Sorular – Geçmiş zaman 2

Hangi kravatın üstündeydi?
‫ تو کدام کراوات را زده بودی؟‬
to kodâm kerâvât râ zade budi?

Hangi arabayı satın aldın?
‫تو کدام خودرو را خریده بودی؟‬
to kodâm khodro râ kharide budi?

Hangi gazeteye abone oldun?
‫ تو اشتراک کدام روزنامه را گرفته بودی؟‬
to eshterâke kodâm rooznâme râ gerefte budi?

Kimi gördünüz?
‫ شما چه کسی را دیده اید؟‬
shomâ che kasi râ dide-id?

Kime rastladınız?
‫ شما با چه کسی ملاقات کرده اید؟‬
shomâ bâ che kasi molâghât karde-id?

Kimi tanıdınız?
‫ شما چه کسی را شناخته اید؟‬
shomâ che kasi râ shenâkhte-id?

Ne zaman kalktınız?
‫ شما چه موقع از خواب بلند شده اید؟‬
shomâ che moghe az khâb boland shode-id?

Ne zaman başladınız?
‫شما چه موقع شروع کرده اید؟‬
shomâ che moghe shoru-e karde-id?

Ne zaman bıraktınız?
‫شما چه موقع کار را متوقف کرده اید؟‬
shomâ che moghe kâr râ motevaghef karde-id?

Niçin uyandınız?
‫شما چرا بیدار شده اید؟‬
shomâ cherâ bidâr shode-id?

Read the rest of this entry »

Sorular – Geçmiş zaman 1

Ne kadar içtiniz?
‫شما چقدر نوشیده اید؟‬
shomâ cheghadr nushide-id?

Ne kadar çalıştınız?
‫شما چقدر کار کرده اید؟‬
shomâ cheghadr kâr karde-id?

Ne kadar yazdınız?
‫شما چقدر نوشته اید؟‬
shomâ cheghadr neveshte-id?

Nasıl uyudunuz?
‫شما چطور خوابیدید؟‬
shomâ chetor khâbidid?

Imtihanı nasıl verdiniz?
‫شما چگونه در امتحان قبول شده اید؟‬
shomâ chegune dar emtehân ghabul shode-id?

Yolu nasıl buldunuz?
‫شما چگونه راه را پیدا کرده اید؟‬
shomâ chegune râh râ peydâ karde-id?

Kiminle konuştunuz?
‫ شما با چه کسی صحبت کرده اید؟‬
shomâ bâ che kasi sohbat karde-id?

Kiminle randevulaştınız?
‫ شما با چه کسی قرار ملاقات گذاشته اید؟‬
shomâ bâ che kasi gharâre molâghât gozâshte-id?

Kiminle doğum günü kutladınız?
‫ شما با کی جشن تولد گرفته اید؟‬
shomâ bâ kee jashne tavalod gerefte-id?

Neredeydiniz?
‫ شما کجا بوده اید؟‬
shomâ kojâ bude-id?

Nerede oturdunuz?
‫شما کجا زندگی می کردید؟‬
shomâ kojâ zendegi mikardid?

Read the rest of this entry »

Geçmiş zaman 4

okumak
‫خواندن‬
khândan

Okudum.
‫من خوانده ام.‬
man khânde-am.

Romanın hepsini okudum.
‫من تمام رمان را خوانده ام.‬
man tamâme român râ khânde-am.

anlamak
‫فهمیدن‬
fahmidan

Anladım.
‫من فهمیده ام.‬
man fahmide-am.

Metnin hepsini anladım.
‫من تمام متن را فهمیده ام.‬
man tamâme matn râ fahmide-am.

cevap vermek
‫پاسخ دادن‬
pâsokh dâdan

Cevap verdim.
‫من پاسخ داده ام.‬
man pâsokh dâde-am.

Bütün sorulara cevap verdim.
‫من به تمامی سوالات پاسخ داده ام.‬
man be tamâmi-ye soâlât pâsokh dâde-am.

Bunu biliyorum – bunu biliyordum.
‫من آن را می دانم – من آن را می دانستم.‬
man ân râ midânam - man ân râ midânestam.

Bunu yazıyorum – bunu yazdım.
‫من آن را می نویسم – من آن را نوشته ام.‬
man ân râ minevisam - man ân râ neveshte-am.

Bunu duyuyorum – bunu duydum.
‫من آن را می شنوم – من آن را شنیده ام.‬
man ân râ mishenavam - man ân râ shenide-am.

Bunu alıyorum – bunu aldım.

Read the rest of this entry »

Geçmiş zaman 3

telefon etmek
‫تلفن زدن‬
telefon zadan

Telefon ettim.
‫من تلفن زده ام.‬
man telefon zade-am.

Devamlı telefon ettim.
‫من تمام مدت با تلفن صحبت می کرده ام.‬
man tamâme modat bâ telefon sohbat mikarde-am.

sormak
‫سؤال کردن‬
soâl kardan

Sordum.
‫من سؤال کرده ام.‬
man soâl karde-am.

Hep sordum.
‫من همیشه سوال می کرده ام.‬
man hamishe soâl mikarde-am.

anlatmak
‫تعریف کردن‬
ta-e-rif kardan.

Anlattım.
‫من تعریف کرده ام.‬
man ta-e-rif karde-am.

Bütün hikâyeyi anlattım.
‫من تمام داستان را تعریف کرده ام.‬
man tamâme dâstân râ ta-e-rif karde-am.

öğrenmek
‫یاد گرفتن‬
yâd gereftan

Öğrendim.
‫من یاد گرفته ام.‬
man yâd gerefte-am.

Bütün akşam öğrendim.
‫من تمام شب مشغول یادگیری بوده ام.‬
man tamâme shab mash-ghule yâdgiri bude-am.

çalışmak
‫کار کردن‬
kâr kardan

Çalıştım.
‫من کار کرده ام.‬
man kâr karde-am.

Bütün gün çalıştım.
‫من تمام روز را کار کرده ام.‬

Read the rest of this entry »

Geçmiş zaman 2

Bir ambulans çağırmak zorunda mıydın?
‫تو مجبور بودی یک آمبولانس صدا کنی؟‬
to majbur budi yek âmbulâns sedâ koni?

Doktoru çağırmak zorunda mıydın?
‫تو مجبور بودی پزشک را خبر کنی؟‬
to majbur budi pezeshk râ khabar koni?

Polisi çağırmak zorunda mıydın?
‫تو مجبور بودی پلیس را خبر کنی؟‬
to majbur budi polis râ khabar koni?

Sizde telefon numarası var mı? Daha şimdi vardı.
‫ شما شماره تلفن را دارید؟ تا الان من شماره را داشتم.‬
shomâ shomâre telefon râ dârid? tâ alân man shomâre râ dâshtam.

Sizde adres var mı? Daha şimdi vardı.
‫ شما آدرس را دارید؟ تا الان من آن را داشتم.‬
shomâ âdres râ dârid? tâ alân man ân râ dâshtam.

Sizde şehir planı var mı? Daha şimdi vardı.
‫ شما نقشه شهر را دارید؟ تا الان من آن را داشتم.‬
shomâ naghshe shahr râ dârid? tâ alân man ân râ dâshtam.

O, vaktinde geldi mi (erkek için)? Vaktinde gelemedi.
‫او (مرد) سر وقت آمد؟ او (مرد) نتوانست سر وقت بیاید.‬
oo sare vaght âmad? oo natavânest sare vaght biâyad.

Read the rest of this entry »

Geçmiş zaman 1

yazmak
‫نوشتن‬
neveshtan

O (erkek) bir mektup yazdı.
‫او (مرد) یک نامه نوشت.‬
oo yek nâme nevesht.

O da (kadın) bir kart yazmıştı.
‫و او (زن) یک کارت پستال نوشت.‬
va oo yek kârte postâl nevesht.

okumak
‫خواندن‬
khândan

O (erkek) bir dergi okudu.
‫او (مرد) یک مجله خواند.‬
oo yek majale khând.

O da (kadın) bir kitap okudu.
‫و او (زن) یک کتاب خواند.‬
va oo yek ketâb khând.

almak
‫گرفتن‬
gereftan

O (erkek) bir sigara aldı.
‫او (مرد) یک سیگار برداشت.‬
oo yek sigâr bardâsht.

O (kadın) bir parça çikolata aldı.
‫او (زن) یک تکه شکلات برداشت.‬
oo yek tekeh shokolât bardâsht.

O (erkek) sadık değildi, ama o (kadın) sadıktı.
‫او (مرد) بی وفا بود، اما او (زن) با وفا بود.‬
oo bivafâ bud, ammâ oo bâvafâ bud.

O (erkek) tembeldi, ama o (kadın) çalışkandı.
‫او (مرد) تنبل بود، اما او (زن) کاری بود.‬
oo tanbal bud, ammâ oo kâri bud.

O (erkek) fakirdi, ama o (kadın) zengindi.

Read the rest of this entry »

Sıfatlar 3

Onun (kadın) bir köpeği var.
‫او (زن) یک سگ دارد.‬
oo (zan) yek sag dârad.

Köpek büyük.
‫سگ بزرگ است.‬
sag bozorg ast.

Onun (kadın) büyük bir köpeği var.
‫او (زن) یک سگ بزرگ دارد.‬
oo (zan) yek sage bozorg dârad.

Onun (kadın) bir evi var.
‫او یک خانه دارد.‬
oo yek khâne dârad.

Ev küçük.
‫خانه کوچک است.‬
khâne kuchak ast.

Onun (kadın) küçük bir evi var.
‫او (زن) یک خانه ی کوچک دارد.‬
oo (zan) yek khâne-ye kuchak dârad.

O (erkek) bir otelde kalıyor.
‫او (مرد) در یک هتل زندگی می کند.‬
oo (mard) dar yek hotel zendegi mikonad.

Otel ucuz.
‫هتل ارزان است.‬
hotel arzân ast.

O (erkek) ucuz bir otelde kalıyor.
‫او در یک هتل ارزان زندگی می کند.‬
oo dar yek hotele arzân zendegi mikonad.

Onun (erkek) bir arabası var.
‫او یک خودرو دارد.‬
oo yek khodro dârad.

Araba pahalı.
‫خودرو گران است.‬
khodro gerân ast.

Onun (erkek) pahalı bir arabası var.
‫او یک خودروی گران دارد.‬

Read the rest of this entry »

Sıfatlar 2

Üstümde mavi bir elbise var.
‫من یک لباس آبی به تن دارم.‬
man yek lebâse âbi be tan dâram.

Üstümde kırmızı bir elbise var.
‫من یک لباس قرمز به تن دارم.‬
man yek lebâse ghermez be tan dâram.

Üstümde yeşil bir elbise var.
‫من یک لباس سبز به تن دارم.‬
man yek lebâse sabz be tan dâram.

Siyah bir çanta satın alıyorum.
‫من یک کیف سیاه می خرم.‬
man yek kife siâh mi kharam.

Kahverengi bir çanta satın alıyorum.
‫من یک کیف قهوه ای می خرم.‬
man yek kife ghahve-e mi kharam.

Beyaz bir çanta satın alıyorum.
‫من یک کیف سفید می خرم.‬
man yek kife sefid mi kharam.

Yeni bir arabaya ihtiyacım var.
‫من یک خودروی جدید لازم دارم.‬
man yek khodroye jadid lâzem dâram.

Hızlı bir arabaya ihtiyacım var.
‫من یک خودروی سریع لازم دارم.‬
man yek khodroye sari lâzem dâram.

Rahat bir arabaya ihtiyacım var.
‫من یک خودروی راحت لازم دارم.‬
man yek khodroye râhat lâzem dâram.

Şu yukarda yaşlı bir kadın oturuyor.

Read the rest of this entry »

Sıfatlar 1

yaşlı bir kadın
‫یک خانم پیر‬
yek khânome pir

şişman bir kadın
‫یک خانم چاق‬
yek khânome châgh

meraklı bir kadın
‫یک خانم کنجکاو (فضول)‬
yek khânome konjkâv (fozul)

yeni bir araba
‫یک خودروی نو‬
yek khodroye no

hızlı bir araba
‫یک خودروی سریع‬
yek khodroye sari-e

rahat bir araba
‫یک خودروی راحت‬
yek khodroye râhat

mavi bir elbise
‫یک لباس آبی‬
yek lebâse âbi

kırmızı bir elbise
‫یک لباس قرمز‬
yek lebâse ghermez

yeşil bir elbise
‫یک لباس سبز‬
yek lebâse sabz

siyah bir çanta
‫یک کیف سیاه‬
yek kife siâh

kahverengi bir çanta
‫یک کیف قهوه ای‬
yek kife ghahve-i

beyaz bir çanta
‫یک کیف سفید‬
yek kife sefid

cana yakın insanlar
‫مردم مهربان‬
mardome mehrabân

kibar insanlar
‫مردم با ادب‬
mardome bâ adab

ilginç insanlar
‫مردم جالب‬
mardome jâleb

sevimli çocuklar
‫بچه های نازنین‬
bache hâye nâzanin (mehrabân)

küstah çocuklar

Read the rest of this entry »

bir şeyler sebep göstermek 3

Turtayı niçin yemiyorsunuz?
‫چرا کیک را نمی خورید؟‬
cherâ keyk râ nemi-khorid?

Kilo vermem lazım.
‫من باید وزن کم کنم.‬
man bâyad vazn kam konam.

Kilo vermek zorunda olduğum için onu yemiyorum.
‫من نمی خورم زیرا باید وزن کم کنم.‬
man nemi-khoram zirâ bâyad vazn kam konam.

Neden birayı içmiyorsunuz?
‫چرا آبجو را نمی نوشید؟‬
cherâ âbe-jo râ nemi-nushid?

Daha araba kullanmam lazım.
‫چون باید رانندگی کنم.‬
chun bâyad rânandegi konam.

Daha araba kullanmak zorunda olduğum için içmiyorum.
‫من آن را نمی نوشم زیرا باید رانندگی کنم.‬
man ânrâ nemi-nusham zirâ bâyad rânandegi konam.

Neden kahveyi içmiyorsun?
‫چرا تو قهوه را نمی نوشی؟‬
cherâ to ghahve râ nemi-nushi?

Soğumuş.
‫سرد شده است.‬
sard shode ast.

Onu içmiyorum, çünkü soğumuş.
‫من قهوه را نمی نوشم زیرا سرد شده است.‬
man ghahve râ nemi-nusham zirâ sard shode ast.

Neden çayı içmiyorsun?
‫چرا تو چای را نمی نوشی؟‬
cherâ to chây râ nemi-nushi?

Read the rest of this entry »

bir şeyler sebep göstermek 2

Neden gelmedin?
‫چرا تو نیامدی؟‬
cherâ to nayâmadi?

Hastaydım.
‫من مریض بودم.‬
man mariz budam.

Hasta olduğum için gelmedim.
‫من نیامدم زیرا مریض بودم.‬
man nayâmadam zirâ mariz budam.

O, niçin gelmedi (kadın)?
‫چرا او (زن) نیامده؟‬
cherâ oo (zan) nayâmade?

O (kadın) yorgundu.
‫او (زن) خسته بود.‬
oo (zan) khaste bud.

O (kadın) yorgun olduğu için gelmedi.
‫او (زن) نیامد، چون خسته بود.‬
oo (zan) nayâmad, chun khaste bud.

O (erkek) niçin gelmedi?
‫چرا او (مرد) نیامده؟‬
cherâ oo (mard) nayâmade?

Onun (erkek) canı istemedi.
‫او (مرد) حوصله نداشت.‬
oo (mard) hosele nadâsht.

O (erkek) canı istemediği için gelmedi.
‫او (مرد) نیامد زیرا حوصله نداشت.‬
oo (mard) nayâmad zirâ hosele nadâsht.

Niçin gelmediniz?
‫چرا شما نیامدید؟‬
cherâ shomâ nayâmadid?

Arabamız arızalı.
‫خودروی ما خراب است.‬
khodroye mâ kharâb ast.

Arabamız arızalı olduğu için gelmedik.
‫ما نیامدیم چون خودرویمان خراب است.‬

Read the rest of this entry »

bir şeyler sebep göstermek 1

Niçin gelmiyorsunuz?
‫چرا شما نمی آیید؟‬
cherâ shomâ nemi-âyid?

Hava çok kötü.
‫هوا بسیار بد است.‬
havâ besyâr bad ast.

Hava çok kötü olduğu için gelmiyorum.
‫من نمی آیم زیرا هوا بسیار بد است.‬
man nemi-âyam zirâ havâ besyâr bad ast.

O (erkek) niçin gelmiyor?
‫چرا او (مرد) نمی آید؟‬
cherâ oo (mard) nemi-âyad?

O (erkek) davetli değil.
‫او (مرد) دعوت نشده است.‬
oo (mard) da-avat nashode ast.

Davetli (erkek) olmadığı için gelmiyor.
‫او نمی آید زیرا دعوت نشده است.‬
oo nemi-âyad zirâ da-avat nashode ast.

Niçin gelmiyorsun?
‫چرا تو نمی آیی؟‬
cherâ to nemi-âyi?

Vaktim yok.
‫من وقت ندارم.‬
man vaght nadâram.

Vaktim olmadığı için gelmiyorum.
‫من نمی آیم زیرا وقت ندارم.‬
man nemi-âyam zirâ vaght nadâram.

Niçin kalmıyorsun?
‫چرا تو نمی مانی؟‬
cherâ to nemimâni?

Daha çalışmam lazım.
‫من هنوز کار دارم.‬
man hanuz kâr dâram.

Daha çalışmam gerektiği için kalmıyorum.

Read the rest of this entry »

bir şey rica etmek

Saçlarımı kesebilir misiniz?
‫امکان دارد موهای مرا کوتاه کنید؟‬
emkân dârad muhâye marâ kutâh konid?

Kısa olmasın, lütfen.
‫لطفاً خیلی کوتاه نشود.‬
lotfan khyli kutâh nashavad.

Biraz daha kısa, lütfen.
‫لطفاً کمی کوتاهتر.‬
lotfan kami kutâh-tar.

Resimleri basabilir misiniz?
‫ممکن است این عکسها را ظاهر کنید؟‬
momken ast in aks-hâ râ zâher konid?

Resimler CD’de.
‫عکسها روی سی دی هستند.‬
aks-hâ rooye CD hastand.

Resimler kamerada.
‫عکس ها روی دوربین هستند.‬
aks-hâ rooye durbin hastand.

Saati tamir edebilir misiniz?
‫می توانید این ساعت را تعمیر کنید؟‬
mitavânid in sâ-at râ ta-amir konid?

Cam kırılmış.
‫شیشه شکسته است.‬
shishe shekaste ast.

Pil bitmiş.
‫باتری خالی است.‬
bâtry khâli ast.

Gömleği ütüleyebilir misiniz?
‫ممکن است این پیراهن را اتو کنید؟‬
momken ast in pirâhan râ otu konid?

Pantolonu temizleyebilir misiniz?
‫ممکن است این شلوار را تمیز کنید؟‬
momken ast in shalvâr râ tamiz konid?

Read the rest of this entry »

bir şeylere muktedir olmak, yapabilmek

Artık araba kullanmana izin var mı?
‫ تو اجازه داری رانندگی کنی؟‬
to ejâze dâri rânandegi koni?

Artık alkol almana izin var mı?
‫ تو اجازه داری الکل بنوشی؟‬
to ejâze dâri alkol benushi?

Artık yurt dışına yalnız çıkmana izin var mı?
‫ تو اجازه داری تنها به خارج سفر کنی؟‬
to ejâze dâri tanhâ be khârej safar koni?

muktedir olmak, yapabilmek
‫اجازه داشتن‬
ejâze dâshtan

Burada sigara içebilir miyiz?
‫اجازه هست اینجا سیگار بکشیم؟‬
ejâze hast injâ sigâr bekeshim?

Burada sigara içilebiliyor mu?
‫اینجا سیگار کشیدن مجاز است؟‬
injâ sigâr keshidan mojâz ast?

Kredi kartıyla ödenebiliyor mu?
‫ می توان با کارت اعتباری پرداخت نمود؟‬
mitavân bâ kârte e-etebâri pardâkht nemud?

Çek ile ödenebiliyor mu?
‫ می توان با چک پرداخت کرد؟‬
mitavân bâ chek pardâkht kard?

Yalnız peşin mi ödenebiliyor?
‫ فقط نقد پرداختن مجاز است؟‬
faghat naghd pardâkhtan mojâz ast?

Bir telefon edebilir miyim?
‫می توانم لحظه ای تلفن بزنم؟‬

Read the rest of this entry »

bir şeyler yapmak zorunda olmak

zorunda olmak
‫بایستن‬
bâyestan

Mektubu göndermek zorundayım.
‫من باید نامه را بفرستم.‬
man bâyad nâme râ befrestam.

Otel ücretini ödemek zorundayım.
‫من باید پول هتل را پرداخت نمایم.‬
man bâyad poole hotel râ pardâkht namâyam.

Erken kalkmak zorundasın.
‫تو باید صبح زود از خواب بلند شوی.‬
to bâyad sobhe zud az khâb boland shavi.

Çok çalışmak zorundasın.
‫تو باید خیلی کار کنی.‬
to bâyad khyli kâr koni.

Dakik olmak zorundasın.
‫تو باید وقت شناس باشی.‬
to bâyad vaght shenâs bâshi.

O (erkek) benzin almak zorunda.
‫او باید بنزین بزند (در باک بنزین بریزد).‬
oo bâyad benzin bezanad (dar bâk benzin berizad).

O (erkek) arabayı tamir etmek zorunda.
‫او باید ماشین را تعمیر کند.‬
oo bâyad mâshin râ ta-amir konad.

O arabayı yıkamak zorunda.
‫او باید ماشین را بشوید.‬
oo bâyad mâshin râ beshu-yad.

O (kadın) alışveriş yapmak zorunda.
‫او (مونث) باید خرید کند.‬
oo (mo-anas) bâyad kharid konad.

Read the rest of this entry »

Sponsorlu bağlantılar