ALEVİ-BEKTAŞİ GELENEĞİNDE MUHABBET: RUHSAL BİR BİLGİ ORTAMI

Muhabbetten hâsıl olur Muhammed1
Giriş
Alevi Bektaşi geleneğinin ruhsal
yönü üzerine çalışma yaparken karşımı-
za iki temel sorun çıkar. Bunlardan biri
geleneğin sözlü kültürel durum içinde
yaşanması ve aktarılması, ikincisi ise
bilginin şiirler vasıtasıyla sembollere gizlenmiş
bir biçimde taşınması ve şiirlerin
sözlü kültür ortamlarında işlenmesidir.
İki temel sorunun cevabı da muhabbet
ortamlarında saklıdır. Çünkü muhabbetler
hem sözlü kültürün şifahi olarak
yaşatıldığı ve aktarıldığı ortamlardır.
Hem de söz konusu ortamlarda şiirlerin
manaları üzerine düşünme ve yeni şiirler
oluşturma etkinlikleri yapılır.
Muhabbet ortamı sözlü gelenek
içinde bilginin oluşmasının, aktarılması-
nın ve açıklanmasının sağlandığı ortamlardır.
Bu sebeple muhabbetler özellikle
Alevi Bektaşi geleneğinin mistik yönü-
nün beslendiği en temel ortamdır. Makalemizde
söz konusu ortam hakkında
bazı belirlemeler yapıp muhabbet kavramı
üzerine detaylı bir analiz yapmak hedeflenmektedir.
Muhabbet ortamı hakkında
bilgiler ise, bizzat muhabbetlerde
bulunmuş dede, derviş ve âşıkların ifaALEVİ-BEKTAŞİ
GELENEĞİNDE MUHABBET:
RUHSAL BİR BİLGİ ORTAMI
Conversation (Muhabbet) in Alevi-Bektashi Tradition:
An Atmosphere of Spiritual Knowledge
Dr. Caner IŞIK*
ÖZ
Sözlü kültür ortamı içinde olan Alevi Bektaşi geleneğinin, bilgi aktarma ve açıklama ortamı muhabbetlerdir.
Muhabbetler ruhsal bilginin aktarımının sağlandığı, sembolik yapıya sahip şiirlerin oluşturulduğu,
aktarıldığı ve açıklandığı ortamlardır. Muhabbet ortamı kişilerin karşılıklı etkileşimini gerekli kılar. Bu anlamıyla
kişilerin etkin katılımı ile gerçekleşir. Etkin katılım, katılımcıların ruhsallığı deneyimlemesine, bütünlük
hissinin yaşanmasına imkân sağlar. Bu durum ise ruhsallığın etki alanında olan, bireysel ve toplumsal,
birçok işlevin yerine getirilmesi ile sonuçlanır. Araştırmada yazılı kaynakların yanısıra, muhabbet ortamlarında
bulunan kaynak kişilerin aktardıkları da kullanılmıştır. Makalede ilk olarak Alevi Bektaşi geleneğindeki
muhabbet ortamı tanımlanmıştır; ikinci olarak muhabbet, geleneğin ruhsal yönü olarak belirlenmiş; son
olarak ise muhabbetler ruhsallığın yayıldığı ortam olarak tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler
Muhabbet, Ruhsallık, Sözlü Gelenek, Deyiş-Nefes, Alevi-Bektaşi
ABSTRACT
The atmosphere of explanaining and transmissing knowledge of the Alevi-Bektashi order, which come
from a rich oral culture, are conversations (muhabbet). Conversations are the atmosphere itself whereby spiritual
knowledge is conveyed, some poetry texts with a symbolic structure are constructed, explained and transmitted.
In this sense, conversations are constituted by the participation of individuals. Active participation in
conversaitons allows people to experience spirituality as well as the sense of unity. This leads to the fulfillment
of many functions, individual or social, which are related to the area of spirituality. In this research, written
records as well as the data obtained from the interviews with people who have been to these conversations
are analyzed. In this article, first, the atmosphere of the conversations in the Alevi-Bektashi order is defined,
second, it is argued that conversations constitute the spiritual dimension of the tradition; and lastly conversations
are argued to form the cultural environment by which spirituality is disseminated.
Key Words
Conversation (Muhabbet), Spirituality, Oral tradition, Deyiş (Folk poem), Nefes (Bektashi poem), AleviBektashi.

* Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Halk Bilimi Bölümü, canerkim@hotmail.com
Millî Folklor, 2011, Y›l 23, Say› 89
148 http://www.millifolklor.com
deleri ile delillendirilecektir. Daha sonra
muhabbet hakkında temel belirlemeler
yapılıp, muhabbet ortamının yapısı anlatılacak
ve sürecin nasıl işlediği tespit
edilecektir. Söz konusu işleyişin ana hatları
belirlendikten sonra, Alevi Bektaşi
geleneğinde muhabbetin nasıl bir işlevi
olduğu örneklerle açıklanacaktır.
Sözlü geleneğin belirleyiciliği altında
olan Alevi Bektaşi geleneğinde
muhabbetin üzerine düşünmek aslında
geleneğin ruhsal yönünün nasıl üretildi-
ğinin üstüne düşünmektir. Bu durum ise
şiirlerin gerek üretimi, gerek yayılımı,
gerekse manalarının ne şekilde ortaya
çıkarıldığı konusunda bilgiler sunacaktır.
Bununla birlikte Alevi Bektaşi geleneğinin
ruhsal yönünün ortaya çıktığı
ortam netleşeceği için geleneğin yeniden
okunmasında ruhsal yönün üretildiği
muhabbet ortamına özel bir dikkat geliş-
tirmek gereği ortaya konacaktır.
Sözlü Gelenek İçinde Bilgi Aktarımı
Üzerine
Alevi Bektaşi geleneği sözlü bir kültürdür.
Bu anlamıyla sözlü kültüre dair
dikkatler ve analiz birimleri Alevi Bekta-
şi geleneğinin anlaşılmasında çok önemlidir.
Kültürel hayatın tamamen sözlü
bir biçimde organize edildiği toplumlarda
sözlü kültür geleneği hâkimdir. Sözlü gelenek,
zamanda derinliği olan, mekânda
yaygınlığı olan ve insanlar tarafından
paylaşılan bir gelenektir. Sözlü gelenek
içindeki bilgi de bu bağlamlar geleneğin
içinde oluşur ve yaygınlaşır. Sürecin etkileri
ile yavaş yavaş değişerek, farklı
mekânlar ve ilişkilerin tesiriyle yeni anlam
kalıplarına uyarak günümüze kadar
gelirler. Sözlü kültürde üretilen bilgi,
zamana, mekâna ve kişilere göre geleneğe
bağlı olmak kaydıyla değişiklikler
gösterir. Bu değişen bilgi geleneğin işaret
ettiği kültürel üretim mekanizmaları
içinde üretilir.
Sözlü kültürün önemli yönlerinden
biri yüz yüze iletişimin geçerli olmasıdır
(Okan, 2004: 67). Yüz yüze iletişimde
sözel ifadeler sadece sözcüklerle sınırlı
değildir. Söyleyenin bütün jest, mimik,
tonlama ve tekrarlar önemlidir ve bunlardaki
farklılıklar bir anlama karşılık
gelir. Aynı zamanda dinleyicinin hal ve
hareketleri ile içinde bulunulan ortamın
da söyleyeni etkilediği belirtilebilir. Böyle
bir ortamda doğru bir analiz yapabilmek,
bütünün doğru bir değerlendirilmesinin
yapılması ile mümkündür. Bu ise
ortaya çıkan ve aktarılan bilginin başta
oluştuğu ortamı bilmek, ikinci olarak da
bu ortaya çıkan bilginin yayılım mekanizmalarını
tespit etmekte mümkündür.
Muhabbet kavramı ile açıklamaya çalı-
şacağımız ortam; tam da bu ortaya çıkış
ve yayılım mekanizmasının etkin olarak
işlediği yerdir. Alevi Bektaşi sözlü geleneği
muhabbetler vasıtasıyla aktarılır ve
yeni bilgi muhabbetlerde ortaya çıkar.
Sözlü geleneğin hâkim olduğu toplumlarda
bilgi içeren söz birlikleri ve
şiirler ezbere bilinirler (Finnegan, 2003:
443). Bunun iki sebebi vardır. Birincisi
sözlü hafızanın güçlü olması, söze özel
bir önem verilmesi ve sözün kutsal oldu-
ğuna inanılmasıdır. İkincisi ise okuryazar
oranının çok düşük olmasıdır. Sözlü
kültürel ortam kendine uygun bir yapı
içinde anlamlıdır. Bu manada söz konusu
ortamda bulunan insanların söze verdiği
değerle günümüz insanının söze verdiği
değer arasında fark vardır. Bu fark
sözlü bilginin yaşatılması, ezberlenmesi,
aktarılmasında da kendini gösterir.
Sözlü geleneğin hâkimiyeti, söz konusu
toplum üzerine yapılan araştırmalarda
ciddi bilgi yanlışlıklarına imkân verir.
Toplumun bilgi üretme ve yaşatma
mekanizması sözlü olduğu halde, yazılı
kaynaklar üzerinden yapılan belirlemeler
ciddi bilgi yanlışlarına düşmeye se-
Millî Folklor, 2011, Y›l 23, Say› 89
http://www.millifolklor.com 149
bep olabilir (Öztürkmen, 2001: 115-125).
Sözlü gelenek halkbilim metotları içinde
gösterim bağlamında doğru değerlendirilme
imkânına sahiptir. Gösterimin
yapıldığı ortam araştırılacak konunun
en önemli unsurlarından biridir. Alevi
Bektaşi geleneğinde de Muhabbetler
gösterimin yapıldığı ortamdır.
Muhabbetler sözlü kültürün hâkim
olduğu Alevi Bektaşi geleneğinde bilginin
üretilmesinin ve aktarılmasının
sağlandığı ortamlardır. Bu ortamlarda
bilgi, hem ortamın organize yapısı hem
de ortamda işlenen şiirlerin anlattıkları
ile gündeme gelir. Muhabbetlerde ortaya
çıkan ve analizi yapılan şiirler sözlü
öğretinin temel yapı taşlarını oluşturur
(Eyüboğlu, 1990:475). Alevi Bektaşi geleneğinde
şiirler bir amaç üzerine yazılmıştır
(Temren, 2003: 183). Bu amaç aktarılmak
istenen bilgiye paralel olan bir
amaçtır. Başka bir ifade ile aktarılmak
istenen bilgi şiirler vasıtasıyla sembolik
bir dil kullanılarak aktarılmıştır (Melikof,
1998: 276; Eyüboğlu, 1990:476). Söz
konusu şiirler muhabbet denilen ortamlarda
çözümlenerek bilginin paylaşılması
sağlanmıştır. Bu tür şiirlere Aleviler
“deyiş, kelam, deme” derken Bektaşiler
“nefes” demişlerdir. Söz konusu şiirlerde
simgesel dil kullanılır. Bu dil sebebiyle
muhabbete ihtiyaç vardır (Temren, 2003:
189). Muhabbet esnasında gündeme gelen
şiir bilen bir kişi tarafından açıklanır
ve bir anlama kavuşturulması sağlanır.
Bu anlamın ortaya çıkması bilginin aktarılmasına
imkân verir.
Muhabbetler bilgiyi taşıyan şiirlerin
kodlarının çözüldüğü ortamlardır.
Bu sebeple Alevi Bektaşi geleneğinin anlaşılmasında,
bilgi ve inanç boyutunun
kavranmasında muhabbet çok önemlidir.
Makalemizde muhabbet ortamının
önemini ortaya koyup, konuya açıklık
getirmek hedeflenmiştir. Bunu yapabilmek
için ise Alevi Bektaşi geleneği
içinden olup bire bir muhabbetler içinde
yetişmiş kişilerle görüşmeler yapılmış ve
onların ifadeleri yer yer makale içinde
zikredilmiştir. Söz konusu kaynak kişiler
konunun ilk ağızdan anlatılabilmesine
imkân vermiştir.
Muhabbet Kavramı ve Anlamı
Muhabbet; Alevi Bektaşi geleneğinde
öğretinin bilgilendirme işlevinin yerine
getirildiği ortamlardır. Söz konusu
ortamda muhabbete katılanlarca kutsal
sayılan deyiş-deme-kelam veya nefesler
saz eşliğinde okunur ve şiirlerdeki anlam
üzerine derin sohbetler yapılır. Bu
sohbetlerin yapıldığı muhabbet ortamları
söz konusu inancın sözlü gelenek
bilgisini oluşturan deyişlerin hem oluş-
turulduğu hem de aktarıldığı ortamlardır.
Alevilik üzerine yapılan araştırmalarda
semahlar, cem törenleri ve nefesler
üzerinde çok durulmuş fakat muhabbet
ortamı üzerinde durulmamıştır. Bunun
temel sebepleri muhabbetin her bir yapılışının
kendine özgü olması, gündelik
hayatın bir parçası olarak devam etmesi
ve muhabbet ortamının kişilerce mahrem
kabul edilmesidir.
Muhabbette söz çok önemlidir. Sö-
zün yaratıcı gücü olduğuna inanılır ve
sözün direk yaşama dönüşen bir şey oldu-
ğuna inanılır. Bu manada herkes bütün
içtenliği ve samimiyetiyle sözün akışını
anlamaya, anlamasa bile hissetmeyekatılmaya
çalışır. Bu anlamıyla muhabbet
mahrem bir paylaşım alanıdır. Bir
kitap okuma ortamından farklı olması,
söz konusu ortamın bütün üyelerinin
ortamın bir üyesi olarak algılanmasıdır.
Muhabbette ortaya çıkan anlam bütün
herkesin ortak çıktısı olarak düşünülür,
tartışma yerine karşılıklı anlama daha
ön plandadır.
Alevi Bektaşi araştırmalarında
muhabbetin ön plana çıkmamasının bir
Millî Folklor, 2011, Y›l 23, Say› 89
150 http://www.millifolklor.com
sebebi de her Alevinin muhabbet ehli
olmamasındandır. Aleviler içindeki bü-
yük bir kesim tarikat ehlidir ve cemlerde
bulunmakla asli ibadetlerini yerine
getirdiklerine inanırlar. Şiirle mana ile
uğraşmazlar, daha çok itikat diye adlandırabileceğimiz
inanma biçimi ile ruhsal
dünyasını anlamlandırırlar. Fakat bir
kısım Aleviye bu tarz bir inanç yeterli
gelmez, inancın gereklerini, sebep ve
sonuçları öğrenmek ister. İşte o zaman
muhabbet ortamlarına meyil verir ve
muhabbetlere katılır. Muhabbete katı-
lanlarca yapılan bir tanımlamaya göre,
“Muhabbet Aleviliğin marifet kapısıdır”2
.
Bu anlamıyla şeriat ve tarikat aşamalarının
bir üst aşaması olarak anlamlandırılır.
Muhabbetler böyle yorumların
yapıldığı ortamlar olmakla beraber,
toplumun başka bir şekilde toplandığı
mekânlar da olmaktadır3
. Muhabbetler
daha çok iletişim teknolojilerinin ve
medyanın gelişmediği zamanlarda daha
etkindir. Eskiden muhabbetlerin daha
fazla yapıldığı birçok Alevi Bektaşi tarafından
aktarılmaktadır.4
Belkıs Temren Bektaşi öğretisinin
işlendiği yer olarak iki ana ortamı belirler.
Bunlar; meydan ve sofradır (Temren,
2003: 188). Meydan, ikrar vermiş olanların
katılabileceği bir ritüelik uygulamadır
ve Alevilerde 12 hizmetin yürütüldü-
ğü ceme karşılık gelir. Sofra ise nefeslerin
incelendiği muhabbete karşılık gelir.
Nefeslerin incelenmesi ile muhabbetler
öğretinin aktarıldığı ortamlara dönüşür.
Bu konu hakkında kendisi de muhabbet
içinde yetişmiş olan Ali İhsan Aktaş şöyle
bir belirleme yapar:
“Alevi-Bektaşi felsefesinde Balım
Sultan Muhabbeti deniyor, bu muhabbette,
çağdaş veya ünlü ozanların şiirleri
dile getirilir özellikle o şiirler üzerinde
konuşulur, bazen mistik yönlerine de girilir
elbette ama o şiirlerin hayata verdiği
canlılık çok önemlidir, onu yakalamaya
çalışırız bir tad almaya çalışırız”.5
Muhabbet şiirlerin çözümlenmesi
ile öğretinin derinlemesine araştırılması
ve aktarılması hedeflenir. Muhabbetin
öğretinin aktarılmasındaki etkinliği o
kadar önemlidir ki, birçok Alevi kitapla,
okumakla Aleviliğin öğrenilemeyeceğini,
ancak muhabbetle bir kişinin öğretiyi
öğrenebileceğini iddia etmişlerdir. Bu
konuda kendisi de şiir yazan Hasan Kurban
şöyle bir belirleme yapar:
“Bu yol öyle kitaptan falan öğrenilmez,
kişi ancak muhabbetten öğrenebilir.
Şeriat tarikat hesapları daha çok
dedelerin işlediği bir hüküm. Tarikatın
yürütülmesi, on iki hizmetin görülmesi,
işlerini yaparlar, daha önce bu yokmuş,
tarikatın kurulması ve 12 hizmetin ortaya
çıkması Balım Sultan zamanıdır.
Hazreti hünkâr (Hacı Bektaşi Veli) zamanı
değil, ta imam Cafer zamanında
da muhabbetler olurmuş ama o zamanda
tarikat ve hizmetler yok. Muhabbet
var”6
.
Yukarıda muhabbetin önemine vurgu
yapan Hasan Kurban’ı destekler bir
biçimde, Ali İhsan Aktaş, İlhan Selçuk’un
Bektaşilikle ilgili bir belirlemesini paylaşarak
benzer şeyleri ifade eder. Aktaş,
İlhan Selçuk’un Hacı Bektaş Veli’nin
kitaplardan tanınmayacağını, onları tanımanın
yolunun, bir köyde yaşayan birkaç
Hacı Bektaş seveninin yaptığı Balım
Sultan Muhabbeti ile anlaşılabileceğini
söylediğini belirtir7
. Muhabbetler Alevi
Bektaşi öğretisi içinde sözlü geleneği
birebir aktarma ortamı olarak çok özel
bir yeri vardır. Bu ortamı yönetebiliyor
olmak, bu ortamda dayanıklı ve coşkulu
olmak özel bir hal olarak kabul edilir.
Söz konusu durum hakkında Âşık
Özlemi’nin Hacı Bektaş kasabasında ya-
şamış olduğu ve bize anlattığı deneyimi
önemlidir, Özlemi;
Millî Folklor, 2011, Y›l 23, Say› 89
http://www.millifolklor.com 151
“Ben Hacı Bektaş kasabasında, tö-
renler zamanında, 4 gün dört gece tuvalet
haceti karşılama dışında masadan
kalkmadan muhabbet yapmışız. Dışarı
çıktığımızda güneşe bakamadım bu ışık
gözlerimize battı. Bu beyin, bu göz, bu
ağız nasıl tahammül eder diye insan dü-
şünür. Ve biz tahammül ettik. Farkına
bile varmadık. Millet doluyor boşalıyor
kaç devir etmiş biz farkında bile değiliz.
Çalıyor söylüyoruz muhabbet ediyoruz.”8
Muhabbet ortamı bir iki saatlik bir
ortam olabileceği gibi özellikle Hacı Bektaş
kasabasında törenler zamanında 4
gün sürekli olarak da yapılabilmektedir.
Söz konusu muhabbetler ara verilmeden
bütün gelen gidenin zaman zaman eşlik
etmesi ile devam ettirilmektedir. Bazı
coşkun halde olan kişilerin buralarda
yukarıda bahsedilen gibi olaylar yaşandığı
söylenmekte ve bu anlatılanlar muhabbet
ortamına ve olağanüstü bir şekilde
muhabbete katılan kişiye dair ayrı bir
kutsiyet yüklenmesine sebep olabilmektedir.
Muhabbetin genel tanımını yaptıktan
sonra muhabbeti oluşturan unsurlardan
bahsetmek yerinde olacaktır.
Muhabbet Nasıl Bir Yapıdır ve
Süreci Nasıl işler?
Mistikler ile sıradan insanlar arasındaki
belki de en önemli fark, mistiklerin
ruhsal âleme dair şeyleri deneyim
olarak algılaması ve anlamasıdır. İbn
Arabî bir mistiğin deneyiminin manalar
âleminden anlayışa doğru bir biçimde
gerçekleştiğini ifade eder. Ona göre;
“manalar önce hayale nüzul eder, peşinden
duyular âleminde dile dökülür. Hayal
âlemi metafizik ile fizik arasındaki
bir ara âlemdir, bir geçiş âlemidir”(Kılıç,
2005: 55). Hayal âleminden fizik âleme
aktarılan bilginin odağı olan insanın
yaşadığı ise deneyimdir. Bu anlamıyla
mistik bilgi tecrübe ile elde edilir (Eliade,
2003: 159). İnsan aklı bu tarz bilgiyi
tanımlayamadığı gibi, mantık yürüterek,
çıkarsama yaparak da anlamlandı-
ramaz. Mistiğin yaşadığı deneyim saklı
olan, batın olanın bir görünümüdür. Bu
anlamıyla mistikler zorunlu olarak batı-
nidir. Batıni bilgi de kendine özgü yapı-
lar içinde incelenebilir. Başka bir ifade
ile batıni bilginin anlamlandırılması, di-
ğer akli bilgilenme biçimlerinden farklı
olarak, bir bütünlük fikri ile oluşturulmuş
bir ortamı zorunlu kılar. İşte bu
bütünlük ortamı, Alevi Bektaşiler için
muhabbet ortamlarıdır.
Muhabbet karşılıklı bir söyleşi de-
ğildir. Muhabbet içindeki insanların muhabbete
ne oranda katılacağı muhabbete
katılanlarca bilinir. Alevi Bektaşi geleneğinde
Muhabbetler yolca ileri olduğu
düşünülen kişinin denetiminde ve önderliğinde
gerçekleşir. Bu kişi bir ‘efendi’
(Hacı Bektaş soyundan geldiğine inanılan
çelebiler), ‘dede’ (Hz. Muhammed
soyundan geldiğine inanılan ocak zadeler),
‘derviş’ (soydan değil yoldan gelmeyi
daha üst bir konum olarak kabul edenler),
‘sadık’ (derviş dostu), ‘kamber’ (dede
yardımcısı), ‘âşık’ (Zakir, nefesler söyleyen,
bir derviş ve dedeye yardımcı olan)
olabilir. Muhabbet yukarıda saydıkları-
mızın birinin liderliğinde yapılabilecekken
bir kaçı ile de daha yoğun bir muhabbete
dönüşebilir. Lider muhabbetteki
odak kişi olabilecekken, mistik tabiatı
daha ön plana çıkabilecek kişi de odak
olabilir. Bu durumda sen üstünsün ben
üstünün anlayışı yerine, bütün muhabbetin
bir bütünlük içinde düşünülmesi
fikri daha ön plandadır. Bu fikir aynı zamanda
konuşanın bütüne teslim olduğu
bir konuşma biçimini zorunlu kılar. Bu
durum hakkında kendisi muhabbet ehli
bir derviş olan Dertli Garip’in sözleri
açıklayıcıdır.
“Kişi bir kelime konuşur ki kendisi
bile bilmez kendinden çıkan kimyayı.
Millî Folklor, 2011, Y›l 23, Say› 89
152 http://www.millifolklor.com
Kendi konuştuğu kelime ile kendisi uyanır.
Böyle olanlara, bunlara kırklar demişler,
çünkü o muhabbet toplumunda
büyük küçük yok, kırklarda başınız kim
diye? Sormuşlar da başlarını bulamamışlar,
sonra ne yapmış bunlar kırkların
başını gönül birliğiynen sevgide bulmuş-
lar. Yoksa ben sizim başınızım dedikten
sonra orada benlik girer, büyüklenme girer,
orası biter.”9
Çünkü muhabbet bir vaaz süreci
değil bir bütünleşme sürecidir. Edeple
dinlemekten başka belli bir kuralı yoktur.
Muhabbet esnasında konuşmaktan
ziyade can kulağıyla dinlemek makbuldür.
Dinlerken soru sorulması gereken
yerde soru sormak ve muhabbetin akı-
şını izlemek önemlidir. Söz konusu durumda
kişiler bir yapının içinde olduklarını
hissederler. Bu yapı aynı bir vücut
gibidir. Lider o sohbetin konuşan dili ise,
dinleyen de kulağıdır. Sofrayı kuran eli
ayağı, bilgi ile anlam oluşturan, açılım
sağlayanlar ise gövdesidir. Bu bütünlük
içinde ideal bir muhabbette bu birliktelik
mistik bir bütünlük olarak deneyimlenir.
Söz konusu deneyim mistiklerin bilgilenme
sürecine karşılık gelir. Bu bilgilenme
sürecinde konuşan kişi bilen kişi olarak
görünse de aslında bilginin oluşmasında
söz söyleyen kişi olarak algılanır. Bunu
görüşmelerimizde kaydettiğimiz, Kul
Derviş’in sözleri ile açıklayalım;
“ Yol içinde muhabbet çok önemlidir.
‘Muhabbet, Muhabbet açar / Muhabbetten
kim kaçar.’ İnsanlara sevgiyi saygıyı,
birbirine anlayışı gösterir, ben senden
bilmediklerimi öğrenirim sen de benden
öğrenirsin, bir alış veriştir bu. Bir tarihte
Bilal babalar, bana sual soruyor, onların
bana sorduğu sualleri benim bilmemin
imkânı yok, onların sorduklarından
sordukları soruyu cevaplandırarak, soruların
cevabını ben öğrendim. Cevabını
ben verdim ama ben de öğrendim… Muhabbet
tamamen insan sevgisi ile her şeyin
varlığına, insanların hak olduğuna
inanmakla oluşuyor. Bunlara inanırsan
Cenabı hak aynı peygamber efendimize
vahiy gelmesi gibi bir ilham doğuruyor
gönlüne. Bu şekilde bütün insanlar bilinçleniyor,
oranın ceryani sürekli gelişiyor,
değişiyor. Sorulara cevaplara
göre. Durum saniye başına dakka başına
sürekli değişiyor. Bazı kere sorayım da
öğreneyim dediğin konuyu muhabbette
söylenirken görebiliyorsun. Sanki senin
aklından alıp başkası söylüyor. Muhabbet
hesapları böyle karışıktır.”10
Bu anlayış bir vaaz sürecinden muhabbeti
ayırır. Önceden bilinen bilgiler,
sistemli bir şekilde aktarılmaz. Bilgilerin
bütünü bir doğuş olarak anlamlandı-
rılır. Önceden hazırlık, sistemli öğretme
muhabbetlerde olan bir durum değildir.
Bu konu hakkında Derviş Dertli Garip
şöyle bir tespitte bulunur;
“Hani Derviş Biçareye sormuşlar
‘gözünü sevdiğim bize konuş bir şeyler
öğrenelim’ diye söylemişler oda “çağımız
ne verdiniz ki ben size ne veriyim” demiş.
Demek ki sen bir şey soracaksın ki alabilesin.
Bana bir şey sorulduğunda, bana
bunu sordu, gücüm yettiği kadar cevaplarım
gücüm yetmediği yerde de eyvallah
demeye meraklıyımdır. Daha önceden
hazırlamış olsam, bana şunu sorarlarsa
şunu vereyim diye kafama doldurmuş olsam
olmaz. Buranın havası başka olur,
benim kafama doldurduğum değil de
başka bir şey çıkıverir ortaya.”11
Muhabbetler katılanların karşılıklı
anlayış ve birbirine karşı tamamen iyi
niyetleri ile oluşmuş bir ortam olursa
gerçekte bütünlük sağlanır. Bu bütünlük
öyle bir bütünlük kavrayışıdır ki, farklı
muhabbetler farklı zamanlarda bile
bir bütünlük içinde anlaşılabilir. Başka
bir ifade ile söyleyecek olursak, bir muhabbette
cevap alınamamış bir durum
Millî Folklor, 2011, Y›l 23, Say› 89
http://www.millifolklor.com 153
veya bir soru, başka bir muhabbette
cevaplanır veya meydana getirilir. Bu
durum hakkında Derviş Dertli Garip’in
yaşadığını belirterek anlattığı deneyim
şöyledir;
“Rahmetlik Sadık, Ali Hoca, Foto
İhsan gibi dervişlerle muhabbet oluyor,
bir şey geçti arada, o geçen konuyu anlamadım,
kafam da karıştı. Ben burayı
anlamadım desem muhabbet dağılacak,
konuşulan konu dağılacak. Anladım
desem anlayamadım. Soramadım da
içimden gelmedi sormak. Ben bu soruyu
kafamda taşıdım, ucunu bırakmadım.
O anlayamadığım şeyin peşinde tam iki
sene gezdim, kafamın bir kenarında kaldı,
cevapta bulamadım. Sonra yine aynı
canların bulunduğu bir muhabbette öyle
bir konuya girildi ki, onlar bana demiş
gibi oldular ki; Cumayı ağa sen iki sene
evvel bu noktayı anlamamıştın, işte anlamadığın
noktanın cevabı şu, diye iki
sene sonra öğrendim. Bunu bana böyle
doğrudan söylemiyorlar ama tam da benim
kafamdaki sorunun cevabını benim
ihtiyacım olduğunu bilerek tane tane
açıyorlar.”12
Muhabbetler genelde kışın yapılır.
Çünkü toprakla işi olan köylünün işi kı-
şın biter. Bazı dervişler kışın muhabbet
etmek için köy köy gezerler onların gideceği
evler muhabbet ehli evlerdir. O ev
halkı muhabbet ehli olan kişileri çağırır
veya kişi kendiliğinden gelir ve muhabbetler
edilir. Muhabbete dışarıdan gelen
elinin erdiği gücünün yettiğince eve içki,
tavuk, yiyecek gibi hediyeler getirir. Bu
yiyeceklerle muhabbet sofrası kurulur.
Muhabbet sofrası da kendi içinde düzenli
bir sofradır. Dem niyetine alkollü iç-
kinin içildiği bu sofralar, miraç olayının
anlatıldığı kırklar sofrasına13 benzetilerek
oluşturulur (Yıldız, 2004: 164).
Muhabbetin kapısını açalım / Gönlümüze
miski göfer saçalım
Doluları içip serden geçelim / Bir
sen al sevdiğim bir de bana ver14
Muhabbetlerde dem almanın kuralları
vardır ve bu kurallar olarak şunlar
söylenebilir; Muhabbet öncelikle bir sofra
başında gerçekleşir, sofrada olan yiyeceklerin
neler olduğu önemli değildir, bir
ekmekten birçok çeşit yemeğe kadar her
şey olabilir. Oturulan sofra muhabbete
başlanmadan önce dualanır. Duada muhabbetin
birlik içinde gerçekleşmesi ve
gerçeklerin yardım etmesi istenir. Sonra
dem gelir dem için ayrı bir dua yapılır ve
lider bir kişiyi saki olarak görevlendirir.
Bir duble üç parçada içilir liderin isteği
ve yönlendirmesi dışında kadeh kaldı-
rılmaz veya almamazlık edilmez. İçki
içmek istemeyen sakiye halini belirtir ve
liderin izni ile bir sonraki kadehi almaz.
İçkiye dayanamamak da birliğin sağlanmasına
olumsuz etki yapabilir. Bazı muhabbetlerde
sadece lider ve tayin ettiği
kişiler içer. Her dubleyi kaldırış dua ile
olup çoğunlukla bir mistiğin, dervişim
niyetine dem olarak alınır. Söz konusu
ortamda sarhoş olmak, çok içmek olumlu
karşılanmaz. Bunun yerine muhabbeti
belli bir makul düzeyde götürüyor olmak
doğru olarak kabul edilir. Buradaki dem
kişiye rahatlama sağlar. Bu rahatlık bü-
tünlük duygusunun yaşanmasına imkân
verdiği söylenir.
Muhabbet, Alevi Bektaşi geleneğinde
bilgi aktarımının veya bilginin ortaya
çıkmasının sağlandığı ortamdır. Dinleyeni
ve söyleyeni ile bir bütünlük arz eden
yapı, mistik deneyimin imkânlarını içinde
taşır. Bilginin bir bütünlük içinde deneyimlenmesi
muhabbete katılanın kendisini
bütünün içinde bir parça olarak
hissetmesini sağlar. Buradan hareketle
söz konusu gelenek içinde muhabbetin
işlevlerini bahsetmek anlamlı olacaktır.
Millî Folklor, 2011, Y›l 23, Say› 89
154 http://www.millifolklor.com
Muhabbetin İşlevleri
Alevi Bektaşi geleneğinde bir ortam
olarak muhabbet, başta bilginin oluş-
ması ve aktarılması işlevinin yanı sıra,
katılımcılar için birlik duygusunun deneyimlenmesi
ve bu deneyimleme ile birlikte
gelişen yola bağlılığın oluşması ile
söz konusu ortamın olağanüstü birçok
unsurun kaynağı olarak görülmesine
kadar farklı işlevlere sahiptir.
Muhabbetlerin en önemli işlevi,
öğretinin bilgi boyutunun oluşmasını
sağlayan ortam olmasıdır. Öğreti şiirler
aracılığıyla insana bilgi aktarmaktadır.
Şiirler ise muhabbet ortamlarında
hem doğmakta hem aktarılmakta hem
de çözümlenmesi yapılmaktadır. Belkıs
Temren şiirlerin nefes olarak anlaşılıp,
Alevi-Bektaşi tarihine, toplumsal yaşamına
ışık tuttuğunu belirtir ve çeşitli
toplumsal, siyasa1 ve kültürel etki ve
baskılara maruz kalan toplum olayları-
nın eleştirel bir yaklaşımla nefeslerde iş-
lenmiş olduğunu açıklayarak, Alevi Bektaşi
geleneği üzerine yapılan çalışmalarda
en önemli kaynak olarak şiirlerin
değerlendirilmesi gerektiğini söylemiştir
(Temren, 2003: 185). Muhabbet ortamları
şiirlerin doğmasına imkân sağlamış
olan ortamlardır. Çünkü muhabbetlerde
bulunanlar, öğretiyi bilmek ve aşkınlık
deneyimi yaşamak isteyenlerle doludur.
Bu beklentiler şiirlerin doğuşuna imkân
sağlarken, daha önce meydana gelmiş şiirlerin
analiz edilmesine de ortam olurlar.
Muhabbetlerdeki şiirler birkaç katlı
anlam (Temren, 1992) bütünlüğü içinde
analiz edilerek öğreti içinde belli bir derinlik
kazanılmasına da imkân sağlanabilir.
Muhabbete katılan kişiler şiirlerin
anlamları üzerinde düşünüp, çözümlemeye
başlayarak çok zorlu bir sürecin
içine girmiş olurlar. Bu noktadan sonra
şiirin manasını ortaya çıkarmaya çalış-
mak yol içinde bir dikkatin gelişmesine
imkân sağlayacak, bu dikkatte kişinin
kendi hayatına dikkat etmesi sonucunu
beraberinde getirecektir. Manaya dikkat
bir derviş çocuğu olan Ali Osman
Işık’a göre hayatın anlamına dikkati de
sağlayacaktır.15 Zaten muhabbetler Alevi
Bektaşi geleneğinde cem ibadetinden
başka bir pozisyondadır. Eskiden cemlerde
görev alan birçok kişi muhabbetlerle
cem’in ayrımını yapıp, muhabbeti
mananın anlama dönüştüğü ‘marifet’
kapısı olarak aktarmaktadırlar.16
Muhabbetlerde analiz edilen şiirlerin
katlı anlatım ile analiz edildiğini belirtmiştik
buna bir örnek vermek açıklayıcı
olacaktır. Alevi Bektaşi geleneği öğ-
retiyi dört kapı kırk makam düsturuna
göre şekillendirmiştir. Bu anlamıyla şiir
her kapıya göre farklı anlam imkânına
sahip olmalıdır.
Lâmekân elinden duyduk ün ile
Hakikat yolcusu meydana gele
Dosta ermek için Yüz bin can ile
Menzile erişen düzüldü yola.17
Yukarıdaki dörtlük, Alevi Bektaşi
geleneğinde yaratılışı konu alan şiirlerden
birinin ilk dörtlüğüdür. Söz konusu
şiir farklı kapılara göre temelde aynı
fakat kişiye aktarılan gerçeklik olarak
farklı yorumlamalara tabi olabilir. İlk
kapı şeriata göre anlamı, mekânsız bir
yerden meydana gelen bir ses ile dünyaya-
meydana geldik. Burada ise Tanrıya
ulaşabilmek için birçok kişi olarak yola
çıktık, hedefe erişmek için yola koyulduk.
İkinci kapı tarikata göre ise anlam;
bir yol içinde değilken-mekânsızken, tarikatımızın
çağrısına uyup yola girdik.
Tarikatımızın amacı bizi hakikate götürmektir.
Bu hakikate yani mürşidin gösterdiği
gerçekliğe ermek için birçok can
ile birlikte yola-tarikata girdik ve hedefe
doğru yöneldik. Üçüncü kapı marifete
göre anlam; Lâmekân- hiçbir şey yokken,
duyduğumuz fark ettiğimiz bir sev-
Millî Folklor, 2011, Y›l 23, Say› 89
http://www.millifolklor.com 155
gi ile birbirimizi bulduk ve bu buluşma
ile bir varlık meydana getirmeye karar
verdik, bu karar dişli ile kişinin birleş-
mesi ile oluştu ve birçok varlık kazanma
imkânına sahip olan cenin yola çıktı ve
varlık kazanmak için sıraya dizildi. Hakikat
yorumu ise; bu yorum diğer yorumlardan
herhangi birine odaklanıp onun
derinleştirilmesi ve bütün anlamların
ustaca örülerek birleştirilmesi anlamına
gelir. ‘Yukarıdaki nasılda aşağıdaki de
öyledir’ prensibinden hareketle ruhsal
âlemden başlayıp maddesel âlemde vü-
cut bulma ve bu vücudun görünen maddi
halinin nasıl bir ruhsal organizasyon olduğunu
anlatmaya kadar giden bir anlatım
ve derinleşme yaşanır. Burada bizim
örneklemeye çalıştığımız durum saatlerce
sürecek bir muhabbetin konusudur.
Kapılar arası bağ anlatılmaya çalışılırken
farklılığı ve sembolik dilin kullanımı
örneklendirilmeye çalışılmıştır. Fakat
muhabbetlerde yapılan çözümlemeler
ortamın beklentilerine göre çok farklı
olmaktadır. Bu anlamlar bütünü öğretinin
katlı anlatım imkânı içinde sembolik
olarak aktarılması işlevine karşılık gelmektedir.
Alevi Bektaşi geleneği şiirlerinin
(nefes, deme, deyiş, kelam) muhabbetlerde
ortaya çıktığını yukarıda belirtmiştik.
Yukarıdaki anlam ile uğraşan zihinlerin
yoğunluğu şiirlerin gerek sembolik yapı-
larının sağlam örülmesine gerek de anlamın
bazı prensipler bazında oluşturulmasına
imkân sağlamaktadır. Bununla
birlikte muhabbetlerde sadece ruhsal
konular işlenmemektedir, dünyevi konular
da ortaya konulmakta ve dile getirilmektedir.
Fakat dile getirişte politik bir
dil kullanma ve analizler yapma yerine,
birleştirici bir bilgi nasıl oluşturulabilir
kaygısı ön plana çıkmaktadır. Bu birleş-
tirici bilgi arayışı, muhabbetteki amacın
birlik duygusunu deneyimlemekle iliş-
kisi olması sebebiyledir. Birliği deneyimlemek
demek o ortam içinde yoğun
bir aidiyet hissederek başkasının derdi
ile bütünleşmek anlatılan hikâyenin bir
parçası olmak ve bir vücudun organı gibi
olduğunu hissetmektir. Muhabbet esnasında
bir kez birlik deneyimini yaşayan
muhabbete canı gönülden bağlanır ve
kendi gelişimini içsellik doğrultusunda
yoğunlaştırır. Kendisi teorik birçok şeyi
bilmese bile yaşamında erdemli kararlar
almaya ve uygulamaya başlar. Bu anlamıyla
muhabbetlere katılma ve oradaki
birliği deneyimleme kişilerde ruhsal bir
yolda ilerlemeye karşılık gelmektedir.
Özellikle bazı deneyimlerin de gündeme
gelmesiyle birçok ruhsal kavram somut
anlamlara karşılık gelmeye başlamaktadır.
Bu durum herkeste entelektüel
anlayış geliştirmez. Bazılarında özellikle
kadınlarda bir sevgi doluluk halinde
görülür. Buna bir örnek olarak muhabbetin
çok yapıldığı dönemlerde genç olan
Bani Şaşmaz şöyle der;
“Eskiden erenler evimize gelir muhabbet
ederlerdi, güzel güzel oturulurdu,
sabaha kadar otursak güzellik bitmezdi,
çalar çığırırlar, açıklar, konuşurlar,
o güzellik bambaşkaydı. Sabaha kadar
otursak uyku yoğudu gözümüzde, içimizde
aşk sevgi kaynıyordu, güzellik doluyduk
hepimiz.”18
Muhabbet ortamlarına yüklenen
kutsallık anlayışı ile ilişkili olarak belirtebileceğimiz
son işlev ise muhabbetlerin,
yağmura, rahmete ve berekete sebep
olduğuna dair inançtır. Bu inanç muhabbet
yapılmasını Tanrısal rahmetin yere
ağması olarak anlamlandırmaktadır. Bu
konuda kendisi de muhabbet ehli olan
‘kul derviş’ şöyle demiştir;
“Çok sıcak oldu, hiç yağmur yağ-
madı, telefon ettim İriza dedeye yukarı
tekke köyünden. Dede dedim, buraya
damla rahmet yağmıyor, Urumun kör-
Millî Folklor, 2011, Y›l 23, Say› 89
156 http://www.millifolklor.com
pesi Mehmet dedeye yalvaralım onun
sözünü Cenabı-ı Allah tutar, bi ırahmet
yağsın dedim. O da bana bizim buraların
da ekinleri yanıyor. Gerçi bizler de
dedeyiz amma, bir araya gelemiyoruz.
Yan yana gelip muhabbet etmiyoruz.
Muhabbet edin muhabbet, eğer yağmur
yağdırayım istiyorsanız, muhabbetler
kurun, ‘Muhabbetten hasıl olur Muhammet
/ Muhammet’te eksik etmez rahmet’
dedi.”19
Görüldüğü üzere muhabbet ortamlarındaki
paylaşıma o kadar yüksek bir
ruhsal anlam katılmaktadır ki, Tanrının
iyi olan şeyi rahmetle ödüllendirmesi
gibi muhabbetler de ödüllendirmenin
gerekçesi olarak ortaya konulmaktadır.
Muhabbetler Alevi Bektaşi geleneğinde
ruhsal ortam olmak, bilgi aktararak şiirlerin
işlendiği ortam olmak işlevlerinin
yanında, kişilere birlik deneyiminin
yaşatıldığı ruhsal ortamlar olarak da
önemli işlevlere sahiptir. Muhabbetler
Alevi Bektaşi geleneğindeki mistik bilginin
en derinlikli şekilde yaşatıldığı
ruhsal ortamlardır. Bu ortamın sağladı-
ğı sayabildiğimiz ve sayamadığımız her
imkân muhabbetin işlevi olarak kabul
edilebilir.
Sonuç
Sözlü geleneğin etkin olduğu, yüz
yüze ilişkilerin anlamlı kabul edildiği
ortamlarda hayata dair her bilgi çeşidi
şifahi olarak aktarılır. Alevi Bektaşi geleneği
de sözlü gelenek içinde düşünülebilecek
bir inanç sistemidir. Bu inanç sistemi
bilgi aktarımını çoğunlukla şiirler
vasıtasıyla yapar. Şiirler geleneğin içinde
olan kişilerce ezbere bilinirler. Çünkü
hem sözün kutsal olduğuna inanılır hem
de okuryazar oranı düşüktür. Şiirler bilgiyi
taşıyan anlam bütünlükleridir. Söz
konusu gelenek içinde şiirler muhabbet
ortamlarında vücuda gelir, aktarılır ve
açıklanır. Bu anlamıyla Sözlü gelenek
içinde bilgi aktarımının yapıldığı ortam
bizzat muhabbetlerdir.
Muhabbet kavramı özel bir ortama
karşılık gelir. Sözlü geleneğin bilgi aktarım
aracı olan şiirler simgesel bir dil kullanılarak
yazılır. Bu simgesel dil kullanılan
şiirler de muhabbetlerde oluşturulur,
başkalarına aktarılır ve daha sonra
yine muhabbetlerde açıklanır. Muhabbet
Alevi Bektaşiler için çok mahrem ortamlardır.
Her muhabbet kendine özgüdür.
Bu özgünlük paylaşımın mahremliği ve
kişilerin ortama tüm iyi niyetleri ile katılması
ile ilgilidir. Birçok çeşitli muhabbetler
vardır. Fakat bunlardaki ortak
yan muhabbetin ruhsal bir ortam olması
ve mana üzerine çalışmaların yapılması-
dır. Alevilerin deyimi ile ‘muhabbet Aleviliğin
marifet kapısıdır’.
Bir mistik için deneyim önemlidir.
Ruhsal olan şeyleri deneyimlemek istediği
için mistik diğer inananlardan
farklıdır. Bu anlamıyla Alevi Bektaşiler
arasında mistik deneyimin yaşandığı en
önemli ortam muhabbet ortamlarıdır.
Çünkü muhabbet ortamlarında bir birlik
ve bütünlük fikri önemlidir. Ortama katılan
kişi ortamın bütünlüğünün doğal
üyesi kabul edilir, bir vücudun azaları
gibi düşünülür. Bir vücut gibi düşünü-
len bu yapı birlikteliğin deneyimlenmesi
ile anlama kavuşur. Söz konusu süreçte
senlik benlik anlayışının üstüne çıkılarak
birlik vurgusu yapılır. Bu anlamıyla
bir vaazdan çok farklıdır. Bütün herkes
ortamda ortaya çıkan bilginin parçası
olarak kabul edilir. Söyleyen dil dinleyen
kulak, hizmet eden el, ayak gibi anlamlandırılır.
Muhabbette önceden hazırlanmış
bilgi sistematik olarak aktarılmaz, o
an dile gelen bir şiir veya daha önce yazılmış
bir şiir dile getirilerek çözümlemeler
yapılır. Muhabbetler karşılıklı anlayışın
en derin yaşandığı ortamlardan biridir.
Millî Folklor, 2011, Y›l 23, Say› 89
http://www.millifolklor.com 157
Söz konusu ortamlarda dile gelen şiirler
katlı anlatım imkânına sahip deyişlerdir.
Alevi Bektaşi öğretisinin dört kapı
kırk makam sistemine göre şiirler katlı
bir yapıda analiz edilir.
Muhabbet ruhsal bilginin payla-
şıldığı ortam olmak sebebiyle birçok iş-
leve sahiptir. Bunlardan en önemlileri,
bilginin aktarımını sağlayan şiirlerin
oluşması, aktarılması ve açıklanması
işlevidir. Bu durum bilginin sözlü vası-
talarla taşınması ve inananların zihninde
anlamların oluşmasına imkân verir.
Bununla birlikte ortamın bir bütünlük
hedefinde olması, birlik duygusunun deneyimlenmesine
imkân verir. Bu birlik
duygusu Alevi Bektaşi geleneğine bağ-
lılığı artırdığı gibi, kişilerin ruhsal bir
bakış açısı kazanmasına da imkân tanır.
Muhabbetlerin bu ruhsal yapısı, gelenek
içindeki Alevilerin söz konusu ortamları
olağanüstü beklentilerle özdeşleştirmesi
sonucunu doğurur. Bu anlamıyla, muhabbetler
Alevi Bektaşilerin ruhsal ya-
şantısının somut deneyimlendiği ve bilgilenmenin
açık bir biçimde yapıldığı ortamlardır.
Sözlü geleneğin etkinliğinde
olan Alevi Bektaşi geleneği, muhabbet
ortamlarının kurucu ve yaratıcı etkinliği
ile ruhsal gelişimini sağlamıştır.
NOTLAR
1 Cuma Zeytünlü, (Derviş Dertli Garip) Amasya
– Gümüşhacıköy - Kırca Köyü, 1929 doğumlu,
İlkokul mezunu. Bkz. Kaynak Kişiler ve Görüş-
me Bilgileri. Sözün Alevi Bektaşi mistik gelene-
ği içinde atasözü gibi bir önemi vardır ve Hz.
Muhammed’in halinin ve anlayışının ancak muhabbetle
anlaşılabileceğini işaret eder.
2 Ali İhsan Aktaş, (Yazar - Derviş), Amasya - Gü-
müşhacıköy - Güvenözü köyü, 1935 doğumlu, İlkokul
mezunu. Bkz. Kaynak Kişiler ve Görüşme
Bilgileri.
3 Sadiye Işık, (Derviş Ruhan’ın eşi) Çorum – Osmancık
- Seciyen, 1928 doğumlu, Okuryazar de-
ğil. Bkz. Kaynak Kişiler ve Görüşme Bilgileri.
Kendisi muhabbet ehli bir derviş eşi olan Sadiye
Işık, evlerine gece birçok insanın muhabbet için
geldiğini belirtmiştir.
4 Süleyman Şaşmaz (Muhabbet ehli) Amasya –
Gümüşhacıköy - Çetmi köyü, 1930 doğumlu, İlkokul
mezunu. Bkz. Kaynak Kişiler ve Görüşme
Bilgileri. Kendisi muhabbet ehli bir derviş seven
olan Süleyman Şaşmaz, eskiden çok muhabbetler
olduğunu ve bu muhabbetleri yapan bir
sürü derviş olduğunu söyler. Ama günümüzde
muhabbetin azalması ile yolun da geri kaldığını
belirtir.
5 Ali İhsan Aktaş, (Çağdaş Derviş), Amasya - Gü-
müşhacıköy - Güvenözü köyü, 1935 doğumlu, İlkokul
mezunu. Bkz. Kaynak Kişiler ve Görüşme
Bilgileri.
6 Hasan Kurban, (Derviş Sefil Kurban) Amasya
- Gümüşhacıköy - Çetmi Köyü, 1926 doğumlu,
İlkokul mezunu. Bkz. Kaynak Kişiler ve Görüş-
me Bilgileri.
7 Ali İhsan Aktaş, (Çağdaş Derviş), Amasya - Gü-
müşhacıköy - Güvenözü köyü, 1935 doğumlu, İlkokul
mezunu. Bkz. Kaynak Kişiler ve Görüşme
Bilgileri.
8 Muammer Badem, (Âşık-Derviş) Amasya - Gü-
müşhacıköy - İmirler Köyü, 1958 doğumlu, Bkz.
Kaynak Kişiler ve Görüşme Bilgileri.
9 Cuma Zeytünlü, (Derviş Dertli Garip) Amasya
– Gümüşhacıköy - Kırca Köyü, 1929 doğumlu,
İlkokul mezunu. Bkz. Kaynak Kişiler ve Görüş-
me Bilgileri.
10 Sadık Ersoy, (Kul Derviş) Amasya – Gümüşhacıköy
- Kırca Köyü, 1943 doğumlu, İlkokul mezunu.
Bkz. Kaynak Kişiler ve Görüşme Bilgileri.
11 Cuma Zeytünlü, (Derviş Dertli Garip) Amasya
– Gümüşhacıköy - Kırca Köyü, 1929 doğumlu,
İlkokul mezunu. Bkz. Kaynak Kişiler ve Görüş-
me Bilgileri.
12 Cuma Zeytünlü, (Derviş Dertli Garip) Amasya
– Gümüşhacıköy - Kırca Köyü, 1929 doğumlu,
İlkokul mezunu. Bkz. Kaynak Kişiler ve Görüş-
me Bilgileri.
13 Hz. Muhammet miraçta kırklar diye kendilerini
adlandıran bir grupla karşılaşır. Bunlar ‘birimiz
hepimiz hepimiz birimiz’ düsturunu kabul
ettiklerini söylerler. Bunun kanıtı olarak da bir
kişinin elini bıçakla kesmesi ile 40 kişinin de
elinden kan akması gösterilir. Hz. Muhammet
de bu keramete karşılık olarak bir üzüm tanesini
bir tabakta ezip, su ile karıştırıp içmelerini
ve coşmalarını sağlayarak bir tane üzümü eşit
olarak paylaştırmış olur. Bu kırklar meclisinin
içinde Hz. Ali ve Selmanı Farisi’nin olduğu anlatılır.
Muhabbet sofraları da bu duruma istinaden
kurulur. Ezilen engür’ün yerine dem içilir.
Kırklar arasında astlık üstlük yoktur. Kırklar
hakkında cem töreninin kökeni olarak belirlemeler
vardır. Bu belirleme muhabbet ortamları-
na da yorumlanabilir. Mehmet Ali Işık, (Derviş
Ruhan), Amasya – Gümüşhacıköy – Kuzalan
Köyü, 1928 doğumlu, ortaokul mezunu. Bkz.
Kaynak Kişiler ve Görüşme Bilgileri;
Millî Folklor, 2011, Y›l 23, Say› 89
158 http://www.millifolklor.com
14 Cuma Zeytünlü, (Derviş Dertli Garip) Amasya
– Gümüşhacıköy - Kırca Köyü, 1929 doğumlu,
İlkokul mezunu. Derviş Dertli Garip’in bir dörtlüğü.
Bkz. Kaynak Kişiler ve Görüşme Bilgileri.
15 Ali Osman Işık, (Işık Ruhan’ın oğlu), Çorum -
Osmancık - Seciyen (Çampınar) Köyü, 1951,
Üniversite mezunu. Bkz. Kaynak Kişiler ve Gö-
rüşme Bilgileri.
16 Cuma Zeytünlü, (Derviş Dertli Garip) Amasya
– Gümüşhacıköy - Kırca Köyü, 1929 doğumlu,
İlkokul mezunu. Bkz. Kaynak Kişiler ve Görüş-
me Bilgileri.
17 Asıl İsmi Mehmet Ali Işık olup, şiir ismi – mahlası
‘Işık-Ruhan’ olan bir Alevi Bektaşi ereninin
şiirinden başlangıç dörtlüğü.
18 Bani Şaşmaz, Gümüşhacıköy, Amasya – Gü-
müşhacıköy - Çetmi köyü, 1935 doğumlu, Okuryazar
değil. Bkz. Kaynak Kişiler ve Görüşme
Bilgileri.
19 Sadık Ersoy, (Kul Derviş) Amasya – Gümüşhacıköy
- Kırca Köyü, 1943 doğumlu, İlkokul mezunu.
Bkz. Kaynak Kişiler ve Görüşme Bilgileri.
Kaynak Kişiler ve Görüşme Bilgileri
Ali İhsan Aktaş, (Çağdaş Derviş), Amasya
- Gümüşhacıköy - Güvenözü köyü, 1935 doğumlu,
İlkokul mezunu. Kayıt; Gümüşhacıköy’de Ali İhsan
– Yeter Aktaş’ın evinde, 22.08.2006 tarihinde yapılmış
görüşme kaydı.
Ali Osman Işık, (Derviş Ruhan’ın oğlu), Çorum
- Osmancık - Seciyen (Çampınar) Köyü, 1951,
Üniversite mezunu. Kayıt; Gümüşhacıköy’de Ali Osman
- Gülsüm Işık’ın evinde, 27.12. 2005 tarihinde
yapılmış görüşme kaydı.
Bani Şaşmaz, (Muhabbet ehli)Gümüşhacı-
köy, Amasya – Gümüşhacıköy - Çetmi köyü, 1935
doğumlu, Okuryazar değil. Kayıt; Çetmi Köyünde
Bani Şaşmaz’ın evinde, 1.08.2005 tarihinde yapılmış
görüşme kaydı.
Cuma Zeytünlü, (Derviş Dertli Garip) Amasya
– Gümüşhacıköy - Kırca Köyü, 1929 doğumlu,
İlkokul mezunu. Kayıt; Gümüşhacıköy’de Cuma
Fatma Zeytünlü’nün evinde, 15.08.2006 tarihinde
yapılmış görüşme kaydı.
Hasan Kurban, (Derviş Sefil Kurban) Amasya
- Gümüşhacıköy - Çetmi Köyü, 1926 doğumlu, İlkokul
mezunu. Kayıt; Çetmi Köyünde Hasan - Banu
Kurban’ın evinde, 05.02.2007 tarihinde yapılmış
görüşme kaydı.
Mehmet Ali Işık, (Derviş Ruhan), Amasya
– Gümüşhacıköy – Kuzalan Köyü, 1928 doğumlu,
ortaokul mezunu. Muhabbetlerinde yaptığı kaydedilmemiş
yorumlardan.
Muammer Badem, (Âşık-Derviş) Amasya -
Gümüşhacıköy - İmirler Köyü, 1958 doğumlu, Lise
mezunu. Kayıt; Gümüşhacıköy merkezde, İmirler
Köyü Kültürünü Yaşatma Derneğinin Salonunda,
19.08.2006 tarihinde yapılmış görüşme kaydı.
Sadık Ersoy, (Kul Derviş) Amasya – Gümüş-
hacıköy - Kırca Köyü, 1943 doğumlu, İlkokul mezunu.
Kayıt; Kırca köyünde Sadık Ersoy’un evinde,
16.08.2006 tarihinde yapılmış görüşme kaydı.
Sadiye Işık, (Derviş Ruhan’ın eşi) Çorum –
Osmancık - Seciyen, 1928 doğumlu, Okuryazar de-
ğil. Kayıt; Gümüşhacıköy’de Mehmet Ali – Sadiye
Işık’ın evinde, 31.07.2005 tarihinde yapılmış görüş-
me kaydı.
Süleyman Şaşmaz (Muhabbet ehli) Amasya
– Gümüşhacıköy - Çetmi köyü, 1930 doğumlu,
İlkokul mezunu, Kayıt; Çetmi köyünde Süleyman
Şaşmaz’ın evinde, 22.10.2000 tarihinde yapılmış gö-
rüşme kaydı.
Kaynakça
Eliade, Mircea. Dinsel İnançlar ve Düşünceler
Tarihi. çev: Ali Berktay. İstanbul: Kabalcı Yayınları,
2003.
Eyüboğlu, İsmet Zeki. Bütün Yönleriyle Bekta-
şilik. İstanbul: Der Yayınları, 1990.
Finnegan, Ruth. “Sözlü Şiir”. çev: Sema Demir,
Halkbiliminde Kuramlar ve Yaklaşımlar. der:
Gülin Öğüt Eker, Metin Ekici, M. Öcal Oğuz, Nebi
Özdemir, Ankara: Milli Folklor Yayınları, 2003: 443-
451.
Kılıç, Mahmut Erol. Sufi ve Şiir: Osmanlı Tasavvuf
Şiirinin Poetikası, İstanbul: İnsan Yayınları,
2005.
Melikof, Irene. Hacı Bektaş: Efsaneden Gerçe-
ğe. çev: Turan Alptekin, İstanbul: Cumhuriyet Kitabevi,
1998.
Okan, Murat. Türkiye’de Alevilik, Ankara:
İmge Yayınları, 2004.
Öztürkmen, Arzu. “Sözlü Tarih: Yeni Bir Disiplinin
Cazibesi”, Toplum ve Bilim (91), 2001: 115-
125.
Temren, Belkıs. Bektaşiliğin Eğitsel ve Kültü-
rel Boyutu. T. C. Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü Eğitim Programları ve Öğretim Anabilim
Dalında yapılmış doktora tezi, 1992.
Temren, Belkıs. “Bektaşi ve Alevi Kültüründe
Nefesler ve İşlevleri”, E yayınları, Halkbilimi Araş-
tırmaları, Sürekli Kitaplar dizisi; 1 sayı. İstanbul,
Sayfa, 2003: 183-194.
Yıldız, Harun. Anadolu Aleviliği:Amasya Yö-
resi Bağlamında Bir İnceleme, Ankara: Araştırma
Yayınları, 2004.

Konular