DEFTERDAR SEYFİ ÇELEBİ TÜRKİSTAN VE UZAK DOĞU SEYAHATNAMESİ,

OÜSBAD
MART 2016
Hakan KURT, (s.348-352)
348
KİTAP DEĞERLENDİRMESİ
Serkan ACAR, DEFTERDAR SEYFİ ÇELEBİ TÜRKİSTAN VE UZAK DOĞU
SEYAHATNAMESİ, Selenge Yayınları, İstanbul 2014, 158 Sayfa.
Hakan KURT
Serkan Acar tarafından yayına hazırlanıp notlandırılan kitap, Önsöz (s. 9-10)
ardından Defterdar Seyfi Çelebi ve Eserine Dair (s. 11-20),Türkistan ve Uzak Doğu
Seyahatnamesi (s.21-89), Bibliyografya (s. 90-100),Osmanlıca Metin (s. 101-153) ve
Karma Dizin (s. 155-158) başlıkları altında beş bölümden oluşmaktadır.
Yazar “Önsöz”de (s. 9-10) Türk Dünyası kavramının coğrafi anlamına kısaca
değinmiştir. Acar, Anadolu, Türkistan, İran, Kuzey Hindistan, Afganistan, Kuzey Irak,
Balkanlar, Kafkaslar, Tataristan, Kırım ve Kıbrıs gibi pek çok bölgenin coğrafi olarak
Türk Dünyası sınırları içinde olduğunu söylemektedir. Ayrıca edisyon kritiği daha
önce Joseph Matuz tarafından yapılan Seyfi Çelebi Seyahatnamesi’nin bu kavramın
kökenine dair bilgi veren ciddi bir çalışma olduğunu belirtmiştir.
Kitabın ikinci bölümünde (s. 11-20) Acar, Türk Dünyası ile ilgili
seyahatnameler, Kanun-i Sultan Süleyman’ın saltanat devri ile ardından gelen
dönemde ortaya konulan Türkistan ile ilgili bazı seyahatname örnekleri, Defterdar
Seyfi Çelebi’nin eseri ve bu eser hakkında yapılan çalışmalarla ilgili bilgiler
vermektedir.
Kanuni devrinin Türk Dünyası için adeta bir asr-ı saadet devri olduğunu
söyleyen (s.11)Acar’a göre Türk Dünyası içinde hüküm süren devletlerin her birinin
ayrı birer karakteri olduğu gibi teşkilatlanmaları da birbirinden farklıdır. Acar,
ilerleyen sayfalarda kısaca bahsettiği bu ve ardından gelen dönemlere ait
seyahatnamelerin Türkistan coğrafyasında kurulan Türk devletlerinin ve diğer
kavimlerin kurdukları ticari ve siyasi ilişkiler sonucunda elçiler veya sadece uhrevi
amaçla seyahat eden dervişler tarafından kaleme alındığını söylemektedir. Nikolas
Vatin’den alıntı yaparak “Dervişler gönüllü gezginlerdi” demektedir (s. 12). Bu
seyahatnamelerin yazımında sadece yolculuk notları değil yazılı ve sözlü

 Doktora Öğrencisi, Ordu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı,
hakankurt5206@gmail.com
SOBİAD
MART 2016
KİTAP DEĞERLENDİRMESİ
Defterdar Seyfi Çelebi Türkistan Ve Uzak Doğu Seyahatnamesi, Serkan ACAR (s.348-352)
349
kaynaklardan elde edilen bilgilerin de kullanıldığını belirtmektedir. Yazılı ve sözlü
kaynakların kullanıldığı seyahatnamelerin ilk örneklerinin Türkistan, Çin ve
Hindistan’a yapılan seyahatlerle ilgili olduğunu ve Fars dilinde kaleme alındığını
söylemektedir. Acar, Türkler tarafından bu türde yazılan ilk eserin Hoca Gıyaseddin
Nakkaş’a ait “Sefernâme-i Çin”adlı eser olduğunu (s. 12); “Sefernâme-i Çin” adlı
eserin daha sonra Damat İbrahim Paşa’nın isteği üzerine Çelebizade Âsım tarafından
“Âcaibü’l-Letâif” başlığıyla Türkçe’ye tercüme edildiğini söylemektedir (s. 11,12).
Osmanlı seyyahlarından Ali Ekber’in Çin’e yaptığı yolculuğu anlatan
“Hıtayname” adlı eserde Farsça yazılan eserlerden bir örnektir. Çin ile ilgili değerli
bilgilerin bulunduğu bu eser önce Yavuz Sultan Selim’e daha sonra Kanuni Sultan
Süleyman’a sunulmuştur. Ali Ekber’in, Hoca Gıyaseddin Nakkaş’ın gezi notlarından
da istifade ederek oluşturduğu bu eser Sultan III. Murad zamanında “Kanunnâme-i Çin
ve Hıtay” adıyla Türkçe’ye çevrilmiştir. Aynı devirde yazılan Defterdar Seyfi
Çelebi’nin seyahatnamesi Türkistan, Uzak Doğu, Hindistan ve İran’ın durumunu
anlatan; türüne az rastlanan bir “tarihi coğrafya” eseridir (s.13,14). Orijinal adı “Kitâb-
ı Tevârih-i Pâdişâhân-ı Vilâyet-i Hind ve Hıtây ve Keşmîr ve Vilâyet-i ‘Acem ve
Kâşkar ve Kâlmâk ve Çîn ve Sâ’ir Pâdişâhân-ı Pîşîn ez Evlâd-ı Çengîz Hân ve Hâkân
ve Fağfûr ve Pâdişâhân-ı Hindûstân der Zamân-ı SultânMurâdibnSultânSelîm Hân
minTe’lifât-ı DefterdârSeyfîÇelebî el-Merhûm fi Sene 990 Târihinde” olan Seyfi
Çelebi Seyahatnâmesi’nin iki nüshası bulunmaktadır. Mevcut nüshaların birisi
“Leiden Üniversitesi Kütüphanesi No. 917/1” numarada diğeri ise Paris’te
“BibliothéqueNational, SupplementTurc, 1136” numarada bulunmaktadır (s.
13).Acar,ChristineWoodhead’den alıntı yaparak yukarıda bahsedilen bu uzun başlıklı
ismin eserin Leiden nüshasına yazarın ölümünden sonra ilave olunduğunu
söylemektedir (s.14).
Seyfi Çelebi’nin seyahatnamesi ile ilgili akademik çevrelerde ki ilk takipçilerin
Fransa’dan Charles Schefer, Rusya’dan V.V. Barthold ve Türkiye’den Zeki Velidi
Togan olduğunu söyleyen Acar; bu isimlerden alıntılar yaparak söz konusu eserin
önemini ifade etmeye çalışmıştır. Zeki Velidi Togan’ın İslam Ansiklopedisi için
kaleme aldığı “Ali Ekber” maddesinde Seyfi Çelebi’den bahsettiğini belirtmektedir.
Seyfi Çelebi’nin eseriyle ilgili en kapsamlı çalışmanın Seyfi Çelebi’nin eserinin
OÜSBAD
MART 2016
Hakan KURT, (s.348-352)
350
günümüze ulaşan iki nüshasının mukayese edildiği, tenkidinin yapıldığı ve
transkripsiyonunun verildiği Joseph Matuz’a ait çalışma olduğunu söylemektedir.
Joseph Matuz’a ait olan bu çalışma doktora tezi olarak çalışılmış ve sonrasında
kitaplaştırılmıştır. Matuz tarafından neşredilen eserin V. L. Ménage tarafından yanlış
okumalar, eserin tarihi, müellif ve kaynakları ile ilgili tenkidinin yapıldığını
söylemektedir. V.L. Ménage Dr. Matuz’un haddinden fazla mütereddit davrandığını
ve Seyfi’nin eserinde bir Osmanlı yazarından beklenmeyecek bir dil ve üslup olduğunu
söylemektedir (s. 15). J. Stewart-Robinson’un da Matuz’un yaptığı çalışmada ki
hatalarla ilgili tespitleri olduğunu; kitapta belirtilen bazı hususlar ve bir unvan dışında
eserin derleyicisi hakkında hiçbir şeyin bilinmediğini söylemektedir. J. StewartRobinson’unSeyfi
Çelebi’nin bu eserinin Osmanlı tarihine ışık tutmayacağı şeklinde
eleştirilerinden bahsetmektedir. Bununla birlikte J. Stewart-Robinson Matuz’un bu
eseri ilim dünyasına kazandırmasının takdire şayan olduğunu söylemektedir. Acar
yapılan bu eleştirilere kendisi de haklılık payı vermektedir (s. 15,16). Ancak Seyfi
Çelebi’ye ait bu eserin anadili Türkçe olmayan bir akademisyen tarafından ilim
dünyasına kazandırılmasının takdire şayan olduğunu ve Türkiye’de hiçbir Osmanlı
tarihçisinin ilgisini çekmediğini söylemektedir (s. 17).
Acar; Matuz’un çalışması ve bu çalışmanın tenkitleri ile ilgili bilgiler verdikten
sonra Seyfi Çelebi’nin kim olduğu ve eseri ile ilgili bazı özet bilgiler sunmaktadır.
Bunlardan birisinin Encyclopedia of Islam’a “Seyfi” maddesini yazan Christine
Woodhead’e ait olduğunu belirtmektedir. Woodhead Seyfi Çelebi’nin eserinin
başlığında ki tarihin telif tarihi ile uymadığını; bu durumun eseri el yazmasıyla kopya
eden kişinin hatası olduğunu söylemektedir (s. 17). Franz Babinger’in “Osmanlı Tarih
Yazarları ve Eserleri” adlı eserinden yola çıkarak Seyfi Çelebi ve Seyfullah Çelebi’nin
farklı kişiler olduğunu belirtmektedir (s. 17). Woodhead Âşık Çelebi ve Kınalızâde
Hasan Çelebi’ye göre Seyfullah Seyfi Çelebi’nin mükemmel bir nesir yazarı olduğunu
ancak Seyfi’nin eserinin ise günlük bir dille yazıldığını ve bundan dolayı bahsi geçen
iki müellifin aynı kişiler olmasının mümkün olmadığını; Seyfi’nin defterdar olduğuna
ilişkin kayıtların da şüpheli olduğunu bildirmektedir (s. 17,18). Woodhead; Seyfi’nin
bizzat seyahat ettiğine dair bir kanıtın bulunmadığını (s. 18) ve Seyfi Çelebi’nin
eserinin Osmanlı müellifleri tarafından kaynak olarak kullanılmadığını ayrıca Charles
Schefer ve V. V. Barthold tarafından dikkat çekilene kadar meçhul kaldığından
SOBİAD
MART 2016
KİTAP DEĞERLENDİRMESİ
Defterdar Seyfi Çelebi Türkistan Ve Uzak Doğu Seyahatnamesi, Serkan ACAR (s.348-352)
351
bahsetmektedir (s. 18). Ardından Mahmut Ak’ın; Seyfi Çelebi’nin mesleğinin İranlı
veya Buharalı bir tacirin kitap muhafızlığı olduğunu; Seyfi Çelebi’nin coğrafyacıdan
çok bir tarihçi olduğunun anlaşıldığını; eserinde eksiklikler olduğunu ve Seyfi
Çelebi’nin eserinin kitabi kaynaklardan da yararlandığını belirttiği görüşlerini değerli
bulmuştur (s. 18).
Seyfi Çelebi seyahatnâmesi ile ilgili çalışmalar konusunda ve eserin içeriği
hakkında bunları belirten Acar; kendi yorumlarına geçerek; Seyfi Çelebi’nin kim
olduğunun; mesleğinin ve ölüm tarihinin; bu seyahati gerçekleştirip
gerçekleştirmediğinin; Matuz, Woodhead ve Mahmut Ak’ın verdiği bilgiler ışığında
değerlendirildiğinde belirsiz olduğunu söylemektedir. Ancak V.L. Ménage tarafından
söylenen Seyfi Çelebi’nin Safevi tebaası olduğunun da gerçek dışı olduğunu
belirtmektedir (s. 19).
Acar, Seyfi Çelebi’nin eserinin seyahatname tadında bir tarihi coğrafya kitabı
olduğunu; Seyfi Çelebi’nin eserinde sadece giriş bölümünde yer alan tarihle ilgili
sözlerinden dolayı kendi eserini tarih kitabı olarak adlandırdığını belirtmektedir.
Ancak bu eleştiriyle birlikte Acar, Seyfi Çelebi’nin eserinin Osmanlılarda gelişmiş
şekilde Türkistan ve Türk Dünyası algısının olduğunu gösterdiğini ve Osmanlı
kütüphanelerinde Türk Dünyası’na katkı sağlayacak birçok eserin var olduğunu ima
ettiğini söylemektedir (s. 19,20). Bu düşüncesine de Cemal Kafadar’ın Seyfi Çelebi
ile ilgili yaptığı “ Seyfi Çelebi gibi yazarların eserleriyle Osmanlı’nın komşu
dünyalardan haberdar olmak için çaba sarf ettiği” şeklinde ki tespiti ile açıklık
kazandırmaktadır (s. 19). Bir diğer eleştiri olarak Osmanlı’nın romantizmden realizme
geçemediği bir dönemde yazıldığını söylediği Seyfi Çelebi’nin seyahatnamesinde,
Karadeniz’in kuzeyi ile ilgili tek bir kelime etmediğini de söylemektedir (s. 20).
Osmanlı XVI. asırlarında Türk Dünyası ile ilgili pek fazla bilginin olmadığı;
Osmanlı’nın Türkistan ile ilgilenmediği ve sadece çıkarları doğrultusunda Türkistan
bölgesiyle ilişkiler kurduğu gibi düşünceler bulunmaktadır. Tanıtmaya çalışılan
Serkan Acar’ın Defterdar Seyfi Çelebi Türkistan ve Uzak Doğu Seyahatnamesi adlı
kitabı aynı dönemlerde Türkistan ve Uzak Doğu ile ilgili yazılan Seyfi Çelebi’nin
seyahatnamesini tanıtması ve yorumlaması açısından oldukça ilgi çekicidir. Ancak
seyahatnamenin gerçek sahibi ve yazmış oldukları ile ilgili, tespitleri ile ilgili veya
OÜSBAD
MART 2016
Hakan KURT, (s.348-352)
352
seyahatnamesinde dikkati çeken unsurlarla ilgili bilgiye sahip olunamaması da ayrıca
dikkati çekmektedir.

Konular