Sûdî-i Bosnevî’nin Ölüm Tarihi Meselesi

Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (The Journal of Social and Cultural Studies)
Cilt/Volume: II, Sayı/Issue: 4, Yıl/Year: 2016, ss. 185-196
Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD) 185
Sûdî-i Bosnevî’nin Ölüm Tarihi Meselesi
The Issue Of The Date Of Sûdî-i Bosnevî’s Death
Bedriye Gülay Açar*
Öz
Sûdî-i Bosnevî şerh sahasındaki eserleriyle 16. yüzyıl Türk Şerh edebiyatının
en müstesna şârihlerinden biridir. Türklerin, İslam medeniyetinin iki büyük
dili Arapça ve Farsçayı öğrenirken karşılaşabilecekleri zorlukları, bu dillerde
kaleme alınmış mühim eserler üzerine Türkçe şerhler yazarak büyük ölçü-
de ortadan kaldırmıştır. O, Arapçaya ve Farsçaya olan vukufu; ibareler ve
ifadeler üzerindeki ince dikkati, titizliği ve yerinde tespitleri; kendi içinde
büyük ölçüde tutarlı ve dönemine göre gayet ilmî şerh yöntemiyle sadece
Türk edebiyatı için değil, Arap ve Fars edebiyatları için de mühim bir şahsiyettir.
Eserlerinin elyazması nüshalarının çokluğu, onun kendi devrinde de
oldukça itimat edilen ve okunan bir şârih olduğunu göstermektedir. Bununla
birlikte, kaynaklarda hayatı hakkında yeterli bilgi bulunmayan şârihin ölüm
tarihine dair bilgiler de ihtilaflıdır. Sûdî-i Bosnevî son eseri Şerh-i Bostân’ı
2 Şevval 1006 tarihinde tamamlamıştır ve onun bu tarihten sonra vefat etmiş
olduğu bilgisi, kaynaklarda zikredilen en isabetli görüştür. Bu makalede
Sûdî-i Bosnevî’nin hicrî vefat yılı ilim âlemine sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Şârih, Türk Şerh edebiyatı, Sûdî-i Bosnevî, Şerh-i Bostân,
ölüm tarihi.
*
Arş. Gör., Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı
Bölümü
Bedriye Gülay Açar
186 Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD)
Abstract
Sûdî-i Bosnevî, with his commentarial works, is one of the most prominent
commentators of the 16th century Turkish Commentary literature. He removed
difficulties which Turks may encounter while learning Arabic and
Persian the grand languages of Islamic civilization, by writing commentaries
on the important literary works which were written in those languages.
He is considered an important figure not only for Turkish literature but also
Arabic and Persian literatures with his knowledge of Arabic and Persian languages,
with his subtlety, accurateness, pertinent evaluations in expressions
and phrases; with his method of commentary which is quite academic and
consistent compared to his time. The multitude of hand-written copies of
his works, shows that, he was widely read and considerably credited commentator
of his time. However, in sources, there is not sufficient information
about the commentator, additionally the date of his death is also controversial.
Sûdî-i Bosnevî completed his last work, Şerh-i Bostân on 2 Shawwal 1006
(8 May 1597) and the information about his death after this date is the most
precise argument which takes part in the sources. In this article, the date of
Sûdî-i Bosnevî’s death is presented to academia.
Key words: Commentator, Turkish Commentary literature, Sûdî-i Bosnevî,
Şerh-i Bostân, the date of death.
Sûdî-i Bosnevî’nin Ölüm Tarihi Meselesi
Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD) 187
Tarih biliminin kanatları altında doğan ve sonrasında başlı başı-
na bir disiplin haline gelen biyografi, İslam medeniyeti dâhilinde
büyük bir öneme sahiptir. İslam tarihçiliğinin Hz. Peygamber’in
hayatı yani biyografisiyle başlaması, hadislerin bir araya getirilmesinin
ardından ravilerin güvenilirliğinin tespiti için hayat
hikâyelerinin önem kazanması, İslam tarihinde büyük rol oynamış
önemli kimselerin hayatlarının örnek olmaları açısından insanlara
sunulması arzusu ve Araplardaki neseple övünme alış-
kanlığı biyografinin başlangıçtan beri ön planda olmasını sağlamıştır.1
Bütün bunların sonucu olarak Arap edebiyatında tabakat
türü ortaya çıkmış ve birçok eser kaleme alınmıştır. İslamiyetin
Farslar ve Türkler arasında yayılmasıyla tabakat türü geliştirilmiş,
Farsça ve Türkçeyle de önemli eserler vücuda getirilmiştir.2
Arapların tabakat geleneğinin izleri, Fars ve Türk edebiyatlarında
özellikle tezkirelerde kendini gösterir. Osmanlı kültüründe tezkire
denilince akla şuara tezkireleri gelmektedir.3
Bu, o dönemde şiire
verilen önem ve toplumun her kesiminden insanın şiire gösterdiği
ilgi göz önünde bulundurulduğunda gayet tabiidir. 16. yüzyıldan
itibaren Osmanlı edebiyatının en önemli nesir türlerinden
biri addedilen ve kimisi dört başı mamur bir biyografik eser hü-
viyeti taşırken kimisi antoloji mahiyetinde kalan şuara tezkireleri,
divan şairlerinin hayatlarına, sanatlarına, şiirlerine, poetikalarına
dair önemli bilgiler ihtiva eden kaynaklardır. Yine aynı yüzyıldan
itibaren şuara tezkirelerinin yanı sıra âlimlerin, hattatların,
musikişinasların, müderrislerin, kadıların, kazaskerlerin, şeyhü-
lislamların, sadrazamların vb. biyografilerini ele alan eserlerin yazılması
da ivme kazanmıştır. Bu biyografik eserler yer yer farklılık
arz etmekle beraber belli ortak noktalar da göstermektedirler. Ele
alınan şahıs belli bir yaşa geldikten, hatta bazen vefat ettikten sonra
esere alındığı için doğum tarihinin verilmesi çok sık rastlanılan
1 Mustafa İsen, “Şair Biyografileri: Tezkireler”, Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul:
TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 2007, c. II, s./p. 107.
2 Mustafa İsen, “Türkçe Şâir Biyografileri”, Tezkireden Biyografiye, İstanbul:
Kapı Yayınları, 2010, s./p. 26.
3 Mustafa Uzun, “Tezkire (Türk Edebiyatı)”, DİA, İstanbul İSAM: Türkiye
Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi, 2012, c.XLI, s./p. 69.
Bedriye Gülay Açar
188 Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD)
bir durum değildir. Bununla beraber isim, kronolojik ayrıntılar ve
ölüm tarihi önemle üstünde durulan hususlar olmuştur.4
Şuara tezkirelerinde de bu gelenek çerçevesinde şairlerin hicrî vefat
yılı üzerinde titizlikle durulmaya çalışıldığını görmekteyiz: “…
sene biñ yüz yigirmi ilālinde ra met-i Rahmān’a inti āl eyledi.”5
;
“biñ seksen yedi tār inde fevt olmuşdur”6
gibi. Bazı tezkirelerde
şairlerin vefatına düşürülen tarihler de mevcuttur: “Mer ūma Seh Bey
gitdi Necāt hāy diyü tār dimişdür. Ammā Necāt un si dimekle
ma rūf şāgirdi bu tār i alb-i ba ż-ı urūfla gitdüñ Necāt āh
eylemişdür”7
Hatta bazılarında tezkireciler, bizzat kendilerinin
düşürdükleri tarihleri zikrederek şairin vefat yılına dair kesin bilgiye
sahip olduklarını ortaya koymuşlardır: “İrti āllerine āme-i
fa rden bu tār -i tāmm uhūr itmekle teberrüken keş de-i silk-i
su ūr ılındı. Li-münş ihi.”8
Bir şairin ya da nasirin ölüm tarihi, kendisine isnat edilen eserlerin
ona ait olup olmadığı meselesini aydınlatabilir. Yani üslup, metin
satırları arasındaki göndermeler vb. tespitlerden önce metnin telif
tarihini müellifin ölüm tarihi ile karşılaştırmak, araştırmacı için
büyük bir kolaylıktır. Yazarın etkilendiği diğer şairlerin-nasirlerin
ve eserlerin tespitinde de ölüm tarihini bilmek pratik bir çözümdür.
Herhangi bir tarihî, sosyo-kültürel, siyasi vb. olayın müellifi
etkileyip etkilemediğini anlamak için de aynı şey söz konusudur.
Fakat bir nasirin hayatı hakkında bilgi sahibi olmak istediğimizde,
şuara tezkireleri kadar titizlikle hazırlanmış müstakil bir kaynak
bulmak oldukça zordur. Nasirlerin vefatına tarih düşürülmesi ise
şairlerinkine kıyasla çok nadirdir.
4 Mustafa İsen, Türk Edebiyatı Tarihi, s./p. 109.
5 Adnan İnce, Tezkiretü’ş-Şu’arâ Sâlim Efendi, Ankara: Atatürk Kültür Merkezi
Başkanlığı Yayınları, 2005, s./p. 410.
6 Pervin Çapan, Tezkire-i Safâyî: NUHBETÜ’L-ÂSÂR MİN FEVÂ’İDİ’L-EŞ’ÂR
(İnceleme-Metin-İndeks), Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları,
2005, s./p. 312.
7 Filiz Kılıç, Meşâ’irü’ş-Şu’arâ (İnceleme-Metin), İstanbul: İstanbul Araştırmaları
Enstitüsü Yayınları, 2010, c.II, s./p. 855.
8 Sadık Erdem, Râmiz ve Âdâb-ı Zurafâ’sı (İnceleme-Tenkidli Metin-İndeks-Sözlük),
Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yayını, 1994, s./p. 187.
Sûdî-i Bosnevî’nin Ölüm Tarihi Meselesi
Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD) 189
Ölüm tarihi hususunda kaynakların çoğunun muhtelif tarihler
verdiği Sûdî-i Bosnevî 16.yüzyılın meşhur şârihlerinden biridir
ve metin şerhi sahasında çağının otoritesi bir şahsiyettir. Özellikle
Sadî-i Şîrâzî’nin Gülistân ve Bostân isimli eserlerine, Hâfız-ı
Şîrâzî’nin divanına yazdığı şerhleriyle Türk edebiyatında da Fars
edebiyatında da müstesna bir yere sahiptir. Eserlerinin nüshalarının
çokluğu, hiçbir şüpheye mahal vermeksizin, döneminde de
sonrasında da epey rağbet gördüğünü ispatlamaktadır. Bu kadar
meşhur bir müellif olmasına rağmen kaynaklarda hayatı hakkındaki
bilgiler oldukça sınırlıdır. Özellikle ölüm tarihine dair verilen
malumatlarda ciddi ihtilaflar mevcuttur.
Gerçek ismi Ahmed olan Sûdî-i Bosnevî, Bosna’nın Foça şehrine
bağlı Çayniça kasabasının Sudiçi köyünde dünyaya gelmiştir. İlk
eğitimine Foça’da başlamış, Sarayova’da devam etmiştir. Daha
sonra İstanbul’a gelmiştir. İlim tahsil etme arzusu, onu Osmanlı
coğrafyasının önemli merkezlerini dolaşmaya sevk etmiştir. Bu
seyahatleri sırasında, işinin ehli kimselerden eğitim almakla kalmamış;
ileride şerh edeceği eserlerin ait olduğu kültür atmosferini
bizzat soluyup bu atmosferin içinde yetişmiş kimselere sorularını
sorma fırsatı elde etmiştir. Böylelikle şârih kimliği kazanma yolunda
emin adımlarla ilerlemiştir. Eserlerinden anlaşıldığına göre
20-25 yaşlarında Diyarbakır’a giderek o dönemin önemli Fars-
ça hocalarından biri olarak kabul gören Muslihuddîn-i Larî’den
Farsça öğrenmiştir. Yine Molla Ahmed-i Kazvînî, Mevlânâ
Sabûhî-i Bedahşanî gibi meşhur âlimlerden Fars dili ve kültürüne
dair eğitim almıştır. Diyarbakır’dan sonra Şam’a geçmiş Halimî-i
Şirvanî’den Gülistân dersleri okumuştur. Şam’da ne kadar süre
kaldığı kesin olarak bilinmemektedir, fakat Şerh-i Gülistân’da satır
aralarında verdiği malumatlar, onun burada uzun bir müddet
kalıp ilim tahsil ettiğini göstermektedir. Şam’dan sonra Bağdat’a
geçmiş, Kufe ve Trablus’u da görmüştür. Necef’te bulundu-
ğu sırada Efdalüddîn’in derslerine katılmış, Hâfız Divanı’ndaki
müşküllerini halletmek adına ondan yardım almıştır. Yine Şerh-i
Gülistân’ın satır aralarına serpiştirdiği malumatlardan, yoğun
ve uzun seyahatleri arasında Hac farizasını yerine getirdiği anlaşılmaktadır.
Bütün bunların ardından İstanbul’a dönen Sûdî-i
Bosnevî, İbrahim Paşa Sarayı’ndaki gılmân-ı hâssa hoca olarak
Bedriye Gülay Açar
190 Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD)
tayin edilmiştir. Bir süre sonra emekli olmuştur. Emekliliğinden
sonra inzivaya çekilmiş ve ömrünün sonuna kadar eser kaleme
almakla meşgul olmuştur. Tahrif olan mezar taşı ve kaynaklardaki
bilgilerin tutarsızlığıyla ilişkili olarak, şârihin kesin ölüm
tarihi daima muallakta kalmıştır. 9 Son eseri Şerh-i Bostân’ı 2 Şevval
1006 (8 Mayıs 1598) tarihinde tamamlamıştır ve bu malumat
doğrultusunda şârihin bu tarihten sonra vefat ettiği görüşü genel
kabul görmüştür.
Bununla birlikte çeşitli kaynaklarda, şârihin ölüm tarihiyle ilgili
farklı görüşler de yer almaktadır. Biz belli başlı kaynaklarda zikredilen
bilgileri sıraladıktan sonra, kendi değerlendirmemiz çer-
çevesinde kanaatimizi sunacağız.
Keşfü’z-Zünûn ‘an-Esâmi’l-Kütüb ve’l-Fünûn: 17.yüzyılın meş-
hur ve velut müellifi Kâtib Çelebi, Keşfü’z-Zünûn adlı eserinde,
şârihin ölüm tarihini “1000 senesi civarı” olarak zikreder.10 Şerh-i
Bostân’ın 1006 yılında tamamlandığı göz önüne alınırsa, Kâtib
Çelebi’nin bu ayrıntıyı atladığı düşünülebilir. Yine Kâtib Çelebi,
Keşfü’z-Zünûn’daki “Bostân” maddesinde bu esere yapılan şerhleri
sıraladıktan sonra, en geniş, en güzel ve doğruya en yakın
olan şerhin Sûdî-i Bosnevî’ye ait olduğunu söyler.11
Hadâ’iku’l-Hakâyık fî-Tekmîleti’ş-Şakâyık: Yine 17.yüzyılın
meşhur mesnevi şairi Nev’îzâde Atâyî de Hadâ’iku’l-Hakâyık
fî-Tekmîleti’ş-Şakâyık adlı eserinde şairin ölüm tarihine dair şu
bilgiyi not düşmüştür: “Ol meşġale-i şer fe ile biñ udūdında
sermāye-i ömri itmām ve azm-i rā atgede-i dārü’s-selām
eyledi.”12 Görüldüğü üzere Nev’îzâde Atâyî de Kâtib Çelebi gibi,
9 Nazif M. Hoca, Sûdî, Hayatı, Eserleri ve İki Risalesi’nin Metni, İstanbul: İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1980, s./p. 11-16; Ozan Yılmaz,
Gülistan Şerhi (Sûdî-i Bosnevî), İstanbul: Çamlıca Basım Yayın, 2012, s./p.
XLV-L.
10 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-Zünûn ‘an-Esâmi’l-Kütüb ve’l-Fünûn, İstanbul: Milli
Eğitim Basımevi, 1971, c. I, s./p. 244.
11 Kâtib Çelebi, s./p. 245.
12 Nev‘îzâde Atâ’î, Hadâ’iku’l-Hakâyık fî-Tekmîleti’ş-Şakâyık (Şakâiku’nNu‘mâniyye
ve Zeylleri) (haz. Abdülkadir Özcan), İstanbul: Çağrı Yayınları,
Sûdî-i Bosnevî’nin Ölüm Tarihi Meselesi
Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD) 191
şârihin 1000 yılı civarında vefat ettiğini belirtmektedir.
Mecelletü’n-Nisâb fi’n-Nesebi ve’l-Künâ ve’l-Lakâb: Biyografi
âlimi, hattat ve mutasavvıf Müstakîmzâde Süleyman, Mecelletü’nNisâb
isimini taşıyan Arapça kaleme aldığı bibliyografik eserinde
şârih hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra, şârihin 1000 yılında
vefat ettiğini zikreder.13 Bu tespit de Şerh-i Bostân’ın tamamlandı-
ğı 1006 yılından öncesini işaret ettiği için hatalıdır.
Osmanlı Müellifleri: Osmanlı Müellifleri’nin yazarı Bursalı
Mehmed Tâhir, eserindeki Sûdî maddesinde şârihin 1005 yılında
İstanbul’da vefat ettiğini ve kabrinin İstanbul’un Aksaray semtindeki
Yusuf Paşa Camii haziresinde olduğunu söyler.14
Sûdî, Hayatı, Eserleri ve İki Risalesi’nin Metni: Nazif M. Hoca,
Sûdî-i Bosnevî hakkında yapılan ilk derli toplu çalışmalardan
biri olan “Sûdî, Hayatı, Eserleri ve İki Risalesinin Metni” isimli
eserinde Sûdî’nin ölüm tarihi hakkında tespitte bulunurken
“şârihimizin ölüm tarihi tam olarak bilinmemektedir (…) Ancak
Sadî’nin Farsça Bûstân adlı eserine yazdığı şerhi 2 Şevval 1006 /8
Mayıs 1598 tarihinde tamamladığına bakılarak onun en erken bu
yılda veya bundan birkaç yıl sonra öldüğü anlaşılmaktadır” ifadesini
kullanmıştır.15
Gülistan Şerhi (Sûdî-i Bosnevî) / Şerh-i Divan-ı Hafız: Bosnalı
Sûdî: İnceleme-Tenkitli Metin / “Sûdî Bosnevî” DİA: Sûdî-i
Bosnevî’nin Şerh-i Gülistân isimli eseri üzerine çalışan Ozan Yılmaz,
yine Şerh-i Dîvân-ı Hâfız isimli eseri üzerine çalışan İbrahim
Kaya ve TDV İslam Ansiklopedisi’nde yer alan “Sûdî Bosnevî”
maddesinin yazarı Muhammed Aruçi de şârihin ölüm tarihi hu-
1989, c.II, s./p. 332.
13 Müstakîmzâde Süleyman Sadeddîn Efendi, Mecelletü’n-Nisâb fi’n-Nesebi
ve’l-Künâ ve’l-Lakâb, Süleymaniye Kütüphanesi: Hâlet Efendi 628, vr. 262a.
14 Bursalı Mehmed Tâhir, Osmanlı Müellifleri ve Ahmed Remzi Akyürek
Miftâhu’l-Kütüb ve Esâmî-i Müellifîn Fihristi, haz. Cemal Kurnaz, Mustafa
Tatçı, Ankara: Bizim Büro Basımevi, 2000, c.I, s./p. 324.
15 Nazif M. Hoca, s./p. 16.
Bedriye Gülay Açar
192 Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD)
susunda Nazif M. Hoca ile müttefik olduklarını belirtmişlerdir.16
Sûdî-i Bosnevî, son eseri olan Şerh-i Bostân’ın sonuna eserin bitiş
tarihine dair şu tarihi düşmüştür:
“Şu dem kim ā ir oldı şer -i Bostān
Be- avn-i ālı u annān-ı Mennān
Meh-i şevvālüñ ikinciydi rūzı
Da ı d-i ıyāmuñ ey sü an-dān
Ġav idi hem sene ol demde ey yār
Da ı evvel bahār u va t-i seyrān
Sa ādet bulsun o uyup yazanlar
Da ı sehv ü a āsın düzen insān”17.
“Ġav” ibaresinin ebced hesabına göre karşılığı, eserin tamamlanış
yılı olan 1006’dır. Sûdî-i Bosnevî’nin son eseri olan Şerh-i Bostân’ı
1006/1598 yılında tamamlaması, şârihin en erken bu yılda vefat
etmiş olabileceğini göstermektedir. Yani Sûdî-i Bosnevî’nin 2 Şevval
1006 /8 Mayıs 1598 tarihinden sonra vefat etmiş olması kesin
bir bilgidir.
El yazmalarının başında veya sonunda yer alabilen fevaid kayıtları,
esere sahip olan veya eseri okuyan biri tarafından düşülmüş;
beyitlerin, çeşitli faydalı bilgilerin, bazı önemli kişilerin doğum
ve ölüm tarihlerinin, ilaç reçetelerinin, zelzele, salgın hastalık,
yangın gibi toplum hayatını etkilemiş felaketlerin vb. kaydedildi-
ği, genellikle birkaç satır veya biraz daha fazlasından müteşekkil
notlardır.18 Bir fevaid kaydı, ihtiva ettiği bilgilerle çok önemli bir
tarihî vesika haline gelebilir. Nitekim Yunus Emre’nin biyografik
eserlerde yer almayan ölüm tarihi bir yazmadaki fevaid kaydın-
16 Ozan Yılmaz, s. L.; İbrahim Kaya, Şerh-i Divan-ı Hafız: Bosnalı Sûdî: İnceleme-Tenkitli
Metin, Malatya: Özserhat Matbaacılık, 2013, c.I, s./p. 94; Muhammed
Aruçi, “Sûdî Bosnevî”, DİA, İstanbul İSAM: Türkiye Diyanet Vakfı
İslam Araştırmaları Merkezi, 2009, c. XXXVII, s./p. 466.
17 Sûdî-i Bosnevî, Şerh-i Bostân, Beyazıt Devlet Kütüphanesi No:5494, vr.
577b.
18 Orhan Bilgin, “Fevâid Kaydı”, DİA, İstanbul İSAM: Türkiye Diyanet Vakfı
İslam Araştırmaları Merkezi, 1995, c. XII, s./p. 501
Sûdî-i Bosnevî’nin Ölüm Tarihi Meselesi
Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD) 193
dan tespit edilmiştir.19 Şerh-i Bostân’ın bir nüshasının son sayfasında
bir fevaid kaydı bulunmaktadır. Sûdî-i Bosnevî’nin eserlerini
okuyan ve anlayan bir meraklı tarafından yazıldığı anlaşılan
bu kısa notta, şârihin vefat yılı ve bu yıla düşürülmüş tarih yer
almaktadır: “Şârihüñ vefātı tārįħi ġazā düşmişdür: 1008.” 20 İfadeye
göre Sûdî-i Bosnevî hicrî 1008 (m.1599-1600) yılında vefat
etmiştir ve ebced hesabıyla bu yıla karşılık gelen gazâ kelimesi
onun vefatına düşürülmüş bir tarihtir. Çünkü gazâ kelimesi gayn,
zâ ve elif harflerinden müteşekkildir; bu harflerden gaynın ebceddeki
karşılığı bin, zânın yedi ve elifin birdir, bunların toplamı da
bin sekiz sayısını vermektedir. Sûdî-i Bosnevî’nin, Hâfız Divanı,
Gülistân ve Bostân’a yazdığı şerhlerin bitirilişine sırasıyla ġac21
(h.1003), ġad22 (h.1004) ve ġav (h.1006) kelimeleriyle tarih düşmesi
göz önüne alındığında, kendi vefatına yine gayn harfinin yer
aldığı “ġazā” kelimesi ile tarih düşürülmesi daha bir anlam kazanmaktadır.

Bununla birlikte 16.yüzyılın bir başka meşhur şârihi de Şem’î’dir.
Sûdî-i Bosnevî’nin Gülistân, Bostân ve Hâfız Divanı şerhlerindeki
reddiyelerinde eleştirdiği şârihlerden biri olan Şem’î, 21 Safer
1009/1 Eylül 1600 tarihinde tamamladığı Şerh-i Subhatü’l-Ebrâr
isimli eserinde Sûdî’den bahsederken “merhum” ifadesini kullanır:
“Mer ūm Sūd menzil-i ˇābdan murād d dedür dimişdür
ammā a ā-yı fā iş idügi ziyāde rūşendür ve bu a āya sebeb idügi
anuñ ġaflet ü inād u ta a ubıdur.”23 Bu husus, Sûdî-i Bosnevî’nin
21 Safer 1009/1 Eylül 1600 tarihinden önce vefat etmiş olduğuna
kesin bir delildir ve fevaid kaydındaki vefat yılının doğru olduğunu
göstermektedir. Buna göre Sûdî-i Bosnevî’nin vefat yılı h.1008
(m.1599-1600)’dir.
19 Orhan Bilgin, s./p. 501
20 Sûdî-i Bosnevî, Şerh-i Bostân, Süleymaniye Kütüphanesi, Muğla Hoca
Mustafa Efendi 42, vr. 551b.
21 İbrahim Kaya, c.I, s./p. 319.
22 Ozan Yılmaz, s./p. CCCV
23 Taner Gök, “Şem’î Şem’ullâh ve Şerh-i Subhatü’l-Ebrâr’ı (İnceleme-Tenkitli
Metin)”, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Çanakkale, Çanakkale Onsekiz
Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2014, s./p. 443.
Bedriye Gülay Açar
194 Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD)
Edebî metinler, edebiyat ve tarih disiplinlerinden beslenerek vü-
cuda gelen edebiyat tarihinin en önemli kaynaklarıdır. Matbaanın
kullanılmaya başlamasından önce elde yazılarak çoğaltılan el yazmaları
ise ihtiva ettikleri çeşitli özelliklerle; ferağ kaydı, mukabele
kaydı, fevaid kaydı, kıraat ve sema kaydı vb. malumatlarla bizlere
hem tarih hem de edebiyat tarihi disiplinleri adına önemli bilgiler
verirler. Bunların özenle incelenmesi muallakta kalan pek çok
sorunun hallolmasına yardımcı olabilmektedir. Yine müelliflerin
eserlerinde başka müellifler hakkında verdikleri bilgiler, onlara
hitap şekilleri de araştırmacılar için ipuçları barındırabilir. Özellikle
şerh metinlerinde yer alan reddiyeler, dönemin edebî tenkit
sistemini, şârihin bakış açısını ve ilmini göstermelerinin yanı sıra
çeşitli ipuçları taşıyabilmeleri açısından da kıymete sahiptirler. Bü-
tün bunlar ışığında, Şerh-i Bostân’ın ve Şerh-i Sübhatü’l-Ebrâr’ın
tamamlandıkları tarihler göz önüne alınırsa, Sûdî-i Bosnevî’nin
ölüm tarihi 2 Şevval 1006 /8 Mayıs 1598 ile 21 Safer 1009/1 Eylül
1600 tarihi arasında olmalıdır. Şerh-i Bostân’ın bir nüshasının son
varağının kenarında yer alan nottaki 1008 (m.1599-1600) yılı da
bu iki tarih arasındaki zaman dilimi içindedir. “Ġazā” kelimesiyle
ebced hesabına göre tarih düşürülen hicrî 1008 (m.1599-1600) yılı,
bütün bu bilgiler ışığında, şârihin kesin vefat yılı olmalıdır.
Sûdî-i Bosnevî’nin Ölüm Tarihi Meselesi
Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD) 195
Kaynakça
Aruçi, Muhammed: “Sûdî Bosnevî”, DİA, İstanbul İSAM: Türkiye
Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi, 2009, c. XXXVII.
Bilgin, Orhan: “Fevâid Kaydı”, DİA, İstanbul İSAM: Türkiye Diyanet
Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi, 1995, c. XII.
Bursalı Mehmed Tâhir: Osmanlı Müellifleri ve Ahmed Remzi Akyürek
Miftâhu’l-Kütüb ve Esâmî-i Müellifîn Fihristi, haz.
Cemal Kurnaz, Mustafa Tatçı, Ankara: Bizim Büro Basımevi,
2000, c.I.
Çapan, Pervin: Tezkire-i Safâyî: NUHBETÜ’L-ÂSÂR MİN
FEVÂ’İDİ’L-EŞ’ÂR (İnceleme-Metin-İndeks), Ankara: Atatürk
Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, 2005.
Erdem, Sadık: Râmiz ve Âdâb-ı Zurafâ’sı (İnceleme-Tenkidli Metin-
İndeks-Sözlük), Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yayını, 1994.
Gök, Taner: “Şem’î Şem’ullâh ve Şerh-i Subhatü’l-Ebrâr’ı (İnceleme-Tenkitli
Metin)”, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Çanakkale,
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi: Sosyal Bilimler Enstitüsü,
2014.
Hoca, Nazif M.: Sûdî, Hayatı, Eserleri ve İki Risalesi’nin Metni, İstanbul:
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1980.
İnce, Adnan: Tezkiretü’ş-Şu’arâ Sâlim Efendi, Ankara: Atatürk Kültür
Merkezi Başkanlığı Yayınları, 2005.
İsen, Mustafa: “Şair Biyografileri: Tezkireler”, Türk Edebiyatı Tarihi,
İstanbul: TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 2007,
c. II.
İsen, Mustafa: “Türkçe Şâir Biyografileri”, Tezkireden Biyografiye,
İstanbul: Kapı Yayınları, 2010.
Kâtib Çelebi: Keşfü’z-Zünûn ‘an-Esâmi’l-Kütüb ve’l-Fünûn, İstanbul:
Milli Eğitim Basımevi, 1971, c. I.
Kaya, İbrahim: Şerh-i Divan-ı Hafız: Bosnalı Sûdî: İnceleme-Tenkitli
Metin, Malatya: Özserhat Matbaacılık, 2013, c.I.
Kılıç, Filiz: Meşâ’irü’ş-Şu’arâ (İnceleme-Metin), İstanbul: İstanbul
Araştırmaları Enstitüsü Yayınları, 2010, c.II.
Bedriye Gülay Açar
196 Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD)
Müstakîmzâde Süleyman Sadeddîn Efendi: Mecelletü’n-Nisâb fi’nNesebi
ve’l-Künâ ve’l-Lakâb, Süleymaniye Kütüphanesi: Hâlet
Efendi 628.
Nev‘îzâde Atâ’î: Hadâ’iku’l-Hakâyık fî-Tekmîleti’ş-Şakâyık
(Şakâiku’n-Nu‘mâniyye ve Zeylleri) (haz. Abdülkadir Özcan),
İstanbul: Çağrı Yayınları, 1989, c.II.
Sûdî-i Bosnevî: Şerh-i Bostân, Beyazıt Devlet Kütüphanesi No:5494.
Sûdî-i Bosnevî: Şerh-i Bostân, Süleymaniye Kütüphanesi, Muğla
Hoca Mustafa Efendi 42.
Uzun, Mustafa: “Tezkire (Türk Edebiyatı)”, DİA, İstanbul İSAM:
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi, 2012,
c.XLI.
Yılmaz, Ozan: Gülistan Şerhi (Sûdî-i Bosnevî), İstanbul: Çamlıca Basım
Yayın, 2012.

Konular