DENİZLİLİ MUSTAFA b. OSMAN KESKİN VE ESERİ MANZÛME-İ KESKİN

Özet
Eski Türk Edebiyatı alanında tespit edebildiğimiz kadarıyla 30 civarında manzum
sözlük vardır. Bunları Türkçe-Arapça, Türkçe-Farsça ve Türkçe-Arapça-Farsça olmak
üzere üç ana başlık altında inceleyebiliriz. Bu tebliğ çerçevesinde tanıtmaya
çalışacağımız eser, Mustafa bin Osman Keskin isimli bir kişi tarafından 1758 yılında
nazmedilmiştir. Müellif, "Manzûme-i Keskin" adını verdiği manzum sözlüğünde verdiği
bilgilere göre Denizli'nin Kadı Köyü'ndendir. Türkçe-Arapça-Farsça üç dilli bir
manzum sözlük olan eserinin Türkiye kütüphanelerinde 5 nüshasını tespit edebildik.
431 beyitlik eser sözlük çalışmaları açısından da ayrı bir önem arz etmektedir.
Anahtar kelimeler : manzum sözlükler, Manzûme-i Keskin

Abstract
There are almost thirty poem dictionaries in Classical Turkish Literature as we could
determine. We can study them in three headlines as Turkish-Arabic, Turkish-Persian,
Turkish-Arabic-Persian. In this paper we will try to give information about a verse
dictionary which was written by Mustafa bin Osman Keskin in 1758. In this dictionary,
which was called "Manzume-i Keskin" by its poet, it is said that the poet is from
Kadıköyü of Denizli. We could determine five copies of this Turkish-Arabic-Persian
verse dictionary, which has 431 couplets, takes attention to studies of dictionary.
Keywords : poem dictionaries, Manzûme-i Keskin

* Doç. Dr., Erciyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü KAYSERİ
atabeykilic@gmail.com
Denizlili Mustafa b. Osman Keskin ve Eseri Manzûme-i Keskin
Turkish Studies / Türkoloji Araştırmaları
Volume 2/3 Summer 2007
341
Eski Türk Edebiyatının dikkat çeken ve üzerinde pek çok çalışma yapılabilecek
kadar geniş olan alanlarından biri de “manzum sözlükler”dir.1
Pek çok şekilde tasnif
edilebilecek olan bu alandaki eserler çeşitli gayelerle kaleme alınmışlardır. Bunların ilki
ve manzum sözlüklerin asıl başlangıç noktası sayılabilecek olan maksat ise Kur’an-ı
Kerim’de bulunan ve manası tam olarak anlaşılamayan “garîb” kelimelerin karşılıklarını
vermek veya ezberlenmesini sağlamaktır. Daha sonra bunlar arasına Hz. Peygamber’in
hadislerinde bulunan ve yine manası tam olarak anlaşılamayan kelimelerin karşılıklarını
vermek dâhil olmuştur. Fars ve Türk edebiyatlarında ise bu amaçlar arasına Mevlânâ’nın
Mesnevî’sinde geçen bazı müşkül kelimelerin Farsça, Türkçe ya da Arapça karşılıklarını
vermek te katılmıştır. Buraya kadar verdiğimiz bilgilerden de anlaşılacağı üzere manzum
sözlüklerin hazırlanmasının temelinde İslâm kültürü yatmaktadır. Temelde Kur’an-ı
Kerim, hadisler ve Mesnevî bulunmakla beraber Türk edebiyatında karşımıza çıkan
manzum sözlüklerin sadece bu üç dil etrafında hazırlanmadığını, İtalyanca, Fransızca,
Ermenice vb. diller için de manzum lügatler tertip edildiğini ifade etmeliyiz. Belirtilmesi
gereken bir diğer önemli husus ta manzum sözlüklerin önemli bir kısmının küçük
çocuklar için hazırlanmış olduğudur. Bu sebeple sözlüklere verilen isimlerin önemli bir
kısmında “armağan” anlamına gelen “Tuhfe” kelimesi kullanılmıştır. Anadolu sahasında
yazılmış ilk Farsça-Türkçe manzum lugat olup Hüsâm b. Hasan el-Konevî(öl. 1399)
tarafından kaleme alınan Tuhfe-i Hüsâmî’de de biz bu ismin kullanıldığını görmekteyiz.
Yine Tuhfe-i Şâhidî, Tuhfe-i Vehbî, Tuhfe-i Şemsî gibi manzum sözlüklerimizde de bu
isimlendirmenin yaygın olarak kullanıldığını görmek mümkündür. Manzum sözlüklerin
isimlendirilmesinde “tuhfe”nin haricinde nazm, manzume veya lugat kelimelerinin de
kullanıldığını görüyoruz.

1
Turgut Karabey-Numan Külekçi, Sünbülzâde Vehbî, Tuhfe (Farsça-Türkçe Manzum Sözlük),
Erzurum 1990; Adnan Karaismailoğlu, Manzum Sözlüklerimizden Tuhfe-i Remzî, Millî Kültür,
74, Temmuz 1990, 60-61; Cemal Muhtar, İki Kur’an Sözlüğü Luğat-ı Ferişteoğlu ve Luğat-ı
Kânûn-ı İlâhî, İstanbul 1993; Yusuf Öz, Tarih Boyunca Farsça-Türkçe Sözlükler (Basılmamış doktora
tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 1996; Atabey Kılıç, “Manzum
Sözlüklerimizden Manzûme-i Keskin”, 12-13 Nisan 2001 Kayseri ve Yöresi Kültür, Sanat ve
Edebiyat Bilgi Şöleni Bildiriler 1. Cilt, Kayseri 2001, 441-447; Ahmet Kartal, Tuhfe-i Remzî,
Ankara 2003; Atabey Kılıç, Klâsik Türk Edebiyatında Manzum Sözlük Yazma Geleneği ve
Türkçe-Arapça Sözlüklerimizden Sübha-i Sıbyân, Prof. Dr. Abdülkadir Karahan’a Armağan (6-7
Mayıs 2005 Klâsik Türk Edebiyatı Sempozyumu), Şanlıurfa 2006, s. 186-195.

Atabey Kılıç
Turkish Studies / Türkoloji Araştırmaları
Volume 2/3 Summer 2007
342
Bilindiği kadarıyla manzum sözlükler ilk olarak Arap edebiyatında başlamış,
ardından Fars edebiyatında gelişmiş ve nihayet en geniş ve belki de en güzel örneklerini
ise Türk edebiyatında vermiştir.
Manzum sözlükler tabiî ki bilimsel anlamda doyurucu kaynaklar olarak kabul
edilemezler. Zaten sadece bu sebepten dolayı bu sözlüklerin şerhlerinin yapıldığını
söylememiz mümkündür. Amacı, nihayetinde belli bir hedef kitleye hitap etmek olan
manzum sözlüklerden böylesine bir doyuruculuk beklemek de zaten doğru olmaz. Yine
de erbabından gelen talepler doğrultusunda bilhassa belli manzum sözlüklere mensur
şerhler yapıldığını biliyoruz.2
Tuhfe-i Şâhidî gibi çokça rağbet gören eserlere yapılan
şerhlerin sayısı ise hiç de azımsanacak gibi görünmemektedir.3
Manzum sözlüklerle ilgili dikkati çeken önemli hususlardan biri, bunların özellikle
şâirler tarafından kaleme alınması, buna karşılık lugat ilminin esasları gözetilerek tertip
edilmiş mensur sözlüklerin de ilmiye sınıfına mensup kişilerce hazırlanması, üstelik
manzum sözlüklerin şerhlerinin de çoğunlukla müderrisler tarafından yazılmış olmasıdır.
Manzum sözlükler çoğunlukla mesnevî nazım şekliyle yazılmış bir giriş, yani
mukaddime ile başlar. Asıl kısım olan sözlük bölümü ve nihayet yine mesnevî tarzında
yazılmış olan bir son, yani hâtime ile sona ererler. Bu tür sözlüklerin giriş kısımlarında
klasik bir divan tertibini andıran hamdele ve salveleden sonra, eserin telif sebebinin
anlatıldığı bir küçük bölüm de yer alır. Sebeb-i telif kısmında eserin hangi sebep ve
amaçla yazıldığı da ayrıca belirtilir, eserin ismi verilir, ayrıca dil öğrenmenin faydaları
hususunda müellifin görüşleri ile de bu bölümde karşılaşılır.
Manzum sözlüklerin toplam beyit sayıları büyük oranda farklılık göstermektedir.
100 beyitten başlayıp 1300 beyite kadar ulaşan hacimdeki manzum sözlüklere rastlamak
mümkündür.

2
Atabey Kılıç, Manzum Sözlüklerimizden Sübha-i Sıbyân Şerhi Hediyyetü’l-İhvân, II.
Uluslararası Türk Tarihi ve Edebiyatı Kongresi, 11-12-13 Kasım 2005 Manisa. 3
Yusuf Öz, Tuhfe-i Vehbi Şerhleri, İlmî Araştırmalar, 5, İstanbul 1997, 219-232; Yusuf Öz, Tuhfe-i
Şâhidî Şerhleri, Konya 1999; Zehra Gümüş, Pîrî Paşazâde Mehmed b. Cemâlî’nin Tuhfe-i Şâhidî
Şerhi: Tuhfe-i Mîr, II. Kayseri ve Yöresi Kültür, Sanat ve Edebiyat Bilgi Şöleni, Kayseri 10-12
Nisan 2006; Zehra Gümüş, Pîrî Paşa-zâde Cemâlî Mehmed b. Abdülbâkî, Tuhfe-i Mîr [Tuhfe-i
Şâhidî Şerhi] (İnceleme-Tenkitli Metin-Sözlük-Tıpkıbasım), (Tamamlanmamış yüksek lisans tezi),
Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Denizlili Mustafa b. Osman Keskin ve Eseri Manzûme-i Keskin
Turkish Studies / Türkoloji Araştırmaları
Volume 2/3 Summer 2007
343
Klâsik Türk edebiyatının verimleri arasında bulunan manzum sözlükleri sıklık,
çokluk ve çalışma alanımız bakımından üç başlık altında toplamamız mümkündür:4
1. Türkçe-Farsça Manzum Sözlükler
Bilinen Türkçe-Farsça manzum sözlüklerin ilki 1400 yılında kaleme alınmış olan
Konyalı Hüsâm b. Hasan’ın Tuhfe-i Hüsâm adlı eseridir. Bu tür sözlüklerin içerisinde
en meşhur olanı ise, Mevlevî şeyhlerinden Şâhidî mahlasıyla tanınan Muğlalı İbrahim
Dede’nin Tuhfe-i Şâhidî’sidir. Tuhfe-i Hüsâm’a nazire olarak yazıldığı bilinen eser,
Mevlânâ mesnevisinden alınan kelimelere karşılıklar vermesiyle tanınır. Sadece Ankara
Milli Kütüphanede 40’tan fazla yazma nüshası bulunan ve 1848–1867 yılları arasında 5
kez basılan Şâhidî’nin Tuhfesi, Klâsik Türk edebiyatında en fazla nüshaya sahip
manzum sözlükler arasında başlarda gelmektedir. Yine Tuhfe-i Şâhidî’nin 40’a yakın
şerhi ile de manzum sözlükler arasında çok özel bir yere sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Bu gurubun en meşhur temsilcilerinden olan Tuhfe-i Vehbî de bir hayli fazla yazma ve
60 civarında matbu nüshası ile dikkat çekmektedir. 15 civarında Türkçe-Farsça
örneğinin bulunduğunu söyleyebileceğimiz bu guruptan Bahrü’l-Garâyib, Tuhfe-i
Şemsî ve Tuhfe-i Remzî gibi eserlerin isimlerini zikredebiliriz.
2. Türkçe-Arapça Manzum Sözlükler
Bilindiği kadarıyla bu gurupta 10 civarında manzum lugat vardır. İlk TürkçeArapça
manzum sözlük, Ferişteoğlu diye şöhret bulmuş olan Abdüllatif ibn Melek
tarafından 1392 yılında kaleme alındığı tahmin edilen Lugat-ı Ferişteoğlu adlı eserdir.
Müellif önsözde eseri torunu Abdurrahman’ın eğitimi için kaleme aldığını ifade
etmektedir.5
Ferişteoğlu lugatı Türkçe-Arapça sözlüklerin hem ilki hem de en
meşhurudur. 60’ın üzerinde yazma nüshası bulunması bu şöhretin ne dereceye
ulaştığını gösterecektir. Eserin 1852-1879 yılları arasında yapılmış 7 baskısını da ayrıca
belirtmek gerekir. Türkçe-Arapça manzum sözlükler arasında Nazmü’l-Leâl,
Cevâhirü’l-Kelimât, Lugat-ı İbn Kalender, Tuhfe-i Âsım, Mahmûdiyye, Nazm-ı Ferâid
ve son olarak Sübha-i Sıbyân6 gibi eserleri sayabiliriz.

4
Kılıç, Klâsik Türk Edebiyatında Manzum Sözlük Yazma Geleneği ve Türkçe-Arapça
Sözlüklerimizden Sübha-i Sıbyân, Prof. Dr. Abdülkadir Karahan’a Armağan (6-7 Mayıs 2005
Klâsik Türk Edebiyatı Sempozyumu), Şanlıurfa 2006, s. 188-189. 5
Bkz. Cemal Muhtar, İki Kur’an Sözlüğü Lugat-ı Ferişteoğlu ve Lugat-ı Kânûn-ı İlâhî,
İstanbul 1993, s. 30.
6
Bkz. Kılıç (Mayıs 2005).

Atabey Kılıç
Turkish Studies / Türkoloji Araştırmaları
Volume 2/3 Summer 2007
344
3. Türkçe-Arapça-Farsça Manzum Sözlükler
Behâüd-dîn ibn ‘Abdurrahmân-ı Malkaravî tarafından H. 827/M. 1424’te telif
edilen U’cûbetü’l-garâyib fî nazmi’l-cevâhiri’l-‘acâyib, Anadolu sahasında yazılan ilk
Arapça-Farsça-Türkçe sözlüktür. Genc-i Leâl, Se Zebân, Tuhfetü’l-İhvân ve
Hediyyetü’s-Sıbyân, Nazm-ı Giridî ve Hayrü’l-Lugat isimli eserleri ayrıca
zikredebiliriz. Varlığından haberdar olduğumuz 15 civarındaki üç dilli manzum sözlük
arasında bulunan Mustafâ bin Osman Keskin tarafından 1758 yılında kaleme alınan
“Manzûme-i Keskin”7
tarafımızdan 2001 yılında neşredilmiştir.
Anadolu sahasında yazılmış 30 civarındaki manzum sözlüğün8
önsözlerinden
anlaşıldığı kadarıyla Farsça-Türkçe sözlükler arasında Tuhfe-i Şâhidî, Arapça-Türkçe
sözlüklerden ise Lugat-i Ferişteoğlu benzerleri arasında büyük bir şöhret kazanmıştır.
Tanıtmaya çalışacağımız Manzûme-i Keskin adlı eser de Anadolu sahasında
yazılmış üç dilli, yani Arapça-Farsça-Türkçe manzum sözlüklerimiz arasında yer
almaktadır. Kataloğunu hazırlamış olduğumuz Ege Üniversitesi Merkez Kütüphanesi El
Yazmaları
9
arasında ilk nüshası bulunan Manzûme-i Keskin’in Ankara Ankara Milli
Kütüphane Yz. A. 2532/2, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Ktp. İ.
Saib I, no: 909, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Ktp. İ. Saib I, no:
2515 ve Türk Dil Kurumu Kütüphanesi Yazma A-30 olmak üzere şimdilik 5 nüshası
bilinmektedir. Tabii ki eserin yeni nüshalarının bulunması her zaman için ihtimal
dâhilindedir. Tespit ettiğimiz bu beş nüshadan hareketle oluşturduğumuz 431 beyitlik
tenkitli metinden anlaşıldığı ve
13 Risälem na®mına bäúi§ bil iy cän
Şehenşäh-ı cihän ol Mu´≠afä `an
beytinin işaret ettiği üzere müellif eserini Sultan II. Mustafa için yazmıştır.
Eserine “Manzûme-i Keskin” adını verdiğini müellif,
55 Bu minväl üzre tu≈fem oldı itmäm
Didüm “Man®ùme-i Keskin” aña näm
beytiyle bildirmektedir. Telif tarihi olarak eserin sonunda düşülen

406 Cümleden yek düşdü tärì∆ ey cevän
Oøı tu≈fem bul ≈ayät-ı cävidän

7
Atabey Kılıç, Mustafâ Bin Osmân Keskin, Manzûme-i Keskin, Kayseri 2001. 8
Bkz. Yusuf Öz, Tuhfe-i Şâhidî Şerhleri, Konya 1999, s. 16-18. 9
Eserin tavsifi için bkz. Atabey Kılıç, Ege Üniversitesi Merkez Kütüphanesi El Yazmaları
Kataloğu I (Türkçe-Arapça-Farsça), Kayseri 2001, s. 26.
Denizlili Mustafa b. Osman Keskin ve Eseri Manzûme-i Keskin
Turkish Studies / Türkoloji Araştırmaları
Volume 2/3 Summer 2007
345
mısraındaki harflerin ebced hesabına göre toplamı “ و ا قي تحفم بول حيات جاودان ”
H.1172/M.1758-59’dur. Bu tarihten müellifin işaret ettiği gibi 1(bir) sayı düşecek
olursak karşımıza 1171 rakamı çıkar ki, bu tarih, eserin Türk Dil Kurumu
Kütüphanesi’ndeki nüshasının sonunda bulunan “Ketebehü’l-faøìr ü øäõiletü’l-≈aøìr
Mu´≠afä bin úO§män el-maúrùf bi-Keskin ˚aferallähu Ÿünùbehumä setere úuyùbehumä ve
limen na®ara fìhi ämìn sene 1171” şeklindeki kaydın verdiği tarih ile de örtüşmektedir.
Buna göre, eserin telif tarihi H.1171/M.1757-58 olmalıdır. Elimizde bulunan beş
nüshadan dördünün istinsah tarihleri telif tarihlerine çok yakındır.
Mukaddimede verilen bilgilerden ve TDK nüshasının sonunda verilen ketebe
kaydından anlaşıldığı göre, müellif Mustafâ Keskin b. Osmân’dır. Müellifin adı Mustafa,
lakabı Keskin olup,
60 Deñizli øaryesi æä◊ì köyünden
Olur a´lım ki ∆oş gùş eylegil sen
Maøäm oldı baña æos≠an≠ıniyye
~amähallähu úan külli’l-beliyye
ifadelerinin de işaret ettiği üzere Denizli’nin Kadı Köyü’ndendir, İstanbul’da yaşamıştır.
Babasının adı Osman’dır.
Çü deh-säle yitişmişdi bu miskin
Beøäya irdi úO§män [i]bni Keskin
beytinden anlaşıldığına göre kendisi on yaşına geldiğinde babası vefat etmiş olmalıdır.
Eserini bitirdiği zaman Keskin’in oğlu Osman’ın üç yaşına yeni girdiğini
56 Tamäm olduøda çünkim bu risäle
Yitişdi o˚lumuz úO§män se-säle
beytinden anlıyoruz.
Bu eføar ≠ıfl iken hem da∆ı maú¢ùm
Heves idüp peder ma˚fùr u mer≈ùm

25 Oøutdurmaødı her dem kesb ü kärı
Aña mesken ola Kev§er kenärı
Çün evvel Şähidì’yi itdüm ezber
Lu˚at úilminde meftù≈ oldı çoø der
beytinde kendisinin belirttiğine göre, babası Keskin’in tahsil görmesini çok istemiş,
bunun üzerine müellif ilk olarak Şâhidî lugatini ezberlemiş ve kendisine lugat ilminin

Atabey Kılıç
Turkish Studies / Türkoloji Araştırmaları
Volume 2/3 Summer 2007
346
kapıları böylece açılmıştır. Keskin’e göre lugat ilmi, her ilmin kapısıdır, hatta bu ilim
aptal insanı bile zekâlandırır:
28 Lu˚at oldı çü her úilmiñ kilidi
Lu˚at úilmi Ÿekì eyler belìdi
Keskin, eserini Tuhfe-i Şâhidî’ye nazire olarak yazar, fakat eserinin ondan daha iyi
olduğu iddiasından da geri kalmaz:
38 O tu≈fe Şähidì’ye ola tan®ìr
Da∆ı andan da bihter ola iy mìr
Eserini bir mücevher sandığına benzeten Keskin, hakkıyla okunduğu takdirde ne
Tuhfe-i Şâhidî’ye ne de Ferişteoğlu Lugati’ne gerek olacağı düşüncesindedir:
Benim tu≈fem de bir ma≈bùb-ı zìbä
Göñüller ceŸb ider ol dil-beräsä

45 Ki gùyä her kelämı dürr-i yektä
Hemì ´andùøa-i cevher ser-ä-pä
Oøur her kim ki tu≈fem ide ezber
Aña úilm-i lu˚atden fet≈ olur der
Bunı bil Şähidì’den øıl ferä˚at
Ferişte O˚luna da∆ı ne ≈äcet
Her ol kim çekdi za≈met øıldı ezber
O buldı kenz-i lüõlü kän-ı cevher
Pes ol her úilme kim eylerse ä˚äz
Aña ebväb-ı úilm oldı hemì bäz
Manzume-i Keskin, mesnevî nazım şeklinde yazılmış 85 beyitlik bir mukaddime
ile toplam 330 beyitlik 27 kıt’a ve “Der Beyân-ı ‘Aded” başlığı altında bulunan sayılara
dair 9 beyitlik müstakil bir kıt’a ile “Der Beyân-ı Hisâb-ı Ebced” başlığı altındaki ebced
hesabıyla ilgili 7 beyitlik ayrı bir kıt’a olmak üzere toplam 431 beyitlik bir eserdir.
Arapça-Farsça-Türkçe üç dilli bir manzum sözlük olan Manzûme-i Keskin’de bu
üç dilden toplam 2363 kelime birbirine karşılık olarak gösterilmiştir. Özellikle Türkçe
kelimeler açısından dikkati çeken nokta, bugünkü yazı dilinde kullanılmayan, unutulmuş
bir kısım kelimelerin sözlükte bir hayli yer almasıdır. Meselâ bugünkü “kolay”
kelimesinin karşılığı olan “geèez”
Denizlili Mustafa b. Osman Keskin ve Eseri Manzûme-i Keskin
Turkish Studies / Türkoloji Araştırmaları
Volume 2/3 Summer 2007
347
109 Sehl ola äsän u geñez ´aúb u güc
Ánif ü düşvär u yavaş tünd ü räm
“sayma, hesap” karşılığı olan “´a˚ış”
256 Da∆ı oldı ´a˚ış ≈isäb u şümär
Ems ü dün dey øolañ ∆ıräm ola teng
ve “rahat etmek, mutmain olmak” anlamındaki “dülenmek”
274 Käkä vü kişi ne merdüm oldı insän
Áräm u dülenmek oldı hem i≠mìnän4
bunlardan bazılarıdır.
Eser hakkında daha iyi fikir vermesi amacıyla bir kıt’ayı örnek olarak aşağıya
alıyoruz:

185 Şitä øışdur zemistän oldı yaz hem ´ayf u täbistän85
æabä øaftan bürehne cäme çıplaø oldı hem úuryän
Da∆ı hem fäti≈at iş başlamaø ä˚äz-ı kär oldı
Æu´ärä ´oñ nihäyet ∆ätimet çün úäøıbet päyän
Da∆ı çerçi ne oldı ´aydalänì pìlever läkin
Muúayyen äşkärä bellü gizlüdür ∆afì pinhän
™u øalømaø mevc ü ∆ìz-äb oldı hem cemúi nedür emväc
Da∆ı güc zùr u øuvvet hem yesìr oldı geñez äsän
Æo˚an bäzì vü bäz oldı perestù øırla˚ac ≠avvät
Ne pu∆ten ≠ab≈ u bişmekdür kebäb oldı şevì biryän
190 æuyu hem cübb ü çäh oldı cünüb ärì degil nä-päk
Resen øıs≠äs u ≈abl ip hem teräzù oldı çün mìzän
Çü `älıø yaradandur äferìnende úadem yoø nìst
Mükevvin hest künende yaúni yoødan var iden ey cän
Nedür mälik cehennem ∆aznedärı ∆äzin-i dùza∆
Da∆ı cennet øapucısı ne derbän-ı behişt Rı◊vän

Yüzi ekşi ne käli≈ turş-rù da∆ı úabùs oldı

Atabey Kılıç
Turkish Studies / Türkoloji Araştırmaları
Volume 2/3 Summer 2007
348
úAdälet itmeyen oldı ne bì-däd oldı hem úudvän
Sen ey mülk issi lu≠fuñla øamu işim geñez eyle
`udävendä be-lu≠f-ı ∆
v iş tu her kärem bikun äsän
195 Mefäúìlün mefäúìlün mefäúìlün mefäúìlün
~abìbüñ ≈urmetine Keskin’i ∆
v är itme ey Yezdän

Didüñ “Lä-taøna≠ù”10 kesmem ümìdim ra≈metüñden hiç
Bilä-sä≈il senüñ deryä-yı lu≠fuñ çünki bì-päyän11

Sonuç olarak, Denizlili Mustafa bin Osman Keskin tarafından kaleme alınmış
Manzûme-i Keskin, 18. yy.’ın ikinci yarısında yazılmış dikkate değer üç dilli manzum
sözlüklerimiz arasındadır. Bu tür manzum sözlüklerin yeni harflerle yayınlanmasının,
özellikle dil çalışmaları, metin şerhi veya yorumu açısından faydalı olacağına
inanıyoruz.

10 “Allah’ın rahmetinden umudunuzu kesmeyiniz.” Zümer, 53. 11 Kılıç, M. Keskin, s. 59-61.

Konular