Yaralı Bilinç-Geleneksel Toplumlarda Kültürel Şizofreni

205
Şırnak Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi
Dergisi
Yaralı Bilinç-Geleneksel Toplumlarda Kültürel ŞizofreniDaryush SHAYEGAN
Çev.: Haldun BAYRI,
Metis Yayınları, İstanbul, 2012, 191 sayfa
Tanıtan: Kudret SAVAŞ*
İlk olarak Albin Michel Yayınevi tarafından 1989 yılında Fransızca olarak yayımlanan eser, Metis Yayınları tarafından 1991 yılında Türkçeye çevrilerek yayımlandı. İlk yayımı pek fazla ilgi görmeyen eser, Batılılaşmanın akademik ve kültü-
rel alanlarda çalışanlarca çokça ilgi duyulan konulardan biri olarak görülmesiyle
birlikte 2010 yılından bu yana iki baskı yaptı. Son baskılar İsmail Kara tarafından
yapılan düzeltmeler ve öneriler eşliğinde gerçekleştirildi.
Aslen İranlı olan yazar, eserinde İran örneği üzerinden Doğu ülkelerinin Batı-
lılaşmasına dair gözlemlediği olayları anlamaya çalışıyor. Söylenenler her ne kadar
İran hakkında söylenmiş olsa da benzer niteliklere sahip birçok İslam ülkesininelbette Türkiye’nin- Batılılaşma sürecinin anlaşılması ve sürecin yansıyan sonuçlarının takip edilebilmesi ve değerlendirilmesinde yardımcı olacak birçok ipucunu
araştırıcılara ve okuyuculara sunuyor.
Eser dört bölümden oluşuyor. İlk bölümü oluşturan “Çatlama” başlığının altında yer alan dört alt başlık, Doğu kültürlerinin Batı kültürü ve anlayışıyla karşı-
laşmasının başlangıcını ve bu süreçte meydana gelen zihinsel ve ruhsal değişimleri
ele alıyor. Önsözünde eseri “tarihte geri kalmış ve değişimler şenliğine katılmamış
uygarlıklardaki zihinsel çarpıklıklar üzerine bir deneme” olarak niteleyen yazar, bu
uygarlık mensuplarını da “periferi insanları ve farklı bilgi blokları arasındaki çeliş-
kileri yaşayan insanlar” olarak nitelemektedir. Bu tanımlama dünyanın merkezi
uygarlığı olarak Batı uygarlığını kabul eden başat yaklaşıma uygun düşmekle beraber devamında olayın Batı düşünürlerinin yaklaşımlarından farklı ve anlamaya
yönelik çabalar içeren bir çerçevede değerlendirilmeye çalışıldığını okuyucuya
fark ettirmektedir. Yazar, ilk alt başlıkta geleneksel toplumların her yönü belirlenmiş, kurallara bağlanmış hayatını sürdürmekte olan insanın, Batı etkisiyle karşı-
laştıktan sonra geçirdiği parçalanmayı anlatır. Bu bölümde söz konusu parçalanmadan etkilenenleri sırayla insan, kültür ve şeyler şeklinde sıralar. Etkinin neticesi
olarak insanda ve etrafımızdaki şeylerde gerçekleşen algı karmaşasını dile getirir.
Böyle bir etkilenmenin, hatta etkilenmenin de ötesinde bir dönüşüme varan fark-
* g÷U*|UùÕUQDNhQLYHUVLWHVLøODKLDW)DNOWHVL
 NXGUHWVDYDV#JPDLOFRP
206
Şırnak Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi
Dergisi
lılaşmanın nedenini Asya ve Afrika uygarlıklarının çocuklarının üç yüz yıllık uykusuna bağlar. Yazara göre bu uyku, inşa ettiğimiz mabetlerimizin son taşlarını da
koyduktan sonra, onları kemale erdirmenin ardından daldığımız ve zamanı adeta
dondurduğumuz bir uykudur. Böylesine statik hale gelen medeniyetlerin mensuplarının içinde yaşadıkları muhteşem (ya da daha ileriye gitme gücüne sahip
olmayan) medeniyetlerinin aynasından dünyaya baktıklarını belirtir, buna karşı
Avrupa medeniyeti ise diğer medeniyeti tanıma ve anlama (en azından kendi istediği gibi) çabalarının artan bir ivmeyle devam ettiğini vurgular. Böylesine iki farklı
anlayışa sahip olan iki medeniyetin karşılaşması sonucunda ise Avrupa medeniyetinin yıkıcılığının nedenini anlamamızı da sağlamaktadır: Onların hazırlıklı olma
haline karşılık Doğu medeniyeti mensuplarının hazırlıksızlığı ve kendi medeniyetlerinin adesesinden gördüklerinin gerçeği yansıtmaktan uzak olması.
Böyle bir karşılaşmanın Batı lehine sonuçlanmasından sonra özellikle İslam
âleminde ortaya çıkan bazı yaklaşımlara yer veren yazara göre, bunlar “Tekniği
alalım ancak kültürel öğelerden uzak duralım.”, “Dine dayanarak yeni bir tavır geliştirelim.” gibi düşüncelerdir. Yazar, bu düşüncelerin hepsine değinmekte ve ortak
noktalarını bulmaya çalışmaktadır. Yazara göre bu yaklaşımların hepsi tepkisellik
olma, bütünselliği zedelenmiş olma gibi hallerle maluldür.
İkinci bölümü oluşturan “Ontolojik Uyumsuzluk”ta her bir medeniyetin kendine ait bir paradigma sunduğunu ve kainatı kendi merceğinden farklı şekillerde
anlamlandırdığını belirten yazar, bu bölümde son yüzyıllarda yaşanan değişimler
sonucunda insanlığın hangi medeniyete mensup olursa olsun -Batı etkisiyle uğradığı- ontolojik farklılaşmayı bir ortak insanlık durumu olarak sunar. Yazara göre
son asırların insanı yaşadığı değişimle birlikte “bakışının yukarıdan aşağıya kayması” halini (s. 42) yaşamaktadır ve bu durumu şöyle dile getirir: “Dindar insanın
gönül gözüyle gören bakışı modern insanın görsel bakışına dönüşmüştür, diyeceği
geliyor insanın.”
İnsanlığın ortak bir metafizik medeniyet yaşadığını, olaylara benzer metafizik
açılardan baktığı bir dönemin olduğunu belirten yazara göre bu dönem, Aydınlanma çağının başlamasıyla bitmiştir. Avrupa’nın bu dönemle birlikte bakışını gökten yere çevirerek ve farklı bir paradigmayı benimseyerek şeyleri, kısaca her şeyi
yeniden kurduğunu belirten Shayegan, diğer medeniyetlerle Avrupa arasındaki
ayrılığın da bu dönemden itibaren başladığını belirtir. (s.54-55) Farklı paradigmaların ürünü olan farklı medeniyetlerin etkisine aynı anda maruz kalan insanın
biçimsizleştiğini belirten yazara göre bu insan “sakatlanmış bir şecerenin hafızasız
evladı” haline gelmiştir (s.63). Aynı şekilde medeniyetlerin aynı anda nüfuz ettikleri yerlerde birbirlerini şekilsizleştirerek biçimsiz ve yeni bir bütün oluşturduklarını belirten yazar bununla ilgili olarak da hep gözümüzün önünde olan ancak
görmeyi zaman zaman başaramadığımız nesneleri örnek verir. Bu olguya en güzel
207
Şırnak Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi
Dergisi
örnek olarak da Tahran’daki Mercedes taksileri gösteren yazara göre bu Mercedes
otomobiller kendi, kültürlerindeki erkeksi ve düz çizgili hatlarını kaybederek yepyeni ve İran’a özgü bir biçime bürünürler. Birçoğumuzun resimlerini hatırladığı
Pakistan’ın otobüs ve kamyonlarının hallerinin yanında, daha mütevazı karmaşa
çizgileri taşısa da yazar gündelik hayatında bu biçimsizleşmeye işaret ederek bundan çok daha fazlasını ifade eden “yamalama” kavramını anlamımızda bize büyük
bir kolaylık sağlıyor.
Kitabın belki de en önemli yanını oluşturan kısım ise yazarın “yamalama”
terimiyle ifade ettiği zihinsel sürecin dile getirildiği kısım. Yamalamayı bilinçsiz
bir zihin süreci olarak tanımlayan yazar, bu süreci “olgularda hiçbir karşılığı olmayan fikirlerin toplumsal gerçeklerle çakıştırılması” olarak niteler. Shayegan’a göre
bu olay, ya eski bir içerik üzerine modern bir söylemin oturtulması ya da modern
bir içerik üzerine eski bir söylemin oturtulması şeklinde gerçekleşir (s.86). Bunlardan ilkini Batılılaşma, ikincisini ise İslamîleştirme olarak niteleyen yazara göre
bunların her ikisinde de var olan ortak nitelik “çarpıklık”tır. “Çünkü üzerine yeni
veya eski söylem yamalanan “söylem” ne odur, ne de öteki; melezdir, yani ikisinin
karışımıdır ve o daha o anda bir kırılma ve parazit alanı yaratır.” Ortaya koyduğu
yamalama terimiyle Batılılaşma etkisi altında oluşan yeni yaşam biçimimizin bi-
çimsizliğini ortaya koyan yazar, aynı zamanda “yamalama”nın zihni yönünü anlamayı da kolaylaştırır.
Toplumların biçimsizliklerinin devam etmesinin hatta artarak devam etmesinin bazı toplumsal katmanların yamalama sonucu oluşmasında yattığına değinen
yazar, bunların sorumlusu olan kesimleri de eserin son kısmı olan “Çarpıklıkların
Toplumsal Kesimi”nde ele alıyor. Bu kesimleri entelektüeller, ideologlar, teknokratlar ve “Tanrı stratejisi uzmanları” yani din adamları olarak belirten yazar, eserin
uzunca bir bölümünü oluşturan dördüncü bölümde toplum üzerinde etkin olan
bu kesimlerin ruhsal ve zihinsel bölünmüşlüklerini yamalama kavramı eşliğinde
anlatmaya çalışıyor. Bu kesimlerin toplumun değişiminde ne gibi görevler ve etkiler üstlendiklerini anlatan yazar, söz konusu bölümün sonlarına doğru bu kesimler arasındaki mücadelenin kısa bir tarihini vermeyi de ihmal etmiyor.
Batılılaşma sürecinin sonunda ortaya çıkan modern Doğu toplumlarının bö-
lünmüşlüğünü ve zihinsel karmaşasının arka planını irdelemeyi amaçlayan bu eser
söz konusu sürecin dinamiklerini anlamaya çalışan meraklılarının okuduğunda
oldukça ciddi kazanımlar elde edeceği önemli bir eser olarak karşımıza çıkıyor.

Konular