İran'lı Kadın Şair Pervin İtisami

Asıl adı Rahşan'da olan Pervîn İtisamî, 1906 yılında Tebriz'de doğdu. Çocukken ailesiyle birlikte Tahran'a yerleşti. Ünlü bir şahıs olan babası, onun hayatında çok önemli bir role sahiptir; kızının şiire kabiliyeti olduğunun farkına varınca onu bu yönde eğitmeği ihmal etmedi.

İtisamu'l-Mulk lakabıyla tanınan babası Yusuf İtisami, dönemin bilim adamları ve yazarlarındandır. Tebriz'de ilk matbaayı o kurmuş ve bir süre milletvekilliği yapmıştır. Ayrıca "Bahar" adlı bir derginin sahibi olan Yusuf Bey, Pervîn'in ilk şiirini bu dergide yayınlamıştı.

Pervîn ta çocukluğundan beri tıpkı ailesi gibi okumayı severdi. 15 yaşında iken Firdevsî, Nizamî, Mevlânâ, Nâsır Hüsrev, Menuçehrî ve Ferruhî gibi ünlü şairleri çok iyi bilirdi ve babasının yardımıyla şiir kurallarını öğrenmeğe çalışırdı.

Her geçen gün şiir dünyasında yeni şeyler öğrenen Pervîn henüz 12 yaşında iken "Ey Küçük Kuş" adlı şiirini yazdı. O, şiir yazmaya çok erken başlamıştı.

Ey küçük kuş , yuvandan,
Uç, ve uçmayı öğren.

Ne zamana kadar çocukluk,
Bağda bostanda geçmeği öğren.

Zaman sana boyun eğmez,
Neden evcilleştin, koşmayı öğren.

Tuzak varmı yokmu düşünme,
Halkın gözüyle görmeyi öğren.

Gündüz su ve yem peşinde,
Geceleri uyumayı öğren.

Bu şiiri okurken, oyuncağı kitap olan 12 yaşındaki küçük bir kız çocuğunu düşünün. Küçük elleriyle, büyük şairlerin kocaman dîvan kitaplarını sayfa sayfa okuyup ezberlemeğe çalışan küçük bir çocuk. Pervîn "Goher ve Seng" (cevher ve taş) şiirini de 12 yaşındayken yazdı.

Babasının dostu olan o zamanın ünlü şairleri, her hafta onların evinde şiir gecesi tertiplerlerdi ve Pervîn şiir okurken onu zevkle dinler ve teşvik ederlerdi.

Pervîn 18 yaşındayken liseden mezun oldu. O bütün öğrencilik yaşamı boyunca okulun en başarılı öğrencisiydi. Her şeyi öğrenmek isterdi, daha okula başlamadan önce bir çok konuda bilgi sahibiydi. İngilizceyi o kadar iyi bilirdi ki, lise yıllarında iki sene ingilizce dersi vermişti. Her türlü hikaye ve edebi kitapları rahatlıkla okuyup anlayabiliyordu.

1924 yılında mezuniyet töreninde konuşma yapan Pervîn, İran'da kadın haklarıyla ilgili çok önemli şeyler söylemişti. Onun bu konuşması İran'ın çağdaş tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. "Kadın ve Tarih" adlı bu konuşmasının bir bölümünde şöyle der: "Doğunun köhne yarasının ilacı, eğitim ve öğretimdir; kadını ve erkeği bir eğitim ve öğretim. İranlı zaaflardan kaçınmalı ve hızlı bir şekilde bu hastalıktan kurtulmalıdır."
Pervîn evlenmeden önce, babasının tavsiyesiyle şiir dîvanını yayınlamadı. Ancak mutsuz ve kısa bir evlilik yaşadıktan sonra, 30 yaşından önceki yıllarda söylediği şiirlerini yayınladı. Bu kitapta 150 kaside, dörtlük, gazel ve mesnevî vardır.

Yayınlanmasından kısa bir süre sonra, elden ele dolaşan şiir dîvanı büyük ilgiyle karşılandı. Şiirlerini okuyanlar, onun bir kadın tarafından yazılmış olduğuna inanamıyordu. O dönemin ünlü üstadları örneğin, Dehkhoda ve Allâme Kazvinî bu kitap hakkında övgü dolu yazılar yazmışlardır.

Pervîn, o dönemin yöneticileri tarafından edebiyat madalyası almaya layık görüldü, ancak hükümetin icraatını protesto ettiği için madalyayı almadı ve hatta Şah Rıza Pehlevî tarafından sarayda, şehzadelere özel ders vermek için davet edildi fakat bunu da kabul etmedi. Dönemin yönetimini eleştiren birçok şiiri mevcuttur.

Dîvanının ikinci baskıya hazırlandığı sıralarda, Pervîn ansızın hastalandı, Nevruz'un üçüncü günü onun için kötü bir gündü. Çünkü onu muayene eden doktor, hastalığının tifo olduğunu teşhis etmişti. Tedavisindeki ihmal sonucu, bir akşam annesinin kucağında gözlerini hayata yumdu ve böylece İran edebiyatının bu parlak yıldızı pek erken bir zamanda söndü. Naşı Kum kentinde bulunan Hz.Masume'nin türbesinin yanında bulunan babasının mezarı yanında toprağa verildi. Ölümünden sonra, mezar taşı için yazdığı bir şiir bulundu ve bu şiir daha sonra onun mezar taşına yazıldı. O her zaman İran halkının gönlünde yaşamaktadır.

Konular