Gızılbaşlar Tarihi

DEGERLENDİRMELER
Gızılbaşlar Tarihi "Tarih-i Gızılbaşan" Redaktor V. Gardaşlı, Tercüme
ve Şerhler: M.E. Mehemmedi, Azerbaycan Neşriyatı, Bakı 1993
Türk tarihinde on beşinci ve on altıncı asırlar, komşu topraklar üzerinde kurulan
ve birbirleriyle mücadele eden, birbirlerinden insan, silah, para gücü gibi
destekler sağlamaya çalışan Türk devletlerinin tarih sahnesinde göründüğü yüzyıllardır.
Osmanlılar, Akkoyunlular, Karakoyunıular ve Safeviler arasındaki mü-
cadeleler herkesin maıumudur. Özellikle Safeviler ve Birinci Şah İsmail hareketi
oldukça önemlidir. Farklı bir mezhebe dayanan ve Anadolu'dan her bakımdan
desteklenen bu hareket Çaldıran'da ağır bir darbe alıncaya kadar hatta aldıktan
sonra da çeşitli faktörlerin etkisiyle belli zümrelerin meylettiği bir hareket olmuştur.
Bu haı:ekete Anadolu'dan katılan oymaklann sayısı da, devletin kurulup
gelişmesinde oynadığı rol de oldukça ehemmiyetlidir. Birinci Şah İsmail'den önceki
devreyi, bilhassa dedesi Şeyh Cüneyd'in Osmanlı ile münasebetlerini ve
Anadolu'daki faaliyetlerini işleyen Walter Hınz'ın Uzun Hasan ve Şeyh Cüneyd
adlı eseri, batılı bir kaynak olması bakımından da dikkate değer bir çalışmadır.
Prof. Dr. Faruk Sümer'in kaleme aldığı Safevi Devletinin Kuruluşunda ve Geliş­
mesinde Anadolu Türklerinin Rolü (Selçuklu Tarih ve Medeniyeti Enstitüsü Yayınları,
Ankara 1976) adlı eseri de daha çok Osmanlı kaynaklarına dayanılarak
hazırlanmıştır. Prof. Dr. Fihet Türkmen'in "Yeni bir Oğuzname Yazmasındaki
terigiz Han'la İlgili.' Riyaye~l~r" (Türk Kültürü Araştırmalarz XXXI, Ankara
1994) adlı makalesinden de konuyla ilgili şu rivayeti öğreniyoruz. Cengiz Han,
Rum vilayetlerini aldıktan sonra, buradan Kayı ve Afşar boylanna mensup kırk
bin evi Horasan'a göçürmüş ve oğlu Toylu Han'ı başlanna serdar tayin etmiştir.
Bu Türkmen oymakları da Tebriz, Esterabat ve Merv'i içine alan sahaya yerleş­
tirilmişlerdir. Farklı kaynaklardan gelen bu eserler Safevi devletinin, Anadolu'dan
beslendiğini ortaya koyma noktasında birleşmektedir.
Mehmet Temizkan 555
Safevı sahasında Safevı kaynaklarına dayanılarak yazılmış olup, burada tanıtmaya
çalışacağımız Tarih-i Gızılbaşan adlı eser ise bu özellikleriyle yukarı­
daki çalışmaları bilhassa Faruk Sümer'i teyit etmesi ve belki de tamamlaması bakımından
büyük bir ehemmiyete sahiptir. Müellif, eserinde on beşinci ve on altıncı
yüzyıllardaki Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Safevller devrinde Azerbaycan
ve komşu ülkelerde yaşanan tarihı hadiseleri anlatmaktadır. Kızılbaşlık
hareketine katılan oymakları, bu hareket içindeki rolledni, oymakların yetiştirdiği
önemli kişileri, bu kişilerin mücadelelerini ve üstlendikleri vazifeleri detaylı
. olarak neredeyse tamamının Türk olduğu gerek sayı gerekse nitelik olarak
Anadolu kökenli oymakların ağırlıkta bulunduğu rahatlıkla anlaşılmaktadır. Daha
önce de ifade ettiğimiz gibi bu gerçeğin bir Safevı kaynağı tarafından da teyid
edilmesi önemli bir husustur. İleride de belirtileceği üzere bazı şahsiyetler
hem Safevi hem de Osmanlı hizmetinde bulunmuşlar ve önemli görevler üst1enmişlerdir.
Bu da bize, Osmanlı - Safevı mücadelelerinin dini' - mezhebi' bir temele
dayanmaktan ziyade, siyası bir teme1e dayandığını gösterir ki, kanaatimizee
bu nokta da oldukça ehemmiyetlidir.
Söz konusu eserin, on yedinci asrın başlarında bilinmeyen bir müellif tarafından
yazıldığı ve 1604 yılında Mehemmed Reşid tarafından aktanldığı söylenmekte
ve tercümenin, eserin Tahran'daki tek el yazması nüshasının 1982 yılındaki
neşrinden yapıldığı ve şerhler için ilrrıl nitelik taşıyan eserlerle sahalarında
otorite olarak kabul edilebilecek alimlerin tetkiklerinden istifade edildiği belirtilmektedir.

Verilen bu kısa bilgilerden sonra, eser besmele ile başlamakta ve Allah'a sonsuz
şükürler sunulmaktadır. Daha sonra Allah'ın elçisi Hz. Muhammed'e samimf
salat ü selam gönderilip Allah'm arslanı, mü·minlerin· emiri ... gibi sıfatlarla
anılan Hz. Ali'nin kabrinin nurla dolması temenni edildikten sonra onun nesIine
de selam göndeıilmektedir. Gerek Allah, gerek Hz. Muhammed ve gerekse Hz.
Ali için bey it veya dörtlük şeklinde yüceltici nazım parçaları bulunmaktadır.
Son olarak kitabın Safevi' h?.nedanll1a hizmet edip İran vilayetlerinde hanlık ve
sultanlık süren kızılbaş tayfaları hakkında olduğu ve iki kısımdan meydana geldiği
belirtilip eserin asıl bölümüne geçilmektedir.
556 J)eiferlelUlil1l1e ler
Birinci kısım "Sağ tarafta olan tayfalar hakkında" başlığını taşımakta ve ilk
olarak Şamlu tayfası tanıtılmaktadır.
Eserde, bu tayfa hakkında şu bilgiler verilmektedir. Bu tayfa Halep, Edirne,
Tarsus ve diğer Şam şehirleri etrafında yaşamaktadırlar. Safevi hanedanının mü-
ritleıindendir. "Süleyman ve İskender" makarnh Şah İsmail zamanında büyük
oymaklardan daha büyük bir sayıya sahiptirler. Bu tayfanın büyük emirleri olarak
da Birinci Şah İsmaillin hizmetinde bulunmuş, onun emirüll-ümerası olmuş,
Horasanlın fethinden sonra Herat hakimliğine getirilmiş ve Çaldıran Savaşında
öldürülmüş olan Hüseyn Bey Lde, Şam şehirlerinden ikiyüz gençle birlikte Şah
İsmail'in huzuruna gelmiş, onun dikkatini çekip Herat hakimliğine atanmış olan
Abdin Bey Tahmasblın yeğeni ve emirü'! ümerası olan Hüseyin Han, Herat ve
Astrabat hakimliği de yapan Zeynal Han, Gumla hakim tayin edilen ve Kazaklada
yapılan savaşta başarı gösterdiği için Meşhed valiliğine getirilen Veli Hdife
sayılmaktadır.
Bu tayfa ile ilgili olarak verilen bilgiler Safcvı devletinin kurulup gelişmesinde
Anadolu menşeli bir oymağın oynadığı rolü belirttiğimiz gibi Prof. Dr. Faruk
Sümerlin kanaati de aynı doğrultudadır. Bu kanaatin bir Safevi kaynağı tarafından
da tasdik edilmiş olması, konuya krcddüde ımıhal bırakmayacak kadar açıklık
kazandırmaktadır. Zikredilen Rumlu tayfasının da büyük ölçüde Anadolu kö-
kenli olup Tokat, Sivas, Amasya ve Sair Rum şehirlerinde yaşadıkları, bir kısmının
köylü bir kısmının da şehirli oldukları ifade edilmektedir. Uzun Hasanlın
emiri olan Cahanşah ile Gezvin hakimliği yapan oğlu Hacı Hüseyin Bey, bu tayfanın
önemli şahsiyetlerindendir.
Ağaçeri, Bayramlu, Ekremi, Ördeklu ve Garacarlu tayfalarının sadece adları
zikredilmektc, haklarında kayda değer bir bilgi verilmernektediL
"Akkoyunlu Tayfaları Hakkında" başlığını taşıyan ve Akkoyunlu oymakları­
nın tanıtıldığı bölümde bu oymaklara "Bayanduri" denildiğini de kaydeden mü-
ellifbu tayfanın İran topraklarında 36 yıl sultanlık yaptığını, Hesen Padişah, Sultan
Halil Yagub Padişah ... gibi padişahlarının bulunduğunu belirtmektedir. Bt1l1-
lardan Hcsen Padişahın soyunun elli birinci kuşakta Oğuz Hanla ulaştığı söylenmcktcdir
ki. bu, önemli bir bilgidir. Babası Kara Osmanla birlikte Karakoyunlu-
Mehmet Temizkaıı 557
larla yaptığı savaşlar hakkında verilen tafsilatlı bilgiler bu devrin daha iyi tanınmasına
yardımcı olabilir. Uzun Hasan adıyla tanıdığımız Hesen Padişah'ın çocukları
arasındaki taht kavgalaı'ına da yer veren müellif, zaman zaman Osmanlı
- Safevi' çatışmasına da değinmekte; mesela Uzun Hasan'ın torunu Sultan Murad'ın,
Şah İsmail'in üzerine yürüyen Yavuz Sultan Selim'in safında bulunduğunu
kaydetmektedir.
Bayanduri, MosuIlu, Pomak, Şeyhavend tayfaları hakkında çok az bilgi verilmekte,
önemli şahsiyetlcrinden bazıları sayıldıktan sonra çepni tayfası hakkında
da az bir bilgi verilmektedir. Çepni tayfasının da Anadolu kökenli olduğu
Trabzon yakınındaki Yukarı ve Aşağı Canik'ten olup Oğuz Han'ın oğlu Kün Han
nesline mensup hulundukları söylenmektedir.
Bayat ve Bozçalu Tayfası başlığı altında da, Bayat'ın "devletli ve nimetli" anlamlarına
geldiği ve Oğuz Han'ın oğlu Kün Han'ın evlatları oldukları belirtilmektedir.
Bundan sonra yine Anadolu kökenli olup Safevi' devletine hüyük hizmetlerde
hulunan emirlerin bağlı hulunduğu Erebkirlu ve Hımslu tayfası tanıtılmaktadır,
Erebkirlu'nun Çemişkezek bölgelerinden, Hınıslu'nun ise Hınıs, Tercan
ve Garahisar bölgelerinden oldukları ifade edilmektedir. Bu tayfanın Birinci
Şah İsmail zamanında Erzincan valiliği, Belh hakimliği, emirü-I-ulemalık;
Tahmasb zamanında da hazinedarlık Gevzin hakimliği, Horasan eyaletleri emirü'l
- ulemalığı gihi önemli mevkilerde hulunmuş kişiler yetiştirdiği de ilave
edilmektedir.
"Tekel u Tayfası" başlığı altında, hu tayfanın Menteşe, Serhan, Aydın, Hamid
illeriyle Germiyan ve Edasya diyarlarından oldukları, bu illerin hepsine birden
Teke ili adı verildiği söylenmektedir. Bu tayfa da Anadolu tayfaları arasındadır
ve Safevi' devletine yaptıkları hizmetler küçümsenemeyecek ölçüdedir. ıs LO yı­
lında Şah İsmail'in sarayına gelmişler, Sultan Bayezid'in emirleriyle yaptıkları
çetin savaşlardan galip çıkmışlardır. Emirü'l-ulemalık, hakimlik, valilik.., gibi
mevkilerde hulunmuşlardır. 7000 kişilik süvarisiyle Tahmasb'ın sarayına yakla-
şan Tahmasb'ın saldırısından kaçıp Van kalesine sığınan oradan da davetli olarak
Sultan Süleyman'ın huzuruna çıkan ve onun İran'a ikinci defa yürümesinde
etkili olan ulema da bu tayfadandır.
558 Değerlendirmeler
"Türkmen Tayfaları" başlığı altında, bu oymakların uzun yıllar İran'da hü-
kümranlık sürdükIeri ve Karakoyunlu ve Akkoyunlu olmak üzere iki kola ayrıldıkları
belirtildikten sonra Karakoyunlu tayfaları hakkında genel bilgi verilmektedir.
Müelliften öğrendiğimize göre Karakoyunlu tayfalanna "Barani" de denilmekte
ve Erciş civarında yaşamaktadırlar. Bütün Azerbaycan'a, Irak-ı Arab ve
Acem'in bir kısrnma hakim olan Gava Yusifbu tayfanın büyük emirlerinden biridir.
Birkaç emirden daha bahsedildikten sonra Karakoyunlu tayfaları tek tek tanıtılmakta
ve önemli şahsiyetleri hakkında bilgi verilmektedir. Bu tayfalar Alpaut
tayfası, Baharlu tayfası, Cakirlu tayfası, Garamanlu tayfası, Sedlu tayfası, Hacılu'
tayfası, Bayburtlu tayfası, Varsag tayfası, Eroğlu tayfası ile Garacadağlu
tayfasıdır. Bunlardan Alpaut, Baharlu, Garamanlu, Bayburtlu ve Varsag oymakları
devlet hizmeti gören emirler çıkarmış olmaları bakımından önemli oymaklardır.

Eserde sol tarafta bulunan tayfalara geçmeden önce, Kürt ve Lür tayfaları
hakkında da kısaca bilgi verilmektedir. Kürt padişahlarının Mısır, Şam, Halep ve
Diyarbakır'da yirmi altı yıl hükümdarlık yaptıkları, Eyyubiler denilen Mısır sultanıarının
ecdadınm Kürt kahramanlarından Şadi adlı biıisi olduğu ... şeklinde
ifadeler yer almaktadır. Lur tayfaları hakkında da kısa bir bilgi verildikten sonra
eserin ikinci kısmına geçilmektedir. İkinci kısımda "sol tarafta olan tayfalar
hakkmda" başlığı altında, bu tayfalar tek tek tanıtılmaktadır. Bilgi verilen ilk oymak
Ustaçlu oymağıdır. Anadolu menşeli bu oymak Birinci Şah İsmail'in ilk yıllarında
Erzincan dolaylarından gönüllü olarak orduya katılmışlardır. Şah İsmail
adına yedi yıl Diyarbakır hakimliği yapan Han Mehemmed kardeşi aynı viH'iyetin
emirü'l-ümerası Gara Han ... bu oymağın önde gelen şahsiyetleri arasmdadır.
Yine Anadolu menşeli bir tayfa olan Zülgedr tayfası hakkında da Elbistan ve
Maraş dolaylarında yaşadıkları çoğunun Safevı hanedanının müritleri olduğu,
Birinci Şah İsmail'in cülusunun ilk yıllarında dergaha gelip Şiraz'm idaresini ele
aldıkları... gibi bilgiler verilmektedir. Bu oymağın en büyük emirlerinden biri
Elaüddivle'nin torunu Mehemmed Han Zülgedroğlu'dur. Bu şahıs, Tahmasb'ın
nüfuzlu bir adamı iken Osmanlı Sultanı Sultan Süleyman'a katılmış ve Erzurum
Mehmet Temizkarı 559
hakimliği de yapmıştır. Bu tayfadan sonra "avda çabuk olan" anlamına gelip
Oğuz Han'ın oğlu Yıldız Han'ın neslinden gelen Efşar tayfası ile ilgili bilgiler
verilmektedir. Bu oymak da Safevı devletinde görev yapan büyük emirler yetiş­
tirmiştir. Son olarak eskiden Gence ve Berde'de yaşamış olan Gaçar tayfasından
da bahsedilmekte, yine önemli mevkilerde bulunan emirlerden örnekler verilmektedir.

Tayfalann tanıtılması tamamlandıktan sonra, Şerhler başlığı altında metinde
geçen bazı ibarelerin açıklaması yapılmıştır. Açıklanan ibareler arasında artık
kullanılmayan veya meşhur olmayan şahıs adları, yer adları, makam - mevki
isimleri yanında bazı şahıs ve yer adları hakkında çok kısa ansiklopedik bilgilere
de yer verilmiştir.
Sonuç olarak, kısaca tanıtmaya çalıştığımız Kızılbaşlar Tarihi adlı bu küçük
eserin gerek asıl muhtevasını teşkil eden oymaklar hakkında verdiği bilgiler, gerekse
"Şerhler" başlığı altında verdiği kısa fakat anahtar mahiyetindeki öz bilgilerle
tarihçiler başta olmak üzere bu devirle ilgilenen herkes için faydalı olacağı
kanaatindeyiz.
MEHMET TEMİZKAN

Konular