İRAN TÜRKLERİNİN GÜNCEL KÜLTÜREL MESELELERİ

İRAN TÜRKLERİNİN GÜNCEL KÜLTÜREL MESELELERİ
Ali KAFKASYALI
Özet
Kadim Türk yurtlarından biri olan ve hâlihazırda 35 milyon Türk nüfusu ile Türkiye’den sonra en
çok Türk nüfusu barındıran Ġran, pek çok kültürel mesele ile karĢı karĢıyadır. Türkçe eğitim-öğretimin
yasak oluĢu meselesi, alfabe meselesi, basın-yayın meselesi, tiyatro, sinema, resim, heykel gibi güzel
sanatlar sahasındaki faaliyetlerin engellenmesi meselesi, kültürel faaliyetlerin sınırlanması meselesi
bunların baĢında gelmektedir. Pek çok olumsuzluğa rağmen Ġran Türkleri bütün kültür ve sanat
varlıklarını koruma ve geliĢtirme gayreti içerisindedirler. Bütün bu problemlerin halli için ülkedeki
bütün halkların dil ve kültürlerine konulan yasağın kaldırılıp, çağın gereklerine uygun olarak her
halkın ana dilinde eğitim öğretim yapmasına, radyo, televizyon ve matbuat imkânlarından
faydalanmalarına fırsat verilmelidir. Ġran coğrafyasındaki taĢınır ve taĢınmaz Türk kültür varlıkları
gerçek kimlikleri ile anılmalı, yabancı güçler tarafından gasp edilen kültürel değerlerin izleri
sürülmelidir.
Anahtar Kelimeler: Ġran Türkleri, Ġran Türkçesi, Türkçe yasağı.
IRANIAN TURKS’ ACTUAL CULTURAL PROBLEMS
Abstract
One of the ancient Turkish lands, with its present Turkish population of 35 millions, second only
to Turkey, Iran faces a great many cultural problems. The problems like banning the education from
being offered in Turkish, and those like alphabet, press and publication, barriers to the activities in the
field of Fine Arts like theatre, cinema, painting and sculpture, and the restraints put on the cultural
activities come first. Iranian Turks endeavor to protect and improve all their cultural and art wealth in
spite of many adversities. All the prohibitions on the peoples’ language and culture in the country
should be removed in order to overcome the problems and, in parallel with the needs of the age, every
people should be allowed to take education in its native tongue and to utilize the facilities like radio,
television and printing press. Movable and immovable Turkish cultural assets in the geography of Iran
should be mentioned with their real identities and the traces of the cultural values taken by the
occupying forces should be followed up.
Key words: Iranian Turks, Iranian Turkish, Prohibition on Turkish
Giriş
Ġran Türk dili ve edebiyatının sahası, tarih boyunca Türk yurdu olan ve en muhteĢem çağını Safevî
Türk Devleti zamanında yaĢayan, en geniĢ alanına ise son Türk Cihangiri Nadir ġah döneminde ulaĢan
coğrafyadır. Bu coğrafya Tiflis, Dağıstan, Bakü, Horasan, MeĢhed, Belucistan, Basra, Bağdat, Kerkük,
Musul, Diyarbakır, Sivas çizgisi içinde kalan sahadır.
Ġran coğrafyası Tarih boyunca farklı Türk boylarının yaĢadığı ve ekseriyetini Türklerin
oluĢturduğu bir ülke olmuĢtur. Genellikle yönetimde olan Türkler diğer halkların kültür değerlerine
müdahale etmemiĢ hatta yönetimleri altında bulunan Arap ve Farsların dillerini zaman zaman kültür ve
bilim dili olarak dahi kullanmıĢlardır. 1925 yılına kadar bu coğrafyanın sahibi ve hâkimi olan Türkler,
kendilerinden yüzlerce yıl sonra bu bölgeye gelen Farslarla temas kurmalarından itibaren onların dil ve

 Atatürk Üniversitesi, Kâzım Karabekir Eğitim Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Ana Bilim Dalı öğretim üyesi.
2
kültürlerine önem vermiĢ, hatta daha da geliĢmesine yardımcı olmuĢlardır. Fars dili adına yapılanların
ekserisi Türkler tarafından yapılmıĢtır. Pek çok Türk Ģairi Farsça eserler vücuda getirmiĢtir. Ne yazık
ki Sasanîler döneminde olduğu gibi Pehlevîler döneminde Ġran Türklerinin dil, kültür ve sanat
değerleri büyük sekteye uğratılmıĢtır. Günümüzde Ġran Türklerinin, çok büyük kültürel problemleri
vardır.
1. Türkçe Eğitim Öğretimin Yasak Oluşu Meselesi
1925 yılında yabancı güçlerin eli ile iktidara getirilen Pehlevî yönetimi, etnik çeĢitliliğe hatta
Türklerin ekseriyeti teĢkil etmesine bakmayarak Türkçe eğitim öğretimi yasaklamıĢ, Fars dilini
ülkenin yegâne dili olarak uygulamaya koymuĢtur.
1979 Ġran Ġslâm Devrimi ile Ġran Cumhuriyet rejimi yıkılmıĢ, yerine “Ġran Ġslâm Cumhuriyeti” adlı
“Ġslâmî” bir rejim tesis edilmiĢtir. Ülkenin siyasetten ekonomiye, sosyal hayattan eğitim öğretime,
basın yayından giyim kuĢama kadar her Ģeyi değiĢtirilmiĢtir. Ne yazık ki bu yönetimde de aynı tutum
devam ettirilmiĢ, din ve mezhep kisvesi altında Fars dili, kültürü ve kimliği hâkim kılınmaya
çalıĢılmıĢtır. Anayasanın 19. maddesinde ülke vatandaĢlarının ırk, dil, etnik grup ve kabile ayrımı
yapılmaksızın eĢit olduğu; 15. maddesinde, diğer etnik grupların dilleri ile de okullarda eğitim-öğretim
yapılabileceği ön görüldüğü hâlde anayasanın bu hükümleri yürürlüğe konulmamıĢtır. Bu yanlıĢ bakıĢ
ve tutum hâlâ devam etmektedir. Tabiî ki bu böyle devam etmeyecektir. Muhsiniyan Rad’ın (2004: 9)
ifadesiyle dünyanın gidiĢi buna müsaade etmeyecektir. Önümüzdeki 20 yıl içerisinde oluĢacak Ģartlar
bu tutumu kesinlikle yargılayacaktır.
2. Alfabe Meselesi
Ġran Türklerinin önemli bir meselesi de alfabe meselesidir. Fars dili ile birlikte Arap alfabesini
kullanan Ġran Türkleri, Türkçe metinleri de tabiî olarak Arap alfabesi ile yazmaktadırlar. Türkiye’nin
ve Kuzey Azerbaycan’ın Latin alfabesini kullanmaları, uluslararası iletiĢim aracı olan internette
genellikle Ġngilizce formatında Latin alfabesinin kullanılması Ġran Türklerinin alfabe meselesini daha
da zora sokmaktadır. Alfabe meselesi aynı zamanda Türk dünyasının meselesidir. Dilin varlığının ve
bekasının esasını oluĢturan alfabenin ortak olmaması iletiĢim yönünden Türk Dünyasının en büyük
handikaplarından biridir. Azerbaycan, Ġran ve Türkiye Türklerinin birkaç defa alfabe değiĢtirmeleri,
hâlihazırda her üç Türk topluluğunun da farklı alfabe kullanmaları büyük yanlıĢlardır. Bir taraftan
Rusya (Çarlık ve Sovyetler Birliği), diğer taraftan basiretsiz Türk Kaçar Ģahları ile Ģovenist ve zalim
Pehlevî yönetimi, bir taraftan da ipin ucunu büyük güçlere kaptırmıĢ Ġstanbul ve Atatürk sonrası
Ankara hükümetleri, Azerbaycan, Türkiye ve Ġran Türklerinin dil, edebiyat ve kültür birliği
yapmalarına imkân verememiĢ veya vermemiĢlerdir. YanlıĢ uygulamalarla birlikte çok büyük hatalar
yapılmıĢtır. Her üç taraftaki Türklerin birkaç defa alfabeleri değiĢtirilmiĢtir. Yönünü Avrupa’ya
dönmeyi, arkasını Ġran ve Turan’daki soydaĢlarına dönmek olarak anlayan Türkiye yöneticileri büyük
güçlerin bu tuzağını anlayamamıĢtır. Bu aymazlık hâlâ devam etmektedir.
3. Basın-Yayın Meselesi
Ġran Türk basını tarihi boyunca çok büyük engellerle karĢılaĢmıĢ, canlanma fırsatı bulamamıĢtır.
Ġran’da ilk matbaa 1811 yılında Tebriz’de, Azerbaycan valisi Ģehzade Abbas Mirza tarafından
kurulmuĢ ve ilk olarak Fuzûlî’nin eserleri basılmıĢtır (Serdariniya 1381/2002: 28). Ne yazık ki Ġran
Türk basını 1925 yılına kadar Türk hakan ve hanları tarafından 1925 yılından sonra da Fars yöneticiler
tarafından baskı ve engellerle karĢılaĢmıĢtır.
Türk Kaçar Ģahlarından Nasreddin ġah’ın, Tahran ve Tebriz’de yayımlanan gazetelerin
yazarlarından 18’ini bir kuyuya attırıp üzerlerine kendi silahı ile 50 kurĢun sıkarak hepsini öldürmesi;
bu olaydan etkilenen Tebriz’in hürriyetçi yazarlarının Ġstanbul’a kaçarak burada “Ehter” (Yıldız) adlı
gazeteyi çıkarmaları, Ġran sefaretinde çalıĢan Mirza Necef Ali Tebrizi’nin desteği ile 1895 yılına kadar
20 yıl yayımlanabilen (Serdariniya 1381/2002: 149) Ehter gazetesinin yönetici ve yazarlarının ġah
tarafından Osmanlı Devleti’nden istenmesi bunların Tebriz’de Kaçar veliahdı tarafından öldürülmeleri
Türk asıllı yöneticiler tarafından yapılan çok acı olaylardır.
1925 sonrası Pehlevi yönetimlerinin Türk gazeteci ve yazarlarına yaptıkları ise insanî davranıĢla
bağdaĢmayan türdendir. Pehlevî rejimi 1979’da iktidardan uzaklaĢtırılıncaya kadar Türkçe matbuata
izin verilmez. Ancak ülke dıĢında siyasî sürgünler veya baĢka ülkelere sığınmıĢ Ġran Türkleri
3
tarafından birkaç gazete yayımlanır. Ġran Türklerinin bütün kültürel unsurları ve kültür vasıtaları, tam
otuz iki yıl, Pehlevî hanedanının Ģoven ve dikta yönetimi altında ezilir. Hâlbuki bu yıllarda Tebriz’de,
Urmiye’de, Ġsfahan’da ve Tahran’da yayımlanan büyük güçlerin desteklediği Ermeni gazeteleri ile
Amerika misyonerlerinin destekledikleri Urmiye’de yayımlanan Süryani-Keldani gazeteleri yayın
hayatlarını geliĢtirerek devam ettirirler. Farsça yazılan Ermeni ve Süryanî gazetelerinin dıĢında, sadece
Tebriz’de 13 Ermenice, Urmiye’de 4 Asuri-Keldani dilinde gazete yayımlanmaktadır. Ermenice
yayımlanan gazetelerin ekserisi Ermeni Hınçak örgütünün yayın organıdır (Ayrımlu 1386/2008: 28
vd.).
1979 Ġran Ġslam Cumhuriyeti’nin kurulması ile birlikte Ġran Türk basını kısmen soluk almıĢtır.
Millî meseleler gündeme gelmiĢ, millî hassasiyet geliĢmiĢtir. Ġran Türk halkının bilhassa gençlerin
Türk dili ve edebiyatına karĢı ilgisi artmıĢtır. Bütün bunlara rağmen Ġran Türk basını lâyık olduğu yere
gelememiĢtir. Uluslar arası normlarda basın hürriyetinin olmaması, hatta çok sıkı devlet sansürünün
devam etmesi Ġran Türk basınını geri bırakmıĢtır. Ayrıca Türkçe veya Türkçe-Farsça çıkarılan gazete
ve dergilerin sık sık kapatılması birkaç sayıdan fazla yayımlanmasına izin ve fırsat verilmemesi Ġran
Türk basınının en büyük engelleri olmuĢtur.
Kitap basımının izne tabi olması da en büyük engellerden biridir. Hür ülkelerde siyasî, sosyal,
kültürel veya baĢka sahalarda kitaplar hiçbir kurumdan izin alınmaksızın yayımlanırken Ġran’da her bir
yazının sansürden geçirilmesi ve her yayının izin alındıktan sonra yayımlanabilmesi çok büyük mesele
olarak karĢıda durmaktadır. Hür ve bağımsız ülkelerde istenilen ve gerek duyulan hemen her konuda
bir iki hafta, hatta birkaç gün içerisinde kitap yayımlanabildiği hâlde Ġran’da bir kitabın
yayımlanabilmesi için aylarca hatta yıllarca izin beklemek gerekmektedir. Tabiî ki Tahran yönetiminin
bakıĢ açısına uygun kitaplar istenilen süre içerisinde yayımlanabilmektedir.
4. Radyo-Televizyon
Ġran’da radyo yayınına ilk olarak 1944 yılında Tahran’da baĢlanmıĢtır. Tahran’dan sonra ikinci
radyo istasyonu Mir Cafer PiĢeverî tarafından 1946 yılında Tebriz’de kurulmuĢtur. Günümüzde Ġran’ın
bütün vilayetlerinde, vilayet radyosu vardır. Ancak bu vilayet radyolarından ġarkî (Doğu) Azerbaycan,
Ğerbî (Batı) Azerbaycan, Zencan ve Erdebil vilayet radyolarında çok az miktarda Türkçe yayına izin
verilmektedir.
Televizyonda da durum benzer Ģekildedir. Tahran’dan sonra televizyon istasyonu kurulan
vilayetlerin ilki Urmiye’dir. Batı Azerbaycan’ın merkezî Ģehri olan Urmiye’de televizyon 1998’de
bütün bölgeye yayın yapacak Ģekilde kurulmuĢtur. Batı Azerbaycan’ın merkezî Ģehri olan Tebriz ve
Erdebil vilayetinde ise bütün bölgeye yayın yapacak Ģekilde televizyon 2000 yılında kurulmuĢtur.
Tamamen Türklerin sakin olduğu Zencan Ģehrinde ise ancak 2004 yılında bütün bölgeye yayın
yapacak Ģekilde televizyon istasyonu kurulmuĢtur.
1958 yılında Türkmensahra’da “Türkmen Radyosu” adıyla kurulan ve kültür ve sanat ağırlıklı
yayın yapan radyo, Ġran Ġslâm Devrimi’nden sonra “Gürgan Radyosu” adı altında yayın hayatını
sürdürmüĢtür. Günümüzde Gürgan televizyonu da günde yarım saat Türkmen dilinde televizyon
yayını yapmaktadır. Ancak bu radyo ve televizyon yayınlarında % 80’i Farsça kelimelerden olan ve
Fars aksanı ile yayın yapmaktadırlar. AnlaĢılmaz bir dil kullanıldığından müzik yayınlarının dıĢında
pek dinlenip izlenilmemektedir.
Tahran yönetimi tarafından rakamları ile oynanmıĢ istatistiklere göre bile radyo ve televizyon
yayınları ülke nüfusunu oluĢturan etnik yapının oranı ile orantılı değildir. Tahran yönetimine göre ülke
nüfusunun % 22.5’ini Türkler oluĢturmaktadır. Hâlbuki BirleĢmiĢ Milletlerin verdiği rapora göre bu
oran % 52’dir. Tahran yönetimi tam yarısını söylemektedir. % 25 bile kabul edilse Türkçe yayın süresi
% 4.45’tir. Hâlbuki 5 katı olması gerekmektedir. Gerçek rakamlar yazılsa bunun 12 kat olması
gerekmektedir.
2001 yılı istatistiklerine göre Ġran radyolarında yapılan programların % 90.66’lık dilimini Farsça
yayınlar oluĢturmaktadır. Geri kalanını ise diğer etniklerin dili ile yapılan yayınlar oluĢturmaktadır.
2001 yılı istatistiklerine göre televizyon yayınlarının % 95.86’sını da Farsça yayınlar
oluĢturmaktadır. Geri kalanını ise diğer dillerle yapılan yayınlar oluĢturmaktadır. Görülüyor ki Ġran
4
sınırları dâhilinde yayımlanan televizyon ve radyo programlarında Farsçadan baĢka dillere neredeyse
hiç yer verilmemektedir.
2001 yılı istatistiklerine göre Ġran halklarının nüfus oranları ve paylarına düĢen radyo, televizyon
yayınları Ģöyledir:
Dil Radyoda dil
oranı
Televizyonda dil
oranı
Radyo ve Tv’de
dil oranı
Farsça 90.66 95.71 92.50
Türkçe 5.03 3.44 4.45
Kürtçe 2.5 0.53 1.79
Arapça 0.68 0.17 0.49
Diğer 1.13 0.15 0.77
Toplam 100 100 100
Görüldüğü gibi Tahran yönetimi Farsçadan baĢka dilde yayın yapılmasına müsaade etmemektedir.
Bugün Ġran’da 3 televizyon ve birkaç radyo yayını vardır. Bunların tamamı da devletin sıkı denetimi
altındadır. Özel televizyon ve radyo yoktur. Diğer yandan KaĢkay, Halaç, ġahseven, Hamse, Kirman,
Sungur, Kazak, Bayat Türkleri için bir dakikalık bile radyo televizyon yayını yapılmamaktadır.
Diğer bir kötü durum da Ģudur ki Ġran Ġslam Cumhuriyeti’nin dil politikası Fars milliyetçiliğine
dayanmaktadır. Radyo ve televizyonların Türkçe yayınları, Ġran Türkçesini bozmak maksadını
taĢımaktadır. Radyo ve televizyonların Türkçe programlarında kullanılan Türkçe kesinlikle Türkçe
değildir. Türkçeyi FarsçalaĢtırmak maksadı güdülmektedir (Heyet M. R. 2005: 95).
Hâlihazırda Tahran’dan yayın yapan “Seher” adlı uluslararası bir televizyon kanalı vardır. Bu
kanal Ġran dıĢına yayın yapmaktadır. Bu televizyonda günde yaklaĢık 4 saat Türkçe yayın
yapılmaktadır. Türkçenin dıĢında, Arapça, Ġngilizce, Fransızca ve baĢka dillerde yayın yapılmaktadır.
5. Güzel Sanatlar (Tiyatro, Sinema, Müzik, Resim, Halı) Meselesi
Türk musiki aletlerinin pek çoğu ve çalgıların ses sistemleri ile en mükemmel ses dizileri bu Ġran
coğrafyasının üstat musikiĢinaslarınca tanzim edilmiĢtir. Türklerin icadı olan ve yüzyıllarca kullanılan
“ebced” hesabına dayanan notalar ile Türk musiki nazariyelerinin pek çoğu da bu coğrafyada
geliĢtirilmiĢtir.
Günümüzde Ġran Türk musikisinin yaĢamasında ve geliĢmesinde Tebriz, Tahran, ġiraz, Kum,
Nağadey, Urmiye, Erdebil Ģehirlerinde Ali Selimi, Mahmut ġatıryan, Dadespur, Ali FerĢbaf, Pervin
Behmenî KaĢkayî, Çingiz Mehdipur, Hasan Demirçi, Muhammed Cavidî, Ġmran Rüstemî gibi üstat
müzisyenlerin yönetiminde faaliyet gösteren müzik topluluklarının büyük rolü vardır.
Ġran Türklerinde tiyatro önce halk dramaları Ģeklinde ortaya çıkmıĢ, Safevîler döneminden itibaren
“Kerbela Olayı”nın her yıl kapalı veya açık mekânlarda dinî trajedi olarak canlandırılması ile yeni bir
boyut kazanmıĢtır. Modern anlamda Ġran Türk tiyatrosu ise ġefizade tarafından tek perdeli “Heyalat”
(Hayalet) piyesinin 1909 yılında Tebriz’de sahneye konulması ile baĢlamıĢtır. ġarkın en muhteĢem üç
tiyatro salonundan biri -diğer ikisi Moskova ve Bakü’de- “ġir-e HurĢid” adlı tiyatro salonu Tebriz’de
yapılmıĢtır. Bu tarihî bina Ġran devriminden sonra yıkılarak yerine cami inĢa edilmiĢtir. Doğu’nun üç
tarihî eserinden biri olan bu binanın yıkılması halkın beyninde büyük bir problem oluĢturmuĢtur.
Ġran Türk minyatürü, genel Türk minyatür sanatı içerisinde hatta dünya minyatür sanatında çok
önemli bir yere sahiptir. Ġran Türk minyatürü, Ġran coğrafyasının bütün kültür ve sanat merkezlerinde
hâkimiyetini devam ettirdiği gibi Ġran dâhilindeki Fars minyatürü ile birlikte komĢu ülkelerin minyatür
sanatlarının oluĢmasına ve geliĢmesine de büyük katkıda bulunmuĢtur. Tebriz minyatür mektebinin
etkisi sadece minyatür ile sınırlı kalmamıĢtır. Onun yaygın bediî, estetik üslûbu Azerbaycan ve Ġran’ın
5
duvar resim ve dekoratif sanatını da etkilemiĢtir. Bu tesir halı, kumaĢ, metal ve seramik sanatlarında
da kendini göstermiĢtir. Orta asırlarda Azerbaycan tasvirî sanatını dünya seviyesine çıkaran ve sanat
tarihinde ona geniĢ Ģöhret kazandıran Tebriz minyatür mektebi olmuĢtur.
Türk milletinin en özgün sanat ürünlerinden biri olan halı sanatının Ġran Türklerinde tarih boyunca
olduğu gibi bugün de çok yüksek seviyede varlığını ve geliĢimini devam ettirdiği görülmektedir. Ġran
Türk halısı dünyada özgün bir Ģöhrete sahiptir. Her ne kadar dünya pazarlarına Ġran halısı adı altında
pazarlanmakta ise de Ġran Türk halısı bilhassa baĢta Tebriz halısı olmak üzere özgün kimliğini açıkça
göstermektedir. Yüzyıllardan beridir dünya müzelerinde yer alan Tebriz, Erdebil, Kazak, Gence,
Karabağ halıları bunun göstergesidir.
Musiki eserleri olsun resim, minyatür, halı eserleri olsun ne yazık ki Fars kültürü ve medeniyeti
adına dünya pazarlarına sunulmaktadır. Dünya literatüründe, müzelerinde, sergi salonlarında ve
pazarlarında Fars eserleri olarak sunulmaktadır.
6. Kültürel Faaliyetlerin Sınırlanması Meselesi
Ġran Türklerinin “Ġbni Sina”, “ġemsi Tebrizî”, “Marağayî”, “Urmavî”, “Ayetullah ġeratmedarî”
gibi uluları; “Babek”, “Settar Han”, “Hiyabanî”, PiĢeverî” gibi büyük kahramanları; bayram veya
matem niteliğinde özgün tarihî günleri vardır. Ne yazık ki bugünkü Tahran yönetimi Pehlevî yönetimi
gibi Ġran Türklerinin kendi ulularını, kendi kahramanlarını, kendi önemli gün ve bayramlarını anmaya
fırsat vermemektedir. Babek Kalesi’nde toplanıp Büyük Kahraman Babek’i anmaları mümkün
değildir. Settar Han için anma toplantısı yapamamaktadırlar. Hiyabanî’yi, PiĢeverî anmaları mümkün
değildir. Humeynî’yi ölümden kurtaran Ayetullah ġeriatmedarî’nin kabri baĢında veya herhangi bir
yerde tören yapmak mümkün değildir. Birkaçını yazdığım bu hususlar da Ġran Türklerinin güncel
kültürel meseleleri arasında yer almaktadır.
Sonuç ve Öneriler
Kadim Türk yurtlarından biri olan Ġran, hâlihazırda 35 milyon civarında Türk nüfusu ile
Türkiye’den sonra en çok Türk nüfusu barındıran dolayısıyla ülke nüfusunun çoğunluğunu Türklerin
oluĢturduğu bir ülkedir. Ülke nüfusunun çoğunluğunu Türkler oluĢturduğu hâlde pek çok kültürel
mesele ile karĢı karĢıyadırlar. Türkçe eğitim-öğretim yapmaları yasak, basın yayın hakları yok, güzel
sanatlarda faaliyet göstermeleri imkânsız, kendi tarih, kültür, sanat değerleri ile ilgili faaliyet
yapmaları imkânsızdır. Bu kadar olumsuzluğa rağmen Ġran Türkleri bütün kültür ve sanat varlıklarını
koruma ve geliĢtirme gayreti içindedirler.
Ġran Türklerinin kültürel meselelerinin hâlli için Tahran yönetimi ülke dâhilindeki halkların dil ve
kültürlerine koyduğu yasağı kaldırıp, çağın gereklerine uygun olarak her halkın ana dilinde eğitim
öğretim yapmasına, radyo, televizyon ve matbuat imkânlarından faydalanmalarına fırsat vermelidir.
Ġran coğrafyasındaki taĢınır ve taĢınmaz Türk kültür varlıkları gerçek kimlikleri ile anılmalıdır.
Türk soylu veya yabancı milletler tarafından defalarca yağmalanan ve Avrupa, Amerika, Rusya gibi
ülkelerin müzelerine, kütüphanelerine taĢınan kültürel değerlerin izleri sürülmelidir.
Kaynakça
AYRIMLU Cemal (1386/2008), Azerbaycan Millî Matbuat Tarihinden, Dilmac Dergisi, S. 32, Tebriz. (Ayrımlu
1386/2008: 28 vd.).
AZĠZÎ Menuçehr (1383/2005), “Ne Zaman Özümüze Gayıdacağız?”, Dilmac Dergisi, S. 6, s. 38. Tebriz.
BARTHOLD, V.V. (1930), Tezkire-i Coğrafya-yı Ġran, (nĢr., H. Serdadver), Tehran.
BARTHOLD, V.V. (1973), Ġslam Medeniyeti Tarihi, (Tenkit ve ilavelerle nĢr., M. F. Köprülü), Diyanet ĠĢleri
BaĢkanlığı Yay., Ankara.
BERTHELS, Yevgeni Eduardoviç (1968), Ġran, Düzenleyen: A. AteĢ, Ġslâm Ansiklopedisi, MEB Yay., Ġstanbul.
FERĠD, Feranek (1383/2005), “Dilsiz Analar”, Dilmac Dergisi, S. 1, s. 34. Tebriz.
FERZANE, Muhammed Ali (1362/1983), “Ana Dilimiz ve Millî Varlığımız Uğrunda Hatıralar Defterinden”,
Varlık, S. 47-48, Tahran.
6
HEY’ET, Cevat (1383/2005), Ġran’da Türk Kültürünün Durumu, Varlık, S.133-2, Téhran.
HEYAVÎ, Nigâr (1383/2005), “Dil ve Edebiyatımıza Öteri Bir BakıĢ”, Dilmac, S. 1, Tebriz.
HEYET, Cevad (1373/1994), Dr. Cevad Heyet’den Cumhurireis Süleyman Demirel’e Mektup, Varlık, S. 92-1,
Tahran.
HEYET, M. Rıza, (2005), 19. Yüzyıldan Günümüze Ġran’da Türkçe Basın-Yayın Hayatı, Ankara Üniversitesi, S.
B. Enstitüsü, BasılmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ankara. (Heyet M. R. 2005: 95).
HEYET, Muhammed Rıza (1376/1997), ġairlerimiz Bizi ve Dilimizi Nece Adlandırırlar?, Varlık, S. 105-2,
Tahran.
ĠMANĠ, Behruz (1387/2008), Ana Dili, ĠntiĢarâtı Nedayı ġems, Tebriz.
KAFKASYALI, Ali (2002), Ġran Türk Edebiyatı Antolojisi I-VI, Atatürk Üniversitesi Yay., Erzurum.
KAFKASYALI, Ali (2004), “Ġran Türk ÂĢıklarının Türk Diline Katkıları”, V. Uluslararası Türk Dili Kurultayı
(20-26 Eylül 2004), Türk Dil Kurumu Yay., C. I, Ankara.
KAFKASYALI, Ali (2004), Ġran Türkleri ve Ġran Türk Edebiyatı, Atatürk Üniversitesi Türkiyat AraĢtırmaları
Enstitüsü Dergisi, S. 24, Erzurum.
KAFKASYALI, Ali (2006a), “XIX. ve XX. Yüzyıl Siyasî ve Sosyal Olaylarının Güney Azerbaycan Edebiyatına
Yansıması”, Atatürk Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi, S. 25, Erzurum.
KAFKASYALI, Ali (2009), “Ġran Türkleri ÂĢık Muhitleri, Salkımsöğüt Yay., Erzurum.
KAFKASYALI, Ali (2009), Ġran Türk ÂĢıkları ve Millî Kimlik, Salkımsöğüt Yay., Erzurum.
KEREMÎ, YaĢar (1384/2006), “Ana Dili ve Övlad Duyğusu”, Dilmac Dergisi, S. 12, s. 74. Tebriz.
KESKĠN, Rıza (2002), Türk Dili ve Ġran Kimliyi, Köçüren: H. S. Soytürk, Bakı.
MUHSĠNĠYAN RAD, Mehdi (2004), “Ġran Toplumunda ĠletiĢim GeliĢmeleri için Etnik Kültürler Arasındaki
Alakaya Dikkat Edilmelidir”, (Ġran ve ĠletiĢim Toplumu Sempozyumu-2002, Tahran”), Esr No dergisi, 9
Mayıs 2004 Tahran. Muhsiniyan Rad’ın (2004: 9)
RÁSONYI, László (1993), Tarihte Türklük, Türk Kültürünü AraĢtırma Enstitüsü Yay., Ankara.
RĠCHARD, Yann (2006), L'Iran : Naissance d'une République Islamique, Éditions de La Martinière, Paris.
ROUX, Jean Paul (2006), Histoire de l'Iran et des Iraniens: Des origines à nos jours, Fayard, Paris.
ROUX, Jean Paul (2007), Türklerin Tarihi, Pasifik’ten Akdeniz’e 2000 Yıl, Çevirenler: Aykut Kazancıgil, Lale
Arslan Özcan, Kabalcı Yay., Ġstanbul.
SERDARĠNĠYA, Semed (1381/2002), Tebriz ġehr-i Evvelinhâ, Kanon-e Ferheng o Hüner-e Azerbaycan
NeĢriyyatı, Tebriz. (Serdariniya 1381/2002: 28).
SWIETOCHOWSKI, Tadeusz (1988), Müslüman Cemaatten Ulusal Kimliğe Rus Azerbaycanı 1905-1920, çev.
Nuray Mert, Bağlam Yay., Ġstanbul.
SYKES, Percy (1341), Ġran Tarihi (Harbi Umumide Ġran), çev. Mehmed Cemal, Matbaa-i Askeriye, Ġstanbul.
ZEHTABÎ, Muhammet Taki (1381/2002), Ġran Türklerinin Eski Tarihi I, Tebriz.
ZEHTABÎ, Muhammet Taki (1382/2003), Ġran Türklerinin Eski Tarihi II, Tebriz.

Konular