Fars Dili
Fars Dili Fars Dili ve Edebiyatı Akademik
Haftanın Günlerinin Anlamı
Tavla oynamayı bilenler aslında Farsça altıya kadar sayabilirler; yek, du, se, cihar, penç, şeş. İşte yedinin Farsçası da hefte. Hafta ismi de buradan gelmiştir. Şimdi haftanın günlerine bakalım.
Pazar: Farsça "bazar" (alış veriş için kurulan yer) Türkçe'ye geçerken Pazar olmuş. Aslında bazar kelimesi de ba=yemek zar=yer kelimelerinden doğmuştur. Yemek yeri daha sonra bugünkü pazar yeri anlamına dönüşmüştür. Eski çağlardan beri birçok medeniyet tarafından haftanın ilk günü kabul edilir. Şehirlerde pazarlar bugün kurulurmuş.
Pazartesi: Türkçe olan ertesi kelimesi eklenmiş.
Salı: İbranice "salis" (üç) kelimesinden gelmektedir. Haftanın üçüncü günü anlamındadır.
Çarşamba: Farsça kökenli bir kelimedir. "cehar şenbe" (cehar=dört) (şenbe=gün) anlamındadır.
Perşembe: Yine Farsça kökenli bir kelimedir. penç şenbe (penç=beş) (şenbe = gün)
سینمای ایران
سینمای ایران
DOÇ. DR. SABER EMAMİ
ÖZ
Bu makale'de başlangıçtan İran İslâm devrimi ve İran-Irak savaşı-
na kadar İran sineması incelenmiştir. Sinema tekniği Kaçar Şahı Nâsı-
ruddîn Şah ve oğlu Muzafferüddin Şah’ın Avrupaya seferleriyle,
çağdaş uygarlık ürünü olarak İran’a getirildi. Farsça ilk sesli sinema
Rıza Şah zamanında “Dohter-i Lor: Lor Kızı” adlı film ile başladı. Ardından
devlet tarafından teşvik edilen bir sinema, “olay”, “ahlak”,
“müzik” ve “cinsel cazibe” ögelerine danyanarak şekillenmiştir. Bu
sinema, daha çok dinsel objeleri ortadan kaldırarak halkı laubaliliğe,
hayvani heveslerden zevk almaya, düşünceden uzaklaşmaya teşvik
etmektedir. Buna karşılık siyasi ve toplumsal temalı sinemanın temeli
büyük tiyatro ve sinema sanatçılarının çabalarıyla atıldı. 1979 İran
İslam Devrimi’nin ardından İmam Humeyni’nin ''Biz sinemaya karşı
değiliz, müstehcenliğe karşıyız'' sözüyle İran'da devrim sinemasının
temelleri atıldı.
ALVARLI LÜTFÎ EFENDİ VE FARSÇA ŞİİRLERİ
ALVARLI LÜTFÎ EFENDİ VE FARSÇA
ŞİİRLERİ
PROF. DR. VEYİS DEĞİRMENÇAY
ÖZET
Doğu Anadolu’nun incisi, mülk-i İslâm’ın kilidi Erzurum’da birçok
âlim, şair, fakih, müderris, sanatçı ve devlet adamı yetişmiştir. Bunlardan
biri de Alvarlı Muhammed Lütfî Efendi’dir.
O, bir imam ve aynı zamanda dinî ve tasavvufî konuları yöre halkına
ve müritlerine Türkçe, Arapça ve Farsça şiirleriyle anlatan bir
vaiz, bir mürşit ve bir şairdir.
Şiirleri sade ve akıcı olup vefatından sonra oğlu Seyfeddin Mazlumoğlu
tarafından derlenip Hulâsatü’l-hakāyık ve Mektûbât-ı Hâce Muhammed
Lutfî adıyla yayımlanmıştır; ancak bu baskıdaki Farsça şiirlerde
lafız ve anlam bakımından birçok imlâ hatası ve eksiklik vardır.
Bu çalışmada söz konusu şiirler, matbu divanla birlikte tespit edilen
birkaç yazmadan yola çıkılarak tashih edilip Türkçeye çevrilmiş ve içerikleri
anlatılmıştır.
Prof. Dr. Veyis DEĞİRMENÇAY, Atatürk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi,
مسئلة »مضمون« در شعر کودکان و نوجوانان
مسئلة »مضمون« در شعر کودکان و نوجوانان
DOÇ. DR. RAHİM KOUSHESH
ÖZ
Başka söz kalıplarında olduğu gibi şiirde de şairin amacı sonuçta
anlamı iletmek olmasından dolayı kavram ve mazmun şiirin en
önemli unsurlarından sayılır. Mazmun şairin düşündüğü ve bize
aktardığı anlamdır: ahenk, duygu, hayal gücü ve tasvir unsurlarıyla
bağlantıları sonucu şairsel bir hal alan anlam. Kur’ân, hadis ve sünnet,
eski edebi eserler, genel kültür ve bunların yanında başka dillerden
yapılan çeviriler çocuk ve genç şiirlerindeki mazmunların asıl kaynakları
arasında sayılır. Şiirdeki özel cazibeler dolu ve zengin bu
kaynaklara erişmek, özellikle düşünsel, kültürel engellerin ve sorunların
olduğu bu yüzyılda faydalı ve uygun bir araç olarak şiirden
çocukların ve delikanlıların paylarını almaları için çok faydalıdır. bu
makalede mazmun kelimesinin terimsel ilk anlamı ve onunla ilgili
unsurları aydınlatmayı, daha sonra çocuk ve genç kuşak şiirinde
YAVUZ SULTAN SELİM’İN FARSÇA BEYİTLERİYLE TERCÜMELERİ
Turkish Studies
International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 10/8 Spring 2015, p. 1217-1246
DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.8082
ISSN: 1308-2140, ANKARA-TURKEY
ÖZET
Yavuz Sultan Selim 9. Osmanlı padişahıdır. Az sayıda Türkçe
şiirler söylemiş ve Farsça Dîvân tertip etmiştir. Ayrıca Yavuz’un
şehzadeliği döneminden itibaren şâire ve ilim ehline gösterdiği ilgi
padişahlığı zamanında da devam etmiştir. Bir hükümdar olarak ülkenin
ve halkın selâmeti ile İslâmın yayılması konusunda daha çok gayret
göstermiş olmasına rağmen kurduğu meclislerde bilimsel tartışmalara
ve şâirlerin müşâarelerine de vakit ayırmıştır. Kısa ömrü at üzerinde
askerin önünde sefer ve fetihlerle geçmiş olmasına rağmen yazdığı
Farsça şiirleri onun kabiliyetli bir şâir olduğunu göstermektedir.
Şiirlerinden mutasavvıf tavrı, cömert ve dünya malına, taht ve taca
değer vermeyen kişiliği, inancı kuvvetli bir kul oluşu, İlâhi aşkı ve şevki
تعلیم وتربیت ازمنظر سعدی
تعلیم وتربیت ازمنظر سعدی
PROF. DR. FATEMEH MODERRESİ
ÖZET
ABSTRACT
Sa'di Shirazi ,the poet of seventh century, is one of the poets and
eloquent speakers who pays attention to education and has educational
and moral ideas posted in stories and fictions and allegories.
Since there are a lot of advices and percepts beyond his two mysterious
books, Golestan and Boostan, this research tries to analys his educational
vote with descriptive approach. Results show that childhood
and teenagery ages are the most important years for improving educational
steps. He believes, both genetic and environment affect the
childs education. And he also mentions the individual variations as an
effective parameters in education. This research clamied that the relation
between science and action are important in education.
He recongnized its important to motivate childs to work and act and
decline and blame laziness. He improves this approach to education
Necâtî Beg’in Farsça Şiirleri
Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 11, İstanbul 2013, 273-291.
ÖZET
Türkçenin uçsuz bucaksız mecaz dünyasını ustalıkla
kullanan klasik Türk şairleri arasında Farsça bilmek
önemli bir hüner sayılmaktaydı. Bu sebeple, hemen her
şairin divanında Farsça şiir ya da beyit örneklerine
rastlanmaktadır. Fuzûlî, Nef‘î, Yenişehirli Avnî gibi şairler
işi Farsça divan/divançe oluşturmaya kadar götürürken,
bazı şairler de Farsça şiir söyleme becerisini farklı nazım
şekilleriyle yazdıkları az sayıdaki şiirle göstermiştir. Bu
isimlerden biri de Klasik Türk Şiiri’nin sağlam temellere
oturmasını sağlayan XV. yüzyıl şairi Necâtî Beg’dir. Aslen
Edirneli olan Necâtî Beg, divan kâtipliği ve nişancılık gibi
görevlerde bulunmuş, yazdığı şiirlerle döneminden günü-
müze kadar dikkat çekmiş usta bir şairdir.
Şairin Ali Nihad Tarlan tarafından neşredilen divanında
10 Farsça şiir vardır. Bu şiirlerin beşi gazel, üçü tarih
manzumesi, dördü kıt’a, bir tanesi de müfred şeklindedir.
Aruz Ölçüsü (Ârûz Vezni)
Arûz; İslamiyet'i kabul eden milletlerin edebiyatlarında yer alan şiir ölçüsü.[1]
Arûz ölçüsü, nazımda uzun veya kısa, kapalı ya da açık hecelerin belli bir düzene göre sıralanarak ahengin sağlandığı ölçüdür. "Yön", "yan", "bölge", "bulut", "keçi yolu", "deli", "sarhoş deve", "çadırın orta direği", "karşılaştırılan", "ölçü olan şey" [2] gibi anlamları yanında, beytin ilk mısrasının sonlarına da ârûz adı verilmiştir.[1]
Edebî kavram olarak, bu anlamlardan hangisine dayandığı tam olarak bilinmemektedir. Develerin yürüyüşünden, demircilerin sistematik çekiç vuruşundan veya çamaşırcı kadınların tokmak seslerinden çıktığı görüşleri vardır. Bir çadırı direğin ayakta tutması gibi, Divan Şiiri'ni ayakta tutan en büyük unsûrun ârûz olduğu düşünülür.[2] Çünkü; beyt, "ev" ve "çadır" demektir. Çadırı ayakta tutan, ölçüdür. Bu bakımdan çadır direği, en uygun mânâdadır.[1]
Arapların "ilmü'ş-şiir" dedikleri şiir bilimi;
Aruz Bilimi (İlmü'l-Aruz)
Uyak Bilimi (İlmü'l-Kâfiye)
İstanbul Kütüphanelerinde Bulunan Farsça Yazmaların Öyküsü: Bir Giriş *
The Story of Persian Manuscripts in Istanbul Libraries:
An Introduction
Öz
Türkiye kütüphaneleri bugün İslâmî yazmalar itibariyle dünyanın en zengin ve
en değerli koleksiyonlarına sahiptir. Arapça (160.000 cilt), Türkçe (70.000 cilt) ve
Farsça (13.000 cilt) yaklaşık 250.000 cilt yazmadan oluşan bu zengin koleksiyonun,
mecmû‘alarla birlikte 600.000 eseri bulduğu tahmin edilmektedir. Arşivlerde
bulunan binlerce risâle ve rapor ile özel koleksiyonlarda bulunan pek çok yazma bu
sayıya dahil değildir.
Türkiye kütüphanelerinde bulunan toplam 250.000 cilt civarındaki yazmadan
yaklaşık 146.000 cilt kadarı İstanbul kütüphanelerinde bulunmaktadır. Bu
rakamlara göre, İstanbul, bugün dünyada en çok İslâmî yazmanın toplandığı şehir
durumundadır. Elimizde kesin ve ayrıntılı kataloglar bulunmamakla birlikte, bugün
Türkiye kütüphanelerinde bulunan yazmalardan ancak %6-7’sinin Farsça olduğunu
söylemek mümkündür. Bununla birlikte, bu yazmalar, eskilik, orijinallik ve sanat
FARSÇA ŞİİRLERDE İSTANBUL VE MİRZÂDE-İ IŞKÎ’NİN İSTANBUL’U ANLATAN ŞİİRLERİ*
İ.Ü. Şarkiyat Mecmuası Sayı 19 (2011-2) 103-118 103
Özet
Farsça şiir yazan birçok şair şiirlerinde İstanbul’dan bahsetmiştir. Ancak
bunların çoğu İstanbul’u görüp tanımadan, İstanbul’u tanıtmak amacıyla
değil, uzaklığı ya da yabancılığı anlatmak için İstanbul’dan söz etmiştir.
Bildirimizde hayatından da bahsedilecek Mirzâde-i Işkî, İstanbul’da
yaşamış ve İstanbul’u yakından tanıyarak İstanbul’u anlatan Farsça şiirler
yazmıştır. Şair şiirlerinde hem İstanbul’un güzelliklerinden, hem de Türk
ve İran milletinin kardeşliğinden bahsetmiştir.
Anahtar Kelimeler: İstanbul, şiir, Fars Edebiyatı, Mirzâde-i Işkî
Abstract
Many poets in Persian Literature referred to Istanbul. But most of
them had not been Istanbul. Actually they did not describe Istanbul but
they mentioned as far and foreign land. Mirzadeh Eshghi lived in Istanbul
and knew it. He wrote poems that mentioned about beauty of Istanbul and
brothership of Turkiye and Iran.
شاعران فارسیسرای و فارسینويس ارزرومی*
شاعران فارسیسرای و فارسینويس ارزرومی*
PROF. DR. VEYİS DEĞİRMENÇAY
ÖZ
Eskiden beri Anadolunun kültür, sanat ve ilim merkezlerinden biri
olan Erzurum’da birçok devlet adamı, bilgin, sanatkâr, şair ve yazar yetiş-
miştir. İçlerinde Nef‘î, Mülhemî, Hâzık, İbrahim Hakkı, Zihnî, Ziya Paşa,
Sirâcî, İlmî, Lütfî, Nasûhî ve Gâlib gibi Farsça eser veren ve bu dilde şiirler
söyleyen şahsiyetler de çıkmıştır.
Bu makalede adı geçen şahsiyetlerin kısaca hayat hikayeleri ve Fars-
ça şiirlerinden örnekler verilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Erzurum, Farsça Şiir Söyleyen Erzurumlu Şairler,
Farsça.
ABSTRACT
From ancient times the city of Erzurum as one of the cultural centers
of artistic and scientific Anatolia has been accepted by many scholars,
scientists, writers, poets, artisans have input into existence. Among
them, there were poets who had works and poems written in Persian,
including Naf‘i, Molhami, Hazegh, Ibrahim Hakkı, Zihni Ziya Pasha,
Farsçada Belirsiz İsim (33. Ders)
درس سی و سوم (Ders-i Sî u Sevvom)
***Dil Bilgisi***
*Belirsiz İsim (اسم نکره)
Belirsiz ya da nekre isimler Farsça'da şu şekillerden biriyle ifade edilir:
1) Sonunda nekrelik yâ'sı (ی) bulunmakla:
Örneğin هنری (hunerî- bir sanat), حزبی (hızbî- bir parti) gibi.
2) Başında یک sayı sıfatı bulunmakla:
Örneğin یک نقاش (yek nakkâş - bir ressam, یک برنامه (yek bernâme- bir program) gibi.
3) Başında یک sonunda da nekrelik yâ'sı (ی) bulunmakla:
Örneğin یک سلولی (yek sillulî- bir hücre), یک میزی (yek mîzî- bir masa) gibi.
4) همه , هر , هیچ gibi belgisiz sıfatlarla vasfedilmekle:
Örneğin هر شب (her şeb- her gece), همه درها (heme derhâ- bütün kapılar), هیچ شهر (hîç şehr- hiçbir şehir), همه روزها (heme rûzhâ- bütün günler) gibi.
Örnek cümleler:
از کتابفروشی کتابی خریدم
(Ez kitabfuruşî kitabî harîdem- Bir kitapçıdan bir kitap satın aldım.)
دختری سوی یک درختی می دوید
(Dohterî sûy yek dirahtî mî-devîd- Bir kız, bir ağaca doğru koşuyordu.)
BÜYÜK SELÇUKLULAR VE HALEFLERİ DEVRİNDE TEBRİZ
Özet: Tercüme ettiğimiz bu makalede Büyük Selçuklular ve halefleri devrinde Tebriz ele alınmıştır. Makalede Selçukluların ortaya çıkışı ve yükselişleri konuları kaynaklara dayalı olarak verilmiş, akabinde Selçukluların öneminden bahsedilerek onlarla ilgili olarak kaynaklardaki bilgi azlığına işaret edilmiştir. Devamında Büyük Selçuklular ve halefleri devrinde Tebriz ile alâkalı kaynaklara dayalı olarak bulunabilen bilgiler sıralanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Büyük Selçuklular, İran, Tebriz, Tuğrul, Alpaslan, Melikşah
Tabriz in the Period of Grand Saljuks and Their Successors
Farsçada Mâzi-yi Melmus-i Naklî (Sürmekte olan Şimdiki Zamanın Rivayeti) (22. Ders)
درس بيست و دوم (Ders-i Bîst u Dovvom)
***Dil Bilgisi***
*Mâzi-yi Melmus-i Naklî (Sürmekte olan Şimdiki Zamanın Rivayeti)
Eylemin geçmişte meydana gelmek üzere olduğunu ya da gerçekleşmekte olduğunu aktarma (rivayet) yoluyla ifade eden zamandır.
Klasik Farsça'da bulunmayan mazi-yi melmûs ve mazi-yi melmus-i naklî zamanları, meşrutiyet döneminden bu yana kaleme alınmış metinlerde Batı dillerinin de etkisiyle yer almaya başlamıştır.
Bu zamanın da olumsuz çekimi yoktur.
داشتن (dâşten- sahip olmak) fiilinin mazi-yi naklî (miş'li geçmiş zaman) çekimine çekimi yapılacak olan asıl fiilin mazi-yi naklî müstemir (şimdiki zamanın rivayeti) çekimi* ilave edilerek oluşturulur.
Örnek çekim:
داشته ام مى خوانده ام (dâşte em mî hânde em- okumaktaymışım)
داشته اى مى خوانده اى (dâşte î mî hânde î- okumaktaymışsın)
داشته است مى خوانده است (dâşte est mî hânde est- okumaktaymış)
داشته ايم مى خوانده ايم (dâşte îm mî hânde îm- okumaktaymışız)
KLASİK TÜRK EDEBİYATININ KÜLTÜR KAYNAKLARI: ESERLER
KLASİK TÜRK EDEBİYATININ KÜLTÜR
KAYNAKLARI: ESERLER
PROF. DR. METİN AKKUŞ
ÖZET
Doğu halkları, edebi metinlerini oluştururken içinde yer aldıkları
kültür dairesinin her türlü malzemesini kullanmakta oldukça cesur
davranırlar. Bu cesaretin temel nedeni, bölge halklarının oluşan kültü-
rel birikime ortak katkı sağlamış olmalarıdır. Arap, Fars ve Türk dilleriyle,
birlikte oluşturulan kültürel malzeme yine birlikte tüketilmiş-
tir. Klasik dönem doğu metinlerinin geleneksel uygulamalarından biri,
oluşturulan metinlerde Doğu kültürüne dair eserleri arka plan malzemesi
olarak kodlamaktır.
Klasik Türk edebiyatı metinlerinde bilim, sanat ve edebiyat alanlarına
dair eserlere doğrudan ya da dolaylı göndermeler yapılmıştır. Bu
göndermeler metinlerde bazen yazar adıyla bazen eser adıyla hatırlatılır.
Bu çalışmanın amacı söz konusu kültürel etkileşimlerin temel taşı
ve nesnesi konumundaki eserlerin klasik Türk edebiyatı metinlerindeki
görünümlerine bir giriş yapmaktır.