde.
(226) i j I MI I i ¿) I j-41 1 ij^a. Ca^ j j j ' j-4 J-®'
Yaşlılık günlerinde, yaşlılık zamanı.
(227 ) JJ-O L O İ J ^ J_U ı
Yaşlılık günleri, ihtiyarlık zamanı.
Yaşlılık zamanı, yaşlılıkta, ihtiyarlıkta.
(228)^jliS_ı ui-ej^. jlia.1 j ö'j ^ 0-^J j>J -
jLLâl jjl^i ^Ij-a . f
j J ' J j
(230) I j j İ H «Lilj-JJ
aLiı J MI I jL j 6İJ ^j-aLa.
(231 ) F J-I- U J J 'MIJ'ıLJJA . (^IJ-I S
olan; yaşlılık, ihtiyarlık, yaşlılık zamanı.
(232 ) J J ,7, JLILJJL I J-LO3 I «C . JJJJ . ÖLLJA . JL S ¿L^A .
(233) 'ı 111 3I <(_J j AJJ
^ j 1 111^ La. ) j 111^ La.
Toprak gibi; tozlu topraklı; alçak insan, rezil.
^ j i II • ^ *« . ") *' ' "
Taşlık bölge, taşlık arazi; taşa tutma, taşlama.
JJj-u-a
Doğu tarafı, doğu yönü.
FARSÇA'DA SER KELİMESİ
ö y
(235)ou^ı-ij-iLa_û j»jü LL j ^ j I l-ı jSI jl .- I < -i" j^u j j A o j
VI. "SER" İLE TÜRETİLEN KELİMELER VE BU KELİMELERLE
OLUŞTURULAN FİİL VE DEYİMLER:
"ser" kelimesi kâh isim, sıfat ve bazı fiillerin geniş zaman gövdeleri
(madde-i muzâri') ile birleşerek, kâh (-e ve -âne) gibi son ek (pesvend)ler alarak
yeni kelimelerin teşkiline yardımcı olduğu gibi, bir takım edat ve zamirlerle
bir araya gelerek de yeni kelimeler oluşturur ve bunların ardından gelen
yardımcı fiillerle birleşik fiil (fi'l- murekkeb) ve deyim fiil (ibâret-i fı'lî)lerin
t'jretilmesine yardım eder.
Sonunda, nihayet.
JİU 4 rt t J-.-i ı
Perişan, muzdarip; şaşkın; vurgun; sarsılan; telaşlı.
j-L» ¿>i
Ahiret, öbür alem; öbür yaka, öte taraf.
^ iJ^i j '
Bir baştan bir başa, baştan ayağa.
(236) b ^ b j l
b_ı b j-l^j j l
Baştan ayağa kadar, başından sonuna kadar, bir baştan bir başa.
(237)
(238) (J I j j J 11 n*S b_4 b j-uj j J I ı M ı j "ı J j^L ¿j Lo_A d-ıl^-ı
(ls)1^ b J ^ j l
Baştan ayağa kadar, baştan başa, bir baştan bir başa.
(239) Jb. j i <_£b b J-UJ j j-j j MI " jâ l b J <
b j-am j l
Baştan ayağa kadar, tamamen.
(240)l_r!1bi du . b jjuj jl ^^ b o ^ j-> j j ox b
o ^ J ^ j 1
Derhal, hemen; âcilen yapılan iş; hemen söyleniveren söz.
Ojjj ^ J-LM jl
Mecburen, zorunlu olarak, ister istemez.
J J ^ J
J-1 J-^ J
LûJJ
JJUl . " • 6 ^LfiJj
jjjjjL İ
90 MEHMET KANAR
Gururla, kibirlenerek.
Yeniden, tekrar, sil baştan.
Ejderha gibi başı olan.
Mitolojik ejderha, yedi başlı ejderha; dünya.
Bu taraf, bu yaka; bu dünya, madde alemi.
Bu dünyaya ait, dünyevî; görünüşte, zahirî.
Gururlu, kibirli.
Alın; başucu.
(241) M ı «a JLLlu cj^ L
Ayakta, ayak üstü.
(242) ^ L J-LJLI J-i III I J 6jJlLo ^ş^UJ^ J-^.
J-i
Kendince, kendi başına.
(243) ' '• ¿j] j miLİ JJ jLo j j oım ı'ı Jj-a. J-UJ IjJılâ MİLC.
<. I ^ J—i
Başı açık.
(244) ¿,l>i ^ ûj İcra, yapma, yerine getirme; vaat ve şartı yerine getirme.
Korumasız; bırakılmış, salıverilmiş, kendi başına, apayrı.
FARSÇA'DA SER KELİMESİ ' y i
^Ojj I JJ j^-i
Baş üstü düşme; kayma.
J H LS-Î
Zavallı, aciz, güçsüz.
(245) ^ J^-i iJ-jjJ j jj J J-® ^ J ^ LS-i ^ ^'Jh ^ LS^
Başsız; asılsız; bir tür doğan.
(ci) ^ J ^ ltî
Zavallı; alçak, rezil; aciz, güçsüz; sonsuz, engin.
^ L j j a ı ¿-a j) ^ n ft J i7,L
(246) ¿ila. j j JJiljA jj S I j JjJ> <1
(24 7)/¿U.
ur!^ J J^" cirf
Zavallılık, acizlik, güçsüzlük; alçaklık, rezillik, sefihlik.
^ J J ^ Li-Î
Anlamsız, saçma sapan, zırva, ipe sapa gelmez.
ıjLoL-o j jj-"
Düzensiz, intizamsız; evsiz barksız, kimsesiz; fakir, yoksul; perişan.
Sessiz, sakin, gürültüsüz. İJ-^» J j-"» Jrf
Gürültülü.
Ense, boyun; arka, arkada, arkadan; gizlice.
(248) J A J J L JJL I I A ı >UJ ¡JÎı J-ıİLIOJ ^ JJL J J ' J-1*" *--'
Birinin yok oluşunu görmek, birini mezara göndermek.
İskambil oyununda benzer beş kartın bir kişide toplanması; beş başlı.
Geniş başlı.
Ak saçlı, yaşlı, ihtiyar.
92 MEHMET KANAR
Ense; ense tokadı.
iSİ
b
Taçlı; tacıyla, başında taç ile.
(249)o.^"ı J-J c-vij J-LM J-J ^Li ^J-ÛISJ '-' ^ .'Ij-^ Jİj^ ' jj j J^- j i o^i
Önder, lider; değerli; baş tacı.
^ £ b
(250).
ı_ı j I (] 'ı ı Lo J~LJJ J-1 '" • ^ j d Lâ. •
J-ljj jrlü CUİJİ jI ı r • ~ — * I -»"s jJb
JJ4 J O İ J L j
Başın üst bölümü.
Namussuz.
a J III o j J ' •"•••' I J Lı-" • " ' • " ^ ^ f-'j'^ ı İJ) ı n. J Lui . — . Jv
(251) Sj j
VL j-İ^J v
Başa vurulan yumruk; alçaltma, hakaret,küçümseme.
Alçak, zavallı, düşkün.
Kulağım bükmek.
Üstünkörü cevap.
Saçma sapan söz, ipe sapa gelmez söz, zırva.
Göz.
la. j^ J
^ JLa.
Ayılmak, kendine gelmek; normal haline dönmek.
J-IUU J-i Oİ lâ.
Başına toprak atılan; alçak, rezil; başına toprak yağası!
J _ C J I j J .1 S I J j_Ju <5i j A O j SJt Oİ La.
(252)o..n_ı"ı fj l dlâ. IjJi j_ı olla.
jC. IJ
^ CuİJ J j
J ^ JjJ
FARSÇA'DA SER (j^, ) KELİMESİ
9 3
J ı II I itila.
Zavallı, bedbaht, mazlum.
Cinsel ilişki kurmak, mercimeği fırına vermek.
Başına buyruk; korkusuz, cesur; itaatsiz.
Başına buyrukluk; korkusuzluk, cesurluk; itaatsizlik.
Yüzsüz, utanmakz; çirkin.
Dazlak; bir tür serçe.
Birinin gıyabında.
Baş ağrısı; baş belası.
Dazlak,
iki başlı.
(Argo) pezevenk.
Gidiş-dönüş (bilet).
Alçak, rezil; şaşkın; deli.
Boş söz, boş laf, zırva.
Yastık.
Anlayışlı, zeki; bilinçli.
j^ujj
( JLUJ «LIİjjj )
(jL ı djjj ) j^J dj-j j
Kötü huylu, sefih.
(253) jj_> dLL j j JLLUİluij JJ J jj-ı JİM h ^>L> I j ^gj^Jl^a.
94 MEHMET KANAR
Alçak; vakarsız; zavallı, yoksul.
Sağlam; kalıcı, payidar; şaşkın.
Pinar başı, su başı; her şeyin en iyisi; özsu.
Su başı, su dağıtımcılyarının başı.
İmrahor, seyis; satrançta ilk sırada duran at.
Kurtulan, özgür olarak, özgür.
Başlangıç; mukaddime, giriş, önsöz.
Güneşin doğuşu.
Düven çubuğu.
Önde gelen, başta gelen, ileri gelen, lider; seçkin, mümtaz.
Şarkı söylemeye başlamadan önce mırıldanma.
Toplama.
Başa takılan süs.
ı ^ *1 thl
Şarkıcılık; şarkı söylemeye giriş; enstrümanın kalın teli; albay; komutan.
Baştan ayağa (kadar), baştan başa, bir baştan bir başa; bütün organlar; hepsi,
tümü.
(254) ^ "i i m's & jl ^ ıı ûjLa. ^»j-ıjj ç. "ı im 6 jLı ¿jL^a. ^LiIj-uj
Aşağıya, aşağıya doğru.
jLi-Jİ J-UJ
jlj l
t i i " a j J.. I '.I
Û jlj i
LSJJ' J-"1
Je j1
Baş damarı.
FARSÇA'DA SER (j^ ) KELİMESİ
y:>
Yokuş aşağı; aşağıya doğru.
¿jJJİ
Aşağıya inmek; dökülmek; başaşağı gelmek.
(255)
İndirmek, aşağıya indirmek; dökmek,boca etmek, boşaltmak.
Yokuş aşağı meyil, rampa.
Baştanbaşa tümü, hepsi, bütün, bir baştan bir başa.
(256) jİj J g-f-4 Li-"3®-*-0 j-i- .''' J-J-UİJJ-" ajljAj-j <(_aLj ÛJ-İJ J İ
CÂ-âj J-^JIJ-UJ
Hızlı gitmek.
JJ
Hızlı giden.
LSJJ J-^lj-^"
Hızlı gidiş
Bir baştan bir başa gitmek.
Şaşkınlık; perişanlık; afallama.
d „ , .,,lj ... ûLij^i ^j-eû ûilfl ijLıiû~5b j 1 j)i mi ÎJ-C " ı*l" ••• ı Lı o CA-1 j—1
(257) JJİ «Ljli. 6J4jsi Jjlj .
J j <( | 1 İli J-l-U
Gönlü perişan.
(258)(_£jl£ «tlLiii j J j J-LM (^j L ûjj^ ¡S Û-UJ^S ¿,1^.
J <7,1
(259jlj i j l J J JLiİu < fi J Mil
Telaşla; afallayarak, şaşkınca.
I
96 MEHMET KANAR
1 * • •• i y-^
Yokuş aşağı; aşağıya doğru.
o-HIJ —
Yokuş aşağı, aşağıya doğru meyilli olma; yamaç.
'JT^'j-*-" «g-^'j-")
Saç filesi, saç torbası.
jlj-ilj —
Yüce başlı, kıvançlı, övünçlü.
(260)
Kıvanç duymak, iftihar etmek, şeref duymak.
Onurlandırmak, şereflendirmek, şeref vermek.
Kıvanç, övünç, iftihar; şeref.
(261) 1_rAİ (^jlj-alj- ^ Jjlj j ı^-4'-0 J-?—0^ • j • »iLı ^jl j
Dizginin tutulacak yeri.
Baş kesen, baş uçuran, baş düşüren; baş sallayan; canını feda eden; keskin.
(262) jJ>jj *ı ¿) I .s ı o ¿) LiLül jj j ¡jyc. jJ Lt ja. I 4_a_i>
J İ M ^ J J- J J-Lİ ö tl M ' a l J 1 l7l ft I Tl J
(263) j j ¿,1 jlj-ft Lfl j jj- ^ j^a-il ^f-ijj i
j ( ı n fl I «-u
Baş uçurtma; baş sallama; keskinlik.
¿¿i l
Baş uçuran, baş düşüren; kılıç, keskin kılıç.
Utanç; alçakgönüllülük, tevazu.
Utangaç, utanan; alçakgönüllü.
Baş ezme; kınama, kusurunu yüzüne vurma.
Saç filesi, saç torbası.
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ
9 7
Başaşağı, aşağıya doğru.
Önden gelen, lider, ileri gelen; seçkin, mümtaz.
Sonunda, nihayet; son, akıbet; huzur, iş huzuru, iş düzeni; kader.
(264)j»LaJljjjj cÂıitS oıjj l ı • n loa. j ^15» ü ^j-va. j
'—""_' *' ö-ij-0 '"^H f LaJİ jjui Oja.
j^Lajljjj j j-jj ¿JXjİJ JJ «LüİlS
Gurur, sarhoşluk veya coşkuyla başını sallayan; fedai, canını hiçe sayan;
gözünü budaktan esirgemeyen; utangaç, mahcup; bir tür başörtüsü; duvar
halısı; baş düşüren, keskin; eski İran musikîsinde bir bahir; çevik, kıvrak,
atik; damlarda diğer kirişlerin bağlandığı ana kiriş.
(266) Jljjlj-iAj i ı"ı ^^ ı t j ıİM'! jljjljjaJ ¿,1 plajla. ajaLj-LoL
cüj 1 ^ '
Zilzurna sarhoşluk; keskinlik; fedailik; utangaçlık; çeviklik, kıvraklık.
Şaşkın, afallamış.
• ** ' ^ * İ^j f II
Parmak ucu; bir tür üzüm.
Yüzük kaşına işleme yapmak.
Yüksük gibi parmak ucuna takılan şeyler; bir tür un çorbası.
Birer birer, tek tek; kişi başına alınan vergi.
Baş uçurma, baş düşürme; baş sallama.
Albay; şarkıcılık; enstrümanın kalın teli; komutan.
Yük hayvanının yükünün üstüne konulan küçük balya; deve yükü; tufeyli,
parazit insan; rahatsız edici insan.
98 MEHMET KANAR
¿¿-¿i
Parazit yaşamak; başkasına yük olmak; başkasını rahatsız etmek.
LSJ 1 ^-" '
Başta taşınan yük; parazitlik.
JLJJ-" .
Fedai; asker, er; üstü açık; tavansız yer, üstü açık yer.
Pazar gürültüsü.
Kışla.
Askere alma.
Askerlik; fedailik; cesaret, yüreklilik.
Yokuş yukarı; fazla, aşkın, ziyade; dağ.
Üstünkörü cevap vermek.
Yokuş yukarı, yokuş, rampa.
Başucu.
«Li Lä. j L> j-i-u
t
(SJ^-iJ-^
VLj-^j
jjl j
¿^J Lı
(968) , - . a j j l ¿j^JL) jjuj . - • -i. I ~ • J , - . â j < ,7ıjJ , - • r I • •• JjLaJfc ¿jj-iLaJfc.
Dam kenarı
Başı önde, başı eğik; düşünceye dalmış olan, mütefekkir, düşünceli; hilekâr.
Pay, hisse, kısmet; büyük bay; fedaî.
j l J_»J->-u
Bir topluluk adı.
Yük hayvanının yükünün üstüne konulan küçük balya; deve yükü; parazit,
tufeylî insan; rahatsız edici insan.
İtaatkâr; vazifeşinas.
Dürüstlük; itaatkârlık.
FARSÇA'DA SER (j— ) KELİMESİ
İtaatkâr.
Gölet, su bendinde biriken su.
Cellat.
Başı açık.
Başı büyük; büyükbaş; yüksek rütbeli.
Başı aşağıda, başı önde, başı yerde; itaatkâr.
İtaatkârlık, başı önde olma; mahcupluk.
Güç; üstü kapalı; karmaşık, çapraşık.
Güç; üstü kapalı; gizli, saklı.
(269) jljj-j ¡da». (jlİLjjja. LJ i^jJULS
Baştan başa, tümü, hepsi; eşit, denk, başabaş.
>1 " lal • j j ı 'i ı j-cu La. 4-aJ6 f-^-C
(270) JJJ-I jl f - 4 v'j J
(271)
ö-
Eşit olmak, denk olmak, başabaş olmak.
Hesabı düzeltmek, hesabı tesviye etmek.
Birini alaya almak, birine takılmak.
Kayıtsız, laubali; aptal, şapşal.
Fedai.
¿¡uiıl jS.
al U ı j ...
' ' J ' "
100 MEHMET KANAR
Başı yüce; kıvançlı.
İftihar etme, kıvanç duyma.
Jja. j Cıı.ı'ıjj ^ j> a j j j j JaL j ¿Jjl Jİ
(273) OM.II «La. j jJlLj^j-u
(274) ^ jlj j o
Mühürlü, dokunulmamış, el sürülmemiş, bakire; yeni.
Sarık; çobanbaşı.
Kan parası, diyet; esir ve tutukluları kurtarmak için verilen para.
Polis yüzbaşısı.
Kayıtsız, laubali; aklı bir karış havada.
Yokluk, yok oluş.
Kürek şeklinde, geniş temren.
Hamamdaki soyunma odası, hamam kabini.
Ayak üstü.
Baş aşağı, aşağıya doğru.
Çobanbaşı; başmuhafız; polis generali; siper.
Emniyet çavuşu.
Ağır gürz.
Sarık; miğfer; miğfer içindeki yumuşak başlık; miğfer bağı.
S^LAS.
_ı «u ^1. 1
J JJO I
L
jLi^LJ-L^
^jsUJ-UJ
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ
10 1
Terlik; uyuktu duran; fahişe; cinsel ilişki.
Ağızdan dolma top veya tüfek.
Sekreter, genel sekreter; idare amiri; yazman; önder, lider; bakıcı, koruyucu.
Koruma, kollama; genel yazmanlık, genel sekreterlik; başkanlık, önderlik, liderlik.
Başhekim.
Güç, kudret; cesurluk, yiğitlik.
Parmak ucu; pençe; güç, kudret; güç sahibi.
(275) J ı ) ^ L j j j ü ûjLLal J ^ " ft jL^Jı J) NI r y jjjuu j l JaJ La.
(276)(_gJlj a y 'ı^ıj— j j^yZ (^jl j u^-1-^. c^L^-j-i C-' ^
Kapak; baş örtüsü; serpuş.
Üstü kapalı, örtülü; örtülü kadın, mesture; üstü kapalı yer.
¿rt? j
Üst kısmı geniş olan; başı düz ve geniş olan kimse.
Sarık; sarığa takılan süs eşyası; gaz lambasmdaki gaz memesi; köşe,
köşebaşı.
(277) (»JjjAj j CjJj L jl^'ıL jvjS j I jjj -
Baş kaldırma, itaatsizlik.
İsyan etmek, baş kaldırmak, itaatsizlik etmek.
• " I " V ,-v . '. t İJ . ..
Başhademe.
fii)^^ 1
Baştan ayağa kadar, hepsi tümü, tamamı, bütün.
102 MEHMET KANAR
aştan başa, bir baştan bir başa, tamamın, tümü, hepsi.
(278 ) » l j > j • . ~ . • j 5 r ji S •"••• • * I ja . jjujL j jjj j J L a Jj â j S j .
^ jJâtjjjAi
Baştan başa, baştan ayağa kadar, tümü, hepsi.
(279) Xal OjJ A JLf j j ı n r jJ Jâ-iLa. JJ^J Ljjjjj
4 I -
Berber, kuaför.
Berberlik, kuaförlük.
General; tuğgeneral.
Generallik; tuğgenerallik.
Tavandaki her kiriş ve bunların duvardan çıkan uçları.
Silahtarağası.
Yer, yeri, yerinde.
(280)
Kaymak.
Baş; özet, öz.
Grup başı; nüfuzlu, nüfuz sahibi.
Onbaşı.
Tadımlık; kaynama; başlangıç; öz.
Bir şeyin kaymağını yemek.
Onbaşı.
I jjla.
LS.J-^"
C j L a La_a .
«ıLo-a.
FARSÇA'DA SER ) KELİMESİ
10 3
Biriyle göbeği bir kesilmiş olmak.
Tütün içilen çubuk hokkası.
Kaçarlar döneminde kuyu açılması için toplanan vergi.
Pınarbaşı; pınar, menba.
(281)^ ^ o^-J j J JAJJ j o i f-Jİ-""
^ J1 ü'JJ J*-1 J ^ -HJ^
(282) ^a. < Lş£
j l j 4 n
Mucit; bir şeyi ilk defa bulup ortaya çıkaran.
Üst alın.
Parmak uçları; tokat.
El ile toplanmış; seçkin ve güzel.
Mutlu, keyifli, neşeli.
Sınır, hudut, serhat; yayla.
Sınır muhafızı.
Başhakem.
Kabile reisi, topluluk reisi; mürşit.
Akl-ı evvel.
Hamamdaki soyunma bölümü.
Süslü saç iğnesi; sırt kaşıyacağı.
Kendince önemli işi olmak, alçak dağları yaratmış olmak.
il^a j • ••
Ü^J-"1
JL.J.U 1
j I joa. J^j j
4 â I
JjLc ûj 4.51-t j-uı
^LÛ A J-IOI
6
104 MEHMET KANAR
Kaçarlar döneminde emlak vergisi.
Olâj^u
Kemâl, bir şeyin son derecesi; musikîde yüksek ses; ev ile ilgili, eve ait.
(283) ^ JJLJJ J JL
ı f. I ı II t ,>JUJ
Baş havlusu.
LA J-oj
Sermeşk; günlük masraf notları; tapu.
Eski bir güreş tekniği.
Şarkı söylemeye başlayan şarkıcı; baş zâkir, baş mevlithan; mezar başında
okunulan fatiha.
Başkalarından önce şarkı söyleme; şarkıcılık; alay etme; mezar başında fatiha
okuma; şarkıcılığın başlangıcı.
Başına buyruk; kendi kendine.
Mutlu, sevinçli, neşeli; sarhoş.
jfÛj (284) CA-AISLA ¿LIJ^^O ı ^JJJÎ J
Sevdalanma, karasevda.
Sürübaşı.
Sokak lambalarının yanma zamanı.
Havuzlu bodrum katı.
Komutan; önder, lider; aşiret reisi; sahip.
Su ile içilen toz ilaç.
lljj-l-u) t iljj-A-U
jljj-^ j
j j Ijj—
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ 105
CiJ
Komutanlık; başkanlık; önderlik, liderlik; aşiret reisliği; sahip olma; Kaçarlar
devrinde bir erkek giysisi.
Hikaye başlığı.
Hikayeye başlamak.
Başhakem.
Havuzlu bodrum katı.
Yazı işleri müdürü.
Kapı üstü; üst oda.
Utangaç, başı önde.
Ağaçtan toplanan meyva vs.
Baş ağrısı.
^J I I I ili J J I II
Ö-İJ ¿LLujIJ J-i^J
J J Ijj-" '
6 J I JJ-mj
j j J^U
J j J^J
J
Bir tür oyun.
Karmakarışık; şaşkın; avare.
Arzulu; avare.
Bilek; parmak ucuyla tutma; el; işporta tezgahı.
(285) jj ^ j l j l jLujljj» jjjLuâ .
IjA _,J
J Lılj j jljjU j
.- .. ..< . ^ | jiL j ¿TA ^ III n çA y *ı_ı Ir 1 'ili İn ->
Önder, lider; sopa, baston, asâ.
Eldeki şey; derme çatma; alüminit şeyler; işporta tezgahı.
j-Ju-o j A "i I »Jj- m jLL L Cj-İ J J I n's ı J_*îı I «CıLa. J j I J
106 MEHMET KANAR
(287) LaJİ.
Noter.
(Mide) şişkinlik yapmak.
Hankah; eskiden spor salonlarmdaki yüksekçe yer; âşurâ törenlerinin
yapıldığı ahşap salon.
Keyifli, neşeli.
Koşa koşa.
Baş casus.
Apolet.
jjjULûjj-iii
Başçiftçi; başçiftçi için diğer çiftçilerin yılda bir kez imece yapmaları.
J-JJJJJ J
Divan büyüğü.
d — I JJ—
Dosdoğru, dümdüz; düz olan her şey; eksiksiz, tam, tamı tamına.
Yolda, yol üstünde.
Selamet parası; sokağa bırakılan bebek; yolcunun yola çıkmadan önce verdiği
bahşiş ve sadaka.
Çek, senet vesairenin ödenme vadesi.
İpucu; çalışma tarzı; işbilirlik; maksat; muhasebe bürosu.
. " ı S I ' jlj J J^- U ¿J-ll MIJJ^- U L^l
(9RR) . - , al • ¿JLA . j J-ı J J j
İşin aslını bilen; muhasebeci; Kaçarlar döneminde vergi memuru.
CİJİJ «LLJijjjj i
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ
10 7
Muhasiplik; levazım dairesi.
(Havuzdan) su taşması.
6J jj-""
Ansızın, apansız, habersizce.
Ülke, toprak; arazi; arsa. ¿> jj ^ Asi, isyankâr.
Keyifli, neşeli; tanınmış, meşhur; lider, topluluk başı.
(289 ) jj^L u IJA.Ijj j JI.Mİ, 'ı J J J j ajJıjjjj j j j ö
Kınama, ayıplama.
Kınamak, ayıplamak.
Cj-^ujJ J j j l f-^Lâ jL ¡_gl < jJiAjuj ja.
(290 ) o— I j A J^jj^ u j '.<:fjjvji j
jjjj- ^
İtaatsiz, serkeş.
Çiftçibaşı.
Saçmalama; sayıklama; sersem; menenjit..
Sersemletici; menenjit sebebi.
Deli.
Taptaze, terütaze; sevinç; mutlu, talihli, devlat sahibi.
(291) Jmj f-A j j Jj j j jjJ-i j-^- j-i ^j-t j1
Hödük, ahmak ve bilgisiz.
İtaatkâr; teslim olmuş; sâlik.
^J V İ-M
^L-UJ-1-U
J J İ
Llu^U-U
108 MEHMET KANAR
Ml I J ¡^gjMJJMJ
Şiilerin namaz mührü.
Dik kafalı, inatçı; güçlü; korkusuz, pervasız.
Hol.
Baştan savma iş; rastgele söz; alçak; alelacele, üstünkörü.
Büyüklük havasında olmak, yükseklerde uçmak.
Başsağlığı.
Çok az, azıcık.
Sigara ağızlığı.
Silindir kapağı.
Dal ucu; ince dal; boynuz ucu.
¿ J J M ı
Boğalar boyhuz boynuza dövüşmek; iki güreşçinin güreş başında birbirine
sarılması; azarlamak, çıkışmak.
¡•l'ıl I
1 I M J-t-U
Dolu, dopdolu.
Utanç, rezalet.
JUjjjj-U
V L
(292 ) .ı_ < ! « u l j j l a jLj a üf l «- 1
d j . .T. j . ..
Utangaç, mahcup; rezil, başı yerde.
^••j" " <1 "... -v A CjjJİj-J ' *' ' J ^ 1 jl ı ftl j-a. «I "i I ii's i'ij^uu j jlj-a.
Paylaştırmak, adam başı dağıtmak.
¿ ¿ A
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ
10 9
Nüfus sayımı görevlisi; bir kişilik vergi.
cij l
Nüfus sayımı; bir kişiden alınan vergi.
^JJ > > nıj.ııı
Ünlü, tanınmış, meşhur.
(294) J Lliİl^JJJ .1 J İ l.l ^jjll M ı _l_l jlS JİLa J^-L I j j ^ IJ ^ jBaş
yıkayan; berber; hacamatçı; baş yıkanılan bir tür bitki.
Baş aşağı, yokuş aşağı.
Süt kaymağı.
Büyük tavla.
Komutan.
Her on âyette bir Kur'ân kenarına konulan işaret.
Gazel matlaı; seçme gazel.
Nargile hokkası.
Benzersiz; büyük.
Kavga çıkaran, elebaşı; bozguncu.
Kıvançlı,övünçlü.
J^j-" 1
Cesaret.
Bölük başı.
Fihrist başı.
(295) _)t, n Lı .-• ...Ifl '.I J_ıj Ol mj^âj^uj Ol ııılfjla. Lj
Kervancıbaşı.
«lüiLSj^U
110 MEHMET KANAR
jUaJâj-cu
Kafile başı.
Hava parası.
Koç.
Başçık, küçük baş; fazla yük; su menffezi. jlSj-Ml
İşçibaşı, formen; (Safevîlerde) idarî teşkilat; (Safevîlerde) muhasebe; meblağ;sayın;
Teğmen ile Albay rütbeleri arasındaki subay ve polislerin resmî
ünvanı.
O 1
Kitaptan fala bakma.
Başı eğik; Farsçada "kâf" ve "gâf" harfleri üzerine konulan işaret, serkec.
Genel olarak siyah olan her şey; kara bulut.
Başkan, reis; ele başı; aşiret reisi; (Kaçarlarda) komutan.
İsyankâr, asi, itaatsiz, başkaldıran, serkeş.
(296) I j ¿LiS^— ^'v'u ? I j öLüj j Jh ^ ^JİAS .
itaatsizlik, başkaldırma, isyan; inceleme.
(297)
Geçinmek; serkeşlik etmek.
¿J .t l Nl ^ VİİJ-1JJ
Gizlice bakmak.
Başkomiser, polis komiseri, karakol amiri.
J J • " J-*-"
Başkonsolos,
e sj^J' "
Başkonsolosluk.
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ
11 1
zme; kınama; zabit; güçlü rakip veya düşman.
Baş ezmek, cezalandırmak; yenmek.
Gürz. Baş ezme, cezalandırma.
Alçak kişi; değersiz, hakir, liyakatsiz.
Baş ezme; kınama, kusurunu yüzüne vurma.
Macera, serüven; yaşam öyküsü, hal tercümesi.
Canından bezmiş; özgür.
Öfkeli, hiddetli; kibirli, mağrur; mutsuz.
•" * '"'ı^j '"
«< "ı .7, İS ^H-"
Cj n ı ıı -»
Hiddet, öfke; gurur; mutsuzluk; iltifat etmeme.
j |J—ı-o J *ı Ja-âl ı jLi j l
(298)OJUSİL LlcJ ^l^Sj-cu
İtaatsizlik, isyan; kararsızlık; huzursuzluk; baş kesmeye niyetlenme.
Binbaşı. j^j^ u
Baş dönmesi. Lj^j ^
(jlj^Sj-LU
Şaşkın; başı dönen; avare, derbeder.
(299) 6 jJlLu ¿)jjSij-uj 6 jlaj j j j AjjlaJ j l j l jljj- o
Şaşkınlık, avarelik, derbederlik.
(300) Ç j l ^IjJLj_cu j ^ Li Ij_o jl ^Loj^ L
Meşgul; sarhoş; çakırkeyif.
112 MEHMET KANAR
Meşgul olmak; sarhoş olmak; ilgilenmek. jsJ i ç
ÇJÜjjm J^ Jl '" K o j j
(301) I j ¿,ULiU ^ v L i S
Meşguliyet, uğraşı; meşgul edici şey, oyalayıcı şey. ^jS .
Grup başı, topluluk lideri. a j
Tespih düğümü. aj^j —
Cizye. (-^j ^ ' j-"-"
Bölge hakiminin adamları tarafından her sürüden bir hayvan seçimi. J j j S
Başı açık, üstü açık; kapağı açık. ajLi^S
Şaşkınlık; avarelik, derbederlik. ^
(302)
Şaşkın; avare, derbeder. «fi.M^j—
(303) aJıjj^ a ISI j l j l I j jtSjj j 6İj ^ j x «dai^j— ¿L. j
Çocukların ipten yapıp oyun oynadıkları top. J5
Çoban. <1S
Avare olmak, derbeder olmak. jj^ i
İtaat etmek. ¿Laj$. Jzj Z
Fısıldaşma; sohbet, konuşma.
LO J j i ı.r (JJ-c i JS J j ş n A <_£ J j
(304)CJ—I j (jj L I j jL>jj ajLco
Kulağına fısıldamak. ¿ j
Baş dönmesi; şaşkınlık. ut, -» j^u
Baş dönmesi; şaşkınlık.
Mum vs.nin başını tutma; mum ve kandil söndürme; başlama.
Sİ J-îj.j
Ordu komutanı; tümgeneral. jüJ ^
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ 113
Ordu komutanlığı; tümgenerallik. ^^Ü J
Başlık, serlevha. (^>1 j^ ) <-=-jJ
Körebe oyunu. ciLoLaj^
Aylık, maaş; ay başı. Lo j^u
Sermaye; mal, servet; kabiliyet; asıl, başlangıç.
Sermayedar, kapitalist, sermaye sahibi. jla
Bir tür ilaç. j-"1
Hepsi, tümü, toplamı. n y «j ^
Mahalle büyüğü; mahalle başı. < I ->
Haydi!, Sallanma! !_>lA-a
Sarhoş; mutlu, sevinçli; baygın; gururlu, kibirli.
j l o^j l JUJJ-C j î j i
(305) J J J
Sarhoş olmak; sermest olmak, mutlu olmak; bayılmak; ö-^i
mağrur olmak.
o'" "
Sarhoşluk, mahmurluk; mutluluk; baygınlık; gururlanma, kibirlenme.
Yazı örneği, sermeşk; örnek.
Başmakale. «üULoj^
Konut, mesken; konak. J jj-«
Biraz, birazcık. (ls-'J-* >J-U) J-*
(306 ) ^LJ . ¿H > CUA J J CSJJ- ^ J- ^ LS^^- 1 Ö- 4 J ' CA-' J
(307 ) ¿LI J JLSLı L ¿¿. A ^J- E J— ı ¿)Lİ_A_ . J^ U J L «L I
Mâveraünnehir'de çizmenin üstüne geçirilen ayakkabı. ¡> jj-o j-^
Başmühendis; yüksek mühendis.
114 MEHMET KANAR
Mektup başlığı. 4-oLij—
Deniz onbaşısı. ^jLij —
Yazgı, alın yazısı. o • n
Uçak, gemi veya otomobil yolcusu; binek hayvanlı kervan yolcusu. CA^-j,
Kafile başı.
Baş aşağı; tepetakla; talihsiz, zavallı. j jSJı
(308) y j l o-aLı ^Iji^ ı öj^-İ üş- ^ Ij-«
Baş aşağı. jluUjl i
(309) jLıj ^ j ..ıl ^jtı's n jlSlji j aL i ¡_gl f-^j^j
Altüst olmak, perişan olmak; devrilmek. j aA j jS^ı j-^u
(310) jüı jj^i. ^ Jo-Lc dA. ¿JİLij— j OjİJ CJ—J j l
Nöbetçibaşı; yaşlı bekçibaşı.
Almyazısı, yazgı, kader.
jLİjj^a . Cj-AjJij-juİ j l J j j İJ-1J Lp i ¿,1 j-Jjl j J>li ef jj ^ j l
(311) -ıVı... & ^y-uöl jU .
Süngü. ajiij^ u
Başı açık, üstü açık. j I
Yüzbaşı; reis, önder, lider. j l
Üst baş. j
Başı sonu. j _>-"•>
(312) jl_j jLf^. ¡ jLjjj^u i ü-jLıj jlc l 4_i j Ol "Iİ J-A-j fLşjl 4-j j^a.
Altı üstü, topu topu, tümü; başı sonu; ters, tersten. j
Şişman, tombul. <1 j
Reis, önder, lider, başkan.
(313)Ol ıııji jlj. ı _I_I c?^
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ
11 5
(3 14) 6 l-ı u ç *' " ı j J j • -• « "• - < JJJ J ^ «
Önderlik, liderlik, başkanlık; padişahlık, saltanat; üstünlük. j J>u ı
(315)^^^ çL; j liiLa jlj l Jlm J O. ^ *
Üst, üst baş. u j j j
J j^-Î ' j ü^-jLia. j s j ji^ji ^İ^Jj j j cj^ijs; ji (^ji^j j i ^ı.'.'"JJı
(316 ) aj-İ L jl .
Düzen, yaşama düzeni; ev eşyası. ¿j L® Luu j
¿JÂ-â^S LÛL*_o
Gürültü patırtı. I j
Düzen, intizam. cjjjj-« j j ^
Birine uğrama. oıJaj jju j
Birini aramak. j L> ,.ı 1 ' s oJâj j —
İş güç; alış veriş, işlem. jt£ j ^
^iJılj L jj j j J j ^j j j J^J j j
(318)^^-ol j J J j jjj-» I oıâ_ıâ ¿ij-ş j ¿J J
.1'
Boy pos, vücut.
Dış görünüş, kılık. j j j—
Eş dost. jj ^ a j jju*
Başı dönen, şaşkın; avare, derbeder. JLAj-uj
Üstünkörü, yüzeysel, baştansavma. ^jJ-ı
ç. â ^ . . .
Albay; komutan; dövüşçü. , *n a
Havaya (ateş etmek için kullanılır.) ^IjAj ^
116 MEHMET KANAR
A J "> J-LA- ^ ^ CAİ . J J OJ-H- I LR 1 ' ^ J-" * J ' J J J) I ' " '' ' JL J V- "
(319)^^1^ .
Önderlik, liderlik; komutanlık; başa ait; savaş sırasında atın başına^j—
takılan demir alet.
Bindirmek.
Başla ilgili, başa ait; baş taraf; mezar üstü. ¿htJ-^
Başı köpeğe benzeyen; fertleri köpek başlı olan efsanevî bir (ı..)j — S- ^
kavim; köpek gibi; dünya işleriyle uğraşmaktan hoşlanan.
Siyah başlı; kalem; bir tür balık; zavallı ve yoksul kadın; günahkâr, j — » L
Siyah başlı; kalem; bir tür balık; zavallı ve yoksul kadın; günahkâr,
Som altın; tam ayar altın. tsjr^ kJ^
Perişan halli.
Birinin yüzsuyu hürmetine. lt1-"^ *
J J j l I n 4 l J -v jlia l I j JJi j Jjfc JI n " ı nj Xa I 1 n <_jLL I dS ı t— j-A
Geniş ağızlı şişe, damacana vs. j — ¿Jj i
Başucu, başucunda; baş altı. j—Ij i
Kafatası. ^ e
(321 ) I j ^j K ^ .-••• • 6 j ttlLi . ^<-—1 5
Yoksul, fakir. jj^Ljj — c <—15
Kibirli, gururlu; ordu komutanı; öfkeli. ¿, I jS.
j^Gururlanma, kibirlenme; ordu komutanlığı; sarhoşluk; öfke, gazap,
Yuvarlak başlı. j —
Yüzü açık, başı açık, örtüsüz. ajLiS
Başı dönen; avare; şaşkın. j — <Ü Î
Boğa başlı görünen. (jl—jl 5 < j—jlS )
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ
11 7
Gürz darbesine maruz kalmak. ¿ j j^ L jS.
Gürz vurmak. j j j
İsteksizce alınan lokma, ağızda büyüyen lokma; istediği halde^jj ...fUİ İ
istemediğini söyleme.
Korkuluk; çirkin ve korkunç görünümlü kimse. O-^j A ^j J j J
Dokuz felek. j-^ O jLc
İşporta malı. j^u ^ Ll»
Beyin. j-^
J <ÜL I <
Baş aşağı. ^ 0
Eş; can dostu; benzer; aynı rütbede; aynı boyda.
Yedi başlı. j-^ cji-a
Aynı boyda; aynı rütbede; benzer; akran; (ailede) eş; can dostu. j^a_«u6
(323) M n .ft j j Jjl J-!ı J ı IIIJ ı^f-'J ' > J " ft tj"' •' „'.' ^ ü 1 "
Tamamı, bütünü; baştanbaşa; derhal; dosdoğru. (j" 1 ^.') J-"1 ^
(324) JJJ J l.iJ.,1 j j J I I I
(325) Ol İM d
Çok az, birazcık. j-a ¿Lj
(327)^ ^ ¿j-a-Lj^ _>J ^ ^j S Ji c j_o j^^İIJ ^jijJ.
Tamamen, büsbütün, hepsi. ¿»j-^
VII. İÇİNDE "SER" KELİMESİ GEÇEN ATASÖZLERİ:
Yukarıda belirtildiği gibi Prof.Dr.A.Naci Tokmak'm Farsça atasözleri ve
deyimlere ilişkin çalışması olduğundan, burada, sözlük ve diğer kaynaklarda
118 MEHMET KANAR
tespit edebildiğimiz ve içinde "ser" kelimesinin geçtiği atasözleri ve deyimleri
liste halinde vermekle yetiniyoruz.
¿)J-lj J j I II I L a j l rOljLi ! li L C. ı I m J j 3 1
J_>L_ı j j e4_jlj < ili-® L-1 b j l
J I •> o ^ *'
(.s-1^-1 Ö^-j j J-"1 JJ j-"1 ^ 1A'-i u^J^r1
' " J—ı-U ' ' J 1 11 j JLJ I J ^
j L J I rt j I III j^ıı ¿)L j
Ol 1 "I jLjj- ı jJ*. JLa jLj_uj
I j (^jL ı ¡JjLij^u
Cj—I l j ^LS j j L J—
J_lLj jLaLu
J ΗLa-u—ti j Ilı j AJj
' İ L Û 1 j-^j
j | J j 1 II JJU I
jjl j ^Sjj-J (^jL ^jJ^J
'—'
1 "I ¿jLi j j l j j jiu j j ı-Sjj j j-îm
u-i *->-"
"l I II I j j a *l* «7| 1 «JJÎjL^ j j .1 'l^ l"l 1
"ı İ u 1 j J .7. ı •" • • ' ' i j j .7. 1 j-j-u
ûJjj-a. aj L Lşj|
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ
11 9
t MlljJj ' • 1 ' ^ ' 1 J. I.l.l
J.ıtıLı ¿j l n^lj-l I r j..ı .j
J J J II I jl j a l 't 5 I I JJUI
J j J l n'l j İJ La I ı J jj_ı_a jl j al l ı J ' "
C^Jt!-0' 'LSJ^i
o — I d} U jv^ j ¿L j j l l j O
al 11o I j_>L j Cijju i
(^j-LujJji) al5_ıLa. jj l o 1 .ıl dla. ^LaJılj—
LJ Lj u>"LJ jLk y^t j —
(jj d h) JjİL CjjLj5 j j alS j j j j j
' "'I '"I j
(^j j Û-Jill J^Lş. LıV^-a) jJ>Li jj j J—
ffjj-^- 0 Û-^JJ j—•
t A Lj j j v ^ L"* ' t A Lj j- ^ j —
jfJL j .
. . <1 ¿jlj-j j l^û ı J^LAI.
j -j .'••.''.'• ' I a j j j î j ' * J j ı7ı jj j .-..". " i 1 1 ^ .¿it
J I J (j ^»'l I '' " ' 1 •1 ^Jblj^
J-jl a J-xj Lui J-J-j Ll l j LiJlJ jnı
J - A J 1 n ^ I*'jl5 İ J ^j"- I j L j i J mi i n » " ! j J ' "
' *' n t a J^ 1 n t j) ıT> n J^l j
•-"".'
1 lAAJ-^ j ' J1»)-"'
^Jl *S 1:* 1 t ¿j LJu j^uu
74 MEHMET KANAR
Jjjja İ !_)İJlLj j «Jjj j ^jij-tu .
ûJLjUuuj—i ^jy^h PftJııı ) ^ytj-ua.
! . < i ü
jjj l ini L jjjLtj ı ^jitAil^j
(^jj-c u jJ â <_£J- ı
I ^ " jt ı i J Lal • " • "I ı ^ -h
jJl I J t fl'l ^Jb 't ft I^J I J ^ytyMI
J j I J ı o'ı J- a I j ^JL^O J
J ı *ıi ı " • • • • I n (7ı j ı ıı
I • "I ^-Jİ—LJ I j J)
r -J-1"*
1
17ı ^ E jJî
CA^J ^ J J-Ş^
j jl j aLi-j l j ıJS jjji
ıj.1 nj ¿ya
ûjjL a 6 j « i j j jl ^ J-^-"
• " • • "I iJjja . ili .7. -t ı ^ y--—j
Idä . «L a jjj j
ı jj) ı ¿j n ı7ıj • " • - ' j La jjlu
¿y^Mi—a I y rt 1 j—l t ¿j 17ı ı I y-a
i i A I III J1 l İlli ^gl ^yt l^j t n ı nj-cu I j—a J ı ıı
^LaU u j jvjj b Jj A jL j j j f- A La
1 1 "I '"I J (.S-^^J-0 J-1-"-
• " ' ' •• I ^ "l I IIJ J Uö ^ 'i I II J jL j J-fc-u-
' ** ' ' " I ^ 1 I III J Lfi ^ I I II I J Ljl J..İIİIİ.
J J n I ¿) ll.g.J I j j J-J JjLj l j_ujL j
t *> 1 A . ^ ^ ¿J I "V lir J ^ a S JjUi Jr-J-^I.
ı_$-° LS^ " & J-1-"-
S jjjjûa «La, ( L ) JL-jL «La. J 1 n "i i nj J ı^ J j J I j ^ jjl o
Ç j_ıLı «La. J1 o **ı ı nJ J j I j j JjJ <5
S O l III _ı J_jL j l^a . (JLaj j < J_i5Lj
J ı t-a )J I a "ı 111-1 . Jj J
J jj-i J ^J Llâ jVj l Jr-"1' ^-J üa I iî.
• ~ • • --I jI jı«~> -••*••'• ' j • •• <5 L^J-Ö.
O ı ı ııl (cı > İ 'l
^jJ e J JJ '^jj i J-"» ' J
TARAM A YAPILAN KAYNAKLA R
Cevâmi'u'l-hikâyât-i Avft, Numûnehâyî ez nazm u nesr-i fârsî, s.54.
Dîvân-i Hâfız, bk. Hâce Şemseddîn Muhammed Hâfız-i Şîrâzî.
Ehlî-yi Şîrâzî, Kulliyât-i eş'âr-i Mevlânâ Ehlî-yi Şîrâzî, nşr. Hâmid-i Rabbânî,
Tahran, 1344 hş.
Ferîdeddîn-i Attâr, Ilâhînâme, nşr. Fu'âd-i Rûhânî, Tahran, 1351.
Firdevsî, Şahnâme.
Gülistan, bk. Sa'dî-yi Şîrâzî.
Hâce Şemseddin Muhammed Hâfız-i Şîrâzî, nşr. Muhammed-i Kazvînî-Dr.
Kasım-i Ganî, Tahran, 1320 hş.
Kulliyât-i eş'âr-i Mevlânâ Ehlî-yi Şîrâzî, bk. Ehlî-yi Şîrâzî.
Sa'dî-yi Şîrâzî, Gulistân, nşr. Dr. Halîl Hatîb-i Rehber, Tahran, 1348 hş.
Sâdık-i Hidâyet, Se katre hûn, (Kitâbhâ-yi Perestû), Tahran 1344 (1965).
Se katre hûn, bk. Sâdık-i Hidâyet.
122 MEHMET KANAR
FAYDALANILAN SÖZLÜKLER VE GRAMER KİTAPLARI
Abbâsî, Muhammed, Ferheng-i câmi'-i âlmânî be fârsî, Tahran, 1363.
Ahmed Âsim, Tercüme-i Burhân-ı kâti, I-II, İstanbul, 1287.
Aka Seyyid Muhammed Ali (Dâ'i'l-islâm), Ferheng-i nizâm, I-V, Haydarabad,
1348-1358 hk.
Amîd, Hasan, Ferheng-i Amîd, I-II, Tahran, 1354.
Ateş, Ahmed - Tarzı, Abdülvehhab, Farsça Grameri, istanbul, 1970.
Cemâlzâde, Seyyid Muhammed Ali, Ferheng-i lugât-i âmiyâne, Tahran,
1341.
Destûr-i zebân-i fârshi, Penc ustâd (Abdu'l-azîm-i Karîb, Meliku'ş-şu'erâ
Behâr, Bedî'u'z-zemân-i Furûzânfer, Celâl-i Humâ'î, Reşîd-i Yâsemî), I-II,
Tahran, 1350.
Dihhodâ, Ali Ekber, Emsâl u hikem, I-IV, Tahran, 1352.
, Lugatnâme-yi Dihhodâ, Tahran, 1337-1356.
Emirkuli Emînî, Ferheng-i avam ya tefsîr-i emsâl u istilâhât-i zebân-i fârshi,
I-III, Isfahan, 1350-1363.
Etik, Arif, Farsça-Türkçe Lügat, İstanbul, 1968.
Ferheng-i fârsî, bk. Mu'în, Dr. Muhammed.
Hanlerî, Perviz Natil, Destûr-i zebân-i fârsî, Tahran, 1352.
Hayyâmpur, Dr. A., Destûr-i zebân-i fârsî, Tebriz, 1344.
Hayyim, Süleyman, Ferheng-i câmi'-i fârsî-ingilîsî, I-II, Tahran, 1354.
Humâyunferruh, Abdu'r-rahim, Destûr-i câmi'-i zebân-i fârsî, nşr. Ruknu'ddîn
Humâyunferruh, Tahran, 1338.
Junker, Heinrich F. J. - Alevî, Bozorg, Ferheng-i câmi'-i fârshi-almânî, Tahran,
1363.
Kanar, Dr. Mehmet, Büyük Farsça Türkçe Sözlük, İstanbul, 1993.
Lambton, A.K.S., Persian Grammar, Cambridge, 1967.
Lazard, Gilbert, Grammaire du Persan Contemporain, Paris, 1957.
Medenî, Sadık Emin, Destûr-i zebân-i fârsî, Tahran, 1363.
Meşkûr, Dr. Muhammed Cevâd, Destûrnâme der sarf u nahv-i zebân-i
pârsî, Tahran, 1349.
Muhammed Emin Edîb-i Tûsî, Ferheng-i lugât-i edebî, Tebriz, 1345.
Muhammed-i Pâdşâh mutehallis be Şâd, Ferheng-i Ânendrâc, zîr-i nazar-i
Muhammed Debîr-i Siyâkî, I-VII, Tahran, 1335.
Mu'în, Dr. Muhammed, Ferheng-i fârshi, I-VI, Tahran, 2536.
Nûşîn, Abdu'l-huseyn, Vâjenâmek (Intişârât-i bunyâd-i ferheng-i İran),
. Tahran, tsz.
Olgun, İbrahim - Drahşan, Cemşid, Farsça-Türkçe Sözlük, Ankara, 1967.
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ 123
Öztürk, Doç. Dr. Mürsel, Farsça Dilbilgisi, Ankara, 1988.
Sa'idt, Muhammed Nesîm-i Nughat, Destûr-i zebân-i muâsir-i derî, Kâbil,
1348 (1969).
Şeriat, Muhammed Cevad, Destûr-i zebân-i fârshi, Tahran, 1366.
Yûsuf-i Vemşîdpur, Ferheng-i emsâl-i fârshi, Tahran, 1347 (1968).
DİPNOTLAR
1. Gulistân, s. 108.
2. tlâhînâme, s.2.
3. ayn. esr., s.18.
4. ayn. esr., s.56.
5. ayn. esr., s.216.
6. Dîvân-ıl Hâfız, s.37.
7. ayn. esr., s. 26.
8. Gulistân, s.58.
9. llâhînâme, s.ll.
10. ayn. esr., s.16.
11. ayn. esr., s.322.
12. Kulliyât-i eş'âr-i Mevlânâ Ehlî-yi Sîrâzî, s.5, beyit 95.
13. ayn. esr., s.65, beyit 1335.
14. Se katre hûn, s. 192.
15. ayn. esr., s. 191.
16. ayn. esr., s.161.
17. ayn. esr., s.116.
18. ayn. esr., s.84.
19. ayn. esr., 82.,
20. ayn. esr., s.61.
21. ayn. esr., 57.
22. ayn. esr., s. 55.
23. ayn. esr., s. 53.
24. ayn. esr., s.42.
25. Şâhnâme, Emsâlu hikem, 1/294.
26. ayn. esr., 1/40, beyit 122.
27. llâhînâme, s.29.
28. ayn. esr., s.249.
29. ayn. esr., s. 151.
30. ayn. esr., s.100.
31. Dlvân-i Hâfız, s.44.
32. llâhînâme, s.19.
33. Gulistân, s.516.
34. ayn. esr., s.304.
124 MEHMET KANAR
35. Dîvân-i Hâfız, s.100.
36. ayn. esr., s.230.
37. Gülistan, s. 173.
38. Îlâhînâme, s.46.
39. ayn. esr., s.49.
40. Dîvân-i Hafız, s. 139.
41. Gülistan, s.58-59.
42. Îlâhînâme, s. 18.
43. ayn. esr., s.28.
44. ayn. esr., s.310.
45. Gulistân, s.220.
46. Îlâhînâme, s.35.
47. Gulistân, s.89.
48. Kulliyât-i eş'âr-i Mevlânâ Ehlî-yi Şîrâzî, s.6, beyit 119.
49. Îlâhînâme, s. 10.
50. Gulistân, s. 85.
51. ayn. esr., s.299.
52. ayn. esr., s.568.
53. Îlâhînâme, s. 125.
54. Dîvân-i Hâfız, s.92.
55. Gulistân, s.515.
56. ayn. esr., s.209.
57. Dîvân-i Hâfız, s. 156.
58. Îlâhînâme, s.179.
59. Sâhnâme, 1/39, beyit 95.
60. Dîvân-i Hâfız, s.20.
61. Îlâhînâme, s.4.
62. ayn. esr., s.216.
63. ayn. esr., s.238.
64. ayn. esr., s.40.
65. Gulistân, s.322.
66. Îlâhînâme, s.22.
67. ayn. esr., s.15.
68. ayn. esr.. s.42.
69. ayn. esr.. s.204
70. Sâhnâme, 1/41. In-vit 151.
71. Îlâhînâme, s. 108.
72. ayn. esr., s.108.
73. ayn. esr., s.31.
74. Dîvân-i Hâfız, s.l20.
75. Se katre hûn, s.49.
76. ayn. esr., s.63.
FARSÇA'DA SER (_>—) KELİMESİ 125
77. Dîvân-ı Hâfız, s.151.
78. ayn. esr., s.230.
79. Kulliyât-i eş'âr-i Mevlânâ Ehlt-yi Şîrâzî, s.86, beyit 1782.
80. ayn. esr., s. 22, beyit 450.
81. Gülistan, s.516.
82. ayn. esr., s.116.
83. ayn. esr., s. 270.
84. llâhtnâme, s. 118.
85. Se katre hûn, s.63.
86. Gülistan, s.534.
87. ayn. esr., s.75.
88. ayn. esr., s.144.
89. tlâhînâme, s. 16.
90. Gülistan, s.87.
91. Kulliyât-i eş'âr-i Mevlânâ Ehlî-yi Şîrâzî, s.ll, beyit 219.
92. Şâhnâme, 1/38, beyit 82.
93. Se katre hûn, s.73.
94. llâhtnâme, s.47.
95. Se katre hûn, s.174-175.
96. Dîvân-i Hâfız, s. 14.
97. Gulistân, s.283.
98. tlâhînâme, s.90.
99. ayn. esr., s. 12.
100. Dîvân-i Hâfız, s.240.
101. ayn. esr., s.151.
102. Gulistân, s.63.
103. Se katre hûn, s. 124.
104. Cevâmi'u'l-hikâyât, s.54.
105. tlâhînâme, s.103.
106. Gulistân, s.441.
107. Dîvân-i Hâfız, s.109.
108. llâhînâme, s. 192.
109. Dîvân-i Hâfız, s.179.
110. llâhînâme, s.50.
111. Kulliyât-i eş'âr-i Mevlânâ Ehlî-yi Şîrâzî, s.4, beyit 79.
112. Se katre hûn, s.21.
113. Dîvân-ı Hâfız, s. 150.
114. Cevâmi'u'l-hikâyât, s.53.
115. llâhînâme, s.240.
116. ayn. esr., s.96.
117. Dîvân-ı Hâfız, s.157.
118. Gulistân, s.305.
126 MEHMET KANAR
119. Dîvân-i Hâfız, s.41.
120. Gülistan, s. 111.
121. ayn. esr., s.107.
122. llâhînâme, s.95.
123. Gülistan, s. 125.
124. Se katre hûn, s.99.
125. Kulliyât-i eş'âr-i Mevlânâ Hhlî-yi Şîrâzî, s.73, beyit 1511.
126. Sâhnâme, 1/38, beyit 81.
127. Gülistan, çâp-i Furûgî, s. 186.
128. ayn. esr., s.121.
129. llâhînâme, s.34.
130. ayn. esr., s.231.
131. Se karte hûn, s.133.
132. Gulistân, s.542.
133. Kulliyât-i eş'âr-i Mevlânâ Ehlî-yi Şîrâzî, s.39, beyit 807.
134. ayn. esr., s.24, beyit 497.
135. Se katre hûn, s.133.
136. llâhînâme, s.132.
137. Gulistân, s.76.
138. ayn. esr., s.290.
139. Sâhnâme, 1/37, beyit 43.
140. Dîvân-i Hâfız, s. 183.
141. llâhînâme, s.242.
142. Se katre hûn, s.82-83.
143. llâhînâme, s.4.
144. Se katre hûn, s. 112.
145. ayn. esr., s.57.
146. Kulliyât-i eş'âr-i Mevlânâ Ehlî-yi .Şîrâzî, s.24, beyit 487.
147. ayn. esr., s.27, beyit 546.
148. Dîvân-i Hâfız, s.296.
149. ayn. esr., s.173.
150. ayn. esr., s.174.
151. ayn. esr., s.181.
152. Kulliyât-i eş'âr-i Mevlânâ Ehlî-yi Şîrâzî, s.60, beyit 1241.
153. Se katre hûn, s. 149.
154. ayn. esr., s.15.
155. Sâhnâme, 1/39, beyit 93.
156. llâhînâme, s.215.
157. ayn. esr., s.263.
158. ayn. esr., s.53.
159. Sâhnâme, 1/46, beyit 260.
160. ayn. esr., 1/36, beyit 31.
FARSÇA'DA SER KELİMESİ
161. Gulistân, s.269.
162. llâhînâme, s.130.
163. Kulliyât-i eş'âr-i Mevlânâ Ehlî-yi Şîrâzî, s.lll , beyit 2293.
164. llâhînâme, s.131.
165. Gulistân, s. 110.
166. tlâhînâıne, s. 165.
167. Şâhnâme, 1/30, beyit 121.
168. llâhînâme, s.249.
169. Kulliyât-i eş'âr-i Mevlânâ Ehlî-yi Şîrâzî, s.105, beyit 2174.
170. llâhînâme, s.42.
171. Gulistân, s.lll .
172. llâhînâme, s.173.
173. Dîvân-i Hâfız, s.237.
174. Se katre hûn, s.69.
175. llâhînâme, s.257.
176. Dîvân-i Hâfız, s.215.
177. ayn. esr., s.4.
178. llâhînâme, s.93.
179. Se katre hûn, s.39.
180. llâhînâme. s.192.
181. Se katre hûn, s.49.
182. llâhînâme, s.97.
183. Se katre hûn, s. 119.
184. llâhînâme, s.3.
185. Dîvân-i Hâfız, s.46.
186. ayn. esr., s.107.
187. llâhînâme, s. 153.
188. Dîvân-i Hâfız, s.54.
189. llâhînâme, s.235.
190. Dîvân-i Hâfız, s.216.
191. Gulistân, s.70.
192. ayn. esr., s.390.
193.ayn. esr., s.356.
194. llâhînâme, s.181.
195. Se katre hûn, s.51.
196. ayn. esr., s.139.
197. llâhînâme, s.242.
198. ayn. esr., s. 195.
199. Gulistân, s.299.
200. llâhînâme, s. 106.
201. ayn. esr., s.154.
202. Gulistân, s. 162.
128 MEHMET KANAR
203. Se katre hûn, s.122.
204. ayn. esr., s.181.
205. ayn. esr., s.79.
206. Kulliyât-i eş'âr-i Mevlânâ Hhlî-yi Şîrâzî, s.ll, beyit 218.
207. Se katre hûn, s.98.
208. ayn. esr., s.81.
209. llâhînâme, s.101.
210. ayn. esr., s.181.
211. ayn. esr., s.75.
212. Se katre hûn, s.20.
213. Gulistân, s.356.
214. Se katre hûn, s.81.
215. ayn. esr., s.44.
216. ayn. esr., s.120.
217. ayn. esr., s.14.
218. ayn. esr., s.45.
219. Dîvân-i Hafız, s.93.
220. llâhînâme, s.116.
221. ayn. esr., s.65.
222. Şâhnâme, 1/38, beyit 89.
223. Gulistân, s.354.
224. Kulliyât-i eş'âr-i Mevlânâ Ehlî-yi Şîrâzî, s.27, beyit 558.
225. Dîvân-i Hâfız, s. 104.
226. Şâhnâme, Ferheng-i Fârsî, 1/889.
227. ayn. esr., aynı yer.
228. lskendernâme, Ferheng-i Fârsî, 1/889.
229. Dîvân-i Hâfız, s.75.
230. ayn. esr., s.6.
231. ayn. esr., s.225.
232. Şâhnâme, Ferheng-i Fârsî, 1/892.
233. ayn. esr., aynı yer.
234. ayn. esr., 1/893.
235. Dîvân-i Hâfız, s.38.
236. llâhînâme, s.215.
237. ayn. esr., s.193.
238. Şâhnâme, 1/37, beyit 49.
239. llâhînâme, s.37.
240. ayn. esr., s.278.
241. Gulistân, s.66.
242. tlâhînâme, s. 13.
243. Dîvân-i Hâfız, s. 134.
244. llâhînâme, s. 10.
FARSÇA'DA SER (j—) KELİMESİ
245. ayn. esr., s. 145.
246. ayn. esr., s.47.
247. ayn. esr., s. 17.
248. Se katre hûn, s.54.
249 llâhînâme, s.67.
250. Kulliyât-i eş'âr-i Mevlânâ Ehlî-yi Şîrâzî, s.34,beyit 693.
251. Se katre hûn, s.46.
252. Kulliyât-i eş'âr-i Mevlânâ Ehlî-yi Şîrâzî, s.32, beyit 652.
253. Sâhnâme, 1/29, beyit 94.
254. llâhînâme, s.215.
255. Se katre hûn, s.87.
256. llâhînâme, s.122.
257. Se katre hûn, s.66.
258. llâhînâme, s.26.
259. ayn. esr., s.31.
260. ayn. esr., s.7.
261. ayn. esr., s.31.
262. ayn. esr., s.82.
263. Dîvân-i Hâfız, s.15.
264. llâhînâme, s.3.
265. Kulliyât-i eş'âr-i Mevlânâ Ehlî-yi Şîrâzî, s.73, beyit 1512.
266. llâhînâme, s.67.
267. Gulistân, s.497.
268. Se katre hûn, s.36.
269. Dîvân-i Hâfız, s. 166.
270. ayn. esr., s.380.
271. llâhînâme, s.ll.
272. Şâhnâme, 1/43, beyit 187.
273. Dîvân-i Hâfız, s.19.
274. ayn. esr., s.105.
275. ayn. esr., s.210.
276. llâhînâme, s.55.
277. Se katre hûn, s.96.
278. llâhînâme, s.238.
279. Dîvân-i Hâfız, s.117.
280. Se katre hûn, s.48.
281. Gulistân, s.523.
282. Kulliyât-i eş'âr-i Mevlânâ Ehlî-yi Şîrâzî, s. 10, beyit 202.
283. Se katre hûn, s. 194.
284. Kulliyât-i eş'âr-i Mevlânâ Ehlî-yi Şîrâzî, s.101, beyit 2081.
285. Se katre hûn, s.54.
286. Gulistân, s. 78.
130 MEHMET KANAR
287. Se katre hûn, s.55.
288. tlâhînâme, s.125.
289. Se katre hûn, s.39.
290. Kulliyât-i eş'âr-i Mevlânâ Ehlî-yi Şîrâzl, s.106, beyit 2191.
291. llâhînâme, s. 137.
292. Se katre hûn, s. 149.
293. ayn. esr., s.149.
294. ayn. esr., s.63.
295. tlâhînâme, s.l.
296. ayn. esr., s.27.
297. ayn. esr., s.47.
298. Dîvân-i Hâfız, s.107.
299. llâhînâme, s.40.
300. ayn. esr., s.31.
301. Kulliyât-i eş'âr-i Mevlânâ Ehlî-yi Şîrâzî, s.10, beyit 189.
302. llâhînâme, s.129.
303. ayn. esr., s.35.
304. Kulliyât-i eş'âr-i Mevlânâ Ehlî-yi Şîrâzî, s.68, beyit 1402.
305. llâhînâme, s.242.
306. ayn. esr., 3.31.
307. ayn. esr., s.133.
308. ayn. esr., s.33.
309. ayn. esr., s.41.
310. ayn. esr., s.27.
311. Se katre hûn, s.105.
312. tlâhînâme, s.215.
313. ayn. esr., s.6.
314. ayn. esr., s.102.
315. Dîvân-i Hâfız, s.316.
316. Se katre hûn, s.52.
317. Kulliyât-i eş'âr-i Mevlânâ Ehlî-yi Şîrâzl, s.58, beyit 1193.
318. Gulistân, s.209.
319. Se katre hûn, s.26.
320. ayn. esr., s.l 15.
321. Kulliyât-i eş'âr-i Mevlânâ Ehlî-yi Şîrâzî, s.32, beyit 455.
322. Se katre hûn, s.36.
323. llâhînâme, s.139.
324. ayn. esr., s.34.
325. Dîvân-i Hâfız, s.56.
326. llâhînâme, s.96.
327. ayn. esr., s.7.
Konular
- PARS DERGİSİ
- ŞU’ARÂ HOCASI MÂDER-ZÂD BİR ŞÂİR: ZÂTÎ
- KLÂSİK TÜRK EDEBİYATINDA ŞEM’Ü PERVÂNELER VE LÂMİ’Î ÇELEBÎ’NİN ŞEM’Ü PERVÂNE MESNEVİSİ
- FARS EDEBİYATINDA METAFİZİK YOLCULUKLAR
- شاعران فارسی سرای وفارسینويس ارزرومی
- تعلیم وتربیت ازمنظر سعدی
- توازن موسیقايی غزلهای سعدی
- YAŞAR KEMAL’İN İNCE MEMED ROMANI İLE SADIK ÇUBEK’İN TENGSİR ADLI ROMANININ KARŞILAŞTIRMASI
- YAVUZ SULTAN SELİM’İN DÎVÂNINDA OLMAYAN FARSÇA ŞİİRLERİ
- KÜÇÜKASYA’DA İSLAMİYET (DER İSLAM IN KLEIN ASIEN)
- ERKEN DÖNEM FARSÇA MESNEVİLERDE BEZM - IYRD.
- RÛDEKÎ-Yİ SEMERKANDÎ (Ö. 329/940)
- NAZÎRÎZÂDE EMÎN’İN ŞEYHÜLİSLÂM FEYZULLAH EFENDİ’YE FARSÇA METHİYELERİ
- HAYRETÎ DİVANINDA GEÇEN “GAM” KELİMELERİNİN TASARIMLARI
- BÂBÂ TÂHİR-İ HEMEDÂNÎ DİVANININ MEHDÎ-İ HAMÎDÎ NÜSHASINDA GEÇEN DOBEYTÎLERİ VE TÜRKÇE TERCÜMESİ
- EŞREFOĞLU RÛMÎ’NİN GAZELLERİNDE NASİHAT VE NEFİS MUHASEBESİ
- HÂB-I HAYÂL, AYINTABLI HÜSNÜ
- شاعران فارسیسرای و فارسینويس ارزرومی*
- مسئلة »مضمون« در شعر کودکان و نوجوانان
- مأخذ اصلی تمثیل خورندگان پیلبچهدرمثنوی
- وگرايی درهنر ايران
- NEF’Î’NİN TUHFETU’L-UŞŞÂK ADLI FARSÇA KASİDESİ
- ERKEN DÖNEM FARSÇA MESNEVİLERDE BEZM - IIYRD.
- DAKİKÎ-Yİ TUSÎ (Ö. 366/976)
- ÂRİF ÇELEBİ’NİN FARSÇA KASİDESİ VE TÜRKÇE ÇEVİRİSİ
- SÂİB-İ TEBRİZÎ’NİN ŞİİRLERİNDE GEÇEN “HÂB-I BAHÂR” TAMLAMASI ÜZERİNE
- ROMEN DİLİNDE KULLANILAN FARSÇA KELİMELER
- سینمای ایران
- آداب حرب مغول درتاریخ جهانگشای جوینی
- بررسی تطبیقی ضرب المثل های ترکی سنقر با ضرب المثل های زبان فارسی