MEHMED HAFÎD EFENDİ VE MÜNTEHA’L-KELÂM FÎ ÂYÂTİ’L-AHKÂM ADLI ESERİ

Namık Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Yıl: 2016, Cilt: 2, Sayı: 1
MEHMED HAFÎD EFENDİ VE MÜNTEHA’L-KELÂM FÎ
ÂYÂTİ’L-AHKÂM ADLI ESERİ
Zeynep CERAN
Özet
Bu makalede edebi kimliği daha çok bilinmekle birlikte, tefsir dâhil
İslami ilimlerin hemen her alanında eserler vermiş olan Mehmed
Hafîd Efendi’nin Münteha’l Kelâm fî Âyâti’l-Ahkâm adlı tefsiri
tanıtılmıştır. Eser tefsir ilminin farklı konularını bünyesinde
barındırmanın yanısıra ağırlıklı olarak ahkâm ayetlerinin
açıklamalarını içermektedir. Bu eseri asıl değerli kılan, yazıldığı
dönemdir. Çünkü eserin yazıldığı tarihler, Osmanlı’nın askerî, siyasi,
sosyal ve ekonomik alanlarda en karmaşık ve çalkantılı
dönemlerinden birisidir. İlmi kişiliği yanında bir siyasetçi, edebiyatçı,
hukukçu ve hatta iyi bir kemankeş (ok atıcısı) olan Hafîd Efendi bu
çok yönlülüğünü eserlerinde fazlasıyla yansıtmıştır.
Anahtar Kelimeler: Ahkâm Tefsiri, Mehmed Hafîd, Münteha’l Kelâm
Fî Âyâti’l-Ahkâm, Osmanlı.
Abstract
In this article, the tafsir book called Münteha’l Kelâm Fî Âyâti’lAhkâm
belonged to Mehmed Hafîd Efendi who wrote many books
nearly about all Islamic sciences involved tafsir, in spite of that he is
mostly known as a literaturer, is described. This book gives some
explanations to some verses about Islamic rules besides that it
involves many different topics in tafsir. What makes his book very
important is the era in which it was written. Because it was written in
one of the Ottoman Empire’s most diffucult and conflicted time in
political, social and army area, The multi-dimensional personality of
Hafîd Efendi, who was a scholar, a politician, a literaturer, a lawyer
and even a good arrower, reflected to his books in a great extent.
Key Words: Revelation of Quranic Rules, Mehmed Hafîd, Münteha’l
Kelâm Fî Âyâti’l-Ahkâm, Ottoman Empire.

 Arş. Gör., Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Tefsir Anabilim Dalı,
Zeynep.ceran@hotmail.com.
64 | Zeynep CERAN
Namık Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Yıl: 2016, Cilt: 2, Sayı: 1
1. Mehmed Hafîd Efendi’nin Hayatı ve İlmî Şahsiyeti
XVIII. yüzyılın ikinci yarısında yetişmiş bir alim ve kazasker
olmakla birlikte doğum tarihi hakkında fazla bilgiye rastlamadığımız
Mehmed Hafîd Efendi, İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Onun yaşadığı
yıllar Osmanlı Devleti’nin son derece çalkantılı bir dönemine denk
gelir. Asıl adı Mehmet olmakla birlikte hayatının ilerleyen
dönemlerinde Hafîd Efendi lakabıyla tanınmıştır. Babası Mustafa Âşir
Efendi 1798-1800 yılları arasında Şeyhülislam görevinde bulunmuş,
sonrasında Reisü’l-Küttap makamına yükselmiştir. Hem ilmiye
sınıfına mensup bir aileden gelmiş olması hem de yaşadığı dönemin
siyasi çalkantıları Hafîd Efendi’nin kendi ilmî ve siyasi şahsiyetinin
şekillenmesinde büyük rol oynamıştır.
Hafîd Efendi Sultan III. Selim’in hükümdarlığı döneminde,
devrin en tanınmış hocalarından iyi bir eğitim almış ve İstanbul’da
müderrislik görevine getirilmiştir. Babasının Anadolu ve Rumeli
kazaskerliği yapmış olması Hafîd Efendi’nin de görevinde hızla
yükselmesine zemin hazırlamış, 1799 yılında İstanbul kadılığına terfi
ettirilmiştir. Sultan III. Selim’in (1761-1808) devletin farklı
kurumlarında gerçekleştirmeyi düşündüğü yeniliklere karşı çıkan
Kabakçı Mustafa ve arkadaşlarının 1807 yılında başlattığı isyanlar,
onun tahttan indirilmesi yönünde fetvanın verilmesiyle son bulmuştur.
Bu fetvaya Hafîd Efendi de destek vermiş, Sultan III. Selim’in tahttan
indirilip yerine IV. Mustafa’nın tahta getirilmesinde etkisi olmuştur.
(29 Mayıs 1807) Kabakçı Mustafa isyanına verdiği destek sayesinde
Hafîd Efendi Anadolu Kazaskerliği görevine getirilmiştir. Fakat sekiz
ay gibi kısa bir sürenin ardından III. Selim taraftarlarının özellikle
Alemdar Mustafa Paşa’nın asker toplayıp karşı harekete geçmesiyle
IV. Mustafa tahttan indirilmiş, III. Selim isyancılar tarafından
öldürülmüş olması sebebiyle II. Mahmut tahta çıkarılmıştır (19
Temmuz 1808).1 Alemdar Mustafa Paşa isyancıları tek tek idam
ederken, isyana destek veren ulemayı da ya öldürmüş ya da sürgün

1 Necdet Sakaoğlu, Bu Mülkün Sultanları, Oğlak Yay., İstanbul, 1999, s.403-414.
Mehmed Hafîd Efendi ve Münteha’l-Kelam fi Âyâti’l-Ahkâm Adlı Eseri | 65
Namık Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Yıl: 2016, Cilt: 2, Sayı: 1
ettirmiştir.2 Hafîd Efendi Kaptan-ı Derya Ramiz Paşa aracılığıyla
idamdan kurtulmuş ve memleketi Kastamonu’ya sürgün edilmiştir.
Hafîd Efendi’nin sürgün hayatı çok uzun sürmemiştir. Sultan II.
Mahmut’un 1809’da bir kızının dünyaya gelmesinin saray çevresinde
ve halkta oluşturduğu sevinç üzerine sürgündeki kazaskerler
affedilmiş, tekrar İstanbul’a çağırılmışlardır. Hafîd Efendi bu vesileyle
İstanbul’a dönmüş ve iki yıl kadar sonra Rumeli kazaskerliğine tayin
edilmiştir.3 Bu göreve getirilmesinin hemen ardından humma
hastalığına yakalanan Hafîd Efendi birkaç gün sonra, 21 Aralık
1811’de vefat etmiştir.4 Hafîd Efendi ve babasının kabirleri İstanbul
Fındıkzâde’de bulunan Pîri Mehmed Paşa Tekkesi kabristanındadır.
Kendisi 416 ciltten oluşan kitap koleksiyonunu Süleymaniye
Kütüphanesine vakfetmiştir.5
Hafîd Efendi çok küçük yaşlarından itibaren iyi bir tahsil
görmüş, dönemin en meşhur hocalarından ders almıştır. Pek çok farklı
alanda -hatta o döneme kadar üzerinde çok durulmamış konu ve
alanlarda da- eserler vermiş olan Hafîd Efendi araştırmacı,
sorgulayıcı, cedelci kişiliği sayesinde döneminin ilmî ve siyasi
ortamlarında söz sahibi olmuştur. Eserlerinin yanısıra, konağında
gerçekleştirdiği ilmî ve siyasi tartışmalar devrin gidişatı üzerindeki
etkilidir. Bu çalışmamızda Hafîd Efendi’nin eserlerinden kısaca
bahsedecek ardından onun tefsir alanında kaleme aldığı Münteha’l
Kelâm Fî Âyâti’l-Ahkâm adlı eserini inceleyeceğiz.
2. Mehmed Hafîd Efendi’nin Eserleri

2 Yavuz Bahadıroğlu, Resimli Osmanlı Tarihi, Nesil Yay., İstanbul, 2009, s.395.
3 Nagihan Çağlayan, ed-Dürerü’l-Müntehabâtü’l-Mensûre fî Islâhi’l-Galatâti’lMeşhûre
(İnceleme-transkripsiyonlu metin) Yayınlanmamış Doktora Tezi,
Cumhuriyet Ü. SBE, Sivas, 2016, s.25-29.
4 Aşir Efendizâde Mehmed Hafîd, Ed-Dürerü’l-Müntehabâtü’l-Mensûre Fî Islâhi’lGalatâti’l-Meşhûre
(Galatâtı Hafîd Efendi), Hazırlayan: Yakup Yılmaz, 2. bs. ,
Sage Yayıncılık, Ankara, 2014, IX, 856, s.24.
5 Abdülkadir Özcan, ‘Hafîd Efendi’, DİA, İstanbul, 1997, XV, 112.
66 | Zeynep CERAN
Namık Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Yıl: 2016, Cilt: 2, Sayı: 1
Hafîd Efendi bazı eserlerini Arapça bazılarını ise Türkçe
kaleme almış, bunlardan Türkçe beş, Arapça dört eser günümüze
ulaşmıştır. Müellifin Türkçe yazdığı eserler şunlardır: Kitâbün
Câmi‘un fi’l-Hilâfe, Mehâhu’l-Miyâh, ed-Dürerü’l-Müntehabâtü’lMensûre
fî Islâhi’l-Galatâti’l-Meşhûre, Sefînetü’l-Vüzerâ,ve Divan-ı
Hafîd’ dir. Arapça yazdığı eserler ise Münteha’l Kelâm Fî Âyâti’lAhkâm,
Hadîs-i Erba‘în Hâşiye-i Hayâlî-i Torun Efendi, El-Hâşiyetü
li Mehmed Hafîd ale’n-Nisârî alâ Mîri’t-Tezhîb ve Terceme-i Sî Fasl.
Günümüze ulaşan eserleri yönetim ve siyaset, dil ve edebiyat,
coğrafya, biyografi, tefsir, hadis, fıkıh alanlarındadır. Ayrıca kendisine
ait şerh ve tercümeler de bulunmaktadır. Onun dil ve edebiyata dair
eserlerinin ve özellikle sözlük çalışmalarının Türk diline büyük
katkıları olmuştur. Türk diline Arapça, Farsça, Yunanca ve
Çağatayca’dan geçen kelimeleri ve bu geçişlerin yol açtığı dil
yanlışlarını derinlemesine incelemiştir.6 Yine Osmanlı Türklerinde
sıkça rastlanan kırk hadis derleme geleneğine Hafîd Efendi de
uymuştur.7 Bununla birlikte Hafîd Efendi’nin eserleri uzun yıllar hak
ettiği ilgiyi görebilmiş değildir ve bunlar hakkında eski kaynaklarda
yeterli bilgiye rastlanmamaktadır.8 Hafîd Efendi’nin eserlerinin geniş
hacimleri ve ilmî derinlikleri yanısıra, yazıldıkları dönemin sosyal ve
siyasi olaylarını yansıtıyor olmaları da önemlidir. Zira bu eserlerde
müellif, döneminin olaylarına ilişkin bakış açısını ayet ve hadislerden
hareketle ortaya koymuştur. Dolayısıyla yönetim ve siyasete dair
yazdığı eserlerde de çeşitli ayetlerin tefsirine yer vermiştir.
Hafîd Efendi’nin kaleme aldığı eserlerden bazıları hadis, tefsir,
fıkıh gibi İslami ilimlerin alanına girmektedir. Müderrislik ve
kazaskerlik yaptığı dönemlere ait olan bu eserlerde söz konusu ilimleri
bir bütün olarak ele almış yani günümüzdeki adıyla disiplinler arası

6
Emin Eminoğlu, “Galat Sözlükleri ve Mehmed Hafîd Efendi’nin Galatât
Sözlüğündeki Çağatayca Sözcükler”, Turkish Studies (Türkoloji Araştırmaları),
İstanbul, 2011. VI. cilt, 1. sayı, s.1001.
7 Özcan, a.g.m.,111.
8 Çağlayan, a.g.t.,s.33.
Mehmed Hafîd Efendi ve Münteha’l-Kelam fi Âyâti’l-Ahkâm Adlı Eseri | 67
Namık Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Yıl: 2016, Cilt: 2, Sayı: 1
çalışma yapmış ve örneğin hadis alanında yazdığı eserde tefsirden,
tefsire dair yazdığı eserde fıkıh ve kelamdan faydalanmıştır. O halde
diğerlerini bir kenara bırakarak onun Münteha’l-Kelâm Fî Âyâti’lAhkâm
adlı eserini daha yakından tanımaya çalışalım.
3. Mehmed Hafîd Efendi’nin Münteha’l-Kelâm Fî Âyâti’lAhkâm
Adlı Eseri
a. Eserin Nüsha Tavsifi
Münteha’l-Kelâm Fî Âyâti’l-Ahkâm adlı eserin nüsha tavsifi
Nagihan Çağlayan’ın ed-Dürerü’l-Müntehabâtü’l-Mensûre fî Islâhi’lGalatâti’l-Meşhûre
(İnceleme-transkripsiyonlu metin) adlı doktora
tezinden iktibas edilmiştir:
‘Eserin Süleymaniye Kütüphanesi katalog fişindeki tavsifi
şöyledir: Süleymaniye Ktp., Hafîd Efendi Bl., nr 17. Eser, 187
yapraktan ibaret olup 210x135, 156x77 mm. ölçülerindeki aharlı, su
yollu, filigranlı (filigran fotoğraftan tespit edilemedi) sarımtırak
Avrupa kâğıda nesih hatla ve 23 satırla kopyalanmıştır. Metin 186b
’de
nihayetlenmektedir. Serlevha basit tezhipli, cetveller altın yaldızlıdır.
Nüsha, kenarları altın yaldızlı üzeri ebru kaplı çeharkûşe cild
içindedir. Zahriyede kitabın Hafîd Efendi tarafından 1212/1797-1798
tarihinde vakfedildiği kaydı, hemen altında Hafîd Efendi’nin mührü
mevcuttur. Yazmanın istinsah tarihi ve müstensihi belli değildir.
Başı: Elḥamdü liˈllâhiˈlleẕî düllet âyâtühû ʿaleˈl-ahkâm…
Sonu: … Fe-lemmâ lem-yaʿim lem-yaḳbeliˈt-taḫṣîṣa fî-ḳavlihî lâ-ekle
li-enne ṭaʿâmen ŝâbite iḳtiḍâ’ fe-lâ ʿumûme lehû fe-lâ yaḳbelüˈttaḫṣîṣa.’
9
b. Müellifin Metodu
Hafîd Efendi’nin hemen tüm eserlerinde dikkat çeken,
bir konuda sadece tanımlama ya da açıklamayla
yetinilmemesidir. Onun özellikle dildeki galatlara dair
eserlerinde, kelimenin anlamının yanısıra onunla ilgili başka

9
Çağlayan, a.g.t.,s.35.
68 | Zeynep CERAN
Namık Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Yıl: 2016, Cilt: 2, Sayı: 1
kelimelere ve tarihi, dini, toplumsal ve folklorik bilgilere çok
geniş yer verilmiştir. Örneğin bir ölçek olan ‘erdeb’ kelimesi
anlatılırken diğer ölçü birimlerine geçilmiş, bunlar hakkında
geniş açıklamalar yapıldıktan sonra para basımı, İslam
dünyasında ilk darphanenin kuruluşu, sadaka-i fıtr miktarının
tespiti gibi konularda bilgi verilmiştir. Aynı şekilde ‘kalem’
kelimesi açıklanırken, ‘kitap’ ve ‘yazı’ başlıkları altında yazı
sanatı, yazının tarihi gelişimi gibi konular tablolar ve çeşitli
yazı örnekleriyle birlikte anlatılmıştır. Dolayısıyla onun dile
dair eserleri dahi ansiklopedik bilgiler ihtiva etmektedir.10
Hafîd’in tefsir yöntemi de oldukça sistemli ve
kuşatıcıdır. Ahkâm ayetlerinden hüküm istinbat edilirken
öncelikle ayetin ayetle tefsiri yoluna gidilmiştir. Müfessir aynı
konuyla ilgili olabildiğince fazla ayet zikretmiş, gerektiğinde
hadislerden de deliller sunmuştur. Herhangi bir ayette anlamı
tartışmalı kelime bulunduğunda ise bu kelimenin anlamı başka
ayetlerde aranmıştır. Örneğin Fatiha suresindeki kelimelerin
anlamları büyük oranda Yasin suresinden getirilen delillerle
açıklanmıştır. Bu yaklaşımıyla o, tefsirini sağlam delillere
dayandırmayı hedeflemiş olsa gerektir. Ayetlerin lafızları
genellikle tefsire dâhil edilmemiş, sadece konuyla ilgili olan
kısmı zikredilmiştir. Bunun dışında müfessir Abdullah İbni
Mes’ud, Ümmü Seleme gibi öncü sahabelerden ve özellikle
pekçok konuda Hz. Peygamber’in uygulamalarına bizzat şahit
olan dört halifeden gelen rivayetlere büyük önem vermiş11 ve
kendi ulaştığı sonuçların dayanağı olarak bu kişilerin sözlerini
zikretmiştir. Ardından aralarında Beydâvî, İmam Şafî, İmam
Ebu Hanife’nin de bulunduğu pek çok meşhur âlimin konuyla
ilgili beyanlarına yer vermiş, tüm bu görüşleri serdettikten
sonra ise ‘onlar böyle diyorlar, ben de derim ki’ diyerek kendi

10 Özcan, a.g.m.,112.
11 Mehmed Hafîd, Müntehaˈl-Kelâm fî Âyâtiˈl-Ahkâm, yk. 4a. Eserin ismi buradan
itibaren ‘Münteha’l Kelâm’ olarak zikredilecektir.
Mehmed Hafîd Efendi ve Münteha’l-Kelam fi Âyâti’l-Ahkâm Adlı Eseri | 69
Namık Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Yıl: 2016, Cilt: 2, Sayı: 1
görüşlerini ve bu görüşlere dayanan hükümleri ifade etmiştir.
Bu yönüyle müfessirin hem rivayet hem de dirayet metotlarını
benimsediği ve kullandığını söylemek yerinde olacaktır. Hafîd
Efendi hemen her konuya ait düşüncelerinde geleneğe bağlı
kalmakla birlikte meselelere oldukça geniş bir açıdan
bakabilmiş, öznelliğini cesurca sergilemiştir. Ahkâm ayetlerini
tefsir ederken, çıkardığı hükümlere ilaveten, olağandışı şartları
kolaylaştırıcı uygulamaları da zikretmiştir. Eserin tamamında
bu kolaylaştırıcı yaklaşımın izlerini görmemiz mümkündür.
Buradan onun, sosyal hayatta yeniliklere karşı çıkan gruplara
destek vermekle ya da buna zorlanmakla birlikte, hüküm
verirken çok katı olmaktan kaçındığı sonucuna gitmemiz
mümkündür.
Eserde sosyal hayatı şekillendiren ayetler açıklanırken
herhangi bir başlıklandırmaya veya sınıflandırmaya
gidilmemiş, hukuka dair temel konular birbiri ardına
sıralanmıştır. Fıkıh usulüne dair, nassın manaya delaleti gibi
temel konular ise ayrı bir başlık oluşturulmaksızın bu konular
arasında açıklanmıştır. Ahkâm ayetlerine açıklamalar
getirilirken hem ayetin lafzî anlamının korunmasına özen
gösterilmiş, hem de sosyal hayatın gerçekleri dikkate
alınmıştır. Hafîd Efendi kendi görüşlerini ortaya koyarken,
sağlam delillere dayandığı düşüncesinden hareketle son derece
kendinden emindir. Bu nedenle eserde oldukça net bir dil ve
üslup kullanılmıştır. Nikâhlanma ile ilgili aşağıdaki alıntı buna
örnek gösterilebilir:
‘Aranızdan iffetli hür bir mümine ile nikâhlanmaya gücü yetmeyenler
elleri altındaki mümine kölelerle nikâhlansınlar’ ayetinin delaletinden
anlaşıldığı üzere köle ile nikâh, bir hürle nikâhlanma kudretinin
bulunmadığı durumlarda geçerlidir. Bu kudretin bulunması
durumunda hürle nikâhlanmanın hükmü köle ile nikâhlanmanın caiz
70 | Zeynep CERAN
Namık Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Yıl: 2016, Cilt: 2, Sayı: 1
olmadığı hükmünü te’yid eder. Ayetin mefhumu bu cevaza işaret
eder.’12
c. Eserin Muhtevası ve Özgün Tarafı
Adından da anlaşılacağı üzere Münteha’l-Kelâm Fî Âyâti’lAhkâm
genel itibariyle bir ahkâm tefsiri niteliğindedir. Zira eserde
tefsir, fıkıh, hadis, kelam gibi İslami ilimlere ait önemli konulara yer
verilmiş olmakla birlikte Kur’an’ın ahkâm ayetlerinin yorumları ön
plana çıkmaktadır. Eserin Allah’a hamd ve Resule salat-ü selam ve
müellif için dua ile başlayan giriş bölümünde ilk olarak Fatiha suresi
genel hatlarıyla açıklanmış, ardından besmelenin Fatiha’dan bir cüz
olup olmadığı, surede bahsi geçen ‘dâllîn’den vs. kimlerin
kastedildiği, bu kimselerin ahiretteki hükümlerinin ne olacağı gibi
sorulara cevap verilmiştir.13 Fatiha suresine dair bu açıklamaların
ardından eser, yoğun içeriğine aralıksız devam etmiştir.
Münteha’l Kelâm’ın büyük bölümü ahkâm ayetlerine
ayrılmıştır. Öncelikle abdestin nasıl alınacağı, ayakları
yıkamanın ve meshin hükümleri, suyun temizlenmesi, namazda
surelerin açıktan ya da gizli okunması, imamla kılınan
namazların hükmü, içkili iken namaza yaklaşılmaması ve
sarhoşluğa dair hükümler, haccın rükünleri gibi günlük hayatı
doğrudan ilgilendiren ilmihal bilgileri14, ardından domuz etinin
haramlığı gibi temel haramlar ve helaller delilleri ve illetleriyle
birlikte anlatılmıştır.15 Ardından İslam fıkhının temel
meselelerine geçilmiştir. Bunlardan en önemlileri alım-satım
ve borçlar hukuku ile medeni hukuktur. Müellifin hem bireyi
hem toplumu doğrudan ilgilendiren ekonomiye dair ayetlere
getirdiği açıklamaları, Osmanlı devletinin geçirdiği zor ve
çalkantılı ekonomik süreç içerisinde değerlendirmek yerinde

12 Hafîd, a.g.e.,yk. 186b.
13 Hafîd, a.g.e., yk. 1b-4a.
14 Hafîd, a.g.e.,yk. 11a-28b.
15 Hafîd, a.g.e., yk. 10a.
Mehmed Hafîd Efendi ve Münteha’l-Kelam fi Âyâti’l-Ahkâm Adlı Eseri | 71
Namık Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Yıl: 2016, Cilt: 2, Sayı: 1
olacaktır. Bu zor süreç sebebiyle olsa gerektir, eserde en çok
ele alınan ayetler borçlar hukukuna ilişkin olanlardır.16 Alımsatım
akitlerinin şartları, tarafların görev ve sorumlulukları,
akdin feshedilmesi, gayrimüslimlerle yapılacak akitler ayrıntılı
anlatılmıştır. Yine alışverişte ve hayatın diğer alanlarında
şahitlik konusu üzerinde durulmuş, kimlerin şahitliğinin kabul
edileceği ve şahitliğin insana getirdiği sorumluluk ayet ve
hadislerle açıklanmıştır.17 Bu konunun ele alınmasının önemi
Osmanlı’nın son dönemlerinde, gayrimüslim tebaanın
şahitliğinin ve bu şahitlikle kazanacakları sosyal statünün
yoğun tartışmalara yol açmasından kaynaklanmaktadır.
Anadolu ve Rumeli kazaskerliği yapmış olan Hafîd
Efendi, eserinde Kur’an-ı Kerim’in, müslümanların sosyal
hayatında belirleyici konumundaki pek çok ayetine oldukça
geniş bir perspektiften yaklaşarak ışık tutmuştur. Tefsirin
büyük bölümü çok eşle evlilik, kadına mirastan verilecek pay,
cariye meselesi gibi özellikle medeni hukukun bugün de
tartışılan konularına ayrılmıştır.18 Osmanlı devletinin hemen
tüm kurumlarında yeniliklere gidildiği ve bir hükümdarın söz
konusu icraatlarından dolayı önce tahttan indirilip ardından
katledildiği bir dönemde bu konuları tartışmaya açması,
müfessirin ilmî ve fikrî cesaretini ortaya koyması açısından
ayrıca manidardır. Çünkü çok eşle evlilik ve cariyelik
müessesesi Osmanlı devletinde uzun yıllar devam eden
uygulamalardır. Dolayısıyla konuyla ilgili ayetlere getirilen
açıklamalar, Hafîd Efendi’nin, yaşadığı dönemin anlayışına
sıkışıp kalmayan bir düşünce adamı olduğunu da
göstermektedir. Eserde evliliğin ve boşanmanın şartları,
taraflara getirdiği hak ve sorumluluklar üzerinden anlatılmış,
özellikle boşanma halinde kadına ve çocuklara düşen nafaka

16 Hafîd, a.g.e.,yk. 178b.
17 Hafîd, a.g.e.,yk. 11a.
18 Hafîd, a.g.e.,yk. 155b-186b.
72 | Zeynep CERAN
Namık Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Yıl: 2016, Cilt: 2, Sayı: 1
konusuna geniş yer verilmiştir.19 Osmanlı devletinde toplumsal
çözülmelerin arttığı bir dönemde kaleme alınan bu eserde
müellifin evlilik ve boşanma konularına bu kadar geniş yer
vermesi onun sosyal duyarlılığına ve kendi toplumunda
yaşananlara dair endişelerine işaret etmektedir. Medeni hukuk
kapsamına giren konuların açıklandığı bölümlerde müellif
bireysel hak ve özgürlükleri ortaya koymayı da ihmal
etmemiştir. Bunların başında mülk edinme ve bireysel
tasarruflarda bulunma hakkı gelmektedir. Müellif mülkiyet
edinmeye dair hükümleri ayrıntılarıyla açıklamış ve yine farklı
âlimlerin görüşlerini sıraladıktan sonra kendi fikrini beyan
etmiştir. Osmanlı topraklarında kimin ne kadar mülkiyete sahip
olabileceği konusu da dönemin en çok tartışılan
meselelerindendir.20
Hafîd Efendi uzun yıllar devam eden ve kesin bir netice
alınamayan savaşlardan yorulmuş bir toplumun ferdidir.
Yaşadığı dönemde Osmanlı devleti bir taraftan dış düşmanlarla
cephelerde savaşırken, diğer taraftan bir türlü sonu gelmeyen iç
hoşnutsuzlukların doğurduğu isyanlarla uğraşmaktadır. Sultan
III. Selim’in yeniçeri ocağı yerine modern bir ordu kurma
çabaları isyanları iyice körüklemiştir. Böyle bir ortamda Hafîd
Efendi’nin eserinde İslam şeriatının savaşla ilgili hükümlerine
geniş yer vermesi doğaldır. Eserde kimlere savaş açmanın caiz
olduğu, savaşmanın ve anlaşma yapmanın şer’î hükümleri Hz.
Peygamber’in hayatından getirilen delillerle ayrıntılı olarak
anlatılmıştır. Ardından günlük hayatta sıkça gerçekleşen adam
öldürmeler karşısında alınacak tedbirlere, kısasın şartlarına,
diyetin hükümlerine geniş yer verilmiştir. Öldürme konusunda
ceza hukukunun tüm hükümleri, ilgili ayetlerin lafızlarıyla
birlikte sunulmuştur. Bu konuda uygulama ve rivayetlerinden

19 Hafîd, a.g.e.,yk. 53a-63b.
20 Hafîd, a.g.e.,yk. 90a-98a.
Mehmed Hafîd Efendi ve Münteha’l-Kelam fi Âyâti’l-Ahkâm Adlı Eseri | 73
Namık Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Yıl: 2016, Cilt: 2, Sayı: 1
en çok söz edilen sahabeler Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’dir.21
Bu iki halifenin uygulamalarında Hz. Peygamber’den
getirdikleri dayanaklar eserde ayrıntılı sunulmuştur. Adam
öldürme suçunun kapsam ve şartları, ayrıca katile verilecek
cezanın ne olması gerektiği, çeşitli cezaların caydırıcılık düzeyi
günümüzde olduğu gibi Hafîd Efendi’nin döneminde de yoğun
tartışmaların odağındadır. Zira özellikle iç isyanların
yoğunlaştığı yıllarda faili bilinen ve bilinmeyen cinayetler
artmış, bu durum hukuk açısından büyük problemlere neden
olmuştur. Dönemin zorlu askerî ve siyasi şartlarının gündeme
getirdiği bir diğer önemli konu yetimlik meselesidir.
Dolayısıyla eserde yetimlerin hakları, müslüman toplumun
yetimlere karşı sorumlulukları gibi konulara geniş yer
verilmiştir.22
Hafîd Efendi’yi pek çok müfessirden ayıran temel
özellik, İslam esaslarını ve bunlarla şekillenecek hayatı
bütünsel düşünmesidir. Ahkâm ayetlerini açıklarken tek tek
olaylara uygulanabilecek hükümlere gitmek yerine bireyin ve
toplumun genel faydasına yoğunlaşmış, ulaştığı sonuçların
şeriatın bütünü içerisindeki yerini özellikle vurgulamıştır.23
Yaşadığı dönemin sosyal, siyasi, ekonomik şartları
düşünüldüğünde müellifin bu yaklaşımı daha anlamlı
gelmektedir. Kanaatimizce, Osmanlı’nın son dönemlerinde
giderek zorlaşan bireysel ve toplumsal hayat içerisinde Hafîd
Efendi bir taraftan İslam şeriatının asli yapısını muhafaza
etmenin, diğer taraftan onu farklı inanç ve anlayışlara mensup
insanlar arasında kolay uygulanabilir hale getirmenin
endişesini taşımaktadır.

21 Hafîd, a.g.e.,yk. 14b-28b.
22 Hafîd, a.g.e.,yk. 28b-38a.
23 Hafîd, a.g.e.,yk. 6a.
74 | Zeynep CERAN
Namık Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Yıl: 2016, Cilt: 2, Sayı: 1
Hafîd Efendi’nin bu tefsirini dikkate değer kılan bir
başka yönü ise ahkâm ayetlerinin kapsamını genişletmesidir.
İslam hukuk usulünün ahkâm ayeti kapsamına aldığı ayetlerin
yanısıra, çeşitli konularla ilgili ayetlerden de hüküm çıkarma
yoluna gidilmiştir. Örneğin Hz. İsa’ya Allah’ın oğlu, meleklere
ise Allah’ın kızları diyenlerden bahseden ayetlerin
açıklanmasının ardından günümüzde böyle düşünen kimselere
uygulanacak ceza ya da bu kimselerle kurulacak ilişkinin
sınırları vs. ile ilgili hükümlere de yer verilmiştir. Böylece
birbirlerinden farklı düşüncelere sahip gayrimüslim
toplulukların aynı hükümlere tâbî tutulamayacağı mesajı
verilmiş olmalıdır. Osmanlı devletinde müslümanlarla
gayrimüslimlerin birlikte yaşadıkları ve azınlıkların toplumun
çeşitli kademelerinde giderek daha çok söz sahibi oldukları bir
ortamda onlar hakkında verilecek hükümler ayrıca önem
kazanmıştır. Bu açıdan düşünüldüğünde bir tefsirin, özellikle
bir ahkâm tefsirinin, yazıldığı dönemin şartlarından ne kadar
etkilendiği ve Kur’an’ı yorumlama farklılıklarının nedeni daha
iyi anlaşılmaktadır.
Münteha’l Kelâm çok hacimli olmamasına rağmen
içerik açısından oldukça yoğun ve zengindir. Sadece belirli
ahkâm ayetlerinin tefsir edilmesiyle yetinilmemiş, özellikle
tefsir ve fıkıh usullerinin çok temel konularına, ayrıca kadim
meselelere geniş yer verilmiştir. Tefsir usulü alanına giren
Kur’an kıraatindeki yedi harf meselesi, kıraat farklılıklarının
anlama etkisi,24 nesh konusu, yine fıkıh usulü alanına giren,
ayetten hüküm istinbat etme yolları, nassın hükme delaleti,
hükmün genişletilmesi ya da tahsisi gibi konular ayrıntılı
açıklanmıştır. Müellif usule dair meselelerde geleneksel

24 Bu konuda özellikle Fatiha suresinde geçen ‘mâlik’ kelimesinin ‘melik’ şeklinde
okunmasının delilleri ve oluşacak anlam farklılıkları ayrıntılı açıklanmıştır. Bkz.
Hafîd, a.g.e.,yk. 3a.
Mehmed Hafîd Efendi ve Münteha’l-Kelam fi Âyâti’l-Ahkâm Adlı Eseri | 75
Namık Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Yıl: 2016, Cilt: 2, Sayı: 1
yaklaşımı benimsemekle birlikte kendi yorumlarıyla bu
yaklaşımı genişletmiştir.
Hafîd Efendi’nin tefsiri, birbirinden çok ayrıymış gibi
algılanan kelam ile hadisi birlikte değerlendirmesi açısından
büyük önem taşımaktadır. Kelam alanına giren çok temel
meseleler, örneğin Allah’ın isim, sıfat ve fiilleri, bunların insan
algısını aşan anlam ve işlevleriyle, kâinattaki tecellileri, hem
sahabeden rivayet edilen hadislerle hem de Beydâvî başta
olmak üzere farklı âlimlerin görüşleriyle birlikte ortaya
konmuştur. Allah’ın ‘ol’ demesiyle mevcudatın nasıl can
bulduğu sorusu, üzerinde en çok durulan meselelerden
birisidir.25 Hafîd Efendi ilk bakışta sadece kelama dair bir
meseleye açıklık getiriyormuş gibi görünen ayetlerden dahi
sosyal hayata doğrudan uygulanabilecek bir hüküm
çıkarabilmiştir.26 Buradan müellifin İslamî ilimleri birbirinden
ayrı düşünmediği, hepsinden aynı ortak sonuca gitmeyi
hedeflediği ortaya çıkmaktadır. Bu durum, çağdaş dönemlere
ait bir metotmuş gibi algılanan interdisipliner (alanlar arası)
yaklaşımın Hafîd Efendi’nin yaşadığı XVIII. yüzyılda bilinen
ve ilmî eserlerde uygulanan bir metot olduğunu göstermesi
açısından önemlidir.
Sonuç
Mehmed Hafîd Efendi külliyatı içerisinde, önemli bir
yeri olan Münteha’l Kelâm, yazıldığı dönemde yaşananlar
nazarı itibare alındığında, tefsir ilmi açısından son derece
önemlidir. Son dönemlerin tefsir çalışmalarında itibar edilen
pekçok yöntemi aynı anda kullanmış olması ve ayrıca tefsir
ilminin önemini hiç yitirmemiş konularını özlü bir şekilde
ihtiva etmesi bu tefsirin değerini daha da artırmaktadır.

25 Hafîd, a.g.e.,yk. 6a.
26 Hafîd, a.g.e.,yk. 7b.
76 | Zeynep CERAN
Namık Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Yıl: 2016, Cilt: 2, Sayı: 1
Yöntem ve içeriğinden genel hatlarıyla bahsettiğimiz bu eserin
tefsir, fıkıh, hadis, kelam gibi ilimler açısından ele alınmasının,
sözkonusu alanlara büyük katkıda bulunacağı kanısındayız.
Hangi alanla ilgili olursa olsun bir eserin, müellifinin yaşadığı
dönemin sosyal, siyasi, askerî, ekonomik vs. şartlarını
yansıttığı gerçeğinden hareketle, onun Osmanlı’nın son
dönemlerindeki ilim anlayışına, toplumsal problemlerin ulema
tarafından nasıl görüldüğü ve çözümler teklif edildiğine,
genelde tefsirin özelde de ahkâm tefsirinin bu devirde canlı bir
şekilde varlığını muhafaza ettiğine vs. ışık tutacağını
söyleyebiliriz.
Kaynakça
Aşir Efendizâde Mehmed Hafîd, Ed-Dürerü’l-Müntehabâtü’l-Mensûre Fî Islâhi’lGalatâti’l-Meşhûre
(Galatâtı Hafîd Efendi), Hazırlayan: Yakup Yılmaz, 2.
bs., Sage Yayıncılık, Ankara, 2014.
Bahadıroğlu, Yavuz Resimli Osmanlı Tarihi, Nesil Yay., İstanbul, 2009, s.395.
Çağlayan, Nagihan ed-Dürerü’l-Müntehabâtü’l-Mensûre fî Islâhi’l-Galatâti’lMeşhûre
(İnceleme-transkripsiyonlu metin) Yayınlanmamış Doktora Tezi,
Cumhuriyet Ü. SBE, Sivas, 2016.
Eminoğlu, Emin “Galat Sözlükleri ve Mehmed Hafîd Efendi’nin Galatât
Sözlüğündeki Çağatayca Sözcükler”, Turkish Studies (Türkoloji
Araştırmaları), İstanbul, 2011. VI. cilt, 1. sayı, s. 996-1012.
Mehmed Hafîd, Müntehaˈl-Kelâm fî Âyâtiˈl-Ahkâm, Süleymaniye Ktp., Hafîd Efendi
Bl., nr 17.
Özcan, Abdülkadir ‘Hafîd Efendi’, DİA, İstanbul, 1997, XV, 111-112.
Sakaoğlu, Necdet Bu Mülkün Sultanları, Oğlak Yay., İstanbul, 1999.
Uslu, Recep Mehmed Hafîd Efendi ve Musiki, Pan Yay., İstanbul, 2001.

Konular