TUHFETÜ’L-ERÎBN-NÂF’A LR-RÛHÂNÎ VE’T-TABÎB’DEK KARMAIK CÜMLELER

Öz
Tuhfetü’l-Erîbin-Nâfi’a lir-Rûhânî ve’-Tabîb, 17. yüzyılın önemli âlimlerinden Hezarfen
Hüseyin Efendi tarafından kaleme alınmı bir tıp kitabıdır. Eser, yazıldıı dönemin tıp dilinin
karakteristik özelliklerini göstermesi bakımından oldukça önemlidir. Türkiye Türkçesinde kullanılan
bütün cümle yapılarını içerisinde barındıran eserde, bugün için kullanımdan dümü pek çok cümle
tipi bulunmaktadır. Genellikle Farsça cümle baı edatlarıyla kurulan bu cümleler için son
zamanlarda, karmaık cümle terimi kullanılmaya balanmıtır. Bu incelemede öncelikle karmaık
cümle teriminin sınırları belirlenmeye çalıılmı, ardından eserin tamamı taranarak karmaık
cümleler tespit edilmitir. Eserden elde edilen örnek cümleler, günümüz Türkçesine aktarılmı ve
içerilerinde bulunan birleik cümlelerin sayısına göre sınıflandırılmıtır.
Anahtar Kelimeler:Tuhfetü’l-Erîbin-Nâfi’a lir-Rûhânî ve’-Tabîb, Söz Dizimi, Karmaık
Cümle, Osmanlı Türkçesi, Hezarfen Hüseyin Efendi.
Abstract
Tuhfetü’l-Erîbin-Nâfi’a lir-Rûhânî ve’-Tabîb is a medical book written by one of the most
important scholars of 17th century, Hezarfen Hüseyin Efendi. This work is very important because it
shows its time’s characteristics of medical language. The work is hosting all sentence types of Turkey
Turkish, but some of these types are obsolete now. For these sentences, mostly starting with Persian
clause conjunctions, the term complex sentences is in use nowadays. In thi work firstly, wetried to
describe the term ‘complex sentences’, then, all of the book scanned and complex sentences identified.
The sample sentences from the book, translated in to today’s Turkish and classified according to their
numbers of compaund sentences.
Keywords: Tuhfetü’l-Erîbin-Nâfi’a lir-Rûhânî ve’-Tabîb, syntax, Complex sentence,
Ottoman Turkish, Hezârfen Hüseyin Efendi.
1.Giri
Tuhfetü’l-Erîbin-Nâfi’a lir-Rûhânî ve’-Tabîb1
,17. yüzyılın önemli âlimlerinden Hezârfen
Hüseyin Efendi tarafından yazılmı tıbbi bir eserdir. Bu eser, daha çok tarihçi yönüyle tanınan
Hezârfen Hüseyin Efendi’ninLugât-ı Etibbâ ve Fihrisü’l-Ervâm’dan sonra tıp alanında kaleme
aldıı üçüncü eserdir. Hüseyin Efendi bu eseri, daha önce kaleme aldıı Lugât-ı Etibbâ adlı tıp
sözlüünün haiyesi olarak yazmıtır.
Eser, üç ana bölümden olumaktadır. Birinci bölümde dönemin tıp anlayıına uygun
teorik ve pratik pek çok bilginin verilmesinin yanında hekimlerin sorumlulukları,iklim çeitleri,
mevsimlerin insan bünyesi üzerindeki etkileri, dünyanın ve canlıların yaratılıı, gezegenler,
hangi gezegenin hangi organı temsil ettii, hastalıklar ve insan organları gibi pek çok konudan


Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Bilim Dalı Doktora Örencisi (kemalsas10@gmail.com).
1 ncelemede, eserin Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi 4486 numarada kayıtlı nüshası kullanılmı; çeviri yazı
(transkripsiyon) iaretleri dikkate alınmamıtır. Alıntı kelimelerdeki uzun ünlüler “ ^ ” iaretiyle, ayın harfi ise “ ‘ ”
iareti ile gösterilmitir. Örnek cümlelerin orijinal metindeki sayfa ve satır numaraları cümlelerin sonundaki köeli
parantezlerde belirtilmitir.
- 275 -
bahsedilmektedir. kinci bölümde ansiklopedik bir tıp sözlüü mevcuttur. Yirmi sekiz fasıldan
oluan bu bölümde geleneksel Osmanlı tıbbında ilaç olarak kullanılan nebati, hayvani ve
madeni maddeler alfabetik olarak sıralanmıtır. Arap sözlükçülük geleneine göre hazırlanan
bu bölümde toplam 433 madde baı kelime mevcuttur.Üçüncü bölümde ise geleneksel Osmanlı
tıbbında çokça kullanılan cevair, hap, erbet, ayaric, dühn, zerur, hukne, arap, macun,
tiryak,sefuf, kurs, af, tıla, zımad, merhem gibi pek çok terkibin hazırlanı yöntemi ve kullanım
alanlarına dair bilgiler verilmektedir. Maden ve minerallerin insan salıı üzerindeki etkilerinin
de anlatıldıı bu bölümde ikinci bölümdekinden baımsız, 28 babda toplam 173 madde baı
kelimeden oluan kısa bir sözlük mevcuttur.
Tuhfetü’l-Erîbin-Nâfi’a lir-Rûhânî ve’-Tabîb’in yurt içinde ve yurt dıındabilinen sekiz
nüshası vardır.Bu nüshalar; Nuruosmaniye Kütüphanesi nr. 3466’da, Mısır Milli Kütüphanesi
Türkçe Yazmaları Koleksiyonu TıbbTurk Talat 2’de, Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi
nr. 4486’da, Milli Kütüphane nr. 2051’de, Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesi Reid
Efendi Koleksiyonu nr. 710’da, Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesi ehit Ali Paa
Koleksiyonu nr. 2086’da, Bosna Hersek Gazi Husrev Kütüphanesi R. 986’da ve Mescid-i el-Hac
Namr an-Nablusinr. 38’de bulunmaktadır.
Osmanlı tıp yazmaları, daha ziyade halka hitap ettikler için, nispeten sade bir dille
yazılmılardır (ahin, 2005: 149). Tuhfetü’l-Erîbin-Nâfi’a lir-Rûhânî ve’-Tabîb de hem telif bir
eser olması hem de geni halk kitlesine hitap etmesi sebebiyle aynı dönemde yazılmı bilimsel
ve edebi eserlere nazaran oldukça sade bir dile sahiptir. Türkçe kelime kullanım oranının % 36.2
olduu eserde günümüz Türkçesinde kullanılan cümle türlerinin tamamına rastlamak
mümkündür.
Cümle baı edatlarının ve cümle balayıcılarının Eski Türkçe döneminden beri (Tekin,
1992: 112) Türkçenin hemen her safhasında var olduu bilinmektedir. “Kaçan, kaçan kim, her
kaçan ki, tâ, tâ kim, egerçi, gerçi, ki, meger, meger ki, mâdâm, mâdâm ki, çün, çünki, vaktâ ki,
her vaktâ ki” gibi çou Farsça olan cümle baı ve balama edatlarıyla kurulan birleik cümleler,
Eski Anadolu Türkçesi döneminde youn olarak kullanılmaya balanmıtır. Özgün metinler
olan Orhon Türkçesi ürünlerinde, Kutadgu Bilig ve Divânü Lügâti’t-Türk’te gerek “kim”
balaçlı gerekse “kaçan” sözcüü ile balayan cümlelerin olmayıı bu yapıların çeviriler yoluyla
Türkçeye girdiinin kanıtıdır (Önler, 2007: 340). Balangıçta sadece tercüme eserlerde görülen
bu birleik cümleler zamanla yaygınlık kazanmı ve telif eserlerde de kullanılmıtır (Akalın,
2004: 4).
Türkçe cümle yapısına uymayan bu birleik cümlelerde, bazen, yardımcı cümleler ana
cümleden sonra gelebilmektedir. Farsça kökenli bir cümlenin yine Farsça kökenli bir cümle ile
yahut da bir Türkçe yardımcı cümle ile bir araya gelmesiyle oluan karmaık cümle yapıları
(Doan, 2011: 965) Osmanlı Türkçesinde youn bir ekilde kullanılmıtır. Tuhfetü’l-ErîbinNâfi’a
lir-Rûhânî ve’-Tabîb merkezli bu incelemede, Farsça cümle baı edatlarıyla genilemi
birleik cümle yapıları ele alınmıtır. Metnin tamamının taranmasıyla elde edilen örnek
cümleler, bünyelerinde bulunan yardımcı cümle sayısına göre, üç ana balık altında
incelenmitir.
2. Karmaık Cümle Terimi
Karmaık veya karmaık birleik cümle konusu Türk dil bilgisinin halledilememi
mevzularından biridir. lk olarak M. Kaya Bilgegil tarafından kullanılan bu terim, (Bilgegil,
1984: 97) Türkçe dil bilgisi kitaplarında ve cümle konusunun ilendii çeitli makalelerde
birbirinden farklı cümle türlerini ifade etmek için kullanılmıtır. Yaptıımız aratırma
neticesinde karmaık cümle teriminin üç farklı cümle türünü ifade etmek için kullanıldıını
gördük:
2.1. Birleik Cümle Türlerinden En Az kisinin Oluturduu Cümleler çin Karmaık
Cümle Teriminin Kullanılması
M. Kaya Bilgegil, H. brahim Delice ve Rasih Erkul, birbirinden farklı birleik cümle
yapılarının bir araya gelmesiyle oluan cümleler için “karmaık cümle” terimini kullanmılardır
(Bilgegil, 1984: 97-98; Delice, 2007: 166; Erkul, 2007: 76-77). Üç aratırmacı da fiilimsilerle
- 276 -
oluturulmu yan cümlecikleri karmaık cümleyi oluturan unsurlardan biri olarak kabul
ederken Kaya Bilgegil kapsamı oldukça geni tutarak balı ve ara sözlü cümleleri de karmaık
cümle içerisinde deerlendirmitir (Bilgegil, 1984: 97-98). “Karmaık birleik cümle” terimini
kullanmayı tercih eden Muna Yüceol Özezen, bu terimi “ki veya daha fazla birleiklik
özelliiyle bir araya gelen cümlelere karmaık birleik cümle denir.” (Yüceol Özezen, 2000; 192)
eklinde tanımlamı ve giriik cümleyi bu tanımın dıında bırakmıtır.
Berke Vardar, Hikmet Dizdarolu ve Sabiha Gemici ise birbirinden farklı birleik cümle
yapılarının –bu cümle yapılarına giriik cümle de dâhildir- bir ara gelmesiyle oluan cümleler
için “katmerli birleik cümle” terimini kullanmaktadırlar (Vardar, 2002: 132; Dizdarolu,
1976:221; Gemici, 1990: 215).
2.2. Giriik BirleikCümleler çin Karmaık Cümle Teriminin Kullanılması
Bir temel cümle ile bir veya birkaç fiilimsiden oluan cümlelere giriik cümle denir
(Hatibolu, 1982: 153). Tahsin Banguolu ve Muhammet Yelten, içerisinde fiilimsi bulunan
cümleleri iaret etmek için giriik cümle yerine, karmaık cümle terimini kullanmayı tercih
etmektedirler. (Banguolu, 2000: 562; Yelten, 1993: 61)
2.3. Cümle Baı Edatlarıyla Kurulmu Birleik Cümleler çin Karmaık Cümle
Teriminin Kullanılması
János Eckmann karmaık cümleyi “bir ana cümle ile kendisinden sonra gelen (kim veya
ki) balayıcı unsurdan veya bu unsurun dier kelimelerle yaptıı birleik ekillerden oluan
yardımcı edatlarla yapılmı bir yardımcı cümleyi ihtiva eder.” (Eckmann, 1998: 161) eklinde
tanımlamaktadır. Bu açıklamadan ve verdii örneklerden anlıyoruz ki Eckmann, karmaık
cümlenin oluabilmesi için basit veya birleik bir cümle ile cümle baı edatıyla veya ki
balacıyla kurulmu bir cümlenin bir arada olmasını art komaktadır.
Ecmann’ınkine benzer bir tanım yapan Enfel Doan ise birleik cümleyi “sadece cümle
baı edatlarıyla kurulmu birden fazla Farsça kökenli birleik cümlenin ya da bir Türkçe
yardımcı cümle ile Farsça kökenli bir birleik cümle yapısının bir araya geldii yapılardır.”
(Doan, 2011: 964) eklinde tanımlamaktadır. Doan, Ecmann’a göre kapsamı biraz daha
daraltarak birleik cümlenin oluabilmesi için en az iki Farsça kökenli birleik cümlenin veya
bir Farsça kökenli birleik cümle ile Türkçe yapılı bir birleik cümlenin varlıını art
komaktadır.
Görüldüü gibi Ecmann karmaık cümle teriminin kapsamını oldukça geni tutmutur.
Bu tanımdan yola çıkacak olursak, bugün pek çok dil bilgisi kitabından birleik cümle bahsinde
ele alınan bütün ki’li birleik cümleleri, karmaık cümle içerisinde deerlendirmemiz gerekir ki
bu da yeni bir kavram kargaasına yol açar. Bu sebeple ve tarihi metin incelemelerinde daha
ilevsel olması hasebiyle incelememizi Enfel Doan’ın ortaya koyduu esaslara göre yapmayı
uygun gördük.
3. Tuhfetü’l-Erîbin-Nâfi’a lir-Rûhânî ve’-Tabîb’deki Karmaık Cümleler
Tuhfetü’l-Erîbin-Nâfi’a lir-Rûhânî ve’-Tabîb, nispeten sade bir dille yazılmı olmasına
ramen, karmaık cümleler yönünden oldukça zengin bir eserdir. Eser üzerinde yaptıımız
inceleme neticesinde on dokuz çeit karmaık cümle türünü tespit ettik. Günümüz Türkçesine
de aktardıımız bu cümleleri, içerisindeki birleik cümlelerin sayısına göre üç ana balık altında
inceledik:
3.1. çerisinde ki Birleik Cümle Unsurunu Barındıran Karmaık Cümleler
3.1.1. Gerçi Cümle Baı Edatıyla Kurulmu Bir Birleik Cümle ile Bir ç Cümlenin Bir
Arada Kullanılmasıyla Oluan Karmaık Cümleler
• Câlînûs, “Gerçi bögrek taını çıkarur; ammâ öyken ve mesâneden çıkarmaa
kuvveti yokdur.” dir. [35/b 1 – 2]
Calinus, “Böbrek taını çıkarmasına ramen, (taı) akcier ve mesaneden çıkarmaya kuvveti
yoktur.” der.
- 277 -
3.1.2. Egerçi Cümle Baı Edatıyla Kurulmu Bir Birleik Cümle ile Bir art
Cümlesinin Bir Arada Kullanılmasıyla Oluan Karmaık Cümleler
• Bunlaru tabî’atlarınu hâli, egerçi birbirinden tefâvütivardur; illâ dördünci
derecede hâr ve yâbisdür. [94/a 2 – 3]
Bunların tabiatları birbirinden farklıysa, (bunlar) muhakkak dördüncü derece sıcak ve kurudur.
3.1.3. Gerçi Cümle Baı Edatıyla Kurulmu Bir Birleik Cümle ile Bir art
Cümlesinin Bir Arada Kullanılmasıyla Oluan Karmaık Cümleler
• Bunu etini piürüb yeseler, gerçi hamıgüçdür ve lâkin tab’ımülâyimider.
[47/b 12 – 13]
Bunun etini piirip yeseler, hazmı güç olmasına ramen tabiatı mülayim eder.
• Gerçi sıgır eti dahısovukdur ve yaz günlerinde dahı yeseler, muvâfıkdur;
ammâsevdâvîmizâcasovuklugıte'sîritmeyübsevdâsınartırur. [49/b 23 – 24]
Sıır etinin souk olmasına ve yaz günlerinde yenilse faydalı olmasına ramen soukluu,
sevdavi mizaçlı kiilere etki etmeyip (o kiilerdeki) sevdayı artırır.
• Eger bunula gusl olunsa, gerçi teennüc-i imtilâyı giderür; ammâ her kangı
‘uzuva dokunsa, ol mahalden kan ayrılub kopar; ammâeger ıssı idüb dökünseler, ecsâm ve
ahâ-ı mütehalhıla ve ratbeyenâfi’dür. [75/a 5 – 7]
Bu (suyla) yıkanıldıında, doluluktan kaynaklanan spazmı gidermesine ramen (su), hangi
organa dese oradan kan akar; ancak suyu ısıtıp dökünseler bedene, iç organların imesine ve yalıa iyi
gelir.
3.1.4. Kaçan Cümle Baı Edatıyla Kurulmu Bir Birleik Cümle ile Bir Ki’li Birleik
Cümlenin Bir Arada Kullanılmasıyla Oluan Karmaık Cümleler
• Bua lâzım olan budur ki kaçan kim bu hummâ-yırub’ zâhiroldugın göresin;
cehd eyle ki kuvâyı hıfz idesin; zîrâ ki hummâ-yırub’emrâz-ı müzminedendür. [20/a 6 – 8]
Nöbeti dört günde bir tutan sıtmanın ortaya çıktıını gördüünde yapman gereken,(hastanın)
kuvvetini muhafaza etmeye çalımaktır; zira nöbeti dört günde bir tutan sıtma müzmin hastalıklardandır.
• Râziyâne kim göze nef’ivardur, bunıbilüb kaçan yılan kı günlerinde yer
altında turdugundan gözleri a’mâ olur, evvel-i bahâr oldukda, yer yüzine çıkdukda
râziyânenü râyihasını alub varub gözlerini ol ota sürünce gözleri açılur. [5/b 9 – 12]
Yılan, kı günlerinde yer altında kalmaktan kör olan gözlerini, ilkbaharda yeryüzüne çıkınca,
göze faydalı olduunu bildiinden ve kokusunu aldıından rezeneye sürer; böylece yılanın gözleri açılır.
3.1.5. Bir art Cümlesiyle ile Mdm ki Cümle Baı Edatıyla Kurulmu Bir Birleik
Cümlenin Bir Arada Kullanılmasıyla Oluan Karmaık Cümleler
• Eger ol kurdu birini alub bir adamu üzerine asakosalar, mâdâm ki üzerinde,
aslâ gözine uyhu girmeye. [99/a 17 – 18]
Eer o kurdun birini alıp adamın üzerine assalar, kurt üzerinde olduu sürece adamın gözüne
uyku girmez.
• Eger hatunu bâzûsına asakosalar aslâ gebe olmaz mâdâm ki üstinde ola. [99/b
9 – 10]
Eer (onu) bir kadının pazısına assalar, (o) üzerinde olduu sürece kadın asla gebe kalmaz.
3.1.6. Bir ç Cümle ile Tâ ki Cümle Baı Edatıyla Kurulmu Bir Birleik Cümlenin Bir
Arada Kullanılmasıyla Oluan Karmaık Cümleler
• Altun marabadan murâd, içinde müncemid olmaz dirlertâ ki maraba tolub
taa. [83/b 22 – 23]
Altın marapanın kullanılmasındaki amaç dolup taıncaya kadar içindekinin donmamasıdır.
3.1.7. Bir Ki’li Birleik Cümle ile Tâ ki Cümle Baı Edatıyla Kurulmu Bir Birleik
Cümlenin Bir Arada Kullanılmasıyla Oluan Karmaık Cümleler
- 278 -
• Bu dahı yâ demür yâhûd kurundan sahîfeleri alub hâr sular üzerine
asakoyalar; tâ ki suya tokunmaya kim sudan su’ûd iden buhâr sahîfelere yapıur. [117/b 17 –
18]
Demirden veya kurundan yapılmı sayfaları, sudan çıkan buharın yapıması için, suya
demeyecek ekilde asarlar.
3.1.8. Bir ç Cümle ile Bir Ki’li Birleik Cümlenin Bir Arada Kullanılmasıyla Oluan
Karmaık Cümleler
• Her bâr ki kaynamaga baladugı gibi hâline komayub savurmak lâzımdur,
dirler. [28/a 12 – 13]
Her zaman, “Kaynamaya balar balamaz, kendi haline bırakmayıp savurmak gerekir.” derler.
3.1.9. Meger Cümle Baı Edatıyla Kurulmu Bir Birleik Cümle ile Bir Ki’li Birleik
Cümlenin Bir Arada Kullanılmasıyla Oluan Karmaık Cümleler
• Ammâ ol marazdur kim kanı tîz ve gâyet harâretlü olur kim buhrânîdür
dördüncide ola üçincide ve beincide buhrân eylemez megerkim hummâ-i gıbb ola [19/b 1 – 2]
Dördüncü günde olan bu buhranî hastalıkta, (insanın) kanı çabuk akar ve hararetli olur; gün
aırı tutan bu humma üçüncü ve beinci günde depremez.
3.1.10. Bir art Cümlesiyle ile Bir Ki’li Birleik Cümlenin Bir Arada Kullanılmasıyla
Oluan Karmaık Cümleler
• Köki, cerâhatiouldur ve mak’adu tara çıkdugına ve bevâsîre ki eger
kan akar ve eger kan akmaz, ursalar fâideider. [52/b 25 – 53/a 1]
Kökü, cerahati kurutur; makadın dıarı çıkmasına, kanlı veya kansız basura iyi gelir.
3.1.11. Meger Cümle Baı Edatıyla Kurulmu Bir Birleik Cümle ile Bir art
Cümlesinin Bir Arada Kullanılmasıyla Oluan Karmaık Cümleler
• Ammâ fâsid yaralar zâhir olsa, elbetde âte ile ovulmak lâzım gelür; meger
murâd dâglamayub hemân çürük etlerin yedürmek ola. [85/a 22 – 23]
Kötü yaralar ortaya çıktıında amaç onları dalayıp onlardaki çürük etleri yedirmek ise bu
yaraları ate ile ovmak gerekir.
3.1.12. Kaçan Cümle Baı Edatıyla Kurulmu Bir Birleik Cümle ile Bir art
Cümlesinin Bir Arada Kullanılmasıyla Oluan Karmaık Cümleler
• Kaçan-kim bir yerde sakta ve darbe ve hal’ vâki’ olsa, ol mevzi’e bir müddet
tedbîr olunmasa, ol mevzi’de tartîr dahı bi't-tab’ seyyâl olan mâddeyi ‘akdider. [7/b 8 – 10]
Bir yer yaralandıında, darbe aldıında veya soyulduunda bir süre tedavi edilmezse, arap
tortusu oradaki akan kanı keser.
3.2. çerisinde Üç Birleik Cümle Unsurunu Barındıran Karmaık Cümleler
3.2.1. Kaçan Cümle Baı Edatıyla Kurulmu Bir Birleik Cümle ile Bir art
Cümlesinin ve Bir Ki’li Birleik Cümlenin Bir Arada Kullanılmasıyla Oluan Karmaık
Cümleler
• Kaçan kim kârûreyi elüe aldukda lâzımdur ki ‘alîle tenbîh idesin, kârûreyi
tagyîr iddürecek gıdâlar isti’mâl itmeye ve perhîz ola ve eger maraz har olub ve ‘alîl bir gicelik
susuzluga tâkat getürmedigi müâhede olunursa, ol vakt ne mikdâr ürb olunur ise bilmek
gerek. [8/a 24 – 8/b 1]
drar tahlili için kullanılan cam kabı eline aldıında hastaya, idrar tahlil kabını bozacak gıdaları
tüketmemesini tembih etmen; hastalıın çok hararetli olması sebebiyle hastanın bir gecelik susuzlua
dayanamadıını anladıında ise ne kadar su içtiini bilmen gerekir.
3.2.2. Kaçan Cümle Baı Edatıyla Kurulmu Bir Birleik Cümle ile Tâ ki Cümle Baı
Edatıyla Kurulmu Bir Birleik Cümlenin ve Bir Ki’li Birleik Cümlenin Bir Arada
Kullanılmasıyla Oluan Karmaık Cümle
- 279 -
• Talib olanlara lâzımdur ki kaçan kim hastanu yanına vara su'âl idüb tesellî
eyleye ba’de mizâcına göre gıdâlar ısmarlaya ve göre ‘illeti harâreti midür ve yâhûd bürûdeti
midür, aa göre ‘ilâca megûl olub tâ ki hatâ itmeye. [2/b 6 – 8]
Tabip olanların, hataya dümemek için, hastanın yanına vardıkları zaman halini sorup onu
teselli etmeleri, ona mizacına uygun gıdalar önermeleri ve hastalıının hararetten mi yoksa kuruluktan
mı kaynaklandıını anladıktan sonra ilaç hazırlamaları gerekmektedir.
3.2.3. Meger Cümle Baı Edatıyla Kurulmu Bir Birleik Cümle ile Bir art
Cümlesinin ve Bir Ki’li Birleik Cümlenin Bir Arada Kullanılmasıyla Oluan Karmaık
Cümleler
• Eger zeyt ile yogurup sag ayagınu tabanı altına ve ba barmagına sürseler,
mücâma’atı ziyâde itdürür; meger girü çıkara ki cimâ’dan ferâgat gele. [79/b 16 – 17]
Zeytin ile yourup sa ayaının tabanına ve baparmaına sürseler, cimayı artırır; çıkardıında
cimadan feragat gelir.
3.2.4. Bir art Cümlesiyle ile Bir ç Cümlenin ve Bir Ki’li Birleik Cümlenin Bir
Arada Kullanılmasıyla Oluan Karmaık Cümleler
• Gün togmadın bir agac kazık ile kökini koparub iige koya ve diye ki “Fülân
oglu fülânu bevâsîri nice kurısın, ol adamu bevâsîri kurıya.”dise, ol adamu bevâsîri kurur.
[103/b 9 – 12]
Gün domadan bir aaç kazık ile kökünü koparıp eie koya ve “Filan olu filanın basuru
kuruya.” dese o adamın basuru kurur.
• Bu kadar mübârek hacer olmaz; zîrâ cümle etıbbâ ittifâk idüb dirler ki üç arpa
agırı bâd-zehrden bir insâna içürseler, vücûd-ı insânda olan zehiri çıkarur mazarratını def’ ider
ve tâ’ûn zehrini ibtâl ider ve rûha mevt isâbet itmeden hıfz ider, dimiler. [99/a 2 – 5]
Bu kadar mübarek ta olmaz; zira bütün hekimler ittifak edip “Üç arpa aırlıındaki panzehiri
insana içirseler, (o panzehir) insan vücudunda olan zehri çıkarıp kötülüü def eder, veba mikrobunu kırıp
(insanı) ölümden korur.” demilerdir.
3.2.5. Bir art Cümlesiyle ile Bir Ki’li Birleik Cümlenin ve Tâ ki Cümle Baı Edatıyla
Kurulmu Bir Birleik Cümlenin Bir Arada Kullanılmasıyla Oluan Karmaık Cümleler
• Eger ishâl-i mâîden olub muhtelif sular çıkar ise lâyık olan budur ki ishâli
tutmayalar ve gıdâsını latîf ideler tâ ki hatâ itmeyeler. [13/b 1 – 2]
(Hastanın) ishal olması sebebiyle (vücudundan) çeitli sıvılar çıkarsa, hataya dümemek için,
ishalin tutulmaması ve (hastaya) iyi gıdaların verilmesi gerekmektedir.
3.2.6. Bir Ki’li Birleik Cümle ile Bir ç Cümlenin ve Tâ ki Cümle Baı Edatıyla
Kurulmu Bir Birleik Cümlenin ve Bir Arada Kullanılmasıyla Oluan Karmaık Cümleler
• Bukrâtdir ki mevcûd ve ma’dûm olan eyâ bulunmaz,tâ kim mâzîde vücûdı
bulunmadukça; lâkin ecsâm üzerine terkîb ile tefrîk müte’âkib iken zann böyle ki teferruk-ı
ebdân ma’lûm olur; mürekkeb olan mevcûd bulunur. [2/b 22 – 25]
Bukrat, “Mevcut veya yok olmu olan her ey mazide var olmutur; lakin var olu ve yok olu
birbirini takip ettii için yok olmu olanlar (ancak) bilinebilirken var olanlar mevcuttur.” der.
3.3. çerisinde Dört Birleik Cümle Unsurunu Barındıran Karmaık Cümleler
3.3.1. Meger Cümle Baı Edatıyla Kurulmu Bir Birleik Cümle ile Bir ç Cümlenin,
Bir Ki’li Birleik Cümlenin ve Bir art Cümlesinin Bir Arada Kullanılmasıyla Oluan
Karmaık Cümleler
• Sâhibü’l-Münhâcdir ki eger pânbûkdan hâsıl olan libâs haîn ve galîz olursa,
bedeni arıkladur ve mizâcı harâret üzere olanlara zarardur; meger altına kettân bezden astâr
eyleye. [102/b 10 – 12]
Münhâc sahibi, “Pamuktan yapılmı esvap sert ve kalın olursa, bedeni zayıflatır ve sıcak mizaçlı
kiilere zarar verir; bu sebeple esvabın altına keten bezden astar koymak gerekir.” der.
- 280 -
Sonuç
Tuhfetü’l-Erîbin-Nâfi’a lir-Rûhânî ve’-Tabîb, yazıldıı dönemdeki ilmî ve edebî
eserlerle karılatırıldıında oldukça sade bir dille yazılmı olmasına ramen, bugün için pek
kullanılmayan birçok karmaık cümle türünü bünyesinde barındırmaktadır. Genellikle kaçan,
kaçan kim, her kaçan ki, tâ, tâ kim, egerçi, gerçi, ki, meger, meger ki, mâdâm, mâdâm ki, çün,
çünki, vaktâ ki, her vaktâ ki” gibi çou Farsça olan cümle baı ve balama edatlarıyla kurulan
bu karmaık cümleler, geni kapsamlı düünce ve tasarımların tek bir cümleyle ifadesine imkan
salamaktadır. Yaptıımız incelemede on dokuz farklı formunu tespit ettiimiz bu karmaık
cümleleri, içerilerinde bulunan birleik cümle sayısına göre, üç ana balık altında topladık.
Tarihî metinler üzerinde yapılacak çalımalar neticesinde pek çok yeni karmaık cümle türüne
ulaılabilecei kanaatindeyiz.
KAYNAKÇA
AKALIN, H. ükrü (1998). “Dede Korkut Kitâbı’nda Geçen Bir Cümle Türü Üzerine”,TDAY Belleten, 1-28.
BANGUOLU, Tahsin (2000). Tükçenin Grameri, Ankara: TDK Yay.
BLGEGL, M. Kaya (1984). Türkçe Dilbilgisi, stanbul: Dergâh Yay.
DELCE, H. brahim (2007). Türkçe Sözdizimi, stanbul: Kitabevi Yay.
DOAN, Enfel (2011). “Tarihî Türkiye Türkçesi Metinlerindeki ‘Karmaık Cümle’ Örnekleri Üzerine”, Journal of
TurkishStudies, Volume 6/1 s. 961-974.
ERKUL, Rasih (2007). Cümle Metin Bilgisi, Ankara: Anı Yay.
ECMAN, János (1988). Çaatayca El Kitabı, stanbul: stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay.
GEMC, Sabiha (1990). Mihri Hatun Divanı Karılatırmalı Metin Cümle Yapısı ve Cümle Türleri,Yayınlanmamı Doktora
Tezi, Balıkesir: Uluda Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
HATBOLU, Vecihe (1982). Türkçenin Söz Dizimi, Ankara: DTCF Yay.
Hezârfen Hüseyin Efendi. Tuhfetü’l-Erîbin-Nâfi’a lir-Rûhânî ve’-Tabîb,Konya Bölge YazmaEserler Kütüphanesi, no: 4486.
ÖNLER, Zafer (2009). “Tarihsel Metinlerde Kim ve Kaçan kim Balaçlı Cümle Türü ”, (Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı
Kongresi, 27-28 Austos 2007, stanbul), Bildiriler,stanbul:stanbul Kültür Üniversitesi Yay.,s. 339-354.
AHN, Hatice (2005). “Anadolu’da Yazılmı Bir Tıp Kitabı Kemâliyye”, Uluda Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal
Bilimler Dergisi,S. 9, s. 147-177.
TEKN, inasi (1992). Türk Dünyası El Kitabı, Ankara: TKAE Yay.
VARDAR, Berke (2002). Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüü, stanbul: Multilingual Yay.
YELTEN, Muhammet (1993). irvanlı Mahmud Kemaliye, stanbul: stanbul Üniversitesi Yay.
YÜCEOL ÖZEZEN, Muna (2000). Namık Kemal’in Romanlarında Cümle, Yayınlanmamı Doktora Tezi, Adana: Çukurova
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Konular