EVLİYA ÇELEBİ'NİN SEYAHATNAMESİNDE DİLLER VE TÜRK LEHÇELERİ·

A.Ü. Türkiyat AraştırmalanEnstitüsü Dergisi Sayı 27 Erzurum 2005
Prof. Dr. Şinasi Tekin Özel Sayısı
67
""
ÖZET
Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi 17. yüzyılla ilgili özellikle
tarihi ve coğrafi konular yanında folklor, etnoloji, mimari ve
sosyoloji gibi alanlarda da zengin malzeme sunmaktadır. Bu
konuların yanında Evliya Çelebi, eserinde çok sayıda dünya
diline ve Türkçeye de yer vermektedir. Bu yazıda,
Seyahatname'de geçen dillerle ve Türk dili ile ilgili bölümler üç
bakımdan değerlendirmektedir: İlk bölümde Seyahatname'de
Evliya Çelebi' nin dillere genel bakışı, ikinci olarak
Seyahatname 'de Anadolu Ağızlarından verilen örnekler, son
bölümde ise Seyahatname'de geçen Türkçe ağız örneklerinden
bazı kelimelerin Divanü Lügati't Türk ve Çağdaş Türk lehçeleri
ile karşılaştırılması.
ABSTRACT
Evliya Çelebi's Seyahatname introduces mainly
contemporary 17'h century geographic and historical materials
and also includes a wide range of topies including folklore,
ethnology, architecture, sociology etc. Besides these he mentions
Turkish and many other world languages. This article assesses
three aspects of languages in Seyahatname. Initially it deals with
languages in general, according to Evliya Çelebi in
Seyahatname. Secondly it gives samples of Anatolian local
dialects in Seyahatname. Finally there is a comparison of Turkish
local dialects samples in Seyahatname with Divanü Lügati 't Türk
and contemporary Turkish dialects.
E
..' vliya Çelebi, Seyahatname adlı eserinde bir "gezgin" sıfatıyla coğrafya ve
tarih bilgisi vermekle birlikte okuyuculara dönemiyle ilgili etnografya,
folklor, mimari, etnoloji ve sosyal yaşam konularında zengin malzeme sunmaktadır.
İçerdiği bilgilerle pek çok alan için özgün ve zengin bir kaynak niteliği taşıyan Evliya
., 8-9 Kasım 2001 tarihleri arasında Doğu Akdeniz Üniversitesi tarafından düzenlenen Uluslararası
Evliya Çelebi Sempoyumu' nda bildiri olarak sunulmuştur.
*" Kocaeli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi
TAED 27,2005: 67-75
68 M. TEKCAN: Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesinde Diller ve Türk Lehçeleri
Çelebi' nin bu eseri hem Türk dili, hem de değişik diller üzerinde çalışan
araştırmacılara da kaynak olabilecek nitelikte zengin dil malzemesi içermektedir '.
Bu yazıda Evliya Çelebi'nin eserinde genelolarak dillere bakışı ile
Seyahatname'de yer alan Türk Lehçeleri ve ağız örnekleri değerlendirilerek Türkçe
ağız örneklerinden seçilen sözler, Divanü Lügati't Türk, çağdaş Türk lehçeleri ve
günümüz Anadolu ağızlarındaki biçimleri ile karşılaştırılmaktadır.
i. Evliya Çelebi'nin Seyehatnamesinde GenelOlarak Diller
Ev1iya Çelebi, kırk yıl gibi süreyle 1640-1680 arasında, Osmanlı memleketlerini
ve sınırlarını batıda Viyana, kuzeyde Kiev ve Kalmuk toprakları, doğuda Tebriz,
güneyde Etiyopya'ya kadar gezmiş ve gittiği her coğrafyada, halkın yerel konuşma
örneklerini hacimli eseri Seyahatname' de kaydetmiştir (Dankoff 1989:23). 17.
yüzyılın çok geniş Osmanlı toprakları içerisinde birbirinden çok uzak ve değişi k
bölgelerde yerleşmiş toplulukların dil varlıkları, Seyahatname' de "lisan, lisan-ı
fesahat, lisan-ı ıstı!ahat, lehçe, lehçe-i mahsusa ve ıstı!ahat-ı iMrat" gibi başlıklar
altında verilmektedir. Evliya Çelebi' nin burada, "lisan" ve "lehçe" sözlerini
ayırmadan birbirinin yerine kullandığı görülmektedir.
Seyahatname'de dillerle ilgili ayrı ayrı bilgi verilmeden önce eserde geçen
dillerin ve bunları konuşan kavimlerin ortaya çıkışı hakkındaki bilgiler kısaca
şöyledir:
Muhammed ibn İshak'ın ifadesine göre; Hazret-i Havva'dan Tatar sıfatında kırk
bin çocuk olup evladının evladı aleme yayıldı. Cennette Adem, saf Arapça ve
Farsçayı konuşurken yeryüzününe inince Arapçayı unuttuğundan İbranice, Süryanfce
ve Eski Farsça konuşurlardı. Bugün yeryüzünün değişik bölgelerinde konuşulan bu
diller Nuh Tufanına değin kullanıldı. Nuh Tufanından sonra Hazret-i Nuh
evHl.tlarından Ham, Sam ve Yilfes' den bütün yetmiş iki millet ve yetmiş iki !isan peyda
oldu. Daha sonra Hazret-i İsmail' den Arapça ve Farsça işitildi. Ondan sonra
yaratılanlar ve değişik diller yeryüzüne yayılarak herbir bölgede değişik bir dilortaya
çıktı. (...) Hazret-i İdris bütün kitaplarını bu dağda saklamıştl. Nuh Tufanından sonra
bu kitapları çıkararak, eski alimlerin tamamı Kuran okuyarak yüz kırk yedi lisan ondan
dağılarak İsmail Peygamber'den Arapça ve Farsça ortaya çıktı. Hazret-i İys'den Tatar
/isanı olan Türkçe duyuldu. (BK304, 256a 2-7)
i Evliya Çelebi ve Seyahat-name üzerİne yapılan çalışmaların listesi yayınlanmıştır: Dankotf (1992).
TAED 27,2005: 67-75
A.Ü. Türkiyat AraştırmalarıEnstitüsü Dergisi Sayı 27 Erzurum 2005
Prof. Dr. Şinasi Tekin Özel Sayısı
69
Diller konusunda verilen bilgilerin bir bölümü için Dekayıku 'l- Hakayık kaynak
gösterilmekte ve Arap, Fars dillerinin ele alındığı bölümlerde aktarılan bilgiler, Kemal
Paşazade (ö.940/1533)'nin bu eserine dayandırılmaktadır. Seyahatname'de Arap dili
ile ilgili bölümde diller üzerine verilen bilgiler özetle şöyledir:
ilk önce yüce Tanrı bütün meleklere Arapça konuşmayı buyurmuştu. Hazret-i
Adem de yeryüzünden cennete gidince Hazret-i Cibril, Hazret-i Adem'e Arap lisanını
öğretmişti. Havva Ana ile diğer melekler ve bizzat yüce Tanrı Arap dilinde
konuşurlardı. Cennet ehlinin dili Arapça, Farsça ve fasih Farsçadır. Bu hadis-i şerif
Keınal Paşazadenin Dekayıku 'l- Hakayık eserinde yer almıştır. Ancak Hazret-i Adem
cennetten yeryüzüne indikten sonra alemlerin rabbinin ayrılığının acısından unutkanlık
hasıl olınuş ondan sonra Arafat dağında Hazret-i Havva ile Adem peygamber
kırlangıç kuşu aracılığıyla buluşup Tanrı'nın emri ile Arap lisanına benzer ibrani dili
konuştular. Hazret-i İsmail kırk yaşında peygamber olduğu zaman ilk önce Arap
lisanını o konuştu. Ancak Süryani dili, İmrani dili ve nice diller Hazret-i İdris
peygamber katibinden kalmıştır. (BK 305 29a 3-12)
Türk lehçeleri ve ağızlarının yanında Seyahatname' de Avrupa dilleri, Slav
dilleri, Kafkas dilleri, Doğu ve Yakındoğu dilleri ile Afrika dillerinin arasından seçilen
otuz kadar değişik dilin örnekleri kaydedilmiştir. Söz konusu diller şunlardır: Abaza
Dili, Gürcü Dili, Çerkez Dili, Laz Dili, Mingrel Dili, Arap Dili, Yahudi Dili, Fars Dili,
Kürt Dili, Ermeni Dili, Sırp Dili, Hırvat Dili, Boşnak Dili, Rus Dili, İtalyan Dili,
Alman Dili, Macar Dili, Arnavut Dili, Romen Dili. Polanya Dili, Yunan Dili, İspanyol
Dili, Habeşf Dili.
Seyahatname' de Evliya dillerin tanıtıldığı bölümlerde dillerk ilgili örnekleri
nasıl ve neye göre seçtiğini şöyle açıklamaktadır: Öncelikle seyyah-ı alem ve nedim-i
adem olanların herkesle iyi dostluk kurabilmeleri için Arapçadan biraz bilmeleri
gerekir. Kendisine yol azığı için ekmek ve su isteyecek kadar ve kendisine bir zararı
olacak sözü anlayıp haberdar olmak için her ne çeşit olusa olsun yüz kırk lisanı bilip
seyya/ı-ı alem ve amil ve kamilolmalıdır. Zira her şeyin cehlinden ilmi daha iyidir.
(BK30529a)
Evliya Çelebi'de dillerin ve bir dilin lehçelerinin adedini göstermek amacıyla
şu sayılar kullanılmaktadır.
Hazret-i İdris bütün kitaplarını bu dağda saklamıştır. Nuh Tufanından sonra bu
kitapları çıkararak, eski alimlerin tamamı Kuran okuyarak yüz kırk yedi lisan ondan
dağılarak İsmail Peygamber'den Arapça ve Farsça ortaya çıktı. (BK304256a 2-7) (...)
Arabistan gibi geniş ve kutsal bir toprağa yayılmış olan Arapların kavimlerinin
TAED 27, 2005: 67-75
70 M. TEKCAN: Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesinde Diller ve Türk Lehçeleri
sınırları çok geniş omakla birlikte bu kadar yaygın bir dilolan Arap dili, on iki
lisandır. (BK30529a-17) Türklerin ger.çek dili: On iki farklı dilde konuşurlar ... Eski
Türk dili, Tatar dilidir. Tatarların da on iki çeşit dilleri vardır. Türkmen dili de
onlardan ayrılıp çıkmıştır. (BK30562a18-19)
Eserde dillerin büyük bir bölümü, genellikle belli bir düzen içinde verilmiştir.
Öncelikle "sayılar" 1-LO ya da 1-20 arasında sıralanir. Ancak Almanca, Yunanca,
Macarca ve Rumencede farklı olarak sayılar, onar onar yüze kadar verilir (Dankoff
1991:115-116). Sayılardan sonra "ekmek, su, et, peynir gibi yiyecek ve içecek
adlarıyla odun, araba, kağıt, mürekkep, gün, oğul, kız" gibi günlük dilde sıkça
kullanılan sözcüklerin karşılıkları yer almaktadır. Dillerle ilgili örneklerin verildiği
bölümlerin sonunda "gel, otur, selamünaleyküm, sabahın hayrola, Allaha ısmarladım,
var sağlıkla, ey karındaşım, gel ağa ekmek yiyelim, nerelisin, nerede idin, ne işlersin,
ne sattın, ey hoş musun" gibi bir gezginin günlük dilde her yerde kullanabileceği kısa
ifadeler ve soru cümleleri sıralanmaktadır.
Habeş! dilinin örneklerinde ise sayılar yer almamıştır, sadece sözlere yer
verilmiştir (Dankoff 1991:129). İbranice'ye ve Boşnak diline verilen örneklerde ise 1-
LO arasında sayıların sıralanmasından sonra "din" ve "sevgi" konulu manzum
parçaların çevirisinin yer aldığı bölümler bulunmaktadır (Dankoff 1991: 118-119,
130-131).
Evliya Çelebi'nin dilleri tanıtırken zaman zaman bu düzenin dışında bir yol
izlediği de görülmektedir. Bunlar arasında en değişik bölüm "Kaytak" ların dilleriyle
ilgili olanıdır Genellikle hayvan isimlerinin verildiği bölümde diğer dillerin
örneklerinden farklı örnek sözler verilmektedir.
Türk dili ve diyalektolojisi açısından zengin bir kaynak olan bu eserde
Türkmen, Azeri, Dobruca ve Kırım Tatarlarının lehçeleri ile Nogay Türkçesi üzerinde
durulmuştur. Diğer Türk lehçelerinden farklı olarak Nogay Türkçesinde sayılar da 1-
10 arasında sıralanmıştır, örnek sözler ve kısa ifadelerin yanı sıra iki tekerlemeye yer
verilmiştir. (Dankoff 1991:110).
Eserde yer verilen dillerden Türkçe dışında, en geniş olarak ele alınan dil,
Arapça'dır. Bu dille ilgili verilen örnekler diğer dil örneklerine göre sayıca daha
fazladır (BK 29b). Evliya Çelebi'nin bu yaklaşımında, medrese tahsilinden sonra
Enderun'da devam ettiği öğreniminde de Arapça gramer dersleri almasının etkisi
olmalıdır.
6 Evliya Çelebi'nin bu küçük sözlüğü Hamdullah Kazvini'nin "Nüzhetü'l-kulüb" adlı eserinden
aktardığı nı ileri süren çalışmaları değerlendirilmiştir. Eren (1972: 113-119)
TAED 27, 2005: 67-75
A.Ü. Türkiyat AraştırmalarıEnstitüsü Dergisi Sayı 27 Erzurum 2005 71
Prof: Dr. Şinasi Tekin Özel Sayısı
Annesi Abaza olan Evliya Çelebi'nin eserinde, dil örneklerini verdiği ilk
yabancı dilin "Abaza dili" olması belki de bütünüyle bir tesadüf değildir. Ayrıca
Evliya, Kafkas dillerinden biraz bilmektedir ve ilk seyahat fırsatını Kafkas bölgesine
gitmek için değerlendirmiştir (Dankoti 1989: 23).
II. Seyahatname'de Anadolu AğızlarındanVerilen Örnekler
Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi yayımlanan farklı çalışmalarda Türk dili
açısından ele alınmıştır. Bu konuda yapılan çalışmalar için bk. İz 1979: 61-79,
DankoH 1989: 89-202, Boeschoten 1988: 81-103, Halasi-Kun 1981: 376-381.
Seyahatname'de Türk lehçelerinin yanında Anadolu ağızlarına da belli ölçüde
yer verilmiş, yerli halk arasından derlenen söz varlığı kaydedilerek günümüze kadar
ulaşması sağlanmıştır. Eserde, Anadolu ağızları arasında geniş olarak ele alınanlar
sırasıyla LiSalı-1 Etrak-i Tosya ve Bolu ve Dörddivan (BK304 278a-278b) "Tosya,
Bolu, Dörtdivan Türklerinin lisan ve lehçeleri", Güney Doğu Anadolu Türkmenlerinin.
ağızlarından örnekler, Der-beyan-ı Lisan-ı Türkman "Türkmen Lisanının Beyanı"
(BK305 62a/23-25-35;62b-12), Aha/i-i Diyarbekr'ün lehee-i mahsılsaları ve IstılahôH
iMratları "Diyarbakır Ahalisinin özel lehçesi ve ifadeleri" (BK305, 207b 20-22)
örneklerinin yer aldığı bölümlerdir.
Adı geçen ağız derlemelerinin yanı sıra Evliya Çelebi'nin ilginç bulduğu
birtakım yöresel konuşma özelliklerinin verildiği örneklerin yer aldığı bölümler de
bulunmaktadır. Amasya: "şuna çokuşarak iş kayra lı m " (şunun üstünde toplanarak şu
işi halledeli m), "şu işi alatlayı görelim" (bu işi çabuk, yapalım), "o/latça er imiş 0, (iyi
bir adam imiş) (BK304, 281 b-33) Tebriz: "hez.e tammaıııışam" (henüz görmemişim).
"meııiıııçüll lıô.tırl1lônde olıpdır" (bana incinmiştir), "dareılımışam" (darıldım),
"yal'uneımışam" (düşman oldum), "apar gelen çakIrI" (getir şarabı) (BK304, 300a-
4). Karaman: "nidek şu mühmeli helecesi keleeesi" (ne yapalım bu ihmalkarı tatlı tatlı
sözlü değildir) (BK305, J3b). Edirne: "Alımet Çibugilde idik" (Ahmet Çibugildeydik),
':fi.şarlandık" (zevk ettik), "sinMza vardık" (mezarlığa vardık), "afatladık" (güldük),
"alatı seyrôıı ettik" (acayib seyr ettik) (BK 20la- 23). Erzurum: "harda idin" (nerede
idin), "bınırıyı göyündür" (ocağı yak) (BK304, 228a-21). Malatya: "lıelemet şo,gayı
getir " (elbette bardağı getir), "hemesi pozandadı" (hepsi bağdadır)"(BK305, 194b-
27). Van: "lıeleşi geleşi ideyirn" (gülelim oynayalım), "baeıma bir baş varalil"
(kızkardaşıma bir kere varayım), "göyindirmişem" (yakmışım), "kaydaydın" (nereye
vardın), "kuzeyi apar gileıı" (bardağı getirsene) (BK305, 258a- 31). Hemedan:
Türkman! lisanı üzre "arada idin" (nerde idin), "pes men neyler men" (şimdi ben ne
ederim), "men dilediğim ider men" (ben dilediğimi yaparım) (BK305,3l0b- 5).
TAED 27, 2005: 67-75
72 M. TEKCAN: Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesinde Diller ve Türk Lehçeleri
Diyarbakır: "men şöyle demişem, men heze höyle dememişem" (ben şöyle demişim,
ben şimdi böyle dememişim) (BK 305 207h, 20-22).
III. Seyahatname'de Geçen Türkçe Ağız Örneklerinin Karşılaştırılması
Evliya Çelebi'nin eserinde 17. yüzyılda, Osmanlı coğrafyası sınırları içindeki
Anadolu ağızlarından derlediği birtakım sözler, Kaşgarlı Mahmud'un lL. yüzyılda
ikinci yarısında kaleme aldığı Divanü Lügati't Türk'te de kaydedilmiştir. Eserinde
Türk illerini birer birer dolaşarak Türk boylarının canlı ağızlarının sözıÖğünü yazan
Kaşgarlı'nın en ağır basan yanı, bir filolog olmasıdır. Ele aldığı dil malzemesini, bir
filolog olarak örnekleriyle açıklamış, kullanış yollarını dilbilgisi kurallarıyla
desteklemiştir. Evliya Çelebi ise bir gezgin olarak gezip dolaştığı yerlerde sıradışı
gördüğü olayları, varlıkları, konuşmaları gözlemlerine dayandırarak yazıya
kaydetmiştir. Eserinde yer alan dil malzemesini bir gezgin yaklaşımıyla seyyah-ı
aleme gerekli olan daha çok konuşma dili öreklerine dayandırarak değerlendirmiştir.
Seyahatname'de sözü edilen Anadolu ağızları Lisan-ı Etrak-i Tosya ve Bolu ve
Dörddivan (BK304 278a-278b), bölümünde verilen sözlerden bazıları daha önce ele
alınmıştır l6
Der-beyan-ı Lisan-ı Türkman Lisan-ı Etrak-i Tosya ve Bolu ve
Dörddivan başlığıyla verilen bölümlerde yer alan gömeç, kak, gözgü, danlamak ve
Gördes ağzından derlenen ün kelimeleri Divanü Lügati't Türk ile bugünkü Türk
lehçeleri ve Anadolu Ağızlarında şekil, anlam açısından şöyle karşımıza
çıkmaktadırlar:
Burada ele alacağımız kelimelerden ilki "ekmek" karşılığında verilen
gömeç'dir. (Dankoff 1991: 106). Divanü Lügati't-Türk'te kömeç "küle gömülerek
pişirilen ekmek" ( Atalay 1986:359), Özbek Türkçesinde kümeç "ıssıg kulge kömülüp
pişirilgen nan"(ÖTİL 1981:415), Kırgız Türkçesi'nde kömöç "külde pişirilen pide"
(Taymas 1988:501), Kazak Türkçesi'nde kömeş "küle gömülerek pişirilen şeyler",
(Oraltay 1984:139), Tatar Türkçesinde gömeç "külde pişirilen ekmek" (
Ganiyev 1993: 172); Tarama Sözlüğü'nde tanık gösterilen 1895'te basılan Arapça
Farsça ve başka dillerden Türkçe'ye sözlük Kamus-i Osman; 'de gömeç "ekmeği ve
boğaçayı ıssı küle gömüp pişirmek; kül ekmeği" (TS TDK.:2163) anlamlarıyla
geçmektedir. Derleme Sözlü,gü'nde ise gömeç'in "yağda kızartılmış sıcak ekmek"
olarak (DS TDK:823) günümüz Anadolu ağızlarından Çanakkale, İzmir, Ordu yöresi
ağızlarında kullanildığı tespit edilmiştir.
16 Seyahatname'de adı geçen dillerle ilgili araştırmalardan söz edilmiş, özellikle Evliya çelebinin
Kaytak Dili verilerinden yola çıkılarak yapılan çalışmalar değerlendirilmiş ve "Bolu Tosya Dörtdivan
Türklerinin Usan ve Lehçeleri" bölümündeki bazı kelimelerin bugünkü Anadolu Ağızlarındaki
şekilleri ele alınmıştır. Eren (1972: 113-119)
TAED 27, 2005: 67-75
A.Ü. Türkiyat AraştırmalarıEnstitüsü Dergisi Sayı 27 Erzurum 2005 73
Prof. Dr. Şinasi Tekin Özel Sayısı
Sözü edilen kelimelerden biri de "ayna" karşılığındaki gözgüdür. (Dankoff
1991: ıo7). Kaşgarlı'da köziiljii / köz(/ii (Atalay 1986: 371), Azeri Türkçesi güzgii
(Altaylı 1994: 596), Başkurt közgö (KTLS 1991: 38), Kırgız Türkçesi küzgii (Taymas
1988: 545), Tatar Türkçesi közgi (KTLS 1991: 39), Özbek Türkçesi közgü (ÖTİL
1981: 412), Tarama Sözlüğü' nde gözgü "ayna" (gözüngii, göz.ngii, gözigü)
biçimleriyle XIII. yüzyılını ilk eserlerinden Şeyyad Hamza ile Mehmet Salahı'nin
1895'de basılan Arapça, Farsça ve başka dillerden Türkçe'ye sözıüğü Kanıııs-ı Osman!
(TS TOK: 1819) ve çok sayıda başka eser tanık gösterilmiştir. Derleme Sözlüğü'nde
gözgii (gözünge, göznügü, gözünke) (DS TOK 2181) "ayna" karşılığında Afyon,
Isparta, Aydın, İzmir, Bursa Taşkent ve Buhara göçmenleri, Kütahya Niksar, Giresun,
Ankara, Kayseri, Konya, Osmaniye ağızlarında yaygın olarak kullanılmaktadır.
"Tosya, Bolu, Dörtdivan Türklerinin lisan ve lehçeleri" örneklerinde yer alan
"kuru, kurutulmuş meyve" karşılığındaki kak sözü (Dankoff 1991: ıo5), Kaşgarlı'da
kak "kurutulmuş nesne, erik kayısı gibi meyvelerin kurusu" (Atalay 1986: 251), Azeri
Türkçesinde ga/:; "kurutulmuş meyve, et" (Altaylı 1994: 442), Kırgız Türkçesi kak
"kurutulmuş, katı, kuru" (Taymas1988: 384), Kazak Türkçesi qak "kurutulmuş
meyve" (Oraltay 1984:156), Tarama Sözlüğü'nde Bursa Şeriyye mahkemelerinde
tutulan Şeriyye Sicilleri'nde (XV-XVı yy.) kak "kuru, kurutulmuş meyve; elma, armut
kayısı gibi meyvelerin kurusu" (TS: 2164), Derleme Sözlüğü' nde ise (kah, kağ, kakı)
biçimlerinde "meyve kurusu" (DS: 2599) anlamında günümüz Afyon. Isparta. Burdur.
Denizli, Manisa, Kütahya, Kırşehir, Ankara, Niğde, Sivas, İçel... ağızlarında yaygın
olarak kullanıldığı tespit edilmiştir.
Bu sözlerden biri de Maraş yöresinin ağız örnekleri içinde kaydedilen "el bizi
de danlayalar kişi: halk bizi acebleye adam" ifadesinde yer alan danla- "aceplemek,
taaccüp etmek." Kaşgarlıda ta(/lanıak "danlamak, taaccüp etmek" (Atalay. 1986: 571)
karşılığı verilen bu sözcük, Kırgız Türkçesinde (Taymas1988: 706) taijdanmak
"hayret etmek. şaşakalmak, Kazak Türkçesinde tanırgaııuv "hayret etmek, tandanısuv
"beraberce hayret emek" (Oraltay 1984:263), Tarama Sözlüğü'nde, "danlamak"
taaccüp etmek, şaşırmak garip bulmak" (TS TOK: 178) anlamıyla, (XIV.yy. da
Nesimf Divanı s.103), Xv. yy.da yazılmış Arapça'dan Farsça'ya olan ve XVIII. yy. da
Terceme-i Kanun-ül-edeb adıyla çevrilen sözlük tanık gösterilmiştir. Günümüz
Anadolu ağızlarından Afyon, Uşak, Denizli, Isparta, Sivas ve Kayseri ağızlarında ise
Seyahatname'de kaydediği gibi daıılamak!dafılarnakl biçimleriyle "şaşmak,
ayıplamak, kınamak" (DS TDK: 1362) anlamlarında yaygın olarak kullanılmaktadır.
Seyahatname'de "ses, seda" karşılığındaki ün kelimesi Gördes ağzından
derlenmiştir (Dankoff 1991: 105). Kaşgarlı' da "ses, ün, san" (Atalay 1986: 712),
Azeri Türkçesi ün "ses, seda" (Altaylı 1994: 1177), Türkmence iiyn "ses. tok ses"
TAED 27, 2005: 67-75
74 M. TEKCAN: Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesinde Diller ve Türk Lehçeleri
(Tekin 1995: 658), Kırgız Türkçesi ün "ses seda, eda, ton" (Taymas 1988: 795),
Kazak Türkçesi ün "ses, ün" (Oraltay 1984: 298), Altay Türkçesi ün "ses, ton"
(Gürsoy-Naskali 1999: 197), Tuva Türkçesi ün "ses, seda" (Arıkoğlu 2003: 114),
Tarama Sözlüğü'nde ün "ün, yüksek ses, nida, avaz" (TS TDK: 4068), D:rleme
Sözlüğü'nde ün "ses, yüksek ses" karşılıklarıyla günümüz ağızlarında da yaygınlır.
Sonuç olarak, zengin bir konu çeşitliliğine sahip olan Seyahatname, öncelikle
yazıldığı dönem 17. yüzyıl Osmanlı Türkçesi ve değişik toplulukların dilleri ile ilgili
temel bilgileri içermesi, bazı Türk lehçelerinin örneklerini ve ilk sistemli ağız
verilerini aktarması yönleriyle Türk dili ve diğer diller üzerine çok önemli bir
kaynaktır. Evliya Çelebi, bir dilci yaklaşımıyla değil bir gezgin olarak dillerle ilgili
sunduğu bilgileri ve dil verilerini belli bir yöntem içinde aktarmaktadır. Evliya
Çelebi'nin derlediği Türkçe ağız örneklerindeki sözlerden bazıları, Kaşgarlı Mahmud
tarafından da altı yüzyıl önce kaydedilmiştir. Bu sözlerden bazıları, günümüz Türk
lehçelerinde ve ağızlarında yaygın olarak kullanılmaktadır.
KAYNAKÇA
ALTAYU, Seyfettin (1994) Azeri Türkçesi Sözlüğü I-I!, İstanbuL. MEB Yayını
ARIKOGLU, Ekrem, Klara Küular (2003) Tuva Türkçesi Sözıüğü Ankara, TDK
Yayınları: 822
BK 304= Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Topkapı Sarayı Müzesi, Bağdat Köşkü 304
BK 305::: Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Topkapı Sarayı Müzesi, Bağdat Köşkü 305
BOESeHOTEN, Hendrik, Martin Van Bruinessen (1988) "The Seyahatname As A
Source For Linguistic Investigation" Evliya Çelebi in Diyarbakır, Leiden.
DANKOFF, Robert (1989) "The Languages Of The World Accoring To Evliya
Çelebi" Gerhard Doerfer Festschrift : Essays presented to Gerhard Doerfer
on his seventieth Brithday by his Colleagues and Students. Journal of Turkish
Studiesl3, Harvard.
DANKOFF, Robert (1991). An Evliya Çelebi Glossary. Unusual, Dialectal and
Foreign Words in the Seyahatname, Harvard: Yakın doğu Dilleri ve
Medeniyetleri Bölümü yayını
DANKOFF, Robert, KI!us Kreiser (1992) Materialien zu Evliya Çelebi. I! Aguide to
the Seyahat-name ofEvliya Çelebi. Bibliographie raisonnee, Wiesbaden.
DS: = Derleme Sözlüğü VI-VII-VIII(1975), Ankara :TDK Yayınları:21l/8
TAED 27, 2005: 67-75
A.Ü. Türkiyat AraştırmalarıEnstitüsü Dergisi Sayı 27 Erzurum 2005 75
Prof. Dr. Şinasi Tekin Özel Sayısı
EREN, Hasan (1975) "Evliya Çelebi ve Anadolu Ağızları": I. Türk Dili Bilimsel
Kurultayında Sunulan Bildiriler Ankara, 27-29 Eylül 1972, TDK Yayınları:
413 Ankara.
GALİYEV, F.A (1993), Tatarça-Rusça Vku-Vkıtu Süzliği , Moskova
GÜRSOY-NASKALİ, Emine, Muvaffak Duranh (1999), Altayca-Türkçe Sözlük,
Ankara, TDK Yayınları:725
HALASİ-KUN(1981) "Evliya Çelebi As Linguist", Eucharisterion: Essays Presented
to Onıe~jan Pristak on his Sixtieth Birthday. Cambridge, Mass.Bd. 1., 1979-80
8 Harvard Journal Ukraininan Studies 3/4).
İZ, Fahir (1979) "Evliya Çelebi Seyahatnamesi". Bo,~aziçi Üniversitesi Dergisi, Beşer!
Bilimler7, İstanbul,61-79
KTLS : = Ercilasun, AB. ve diğerI. (1991), KarşIlaş'tmnatı Türk Lehçeleri Sözlüğü I,
Ankara :Kültür Bakanlığı Yayınları:1371
KENESBAYOGLU, i. K ve diğerI., Hasan Oraltay, Nuri Yüce, Saadet Pınar
[Çevirenler] (1984), Kazak Türkçesi Sözlüğü, İstanbul, Türk Dünyası
Araştırmaları Yayınl:8
ÖTİL: = Özbek Tilining İzohli Lugati (1981), c.I, Moskova
TS: =Tarama Sözlüğü (1996), Ankara :TDK Yayınları:212/II-V
YUHADİN, KK (1994), Kırgız Sözlüğü II, TAYMAS, Abdullah [Çeviren],
Ankara:TDK Yayınları:121
TEKİN, Talat ve diğerI. (1995), Türkmence-Türkçe Sözlük, Ankara: Simurg Yayınları,
Türk Dilleri Araştırmaları: 18
TAED 27, 2005: 67-75

Konular