Divan Şiirinde Mitolojik Karakterler

Divan Şiirinde Mitolojik Karakterler

Cemşîd (Cem)
Efsanevî İran hükümdarıdır. Divan şiirinde genellikle saltanatı döneminde tecelli eden kudreti, şarabı bulan kişi oluşu, bütün cihanı gösterdiğine inanılan efsanevi kadehi, tahtı ve binbir mücevherle süslenmiş parlak tacı ile anılır.divan_edebiyatinda_mitoloji

Örnek:
Murassa câmlarla bir aceb şâhâne meclisdür
Düşinde görmedi Cem böyle işret-hâne-i zîbâ (Bakî)

Dahhak
Cemşîd’i öldürerek İran şahı olmuştur. Dahhak, Şehname’de kötülüğün ve zulmün sembolü olarak anlatılır.

Şehname’de aktarılan efsaneye göre şeytan Dahhak’ı iki omzundan öptüğü için Dahhak’ın her iki omzundan da yılanlar çıkmış, Dahhak tüm çabalarına rağmen bu yılanlardan kurtulamamıştır. Dahhak karakteri, divan şiirinde zalimliğiyle ve omzundan çıkan yılanlarla anlatılır.

Örnek
Nefsef’îsinezahîr olana
Pendbesdür hikâyet-i Dahhâk (Hayâlî)

Efrâsiyâb
Şehname’de İran ülkesinin baş düşmanı olarak anlatılır. Efrasiyab, aslında Turan hükümdarıdır. Divan şiirinde Şehname’deki algıyla ele alınmamıştır. Divan şiirlerinde Efrasiyab, kahramanlık ve güç sembolü olarak anlatılır.

Örnek
Ey Usûlî nevbeti geldü gisâ’at ögüdür
Nice bin Efrâsiyâb’un hırmenin bu âsiyâb (Usulî)

Feridun
Efsaneye göre zalimliğiyle ünlü Dahhak’ı yenerek İran tahtına geçmiştir. Şehname’de Feridun’un hükümranlığının tam beş yüz yıl sürdüğü epik bir anlatımla ele alınmıştır. Feridun, divan divan şiirinde gücün, uzun ömrün ve daimi saltanatın sembolü olarak anlatılır.

Örnek
Bir huzûrum var durur kûyunda olmakdan şehâ
Arz olınsa almazam bana Ferîdûn’un yiri (Bakî)

Gave
Gave aslında bir demircidir. Dahhak’in devrilmesini ve yerine Feridun’un geçmesini sağlayan kişi olarak anlatılır. Dahhak’a baş kaldırmış ve halkı isyana sevk etmiştir. Denilir ki demirci önlüğünü bir bayrak hâline getirmiştir. Feridun tahta çıkana kadar mücadelesini sürdürmüştür. Gave, divan şiiri anlam dünyasında genellikle başkaldırının ve isyanın sembolü olarak anlatılır.

Örnek
Isfahân’da Gâve adlu bir dilîr
Kim anun çen gâline döymez dişîr (Ahmedî)

Nerîmân
Şehnâme’de büyük kahramanlardan biri olarak anlatılan Sâm’ın babası ve aynı zamanda Zâl’in dedesidir. Divan şiirinde kahramanlık sembolü olarak anlatılır.

Sâm
Minuçihr’in büyük savaşçısıdır. Bir ejderhayı tek bir yumrukla öldürdüğü için “Tek vuruşlu Sâm” diye de anılagelmiştir. Sâm da Divan şiirindeki kahramanlık sembollerindendir.

Zâl
Efsaneye göre bütün tüyleri bembeyaz olarak doğmuştur. Bu yüzden uğursuz olduğuna inanılmış, babası Sâm ondan korkmuş ve onu istememiştir.

Daha sonra Zâl efsanevî bir kuş olarak anlatıla-gelen Simurg’un yaşadığı Elbürz Dağı’na bırakılır ve Simurg Zâl’i alıp büyütür. Uğursuz olarak zannedip onu Elbürz Dağı’na bırakan, daha sonra pişman olan Sâm gelip oğlunu dağdan almıştır. Zâl, divan şiirinde çok iyi ok atmasıyla, çok küçük hedefleri çok uzak mesafelerden vurabilmesi yönüyle anlatılır.

Örnek
Gerekse kuvvet-i bâzûdaşâh Behrâm ol
Bu Zâl-i dehri dermen zilüni âhir gûr (Hayâlî)

Rüstem
Zâl’in oğludur. Olağanüstü özelliklere sahip çocuk olarak doğmuştur. Turan’ın büyük hükümdarı Efrasiyâb’ı da dize getirmiş kahraman olarak anlatılır Şehname’ de.

Rüstem Şehname’de esir düşmüş olan Keykavus’u kurtaran kişi olarak da anlatılır.

Heft-hân adı verilen ve kimsenin geçmeye cesaret edemediği tehlikeli yolu geçen iki kişiden biridir. Rüstem karakteriyle birlikte anılan meşhur at ise Rahş’tır. Bütün bunlardan hareketle Rüstem’in divan şiirinde kahramanlık ve güç sembolü olarak anlatıldığını söyleyebiliriz.

Elinden Rüstem ü Efrâsiyâb’un mülkini aldun
Seni medh itmiş olmazlar diyenler Rüstem-i sânî (Nev’î)

İsfendiyar
Rüstem’den sonra Heft-hân adı verilen ve kimsenin geçmeye cesaret edemediği tehlikeli yolu geçen ikinci kişidir.

İsfendiyar, Rüstem’le yaptığı savaşta ölmüştür. Divan şiirinde kahramanlık sembolü olarak anlatılır.

Örnek
Ayş u safâ-yıahd-i Cem ü devr-i câmı gör
Bahs itme rezm-i Rüstem ü İsfendiyâr’dan (Bakî)

Keyhusrev
İmparatorluğunun sınırlarını Hindistan’a kadar genişletmiş bir İran hükümdarıdır. Divan şiirinde güç, kudret ve ihtişamın sembolü olarak anlatılır.

Örnek
Unutdur nâmını Keyhusrev’ün Efrâsiyâb’un
Hem ki kemter kulun zabt eyledi İrân u Turan’ı (G. Mustafa Ali)

Keykubad
Divan şiirinde de daha çok adaletiyle tanınır. Divan edebiyatında daha çok Mercimek Ahmed’in çevirisiyle tanınan “Kabus-name” adlı eserin esas yazarıdır. Kabus-name 11. yüzyıla ait bir metindir. Keykubad, Kabus-name’yi oğluna hitaben yazmıştır.

Örnek
Adlün katında cevr ü sitem dâd-ı Keykubâd
Hışmun yanında lutf u kerem kahr-ı Kahraman (Bakî)

Nûşirevân
Rivayete göre Kisrâ unvanıyla anılan ilk İran hükümdarıdır. Adaletiyle ve Tâk-ı Kisrâ adıyla meşhur olan görkemli sarayıyla ünlüdür.

Sarayına bir çan bağlatıp ve kendisiyle görüşmek isteyenlerin bu çanın zincirini çekerek onu çağırdığı her türlü şikâyetini ve ihtiyacını söylediği rivayet edilir. Özellikle divan şiiri dünyasında sarayı, çanı ve adaleti ile tanınır.

Divan edebiyatı geleneğinin ana kaynaklarından biri de Şehname’dir. Sanatçılar yer yer Şehname’de adı geçen kahramanlar ya da Şehname’de anlatılan kimi olaylar aracılığıyla telmih yapmışlardır. Nuşirevan karakteri divan şiirinde adaletli olma sembolü olarak şairler tarafından beytin anlam dünyasını zenginleştirmek için kullanılmıştır. Sasani hükümdarı olan Nuşirevan, kaynaklarda Nuşirevan-ı âdil şeklinde de geçmektedir.

Hüsrev
Nûşirevân’ın torunudur. Divan edebiyatında “Hüsrev ü Şirin” hikâyesinin erkek kahramanı olarak geçer. Birçok şiirde Husrev-i Pervîz diye anılır. Hus-rev kelime anlamı olarak “sultan” demektir. Divan şiirinde hükümranlık sürdüğü dönem, Şirin’e olan aşkı ve efsanevî iki atı Gülgûn ve Şebdîz’le birlikte anılır.

Yoluna ey hüsrev-i şîrîn-dehen
Dîde mi var kim yaşı gülgûn değil (Hayalî)

Siyâvuş
Rüstem tarafından büyük bir kahraman olarak yetiştirilmiştir. Çok güzel biri olan Siyavuş’a üvey kız kardeşi âşık olmuş fakat Siyavuş bu aşka karşılık vermeyince üvey kız kardeşinin iftirasına uğramıştır. Bu iftira yüzünden yaşadığı toprakları terk etmek zorunda kalan Siyavuş, efsanevi Turan hükümdarı Efrasiyâb’ın yanına giderek onun kızıyla evlenmiştir. Siyavuş bu evliliğin ardından ikinci bir iftiraya uğramış ve buna inanarak hiddetlenen Efrasiyab, Siyavuş’u boğazlatarak öldürmüştür. Siyavuş, divan şiirinde haksız yere öldürme ve iftiraya uğrama motiflerinde sık sık anılır.

Örnek
Ayş ü nûş eyle müdâm olma inen dünyâ-perest
Kanı Dârâ kanı Cem kanı Siyâvuş ey sanem (Zâtî)

Eski Türk Edebiyatı Şiir Dünyasında Kullanılan Diğer Karakterler/Motifler

Bihzâd
Hüseyin Baykara’nın sarayında yetişmiş ressamlardan biridir. Resim sanatındaki marifetiyle ele alınır.

Örnek
Rengîni derev sâf-ı ruhun hâme-i
Bâkî 0l sûreti virmez sanemâ nakşına Bihzâd (Bakî)

Cengiz
Büyük Moğol hükümdarıdır. Asıl adı Timuçin’dir. Divan şiirinde daha çok sahip olduğu topraklarla, saltanat gücüyle ve acımasızlığıyla anlatılır.

Örnek
Ehl-i salîb ü leşker-i Cengîz’den beter
Mülke tasallut eyleyen ol kavm-i cân-şikâr (Nedîm)

Fağfur
Çin hükümdarlarının kullandığı unvanlardan biridir. Ayrıca İskender zamanında yaşamış olan ve Asya coğrafyasının tümüne 62 yıl hükmeden padişahın adıdır.

Örnek
Bir hatâ zanneyleyüp ebrûların çîn eylese
Cân atar dergâhına Fağfûr ile Hâkan gelür (Bakî)

Hülâgû
Moğol hükümdarı Cengiz’in torunudur. İlhanlı Devleti’nin kurucusudur. Divan şiirinde çok kan dökmüş bir padişah olarak anılmıştır.

Örnek
Tahammül mülkini yıkdın Hülâgû Han mısın kâfir
Aman dünyâyı yakdın âteş-i sûzân mısın kâfir

İskender
Kur’ân’da adı geçen Zülkarneyn ile Makedonyalı Büyük İskender, divan şiirinde birbirine karıştırılmış ve genel olarak bu ikisi aynı kişi olarak kabul edilmiştir.

Divan şiirinde “âb-ı hayat”ı (ölümsüzlük suyu) aramak için “zulümât”a gitmesi anlatılır. Zulümat “karanlıklar ülkesi” demektir.

İskender’in Hızır ile olan hikâyesi, dünyayı gösteren aynası (âyîne-i İskender), Ye’cüc ve Me’cüc adı verilen bir kavmin yayılmasını önlemek için yaptırdığı şeddi (sedd-i İskenderî) anlatılır.

Örnek
Sana temlîk eylesün Hak bir yere cem’ eyleyüp
Mülk-i dehri ömr-i Hızr’ı devlet-i İskender’i (Nedîm)

Nergis
nergisBir perinin çocuğudur ve çok yakışıklı olduğu için peri kızların hayranlık duyduğu biri olarak anlatılır. “Eko” ismindeki peri kızının aşkını karşılıksız bıraktığı için bedduaya uğramış ve bir gün ırmak kenarında su içerken suya yansıyan kendi gölgesine büyük bir hayranlık duymuş ve kendini kaybederek ırmağa düşmüş, boğulmuştur.

Nergis, divan şiirinde bir çiçek adı olarak kullanılmasının yanı sıra ve kendini beğenmişliğin sembolü olarak anlatılır.

Örnek
Gül hasretinle yollara dutsun kulağını
Nergis gibi kıyâmete dek çeksün intizâr (Bakî)

Anka
ankaAdı olan kendisi olmayan efsanevi bir kuştur. Ankanın diğer adı sîmurgdur. Efsaneye göre bu kuş, Kaf Dağı’nda yaşamaktadır, çok yükseklerden uçmakta ve hiçbir zaman yere konmamaktadır. Ankanın üzerinde otuzdan fazla değişik renkte ve biçimde tüy bulumaktadır. Anka divan şiirinde daha çok “kanâ’at” ve “istiğnâ” sembolü olarak ele alınır.

Örnek
Kanâ’at eyledi anka-yı Kaf-ı şöhrete vâsıl
Kişi mümtâz olur elbette dâ’im uzlet etdikçe (Fehîm)

Hümâ
Hüma da anka gibi efsanevi bir kuştur ve hep kemikle beslenmesi yönüyle anlatılır. Efsaneye göre hümanın gölgesi kimin üstüne düşerse o kişinin bahtı açılır hatta hatta padişah olurmuş. “Devlet kuşu” olarak tanımlanır.

Örnek
Cîfe-i dünyâya çok meylitmedüm herkes gibi
Bir hümâ-tab’am gıdâ besdür bana bir üstühân (Fuzulî)

Eski Türk Edebiyatı Şiir Dünyasında Bazı Önemli Kavramların/Terimlerin Karşılıkları

Aşk: İlahi aşk, kulun Allah’a olan sevgisi.
Aşık: Allah’a erişmek isteyen.
Ma’şuk: Sevilen. Allah.
Hüsn: Güzellik. Allah’ın cemal ve kemal sıfatlarının tamamı.
Kemal: Olgunluğa erişme. Allah aşkı ile coşkun bir hâle gelme.
İşve: İlahi cezbe.
Vefa: Bağlılık. Allah’ın yardımı.
Cefa: Eziyet. Allah yolundaki kişinin kalbinin karalığı.
Naz: Kalbe kuvvet vermek.
Tir-i gamze: Gamze oku. Amel ve ibadetleri geri çevirmek.
Aşina: Allah’a yaklaşma.
Kamet: Boy. Kulluğa layık olma.
Türre, zülf, giysu, muy: Saç. Allah’ın birlik sıfatı.
Ebru: Kaş. Allah’ın birliği.
Mahru: Ay yüzlü. Allah’ın tecelli nurlarının belirmesi.
Ruh: Yanak. Allah’ın tecelli nurlarının belirmesi.
Hal-i siyah: Kara ben. Gayb (bilinmezlik) alemi.
Leb: Dudak. Söz, vahdet.
Zeban-ı Şirin: Tatlı dil. Allah’ın emri.
Dehan: Diş, dudak. Allah’ın izni ile dile gelip konuşma.
Çah-ı zenah: Çene çukuru. Allah alemini görme sırlarının zorluğu.
Meclis-i işret: Eğlence meclisi. İlahi yakınlıktaki lezzet.
Ays u işret: İçkili eğlence. Allah ile olan yakınlığın devamı.
Şarap: İlahi aşk.
Humhane: Meyhane. Tekke veya aşıkın kalbi.
Kase, kadeh, cam: Kadeh. Aşıkın kalbi.
Saki: İçki sunan. Doğru yolu gösteren, mürşid.
Harabat: Meyhane, aşığın kalbi veya tekke.
Ehl-i harabat: Meyhane sakinleri. Dervişler.
Pir-i mugan: İçkicilerin en büyüğü, ulusu. Şeyh.
Şem: Mum. İlahi nur.
Kafir: Allah’tan gaflet içinde olma.
Tersa: Put. İnce manalar ve ilahi gerçek.
Deyr: Kilise. Yüce insanlar alemi.
Kabe: Vuslat makamı.
Bahar: İnsanda melek özelliklerinin başlaması.
Gülzar, bustan: gül bahçesi. Açıklık ve gönlün şenlenmesi.
Ebr: Bulut. Utanma.
Ab-ı revan: Akarsu. Allah yolcusunun gönlündeki daimi ferahlık.
Nesim: Rüzgar, yel. Sürekli feyz ve yardım.
Buse: Öpücük. Gerçekleri kabul yetenekli olma.
Fakr: Fakirlik. Allah’tan başkasına ihtiyaç duymamak.
Hab: Uyku. Gaflet ve az ibadetle aşktan yoksun kalma hâli.
Gevher: Cevher. Manalar. Sırlar.
Çevgan: Mızrak. Allah’ın takdiri.
Guy: Allah’ın takdirine boyun eğmek.
Mehtab: Allah’ın güzellik ve sevgisinin ortaya çıkışı.

Konular