17.YÜZYIL OSMANLI TARİHÇİLERİ VE ESERLERİ

17.YÜZYIL OSMANLI TARİHÇİLERİ
VE ESERLERİ
Tarih Bölümü Öğrencisi Muş Alparslan Üniversitesi
Fen Edebiyat Fakültesi Esra Merve ÇAKABAY
GİRİŞ:
İ�nsanlar çeşitli alanlarda edindiği tecrübeleri gelecek nesillere aktarma ihtiyacı
duymuştur ve kendileri ile ilgili çeşitli konuları yazılı hale getirmişlerdir. İ�nsanların, olayları
kaydetme ihtiyaçları Tarih yazıcılığını ortaya çıkarmıştır. Fakat Tarih yazıcılığı, insanların
ihtiyaçlarına, beklentilerine, dönemin siyasi, ekonomik, kültürel özelliklerine göre değişiklik
göstermiştir. Bunların sonucunda farklı Tarih yazımları ve kavramlarını ortaya çıkarmıştır.
Hititlerdeki yıllıklar (Anallar), Ruslarda Kronikler, Kök Türk devletlerinde Orhun Abideleri
ve Osmanlıdaki Vakayinamelerdir. Osmanlı’da Tarih yazıcılığı 15.yüzyılın ortalarında
başlamıştır. İ�lk eserler Menâkıbname, Destan, Gazavatname türündeydi. 16.yüzyılda biyografi
ve bibliyografi tarzında ilk eserler yazıldı. 17.yüzyıl Osmanlı tarihi dil ve üslup bakımından
16.yüzyıl kaynaklarına göre daha ağırdır fakat 16.yüzyılın üslubunu devam ettiren tarihçilere
de rastlanılmıştır.17.Yüzyıl eserleri konularına göre; Genel Tarihler, Vakayinamler, Hususi
Tarihler, Teşkilata Ait Eserler, şeklinde ayırmak mümkündür.
TARİH YAZARLARI:
İ�YÂ� NÎ� CAFER ÇELEBİ�:
İ�yânı (Ayânî�) lakabıyla bilinir. Ca’ferin söylediğine göre Peçvs (Macaristanlı)’lidir. 1
İ�brahim Peçuylu’nun dedesi olduğu söylenmektedir. Yazdığı eserlerinde hayatı ve bulunduğu
görevler hakkında bilgiler yoktur. Sadece Peçuy ve Tımışvar Hazinesi defterdarlığında
bulunduğu ve uzun bir süre Peçuy Şehrinde kaldığına dair bilgiler bulunmaktadır. Doğum
tarihi ve ölüm tarihi hakkında bilgiler bulunmamaktadır.2
1 Franz Babinger ,Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri, (Çev. Coşkun Üçok), Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara
1992, s.136.
2 Necdet Öztürk, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları OSMANLI TARİHÇİLERİ –Ahmedî’den Ahmed
Refik’e-,Bilge Kültür Yayıncılık, İstanbul 2015,s. 105.
Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi
24
ESERLERİ:
Cihadnâme-i Hasan Paşa, Zübdetü’n –Nesâyih ve Umdetü’t Tevârih, Nurnâme,
Târih-i Cedîd Ungrus ve Nesâyih-i mülûk adlı eserleri bulunan müellifin Sultan Ahmed camii
mimarı olan Mimar Mehmed Ağa ile birlikte Risâle-i Mimâriyye adlı eseri hazırladığı söylenir.
Cihânâme-i Hasan Paşa adlı eserinde Kanijeli Hasan Paşa’nın 1591-1606 yılları arasındaki
Hayatı ve Savaşlarını anlatır.3

ŞEYHÜLİSLAM HOCA-ZADE MEHMED EFENDİ
(ŞEYHÜLİSLAM MEHMED EFENDİ):
Hoca-zâde Mehmed Efendi, Hoca Sadeddin Efendinin en büyük oğludur. Şubat 1568’de
(28 Şaban 975) Bursa’da Dünya’ya gelmiştir. 4
Babası III.Murad’ın Hocası Tarihçi Şeyhülislam
Hoca Sadeddin Efendidir.5
İ�lk eğitimini babası ve aile dostlarının yanında almıştır. Ü� stün
zekâsı ve kabiliyeti sayesinde eğitimini kısa sürede tamamlamıştır.6
Babasının konumundan
dolayı, İ�smihan Müderrisliği,1589’da Sahn-ı Seman, 1591’de Sultan Selim aynı yıl içerisinde
Süleymaniye Medreselerinde müderrislik yaptı. 1593’te görevi kabul etmeyen Bâkâyi
efendinin yerine Mekke Kadılığına getirilmiştir. 1596 da Mevlânâ Şemseddin Efendinin yerine
İ�stanbul kadılığına ve aynı yıl içerisinde Muhyiddin Efendinin yerine Kadıasker oldu.7
Babası
ve padişah ile birlikte eğri seferine katılmıştır ve Haziran 1599 da Rumeli Kazaskerliğine
atanmıştır. Şeyhülislamlık makamına 2 Ağustos 1601’de, 5 Haziran 1608 tarihleri olmak
üzere ikinci kez atanan Mehmed efendi toplam sekiz sene on bir ay on beş gün makamda
kaldıktan sonra, 1615 yılında 48 yaşında iken İ�stanbul’da çıkan taun salgının sonucunda
hayatını kaybetti.8
ESERİ:
İ�btihâcü’t-Tevarih:
Kanuni Döneminin 33 yılını anlatan Eser Yazarın Babası Hoca Sadeddedin Tâcü’ttevarih’in
devamı niteliğindedir. Babasının yazmayı arzuladığı ve yazamadığı eseri
tamamlamak niyetiyle kaleme aldığı eseridir. Eserde konu olarak ele aldığı dönemde meydana
gelen olaylar ve gelişmeler hakkında ayrıntılı bilgi vermektedir. Eserde; Sefer Hazırlıları,
Sefer boyunca yaşanan gelişmeler, seferin sonuçları, yapılan Düğün, Sünnet gibi vb. Törenler
3 Öztürk, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları OSMANLI TARİHÇİLERİ –Ahmedî’den Ahmed Refik’e-
,s. 105.
4 Ahmet Akgün, “Şeyhülislam Hoca-zâde Mehmed Efendi ve Eseri İbtihâcü’t-Tevarih”, Balıkesir Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl 1998, Cilt 1, Sayı 2, s. 68.
5 Öztürk, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları OSMANLI TARİHÇİLERİ –Ahmedî’den Ahmed Refik’e- ,
s.106.
6 Öztürk, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları OSMANLI TARİHÇİLERİ –Ahmedî’den Ahmed Refik’e-,
s.106.
7 Akgün,” Şeyhülislam Hoca-zâde Mehmed Efendi ve Eseri İbtihâcü’t-Tevarih”, s.69.
8 Öztürk, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları OSMANLI TARİHÇİLERİ –Ahmedî’den Ahmed Refik’e-, s.106.
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi JOURNAL
Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3
25
hakkında bilgi edinile bilinir.9

SÂFİ MUSTAFA EFENDİ:
Hayatı hakkındaki bilgilere daha çok kendi eserlerindeki bilgilere kendi eserlerindeki
bilgilerden rastlanır. Atai onun hakkında kısa bir biyografi yazmıştır. Bu biyografiye göre
Makedonya’nın Kesriye Kasabası civarında Hurpiş’te doğmuştur. Ailesi askeri kökenliydi
ve Zeâmet mensubuydu. Daha sonra bu Zeâmet kendisine geçmiştir. Bu arada medrese
eğitimi alarak müderris oldu. Fakat hangi medreselerde müderrislik yaptığına dair bilgilere
ulaşılmamıştır. Mütefrrikalıkla kanijenin fethiyle sonuçlanacak olan sefere katıldı. Kale
alındıktan sonra camiye çevrilen bir binada hutbe okuyup, ilk Cuma namazını kıldırdı.
Ardından bir müddet Bursa ve Gemlik’te kaldı. Daha sonra İ�stanbul Cerrah Paşa Caminde
imamlık yaptı.10 1606 yılında sultana imam olmuştur. Temmuz 1615’te kendisine 250 akçe
aylıkla Anadolu Kadılığı verilmiştir.11 Kendisine Anadolu kadılığı verildikten sonra 1616
yılında vefat etmiştir.12
ESERİ:
Zübdetü’t Tevârih:
Sâfi’nin en meşhur eseridir. I.Ahmed’in emri üzerine ele aldığı bu eserinde I.Ahmed
dönemini anlatmıştır. İ�ki ciltte düzenlediği eserinin giriş kısmında imamlık yaptığı dönemde
gördüğü ilgi ve alakadan dolayı I.Ahmed’in Menâkıbnameleri ve I.Ahmed döneminde yaşanan
olayları, padişaha karşı olan şükranlarını anlatmıştır. Eserin I. Cildini Receb 1018 (Ekim 1609),
Şâban 1019( Kasım 1610) ve Şevval 1020 (Aralık 1611) tarihinde Müsvedde halinde kaleme
alışmıştır. II. Cilde 1024 (1615) yılı başlarında başlamıştır. Bu iki cildin dışında III. Cildi de
Kaleme almak istediği belirmiştir, fakat bu kısmı yazmamıştır.13 Eserin içeriğine gelirsek;
Mustafa Sâfi efendi bu eserinde; I.Ahmed’in tahta çıkışını, kılıç kuşanmasını, Padişahın Manevi
ve fiziki özelliklerini tasvir etmiştir. I. Ahmed’in fiziki ve manevi özelliklerinden bahsettikten
sonra, Osmanlı padişahları ve onların Gazaları hakkında bilgilerde vermiştir ve birinci cildi
bitirmiştir.
Eserinin ikinci cildinde ise; Avusturya ve İ�ran savaşları, Celâlilerin ayaklanmaları ve
ülkeye verdileri zararlar, İ�stanbul ve Saray olaylarından, Bursa ve Edirne Seyahatleri, Av
Partileri, Kâbe’nin tamiri gibi siyasi olaylar eserin ikinci cildinin konuları arasında yer alır.
Eserin ikinci kısmı daha çok sözlü Rivayetlere dayanmaktaydı. Verdiği bilgileri belgelere
dayandırmaktaydı fakat ikinci cildi belirtmemiştir. Mustafa Sâfi Efendinin bu eseri başta Kâtip
Çelebi olmak üzere birçok tarihçi kaynak olarak kullanmaya başlamıştır. 14
9 Öztürk, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları OSMANLI TARİHÇİLERİ –Ahmedî’den Ahmed Refik’e- ,
s.106.
10 Bekir Kütükoğlu, “ Sâfi Mustafa Efendi”, Türkiye Diyanet İslam Ansiklopedisi, İstanbul 2008, Cilt:35, s.471-472.
11 Babinger, Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri, s.162.
12 Öztürk, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları OSMANLI TARİHÇİLERİ –Ahmedî’den Ahmed Refik’e- ,
s.106.
13 Kütükoğlu, “ Sâfi Mustafa Efendi”, s.471-472.
14 Öztürk, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları OSMANLI TARİHÇİLERİ –Ahmedî’den Ahmed Refik’e- , s.107.
Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi
26
AYN ALİ EFENDİ:
Doğum ve ölüm tarihi tam olarak bilinmemektedir. Manisalı olduğu ve 17.yüzyıl
başlarında vefat ettiği söylenir. Eğitimi ve yetişmesi hakkında bilgiler çok azdır.15 I.Ahmed
döneminde Divan Kâtipliği, Mısır Defterdarlığı, Defter-i Hâkini Emirliği görevlerini yapmıştır.16
Bugüne kadar, Ayn-ı, Aynî�, Aynı, Ayn, şeklinde okunan lakabın nerden geldiğine dair açığa
kavuşturulmuş bilgiler yoktur. Bu lâkaplar şöyle açıklanmıştır; Divan Kâtipliği yaptıkları sıra
da Divan kâtiplerine asıl isimlerinin yerine verilen lâkaplardır.17
ESERİ:
Risâle-i Kavânîn-i Âl-i Osman ve Hulâsa-i Mezâmîn-i Defter-i Dîvân:
1607’de Sadrazam Kuyucu Murad Paşa’nın emriyle yazılmış ve sultan I.Ahmed’e
takdim edilmiştir. Osmanlının sancak beylerinden, mirimiran ve tımar defterdarlarının
kanunlarından, beylerbeyinin mahiyetindeki askerler cetvel şeklinde verilmiştir. Bu eser,
1864’te basılmıştır ve 1997’de eser üzerinde Yüksek Lisans Tezi yapılmıştır.18
RAMAZANZADE MEHMED EFENDİ:
Kaynaklarda doğum tarihi 962(1555) veya 968 olarak verilir. Doğum yeri hakkında
kessin bilgiler yoktur. Fakat bazı kaynaklarda dedesinin doğum yeriyle karşılaştırılarak
Merzifon’da dünyaya geldiği ve daha sonra eğitimi için İ�stanbul’a gittiği ifade edilir. Babası
Molla Nişancızâde Ahmed Efendi, Dedesi küçük nişancı Ramazanzâde Mehmed çelebidir.19
İ�limle meşgul ailenin çocuğu olduğu için sıkı bir eğitim almıştır. Eğitimini tamamladıktan
sonra birçok medresede müderrislik yapmıştır. Daha sona Bağdat, Yenişehir, Ü� sküdar, Mekke
ve Edirne’de Kadılık yapmıştır. 1622’de Edirne’de vefat etmiştir.20
ESERİ;
Mir’ât-ı Kâ’inât:
Bu eser sekiz kısım ve 118 Bab ve 24 Fasıl üzerine yazılmıştır. Altıncı kısım Osmanlı
devletinin kuruluşundan kanuni devrinin sonuna kadar, Osmanlı padişahları ve onların
dönemindeki siyasi olaylar anlatılır.21 Kanunin vefatıyla eser son bulmuştur. Yazarın bu
eserinde birçok efsanevi hikâyeler bulunur. Yazar bu eserinde Kâtip Çelebiyi övülmeye
değer bulmuştur. Bu eser Dünya ve İ�slam Tarihi adıyla sadeleştirilerek iki cilt şeklinde
15 Mehmet İpşirli, “ Ayn Ali Efendi”, Türkiye Diyanet İslam Ansiklopedisi, İstanbul 1991, Cilt 4, s.258.
16 Öztürk, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları OSMANLI TARİHÇİLERİ –Ahmedî’den Ahmed Refik’e- ,
s.107.
17 İpşirli, “ Ayn Ali Efendi”, s.258.
18 Öztürk, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları OSMANLI TARİHÇİLERİ –Ahmedî’den Ahmed Refik’e-, s.107.
19 Tahsin Özcan,“Nişancızâde Muhyiddin Mehmed”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul 2007, Cilt
33, s.161.
20 Öztürk, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları OSMANLI TARİHÇİLERİ –Ahmedî’den Ahmed Refik’e- ,
s.108
21 Öztürk, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları OSMANLI TARİHÇİLERİ –Ahmedî’den Ahmed Refik’e- , s.108
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi JOURNAL
Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3
27
yayınlanmıştır.22
HÜSEYİN TÛGÎ ÇELEBİ:
Daha çok Tûgî� lakabıyla tanınır. Musîbetname adlı eserinde kendi künyesini Hüseyin
b. Sefer b. Abdullah adıyla tanıtır.23Belgrad civarında olan Sirem bölgesindeki Ereğli de
doğmuştur. Şiirlerinde Tûgi mahlasını kullanmıştır. Küçük yaşta devşirilmiştir ve kul
sistemine dâhil olmuştur. Kuyucu Murat Paşanın celaliler ve İ�ranlılar üzerine yaptığı sefere de
katılmıştır. Solaklık görevinde sekiz yıl görev yaptıktan sonra emekliye ayrılmıştır. Ne zaman
vefat ettiğine dair bilgilere ulaşılmamıştır.24
ESERİ:
Târih-i Tûgî:
II. Osman’ın öldürülmesiyle sonuçlanan olayların görgü şahidi olan Hüseyin Tûgi’nin
Musibetnâme’si İbretnümâ, Vak’a-i Sultan Osman, Târih-i Tûgi ve Tûgi Târihi gibi adlarla da
anılır. Babinger’e göre eser IV. Murad’ın cülûsundan bir süre sonra yazılmıştır. Telif tarihi
veya bunu ima eden bir kayıt yoksa bazı ipuçlarından eserin 1031 yıllarında yazıldığı, ancak
daha sonra birkaç defa müellifi tarafından ele alındığı ve IV. Murad’ın cülûsunun ardından
muhtemelen 1032’ye doğru son şeklinin verildiği anlaşılmaktadır. Musîbetnâme’de esas olarak
II. Osman’ın hal’i ve katliyle ilgili vak’alar anlatılmaktaysa da I. Mustafa’nın birkaç aylık ikinci
saltanatı dönemi olayları hakkında bilgi verilmekte ve eser IV. Murad’ın cülûsunu müteakip
sona ermektedir. Eserin birkaç telif merhalesi vardır. İ�lk yazımında bulunan mukaddime
diğer teliflerde mevcut değildir. Muhteva bakımından Musîbetnâme İ�stanbul’da ve taşrada
vuku bulan hadiseler olarak iki bölüme ayrılabilir. İ�lk bölümde günlerce II. Osman’ın cülûsu
ve hal’iyle sonuçlana olaylar, ikinci bölümde Sultan Osman’ın ülkenin her tarafına gönderdiği
gizli emirler üzerine taşradaki yeniçerilere karşı takınılan tavır ele alınmıştır. Eserde tayin ve
ölümler de yer alır.25
SÜHEYLÎ AHMED EFENDİ:
Farsça divanının başına koyduğu ve kısmen de kendi biyografisini anlattığı Hasbihâl adlı
mesnevisinin ilk beyitlerinde Şeyh Â� zerî�’ye şiirlerini okuyup kendisine bir mahlas vermesini
istemiştir. O da Süheylî� mahlasını vermiştir. Süheylî� Herat’ta 845 yılı veya öncesinde doğduğu
tahmin edilir. Ailesi hakkında kendisinin ve Devletşah, Nevai’nin verdiği bilgiler dışında fazla
bilgi yoktur. Babasına dair kaynaklarda hiçbir bilgiye rastlanmamaktadır. Eserlerinde iyi bir
tahsil gördüğü, dönemin ilimlerini iyi bildiği ve genç yaşta siyaset sahnesinde görüldü. Ebu
Said Mirzaha’nın saltanata gelişinde aktif rol oynadı ve onun emrine girdi. Sultan Hüseyin
Baykara’nın Horasan’a hâkim olduğu 870 yılında Herat’a giderek Emir sıfatıyla Baykara’nın
nedimliğini yaptı. Süheylî�’nin hayatının son yılları hakkında kaynaklarda bilgiler yoktur.
Süheylî�’nin ölümü hakkında kaynaklarda değişik tarihler verilir. Bunlar arasında Sâm
22 Babinger, Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri,s.166.
23 Nezihi Aykut, “Hüseyin Tûgî”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul 1999, Cilt 19, s 16.
24 Öztürk, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları OSMANLI TARİHÇİLERİ –Ahmedî’den Ahmed Refik’e-,
s.108.
25 Nezihi Aykut, “Hüseyin TûgΔ, s 16.
Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi
28
Mirza’nın söylediği 918 yılı doğruya en yakın olanıdır.26
ESERLERİ:
Târih-i Şâhî�:
Hz. Â� dem’den 1628 yılına kadar olayları konu alan eser yazarın ifadesine bakılırsa
78 tarih kaynağından faydalanılarak yazılmıştır. Hz. Peygamberin hayatının ayrıntılı olarak
yer aldığı eser dört halife, on iki imam, Anadolu beylikleri, Anadolu dışında hüküm süren
Türk devletleri Acem, Şirvan gibi hanlıklar, Hicaz, Yemen Ve Mısır idareleriyle kuruluşundan
1628’e kadar Osmanlı tarihini anlatmaktadır.
Târih-i Mısr-ı Kadî�m ( ed-Dürretü’l-yetî�me fî� evsâfi Mısri’l-kadî�me):
İ�bn-i Zünbül’ün feth-i Mısır adlı eserinin tercümesidir ve Hz. Â� dem’den Çerkez
hükümetlerinin sonuna kadar olan Mısır tarihini özet şeklinde anlatır.
c- Târih-i Mısr-ı Cedîd :
İ�bn-i Zünbül’ün feth-i Mısır adlı eserinin tercümesi olan bu eser 1515’ten 1621’e kadar
olan olayları anlatır.27
MEHMED BİN MEHMED ER-RÛMİ:
Eserlerinde adı Mehmed b. Mehmed b. Mahmud olarak bildirir. Ayrıca kendisi için
Rûmî� ismini kullanır. Osmanlı tarihinde daha çok Edirnevî� olarak tanınır. Hayatı hakkında
bilgiler çok azdır. Eserlerinde hayatı hakkında doğrudan bilgi yoktur. İ�lk eserinde mesleğini
Divan-ı Hümayun’da Ahkâm kâtibi olarak bildirir. İ�kinci eserinde ise mesleğini müderris
olarak belirtir. 1050 yılında vefat etmiştir.28
ESERLERİ:
a-)Nuhbetü’t- Tevârih Ve’l-ahbâr:
İ�ki ciltten oluşan bu eserin birinci cildi İ�slam tarihini, ikinci cildinde ise kuruluştan I.
Ahmed’in vefatına kadarki Osmanlı tarihini içerir. 1276’da yapılan yayını eksik ve hatalıdır.
b-) Tevârih-i Âl-i Osman:
Bu eseri, 1592-1640 yılları arasındaki dönemde yaşamış olan padişah, veziriazam,
sadaret kaymakamı, kubbe veziri, vezirlik rütbesi almış defterdar, şeyhülislam, Anadolu ve
26 Şerife Yalçınkaya,“Süheylî Nizâmettin Ahmet”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul 2010, cilt 38,
s. 33.
27 Öztürk, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları OSMANLI TARİHÇİLERİ –Ahmedî’den Ahmed Refik’e-,
s.109.
28 Abdurrahman Sağırlı, “Mehmed B. Mehmed Edirnevî”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul
2003,Cilt 28, s.495.
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi JOURNAL
Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3
29
Rumeli kazaskeri, İ�stanbul, Edirne ve Mısır kadıları gibi görevlilerin aynı gruplar halinde
tasnif edilmiş bir şekilde hâl tercümelerinden meydana gelmiştir. Bu anlamda eser, müstakil
hâl tercümesi geleneğinin ilk eseri kabul edilebilir. Müellifin adı geçen bu iki eseri doktora
tezi olarak hazırlanmıştır.29
HASAN BEYZADE EFENDİ:
Küçük lakabıyla anılan Reî�sülküttâb Hasan beyin oğludur. Medrese eğitimini
tamamladıktan sonra gelirinin az olması dolayısıyla ilmiye sınıfından ayrılıp Divan-ı Hümayun
hizmetine girdi. III. Mehmed’in Eğri seferine katılanlar arasındadır. Aynı zamanda bu seferde
Sadrazam Damat İ�brahim Paşa’nın tezkireciliği hizmetini yaptı. Nisan 1604’te Gedikli Kâtipler
arasında yer alıp beratı yenilenen Hasan Beyzâde 1604’te Defter-i Hâkâni emini kaymakamı,
1605’te defter emini oldu. Bundan sonra maliye hizmetine girdi. Tuna defterdarı olduğu
anlaşılan Hasan Beyzade görevi esnasında Erdel ve Eflak seferlerine katıldı. Bu görevinden
ayrıldıktan sonra Kefe beylerbeyliğine tayin edildi ve Karadeniz’de Ö� zi suyu civarında bulunan
Kılburnu kalesinin tamiriyle uğraştı. Fakat hizmetleri beğenilmediği için beylerbeyliğinden
azledildi. Bir müddet sonra Halep eyaleti defterdarlığına tayin edildi. Daha sonra Karaman
defterdarı olarak kısa bir süre görev yaptı. Emekliye ayrıldıktan sonra Tuna defterdarı oldu.
IV. Murad’ın Revan seferine katılarak seferin oluşuna yakından şahitlik etmiştir. Fakat ne
görevle seferde bulunduğu belirtilmemiştir. Hasan Beyzâde sefer dönüşünden kısa bir süre
sonra 1046’da vefat ettiği söylenmektedir. 30
ESERLERİ:
Telhî�s-i Tâcü’T Tevârih:
Hasan Beyzâde’nin ilk kısmını oluşturan eser Hoca Sadeddin’in Tâcü’t Tevârih eserinin
özetidir. Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan 1520’ye kadar anlatılan bu kısım adı geçen esere
göre daha anlaşılır ve özet şekilde yazılmıştır. Bundan dolayı eserin bu kısmının orijinal tarafı
yoktur.
Zeyl-i i Tâcü’t Tevârih:
Hasan Beyzâde tarihinin orijinal kısmıdır. Kanuni Sultan Süleyman döneminden
itibaren IV. Murad dönemindeki önemli olayları anlatan kısımdır. Bu eserde anlatılan olayların
çoğunluğu kendi gözlemlerine dayanmaktadır, diğer kısmı ise daha önce yazılmış eserlerden
alınan bilgilerden oluşur. Eserin en önemli kısmı yazarın bizzat şahit olduğu devirlerdir. Bu
eser içerik bakımından iki kısma ayrılır. Birinci bölümde Kemal Paşazade, Matrakçı Nasuh,
Küçük Nişancı Mehmet Paşa gibi müellifler ve Hasan Beyzâde’nin babası Reisülküttap Hasan
beyden naklen verdiği bilgilere dayanır. Asıl önemli olan ikinci bölümde ise III. Mehmed
devrinden itibaren katıldığı seferler ve aldığı görevler, içinde bulunduğu tarihi olayları
kronolojik sırayla bazen de sebep ve sonuçlarla anlatır. Bu eser üç cilt olarak yayınlanmıştır.
Birinci cildi tahlil ve kaynak tenkidi içerir. İ�kinci cildinde yazarın kullandığı kaynakları ve
29 Öztürk, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları OSMANLI TARİHÇİLERİ –Ahmedî’den Ahmed Refik’e- ,
s.11o.
30 Nezihi Aykut,”Hasanbeyzade Ahmed Paşa”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam ansiklopedisi, İstanbul 1997, Cilt 16,
s.363-364.
Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi
30
babasından naklen verdiği bilgilere dayanır. Son kısmında dizin olan üçüncü ciltte ise yazarın
kendi gözlemlerini anlattığı bölümdür.
Usûlü’l Hikem fi Nizâmi’l-âlem:
Siyasetname türünde olan bu eser Zemahşerî�’nin, Rebî’u’l-ebrârına dayanan Muhyiddin
Mehmed b. Hatip Kasım’ın Ravzu’-ahyar adlı eserinin kısaltılmasıyla ortaya çıkmıştır. II.osman
döneminin sadrazamı Güzelce Ali Paşa adına yazılmıştır. Bir mukaddime, dört bölümden
ve bir hatimden oluşmaktadır. Eser kaynağı olan Rebî’u’l-ebrârdan seçmeler yapılarak
oluşturulmuştur. Hasanbeyzade’nin hayatının bazı bölümlerini aydınlatan bazı bölümlerde
vardır.
Mecmû’a:
Baysun’un Hasanbeyzade hakkında yazmış olduğu iki makalesindeki bilgilere göre
131 sayfadan oluşan ve Talik hattıyla yazılmış olan mecmua, Hasanbeyzade’nin kaleminden
çıkmış aynı hatun vakfiyesi ile dört manzumeyi, yirmi kadar münşeatı ve birisi tamamlanmış
üç tane Kanije fethnâmesi’ni içerir. Mecmua da ayrıca fetvalar, mektuplar, manzum ve mensur
yazılar bulunur.31
TULÛ-Î ÇELEBİ:
Kişiliği hakkında bilgiler yoktur. Paşanâme yazmıştır, bu eserinde Kenan Paşanın
yaptığı işler anlatılmıştır. Kenan paşanın Rumeli’deki asillere karşı hareket emrini aldığı
tarihle başlayıp Karadeniz korsanlarına karşı kazandığı zaferden bahseder. Aynı yıl içinde
Kâbe’nin yeniden yapılışından bahseden eserin 1040 yılında yazıldığı tahmin edilir.32
TOPÇULAR KÂTİBİ ABDÜLKADİR EFENDİ:
Hayatı hakkındaki bilgileri eserinde kendisi hakkında yazdıkları dışında bilgiler yoktur.
Arşiv vesikalarında adı kadri olarak geçmektedir. 1595 te topçular kâtibi ve ertesi yıl Topçu
Bölükbaşısı olmuştur. Eğrin’in fethi Kanije müdafaası ve Belgrad’ın geri alınmasında bulundu.
1607’de sol ulufeciler kâtibi, daha sonra Arpa Kâtibi olmuştur. 1621’de Hotin muharebesine
katıldı. 1927’de Halil Paşa’nın emriyle Nüzul emini tayin edildi. Aynı yıl top arabalarını tamir
göreviyle görevlendirilirdi. Eserinden öğrenilen bilgilere göre 1593-1630 yılları arasında
yapılmış olan Avusturya, Eflak, Macar, Eğri, Estergon, Celâli ve Bağdat seferlerine katılmıştır.
1644’te İ�stanbul’da öldüğü tahmin edilir.33
31 Öztürk, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları OSMANLI TARİHÇİLERİ –Ahmedî’den Ahmed Refik’e-,
s.111.
32 Babinger, Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri, s.179-180.
33 Ziya Yılmaz, “ Abdullah kadir Efendi, Topçular kâtibi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul
1998, Cilt:1, s. 233-234.
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi JOURNAL
Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3
31
ESERİ:
Tarih-i Al-i Osman:
Târih-i Kadirî veya Abdülkadir Efendi Tarihi olarak da alınan bu eserde 1592-1644
yılları arasındaki olayları anlatır. Topçular, Topçuluk diğer silah ve aletler, ordunun iaşesi
maden bölgelerinin tasviri, devlet teşkilatı, devlet idaresinde görev alanların isimleri,
başkentin sosyal ve ekonomik durumu
ile ilgili ayrıntılı ve orijinal bilgiler verir. Eserin fotokopi Nüshası Viyana’dadır. 1993’te
Doktora Tezi yapılan eser 2003’te yayımlanmıştır.34
ŞERİF MÛSÂ KEFEVÎ:
Şemsüt’t Tevârih:
IV.Murad devri müelliflerinden olan Şerif Mûsâ bu eserinde ilk dönemlerden Fatih
Sultam Mehmed dönemine kadar anlatır. Eser dört bab’dan üzerine düzenlenmiştir. Birinci
babı; Siyâsiyât, ikinci babı; Tevârih-i ekâbir-i birriyât, üçüncü babı; Ahlaki mahdûdât ve mezûmât
ve dördüncü babı; Acâib-i mahlûkât’tır. Eserin nüshası İ�stanbul arkeoloji müzesindedir.35
İBRAHİM PEÇEVİ( PEÇUYLU):
1574’te Macaristan’ın Peç şehrinde doğmuş. Anne tarafından Sokullu ailesine
mensupturlar. Sinan Paşa’nın Macaristan seferi, Gran kuşatması ve Petervaradin
kuşatmalarında bulundu. Tokat ve Temeşvar’da defterdarlık yaptı. 1641’de emekliye ayrılarak
görevini bırakmıştır. Daha gençliğinden tarih incelemelerine aşırı bir eğilim göstermiştir.
1520-1639 yılları içinde en önemli kaynaklardan biri kabul edilen tarih kitabını yazmıştır.
Ö� zellikle 1593’ten sonra olayları bizzat yaşamış olması, padişah ve sadrazamlarla görüşmesi
nedeniyle birinci el kaynak sayılabilir. Eserini kaleme alırken yerli kaynakların yanı sıra Macar
tarihçilerinin eserlerinden de faydalanmıştır. Böylece ilk Osmanlı tarih yazarı olmuştur. IV.
Murad’ın İ�ran seferinden dönüşünü anlattığı bölüm eserin son kısmıdır. 36
KOÇİ BEY:
Asıl ası Mustafa olduğu düşünülen Koçi bey Arnavut devşirmesidir. Koçi onun lakabıdır.
Koçi kelimesi Arnavutça “kırmızı” anlamına geldiğinden, yüzünün kırmızı olması nedeniyle
bu lakabın ona verildiği düşünülmektedir. Çocukluğunda Rumelinin Görüce kasabasından
getirilip “Enderun Mektebi”ne alınmıştır. Doğum ve ölüm tarihi bilinmemektedir. Emekli
olduktan sonra Görüce’de vefat etmiştir. Koçi beyin hangi tarihte devşirilerek ve ne şekilde
Enderuna geldiğine dair kesin bilgiler yoktur. Sultan I. Ahmed döneminden IV. Murad’a kadar
34 Öztürk, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları OSMANLI TARİHÇİLERİ –Ahmedî’den Ahmed Refik’e-,
s.113.
35 Öztürk, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları OSMANLI TARİHÇİLERİ –Ahmedî’den Ahmed Refik’e- ,
s.114.
36 Samet Arıker, , “ Osmanlı Tarih Yazarları”, Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Ekim 2015, Cilt 8, s. 208-
209.
Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi
32
Enderunda çeşitli hizmetlerde bulunmuştur. Padişahın güvenini kazanarak “has oda ”ya
kadar gelmiştir ve padişahın dostu, sohbet arkadaşı olmuştur ve Bağdat seferine katılmıştır.
Koçi Bey Risâlesi:
Devlet yönetiminde gördüğü yanlışlıkları, düzeltme şekillerini rapor halinde Sultan
IV. Murad ve Sultan İ�brahim’e sunmuştur. Koçi bey risalesinin birinci bölümü 22, ikinci
bölümü ise 19 ayrı konuyu kapsar. Koçi bey risalesinde devletin eski asırlardaki muvaffakiyet
sebeplerini iyi görmüş ve göstermiş, yapılacak ıslahatın yine o dönemdeki doğru ve tecrübeler
ile mümkün olacağını dil getirmiştir. Koçi bey Osmanlı devletinin gerileme ve zayıflama
nedenlerini Kanuni dönemine kadar getirmektedir. Koçi bey risalesinde görüşünü bazen
rakamlarla bazen hadiselere dayandırarak bazen sert dil kullanarak ifade etmiştir.37
İBRAHİM MÜLHEMÎ EFENDİ:
Erzurum’da doğmuştur. Medrese tahsilini tamamladıktan sonra ve mülazemetten
sonra müderris oldu. Meslek hayatını İ�stanbul’da geçirdi. İ�lk Rum Mehmed Paşa, 1055’de
Kadırga Limanı’ndaki Mehmed Paşa, bir yıl sonra Şeyhülislam Zekeriyya Efendi, 1057’de
Sahn, ertesi yıl Zal Paşa Sultanı ve 1060’ta Kara Mustafa Paşa medreselerine tayin edildi.
1060 yılında vefat etti.38
Şehinşâhnâme:
Mesnevi tarzındaki bu manzum eser IV. Murad’ın emriyle yazılmış. Padişahın Bağdat
seferinin sonuna kadar olan dönemde yaşanmış önemli siyasi ve askeri konuları anlatan
eser Türkçe kaleme alınmış. Osmanlı Şahname tarzının geç bir örneği olan eserin nüshası
bulunmamaktadır.39
KÂTİP ÇELEBİ:
Kâtip Çelebi’nin hayatı hakkındaki bilgileri yazdığı eserlerden bilgi ediniriz. Asıl
adı Mustafa’dır. Hacı Halife olarak da bilinir. 1609’da İ�stanbul’da doğmuştur. Babasının adı
Abdullah annesinin adı bilinmemektedir. Babası onu zamanının eğitim anlayışına uygun
olarak yetiştirmeye çalışmıştır. Kâtip Çelebi beş altı yaşındayken dini eğitim almaya başladı
ve Kuran’ı yarısına kadar ezberledi. İ�lyas Hoca’dan Arapça dersleri, Böğürü Ahmed Çelebi’den
hat dersleri aldı. On dört yaşındayken babası onu yanına aldı. Kâtip Çelebi -1633 ,1624-1623
1634 ordu ile sefere çıktı. Birçok sefer çıktı ve tanığı oldu. Seferlerde bulunduğu sırada
Sahaf dükkânlarından özellikle tarih, coğrafya ve tabakat kitaplarını aldı. IV. Murad’ın Revan
seferine katıldı. On yıl süren seferden sonra kendisini ilme verdi. Kâtip Çelebi iyi huylu, az
konuşur, ciddi ve şakadan hoşlanmayan birisiydi. 6 Ekim 1650’de sabah kahvesini içerken
fenalaşmıştır ve genç yaşta vefat etmiştir. Zeyrak Camii civarında Kabristana gömülmüştür. 40
37 Ahmet Kolbaşı, “Koçi Bey Risalesine Göre XVII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet-Halk
Münasebetlerini etkileyen faktörler.”, Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi, Eylül 2008, Sayı:12. 120-127.
38 Christine Woodheat, “İbrahim Mülhemi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul 2000, Cilt 21
,S.323-324.
39 Öztürk, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları OSMANLI TARİHÇİLERİ –Ahmedî’den Ahmed Refik’e-,
S.116.
40 Marija Leontik,. “Bati dünyasina pencere açan Kâtip Çelebi’nin Makedonya için önemi ve değeri.” Bal-Tam
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi JOURNAL
Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3
33
ESERLERİ:
Arapça Fezleke:
Kâtip Çelebi’nin Târih-i Kebir diye adlandırdığı bu eser bir giriş ve usul bir de sonsözü
içine alır.
Türkçe Fezleke:
1591 yılından başlayarak 1654-1655 yılına kadar geçen olayları içine alan bu eser
Arapça Fezleke’nin devamıdır. Eser yıllara göre düzenlenmiş bir vakayinamedir. 1286-
1287 yıllarında iki cilt olarak basılmıştır. Zeynep Aycibin ise bu eser hakkında doktora tezi
hazırlamıştır.
Tuhfetü’l Kibâr fi Esfâri’l-bihar(Deniz seferi hakkında büyüklere armağan):
1645-1646’da başlayan Girit seferi dolasıyla yazılmış bir deniz kitabıydı. Eserin bir
tanesi İ�brahim müteferrika tarafından yazılmıştır, diğeri de ise 1913’te olmak üzere iki baskı
şeklinde basılmıştır. Eser İ�ngilizce ve Fransızcaya çevrilmiştir. Bu kitap Orhan Şaik Gökyay
tarafından “Açıklamalar, sözlük, kişi, kavim, millet, devlet adamları ”dizinleri eklenerek
1793’te basılmıştır.
ç- Takvimü’t Tevârih:
Kronolojik olarak dünya tarihi olan bu eser kâtip çelebinin Arapça fezleket’üt-tevârîh’nin
özetidir. İ�kisi arasındaki fark Fezleke Arapça kaleme alınmıştır. Takvimü’t tevârih ise Türkçe
kaleme alınmıştır. Bu eserde kronolojik olarak Hz. Â� dem döneminden 1648 kadar geçen
olaylar kronolojik olarak anlatılmıştır.1733’te İ�brahim müteferrika tarafından basılmıştır.
Süllemü’l-vusul İ�lâ Tabakati’l-fuhul (büyük adamaların hal tercümelerine ulaşmak için
merdiven):
Harf sırasına göre düzenlenmiş bir biyografi eserdir. 1649 yılında İ�stanbul’da
tamamlanan tek olan yazması müsvedde şeklindedir. Eserin en önemli özelliği kâtip çelebinin
otobiyografisi olmasıdır. 41
Cihannümâ:
Kâtip çelebinin coğrafyaya dair önemli eseridir. Osmanlı ülkelerinin sistematik
coğrafya kitabı olma özelliği taşır. Eserin giriş kısmında coğrafyanın insana olan faydalarını
anlatır. Kâtip çelebi mesafeleri fersah, mil merhale, konak, mevzil, keruh, ay, gün ve saat
olarak göstermiştir. İ�ncelediği ülkelerin güneyden batıya kaç mil olduğunu vermiştir. Kâtip
çelebi eserinde anlatımda hem ekonomik göstergelerden faydalanmıştır.42
Türklük Bilgisi 2013, Cilt 8 ,S. 183-192.
41 Öztürk, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları OSMANLI TARİHÇİLERİ –Ahmedî’den Ahmed
Refik’e- , s.119.
42 Ali Apalı, “ Kâtip Çelebinin Eserlerinde Mesleğinin İzleri”, Mehmet Akif Ersoy üniversitesi sosyal Bilimler
Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi
34
Keşfü’z zunûn an esâmi’l kütübi ve’l fünûn (Kitap adları ile bilimleri konuları hakkındaki
şüpheleri kaldıracak eser):
Büyük bir bibliyografya sözlüğü olan bu esere kâtip çelebi yirmi yılını vermiştir.
Bütün eserleri alfabetik sıraya göre düzenlemiştir. İ�simsiz olan eserler ise ait oldukları bilim
sırasına göre ya da yazarının adına göre sıralanmıştır. Bu eser 14.500 kadar kitap ve risaleyi
içinde barındırmaktadır.43
Düstûrü’l amel li ıslâhi’l halel:
Devlet bütçesindeki açığın nedenlerini araştırmak ve çözüm yolu bulmak için 1603’
yazılıp Dî�vân-ı Hümâyun’a sunulmuş olan bir rapordur.
ğ- Recmü’r-racim bi’s-sin ve’l-cîm:
Garip ve ilginç fıkıh meselelerine dair fetvaların toplandığı bueser 1064-1065’te
şeyhülislâmlar için derlenmiştir.44
Mî�zânü’l-hakk:
Kâtip çelebinin son eseridir. 1656’da yazılmıştır. Zamanın şiddetli tartışmalarını
konu alan eser, bir takım meseleler üzerinde fikirler öne sürülerek niteliğini koyarak kuru
kavgaları önlemek için kaleme alınmış eserdir. 1864-1865, 1869-1670 ve 1888-1889 yılları
olmak üzere üç defa basılmıştır.45
SOLAKZADE MEHMED HEMDEMÎ ÇELEBİ:
İ�stanbul’da doğmuştur. Padişahın muhafız birliğini oluşturan özel bir askeri sınıfın
ileri gelenlerinden olan babasının adıyla anılır. Bu konumundan dolayı saray hizmetlerinde
bulunmuştur. IV.Muratın sohbet eşi olan musahiplerin arasına girdiği bilinir. Musiki ve şiirle
uğraştığı bilinir ve tarihçilikle tanınmıştır. Şairlikte Hemdemi mahlasını, bestelerinde adı
Mısklı’dır. 46 1657’de İ�stanbul’da vefat etmiştir.
ESERİ:
Târih-i Solakzade ( Solakzade Tarihi):
Solakzade tarihi olarak anılan bu eser, popüler bir Osmanlı tarihidir. IV.Murat dönemini
anlatmak istediğini fakat fırsat bulamadığını belirmiştir, Has Odabaşı Hasan Ağa’nın teşvikiyle
kaleme almıştır. Eserin padişaha sunulduğu düşünülmektedir. Eser devletin kuruluşundan
Enstitüsü Dergisi, Aralık 2013, Cilt 7, s. 9-12.
43 Öztürk, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları OSMANLI TARİHÇİLERİ –Ahmedî’den Ahmed Refik’e- ,
s.120
44 Orhan Saik Gökyay, “ Kâtip Çelebi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul 2002, Cilt 25, s.40.
45 Öztürk, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları OSMANLI TARİHÇİLERİ –Ahmedî’den Ahmed Refik’e-
,s.120
46 Arıker, “ Osmanlı Tarih Yazarları”, s.213.
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi JOURNAL
Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3
35
başlar ve 1657 yılına kadar gelir. Kitabın yurt içinde ve yurt dışında birçok yazma nüshası
vardır.47
KARAÇELEBİ ABDÜLAZİZ EFENDİ:
Abdülaziz Efendi, 1591 senesinde Bursa’da doğmuştur. Rumeli kadıaskeri olan kara
çelebi-zade Hüsameddin efendi’nin oğludur, 1598’de babasının vefatı üzerine abisi kara
çelebi-zede mehmed efendi tarafından yetiştirilmiştir. Çeşitli medreselerde kadılık yapmış,
Yenişehir, Mekke, Edirne kadılıkları yaptıktan sonra, 1043’te İ�stanbul kadılığına getirilmiştir.
Son görevinden azledildikten sonra sürgüne gönderilir ve IV. Murad’ın ölüme kadar herhangi
bir göreve getirilmez. Anadolu ve Rumeli kazaskeri görevlerini yapar. Rumeli kazaskerliğinden
azledildikten sonra şeyhülislamlık makamına getirilir. Şeyhülislamlıktan azledilerek Bursa’ya
gönderilen Abdülaziz Efendi, Sürgünde olduğu Bursa’da vefat etmiştir 1658’de. Vasiyeti
üzerine Şeyh Deveciler mezarlığına defnedilmiştir.
ESERLERİ:
Ravzatü’l-Ebrâri’l-Mübî�n bi-Vekayi’i selefi’l-Mâziyye ve’l-Ahbâr:
Ravzat’ül Ebrar eserin kısa adıdır, iyilerin bahçesi manasına gelmektedir. Tam
anlamıyla geçmişteki insanların açıklayıcı haberleri anlamınadır geldiği söylenebilir. Hz.
Â� demden başlayıp 1058 yılına kadar geçen tarihide kapsayan tarihi bir kitaptır. Eser dört
fasıl, iki temkile olarak düzenlenmiştir. Eserde İ�slamiyet’ten önce peygamberlerin kısa
menkıbeleri ve Hz. Peygamberin savaşları, dört halife dönemi, İ�slam hükümdarları, dördüncü
Mehmed’in cülüsüne kadar Osmanlı tarihinden bahsetmektedir. Aziz efendi bu eserini Rumieli
de Kadıasker olduğu dönemde 1059 da bitirmiş ve dönemin padişahı olan IV. Mehmed’e
sunmuştur.48
Zafernâme:
Sadrazam kemankeş Kara Mustafa paşanın isteği üzerine kaleme almıştır. IV.Muradın
Revan ve Bağdat seferlerinin tarihçesidir. Olaylar yedi bölüm halinde anlatılmıştır. Sonradan
ilave edilen sekizinci bölümde ise sadrazamın 1053 yılına kadar yaptırdığı, yol, çeşeme,
hamam gibi yaptırdığı imar faaliyetlerinden bahs edere. Eserin bir nüshası Süleymaniye
kütüphanesinde kayıtlıdır. 49
Zeyl-i Ravzat’ül-ebrâr:
Bursa’da sürgünde olduğu yıllarda kaleme almıştır. IV.Mehmed’in tahta çıkışından
Abdülaziz efendinin ölümüne kadar geçen on yıllık olayları anlatır. Bu zaman içerisinde geçen
önemli olaylara yakından şahitlik etmiş veya olayları güvenilir kişilerden dinlemiş, ağır akıcı
47 Abdülkadir Özcan, “Solakzade Mehmed Hemdemî”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul 2009,
Cilt 37, s.370.
48 İbrahim Özgül, Kara çelebi-Zâde Abdülaziz efendi’nin Ravzatü’l-Ebrar Adlı Eseri(1299-1648) Tahlil ve Metin,
Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı,( Basılmamış Doktora Tezi), Erzurum 2010,
s.11-24.
49 Nevzat Kaya, “ Karaçelebizâde Abülaziz Efendi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul 2000, Cilt
24, S.382.
Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi
36
üslupla yazdığı eseri bir nevi hatıra özelliği taşır. Nevzat Kaya bu eser üzerine Doktora Tezi
vardır.50
Gülşen-i Niyâz:
Dua bahçesi anlamına gelmektedir. Mesnevi tarzında yazılmış, Kıbrıs’ta sürgünde
olduğu zamanlarda kaleme almıştır. Bu eserinde İ�stanbul’dan nasıl ayrıldığı, Kıbrıs’a varışını
yolda çektiği ızdırabını ve ordayken duyduğu gurbet duygularından, affedilince duyduğu
sevinci anlatmıştır. Eser Türkçe yazılmıştır.51
SIDKI PAŞA:
Kaynaklara göre asıl adı Mustafa ya da Ahmed’tir. Bazı kaynaklarda isminin Mustafa
Ahmed ya da Ahmed Mustafa olduğu da söylenir. Tosya kasabasında doğmuştur. Kaynaklar
da doğum tarihi ile ilgili bilgiler yoktur. Ö� lüm tarihi ile ilgili farklı tarihler vardır. Sadrazam
Hüseyin paşanın tezkireciliğini yapmış daha sonra1038’de defter emini olmuştur. İ�brahim
han zamanında Reisülküttaplık yapmıştır. Sicil-i Osmani’den dört defa reisülküttaplık yaptığı
bilgilerine ulaşılır. Son olarak da Tamaşvâr valiliği yaptığı bilinmektedir.52
ESERLERİ:
Gazâvat-ı Sultân murâd-ı Râbi:
Bu eserde IV.Murad’ın 1635 yılındaki Revan seferi ve Revan kalesinin alınması
anlatılmaktadır. Mensur olan eserde yer yer Arapça, Farsça, Türkçe, manzum parçalar
bulunmaktadır. Kalenin fethini tebrik için yazılan eserde 47 beyitlik güzel kasideler mevcuttur.
Revan seferine bizzat katılmış izlenimlerini ve gördüklerini günü gününe anlatmıştır. 8
Beyitlik manzum kısımla son bulmuştur. Osmanlı tarihi açısından önem taşıyan bir eserdir.53
Divan:
Türkçe 16 kaside, 71 gazel, 2 tarih, 1 tahmis, 6 kıta,4 Nazım, 1 Mesnevi den oluşan
eserin toplam Türkçesi beyit sayısı 1.131, farca beyit sayısı ise 205’tir. IV.mehmed’e sunulan
divan, ocak 1661’de istinsah edilmiştir. Eser, 2005’te yüksek lisans tezi olarak hazırlanmıştır.54
Berf ü Bahâr:
IV. murad’a sunulan eserde Bahar ve Kar’ın savaşı ve birbirlerinin yerine geçme
mücadelelerini anlatır. Eserde dört mevsimden de bahs edilmektedir. Hikâyeleri anlatırken
mevsimlerle ilgili kavramları semboller halinde sunmuş ve sembolleri heyecanlanmak,
50 Kaya,” Karaçelebizâde Abdülaziz Efendi”, s.382.
51 İbrahim Özgül, Kara çelebi-Zâde Abdülaziz efendi’nin Ravzatü’l-Ebrar Adlı Eseri(1299-1648) Tahlil ve Metin,
s.35.
52 Mehtap Erdoğan, “ Sıdkî Paşan’ın Alegorik Bir Eseri: Berf ü Bahâr”, Turkhish Studies, uluslararası Periyodik
Diller, Edebiyat ve Türkçe veya Türkçenin Tarihi, Kış 2009, Cilt 4, Sayı.2, s. 397-398.
53 Mehtap Erdoğan, “ Sıdkî Paşan’ın Alegorik Bir Eseri: Berf ü Bahâr”, s.400.
54 Öztürk, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları OSMANLI TARİHÇİLERİ –Ahmedî’den Ahmed
Refik’e- ,s. 123
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi JOURNAL
Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3
37
sevinmek, üzülmek gibi duygularla kişileştirerek onlara canlılık kazandırmıştır. Söz konusu
olan unsurları insanlar gibi savaştırmış, konuşturmuş ve eğlendirmiştir. Eserde yer yer
Ayetler, Hadisler, Arapça, Farsça ve Türkçe beyitler bulunmaktadır.55
SÎPÂHÎZÂDE MEHMED:
Eğitimini doğduğu yer olan Bursa’da tamamladıktan sonra ilmiyye sınıfına mensup
oldu. 981’de Mustafa Paşa Medresesine mensup oldu. Gösterdiği başarıdan dolayı kendisine
üç şerefli Medrese Pâyesi verilmiştir. 987’de Sahn-ı Semân, 991’de Ayasofya müderrisliğine
ardından İ�zmir kadılığına getirildi. Bir yıl sonra Bağdat kadılığına 997’de tekrar İ�zmir
kadılığına tayin edildi ve Bağdat’ta vefat etmiştir.56
ESERİ:
Gazavatnâme-i Cezî�re-i Girit ve Zadre:
1645 yılı olaylarıyla başlayan eser daha sonra Girit Bosna sınırda gerçekleşen
muharebeler ve buraya tayin edilen serdarların isimleri başlığı adı altında sırasıyla anlatır.
Köprülülü Mehmed paşanın Erdel seferindeki Yanova kalesi fethi anlatılmaktadır. Eserde
müelleif bizzat olaylara şahit olanların tanıklıklarına dayandığı için eser, 17. Yüzyıl Osmanlı
tarihine kaynaklık eden orijinal ve önemli katkılar sağlamaktadır. 2009 yılında eser üzerine
yüksek lisans tezi çalışması yapılmıştır.57
SONUÇ:
İ�lk olarak 15.yüzyılda Osmanlı tarih yazıcılığı ilk dönemlerde kendisinden önceki ilk
Türk İ�slam devletlerinin etkisinde kalmıştır. Zamanla kendisine özgü bir tarz oluşturmuştur.
İ�lk zamanlarda sade üslupla kaleme alınan eserler zamanla daha süslü ifadelerle yazılmaya
başlanmıştır. Osmanlı tarih yazıcılığının gelişiminde Osmanlı padişahlarının etkisi büyük
olmuştur. İ�lk defa sultan II.Murad döneminde başlayan tarih yazıcılığı Fatihin İ�stanbul’u Feth
etmesiyle gelişme göstermiştir. II. Beyazid döneminde de önemli gelişme göstermiştir. 16.
Yüzyılda ise yavuz döneminde önem kazanmış ve resmi ve özel tarihçilik şeklini almıştır.
Osmanlı devleti kendine özgü bir tarih yazım alanı geliştirmiş ve imparatorluğunun sonuna
kadar devam ettirmiştir.
55 Mehtap Erdoğan, “ Sıdkî Paşan’ın Alegorik Bir Eseri: Berf ü Bahâr”, s.401.
56 Mahmud Kaya, “ Sipâhizâde Mehmed”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul 2009, Cilt 37, s. 258.
57 Öztürk, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları OSMANLI TARİHÇİLERİ –Ahmedî’den Ahmed Refik’e-,
s.125.
Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi
38
KAYNAKÇA:
AKGÜ� N, Ahmet,“Şeyhülislam Hoca-zâde Mehmed Efendi ve Eseri İ�btihâcü’t-Tevarih”,
Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl 1998, Cilt 1, Sayı 2, s.67-76.
APALI,Ali,“ Kâtip Çelebinin Eserlerinde Mesleğinin İ�zleri”, Mehmet Akif Ersoy üniversitesi
sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Aralık 2013, Cilt 7,
ARIKER,Samet,“ Osmanlı Tarih Yazarları”, Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Ekim
2015, Cilt 8, s.119-217.
AYKUT, Nezihi,“Hüseyin TûgÎ�”, Türkiye Diyanet Vakfı İ�slam Ansiklopedisi, Cilt 19, s.16.
AYKUT, Nezihi,”Hasanbeyzade Ahmed Paşa”, Türkiye Diyanet Vakfı İ�slam Ansiklopedisi,
�stanbul 1997, Cilt 16, s.363-364.
BABİ�NGER, Franz, Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri, (Çev. Coşkun Ü� çok), Kültür
Bakanlığı Yayınları, Ankara 1992.
ERDOĞ� AN, Mehtap,“ Sıdkî� Paşan’ın Alegorik Bir Eseri: Berf ü Bahâr”, Turkhish Studies,
uluslararası Periyodik Diller, Edebiyat ve Türkçe veya Türkçenin Tarihi, Kış 2009, Cilt 4, Sayı.2,
s. 360-405.
GÖ� KYAY, Orhan Saik,“ Kâtip Çelebi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İ�stanbul
2002, Cilt 25, s.40.
İ�PŞİ�RLİ�, Mehmet, “ Ayn Ali Efendi”, Türkiye Diyanet İslam Ansiklopedisi, İ�stanbul 1991,
Cilt 4, s.259-258.
KAYA, Mahmud,“ Sipâhizâde Mehmed”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İ�stanbul
2009, Cilt 37, s. 258-259.
KOLBAŞI, Ahmet,“Koçi Bey Risalesine Göre XVII. Yüzyılda Osmanlı İ�mparatorluğu’nda
Devlet-Halk Münasebetlerini etkileyen faktörler.”, Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi, Eylül
2008, Sayı:12, s.119-129.
KÜ� TÜ� KOĞ� LU, Bekir, “Sâfi Mustafa Efendi”, Türkiye Diyanet İslam Ansiklopedisi, İ�stanbul
2008, Cilt:35, s.472-471.
EONTİ�K, Marija,”Batı Dünyasına Pencere Açan Kâtip Çelebi’nin Makedonya için önemi
ve değeri.” Bal-Tam Türklük Bilgisi 2013, Cilt 8 , s. 192-183.
Nevzat, Kaya,“ Karaçelebizâde Abülaziz Efendi”, Türkiye Diyanet Vakfı İ�slam
Ansiklopedisi, �stanbul 2001, Cilt 24, S.381-383.
Ö� ZCAN, Abdülkadir, “Solakzade Mehmed Hemdemî�”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam
Ansiklopedisi, �stanbul 2009, Cilt 37, s.370-372.
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi JOURNAL
Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3
39
Ö� ZGÜ� L, İ�brahim, Kara çelebi-Zâde Abdülaziz efendi’nin Ravzatü’l-Ebrar Adlı
Eseri(1299-1648) Tahlil ve Metin, Atatürk Ü� niversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih
Anabilim Dalı,( Basılmamış Doktora Tezi), Erzurum 2010.
Ö� ZTÜ� RK, Necdet, İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları OSMANLI TARİHÇİLERİ –
Ahmedî’den Ahmed Refik’e-,Bilge Kültür Yayıncılık, İ�stanbul 2015.
SAĞ�IRLI, Abdurrahman,“Mehmed B. Mehmed Edirnevî�”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam
Ansiklopedisi, İ�stanbul 2003,Cilt 28, Sayı 13, s.1-14., s.495.
Tahsin Ö� zcan,“Nişancızâde Muhyiddin Mehmed”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam
Ansiklopedisi, Cilt 33, s.161.
WOODHEAT, Christine, “İ�brahim Mülhemi”, Türkiye Diyanet Vakfı İ�slam Ansiklopedisi,
�stanbul 2000, Cilt 21, s.324-323.
YALÇINKAYA, Şerife,“Süheylî�, Nizâmettin Ahmet”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam
Ansiklopedisi, �stanbul 2010, Cilt 38, s. 33.
YILMAZ, Ziya,“ Abdulkadir Efendi, Topçular kâtibi”, Türkiye Diyanet Vakfı İ�slam
Ansiklopedisi, �stanbul 1998, Cilt:1, s. 233-234.
Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi
40

Konular