DİvAN şİİRİNİN DİL YÖNÜNDEN BAZI ÖZELLİKLERi"

andolu'da ilk ürünlerini 13. yy. sonları ile 14. yy. başlarında vermeye
aşlayan ve 19. yy. ortalarına kadar devam eden Türk edebiyatına çeşitli
adlar verilmiştir. Bunların arasında en yaygın olarak kullanılanları Divan Edebiyatı
ve Eski Türk Edebiyatı adlarıdır. Bu edebiyatın şiir alanında ürettiği eserlere ise
Divan Şiiri adı verilmiş, bu ad günümüzde de geniş bir kabul görmüştür.
Divan Şiiri İslam kültür çevresinde oluşmuştur. Bu sebeple dünya görüşü,
estetik anlayışı, nazım şekilleri ve türleri, konuları, mazmunları, hatta terimleri bu
kültürün ortak malıdır. Osmanlı dönemi Türk Şiiri de bu ortak ögeler üzerine
kurulmuş, devirlere göre değişen oranlarda kendi yerli değerlerini bu şiire
yansıtmıştır. Divan Şiirinin bugün için zor tarafı, problem olan yönü dilidir.
Osmanlıca dediğimiz bu dil Arapça, Farsça kelimelerin daha çok, Türkçe
kelimelerin ise daha az kuııanıldığı bir karma yazı dilidir. Burada Divan Şiirinde
kullanılan dilin, yani Osmanlıca'nın hangi evrelerden geçtiğirıi, bu şiirde Türkçe
ögelerirı yeri üzerinde kısaca duracağız.
Divan Şiiri'nin başlangıç dönemi Selçukluların son devri ile Anadolu
Beylikleri devrini ve Osmanlıların imparatorluk seviyesine gelinceye kadar geçen
süreyi içine alır. Bu süre aşağı yukarı yüz elli-iki yüz yıııık bir zaman dilimini
kapsar. Bu zaman dilimi içerisinde meydana getirilen eserlerin diline Eski Anadolu
Türkçesi, Osmanlı sahasına ait eserlerin diline ise Eski Osmanlıca denir. Aslında
Eski Anadolu Türkçesi ile Eski Osmanlıca arasında esasta önemli bir fark yoktur. İki
ayrı terimle adlandırına çoğu kez siyasi durumu belirtir.
Buna rağmen Eski Anadolu Türkçesi ile yazılmış eserlerin hepsi aynı dil
özelliklerini sergilemez. Çünkü dilin kullanımı yazara, şaire, konu, zaman ve hedef
alınan kitleye göre bir kısım farklılıklar gösterir. Mesela 13. yy. sonlarında yazılmış
olan Sultan Veled'in manzumelcri arı bir Türkçe ile kaleme alınmıştır:
Sinün yüzün güneşdüryoksa aydur
Canum aldı gözün dakı ne aydur
Bu makale 15 Ekim 1999 yılında yapılan "Osmanlı 'nın 700. Yılı Kutlamalan' Atatürk
Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi. Osmanlı Dönemi Kültürü" isimli Panel'de bildiri
olarak sunulmuştur.
•• Atatürk Üniersitesi Fen Edebiyat Fak. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğrt. Üyesi.
-2- A. Gözütok: Divan Şiirinin Dil Yönünden Bazı Özellikleri
Binüm iki gözüm bilgi! canumsm
Bini cansuz koyasm sen bu keydür
Ama 14 yy. başlarında Eski Osmanlıca adını verdiğimiz bu dille, yine aynı
yüzyılda eser vemıiş Yunus Emre, Aşık paşa, Gülşehrı ... gibi şairlerin eserlerinde
Arapça ve Farsça ögeler biraz daha artar. Nihayet Eski Anadolu Türkçesi ile bunun
bir devamı olan Eski Osmanlıca'nın son yüzyılında, yani 15. yüzyılda kaleme alınan
eserlerde yabancı ögelerle yüklü bir dil kullanılır. Bu yüzyılın ikinci yarısı Orta
Osmanlıca veya Klasik Osmanlıca'ya bir geçiş dönemi görünümü arz eder. çünkü
İstanbul'un başkent olması, devletin sınırlarının genişlemesi, siyasal birliğin
kurulması bu devrede gerçekleşir. Böylece şehirlerde kültür merkezleri oluşur.
Medreselerin sayısı artar ve buralarda öğretirnde Arapça-Farsça eserler model alınır.
Bu durum yazı dilinin yanı sıra şiir dilinin de daha ağır hale gelmesine sebep olur.
Artık süreç Türkçe'nin aleyhine işlemeye başlar.
Divan Şiiri en olgun örneklerini 16. yy. ile 19. Yüzyılın ilk yarısı arasında
verir. Dil özellikleri bakımından bu dönem Orta Osmanlıca, Klasik Osmanlıca diye
adlandırılır. Burada 'orta' kelimesi 'ortalama' anlamında değil, tarihı durumu
belirtmek için kullanılmıştır. Osmanlıca'nın Tanzimat'tan sonraki gelişim evresi
Yeni Osmanlıca diye adlandırılır. Bu dönemde yazı dilinde önceki devre göre yavaş
yavaş ilerleyen bir sadeleşme hareketi başlar.
Genelolarak bakıldığında Divan Şiiri'nin dili devirlere, şairlere ve eserlere
göre bazı farklılıklar gösterse de ortak yönleri daha fazladır. Bu ortak yönler aynı
kaynaklardan yararlanma, aynı modelleri izleme, estetik anlayışın temelde aynı
olmas!... gibi hususlardır. İlk dönem şiirleri dil yönünden daha sade, konuşma diline
daha yakın, yabancı kelime ve dil bilgisi biçimlerinden oldukça uzaktır. Ancak bu
şiirler -bazı örnekler dışında- sanat yönünden daha zayıftır.
Divan Şiiri'nin bugün bize daha uzak olan, hatta neredeyse yabancı bir dil
gibi öğrenilmesi gereken dönemi Klasik Osmanlıca dediğimiz dönemdeki dilidir. Bu
dönemde Arapça, Farsça kelimelerin sayısı iyice artmış, üçte ikiden fazla bir orana
ulaşmıştır. Şiirlerde Arapça, bilhassa Farsça mısralara, beyitlere bile yer verilmiştir,
Ayrıca zincirleme tamlamalar, yabancı çokluk şekilleri de çokça kullanılmıştır.
Divan Şiiri'nde Arapça, Farsça kelimelerin bolca kullanılması temelde ana
dili bilincinin olmamasında dayanır. Bunun yanında tercüme, şiirde kullanılan vezin,
kafiye anlayışı, mazmunların ortak oluşu da olumsuz roloynamıştır. Böylece Türkçe
karşılığı olan kelimelerin bile yabancı şekilleri alınmıştır. Su kelimesi varken, ma ve
ab, güneş kelimesi varken şems ve hurşid kelimelerinin kullanılması gibi. Bunun
sonucu olarak Türkçe temel söz varlığına ait bir kısım kelimelerin yerine yabancı
kelimeler geçmiştir. Türkçe od yerine Farsça ateş kelimesi gibi.
Ayrıca hüner merakı, bilginlik göstergesi yabancı dillerin seyrek kullanılan
kelimelerinin de alınmasına kapı açmış, böylece şiirler garip kelimelerle dolmuştur.
----.!.A~._'Ü'"'_;..... T_"_Ur!..!ki~·y~aC!..t~A!.!ra....ştıll!r!.!;m:.!.!a~ıa~r_'_'ı E""n""s",ti",-,tti,...siıo:..' ""D~erc.&g."is,-i ""Sa"-,y,",-I-<.:14~E"",rz""u,,-ru!!..!m,-,-,,,20,,-,O,",,,O ---:::.-,3-
Bu durumu bazı şairler eleştirmişler, ama kendileri de aynı tutumu sürdürmüşlerdir.
Mesela Şair Nabi (1642-1712) bu durumdan şöyle şikayet eder:
Ey şi'r miyi'ınmda satan laft-ı garibi
Diwın-ı gazel nüsha-i kamııs değildir
Nabi bu beytiyle şunu demek ister: "Ey şiirde alışılmadık, garip kelimeler
kullanan! Şunu bil ki şiir kitabı sözlük değildir."
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Divan Şiiri Fuzı1li, Baki, Nedim, Nerı,
Şeyh Galip... gibi büyük şairler yetiştirmiştir. Bu şiirin dili yabancı ögelerle yüklü
olmakla birlikte yerli özellikler de içerir. Ayrıca bu şiirin dilinde egemen olan
Tl.irkçe'nin cümle mantığı ve fiil çekimleridir. Yine usta şairler Türkçe deyimlerden,
atasözlerinden hatta konuşma dilinden çokça yararlanmışlar, Türkçe'nin çeşitli
yönlerden zenginleşmesine ve gelişmesine az veya çok katkıda bulunmuşlardır.
Divan Şiiri beğenilen, başarılı yönleriyle de beğenilmeyen, başarısız örnekleriyle de
Türk kültür, edebiyat ve dil tarihinin altı yüz yıllık bir zaman diliminin olgusudur.

Konular