RİSÂLETÜ’N-NUSHİYYE’DE BAĞLAMA BAĞLI YAKIN ANLAMLI ÇİFTLER

A. Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi [TAED] 54, ERZURUM 2015, 117-136

Öz
Yunus Emre tarafından kaleme alınmış olan Risâletü’n-Nushiyye, taşıdığı
edebî değer yanında dil araştırmacıları için de önemli bir araştırma
malzemesi niteliğindedir. Eserde yaklaşık olarak 440 kadar Arapça, 160
kadar Farsça sözcük vardır. Arapça ve Farsça tamlamaların sayısı ise oldukça
azdır. Eserde bir diğer dikkat çeken şey ise eskicil (arkaik) olarak kabul
edebileceğimiz Türkçe sözcüklerdir.
Bir dilde, birbirine yakın anlamda birçok sözcüğün bulunması o dilin
zenginliğini, işlenmişliğini gösteren özelliklerdendir. Bu amaçla, Erdoğan
Boz tarafından hazırlanan eserin dizin kısmı taranarak birbirine yakın anlamlı
olan çiftler tespit edilmeye çalışılacaktır.
Tespit edilecek olan bu yakın anlamlı çiftlerin tercih nedenlerinin; şairin
biçimsel yönden vezin ve kafiyeye uyma kaygısı ve içerik (anlam) yönünden
nüans farklılıklarını ortaya koyma isteği tartışılacaktır.
Anahtar Sözcükler: Yunus Emre, Risâletü’n-Nushiyye, yakın anlamlı
çiftler.
CONTEXT RELATED PAIRS WITH SIMILAR MEANING IN
RİSÂLETÜ’N-NUSHİYYE
Abstract
Risâletü’n-Nushiyye, written by Yunus Emre, is an important research
material for linguistics besides its great literary value. In that literary work,
there are about 440 Arabic and about 160 Persian words. On the other hand,
Arabic and Persian noun phrases are very few in that work. Another
important feature of the work is that there are also some Turkish words which
can be admitted as archaic.
If there are a lot of words with similar meanings in a language, that
situation means the language is a rich and processed language. With this aim,
the index part of this written work that was prepared by Erdoğan Boz, will be
scanned and it will be tried to identify the pairs with similar meanings.
The possibility- that the reasons why the poet preferred to use these pairs
with similar meanings to be found out are the poet’s anxiety to be conform to
prosody and rhyme morphologically, his wish to determine nuance difference
in content will be discussed.
Keywords: Yunus Emre, Risâletü’n-Nushiyye, pairs with similar
meanings.

 Bu çalışma, 10-12 Mayıs 2013 tarihleri arasında Karaman’da düzenlenen II. Uluslararası Türkçe Konuşan
Öğrenciler Kongresi’nde sunulan yayımlanmamış bildirinin gözden geçirilerek genişletilmiş biçimidir.
 Arş. Gör.; Ahi Evran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü,
saziyedincer@hotmail.com.
118* TAED 54 Şaziye DİNÇER BAHADIR
Giriş:
Bir dilde, birbirine yakın anlamda birçok sözcüğün bulunması o dilin zenginliğini,
işlenmişliğini gösteren özelliklerdendir. Dilbilimde genellikle benimsenen bir yargı hiçbir dilde,
başlangıçta, bir kavramı yansıtmak için birden çok göstergenin kullanılamayacağı biçimindedir.
Bir başka deyişle, aynı dilde iki ayrı gösterge bütünüyle aynı anlama gelemez (Aksan, 2006, s.
78).
Türk Dil Kurumu’nun hazırlamış olduğu Türkçe Sözlük’te eş anlamlı kelime,
“Anlamları aynı veya birbirine çok yakın olan (kelimeler), anlamdaş, müradif, müteradif,
sinonim” şeklinde tanımlanmıştır (Türkçe Sözlük, 2011, s. 822).
Zeynep Korkmaz, Gramer Terimleri Sözlüğü’nde eş anlamlı kelimeleri, anlamları aynı
veya birbirine yakın olan kelimeler olarak tanımlamış ve dil bilimi açısından aslında anlamca
birbirine tıpı tıpına denk düşen çok az kelime olduğunu belirtmiştir. Ona göre eş anlamlı sözler,
genellikle bazı kelimelerdeki kavram inceliklerinin çeşitli sosyal ve dil kesimlerinde zamanla
gölgelenmeye uğrayarak anlamca birbirlerine yaklaşmalarından oluşmuştur (2007, s. 85).
Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü’nde ise eş anlamlılıkla ilgili “İki ya da daha çok
sayıda göstergenin aynı anlama gelme, ayrı gösterenlerin aynı gösterileni belirtme özelliği. Eş
anlamlılık çoğu kez salt nitelikli olmaktan uzaktır, bu nedenle özdeşlikten çok anlamca yakınlık
belirtir. Çünkü aynı bağlamda hiçbir anlam ayırtısı getirmeden birbirinin yerini alabilecek
göstergeler az sayıdadır” (Vardar, 2002, s. 94) şeklinde bir açıklama yapılmıştır.
Biz de bu açıklamalar doğrultusunda, eş anlamlı olarak kabul edilen kelimelerin gerek
tanıma uygunluğu konusunda gerekse kelimelerin metin bağlamında kazanmış olduğu
farklılıklardan yola çıkarak “eş anlam” ifadesi yerine “yakın anlam” şeklinde bir kullanımı daha
uygun bulduk.
Geleneksel dilbilgisinde, hatta dilbilimin eski dönemlerinde kimi bilginlerce sözcükler,
içine anlamların konduğu boş kutular olarak düşünülmüştür. Saussere’ün gösterge kuramı ve
daha sonraki çalışmalarda sözcüklerin dil içindeki yeri dolayısıyla bağlam kavramı önem
kazanmıştır (Aksan, 2006, s. 75).
Bir gösterge, öteki öğelerle birlikte ve onlarla bütünleşerek, onların da yardımıyla bir
kavramı yansıtmaktadır ki, göstergelerin bağlı bulunduğu bu öğelerin oluşturduğu bu bütüne,
bağlam adı verilir. Ancak, belli bir kavramın kesinleşmesi yalnızca, sözcüğün birlikte
Risâletü’n-Nushiyye’de Bağlama Bağlı Yakın Anlamlı Çiftler
TAED 54* 119
bulunduğu öğelere değil, göstergenin içinde geçtiği sözcelere ve konuya da bağlıdır (Aksan,
2003, s. 200).
Risâletü’n-Nushiyye, adından da anlaşılacağı üzere tasavvufi öğütler içeren, sade ve
anlaşılır bir dile sahiptir. Eserin birinci bölümünde nefis ve ruh, ikinci bölümünde kendini
beğenme ve alçak gönüllülük, üçüncü bölümünde öfke ve sabır, dördüncü bölümünde
kıskançlık-cimrilik ve cömertlik, beşinci bölümünde ise dedikodu-iftira ve doğruluk konuları ele
alınmıştır. Mesnevi nazım türünde yazılmış olan eserin giriş bölümündeki ilk 13 beyitin vezni
(fâilâtün / fâilâtün / fâilün) kalıbındadır. Mensur kısımdan sonra gelen eserin asıl bölümünün
vezni ise (mefâîlün / mefâîlün / feûlün) kalıbındadır. Eserin kafiye şeması ise (a-a; b-b; c-c…)
şeklindedir.
Bu çalışmada, Risâletü’n-Nushiyye’nin Erdoğan Boz tarafından hazırlanan dizin kısmı
taranarak birbirine anlamca yakın olan çiftler tespit edilmeye çalışılmıştır. Tereddütlü
durumlarda Günay-Horata ve Avşar’ın yayınlarından da faydalanılmıştır. Bunun sonucunda
Türkçe-Türkçe (23), Türkçe-Arapça (25), Türkçe-Farsça (17), Arapça-Arapça (27), ArapçaFarsça
(21) ve Farsça-Farsça (9) anlamca yakınlık olduğu görülmüş; ancak bu anlamca
yakınlıklardan sadece Türkçe-Türkçe anlam yakınlıkları üzerinde durulmuştur. Bu bağlamda,
yakın anlamlı çiftler numaralandırılarak önce anlamları verilmiş sonra da bu anlamca yakınlığın
sebepleri tartışılmıştır. Belirtmek gerekir ki yakın anlamlı çiftler tespit edilirken sözlük
anlamlarındaki yakınlıktan ziyade daha çok metin bağlamındaki anlamsal yakınlıkları dikkate
alınmıştır. Tespit ettiğimiz yakın anlamlı çiftler arasına Türkçe olup da yazım farklılığı gösteren
çiftler (beri-berü, nere-nire vb.) alınmamıştır.
Türkçe – Türkçe Yakın Anlamlı Çiftler:
1. “acı” ≡ “ḳayġu”: Dert, sıkıntı
2. “alçaḳ var-” ≡ “aşaḳ var-”: Alçak gönüllü olmak.
3. “alḳış it-” ≡ “ög-”: Övmek.
4. “andaḳ” ≡ “oloḳdem”: Hemen, o anda.
5. “ardına at-” ≡ “bıraḳ-”: Bırakmak, terk etmek.
6. “ardınca” ≡ “ṣoŋra”: Sonra.
7. “bit-” ≡ “egri yola git-”: Yaşamak.
120* TAED 54 Şaziye DİNÇER BAHADIR
8. “bol” ≡ “ḳatı”: Çok, fazla.
9. “çoḳ” ≡ “öküş”: Çok.
10. “degir-” ≡ “irür-”: Ulaştırmak.
11. “di-” ≡ “eyüt-”: Demek, söylemek.
12. “dükeli” ≡ “hep”: Sürekli.
13. “dün” ≡ “gice”: Gece.
14. “eksil-” ≡ “gedil-”: Eksilmek.
15. “er” ≡ “çeri”: Asker.
16. “esle-” ≡ “etegin ḳoma-”: Dinlemek.
17. “eye” ≡ “issi”: Sahip, iye.
18. “geŋez” ≡ “ḳolay”: Kolay.
19. “ırıl-” ≡ “taşın-”: Uzaklaşmak, ayrılmak.
20. “ḳapu gözet-” ≡ “ḳapuda tur-”: Alçak gönüllü olmak.
21. “key” ≡ “yavlaḳ”: Çok.
22. “yıḳıl-” ≡ “yoyul-”: Bozulmak.
23. “yir alçaġı” ≡ “yazı”: Ova.
1. “acı” ≡ “ḳayġu”: Dert, sıkıntı.
RN’de “acı” bir, “ḳayġu” üç beyitte geçmektedir.
göre ṣabrıla yûsuf neye irdi
ki ṣabruŋ acısı ḥalvaya irdi (28b-284)
Sabrın acısı helvaya ulaştığından Yûsuf’un sabrederek neye ulaştığını görsün.
feraḥ oldı bular ḳayġuları yoḳ
eginleri bütün ķarınları ṭoḳ (9b-73)
Bunlar ferahladı artık sıkıntıları kalmadı. (Onların) sırtları pek, karınları toktur.
gelür ‘aḳl öŋine şermende olmış
ki ḳayġu yaşıyıla gözi ṭolmış (16a-146)
Risâletü’n-Nushiyye’de Bağlama Bağlı Yakın Anlamlı Çiftler
TAED 54* 121
(Kibir), utanmış olarak sıkıntı gözyaşlarıyla aklın önüne gelir.
yıl on iki ay anuŋ şâdlıġı yoḳ
yese ger yemese ḳayġuyıla ṭoḳ (33a-333)
Onun mutluluğu yılın on iki ayında da yoktur; yese de yemese de (karnı) sıkıntıyla
toktur.
Şairin,
* “acı” (28b-284) tercihinde eş dizim (birlikte kullanım sıklığı) “sabruŋ acısı”,
* “ḳayġu” (33a-333) tercihinde 1
eş dizim “yese … ḳayġuyıla”,
* “ḳayġu” (9b-73), (16a-146) tercihlerinde vezin ve hece sayısı (- - ) etkilidir.
2. “alçaḳ var-” ≡ “aşaḳ var-”: Alçak gönüllü olmak.
RN’de “alçaḳ var-” ve “aşaḳ var-” birer beyitte geçmektedir.
ger alçaḳ varasın meydân senüŋdür
cevâhir sende biter kân senüŋdür (17b-163)
Eğer alçak gönüllü olabilirsen ortalık senindir; kaynak ve mücevher (de) senindir.
aşaḳ varan kişi devlet iletdi
aŋa kim yitiser uzadı gitti (18a-166)
Alçak gönüllü olan kişi, mutluluğu elde etti; ona kim ulaştıysa (hayatı) uzadı gitti
(bereketlendi).
Şairin,
* “aşak var-” (+ - -) ve “alçak var-” (- - -) tercihlerinde vezin etkilidir.
3. “alḳış it-” ≡ “ög-”: Övmek.
RN’de “alḳış it-” bir, “ög-” iki beyitte geçmektedir.
muḥâldür ‘âḳil olmaķlıķ baḫîlden
ne kimse alḳış ider aŋa dilden (31b-315)
Cimrinin akıllı olması imkânsızdır; onu hiç kimse gönülden övmez.
aşaḳlıḳ üzredürür yirile gök
ögerseŋ cümle alçaḳlıġı ög (18a-165)
Yer ve gök alçak gönüllülük üzerinedir; öveceksen hep alçak gönüllülüğü övmelisin.

1
“İki ya da daha çok sayıda dil biriminin genellikle aynı dizimlerde yer alması” (Vardar, 2002, s. 94-95).
122* TAED 54 Şaziye DİNÇER BAHADIR
ṭaġ u ṭaş oldı bize külli şekker
ṭoḳuz biŋ kişi anı her dem öger (46a-472)
Dağ ve taş (her yer) bize bütünüyle şekerdir; dokuz bin kişi onu her an övüyorlar.
Şairin,
* “alḳış it-” tercihinde vezin ve hece sayısı (- + -),
* “alḳış it-” tercihinde eş dizim “alḳış ider aŋa dilden”,
* “ög-” (18a-165) tercihinde kafiye (----gök / ----ög),
* “ög-” (18a-165) tercihinde eş dizim “ögerseŋ … ög”,
* “ög-” (46a-472) tercihinde vezin ve hece sayısı (- ) etkilidir.
4. “andaḳ” ≡ “oloḳdem”: Hemen, o anda.
RN’de “andaḳ” bir, “oloḳdem” üç beyitte geçmektedir.
ṣabır ḳanı buşu gelince ölmiş
düzenile ṣafâ andaḳ bozulmış (26b-260)
Sabır nerede, öfke gelince yok olmuş; düzenli hayat ile mutluluk hemen bozulmuş.
nereye kim varam başlar kesilür
kime buşarısam oloḳdem ölür (19b-183)
Nereye varsam başlar kesilir kime öfkelenirsem o an(hemen) ölür.
oloḳdem cümle mâlın yaġmalatdı
bu dünya cîfesin ardına atdı (39a-397)
O an bütün malını yağmalattı; bu dünyanın leşini ardına attı (bıraktı).
çıḳageldi ṣabır aŋa oloḳdem
ṣanasın buşuyı ibrâhîm edhem (26b-262)
Sabır o anda oraya çıkageldi; baksanız, öfke İbrahim Ethem (gibi evliya) olmuş.
Şairin,
* “andaḳ” tercihinde vezin ve hece sayısı (- -),
* “oloḳdem” (19b-183) tercihinde vezin ve hece sayısı (- - +),
Risâletü’n-Nushiyye’de Bağlama Bağlı Yakın Anlamlı Çiftler
TAED 54* 123
* “oloḳdem” (39a-397) tercihinde vezin ve hece sayısı (+ - -),
* “oloḳdem” (26b-262) tercihinde ise kafiye (---- oloḳdem / ---- edhem) etkilidir.
5. “ardına at-” ≡ “bıraḳ-”: Bırakmak, terk etmek.
RN’de “ardına at-” bir, “bırak-” iki kez geçmektedir.
oloḳdem cümle mâlın yaġmalatdı
bu dünye cîfesin ardına atdı (39a-397)
O an bütün malını yağmalattı; bu dünyanın leşini ardına attı (bıraktı).
bıraḳ cümle işi ḳıl ṣabr u tedbîr
eren göŋlinde olur ṣabrıla yir (29a-290)
Bütün işleri bırak, sabret ve tedbirli ol; dervişin gönlünde sabırla (huzura) yer açılır.
olur ma‘nî sözi şekkerden ıraḳ
bulayın diriseŋ sükkârı bıraḳ (45b-469)
Mana sözü şekerden (nefse hoş gelen şeylerden) uzaktır; (onu) elde edeyim diyorsan
şekeri bırakmalısın.
Şairin,
* “ardına at-” tercihinde vezin, hece sayısı (- - + -),
* “ardına at-” kafiye (----yaġmalatdı/ ---- ardına atdı),
* “ardına at-”eş dizim “.....cîfesin ardına atdı”,
* “bıraḳ-” (29a-290) tercihinde vezin, hece sayısı (+ -),
* “bıraḳ-” (45b-469) tercihinde vezin, hece sayısı (- -),
* “bıraḳ-” (45b-469) tercihinde kafiye (---- ıraḳ/ ---- bıraḳ) etkilidir.
6. “ardınca” ≡ “ṣoŋra”: Sonra.
RN’de “ardınca” ve “ṣoŋra” birer beyitte geçmektedir.
yel gelüp ardınca2 debitdi anı
andan oldı cism-i âdem bil bunı (1b-4)
Sonra hava gelip onu kuruttu. İşte, Âdem’in vücudu bunlardan oldu, bunu bil.

2 Bu kelime için Boz ve Avşar “sonra”, Günay-Horata “arkasından” anlamını vermiştir.
124* TAED 54 Şaziye DİNÇER BAHADIR
ḳaçan kim olasın bu ṣabrıla sen
‘acebdür olasın ṣoŋra peşîmân (27a-267)
Sen bu sabır ile her ne zaman (birlikte) olursan sonra pişman olman gariptir, (pişman
olmazsın).
Şairin,
* “ardınca” tercihinde vezin ve hece sayısı (- + -),
* “ṣoŋra” tercihlerinde vezin ve hece sayısı (- -) etkilidir.
7. “bit-” ≡ “egri yola git-”: Yaşamak.
RN’de “bit-” ve “yola git-” birer beyitte geçmektedir.
ögüt gerekirse ṣabırla iş it
uzayın diriseŋ ṣabırla bit (29b-296)
Öğüt istiyorsan işini sabırla yap, yücelmek istiyorsan sabırla yaşa.
yola gitme sen egri iy bî-gâne
senüŋ dirlügüŋe sensin bahâne (63a-549)
Ey boş vermiş (kişi) yanlış hayat yaşama; senin yaşayışına neden (yine) sensin.
Şairin,
* “bit-” tercihinde kafiye (----it/----bit),
* “yola git-” tercihinde vezin ve hece sayısı (+ - - ) etkilidir.
8. “bol” ≡ “ḳatı” :Çok, fazla.
RN’de “bol” bir, “ḳatı” üç beyitte geçmektedir.
bu ‘âlem şekkerine beŋzemez ol
sebîldür cümleye anda şeker bol (46a-473)
O, bu dünyanın şekerine benzemez. O herkese dağıtılan bir sebildir. Onda şeker boldur.
yûnus sen ṣâdıḳısaŋ gir ṣabra
ḳatı ṣâbir gerek ṣabrıla dura (30a-298)
Açgözlülüğün hapsine düştüm, kurtulamıyorum; duvarı çok sağlamdır, yıkamıyorum.
işitdi ‘aḳl anı ḳatı sevindi
beşâret eyledi tîz taḫta bindi (18b-173)
Akıl bunu işitti ve çok sevindi; müjde verdi ve çabucak tahta geçti.
Risâletü’n-Nushiyye’de Bağlama Bağlı Yakın Anlamlı Çiftler
TAED 54* 125
ṭama‘ ḥabsine düşdüm çıḳamazın
ḳatı berkdür dîvârı yıḳamazın (7a-45)
Yunus, eğer sen sadıksan sabırlı ol; sabırlı olmak için(de) çok sabır gereklidir.
Şairin,
* “bol” tercihinde kafiye (----ol / ----bol),
* “ḳatı” (30a-298), (7a-45) tercihlerinde vezin ve hece sayısı (+ -),
* “ḳatı” (18b-173) tercihinde vezin ve hece sayısı (- -) etkilidir.
9. “çoḳ” ≡ “öküş”: Çok.
RN’de “çoḳ” altı, “öküş” iki beyitte geçmektedir.
ki sevdügüŋden öte menzilüŋ yoḳ
aṣıl ma‘ni budur söz keleci çoḳ (6a-36)
Sevdiğinden başka gidecek yerin yoktur; laf söz çok (ancak) asıl anlam budur.
deŋe kibr issini hîç râḥatı yoḳ
nireye varurısa zaḥmeti çoḳ (12a-103)
Kendini beğenmişi gözlemle, rahatı hiç yoktur; nereye gitse rahatsızlığı çoktur.
tekebbür kişinüŋ fâyidesi yoḳ
ḳomazsa kibri peşmân olısar çoḳ (13a-112)
Kendi beğenen kişinin (kimseye) faydası olmaz; kendini beğenmeyi bırakmazsa çok
pişman olacaktır.
uṣaŋ olma niçeme yol emîndür
ḥarâmî çoḳ bu yolda pür-kemîndür (30b-302)
Gevşek olma, bu yol her ne kadar güvenli olsa da yol kesiciler ve pusular çoktur.
ne ḥâcet ben dimek çoḳ çıḳdı fi‘lüŋ
nişânı oldurur baġlanmış elüŋ (32b-324)
Benim söylememe ne gerek (var), eylemin fazlasıyla ortada; elin bağlanmış, işareti
budur.
niçe ḥâlden ḥâle gerek düşesin
geçe çoḳ rûzigâr andan aşasın (44b-459)
Ne zamana kadar böyle hâlden hâle düşeceksin; zaman çok (çabuk) geçer, (fakat)
onları aşmalısın.
126* TAED 54 Şaziye DİNÇER BAHADIR
pâdişeh ḫaznesinde mennâ ‘öküş
uyḫudan uyanup dut sözüme gûş (44a-451)
Allah’ın hazinesine (ulaşmaya) engeller çoktur, kendine gelip sözümü dinle.
öküşdür ma‘ṣıyet endîşe dâyim
dilerem buḫldan ben ḳurtılayım (38b-389)
(Benim) günahım çoktur ve sıkıntım süreklidir; ben cimrilikten kurtulmak istiyorum.
Şairin,
* “çoḳ” (6a-36), (12a-103), (13a-112) tercihlerinde kafiye (----yoḳ / -----çoḳ),
* “çoḳ” (30b-302), (32b-324), (44b-459) tercihlerinde vezin ve hece sayısı (-),
* “öküş” (44a-451) tercihinde kafiye (----öküş / ----gûş),
* “öküş” (38b-389) tercihinde vezin ve hece sayısı (+ -) etkilidir.
10. “degir-” ≡ “irür-”: Ulaştırmak.
RN’de “degir-” bir ve “irür-” iki beyitte geçmektedir.
‘aḳıl der câsûsa yort imdi girü
ḳanâ‘ata ḫaber benden degirü (10b-86)
Akıl, haberciye “şimdi geri git; gönül zenginliğine benden haber götür” der.
çü câsûs bu sözi ‘aḳla irürdi
niçe kim varıdı ḫaber degürdi (26a-256)
Haberci bu sözü akla ulaştırdıktan başka kim varsa (onlar da ) haber getirdi.
şükür ḳıldı ḥaḳa ol devlet issi
irürdi devlete ‘aḳlı bilüsi (18b-174)
O mutluluk sahibi (olan akıl) aklı ve idraki (onu) mutluluğa ulaştırdığı için Allah’a
şükür etti.
Şairin,
* “deġir-” tercihinde kafiye (----girü / ----deġirü),
* “irür-” tercihlerinde vezin (+ -),
* “irür-” (26a-256) tercihinde kafiye (-----irürdi/-----degürdi) etkilidir.
11. “di-” ≡ “eyüt-”: Demek, söylemek.
RN’de “di-” kırk üç, “eyüt-” bir beyitte geçmektedir.
Risâletü’n-Nushiyye’de Bağlama Bağlı Yakın Anlamlı Çiftler
TAED 54* 127
niçe yıldan berü ol ni‘meti yir
ḥaḳa bir derse daḫı şirkile dir (34a-344)
O yıllardır bu nimetleri yer; Allah’a “birsin” dese bile ortak koşarak der.
gör imdi ‘aḳıl aŋa ne diyiser
bize gelen ḥasedden el yuyısar (38b-392)
Bak (bakalım), şimdi akıl ona ne söyleyecek; bize gelen kıskançlığı (tamamen) bırakır.
diyüp aḥvâlini derdin yeŋiler
‘aḳıl şâhenşehinden çâre diler (51b-533)
Hâlini söyleyip derdini tekrarlar; padişahlar padişahı akıldan yardım diler.
eyütmedüŋ3 göreyin bir gün anı
ne ṣorduŋ kimseye ol kimse ḳanı (6b-42)
Bir gün onu göreyim, demedin; o kişi nerede diye kimseye sormadın.
Şairin,
* “di-” (34a-344) tercihinde kafiye (----yir / ----dir),
* “di-” (38b-392) (51b-533) tercihlerinde vezin ve hece sayısı (+),
* “eyüt-” tercihinde ise vezin ve hece sayısı (+ -) etkilidir.
12.“dükeli” ≡ “hep”: Sürekli.
RN’de “dükeli” bir, “hep” üç beyitte geçmektedir.
bu muḫtaṣar cihân iki cihânca
dükeli baḳarısaŋ yüz biŋ anca (4a-16)
Bütünüyle bağlandığında yüzlerce gördüğün bu kısacık (küçük) dünya, iki âlemden
(gönül ve nefis) ibarettir.
olup zencîr mâl boynına düşer
ḥalâyıḳ ‘âm u ḫâṣ hep aŋa düşer (36b-368)
Malı zincir olup boynuna dolanır; aydın halk bütün insanlar (Karun’a) koşarlar.
ḳamu çiġ işüŋi hep bunda bişür
yol uzaḳdur yüküŋi bunda divşür (42a-432)
Bütün yarım işini burada bitir; yol uzundur, yükünü (ahiret azığını) burada topla.

3 Bu kelimeyi Boz ve Günay-Horata “eyüt-” şeklinde okumuşlardır.
128* TAED 54 Şaziye DİNÇER BAHADIR
gerek fânî cihândan dartınasın
muḥâlif işlerüŋden hep yunasın (44b-454)
Geçici dünyadan el çekmelisin; uygun olmayan işlerinden hep temizlenmelisin.
Şairin,
* “dükeli” tercihinde vezin ve hece sayısı (+ - -),
* “hep” tercihinde vezin ve hece sayısı (-) etkilidir.
13. “dün” ≡ “gice”: Gece.
RN’de “dün” ve “gice” birer beyitte geçmektedir.
ferâġat oldı bunlar ḫoş geçerler
sürer sâḳî şarâb dün gün içerler (9b-72)
Bunlar kendi istekleriyle (açgözlülükten) vazgeçtiler,(vakitlerini) hoşça geçiriyorlar;
saki (mürşit) gece gündüz (sevgi) şarabını sunar (onlar da) içerler.
ḳamu ṭoġan günüŋ giceye beŋzer
neye beŋzedeyin ya neye beŋzer (46b-477)
Her günün geceye benziyor; neye benzeteyim,(başka) neye benzer ki
Şairin,
* “dün” tercihinde vezin ve hece sayısı (-),
* “dün” tercihinde eş dizim “dün gün”,
* “gice” tercihinde kafiye (----giceye beŋzer/----neye beŋzer) etkilidir.
14. “eksil-” ≡ “gedil-”: Eksilmek.
RN’de “eksil-” iki, “gedil-” bir beyitte geçmektedir.
yenür ni‘metleri şâhuŋ bayaġı
hîç eksilmezdürür dâne daraġı (34a-343)
Allah’ın nimetleri süregeldiği gibi yenir (ancak) yiyecekler hiç eksilmez.
ḳo bu mâl eksilince ben öleyin
gözüm görüriken nice vireyin (35a-355)
(Karun) “Bu mal eksilirse bırakın beni öleyim; gözüm görürken nasıl (malımdan)
verebilirim.” dedi.
Risâletü’n-Nushiyye’de Bağlama Bağlı Yakın Anlamlı Çiftler
TAED 54* 129
yenür ṭurmaz velî ẕerre gedilmez
nereden geldügini kimse bilmez (10a-77)
Yenir durur fakat zerresi eksilmez, nereden geldiğini kimse bilmez.
Şairin,
* “eksil-” (34a-343) tercihinde vezin (- - ),
* “eksil-” (35a-355) tercihinde vezin (- + ),
* “gedil-” tercihinde vezin (+ -),
* “gedil-” tercihinde kafiye (----gedilmez/----bilmez) etkilidir.
15. “er” ≡ “çeri”: Asker.
RN’de “er” beş, “çeri” üç beyitte geçmektedir.
biŋ er ṭonlu ṭururlar ḳapusında
esîr itmiş cihânı ṭapusında (5b-32)
(Aç gözlülüğün) kapısında teçhizatlı bin er bekler, huzurunda (bütün) dünyayı esir
etmiştir.
biŋ er ṭonludurur ṭama‘ çerisi
mübârizdür bahâdur her birisi (7a-47)
Bin açgözlülük askeri tam teçhizatlıdır; (onların) her birisi savaşçı yiğittir.
key erenlerdürür zindânı bekler
bahâdurlar demür yüreklü erler (7a-46)
Çok asker zindanı bekler; (onlar) yiğit ve çok cesaretlidirler.
tekebbür nefsdür sulṭânı bilmez
çerisinde eyü dirlik dirilmez (5a-27)
Nefis büyüklenir, Allah’ı bilmez; (onun) askerlerinde güzel yaşayış (örneği) bulunmaz.
biŋ er ṭonludurur ṭama‘ çerisi
mübârizdür bahâdur her birisi (7a-47)
Bin açgözlülük askeri tam teçhizatlıdır; (onların) her birisi savaşçı yiğittir.
Şairin,
* “er” (5b-32), (7a-47), (7a-46) tercihlerinde vezin ve hece sayısı (-),
* “çeri” (5a-27) tercihinde vezin ve hece sayısı (+ - ),
130* TAED 54 Şaziye DİNÇER BAHADIR
* “çeri” (7a-47) tercihinde kafiye (----çerisi/----birisi) etkilidir.
16. “esle-”≡“etegin ḳoma-”: Dinlemek
RN’de “esle-” iki “etekin ḳoma-” bir beyitte geçmektedir.
ḳo nefsüŋ dilegin cân besleriseŋ
yerüŋ nûr cân sözini esleriseŋ (5a-26)
Ruh(unu) yaşatmak istiyorsan nefsin isteğini bırak; ruhun sözünü dinlersen yerin nur
olur.
‘alemleri yeşil bulundı çıḳdı
kimesne eslemez yavlaḳ ınıḳdı (8a-58)
Yeşil alâmetleriyle göründüler, kimseyi dinlemezler (ancak) çok itaatkârdırlar.
ögüt dutarısaŋ ḳoma etegin4
tâc eyle başuŋa ayaġı ḫâkin (43a-438)
Öğüt dinlersen (mürşidin) eteğini bırakma (onu dinle);ayağı tozunu başına taç eyle çok
değer ver.
Şairin,
* “esle-” (5a-26), (8a-58) tercihlerinde vezin ve hece sayısı (- +),
* “esle-” (5a-26) tercihinde kafiye (-----besleriseŋ/----esleriseŋ),
* “etegin ḳo-” tercihinde ise vezin ve hece sayısı (- - + -)
* “etegin ḳo-” tercihinde, kafiye (-----ḳoma etegin/----- ḫâkin)
* “etegin ḳo-” tercihinde, eş dizim “...dutarısaŋ ḳoma etegin” etkilidir.
17. “eye” ≡ “issi”: Sahip, iye.
RN’de “eye” bir, “issi” altı beyitte geçmektedir.
fidâ cânum saŋa iy ṣabr eyesi
ki ṣabr oldı benüm cânum ġıdâsı (27a-266)
Ey sabır sahibi sana canım feda olsun; sabır benim canımın gıdasıdır.
deŋe kibr issini hîç râḥatı yoḳ
nireye varurısa zaḥmeti çoḳ (12a-103)
Kendini beğenmişi gözlemle, rahatı hiç yoktur; nereye gitse rahatsızlığı çoktur.

4 “eteği koma-” ifadesini Boz “eteğini bırakma (onu dinle)”, Avşar ve Günay-Horata “eteğini bırakma” şeklinde
açıklamıştır.
Risâletü’n-Nushiyye’de Bağlama Bağlı Yakın Anlamlı Çiftler
TAED 54* 131
‘aḳıl ‘adl issi bir ulu kişidür
meded itmek saŋa anuŋ işidür (16a-144)
Akıl, adâlet sahibi büyük bir kişidir; sana yardım etmek onun işidir.
ev issi uyḳuda uġrı ḳıvânur
dutar ta‘cil işin uyana ṣanur (22b-215)
Ev sahibi (kişi) uykudaysa hırsız (öfke) sevinir; (ev sahibi) uyanır diye işini çabuk
yapar.
baḫîl olmışdı ‘ilm ü hüner issi
esirgedi özin ol naẓar issi (38a-385)
Bilgi ve ustalık sahibi bir kişi cimri olmuştu; nazar sahibi (bir şeyh) onu korudu kolladı.
eli ṭoyup ḳodı seḫâvet issi
çün öyle buyurur yoluŋ ulusı (40a-410)
Cömert kişi eli doyup (yeterli bulup) dünyayı bıraktı çünkü yolun büyüğü (Allah) böyle
emreder.
Şairin,
* “eye” tercihinde kafiye (----eyesi / - ---ġıdâsı),
* “issi” (12a-103), (16a-144) tercihlerinde vezin (- +),
* “issi” (22b-215), (38a-385), (40a-410) tercihlerinde vezin (- -),
* “issi” (38a-385), (40a-410) tercihlerinde kafiye (----hüner issi / ----naẓar issi,) ( ----issi
/ ----ulusı) etkilidir.
18. “geŋez” ≡ “ḳolay”: Kolay.
RN’de “geŋez” bir “ḳolay” üç beyitte geçmektedir.
kişi kim ola kendüye düşmen
geŋez degül kim anı ḳoya düşmen (47b-488)
Kişi kendine düşman olursa düşmanın onu bırakması kolay değildir.
niçe geldiyise uyanmadı ol
bilür bellü ki ḳolayıncadur yol (22b-216)
(Öfke) ne kadar geldiyse o (kişi) uyanmadı; (öfke)işinin kolay olduğunu bilir.
ev issüz olıcaḳ uġrı gelince
girür çıḳar baḫınmaz ḳolayınca (22b-218)
132* TAED 54 Şaziye DİNÇER BAHADIR
Hırsız (öfke) geldiğinde ev sahipsiz olursa, o kolaylıkla girer çıkar ve (etrafına bile)
bakınmaz.
ḳolay tertîbile kim bula genci
çün öyle varımazsın ḳo ṣaġıncı (45b-465)
Kim kolaylıkla hazine bulabilir; böyle ulaşamazsın, (bu nedenle) arzularını
bırakmalısın.
Şairin,
* “geŋez” tercihinde vezin (+ -),
* “ḳolay” (22b-216) tercihinde vezin (- - ),
* “ḳolay” (22b-218) tercihinde kafiye (----gelince / ----ḳolayınca),
* “ḳolay” (45b-465) tercihinde vezin (+ -) etkilidir.
19. “ırıl-” ≡ “taşın-”: Uzaklaşmak, ayrılmak.
RN’de “ırıl-” ve “taşın-” birer beyitte geçmektedir.
key arı cân gerek şeh ḥażretinde
ırılmadın ṭura sulṭân ḳatında (5b-28)
Allah’ın huzurundan uzaklaşmadan durmak için ruhun; O’nun katında çok temiz olması
gerekir.
ṭoġrulıḳ göstere göz baḳışına
ki senden cümle yavuz iş ṭaşına (53b-554)
Göz, bakışına doğru yolu göstersin; bütün kötü işler senden uzak olsun.
Şairin,
* “ırıl-” tercihinde vezin (+ -),
* “taşın-” tercihinde kafiye (----baḳışına / ----ṭaşına) etkilidir.
20. “ḳapu gözet-” ≡ “ḳapuda tur-”: Alçak gönüllü olmak.
RN’de “ḳapu gözet-” ve “ḳapuda tur-” birer beyitte geçmektedir.
ḳapu gözet ḳapu ḳo dip gözetme
ki devlet ḳapudadur ḳoma gitme (11b-96)
Alçak gönüllü ol ve yükseklere heveslenme; mutluluk alçak gönüllülüktedir, ayrılma.
Risâletü’n-Nushiyye’de Bağlama Bağlı Yakın Anlamlı Çiftler
TAED 54* 133
dilerseŋ devleti ḳapuda ṭurġıl
umarsaŋ ḫıl‘atı ṭapuda ṭurġıl (11b-97)
Mutluluk istiyorsan alçak gönüllü ol; (sultan) elbisesini istiyorsan huzurda
bulunmalısın.
Şairin,
* “ḳapu gözet-” tercihinde eş dizim “ ḳapu gözet ḳapu...”,
* “ḳapu gözet-” tercihinde “k” sesinin tekrarıyla...” oluşturulan aliterasyon “ḳapu gözet
ḳapu ḳo”,
* “ḳapuda tur-” tercihinde eş dizim “...devleti ḳapuda ṭurġıl”,
* “ḳapuda tur-” tercihinde kafiye (-----ḳapuda ṭurġıl/----ṭapuda ṭurġıl) etkilidir.
21. “key” ≡ “yavlaḳ”: Çok.
RN’de “key” beş, “yavlaḳ” altı beyitte geçmektedir.
on üç biŋ erdürür raḥmânî leşker
zebûnsuz kimselerdür key erenler (5a-22)
Rahmanın askerleri on üç bin kişidir; çok olan o erenler güçlü kişilerdir.
buşu derler baŋa key bâhaduram
düzenlik bozmaġa her ḳaduram (20a-189)
Öfke derler bana, çok cesurum; düzen bozmak için her (zaman) beklerim.
‘alemleri yeşil bulundı çıķdı
kimesne eslemez yavlaḳ ınıḳdı (8a-58)
Yeşil alâmetleriyle göründüler, kimseyi dinlemezler(ancak) çok itaatkârdırlar.
dirîġâ kibr işin yavlaḳ gözetdüŋ
göŋüllerden seni sen ṭaşra etdüŋ (13b-121)
Yazık kendini beğenme işini ileri götürdün; gönüllerden kendini uzaklaştırdın.
yûnus alçaḳlıġı yavlaḳ begendüŋ
ḳıyâs it sen seni ne ḳadar indüŋ (19a-177)
Yunus, alçak gönüllülüğü çok beğendin; sen kendini(kendinle) karşılaştır; ne kadar
alçak gönüllü oldun?
çün uġrı yoldaşı başını virür
ḫasūdlıḳ bil seni yavlaḳ düşirür (32b-327)
134* TAED 54 Şaziye DİNÇER BAHADIR
Suçlunun yoldaşı (o yolda) başını kaybeder; dikkat et, kıskançlık seni çok (kötü hallere)
düşürür.
ḳatılıḳdan işi yavlaḳ uzatdı
gözi baḳariken mâl yire batdı (36a-364)
İnatçılıktan işi çok uzattı; gözü görürken malı yere battı.
şehir bizim olup düşmen ṣınıḳdı
bize ṭapu iden yavlaḳ ınıḳdı (43b-445)
Şehir bizim olup düşman kırıldı (bozguna uğradı); bize tabi olanlar (emrimize girenler)
çok itaatkâr oldular.
Şairin,
* “key” tercihlerinde vezin ve hece sayısı (-),
* “yavlaḳ” tercihlerinde vezin ve hece sayısı (- -) etkilidir.
22. “yıḳıl-” ≡ “yoyul-”: Bozulmak.
RN’de “yıḳıl-” iki, “yoyul-” bir beyitte geçmektedir.
ṣûret yıḳılmadın kibri yıḳagör
bu düşvârlıḳ maḳâmından çıḳagör (12a-101)
Vücudun bozulmadan kendini beğenmeyi bırak; bu sıkıntılı durumdan kurtul.
ḳoġıl kibri vefâ saŋa ne ḳıla
vay ol gün kim ṣûret naḳşı yıḳıla (12a-102)
Kendini beğenmeyi bırak, (onun) sana vefası olmaz, vücudun bozulacağı (toprak
olacağı) o gün, (böyle kişilerin) vay haline.
ḳoyıcaḳ yir anı girü yoyuldı
vây ol kişiye kim ol darb uruldı (45a-361)
Yer onu bırakınca tekrar bozuldu (sözünden döndü); o darbeyi yiyen (kötü duruma
düşen) o kişiye yazıklar olsun!
Şairin,
* “yıḳıl-” (12a-101) tercihinde vezin (- -),
* “yıḳıl-” (12a-102) tercihinde kafiye (----ḳıla / ----yıḳıla),
* “yoyul-” tercihinde kafiye (----yoyuldı / ----uruldı) etkilidir.
Risâletü’n-Nushiyye’de Bağlama Bağlı Yakın Anlamlı Çiftler
TAED 54* 135
23. “yir alçaġı” ≡ “yazı”: Ova.
RN’de “yir alçaġı” ve “yazı” birer beyitte geçmektedir.
ḳılıç ṭartup gelür yir alçaġından
kibir gördi anı ḳaçdı ṭaġından (16b-151)
(Alçak gönüllülük) alçak yerden (ovadan) kılıç çıkartıp gelir; kendini beğenme onu
görünce dağdan (yüksek yerden) kaçtı.
ṭaġ u yazı ḳamu ġulġûle ṭoldı
kime cennet kime ‘arasat oldı (16b-152)
Dağ ve ova hep gürültüyle doldu; kimine cennet kimine mahşer yeri oldu.
Şairin,
* “yir alçaġı” tercihinde eş dizim “....gelür yir alçaġından”,
* “yir alçaġı” tercihinde vezin ve hece sayısı (- - + -),
* “yir alçaġı” tercihinde kafiye (----alçaġından / ----ṭaġından),
* “yazı” tercihinde eş dizim “ ṭaġ u yazı...” etkilidir.
Sonuç:
Risâletü’n-Nushiyye’de tespit ettiğimiz (Türkçe-Türkçe) 23 anlamca denk çiftin
sebeplerinin sıklık sıralarıyla; vezin ve hece sayısı, kafiye, eş dizim (birlikte kullanım sıklığı),
ve aliterasyon kullanımından kaynaklandığı görülmektedir.
Buna göre şairin, incelenen toplam 82 beyitinden;
a) 60’ında vezin ve hece sayısına (40’ında vezin ve hece sayısı, 20’sinde vezin),
b) 25’inde kafiyeye,
c) 11’inde eş dizime,
d) 1’inde aliterasyona uyma gayreti içinde olduğu görünmektedir.
Farklı bir duygu ve düşünce derinliğine sahip olan Yunus Emre, seçtiği kelimeler ve bu
kelimeleri kullanma biçimiyle şiir dilinin akıcılığından da faydalanarak anlatımı tekdüzelikten
kurtarmıştır. Bu anlamca denk çiftler Yunus Emre’nin hem Türk dilini kullanmadaki ustalığını
ve becerisini hem de anlam, kavram ve ifade zenginliğine sahip olduğunu göstermiştir.
Divan’ının da benzer yöntemle incelenmesiyle Yunus’un kendine has üslubu ve kendisinden
sonra gelenler üzerindeki tesirleri daha rahat anlaşılacaktır. Böylelikle şairin kendisine has ifade
biçimi ve dil kullanımıyla şiirleri nesilden nesile aktarılmış olacaktır.
136* TAED 54 Şaziye DİNÇER BAHADIR
Kaynaklar:
Aksan, D. (2003). Heryönüyle dil ve ana çizgileriyle dilbilim. Ankara: Türk Dil Kurumu
Yayınları.
Aksan, D. (2006). Anlambilim. Ankara: Engin Yayınevi.
Avşar, Z. (2013). Yunus Emre nasihatler kitabı (risâletü’n-nushiyye). Ankara: Türk Dünyası
Kültür Başkenti Ajansı.
Boz, E. (2012). Yunus Emre risâletü’n-nushiyye öğüt kitabı. Ankara: Gazi Kitabevi.
Günay, U. ve Horata, O. (2004). Yunus Emre risâletü’n-nushiyye. Ankara: Akçağ Yayınları.
Kanar, M. (2011). Eski anadolu Türkçesi sözlüğü. İstanbul: Say Yayınları.
Korkmaz, Z. (2007). Gramer terimleri sözlüğü. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.
Tatcı, M. (2008). Risâletü’n-nushiyye (tenkitli metin). İstanbul: H Yayınları.
Türkçe Sözlük. (2011). Ankara: Türk dil kurumu Yayınları.
Vardar, B. (2002). Açıklamalı dilbilim terimleri sözlüğü. İstanbul: Multilingual Yayınları.

Konular