Urdu Dilinde Akrabalık Terimleri ve Müslüman Hint Toplumunda Aile Yapısı

Sayfa:
1
/ 14
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi 43, 1 (2003) 43-56 Urdu Dilinde Akrabalık Terimleri ve Müslüman Hint Toplumunda Aile Yapısı Celal Soydan The Kinship Terminology in Urdu Langııage and Structure of Family in Indian Muslini Community This work focıtses on the institution of kinship and family structures aınong the Urdu speaking Muslims in India and Pakistan, who constitute one of the important components of the Indian culturel mosaic. The study endeavorııs to show how the Müslim social life and langııage are influenced by the other languages and cultures with which they have becn living since centuries. According to general lexicology the structure of kinship terıninology, which is one of the langııage's basic vocabulary, indicate the influence of a language. Urdu Dilinde Akrabalık Terimleri ve Müslüman Hint Toplumunda Aile Yapısı Urdu dilindeki akrabalık terimleri incelendiğinde, bu dilin çevre dil ve kültürlerden çok fazla etkilendiği açıkça görülür. Bu çalışmada, bir dilin kalıt dil öğelerinden sayılan akrabalık terimleri bağlamında Urdu dilinin kalıt sözvarlığına Arapça ve Farsça'nın yanı sıra, Türkçe'nin de önemli ölçüde etki ettiği üzerinde durulmaktadır. Ayrıca akrabalık terimlerinde olduğu gibi, Urduca konuşan toplumun aile yapısının da çevre kültürlerden etkilendiği vurgulanmaktadır. Böylece Urdu dilinin hangi dillerden faydalandığına ve gelişim sürecine de ışık tutulmaktadır. Pakistan ve Hindistan'ın ortak dili olan Urduca (Hintçe), geniş kullanım alanı1 ve zengin söz varlığıyla hem edebiyat araştırmacılarına, hem de * Yrd. Doç. Dr., A.Ü., DTCF, Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümü, Urdu Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı. ' Çeşitli araştırmalar Urdu dilinin, dünyanın en yaygın dillerinden biri olduğunu göstermektedir. Collins Encyclopedia'da Urduca, dünyanın üçüncü büyük dili olarak belirtilmekte; Birleşmiş Milletlerin yaptığı bir araştırmaya dayanarak BBC'nin yayınladığı bir
44 Celal Soydan dilbilimcilere geniş bir çalışma alanı sağlamaktadır. Çok farklı din ve kültür çevrelerine mensup, farklı bölgesel diller konuşan çeşitli etnik kökenlere mensup halkların ortak dili olan Urdu dili, adından da anlaşılacağı gibi asıl olarak ordu içinde şekillenmiş ve ordu mensuplarının konuştuğu bir dil olarak ortaya çıkmıştır. Nitekim bu dilin adı olan Urdu'nun etimolojisine baktığımızda da bu kelimenin Türkçe 'ordu' kelimesine gittiğini görürüz. Zira bu dil, Alptekin'in torunu, Subuktekin'in oğlu olan Gazneli Mahmud'un2 bugünkü Pakistan topraklarını fethiyle başlayan ve yaklaşık sekiz yüz yıl süren çeşitli Müslüman-Türk sultanlıklarının etkisiyle bölgede oluşmuştur. Nitekim Pakistanlı bir tarihçi, Sultan Mahmud Gaznevi'nin Hindistan'a gelişini, asırlarca sürecek olan Maveraunnehir kökenli bir kültür inkılabının habercisi (Sibt-e, 1984:180) olarak tanımlamaktadır. Urdu dili, Gaznelilerden başlayarak sarayda Türkçe konuşan sultanların teşvikleri (Bilkan, 1998:2; Caveed, 1983:41-90) ve daha sonraki Hint-Türk sultanlıkları dönemlerinde ordunun çoğunu oluşturan Türk kökenli askerlerin dilleriyle yerli halk dillerinin karışımıyla şekillenmiştir.3 Başlangıçta ordu mensubu kişilerin konuştuğu bir dil olması sebebiyle bu dile Ordu; bölgesel telaffuz değişimiyle Urdu denmiştir. Urdu dilinin oluşmasında Müslüman sufilerin mistik ilim kaynağı olan temel diller, Arapça ve Farsça'nın da büyük katkısı olduğu açıktır. Böylece Urdu dili, içinde barındırdığı komşu dil ve kültürlerle kaynaşabilme esnekliği sayesinde çok geçmeden halkın ortak dili haline gelmiş ve kısa sürede edebiyat dili olgunluğuna ulaşmıştır. Urdu dili, farklı kültür ve dil unsurlarını günümüzde de içinde barındırmaktadır. Bir dilin yalnızca söz varlığının incelenmesiyle, o dili konuşan ulusun yaşayışı, o toplumdaki kültür hareketleri ve başka uluslarla ilişkileri raporda Urdu dilinin İngilizce ve Çince'den sonra üçüncü büyük dil olduğu belirtilmektedir. Canadian World Almanac'a göre Hindustani (Urduca-Hintçe) 444 milyondan fazla insan tarafından konuşulmaktadır. Keza Washington Üniversitesi'nin 14 Mayıs 1992'de New York Star'da yayınlanan bir inceleme yazısında dünya dillerinin önemi ve kullanımı bağlamında yapılan değerlendirmeye göre Urdu dili dünyanın ikinci büyük dilidir. Zira Urdu dili Hindistan Yarımadası dışında 44 ülkede daha konuşma dili olarak kullanılmaktadır (Schr, 2001:13). 2 Sultan Mahmud Gaznevî. 998-1030 arasında Gazne sultanı. Gaznelilerden sonraki Hint-Türk Sultanlıkları sırasıyla; Kutbiler (1206-1266). Balabanlılar (1266-1290), Kalaç Sultanlığı (1290-1320), Tuğluklular (1320-1414), Seyyidler (1414-1451), Lodiler (1451 -1526) ve Babür Devleti (1526-1858). 3 Urduca ile Türkçe'nin ortak kelimelerini konu alan bir kitapta 2608 kelime tespit edilmiştir. Ancak bunların çoğunun Arapça-Farsça ve batı dillerinden hem Türkçe'ye hem de Urduca'ya geçen ortak kelimeler olduğu anlaşılmaktadır (Hatak, 1987). Ancak başka bir çalışmada Urdu dilinde 150 civarında Türkçe kelime olduğu tespit edilmiştir (Türkmen, 1985: 157-171).
Urdu Dilinde Akrabalık Terimleri ve Müslüman Hint Toplumunda Aile Yapısı 45 hakkında büyük ölçüde bilgi edinilebileceği (Aksan, 1998: C.I, 139) dilbilimcilerin ortak görüşüdür. Urdu dilinin sözvarlığında da sadece akrabalık terimlerinin incelenmesi, bu dili farklı dillerin yoğun bir şekilde etkilediği; Urduca konuşan ulusun diğer ulus ve dillerle sıkı bir sosyal ve kültürel etkileşim içinde olduğu gerçeğini gözler önüne serer. Zira Urdu dilinin oluşumunda bölgesel dillerin yanı sıra Farsça, Arapça ve Türkçe'nin önemli etkileri olduğu açıktır (Saksena, 25-26). Bu çalışmanın konusunu oluşturan Urdu dilinde akrabalık terimleri ve aile yapısı da, Urduca konuşan halkların diğer ulus, dil ve kültürlerle olan etkileşimini yansıtmaktadır. Hami-Sami dillerinin, Farsça, Türkçe ve Malaya dillerine olduğu gibi Urdu diline de sözvarlığı bakımından büyük etkileri olmuştur (Aksan, 1998: C.I, 135). Başta dinsel yakınlaşmalar, edebiyat etkilenmeleri olmak üzere, birlikte yaşama, ticaret ilişkileri, siyasal ilişkiler nedeniyle ve bu ilişkilerin ölçüsü oranında ödünç öğeler dilden dile aktarılmaktadır (Aksan, 1998: C.I, 137). Dolayısıyla, edebi etkilerinden dolayı bölgenin etkin dili olagelen Farsça, Urduca'nın sözvarlığının oluşmasında önemli bir rol oynamıştır. Dinsel etkilerden dolayı da büyük ölçüde Arapça'nın etkisi söz konusu olmuştur.4 Dilin doğduğu ve geliştiği coğrafyadan dolayı Sanskrit dili ve ondan türeyen bölgesel diller, Urduca'nın temel sözvarlığının oluşumunda önemli yer tutmaktadır. Bu etkin unsurlardan başka, bu dilin oluşmasını sağlayan büyük bir kısmı Orta Asya kökenli ve Türkçe konuşan topluluklardan gelmiş olan ordu mensuplarının, Urdu dilini hem kültürleri, hem de sözvarlıkları ile etkiledikleri açıkça görülmektedir. Daha ileriki dönemlerde, bölgenin mutlak yöneticisi olan İngilizlerin bölge kültürüne yüzyıllar süren etkilerinden dolayı İngilizce kelimelerin de Urduca'ya geçtiği görülmektedir. Ancak bu dil, Urduca için kalıt özellik taşımadığından onun, bölge dil ve kültürüne yansıyan yapay etkilerini konunun dışında tutmayı uygun bulduk. Zira bir sözcüğün, bir dilin temel söz varlığından olup olmadığını tespit etmek için bazı ölçütler belirlenmiştir. Bunlardan ilkinde "bir sözcüğün yeni öğeleri, bileşik sözcükleri türetme değeri, yeni sözcükleri türetme gücü"ne bakılmaktadır. Bir başka ölçüt "insanoğlunun yaşamında birinci dereceden önemli kavramları yansıtmakta olmasıdır." Başka bir ölçüt de "anlambilim açısından yansızlığadır (Aksan, 1998: C.III, 18). Oysa Urduca'da kullanılan İngilizce sözcükler, Urdu dilinde yeni sözcükler türetme uyumu sağlamadığı gibi, toplumsal yaşamda birinci dereceden önemli kavramlar da değillerdir. Dolayısıyla Hindistan'da konuşulduğu için önceleri 'Hindi' veya 'Hindvi' denilen Urdu dilinin (Ahtar, 1991:14) temel sözvarlığının, bölgesel dillerin yanı sıra çevre dillerden oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu durum, akrabalık terimlerinde de kendini 4 Urduca'nın ilk yazılı vesikaları sufilerin yazdığı dini içerikli kitapçıklardır. Bunlarda çok sayıda Arapça ve Farsça kelime kullanılmıştır ('Abdulhak, 1986).

Konular