SÂİB-İ TEBRİZÎ’NİN ŞİİRLERİNDE GEÇEN “HÂB-I BAHÂR” TAMLAMASI ÜZERİNE

SÂİB-İ TEBRİZÎ’NİN ŞİİRLERİNDE GEÇEN “HÂB-I BAHÂR”
TAMLAMASI ÜZERİNE
PROF. DR. ALİ YILDIRIM
ÖZ
İran sahasında Hint Üslubunun önemli temsilcilerinden biri olan
Sâib-i Tebrizî, XVII. yüzyılda yaşamış, kendisinden sonra İran ve Türk
edebiyatlarında pek çok şairi etkilemiştir. Bilindiği gibi Hint Üslubu
önce İran, sonra Hint ve nihayetinde Türk edebiyatını etkilemiş önemli
üsluplardan biridir. Kendine özgü dili, tamlamaları, bağdaştırmaları,
mazmunları olmak yönüyle ön plana çıkmaktadır. Bununla birlikte İran
sahasındaki şairlerin orijinal kurgu ve tamlamalarının Türk şiirine de
tamamen ve direkt yansıdığı düşüncesi hâkimdir. Hint üslubu etkisinde
şiir söyleyen şairlerin şiirleri ayrıntılı olarak incelendiğinde İran sahasındaki
bazı orijinal kurguların Türk edebiyatına hiç yansımadığı, bilakis
Türk edebiyatında kullanılan bazı kurguların da İran şiirinde olmadığı
görülmektedir.
Örneğin Hint Üslubu etkisinde yazan Türk şairlerin şiirlerinde yaygın
olarak geçen “bahâr-ı siyâh, siyah-bahar” tamlaması İran sahasında hiç
görülmemektedir. Buna karşılık İran sahasının Hint Üslubu etkisinde
yazan önemli şairlerden Sâib-i Tebrizî’nin şiirlerinde geçen “hâb-ı bahâr”
tamlaması ise Türk edebiyatında hiç geçmemektedir. Sâib-i Tebrizî’nin
şiirlerinde yirmi civarında, Bîdil’in şiirlerinde ise on civarında geçen bu
tamlama, bahar mevsimindeki uyku düzensizliği ve buna bağlı olarak
gündüz vakti kısa kısa yapılan şekerlemeleri ifade etmektedir. Zaman
zaman şeker-hâb olarak da geçmektedir. Bu çalışma hem bu tamlamadaki
orijinalliği hem de gerek İran şairleri arasında ve gerekse İran şairlerinin
Türk şairlerini ne derecede etkilediklerine ışık tutmayı amaçlamaktadır.


PROF. DR. ALİ YILDIRIM, Fırat Üniversitesi, İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi,
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Öğretim Üyesi. Email: ayildirim@firat.edu.tr
168  PROF. DR. ALİ YILDIRIM
Anahtar Kelimeler: Sâib-i Tebrizî, Hint Üslubu, İran şiiri, Türk Şiiri,
hâb-ı bahâr
ABSTRACT
Turks are known to sit on a common mentality and cultural elements
of the Iranian and Arabic literature; but also the Turkish and Persian
literature in this literature, we know of the existence of common. In particular,
the materials used, as well as fiction and is also sitting on roughly
the same structures of analogy, also one of the notable aspects. Moreover,
this literature of the Turkish state and Iranian artists in the region
contribute to the development of point of doubt is undeniable.
Apart from the general impact of some stylistic movement between
the said literature it is also known that the contribution and impact
of the literary movement known as Indian style comes one of them.
17. With the century Turkish literature started to affect the existence of
this style is known more specifically in the joint structure. In this context,
tracing the use of these letters off to some poets, it is important for the
determination of such influence and impact. For this purpose, itself is of
Turkish origin and at the same time we have come across in Turkish
poetry, by Saib's poem "Hab-i-Bahar"(springtime sleep) In the study we
did on the course of the clauses, it appears that the said clauses maximum
Saib passed. Some structure is the absence of Turkish poetry in
Persian poetry and likewise the lack of structure in some Turkish poetry
in Persian poetry, motomot shows that there is no influence and imitation.
Keywors: Persian literature, Turkish literature, Indian Style, Sâib-i
Tabrizi , springtime sleep
چکیده
صائب تبریزی از شاعران ایرانی قرن 17 در سبک هندی می باشد. وی شعرای
زیادی را در ادبیات ایران و ترکیه تحت تاثیر قرار داده است. همانطور که می دانیم
سبک هندی ابتدا ایران، سپس هند و در نهایت ادبیات ترکیه را تحت تاثیر قرار داده
است. زبان، مضامین و الفاظ منحصر به فرد از جمله ویژگی های این سبک می باشد.
SÂİB-İ TEBRİZÎ’NİN ŞİİRLERİNDE “HÂB-I BAHÂR” TAMLAMASI  169
بعالوه طرز و اسلوب شاعران ایرانی مستقیما و بدون واسطه به ادبیات ترکی راه یافته
است.
با وجود این در بررسی سبک هندی و اشعار شاعران این سبک بعضی از ساختارهای
اصلی ایرانی نتنها در زبان ترکی منعکس نشده بلکه بلعکس بعضی از ساختارهای موجود
در ادبیات ترکی در شعرهای ایرانی دیده نمی شود.
بطور مثال ترکیب "بهار سیاه" که در اشعار شاعران سبک هندی ترکیه وجود دارد
در حوزه شعر ایران به چشم نمی خورد. در مقابل ترکیب " خواب بهار" که در آثار
صائب تبریزی از شاعران سبک هندی ایران وجود دارد در ادبیات ترکی وارد نشده است.
این ترکیب تقریبا 20 مرتبه در اشعار صائب تبریزی و 10 مرتبه در شعرهای بیدل تکرار
شده است و به مظمون بینظمی در خواب های بهاری و خواب های کوتاه نیم روزی می
باشد و بعضا نیز با لفظ شکر خواب بیان شده است. این مقاله اصالت این ترکیب و نحوه
تاثیر شاعران ایرانی بر شعرای ترک را بررسی می نماید.
کلید واژه ها: صائب تبریزی، سبک هندی، شعر ایرانی، شعر ترک، خواب بهار.
İran edebiyatından gerek malzeme, gerek kurgu ve gerekse zihniyet
olarak oldukça fazla etkilenen Klasik Türk şairleri, ayrıca bu coğrafyalarda
ortaya çıkan üslupları da yakından takip etmiş, onların tarzını benimseyerek
Türk şiirinin yapısına uyarlamışlardır. Bu üsluplardan biri
de 16. yüzyılla birlikte İran ve Hint coğrafyalarında önemli temsilciler
çıkaran ve değişik adlarla da bilinen Hint üslubudur. Bu üslup 17. yüzyılla
birlikte Türk edebiyatını da etkilemeye başlamış, Nâilî, Fehîm,
Neşâtî, İsmetî, Vecdî, Şehrî ve Şeyh Gâlib gibi takipçilerin yetişmesine
sebep olmuştur. Bu üslubun, klasik üsluba nispetle farklı ve orijinal yönleri
mevcuttur. Şöyle ki bugünkü modern imajların kökeni diyebileceğimiz
“alışılmamış bağdaştırmalar” Hint üslubunun en önemli yanını
oluşturmaktadır. Özellikle soyut-somut ilişkiler bağlamında ortaya konan
bu yenilikler, söz konusu üslubun yayılmasına sebep olan önemli
unsurlardandır. Hint üslubunun genel bir takım ortak özellikleri olmakla
birlikte neredeyse her şaire ait farklı kullanım ve orijinallikler olduğu
da görülmektedir.
170  PROF. DR. ALİ YILDIRIM
Bazı orijinal kullanımlar yönünden bu üslup içerisinde değerlendirilen
şairlerin, ayrıntılara indikçe kendilerine has tavır ve tarzlarının oldu-
ğu da ortaya çıkmaktadır. Bu durum, bazen İran edebiyatı ve Türk edebiyatı
bağlamında da ortaya çıkmaktadır. Örneğin Hint Üslubunun etkisiyle
oluştuğunu düşündüğümüz ve Türk edebiyatında 17. yüzyılın
ikinci yarısından itibaren görülmeye başlanan “nûr-ı siyâh” ve “bahâr-ı
siyâh”(siyeh-bahâr) tamlamaları yaptığımız taramalara1 göre İran’ın
klasik şairlerinde geçmediği gibi Sâib, Bîdil, Urfî gibi Sebk-i Hindî mensubu
şairlerde de görülmemektedir. Bu durum bize Hint üslubunun
genelgeçer ortak noktaları olmasına rağmen, ayrıntılara inildikçe edebiyatların
kendi orijinalliklerini oluşturduklarını göstermektedir.
Geleneksel olarak edebiyat ve kültürümüzde kullandığımız “ağır uyku/uyku
ağırlığı” kavramı, zaman zaman “hâb-ı girân” ve “girân-hâb”
olarak hem Türk edebiyatında hem de İran edebiyatında geçmektedir.
Bazen “gaflet” ve “ölüm” gibi kavramlarla da kullanılan bu yapı, insanların
akıl ve bilinç yönünden sıklet içinde olmalarına işaret etmektedir.
Ancak bizim için aslolan bu yapıların İran ve Türk edebiyatına yansıma
yönleridir. Bu yapılar, baştan sona kadar her iki edebiyatın temsilcileri
tarafından izleri sürülen ortak kurgulardan gözükmektedir:
Bu zârılığımdan k’uyumaz murg ile mâhî
Uyanmadı bu baht-ı sebük-pây ü girân-hâb (G44/4) Ahmed Paşa
Bâkî nesîm gibi sebük-hîz olup seher
Gaflet gözini hâb-ı girândan uyarı gör (G122/8) Bâkî
Seng-i nişân-ı hâbda tîz eyler el-hazer
Tîg-ı nigâhı sanma girân-hâbdır bu şeb (G18/7) Şeyh Gâlib
بردار سر ز بالش خاک از برای آنک
دلها سبک شدست ز خواب گران تو

1 Bu konuda bakınız. Ali Yıldırım, “Siyâh-bahâr” Tamlamasının Bir Üslup
Özelliği Olarak Divan Şiirinde Yer Alması, İlmi Araştırmalar, Sayı 23, 2007, 139-
150.
SÂİB-İ TEBRİZÎ’NİN ŞİİRLERİNDE “HÂB-I BAHÂR” TAMLAMASI  171
Senaî (K162/11)
(Onun için toprak yastıktan başını kaldır; senin ağır uykundan gönüller hafif(aceleci)
olmuştur.)
ز دست بخت گران خواب و کار بیسامان
گرم بود گلهای رازدار خود باشم
Hâfız (G337/5)
(Ağır uykulu bahtımdan, aksayan işimden, olacaksa şikâyetim kendi sırdaşım
olayım.)
گفتم از وادی غفلت قدمی بردارم
کوهم از پای گرانخواب به دامان آویخت
(Gaflet vadisine ayak bastığımı söyledim; eteklerine ağır uykunun ayak bastığı
bir dağım.)
Sâib (Beyit322)
Hâb-ı girân ve girân-hâb şeklinde kullanılan ve sıkıntılı uyku, gaflet
uykusu gibi anlamlara gelen bu tamlama hemen bütün İran şairlerin
tarafından kullanılmıştır. Söz konusu tamlama diğer İran şairlerinde en
çok 5-6 kez geçmekle birlikte Sâib’in şiirlerinde 53 kez, Bîdil’in şiirlerinde
ise 23 kez geçmektedir ki bu sayıların önemli anlamları olmalıdır.
Hâb-ı Bahâr Tamlaması ve Sâib
Hint Üslubunun önemli temsilcilerinden olan Sâib, Türk edebiyatında
da pek çok şairi etkilemiş birisidir. 16. yüzyılda İran’da yaşayan ve şiirlerinin
çoğunu Farsça yazan bu şair, aslen Türk kökenli olup Türkçe şiirler
de kaleme almıştır. Onun Farsça şiirlerinde geçen farklı bir yapı dikkatimizi
çekmektedir. “Hâb-ı bahâr” şeklinde geçen bu yapının, dolayısıyla
diğer İran Sebk-i Hindî şairleri ve Türk Sebk-i Hindî şairlerinde de kullanılmış
olacağı düşüncesi ağırlık kazanmaktadır. Bu tamlama Sâib’in
şiirlerinde 13 yerde geçmektedir. Bu tamlama bazen yanına ilaveler de
172  PROF. DR. ALİ YILDIRIM
almaktadır. Bunlar bahar kelimesinin tavsifleri olan “nev”, “eyyâm”,
“fasl” kelimeleri ve “hâb-ı bahârân”, “bahârân-ı hâbhâ” gibi çoğul yapı-
lar şeklindedir. Ayrıca bu tamlamaya eklenen “şeker” kelimesi dikkat
çekmektedir ki, “şeker-hâb” tamlaması her iki edebiyatta da görülmektedir.
Ferheng-i Ziyâ’da şeker-hâb için, tatlı uyku, ımızgama, seher uykusu
da denir, ifadeleri yer almakta ve örnek olarak şu iki beyit verilmektedir:
نمی شد باز چشمش از شکرخواب
مکر دیدار خود می دید در خواب
انیس
(Gözü tatlı uykudan açılmıyordu. Galiba rüyada kendi yüzünü görüyordu.)
دلکش بیدار چشمش در شکرخواب
ندیده کس چنین بیدار در خواب
جامی
(Gönlü uyanık, gözü tatlı uykuda, böyle uykuda uyanığı kimse görmemiş.)

Burhân-ı Kâtı’da ise sâd-hâb manasınadır. Hâb-ı şekeri ve mahbubun
zanusında olan hâb. Ehl-i keyfin şeker tabir eylediği âlem gibi,
denmektedir. Bu ifadelerden de anlaşıldığına göre şeker-hâb, bizim kültürümüzde
“şekerleme” veya “kestirme” denilen ve gün içinde çoğunlukla
da oturma vaziyetindeki uyunan uyku demektir. Kısa süreli olmakla
birlikte oldukça dinlendirici ve haz verici yönü bulunmaktadır.
Farsça-İngilizce sözlük olan Staingass’ta ise şeker-hâb’ın yanı sıra “hâb-ı
nûşîn”, “hâb-nûşî” ifadeleri geçmekte olup aşağı yukarı aynı anlamlara
gelmektedir.
Hurşîd-i cemâlinden ol ay saldı nikâbın
Subh oldu dur ey baht nedir bunca şeker-hâb (G24/4) Fuzûlî
Gül-bister-i nâz üzre olan mest-i şeker-hâb
SÂİB-İ TEBRİZÎ’NİN ŞİİRLERİNDE “HÂB-I BAHÂR” TAMLAMASI  173
Telhi-i mezâk-ı dil-i bidârı ne bilsün (K4/12 ) Fehîm
Bu tegâfül nedir ey baht gel insâf eyle
Yoksa taklîdin o sermest-i şeker-hâba mıdır (G84/4) Nâilî
“Hâb-ı bahâr” tamlaması Sâib dışında İran edebiyatında sadece
Bîdil’in şiirlerinde 3 kez geçmektedir. Ayrıca tamlama olmamakla birlikte
aynı beyit içinde 9 kez kullanılarak her iki kelime arasındaki bağlantı-
ya göndermede bulunulmuştur. Bunun dışında söz konusu tamlamanın
Türk edebiyatında örneğine hiç tesadüf edilmemiştir. Sâib’in şiirlerinde
13 kez tamlama halinde 8 kez de aynı beyit içerisinde kullanılmıştır.
Kronolojik olarak Sâib (1601-1670)’in Bîdil (1644-1720)’den önce yaşaması
söz konusu olduğu için bu tamlamanın tamamen Sâib’e ait bir kurgu
olduğu anlaşılmaktadır.
Bahar ve uyku kelimelerinin aynı tamlama içinde yer almasının esprisi
ne olabilir, diye düşündüğümüzde, bunun bir yönünün bahar mevsiminin
insanın psikolojisi üzerinde etkileri olmasıdır. Şöyle ki mevsim
geçişleri ve özellikle bahar mevsimi, ağır kış şartlarından sonra insanların
beden ve ruh yapısı üzerinde ani değişiklikler oluşturmaktadır. Söz
konusu durum da insanların üzerinde aşırı bir stres ve yorgunluğa sebep
olmaktadır. Özellikle uyku ritminin bozulmasına bağlı olarak gece ya-
şanan uyku bozuklukları ve gündüz vakti bunu telafi yönünde yapılan
şekerlemeler söz konusudur. Zaten beyitlere akseden durum da bunların
üzerine oturmaktadır. Hâb, uyku anlamının yanı sıra uykuda görülen
rüya anlamına da gelmektedir ki, bazı beyitlerde bu anlamda da kullanılmıştır.
بی طراوت نشود سرو جوانی که تراست
در شکر خواب بهارست خزانی که تراست
صائب
(Senin gençlik servinde solgunluk olmaz; o, sonbahardaki ilkbahar şekerlemesidir.)
174  PROF. DR. ALİ YILDIRIM
غفلت پیریم از عهد جوانی بیش است
خواب ایام بهارم به خزان افتاده است
صائب
( Yaşlılık gafleti içinde çoğu zaman gençlik günlerimi; (Sanki de) son bahar
mevsimine düşmüş bahar uykusu gibi(hatırlarım).)
درین ریاض من آن شبنم گرانجانم
که در خزان به شکر خواب نو بهار روم
صائب
(Bahçemde ben, ağırcanlı bir çiğ tanesiyim; böylece hazanda ilkbahar şekerlemesi
yaparım.)
به بی برگان چنان ای شاخ گل مستانه میخندی
که در خواب بهاران است پنداری خزان تو
صائب
(Ey gül dalı, yapraksız nasıl mestane gülüyorsun; senin hazan tasavvurun bahar
uykusudur.)
در گلشن حسن تو خلل راه ندارد
در خواب بهارست خزانی که تو داری
صائب
(Senin güzellik gülşeninde bozukluk/eksiklik yoktur; senin sahip olduğun sonbahar,
bahar uykusundadır.)
غفلت ارباب دولت را سبب در کار نیست
SÂİB-İ TEBRİZÎ’NİN ŞİİRLERİNDE “HÂB-I BAHÂR” TAMLAMASI  175
در بهاران خوابها مستغنی از افسانه است
صائب
(Devlet erbabının gafleti, iş sebebinden değildir; baharda rüyalar efsanelerden
beslenmiştir/doymuştur.)
از بهار نوجوانی آنچه بر جا مانده است
در بساط من همین خواب گران غفلت است
صائب
(Gençlik zamanından o şey yerli yerinde kalmıştır; benim yaygımdaki,
gaflet uykusunun ağırlığıdır.(
مستی ز خط زیاده شد آن دلنواز را
خط صبح نوبهار بود خواب ناز را
صائب
(O gönül okşayıcı sevgilinin ayva tüylerinin çoğalmasından sarhoşluğu arttı;
(böylece) naz uykusu için ilkbahar sabahının hattı/bulutları oldu.)
فسانه دگران خواب در بغل دارد
به چشم خواب نمک می زند فسانه ما
صائب
(Diğer uyku efsaneleri koltuğundadır(uykudadır); bizim efsanemiz ise uykulu
göze tuz vurur(uyandırır.)
تا پر رنگیست ز خود میکند منقار ما
گرهمهمخمل شودخواببهار اینجاتراست
بیدل
176  PROF. DR. ALİ YILDIRIM
(Bizim gagamız kanat renklerini kendinden yapar; eğer hepsi kuştüyü olursa
bahar uykusu senin içindir.)
رنگ آسایش ندارد نوبهار باغ دهر
شبنماینجا یک سحر در چشم تر خوابید و رفت
بیدل
(Dünya bağı ilkbaharının huzur rengi yoktur; bir sabah vakti çiy tanesi ıslak
gözde uyudu ve gitti.)
SONUÇ
Klasik şairlerimiz üzerinde İran şairlerin etkisi bilinen bir gerçektir.
Hatta işin başından itibaren Klasik şairlerimiz bazen birbirlerini İran
taklitçiliği ile eleştirmişlerdir. Zamanla bu eleştiriler, yerini İran’ın bü-
yük şairleriyle boy ölçüşme söylemlerine bırakmış, hatta bu şairlerden
daha iyi ve ileri olma öğünmelerine kadar götürmüştür. Bunların belli
ölçüde hakikat payı olmakla birlikte sübjektif yargıların da olduğu şüphesizdir.
Özellikle mesnevi yazma geleneğinin öncelikle tercüme şeklinde
olduğu, bunun zamanla kendimize has özellikleri de katarak bir gelişme
sağladığı bilinmektedir.
Bunlara ek olarak bazı üslupların ayrıca ciddi etkilenmelere sebebiyet
verdiği de bilinmektedir. Bu üsluplardan biri de değişik adlandırmalar
yapılsa da daha çok Sebk-i Hindî olarak bilinen üsluptur. Bu edebiyatlar
arasındaki etkileşimleri en iyi takip edebileceğimiz üslup da Hint üslubudur.
Bu üslubun genel özelliklerinin yanı sıra her şaire mahsus kullanım
ve kurguların olduğu da bir gerçektir. Nokta atışı tabir edebileceğimiz
bu yapıların şiirlerde izlerinin sürülmesi etkileşimleri daha bariz bir
şekilde ortaya koyacaktır. Özellikle yeni anlamlar yüklenen ve zincirleme
terkiplerden oluşan yapıların bu konuda işimiz kolaylaştırması söz
konusudur.
Bu yapılardan birisi de “hâb-ı bahâr” tamlamasıdır. Bu tamlamanın
sadece hangi anlam ve etkenlerle kullanıldığı yönü değil, aynı zamanda
hangi şairlerde nasıl kullanıldığı, bunun Türk şiirine yansımalarının ne
biçimde olduğu da önem arz etmektedir. Bahar mevsiminin hususiyetinden
kaynaklanan uyku bozukluğu ve buna bağlı kısa gündüz uykula-
SÂİB-İ TEBRİZÎ’NİN ŞİİRLERİNDE “HÂB-I BAHÂR” TAMLAMASI  177
rını anlatan bu yapı, İran şiirinde sadece Sâib ve Bîdil’de geçmektedir.
Sâib’de daha yoğun geçmesi ve Sâib’in, Bîdil’den önce yaşamasını esas
alırsak, bu tamlamayı ilk olarak Sâib’in kullandığını, Bîdil’in ondan aldı-
ğını söylemek mümkündür. Ancak asıl ilginç olan, bu tamlamayı Türk
şairlerinin hiç birisinin kullanmamasıdır. Bu da şu demek oluyor ki, üsluplar
her ne kadar birbirlerini çoğu konularda etkilese bile her edebiyat
kendi orijinalitesini de ortaya koymaktadır.
KAYNAKÇA
Ahmet Paşa 1992; Ahmet Paşa Divanı (Haz. Prof. Dr. Ali Nihat Tarlan), Akçağ
Yay., Ankara.
Bâkî 1994; Baki Divanı (Haz. Prof. Dr. Sabahattin Küçük), TDK Yay., Ankara.
F.Steingass 1930; Persian-English Dictionary, Scond İmpression, London.
Fehîm-i Kadim 1991; Fehîm-i Kadim, Hayatı, Sanatı, Divanı ve Metnin Bügünkü
Türkçesi, (Haz. Dr. Tahir Üzgör), AKM Yay., Ankara.
Fuzûlî 1995; Fuzûlî Divanı (Haz. Prof. Dr. Ali Nihat Tarlan), Akçağ Yay.,
Ankara.
Mütercim Âsım Efendi 2000; Burhân-ı Kâtı’(Haz. Prof. Dr. Mürsel Öztürk-Dr.
Derya Örs), TDK Yay., Ankara.
Nâilî 1990; Naili Divanı, (Haz. Prof. Dr. Haluk İpekten), Akçağ Yay., Ankara
Şeyh Gâlib 1994; Şeyh Gâlib Divanı (Haz. Prof. Dr. Muhsin Kalkışım), Akçağ
Yay., Ankara.
Şükün, Ziya 1996; Gencine-i Güftâr Ferheng-i Ziyâ, MEB Yay. Ankara
www.Ganjoor.net (24 Kasım 2015).
Yıldırım, Ali (2007); “Siyâh-bahâr” Tamlamasının Bir Üslup Özelliği Olarak
Divan Şiirinde Yer Alması, İlmî Araştırmalar, Sayı 23, 2007, 139-150.

Konular