İŞLEVSEL SÖZLÜK ve OSMANLI ŞİİRİNDE BAĞLAM

Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 3/1 Winter 2008

ÖZET
Bu makalede, Osmanlı şiiri üslup çalışmalarına farklı bir gözle bakma
amaçlanmaktadır. Bakî Divanı’ndan alınan tanıklar, eş zamanlı bir yöntemle
incelenmiştir. Böylelikle anlamların bağlama göre nasıl değişkenlik ve işlevsellik
kazandığı gösterilmeye çalışılmıştır. İşlevsel sözlük, bağlamlı dizinle
(concordance) ortaya çıkarılan söz varlığının işlenmesiyle oluşturulmuştur.
Anahtar Sözcükler: Osmanlı şiiri, Bakî Divanı, üslup, bağlamlı dizin,
işlevsel sözlük, bağlam, sözvarlığı, eş zamanlı yöntem
FUNCTİONAL GLOSSARY AND IN OTTOMAN POETRY CONTEXT
ABSTRACT
In this study, it is aimed to view the stylistic studies Ottoman Poetry
through a different eye. The instances from Bakî’s Divan have investigated
within a synchronic method. Hereby, it is endeavored to indicate how the
meanings get alterability and functionality in respect of the context. The
functional glossary has formed by processing the vocabulary which was obtained
from the concordance.
Key Words: Ottoman poetry, Bakî’s Divan, style, concordance, functional
glossary, context, synchronic method

Bu makale, Bakî Divanı’nın bağlamlı dizinle (concordance)1
oluşturulmuş işlevsel sözlüğünden seçilen tanıkların yorumlanmasını konu
edinmektedir. Örnek olarak verilen kesitlerdeki tanıklar, Bakî Divanı Sözlüğü
[Bağlamlı Dizin ve İşlevsel Sözlük] adlı tezin2 sözdizimine göre değişen bağlamsal
anlamlarından bir seçkidir. Bu çalışmayla devrindeki eleştirmenlerce ‘Sultanü’ş-
Şuarâ’ (Şairlerin Sultanı) ilân edilen Bakî’nin sözvarlığının3 (deyimler, atasözleri,
kalıplaşmış sözler, tarihsel terimler, kültür dili, çeviri sözcükler) ortaya
çıkarılması öngörülmektedir. Batı’da Shakespeare’den Proust’a kadar birçok
yazar ve şairin bağlamlı dizini ortaya çıkarılmıştır.4 Türkiye’de bu alanda bir
çalışma henüz yapılmış değildir.
* Arş. Gör. Dr., Ankara Üniversitesi 1 İngilizce ve Fransızcası ‘concordance’, Almancası ‘Konkordanz’ olan bu terimi, Berke Vardar
‘bağlamlı dizin’ olarak karşılamıştır. Krş. Berke Vardar, Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü,
Multilingual Yay., İstanbul 2002, s. 32; Ayrıca sözlükbilim ve sözlük türleri içinde ‘bağlamsal
sözlükler’ hakkında genel ve öz bilgiler için bkz. Özcan Başkan, Bildirişim, (İnsan-dili ve Ötesi),
Multilingual Yay., İstanbul 2003, s. 149-153. Berke Vardar, Özcan Başkan’ın ‘bağlamsal sözlük’ diye
adlandırdığı kavrama sözlüğünde yer vermemesine karşın her iki dilbilimcinin de tanımladıkları
sözlük biçimi aynıdır.
2 Furkan Öztürk, Baki Divanı Sözlüğü [Bağlamlı Dizin ve İşlevsel Sözlük], [yayımlanmamış doktora
tezi], Ankara 2007.
3 ‘Sözvarlığı’ terimini ilk defa Almanca ‘Wortbestand’ teriminden çevirerek kullanan dilbilimci Doğan
Aksan olmuştur. Bkz. Doğan Aksan, Türkçenin Sözvarlığı, [Türk Dilinin Sözcükbilimiyle İlgili
Gözlemler, Saptamalar’, Engin Yay., Ankara 2000, s. 7; ayrıca ‘kelime hazinesi’, ‘sözcük dağarcığı’,
‘sözcük dağarı’, ‘sözcük gömüsü’, ‘vokabüler’ gibi terimler de kullanılmaktadır. Bu çalışmada,
‘sözvarlığı’ terimi yeğlenmiştir. 4 A. M John Bartlett, A Complete Concordance or Verbal Index to Words, Phrases and Passages ın the
Dramatıc Works of Shakespeare with a Supplementary Concordance to the Poems, St. Martin’s Press,
Newyork 1990; Michele Aina Barale, Concordance To Samuel Beckett’s Trilleogy: Molloy, Malone Dies,
and The Unnamable, Garland Pub.,1988; Frances Stern, A Concordance To Proust, Barnes/Noble
Books, Lanham 1993; M. Sıddıkıyân, E. Mirâbidinî, Ferheng-i Vâje-nümâ-yı Hâfız [A Concordance to
the Poems of Hâfız], Tahran 1392.
327 Furkan ÖZTÜRK
İşlevsel sözlük çalışmaları, temelde anlam-bağlam ilişkisine
dayanmaktadır. Bağlam terimiyle sözü edilen dilbilimsel bağlam (context
linguistic)’dır. Doğan Aksan, bağlam hakkında şunları söylemektedir:‘…Bir
göstergenin, birlikte bulunduğu öteki göstergelerle oluşturduğu ve anlamını
aydınlatan bu bütüne bağlam (context) adını veriyoruz. Göstergenin bağlama
göre değer kazanması, dilin bir dizge olduğunu da kanıtlar. Geleneksel
dilbilgisinde, hatta dilbilimin eski dönemlerinde, kimi bilginlerce sözcükler, içi
boş kutular olarak düşünülmüştür. Saussure’ün gösterge kuramı ve daha
sonraki çalışmalarda dizge anlayışının genelleşmesiyle sözcüklerin dil içindeki
yeri ve dolayısıyla bağlam kavramı önem kazanmıştır. Bağlamsal anlam
(contextual meaning) terimi de kullanılmıştır.’5 Bağlam ve anlam ilişkisi
konusunda birçok dilbilimcinin farklı farklı görüşleri vardır.6 Bütün bunların
yanı sıra, anlamın dil öğeleri ile ilişkisi, şairin yeğlediği dil öğelerini farklı farklı
bağlamlarda nasıl şiir diline dönüştürdüğü konusu modern edebiyat eleştirmen
ve kuramcılarının temel sorunlarından biridir. Ayrıca sözü edilen bu konunun
son zamanlarda yapılan çalışmalarda Osmanlı edebiyatı alanında da epey önem
kazandığı görülmektedir. Tunca Kortantamer, dil ile şiir dili arasındaki ilişkiye
şu şekilde değinmektedir: ‘Nasıl heykel taş veya bronzun, resim renk ve çizginin,
müzik tonların biçimlendirilmesi, düzenlenmesi, bir bütün haline getirilmesiyle
oluşuyorsa, şiir de dilden seçmeler yoluyla ortaya çıkarılır. Şiir örgüsünde
kullanılan araçlar incelenebilen, araştırılabilen ve kanıtlanabilen dil öğeleridir.
Şâir neyin peşinde koşarsa koşsun, neyi amaçlarsa amaçlasın, dilden oluşmuş
bir yapı gerçekleştirir…şiirin varlığını dil öğelerinin ve onların taşıdığı anlam
birimlerinin düzenlemeleriyle ortaya çıkan bir biçim belirler.’7 Tunca
Kortantamer’in şiirdeki estetik işlevi, Doğan Aksan’ın ise dilbilimsel yönü
öncelemelerine karşın adı geçen yazarların temelde söyledikleri ortaktır.

Bu çalışmada, bütün bu kuramsal görüşlerin ışığında, Osmanlı şiirinde
anlamların bağlama göre nasıl değiştiği ve çağrışım imkânları kazandığı Bakî
Divanı’ndan alınan tanıklarla gösterilecektir. Farklı farklı dil öğeleri ve söyleyiş
kalıplarından seçilen tanıkların sıklıkları, şiirsel sözdiziminde nasıl işlevler
yüklendikleri ve şairin bu dil öğelerini kullanış biçimleri, sözü edilen çalışmadan
verilen kesitlerden hareketle açıklanmaya çalışılacaktır.8


5 bkz. Doğan Aksan, Anlambilim [Anlambilim Konuları ve Türkçenin Anlambilimi], Engin Yay., 4. baskı,
Ankara 2006, s. 74-78.
6 Bu tartışmalar için bkz. Cemal Çakır, ‘Anlamın Bağlam Açısından İncelenmesi: Kök Anlambilim ve
Art Anlambilim’, Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2004, C. 24, S. 3, s. 245-255; ayrıca dilsel bağlam için
bkz. F. R. Palmer, Semantik [Yeni Bir Anlambilim Projesi] , çev. Ramazan Ertürk, Kitâbiyât Yay.,
Ankara 2001, s. 111-120.
7 Tunca Kortantamer, ‘Türk Şiirinde Ses Konusunda ve Ses Gelişmesinin Devamlılığı Üzerine Genel
Bazı Düşünceler’, Eski Türk Edebiyatı Makaleler, Akçağ Yay., Ankara 1993, s. 273. 8 Verilen tanıklarda, alışılmışın dışında, iki satırda yazılan beyitler araya ‘/’ işareti konarak tek satıra
indirgenmiştir. Örneğin Bakî Divanı’nın tenkitli metninde;

G424/5 Bâde haylî alındı meclisde
Öpdiler sâkîyi dudagında
olarak yazılan beyit bağlamlı dizin (concordance) metnine dönüştürülürken
G424/5 Bâde haylî alındı meclisde / Öpdiler sâkîyi dudagında
biçimine sokulmuştur. [ ] işareti anlam sıklıklarını, ayrıca ‘G’ kısaltması ‘gazel’i, ‘K’ kısaltması
‘kaside’yi, ‘M’ kısaltması ‘musammat’ı, ‘Kt’ ‘kıta’yı, ‘Mtl’ ise matla’ı imlemektedir. Yukarıdaki
örnekteki ‘G424/5’ kısaltması, Divan’da 424. gazelin 5. beytine işaret etmektedir.
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 3/1 Winter 2008
İşlevsel Sözlük Ve Osmanlı Şiirinde Bağlam 328
Örneğin ‘alınmak’ eylemine bakılınca Bakî Divanı’nda beş tanıklık bir
kullanım sıklığına sahip olduğu görülür. Bu beş tanık, üç farklı anlamda
kullanılmıştır. Bu anlamlardan ‘incinmek, gücenmek’ ve ‘elde edilmek’ anlamları
bugün bilinmesine ve ölçünlü dilde kullanılmasına karşın ‘aldanmak, sevdaya
düşmek, tutulmak’ anlam değerleri bugünün okuyucusu ve araştırmacısı için
arkaik durumdadır. Bu yönüyle bağlamlı dizin (concordance) ve işlevsel
sözlükler, bir sözcüğün farklı farklı bağlamlarda kazandığı anlam değerleri ve
çağrışım olanaklarını belirlemede önemli bir yer tutmasının yanında tarihsel
sözlükler için de temel dil malzemesi durumundadır.
I. KESİT
alınmak [5]
1. incinmek, gücenmek
G424/5 Bâde haylî alındı meclisde / Öpdiler sâkîyi dudagında
G11/4 Dest-i mihnetden alınmaya yakam / Ger olursa iki ‘âlem bir yana
2. elde edilmek
M6/II/3 Bâg-ı bihişt çünki alınmaz bedel virüp
3. aldanmak // sevdaya düşmek, tutulmak, kapılmak; diğer şairlerden üç farklı
tanık için bkz. TS. C. I, s.104; MAZMUNLAR ve İZAHI, s. 86. (‘alınmak’ md.)
G220/3 Alındı ‘aşkuna dil kaldı fikr-i bî-hâsıl / Sipâhî gibi ki tîmârını iderler hâs
G33/3 Alınmazdı gönül yâr olmayaydı / Ser-i zülfün gibi kec-bâze ger ruh
Yine ‘çeng eylemek’ birleşik eylemine bakıldığında bir müzik enstrümanı
olan ‘çeng’in sahip olduğu anlam vurgusundan artık uzaklaşılmış olarak ‘eğmek,
iki büklüm etmek’ anlamına dönüşmüş olduğu görülür. Bu tanıklarda, ‘çeng’,
yalnızca şeklinden dolayı uzak çağrışım alanı oluşturarak şiirin anlam
düzlemlerine katılmakta ve estetik bir işlev yüklenmektedir. Ancak Osmanlı
şiirinin ‘diliçi çeviri’9 çalışmalarında, bu bağlamda geçen ‘çeng eylemek’ birleşik
eyleminin, ‘eğmek, boyunu iki büklüm etmek’ olarak çevrilmesinin daha uygun
olacağı düşünülmektedir. Bütün bunların yanında ‘çeng urmak’ çok farklı bir
bağlam ve anlam ekseninde ‘el vurmak’, ‘saza başlamak’ anlamında
kullanılmıştır.
II. KESİT
çeng eylemek [2]
1. eğmek, iki büklüm etmek

Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
9 ‘Diliçi çeviri’ teriminin ilk kullanımı, Türk edebiyatı metinlerinin diliçi çevirileri yapılırken uyulması
gereken kurallar için bkz. Cem Dilçin, ‘Divan Şiirini Günümüzün Türkçesine Çevirme ve Diliçi
Çeviri’, Edebiyat ve Dil Yazıları [Mustafa İsen’e Armağan], edit. Ayşenur Külahlıoğlu İslam, Süer Eker,
Ankara 2007, s. 154-158.
and History of Turkish or Turkic
Volume 3/1 Winter 2008
329 Furkan ÖZTÜRK
G75/4 Pîrlikde bu dü-tâ kaddümi çeng eylemege / Neydügin bilmeyüp ol tâze cevânum özenür
2. çenge çevirmek ║ iki büklüm etmek
G142/5 Ehl-i ‘aşkun nâlesin ney kâmetin çeng eyledün / Pâdişehsin itdügün şimden girü kânûn olur

çeng itmek [1] çeng diye vermek (mutrib’e) ║ boyun eğmek
G121/2 Kıldı mürgân-ı çemen kadd-i nihâl-i servi ham / Mutrib-i bezm-i bahâra gûyiyâ çeng itdiler

çeng urmak [1] el vurmak ║ başlamak
K1/4 Bezm-i felekde urmış idi Zühre sâza çeng / ‘Îş u safâda hurrem ü handân u şâd-mân
Bakî divanı’nın ‘kabak’ sözcüğünün farklı bağlamlarda kullanımına
ilişkin toplam sekiz tanıklık kullanım sıklığına sahip olduğu görülmektedir. XVI.
yüzyıl Osmanlı Türkçesi sözvarlığında, kabaktan anlaşılan bugün bildiğimiz
kabak algısının yanında ‘su kabağı’dır. Su kabağı, daha çok şarap kadehi
bağlamında geçtiği gibi bazı tanıklarda da göz kapağı ve esrar anlamlarında da
kullanılmaktadır. Yine meyhanede ‘kabak asmak’ ritüeli ve ‘kabak kabak’
ikilemesi, ‘kabak’ sözcüğünün Bakî’nin şiirinde nasıl imge ve çağrışımlar
oluşturduğunu göstermektedir.
III. KESİT
kabak [8]
1. su kabağı ║ şarap kadehi ; ‘Eskiden şişe bol olmadığı, cam ve billurdan
yapılmış eşyayı zenginler kullandığı ve ağırlığından cüppe altında taşınamadığı
için şarap bu kabakların büyüklerine konurdu. Biraz küçüğü kadeh yerine
kullanılırdı.’ MAZMUNLAR ve İZAHI, s. 264; TS. C. IV, s. 2144-45.
G241/1 Kasd eyler agzun öpmek içün dâ’imâ kabak / Olur bogazı iplü degüldür şehâ kabak
G241/2 Hoş şevk virdi meclise mihr-i münîr-vâr / San kurs-ı âfitâbdur ey meh-likâ kabak
G241/6 Ol vâsıtayla la’l-i leb-i dil-beri öper / Câmun yüzine gülse n’ola Bâkıyâ kabak
G241/4 Bezmünde gerçi sâgar-ı sahbâya baş eger / Bedr-i münîre dil uzadur dil-berâ kabak
G241/5 ‘Âşık hadîs-i câm-ı lebün alsa agzına / Meclisde çok lakırdamasun sâkıyâ kabak
1.1. ‘bogazı iplü’ deyişi, ‘kabak asmak’ ritüeli bağlamında geçer ve kabak (şarap
kadehi/tası) boğazı ipli olmadığı için sevgilinin dudaklarını öpmeye yeltenir;
‘meyhanelerde kabak asmak adeta oturduğu köşeyi benimsemek, bir nevi balta
asmak sayılırmış.’ bkz. MAZMUNLAR ve İZAHI, s. 265. (‘kabak asmak’ md.)
G241/1 Kasd eyler agzun öpmek içün dâ’imâ kabak / Olur bogazı iplü degüldür şehâ kabak
1.2. kadeh ║ çağ. göz kapağı; TS. C. IV, s. 2143.
G241/3 Bezm-i gamunda sanma kabak minnetin çekem / Eşküm şarâb u dîdelerümdür bana kabak
2. esrar
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 3/1 Winter 2008
İşlevsel Sözlük Ve Osmanlı Şiirinde Bağlam 330
G241/3 Bezm-i gamunda sanma kabak minnetin çekem / Eşküm şarâb u dîdelerümdür bana kabak
kabak kabak [1] önden önden, ileri ileri
G242/3 Yâd-ı lebünle ‘işret içün bûstânlara / Allâh çekildi bâde-i gül-gûn kabak kabak


Bakî’nin şiirsel sözvarlığı içinde söyleyiş kalıplarının da büyük bir
önemi vardır. Çalışmada bütün bu dil öğelerine eş zamanlı (synchronic) bir
yöntemle yaklaşılmıştır. Bunların içinde, Farsçadan yarı çeviri yoluyla dile
yerleşmiş ilenç sözlerinden biri olan ‘bâme çıkmaya!’ örneği incelendiğinde, bu
dil öğelerinin Bakî’nin şiir dilinde işlevsel bir özellikte olduğu hemen görülür.
Farsça ‘bâm’ sözcüğüyle kurulmuş ‘bâme çıkmaya’ söyleyiş kalıbı, temel
Osmanlıca sözlüklerine bakılarak ‘dama çıkmak’ olarak anlamlandırılabilir.
Fakat şiir sözdizimi içinde bu söyleyiş kalıbına sadece bu anlam değerinin
verilmesiyle şairin vermek istediği çağrışım imkânlarından uzaklaşılacağı açıktır.
Yine aynı dizede bir diğer ilenç belirten söyleyiş kalıbı ‘şâma irişmeye’ ile
Bakî’nin dizeyi ‘bâm-şâm’ karşıtlığında düzenlemesi ve günlük Türkçe’de ‘sabaha
çıkmamak’ deyiminin varlığı bu tür söyleyiş kalıplarının şiir dilindeki yerinin
sanılandan da önemli olduğunu göstermektedir. Bu yönüyle ‘bâme çıkmaya!’
söyleyiş kalıbını diliçi çeviride ‘dama çıkmasın’ yerine ‘sabaha çıkmasın’ diye
karşılamak büyük önem taşımaktadır. Yine aynı doğrultuda, iyi haber ve müjde
verme bağlamında kullanılan ‘beşâretler!’, uyanık olmayı öğütleyen ‘bir gözüñ
aç!’ gibi söyleyiş kalıpları da Bakî’nin şiir dilini oluşturan çok önemli dil öğeleri
durumundadır.
IV. KESİT
bâme çıkmaya! [1] ‘sabaha varmasın!, sabaha çıkmadan ölsün!’ anlamında
ilenç sözü
G474/4 Bâmunda pâs-bânlıgun itmezse mâh-ı nev / Şâma irişmeye dilerin bâme çıkmaya
beşâretler! [1] müjdeler!, iyi haberler!
K5/3 Beşâretler zemîne âsmânun gözleri aydın / Cihânı rûşen itdi pertev-i envâr-ı Yezdânî
bir gözüñ aç! [1] uyanık ol!
G426/7 Bu tasavvurlar eger bātıl olursa nic’olur / Katı hayret yiridür bir gözün aç bî-çâre

Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
Yarı Farsça yarı Türkçe deyimler ile Farsça’dan aktarılma deyimler de
Baki’nin şiir dilinde önemli bir yer tutar. Örneğin, ‘şâdîlik eylemek’ tanığına
bakıldığında ‘şâdî’ kelimesine temel başvuru sözlüklerinin hemen hemen
hepsinde ‘sevinç, keyiflilik, mutluluk’ anlamları verildiği görülür ve bundan yola
çıkarak ‘şâdîlik eylemek’ söyleyiş kalıbına ‘mutlu olmak, sevinmek’ gibi anlamlar
verilebilir. Ancak ‘şâdî’ sözcüğüne Mütercim Asım’ın Burhân-ı Kâtı’da verdiği
anlamlardan biri olan ‘maymun tabir olunan cânvere denir’ tanımına
başvurulunca şairin vermek istediği anlamın ‘mutlu olmak, sevinmek’in ötesinde
o devir toplumundaki kaba dindar (sofi, vâiz) davranışlarını imleyen ‘şaklabanlık
yapmak/şebeklik etmek’ olacağı daha iyi anlaşılır. İkinci dizelerdeki ‘yek
mu’allak’ ve ‘meymûn itmek’ söyleyişleri diliçi çeviride bu anlamların
verilmesinin daha uygun olduğu fikrini daha da sağlamlaştırmaktadır. Yine aynı
çerçevede Farsça’dan çeviri olan ‘bâmden düşmek’ deyimi de Bakî’nin şiir dilini
and History of Turkish or Turkic
Volume 3/1 Winter 2008
331 Furkan ÖZTÜRK
oluşturan yarı Farsça yarı Türkçe deyimlere bir örnektir. Bütün bunların
yanısıra tamamıyla Farsça sözcüklerle kurulmuş yapıları da anlamlandırma
önemlidir. Örneğin ‘pây-ı melah’ deyimi, ‘çekirgenin ayağı’ diye, dize bağlamında
ise ‘pây-ı melahdur ki Süleymâna pîş-keş çeker’ (çekirgenin ayağıdır ki
Süleymana armağan getirir/çeker) diye düzyazıya çevrilebilir. Ancak anlamın
açık olmadığı, şairin anlatmak istediğini vermediği açıktır. Ancak Türkçe-Farsça
Ortak Deyimler Sözlüğü’10ne bakıldığında, Türkçe’deki ‘çam sakızı, çoban
armağanı’ deyiminin Farsça’da ‘armagân-ı mûr pây-ı melah’ şeklinde
karşılandığı görülür. ‘Karınca gibi zayıf canını sevgiliye feda etse, (bu can) çam
sakızı çoban armağanıdır ki onu Süleyman’a hediye eder’ anlamının, ‘çekirgenin
ayağı’ uzak çağrışım imkânının hatırlanması kaydıyla daha iyi oturmakta olduğu
görülmektedir.
V. KESİT
bâmdan düşmek [1] Tahir Olgun, Farsça’da ‘ez-bâm üftâden’
deyiminin duyulması istenilmeyen bir şeyin ortaya çıkması ve kime aitse onu
utandırması durumunda kullanıldığını belirtmektedir. Ayrıca, hilâlin tasının
düşmesiyle onun cılızlığının görülmesi arasında ilgi kurmaktadır. Krş.
MAZMUNLAR ve İZAHI, s. 312-313. (leğen mad.)
K25/15 Bâmdan düşdi dilâ taşt-ı meh-i nev bu gice / Güft ü gûy ile pür olsa n’ola şehr ü bâzâr
şâdîlik eylemek [2] şebeklik/şaklabanlık yapmak ║ sevinmek,
neşelenmek; ‘şâdî’nin maymun/şebek anlamı için bkz. BURHÂN, s. 703; TS. C.
V, s. 3643.
G444/4 Bihişt şevkına şâdîlig eyleyüp vâ’iz / Miyân-ı meclise atıldı yek mu’allakda
G491/7 Bâkıyâ şâdîlık eylerse ‘aceb mi agyâr / Çarh anun tâli’ini gör nice meymûn itdi
pây-ı melah [1] çam sakızı, çoban armağanı {armagân-ı mûr, pây-ı
melah} ║ küçük hediye (‘cân-ı za’if’ paralelliğinde) bkz. TOKMAK, s. 58.
K12/4 Yâre ser kılsa fidâ mûr-sıfat cân-ı za’if / Pîş-keş pây-ı melahdur ki Süleymâna çeker


Osmanlı şiirini günümüz Türkçesine aktarmada zarf, edat ve
bağlaçların anlamlandırılmasının da büyük önem taşıdığı düşünülmektedir.
Bunların şiir bütünlüğü içinde, metne kattığı anlam inceliklerinin ortaya
çıkması yönüyle çok önemli işlevlerinin olduğu unutulmamalıdır. Aşağıda ‘çü’ ve
‘çün’ edat/zarflarının kullanıldıkları yerler ve bağlam içinde kazandıkları
anlamlar verilmeye çalışılmıştır.
VI. KESİT
çü [7]
1. ne vakit ki, -diğinde/-dığında
K20/22 Dem-i vegâda çü pây-i semendi deprense / Sipihre lerze düşer arża irişür zilzâl

Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
10 Naci Okçu, Telaffuzlu Türkçe Farsça Ortak Deyimler Sözlüğü, Simurg Yay., İstanbul 1998, s. 58.
and History of Turkish or Turkic
Volume 3/1 Winter 2008
İşlevsel Sözlük Ve Osmanlı Şiirinde Bağlam 332
G150/3 Çü zülfi halkalarından görine ruhsârı / Şeb-i siyâhda gûyâ olur ‘ayân ülker
2. mademki
K20/33 Elündedür çü bu gün hall-i müşkilât-ı enâm / Enâmil-i keremün kıl bu ‘ukdeye hallâl
G172/5 Nûr-ı Hakdur çü mezâhirdeki eşyâ Bâkî / Görinen arada bu sûret-i esbâb nedür
G181/4 Açılsun gönlümüz sâkî kadehsun var ise bâkî / Temâşâ eyle âfâkı çü açıklık zamânıdur
G341/4 ‘Acûz u pîre-zen dehrün çü kasdı cân imiş bildüm / Erenler himmetinde anı benmerdâne tapşurdum
3. çünkü
G488/7 Mâ’il ol ‘îş u nûşa ey Bâkî / Bî-vefâdur çü ‘âlem-i fânî
çünkim [4]
1. diye
K11/2 Eger tahsîl-i derd itdünse düş kûy-ı harâbâta / Seni genc itdiler çünkim mukîm-i künc-i vîrân ol
K19/14 Bu gül-istânda yiter ‘ârife bir gül çünkim / Takınur farkına bir dâne gül-i ter hâtem
2. –ınca/ince
M7/I/2 Degül çünkim müyesser lem’a-i hurşîde nezzâre
Kt21/1 ‘Adem iklîmine ‘azm eyledi çünkim Süleymân Hân / İlâhî kabrine revzenler aç firdevs-i a’lâdan
Bütün bu dil öğelerinin yanında incelenen tarihsel yapıtı, eş zamanlı
yöntemlerle ele almak da büyük önem taşımaktadır. Bugün ‘anlam daralması’ ile
sadece ‘güreşçi’ anlamına sahip olan ‘pehlevân’ sözcüğü, XVI. yüzyıl Osmanlı
Türkçesi’nin sözvarlığında aşağıdaki tanıklardan da görüleceği üzere ‘savaşçı’ ve
‘kemankeş/okçu’ anlamlarını da içerdiği tespit edilmektedir. Bu anlam
değerlerini, Meninski sözlüğü gibi özel tarihsel sözlükler yanında son yıllarda
yapılan terim sözlüklerini de referans göstererek kanıtlamak mümkündür.
VII. KESİT
pehlevân [4]
1. pehlivan (güreşçi bağlamında)
K22/11 Dest-bürd-i sarsarı âhır görüp şâh-ı çenâr / Didi el arkası yirde âferînler pehlevân
1.1. pehlivan ║ en cesuru/en yiğiti (şairlikte)
K22/31 Pehlevân-ı ‘arsa-i nazmem diyen ferzâneler / Bir iki zâr u zebûnumdur ża’îf ü nâ-tevân
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 3/1 Winter 2008
333 Furkan ÖZTÜRK
2. kemankeş/okçu; bkz. TÜRK OKÇULUĞU, s. 85. (ayrıca Osmanlı şiirinde de
geçen, atışa hazır bulunanların kemankeşe söylediği başarı dileği ‘koluna kuvvet
pehlivan’ söyleyiş kalıbı için krş. TÜRK OKÇULUĞU, s. 75.)
G154/1 Ebrûlarun gamını dil-i nâ-tevân çeker / Şol pehlevâna döndi ki iki kemân çeker
3. savaşçı asker; bkz. MENINSKI, C. I, süt. 960.
M1/VI/5 Şemşîr gibi rûy-ı zemîne taraf taraf / Saldun demür kuşaklu cihân pehlevânları

Bağlamlı dizin ve işlevsel sözlük çalışmaları, şairin sözvarlığını
oluşturan dil öğelerini bütün olarak görmeyi sağlaması ve bütün bunların
anlamlandırmaya olan katkısı yönüyle önemli bir alandır. Ayrıca, edebiyat ve dil
araştırmacıları için de büyük bir öneme sahiptir. Edebiyatta dil kullanımı (üslup)
çalışmalarının bilimsel bir temele dayanması için somut verilerden hareket
etmek gerekmektedir. İşlevsel sözlük ise bir yapıtta bağlamlı dizin (concordance)
yardımıyla ortaya konan söz varlığını, eş zamanlı (synchronic) bir yöntemle ele
almayı ve tespit etmeyi gerektirmektedir. Türkiye’de dil çalışmaları kapsamında
ele alınabilecek, dilbilgisi kavramlarını açıklamaya ve tanık göstermeye yönelik
bazı önemli çalışmalar yapılmıştır. Ancak bunların yanında, herhangi bir şair ve
yazarın üslubunu ve sanatsal yönünü ortaya koymaya yarayan çalışmalar için,
bağlamlı dizin ve işlevsel sözlüklerin de yararlı olacağı düşünülmektedir.
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 3/1 Winter 2008
İşlevsel Sözlük Ve Osmanlı Şiirinde Bağlam 334
KAYNAKÇA
Ahmed Asım, (BURHÂN), Burhân-ı Katı, (haz. Mürsel Öztürk-Derya Örs), TDK
Yay, Ankara 2000.
Aksan, Doğan, Türkçenin Sözvarlığı, [Türk Dilinin Sözcükbilimiyle İlgili Gözlemler,
Saptamalar’, Engin Yay., Ankara 2000.
Aksan, Doğan, Anlambilim [Anlambilim Konuları ve Türkçenin Anlambilimi], Engin
Yay, 4. baskı, Ankara 2006.
Barale, Michele Aina, Concordance To Samuel Beckett’s Trilleogy: Molloy, Malone
Dies, and The Unnamable, Garland Pub.,1988.
Bartlett, A. M John, A Complete Concordance or Verbal Index to Words, Phrases
and Passages in the Dramatıc Works of
Shakespeare with a Supplementary Concordance to the Poems, St. Martin’s
Press, Newyork 1990.
Başkan, Özcan, Bildirişim, (İnsan-dili ve Ötesi), Multilingual Yay., İstanbul 2003.
Çakır, Cemal, ‘Anlamın Bağlam Açısından İncelenmesi: Kök Anlambilim ve Art
Anlambilim’, Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, C. 24, S. 3, Ankara 2004.
Dilçin, Cem, ‘Divan Şiirini Günümüzün Türkçesine Çevirme ve Diliçi Çeviri’,
Edebiyat ve Dil Yazıları [Mustafa İsen’e Armağan], edit. Ayşenur
Külahlıoğlu İslam, Süer Eker, Ankara 2007.
Kuşoğlu, Mehmet Zeki, Türk Okçuluğu ve Sultan Mahmut’un Ok Günlüğü, Ötüken
Yay., İstanbul 2006.
Küçük, Sabahattin, Bâkî Dîvânı (Tenkitli Basım), TDK Yay. Ankara 1994.
Kortantamer, Tunca, ‘Türk Şiirinde Ses Konusunda ve Ses Gelişmesinin
Devamlılığı Üzerine Genel Bazı Düşünceler’, Eski Türk Edebiyatı Makaleler,
Akçağ Yay., Ankara 1993.
Meninski, Franciscus a Mesgnien (MENINSKI), Thesaurus Linguarum
Orientalium Turciace-Arabicae-Persiace, Lexicon Turcico-Arabico-Persicum,
yay., Mehmet Ölmez, C. I, Simurg Yay., İstanbul 2000.
Onay, Ahmet Talât (MAZMUNLAR ve İZAHI), Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar
ve İzahı, (haz. Cemal Kurnaz), 4. bsk., Akçağ Yay, Ankara 2000.
Öztürk, Furkan, Baki Divanı Sözlüğü [Bağlamlı Dizin ve İşlevsel Sözlük],
[yayımlanmamış doktora tezi], Ankara 2007.
Palmer, F. R., Semantik [Yeni Bir Anlambilim Projesi], (çev. Ramazan Ertürk),
Kitâbiyât Yay, Ankara 2001.
Sıddıkıyân M., Mirâbidinî E., Ferheng-i Vâje-nümâ-yı Hâfız [A Concordance to the
Poems of Hâfız], Tahran 1392.
Stern, Frances, A Concordance To Proust, Barnes/Noble Books, Lanham 1993.
Tarama Sözlüğü (TS), (haz. Ömer Asım Aksoy-Dehri Dilçin), TDK Yay, C. I, V,
Ankara 1996.
Tokmak, Naci, (TOKMAK) Telaffuzlu Türkçe Farsça Ortak Deyimler Sözlüğü,
Simurg Yay., İstanbul 2001.
Vardar, Berke, Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü, Multilingual Yay., İstanbul
2002.
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 3/1 Winter 2008

Konular