MOLLA CÂMÎ’NİN AKÂİT RİSALESİ ve TÜRKÇE MANZÛM BİR TERCÜMESİ*
Selçuk Üniversitesi/Seljuk University
Edebiyat Fakültesi Dergisi/Journal of Faculty of Letters
Yıl/ Year: 2011, Sayı/Number: 26, Sayfa/Page: 1-8
Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
ahsevgi33@gmail.com
Özet
İranlı âlim, şair ve mutasavvıf Molla Câmî'nin (1414-1492) Klâsik Türk
Edebiyatına tesiri sanılandan çok daha fazla ve dâimî olmuştur. Câmî, özellikle din
ve tasavvuf konularında klâsik şairlerimiz tarafından üstat kabul edilmiş ve eserleri
defalarca Türkçeye tercüme edilmiştir. Biz bu bildirimizde Molla Câmî'nin 225
beyitlik “Mir’âtü'l-Akâid” adlı eserini kısaca tanıtarak Duhanîzâde (16. asır)
tarafından yapılan Türkçe manzum bir tercümesi üzerinde duracağız…
Anahtar Kelimeler: Molla Câmî, Klâsik Türk Edebiyatı, Duhanîzâde,
Mir’âtü'l-akâit, tercüme.
MOLLA CÂMÎ’S “MIR’ATUL AKAIT” AND A TRANSLATION OF
IT INTO TURKISH
Abstract
The influence of Iranian scholar, poet and mystic Molla Câmî (1414-1492)
on Turkish Classical Turkish Literature has been far more than it is commonly
assumed. Câmî has been recognized by our classical poets as a master ,
particularly in the fields of religion and mysticism and his works have been
translated into Turkish many times. In this paper, we will not only provide brief
information about his work entitled “Mir’âtü'l-Akâid”, or The Mirror of Religious
Doctrine, which is composed of of 225 couplets but also discuss a translation of it
into Turkish in the verse form by Duhanîzâde - 16th century…
Key Words: Molla Câmî, Classical Turkish Literature, Duhanîzâde, Mir’âtü'lakâit,
translation.
__________
*Bu metin, 01-03 Temmuz 2011 tarihlerinde Antalya’da yapılan VII. Klâsik Türk Edebiyatı
Sempozyumu’nda sunulmuştur.
__________________________________________________ 2 _______ Ahmet SEVGİ
GİRİŞ
İranlı âlim, şair ve mutasavvıf Molla Câmî’nin (1414-1492) Klâsik Türk
Edebiyatı’na tesiri sanılandan çok daha fazla ve dâimî olmuştur. Câmî, özellikle
din ve tasavvuf konularında klâsik şairlerimiz tarafından üstat kabul edilmiş ve
eserleri defalarca Türkçeye tercüme edilmiştir.1
Biz bu bildirimizde Molla Câmî’nin
225 beyitlik “Mir’âtü'l-Akâ’id” adlı eserini kısaca tanıtarak Duhânî-zâde lakaplı
Mehmet oğlu Ali tarafından yapılan Türkçe manzum bir tercümesi üzerinde
duracağız…
Öncelikle belirtelim ki Molla Câmî ile ilgili kaynaklarda Câmî’nin eserleri
arasında “Mir’âtü'l-Akâid” müstakil bir eser olarak zikredilmez. Kütüphanelerde
“Mir’âtü'l-Akâid” ismiyle rastlanan bu Farsça manzum eserin metninde yazarının
ismi geçmediği için risâlenin kime âit olduğu konusunda bazı tereddütler ortaya
çıkmıştır. Mesela “İstanbul Kütüphanelerinde Farsça Manzum Eserler” adlı
katalogda Ahmet Ateş “Mir’âtü'l-Akâid” hakkında şunları söyler:
“Nüshada yazarının adı bulunmayan bu mesnevî şeklindeki eser,
sünnet ehli görüşüne göre, Müslümanlığın bütün inançlarını anlatır.
Eser el-işâre adı verilen bölümlere ayrılmıştır, her bölümde bir
inanç konusu anlatılmaktadır. Eserin yazarına gelince, birçok
nüshalarda (bk. Mesela Rieu, I, 827a
; IO, 1, nr. 1381) eser Câmî’ye
isnat edilmiştir. Fakat Câmî’nin Külliyât’ının güvenilir nüshalarında
bulunmayan bu eserin üslûp bakımından da Câmî’ye âit olması
kolayca iddia edilemez. Bununla beraber yazar olarak başka bir şair
göstermek mümkün olmadığından, bunun şimdilik Câmî’nin eseri
gibi kabul edilmesi yerinde olacaktır.”2
“Mir’âtü'l-Akâid”in yazarı hakkında bu tip tereddütler olmakla beraber söz
konusu risâle, Câmî’nin mesnevîlerinin toplandığı “Heft-evreng” adlı külliyâtın
birinci kitabı olan “Silsiletü'z-Zeheb” içinde “Âgâz-ı İ‘tikâd-nâme” başlığı altında
yer alır.3
Ayrıca eser, 1964’te Tâhiru'l-Mevlevî (1877-1951) tarafından nesren
tercüme edilmiştir.4
__________
1
Bu arada 16. yüzyıl Divan şairlerimizden Lâmi‘î’nin (1472-1532), Molla Câmî’nin eserlerini tercüme
etmesi ve onun hayat felsefesini benimsemiş olmasından dolayı “Câmî-i Rûm” unvanıyla anıldığını
belirtelim.
2
Ahmet Ateş, İstanbul Kütüphanelerinde Farsça Manzûm Eserler (Üniversite ve Nuruosmaniye
Kütüphaneleri), MEB Yayınları, İst. 1968, s. 423.
3Abdurrahman Câmî, Mesnevî-i Heft-evreng (nşr. Murtazâ-Müderris-i Gîlânî), Tahran 1337, s. 170-
183.
4
Bk., Mevlânâ Molla Câmî, Mir’âtü'l-Akâ’id (Tercüme Eden: Müderris Tâhiru'l-Mevlevî) İst. 1964.
Molla Câmî’nin Akâit Risalesi ve Türkçe Manzûm Bir Tercümesi ______________________ 3
MİR’ÂTÜ'L-AKÂ’İD
“Heft-evreng”de yer aldığı şekliyle “Mir’âtü'l-Akâid” (İ‘tikâd-nâme) 225
beyittir ve mesnevî nazım şekliyle yazılmıştır.
Vezni:“Fe‘ilâtün/mefâ‘ilün/fe‘ilün”dür.
بعد حمد خدا و نعت رسول بشنو اين نکته را بسمع قبول :Baş
(s. 170)
ديدار حق اجل نعم و به انتھی الک"م و تم :Son
(s. 182)
Molla Câmî bu küçük risalesinde âkıl ve bâliğ her Müslüman için inanılması
farz olan Allah’ın varlığı, birliği, zâtî ve sübûtî sıfatları, melekler, kitaplar,
Peygamberler, âhiret günü, kader, miraç, mûcize, kerâmet, kabir, sûr, mizan, sırât,
ve cennetin dereceleri hakkında kısa kısa bilgiler vermektedir.
TERCÜME-İ MİR’ÂTÜ'L-AKÂİD
Bildirimizin esas konusunu teşkil eden Mir’âtü'l-Akâid Tercümesi,
Süleymaniye Ktp. Esad Efendi Bölümü, 2725 numarada kayıtlıdır.5
. الحمد بعد بسم الله مالك الملك 'اله سواه :Baş
(v. 133b
)
ھاتف غيب ديدی تاريخن ھذه زبدۀ عقايد دين:Son
(v. 173b
)
Eserin müellifi ise; mütercimin kendi ifadesiyle:
“Lakab ile Duhânî-zâde velî
İsmi ile Mehemmed oglı Ali”dir. (v. 139b
)
Kaynaklarda Duhânî-zâdelerden Mehmet oğlu Ali adlı bir şaire
rastlanmamaktadır. Yalnız, Âşık Çelebi Tezkiresi’nde adı Ahmet olan “Duhânî”
mahlaslı bir şairden söz ediliyor.6
Muhtemelen Ali Çelebi, Duhânî’nin oğlu veya
torunlarından biridir.
__________
5
Eserin kısa bir tavsîfi için bk. Numan Külekçi, Mesnevî Edebiyatı Antolojisi, Aktif Yayınları, c. 1,
Erzurum 1999, s. 236-241.
6DUĀNĪ Nāmı Amed’dür. uloġullarındandur. Kīmyāgerlik töhmetiyle müttehem olduġı ecilden
Efşāncī-i merūm ve ara Bālī-zāde odasına varup dūd-ı āteş gördükçe senüñ ma la
uñ u ānī olsun
dimişler. Sulān Meemmed evā irinde diyār-ı ‘Acem’e varup ta
īl-i ‘ilm idüp Sulān Bāyezīd
evā’ilinde geldükde babası silādār olduġı tarīb ile yigirmi aça ile silādār idüp Sulān Selīm-i merūm
silādārlar kātibi idüp Diyārbekr’i feth itdükde beglerbegiligi apusın apayu Bıyılı Meemmed
Paşa’ya virüp Du ānī’yi defterdār eylemişler.
__________________________________________________ 4 _______ Ahmet SEVGİ
“Mir’âtü'l-Akâid” metninin tercümesinden önce mesnevîlerde genellikle
bulunan tevhit (9 beyit), münâcât (14 beyit), na‘t (31 beyit), pâdişâhı medih
(17 beyit), Vezir Mehmet Paşa’ya övgü (16 beyit) ve sebeb-i te’lif (52 beyit)
bölümleri yer alır. Daha sonra:
“Akâ’id-nâme-i Manzûme Ez-musannefât-ı Allâme Hümâmî
Hazret-i Mevlânâ Câmî Kaddese'llâhü sırrahu's-sâmî”
başlığı altında bölüm bölüm önce Farsça metinler, müteâkiben de Türkçe
tercümeleri verilmektedir. Tercüme hakkında fikir vermesi bakımından bir numûne
sunuyoruz:
اشارت بکتابھای حق سبحانه و تعالی
ھست حق را کتابھا بسيار کشته نازل برانبيای کبار
صد و چارست در خبر مشھور ليكن آنرا بر آن مدان محصور
ھر کتابی که کرده حق انزال باش مؤمن بآن علی ا'جمال
ھمچو تورات آن کتاب کريم بر کليم و صحف بر ابراھيم
ديکر انجيل کامدست فزود بر مسيح و زبور برداود
جامع اين چھار قرآنست که محمد مبلغ آنست
معنی و لفظ او بود معجز نايد از خلق مثل آن ھرکز
فصحای عرب اکر بتمام سحر و رزتد در ادای ک"م
عاجز آيند قاصر و مضطر يکسر از مثل سورۀ اقصر
ENDER KİTĀBHĀ-YI RABBĀNĪ
Enbiyāya gelen kitāblara
İ‘tikâd eyleñ ol itāblara
Gerçi oldı aberde ol
ad u çār
Anları a
r eyleme zinhār
Her kitābı ki ıldı ak inzāl
Aña īmān getür ‘ale'l-icmāl
Biri Tevrātdur getürdi Kelīm
(Bk., Âşık Çelebi, Meşâ‘iru'ş-Şu‘arâ, (Hazırlayan: Prof. Dr. Filiz Kılıç), İstanbul Araştırmaları Enstitüsü
Yayınları, c. 1, İst. 2010, s. 512-513.
Molla Câmî’nin Akâit Risalesi ve Türkçe Manzûm Bir Tercümesi ______________________ 5
Birisi oldı
uuf-ı İbrāhīm
Birinüñ da ı ismidür İncīl
Oldı Īsāya ol da ı tenzīl
Birisi od Zebūrdur kāmil
Oldı Dāvūda adan ol nāzil
Anlaruñ oldı cāmi‘i ur’ān
ak abībine nāzil oldı ‘ayān
Lafı vü ma‘nīsi amu mu‘ciz
‘Ulemā anda āsır u ‘āciz. (v. 158b
)
Ayrıca eserin sonunda “Nükte-i Pür-tasarruf Der-sırr-ı Tasavvuf”
başlığıyla bir dörtlük, 5 beyitlik mahlassız bir gazel, “Tahkîk Der-nezd-i Ashâb-ı
Tedkîk” başlığıyla 13 beyitlik duâ ve “hâtime”den sonra “Târîh-i Tercüme” adı
altında iki dörtlük bulunmaktadır. Buna göre Ali Çelebi’nin bu risalesi Farsça
metin dâhil yaklaşık 627 beyittir. Ve bunun 401 beyti Ali Çelebi’ye âittir, yani
Türkçe’dir.
Duhânî-zâde, risâlesinin sebeb-i telif kısmında Arapça’da Ömer Nesefî’nin,
Farsça’da da Molla Câmî’nin İslâm akâidine dâir eserleri bulunduğunu ancak,
Türkçede böyle bir eser olmadığını, bu sebeple Câmî’nin söz konusu risalesini
Türkçeye tercüme ettiğini şöyle dile getirir:
‘Ulemāya afī degül bu aber
āhir olur mü’eirinden eer
Fużalā-yı ‘iām-ı evvelden
‘Ulemā-yı kirâm-ı ekmelden
āhib-i ūb-meheb-i anefī
Şey -i İslām ‘Ömeru'n-Nesefī
Ehl-i dīn-i mübīn ‘aāyidini
Cem‘ ü ebt eylemiş fevāyidini
………..
Vāıf-ı sırr-ı ġayb olan Mevlānā
__________________________________________________ 6 _______ Ahmet SEVGİ
ażret-i Cāmī efalu'l-fualā
Fārisī nam eylemiş anı
Şer ılmış rüsūm-ı īmānı
ûb derc eylemiş kavā‘idini
ar u redd eylemiş zevā’idini
Ol iki cāmi‘-i kelām u maāl
‘Arabī Fārisī kitāb-ı kemāl
Birisi nūr-ba ş-ı
ınf-ı ‘Arab
‘Acemüñ ba‘żına biri meheb
Nev‘-i insānda şöhre-i āfā
Türk
ınfı iken ‘ale'l-ılā
almış ortada Türkī dil metrūk
Lāzım oldı k'ola o yol meslūk
…………
āır-ı fâtıra uūr itdi
Türkīye tercüme mürūr itdi
Anı Türkīye tercüme itmek
Ben da ı bir eer oyup gitmek… (v. 138b
-140a
)
Ali Çelebi, eserinin bitişine iki tarih düşürmüştür:
TÂRÎH-İ TERCÜME
Çünki bu mecma‘-ı fevāyiddür
Ehl-i İslāma nef‘i ‘ā’iddür
Her ki
orarsa ism ü tārī in
Nāmına zübdetü'l-‘aâyiddür.
زبدة العقايد در
979
Molla Câmî’nin Akâit Risalesi ve Türkçe Manzûm Bir Tercümesi ______________________ 7
TÂRÎH-İ DÎGER
Ol ki ola şerī‘at içre emīn
Gördigünde ider buña tasîn
Hâtif-i ġayb didi tārīhin
Hâihī zübde-i ‘aāyid-i dīn.
ھذه زبدۀ عقايد دين
979
Görüldüğü gibi her iki tarihin altında da rakamla 979/1571 tarihi yazılmış
ve harflerin rakam olarak karşılığı da budur. Ancak, bize tarihte bir hata var gibi
görünüyor. Çünkü eser Sultan Murat ve vezir Mehmet Paşa adına yazılmıştır:
DER-DU‘Â VÜ SENÂ-YI GÜZÎN
…….
Şāh-ı fer unde-fer uceste-fi‘āl
ūb- ū ūb-rū vü ūb- ı
āl
ıll-ı a pādişāh-ı mülk-ārāy
Şāh-ı ‘ālī-tebār u ‘ālī-rāy
Ya‘ni Sulān Murād āle baāh
Pādişāh-ı cihān ıll-ı İlāh… (v. 137a
)
MEDH-İ PAŞA-YI MERHAMET-ÂYÎN
…….
ılmış āyīne gibi anı udā
Muhir-i ma‘nī
afā vü se ā
İsm-i sāmīsini meemmed idüp
Lüf u isānını ser-āmed idüp… (v. 138a
)
Sultan III. Murat’ın tahta 982/1574’te çıktığı ve Sokullu Mehmet Paşa’nın
da ona beş yıl vezîr-i âzamlık yaparak 987/1579’a öldürüldüğü dikkate alınırsa bu
tarihin (979/1571) doğru olmadığı görülür. Esasen Farsça metnin sonunda
istinsah tarihi 983/1575 (Sene selâse ve semânîn ve tis‘a-mie) (v. 171a )
__________________________________________________ 8 _______ Ahmet SEVGİ
olarak veriliyor. 983/1575’te istinsah edilen bir metnin 979/1571’de tercüme
edilmiş olması düşünülemez.
Sonuç olarak bu çalışmamızla; İranlı âlim, şair ve mutasavvıf Molla
Câmî’nin, edebiyat tarihçilerimiz ve araştırmacılar tarafından pek bilinmeyen
“Mir’âtü'l-Akâ’id” adlı mesnevîsini ve bu mesnevînin Duhânî-zâde lakaplı Mehmet
oğlu Ali tarafından yapılmış bir tercümesini ilim âlemine tanıtmış olduk. Umarız
kısa zamanda kitap halinde neşretmeye de muvaffak oluruz…
KAYNAKÇA
ABDURRAHMAN CÂMÎ, (1337), Mesnevî-i Heft-evreng, (nşr. Murtazâ-Müderris-i
Gîlânî), Tahran.
ÂŞIK ÇELEBİ, (2010), Meşâ‘iru'ş-Şu‘arâ, (hzl. Prof. Dr. Filiz Kılıç), İstanbul:
İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay.
ATEŞ, Ahmet, (1968), İstanbul Kütüphanelerinde Farsça Manzûm Eserler
(Üniversite ve Nuruosmaniye Kütüphaneleri), İstanbul: MEB Yay.
KÜLEKÇİ, Numan, (1999), Mesnevî Edebiyatı Antolojisi, Erzurum: Aktif Yay.
MEVLÂNÂ MOLLA CÂMÎ, (1964), Mir’âtü'l-Akâ’id (Tercüme Eden: Müderris
Tâhiru'l-Mevlevî), İstanbul: Orhan Mete ve Ortağı Koll. Şti. Matbaası.
Edebiyat Fakültesi Dergisi/Journal of Faculty of Letters
Yıl/ Year: 2011, Sayı/Number: 26, Sayfa/Page: 1-8
Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
ahsevgi33@gmail.com
Özet
İranlı âlim, şair ve mutasavvıf Molla Câmî'nin (1414-1492) Klâsik Türk
Edebiyatına tesiri sanılandan çok daha fazla ve dâimî olmuştur. Câmî, özellikle din
ve tasavvuf konularında klâsik şairlerimiz tarafından üstat kabul edilmiş ve eserleri
defalarca Türkçeye tercüme edilmiştir. Biz bu bildirimizde Molla Câmî'nin 225
beyitlik “Mir’âtü'l-Akâid” adlı eserini kısaca tanıtarak Duhanîzâde (16. asır)
tarafından yapılan Türkçe manzum bir tercümesi üzerinde duracağız…
Anahtar Kelimeler: Molla Câmî, Klâsik Türk Edebiyatı, Duhanîzâde,
Mir’âtü'l-akâit, tercüme.
MOLLA CÂMÎ’S “MIR’ATUL AKAIT” AND A TRANSLATION OF
IT INTO TURKISH
Abstract
The influence of Iranian scholar, poet and mystic Molla Câmî (1414-1492)
on Turkish Classical Turkish Literature has been far more than it is commonly
assumed. Câmî has been recognized by our classical poets as a master ,
particularly in the fields of religion and mysticism and his works have been
translated into Turkish many times. In this paper, we will not only provide brief
information about his work entitled “Mir’âtü'l-Akâid”, or The Mirror of Religious
Doctrine, which is composed of of 225 couplets but also discuss a translation of it
into Turkish in the verse form by Duhanîzâde - 16th century…
Key Words: Molla Câmî, Classical Turkish Literature, Duhanîzâde, Mir’âtü'lakâit,
translation.
__________
*Bu metin, 01-03 Temmuz 2011 tarihlerinde Antalya’da yapılan VII. Klâsik Türk Edebiyatı
Sempozyumu’nda sunulmuştur.
__________________________________________________ 2 _______ Ahmet SEVGİ
GİRİŞ
İranlı âlim, şair ve mutasavvıf Molla Câmî’nin (1414-1492) Klâsik Türk
Edebiyatı’na tesiri sanılandan çok daha fazla ve dâimî olmuştur. Câmî, özellikle
din ve tasavvuf konularında klâsik şairlerimiz tarafından üstat kabul edilmiş ve
eserleri defalarca Türkçeye tercüme edilmiştir.1
Biz bu bildirimizde Molla Câmî’nin
225 beyitlik “Mir’âtü'l-Akâ’id” adlı eserini kısaca tanıtarak Duhânî-zâde lakaplı
Mehmet oğlu Ali tarafından yapılan Türkçe manzum bir tercümesi üzerinde
duracağız…
Öncelikle belirtelim ki Molla Câmî ile ilgili kaynaklarda Câmî’nin eserleri
arasında “Mir’âtü'l-Akâid” müstakil bir eser olarak zikredilmez. Kütüphanelerde
“Mir’âtü'l-Akâid” ismiyle rastlanan bu Farsça manzum eserin metninde yazarının
ismi geçmediği için risâlenin kime âit olduğu konusunda bazı tereddütler ortaya
çıkmıştır. Mesela “İstanbul Kütüphanelerinde Farsça Manzum Eserler” adlı
katalogda Ahmet Ateş “Mir’âtü'l-Akâid” hakkında şunları söyler:
“Nüshada yazarının adı bulunmayan bu mesnevî şeklindeki eser,
sünnet ehli görüşüne göre, Müslümanlığın bütün inançlarını anlatır.
Eser el-işâre adı verilen bölümlere ayrılmıştır, her bölümde bir
inanç konusu anlatılmaktadır. Eserin yazarına gelince, birçok
nüshalarda (bk. Mesela Rieu, I, 827a
; IO, 1, nr. 1381) eser Câmî’ye
isnat edilmiştir. Fakat Câmî’nin Külliyât’ının güvenilir nüshalarında
bulunmayan bu eserin üslûp bakımından da Câmî’ye âit olması
kolayca iddia edilemez. Bununla beraber yazar olarak başka bir şair
göstermek mümkün olmadığından, bunun şimdilik Câmî’nin eseri
gibi kabul edilmesi yerinde olacaktır.”2
“Mir’âtü'l-Akâid”in yazarı hakkında bu tip tereddütler olmakla beraber söz
konusu risâle, Câmî’nin mesnevîlerinin toplandığı “Heft-evreng” adlı külliyâtın
birinci kitabı olan “Silsiletü'z-Zeheb” içinde “Âgâz-ı İ‘tikâd-nâme” başlığı altında
yer alır.3
Ayrıca eser, 1964’te Tâhiru'l-Mevlevî (1877-1951) tarafından nesren
tercüme edilmiştir.4
__________
1
Bu arada 16. yüzyıl Divan şairlerimizden Lâmi‘î’nin (1472-1532), Molla Câmî’nin eserlerini tercüme
etmesi ve onun hayat felsefesini benimsemiş olmasından dolayı “Câmî-i Rûm” unvanıyla anıldığını
belirtelim.
2
Ahmet Ateş, İstanbul Kütüphanelerinde Farsça Manzûm Eserler (Üniversite ve Nuruosmaniye
Kütüphaneleri), MEB Yayınları, İst. 1968, s. 423.
3Abdurrahman Câmî, Mesnevî-i Heft-evreng (nşr. Murtazâ-Müderris-i Gîlânî), Tahran 1337, s. 170-
183.
4
Bk., Mevlânâ Molla Câmî, Mir’âtü'l-Akâ’id (Tercüme Eden: Müderris Tâhiru'l-Mevlevî) İst. 1964.
Molla Câmî’nin Akâit Risalesi ve Türkçe Manzûm Bir Tercümesi ______________________ 3
MİR’ÂTÜ'L-AKÂ’İD
“Heft-evreng”de yer aldığı şekliyle “Mir’âtü'l-Akâid” (İ‘tikâd-nâme) 225
beyittir ve mesnevî nazım şekliyle yazılmıştır.
Vezni:“Fe‘ilâtün/mefâ‘ilün/fe‘ilün”dür.
بعد حمد خدا و نعت رسول بشنو اين نکته را بسمع قبول :Baş
(s. 170)
ديدار حق اجل نعم و به انتھی الک"م و تم :Son
(s. 182)
Molla Câmî bu küçük risalesinde âkıl ve bâliğ her Müslüman için inanılması
farz olan Allah’ın varlığı, birliği, zâtî ve sübûtî sıfatları, melekler, kitaplar,
Peygamberler, âhiret günü, kader, miraç, mûcize, kerâmet, kabir, sûr, mizan, sırât,
ve cennetin dereceleri hakkında kısa kısa bilgiler vermektedir.
TERCÜME-İ MİR’ÂTÜ'L-AKÂİD
Bildirimizin esas konusunu teşkil eden Mir’âtü'l-Akâid Tercümesi,
Süleymaniye Ktp. Esad Efendi Bölümü, 2725 numarada kayıtlıdır.5
. الحمد بعد بسم الله مالك الملك 'اله سواه :Baş
(v. 133b
)
ھاتف غيب ديدی تاريخن ھذه زبدۀ عقايد دين:Son
(v. 173b
)
Eserin müellifi ise; mütercimin kendi ifadesiyle:
“Lakab ile Duhânî-zâde velî
İsmi ile Mehemmed oglı Ali”dir. (v. 139b
)
Kaynaklarda Duhânî-zâdelerden Mehmet oğlu Ali adlı bir şaire
rastlanmamaktadır. Yalnız, Âşık Çelebi Tezkiresi’nde adı Ahmet olan “Duhânî”
mahlaslı bir şairden söz ediliyor.6
Muhtemelen Ali Çelebi, Duhânî’nin oğlu veya
torunlarından biridir.
__________
5
Eserin kısa bir tavsîfi için bk. Numan Külekçi, Mesnevî Edebiyatı Antolojisi, Aktif Yayınları, c. 1,
Erzurum 1999, s. 236-241.
6DUĀNĪ Nāmı Amed’dür. uloġullarındandur. Kīmyāgerlik töhmetiyle müttehem olduġı ecilden
Efşāncī-i merūm ve ara Bālī-zāde odasına varup dūd-ı āteş gördükçe senüñ ma la
uñ u ānī olsun
dimişler. Sulān Meemmed evā irinde diyār-ı ‘Acem’e varup ta
īl-i ‘ilm idüp Sulān Bāyezīd
evā’ilinde geldükde babası silādār olduġı tarīb ile yigirmi aça ile silādār idüp Sulān Selīm-i merūm
silādārlar kātibi idüp Diyārbekr’i feth itdükde beglerbegiligi apusın apayu Bıyılı Meemmed
Paşa’ya virüp Du ānī’yi defterdār eylemişler.
__________________________________________________ 4 _______ Ahmet SEVGİ
“Mir’âtü'l-Akâid” metninin tercümesinden önce mesnevîlerde genellikle
bulunan tevhit (9 beyit), münâcât (14 beyit), na‘t (31 beyit), pâdişâhı medih
(17 beyit), Vezir Mehmet Paşa’ya övgü (16 beyit) ve sebeb-i te’lif (52 beyit)
bölümleri yer alır. Daha sonra:
“Akâ’id-nâme-i Manzûme Ez-musannefât-ı Allâme Hümâmî
Hazret-i Mevlânâ Câmî Kaddese'llâhü sırrahu's-sâmî”
başlığı altında bölüm bölüm önce Farsça metinler, müteâkiben de Türkçe
tercümeleri verilmektedir. Tercüme hakkında fikir vermesi bakımından bir numûne
sunuyoruz:
اشارت بکتابھای حق سبحانه و تعالی
ھست حق را کتابھا بسيار کشته نازل برانبيای کبار
صد و چارست در خبر مشھور ليكن آنرا بر آن مدان محصور
ھر کتابی که کرده حق انزال باش مؤمن بآن علی ا'جمال
ھمچو تورات آن کتاب کريم بر کليم و صحف بر ابراھيم
ديکر انجيل کامدست فزود بر مسيح و زبور برداود
جامع اين چھار قرآنست که محمد مبلغ آنست
معنی و لفظ او بود معجز نايد از خلق مثل آن ھرکز
فصحای عرب اکر بتمام سحر و رزتد در ادای ک"م
عاجز آيند قاصر و مضطر يکسر از مثل سورۀ اقصر
ENDER KİTĀBHĀ-YI RABBĀNĪ
Enbiyāya gelen kitāblara
İ‘tikâd eyleñ ol itāblara
Gerçi oldı aberde ol
ad u çār
Anları a
r eyleme zinhār
Her kitābı ki ıldı ak inzāl
Aña īmān getür ‘ale'l-icmāl
Biri Tevrātdur getürdi Kelīm
(Bk., Âşık Çelebi, Meşâ‘iru'ş-Şu‘arâ, (Hazırlayan: Prof. Dr. Filiz Kılıç), İstanbul Araştırmaları Enstitüsü
Yayınları, c. 1, İst. 2010, s. 512-513.
Molla Câmî’nin Akâit Risalesi ve Türkçe Manzûm Bir Tercümesi ______________________ 5
Birisi oldı
uuf-ı İbrāhīm
Birinüñ da ı ismidür İncīl
Oldı Īsāya ol da ı tenzīl
Birisi od Zebūrdur kāmil
Oldı Dāvūda adan ol nāzil
Anlaruñ oldı cāmi‘i ur’ān
ak abībine nāzil oldı ‘ayān
Lafı vü ma‘nīsi amu mu‘ciz
‘Ulemā anda āsır u ‘āciz. (v. 158b
)
Ayrıca eserin sonunda “Nükte-i Pür-tasarruf Der-sırr-ı Tasavvuf”
başlığıyla bir dörtlük, 5 beyitlik mahlassız bir gazel, “Tahkîk Der-nezd-i Ashâb-ı
Tedkîk” başlığıyla 13 beyitlik duâ ve “hâtime”den sonra “Târîh-i Tercüme” adı
altında iki dörtlük bulunmaktadır. Buna göre Ali Çelebi’nin bu risalesi Farsça
metin dâhil yaklaşık 627 beyittir. Ve bunun 401 beyti Ali Çelebi’ye âittir, yani
Türkçe’dir.
Duhânî-zâde, risâlesinin sebeb-i telif kısmında Arapça’da Ömer Nesefî’nin,
Farsça’da da Molla Câmî’nin İslâm akâidine dâir eserleri bulunduğunu ancak,
Türkçede böyle bir eser olmadığını, bu sebeple Câmî’nin söz konusu risalesini
Türkçeye tercüme ettiğini şöyle dile getirir:
‘Ulemāya afī degül bu aber
āhir olur mü’eirinden eer
Fużalā-yı ‘iām-ı evvelden
‘Ulemā-yı kirâm-ı ekmelden
āhib-i ūb-meheb-i anefī
Şey -i İslām ‘Ömeru'n-Nesefī
Ehl-i dīn-i mübīn ‘aāyidini
Cem‘ ü ebt eylemiş fevāyidini
………..
Vāıf-ı sırr-ı ġayb olan Mevlānā
__________________________________________________ 6 _______ Ahmet SEVGİ
ażret-i Cāmī efalu'l-fualā
Fārisī nam eylemiş anı
Şer ılmış rüsūm-ı īmānı
ûb derc eylemiş kavā‘idini
ar u redd eylemiş zevā’idini
Ol iki cāmi‘-i kelām u maāl
‘Arabī Fārisī kitāb-ı kemāl
Birisi nūr-ba ş-ı
ınf-ı ‘Arab
‘Acemüñ ba‘żına biri meheb
Nev‘-i insānda şöhre-i āfā
Türk
ınfı iken ‘ale'l-ılā
almış ortada Türkī dil metrūk
Lāzım oldı k'ola o yol meslūk
…………
āır-ı fâtıra uūr itdi
Türkīye tercüme mürūr itdi
Anı Türkīye tercüme itmek
Ben da ı bir eer oyup gitmek… (v. 138b
-140a
)
Ali Çelebi, eserinin bitişine iki tarih düşürmüştür:
TÂRÎH-İ TERCÜME
Çünki bu mecma‘-ı fevāyiddür
Ehl-i İslāma nef‘i ‘ā’iddür
Her ki
orarsa ism ü tārī in
Nāmına zübdetü'l-‘aâyiddür.
زبدة العقايد در
979
Molla Câmî’nin Akâit Risalesi ve Türkçe Manzûm Bir Tercümesi ______________________ 7
TÂRÎH-İ DÎGER
Ol ki ola şerī‘at içre emīn
Gördigünde ider buña tasîn
Hâtif-i ġayb didi tārīhin
Hâihī zübde-i ‘aāyid-i dīn.
ھذه زبدۀ عقايد دين
979
Görüldüğü gibi her iki tarihin altında da rakamla 979/1571 tarihi yazılmış
ve harflerin rakam olarak karşılığı da budur. Ancak, bize tarihte bir hata var gibi
görünüyor. Çünkü eser Sultan Murat ve vezir Mehmet Paşa adına yazılmıştır:
DER-DU‘Â VÜ SENÂ-YI GÜZÎN
…….
Şāh-ı fer unde-fer uceste-fi‘āl
ūb- ū ūb-rū vü ūb- ı
āl
ıll-ı a pādişāh-ı mülk-ārāy
Şāh-ı ‘ālī-tebār u ‘ālī-rāy
Ya‘ni Sulān Murād āle baāh
Pādişāh-ı cihān ıll-ı İlāh… (v. 137a
)
MEDH-İ PAŞA-YI MERHAMET-ÂYÎN
…….
ılmış āyīne gibi anı udā
Muhir-i ma‘nī
afā vü se ā
İsm-i sāmīsini meemmed idüp
Lüf u isānını ser-āmed idüp… (v. 138a
)
Sultan III. Murat’ın tahta 982/1574’te çıktığı ve Sokullu Mehmet Paşa’nın
da ona beş yıl vezîr-i âzamlık yaparak 987/1579’a öldürüldüğü dikkate alınırsa bu
tarihin (979/1571) doğru olmadığı görülür. Esasen Farsça metnin sonunda
istinsah tarihi 983/1575 (Sene selâse ve semânîn ve tis‘a-mie) (v. 171a )
__________________________________________________ 8 _______ Ahmet SEVGİ
olarak veriliyor. 983/1575’te istinsah edilen bir metnin 979/1571’de tercüme
edilmiş olması düşünülemez.
Sonuç olarak bu çalışmamızla; İranlı âlim, şair ve mutasavvıf Molla
Câmî’nin, edebiyat tarihçilerimiz ve araştırmacılar tarafından pek bilinmeyen
“Mir’âtü'l-Akâ’id” adlı mesnevîsini ve bu mesnevînin Duhânî-zâde lakaplı Mehmet
oğlu Ali tarafından yapılmış bir tercümesini ilim âlemine tanıtmış olduk. Umarız
kısa zamanda kitap halinde neşretmeye de muvaffak oluruz…
KAYNAKÇA
ABDURRAHMAN CÂMÎ, (1337), Mesnevî-i Heft-evreng, (nşr. Murtazâ-Müderris-i
Gîlânî), Tahran.
ÂŞIK ÇELEBİ, (2010), Meşâ‘iru'ş-Şu‘arâ, (hzl. Prof. Dr. Filiz Kılıç), İstanbul:
İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay.
ATEŞ, Ahmet, (1968), İstanbul Kütüphanelerinde Farsça Manzûm Eserler
(Üniversite ve Nuruosmaniye Kütüphaneleri), İstanbul: MEB Yay.
KÜLEKÇİ, Numan, (1999), Mesnevî Edebiyatı Antolojisi, Erzurum: Aktif Yay.
MEVLÂNÂ MOLLA CÂMÎ, (1964), Mir’âtü'l-Akâ’id (Tercüme Eden: Müderris
Tâhiru'l-Mevlevî), İstanbul: Orhan Mete ve Ortağı Koll. Şti. Matbaası.
Konular
- PARS DERGİSİ
- ŞU’ARÂ HOCASI MÂDER-ZÂD BİR ŞÂİR: ZÂTÎ
- KLÂSİK TÜRK EDEBİYATINDA ŞEM’Ü PERVÂNELER VE LÂMİ’Î ÇELEBÎ’NİN ŞEM’Ü PERVÂNE MESNEVİSİ
- FARS EDEBİYATINDA METAFİZİK YOLCULUKLAR
- شاعران فارسی سرای وفارسینويس ارزرومی
- تعلیم وتربیت ازمنظر سعدی
- توازن موسیقايی غزلهای سعدی
- YAŞAR KEMAL’İN İNCE MEMED ROMANI İLE SADIK ÇUBEK’İN TENGSİR ADLI ROMANININ KARŞILAŞTIRMASI
- YAVUZ SULTAN SELİM’İN DÎVÂNINDA OLMAYAN FARSÇA ŞİİRLERİ
- KÜÇÜKASYA’DA İSLAMİYET (DER İSLAM IN KLEIN ASIEN)
- ERKEN DÖNEM FARSÇA MESNEVİLERDE BEZM - IYRD.
- RÛDEKÎ-Yİ SEMERKANDÎ (Ö. 329/940)
- NAZÎRÎZÂDE EMÎN’İN ŞEYHÜLİSLÂM FEYZULLAH EFENDİ’YE FARSÇA METHİYELERİ
- HAYRETÎ DİVANINDA GEÇEN “GAM” KELİMELERİNİN TASARIMLARI
- BÂBÂ TÂHİR-İ HEMEDÂNÎ DİVANININ MEHDÎ-İ HAMÎDÎ NÜSHASINDA GEÇEN DOBEYTÎLERİ VE TÜRKÇE TERCÜMESİ
- EŞREFOĞLU RÛMÎ’NİN GAZELLERİNDE NASİHAT VE NEFİS MUHASEBESİ
- HÂB-I HAYÂL, AYINTABLI HÜSNÜ
- شاعران فارسیسرای و فارسینويس ارزرومی*
- مسئلة »مضمون« در شعر کودکان و نوجوانان
- مأخذ اصلی تمثیل خورندگان پیلبچهدرمثنوی
- وگرايی درهنر ايران
- NEF’Î’NİN TUHFETU’L-UŞŞÂK ADLI FARSÇA KASİDESİ
- ERKEN DÖNEM FARSÇA MESNEVİLERDE BEZM - IIYRD.
- DAKİKÎ-Yİ TUSÎ (Ö. 366/976)
- ÂRİF ÇELEBİ’NİN FARSÇA KASİDESİ VE TÜRKÇE ÇEVİRİSİ
- SÂİB-İ TEBRİZÎ’NİN ŞİİRLERİNDE GEÇEN “HÂB-I BAHÂR” TAMLAMASI ÜZERİNE
- ROMEN DİLİNDE KULLANILAN FARSÇA KELİMELER
- سینمای ایران
- آداب حرب مغول درتاریخ جهانگشای جوینی
- بررسی تطبیقی ضرب المثل های ترکی سنقر با ضرب المثل های زبان فارسی