Farsça nedir?

Farsça (فارسی), İ.Ö. 550-330 yılları arasında İran' da hüküm süren Parsa halkının konuştuğu dilden gelmektedir. Osmanlı' da da Farisi, Farsi, Parsça, Parsi, Farsi olarak adlandırılmıştır. Pers İmparatorluğunun resmi dili olduğu dönemde, imparatorluk sınırları içerisinde çok geniş bir bölgede konuşulmaktaydı. 18. yüzyılda İngilizler yasaklayana kadar Hindistan'da mahkemelerde resmi dil idi. Farsça ve lehçeleri; İran, Afganistan ve Tacikistan'da resmi dil statüsündedir.

Eski Farsça
Akamenid'ler devrinde Parsa kabilesinin konuştuğu Farsça' ya denir. Taş üzerine oyulmuş örnekleri kalmıştır.Bu dönemi çalışacak ilim adamlarının eski Fars diline hakim olmaları gerekir.

Orta Farsça
Sasaniler döneminde konuşulan ve "Pehlevice" olarak da bilinen Farsça' dır. Zerdüştlükle ilgili birçok yazılı belge bu dildedir. Bundahish, Arda Virafname, Mainu Khared, Pandnameh Adorbad Mehresfand bu belgelerden bazılarıdır.

Klasik Farsça

Read the rest of this entry »

Nitelik zarfları

daha evvel – daha önce hiç
‫ تاکنون – هرگز ‬
tâkonun - hargez

Daha evvel hiç Berlin’de bulundunuz mu?
‫آیا تا به حال در برلین بوده اید؟‬
âyâ tâ be hâl dar berlin bude-id?

Hayır, daha önce hiç bulunmadım.
‫نه، هرگز.‬
na, hargez.

biri – hiç kimse
‫کسی – هیچکس‬
kasi - hichkas

Burda tanıdığınız var mı?
‫شما اینجا کسی را می شناسید؟‬
shomâ injâ kasi râ mishenâsid?

Hayır, burda kimseyi tanımıyorum.
‫نه، من اینجا کسی را نمی شناسم.‬
na, man injâ kasi râ nemishenâsam.

daha – artık değil
‫هنوز هم – دیگر نه‬
hanuz ham - digar na

Burada daha çok kalacak mısınız?
‫شما مدت بیشتری اینجا می مانید؟‬
shomâ mod-dat-e bishtari injâ mimânid?

Hayır, burada artık fazla kalmayacağım.
‫نه، من دیگر زیاد اینجا نمی مانم.‬
na, man digar ziâd injâ nemimânam.

birşey daha – hiç bir şey
‫مقداری دیگر – بیشتر از این نه‬
meghdâri digar - bishtar az in na

Bir şey daha içmek istermisiniz?
‫می خواهید مقداری دیگر بنوشید؟‬

Read the rest of this entry »

Belirten

kız arkadaşımın kedisi
‫گربه دوست دخترم‬
gorbe-e dust dokhtaram.

erkek arkadaşımın köpeği
‫سگ دوست پسرم‬
sage dust pesaram.

Çocuklarımın oyuncakları
‫اسباب بازی بچه هایم‬
asbâb-bâzi-ye bach-che-hâyam.

Bu iş arkadaşımın (erkek) paltosu.
‫این پالتوی همکار من است.‬
in pâltoye hamkâre man ast.

Bu iş arkadaşımın (kadın) arabası.
‫این خودروی همکار (زن) من است.‬
in khodroye hamkâre man ast.

Bu iş arkadaşlarımın işi.
‫این کار همکاران من است.‬
in kâre hamkârâne man ast.

Gömleğin düğmesi düştü.
‫دکمه ی پیراهن افتاده است (گم شده است).‬
dok-maye piraâhan oftâde ast (gom shode ast)

Garajın anahtarı kayıp.
‫کلید گاراژ گم شده است.‬
kelide gârâj gom shode ast.

Şefin bilgisayarı bozuk.
‫کامپیوتر رئیس خراب است.‬
kâmputere ra-is kharâb ast.

Kızın ebeveynleri kimler?
‫والدین دختر چه کسانی هستند؟‬
vâledaine dokhtar che kasâni hastand?

Ebeveynlerinin evine nasıl gidebilirim?

Read the rest of this entry »

Çift bağlaçlar

Seyahat gerçi güzeldi, ama yorucuydu.
‫اگرچه مسافرت خوب بود، اما خیلی خسته کننده بود.‬
agarche mosâferat khub bud, ammâ khyli khaste konande bud.

Tren gerçi dakikti, ama doluydu.
‫اگرچه قطار سر وقت آمد، اما خیلی پر بود.‬
agarche ghatâr sare vaght âmad, ammâ khyli por bud.

Otel gerçi rahattı, ama pahalıydı.
‫اگرچه هتل خوب و راحت بود، اما خیلی گران بود.‬
agarche hotel khub-o râahat bud, ammâ khyli gerân bud.

O, ya otobüs ya da trene binecek.
‫او (مرد) یا با اتوبوس می رود یا با قطار.‬
oo yâ bâ otobus miravad yâ bâ ghatâr.

O, ya bu akşam ya da yarın sabah gelecek.
‫او (مرد) یا امشب می آید یا فردا صبح زود.‬
oo yâ emshab mi-âyad yâ fardâ sobhe zud.

O, ya bizde ya da otelde kalacak.
‫او (مرد) یا پیش ما می ماند یا در هتل.‬
oo yâ pishe mâ mimânad yâ dar hotel.

O (kadın) hem ispanyolca hem de ingilizce konuşuyor.
‫او هم اسپانیایی و هم انگلیسی صحبت می کند.‬
oo ham espâniâ-yee va ham engelisi sohbat mikonad.

Read the rest of this entry »

Bağlaçlar 4

Televizyon açık olduğu halde, o (erkek) uyudu.
‫با وجود این که تلویزیون روشن بود، او (مرد) خوابش برد.‬
bâ vojude in ke televizion row-shan bud, oo khâbash bord.

Geç olduğu halde, o (erkek) daha oturdu.
‫با وجود این که دیروقت بود، او (مرد) ماند.‬
bâ vojude in ke dir vaght bud, oo mând.

Kararlaştırdığımız halde, o (erkek) gelmedi.
‫با وجود این که قرار داشتیم، او (مرد) نیامد.‬
bâ vojude in ke gharâr dâshtim, oo nayâmad.

Televizyon açıktı. O buna rağmen uyudu.
‫تلویزیون روشن بود. با وجود این او (مرد) خوابش برد.‬
televizion roshan bud. bâ vojude in oo khâbash bord.

Geç olmuştu. O buna rağmen daha oturdu.
‫دیر وقت بود. با وجود این او (مرد) ماند.‬
dir vaght bud, bâ vojude in oo mând.

Kararlaştırmıştık. O buna rağmen gelmedi.
‫ما با هم قرار ملاقات داشتیم. با وجود این او (مرد) نیامد.‬
mâ bâ ham gharâre molâghât dâshtim, bâ vojude in oo nayâmad.

O, sürücü belgesi olmadığı halde araba kullanıyor.

Read the rest of this entry »

Bağlaçlar 3

Saat çalar çalmaz kalkarım.
‫من به محض این که ساعت زنگ بزند، بیدار می شوم.‬
man be mahze in ke sâ-at zang bezanad, bidâr mishavam.

Ders çalışmam gerekir gerekmez yoruluyorum.
‫من به محض این که شروع به درس خواندن می کنم خسته میشوم.‬
man be mahze in ke shoru-e be dars khândan mikonam khaste mishavam.

60 olur olmaz çalışmaya son vereceğim.
‫به محض این که به سن 60 سالگی برسم دیگر کار نمی کنم.‬
be mahze in ke be sen-ne shast sâlegi beresam digar kâr nemikonam.

Ne zaman arayacaksınız?
‫چه موقع تلفن می کنید؟‬
che moghe telefon mikonid?

Biraz boş vaktim olur olmaz.
‫به محض این که چند لحظه فرصت پیدا کنم.‬
be mahze in ke chand lahze forsat peydâ konam.

Biraz vakti olur olmaz arayacak (erkek).
‫او (مرد) به محض این که فرصت پیدا کند تلفن می کند.‬
oo be mahze in ke forsat peydâa konad telefon mikonad.

Ne kadar çalışacaksınız?
‫چه مدت شما کار خواهید کرد؟‬
che mod-dat shomâ kâr khâhid kard?

Çalışabildiğim kadar çalışacağım.

Read the rest of this entry »

Bağlaçlar 2

Kendisi (kadın) ne zamandan beri çalışmıyor?
‫او (زن) از چه موقع دیگر کار نمی کند؟‬
oo az che moghe digar kâr nemikonad?

Evlendiğinden beri mi?
‫از زمان ازدواجش؟‬
az zamâne ezdevâjash?

Evet, kendisi (kadın) evlendiğinden beri artık çalışmıyor.
‫بله، او از وقتی که ازدواج کرده است، دیگر کار نمی کند.‬
bale, oo az vaghti ke ezdevâj karde ast digar kâr nemikonad.

Evlendiğinden beri kendisi (kadın) artık çalışmıyor.
‫او (زن) از زمانی که ازدواج کرده است دیگر کار نمی کند.‬
oo az zamâni ke ezdevâj karde ast digar kâr nemikonad.

Birbirlerini tanıdıklarından beri mutlular.
‫از وقتی که آنها با هم آشنا شدند خوشبخت هستند.‬
az vaghti ke ânhâ bâ ham âshenâ shodand khosh-bakht hastand.

Çocukları olduğundan beri seyrek dışarı çıkıyorlar.
‫از وقتی بچه دار شده اند به ندرت بیرون می آیند .‬
az vaghti bach-che dâr shode-and be nodrat birun mi-âyand.

Ne zaman telefon ediyor (kadın)?
‫او (زن) چه موقع تلفن می کند؟‬

Read the rest of this entry »

Bağlaçlar 1

Yağmur durana kadar bekle.
‫صبر کن تا باران متوقف شود.‬
sabr kon tâ bârân motevaghef shavad.

Ben hazır olana kadar bekle.
‫صبر کن تا من کارم تمام شود.‬
sabr kon tâ man kâram tamâm shavad.

O geri gelene kadar bekle.
‫صبر کن تا او برگردد.‬
sabr kon tâ oo bar-gar-dad

Saçlarım kuruyana kadar bekliyorum.
‫من صبر می کنم تا موهایم خشک شوند.‬
man sabr mikonam tâ muhâyam khoshk shavand.

Film bitene kadar bekliyorum.
‫من صبر می کنم تا فیلم تمام شود.‬
man sabr mikonam tâ film tamâm shavad.

Işık yeşil yanıncaya kadar bekliyorum.
‫من صبر می کنم تا چراغ راهنما سبز شود.‬
man sabr mikonam tâ cherâghe râh namâ sabz shavad.

Ne zaman tatile gidiyorsun?
‫ تو کی به مسافرت می روی؟‬
to key be mosâferat miravi?

Yaz tatilinden daha önce mi?
‫پیش از تعطیلات تابستانی؟‬
pish az ta-atilâte tâbestâni?

Evet, yaz tatili başlamadan daha önce.
‫بله، پیش از آنکه تعطیلات تابستانی شروع شود.‬
bale, pish az ânke ta-atilâte tâbestâni shoru-e shavad.

Read the rest of this entry »

-mayıp / -meyip, -madığı / mediği li yan cümleler

Beni sevip sevmediğini bilmiyorum.
‫ من نمی دانم آیا او (مرد) مرا دوست دارد.‬
man nemidânam âyâ oo marâ dust dârad.

Geri dönüp dönmeyeceğini bilmiyorum.
‫ من نمی دانم آیا او (مرد) بر می گردد.‬
man nemidânam âyâ oo bar migardad.

Beni arayıp aramayacağını bilmiyorum.
‫ من نمی دانم آیا او (مرد) به من تلفن می کند.‬
man nemidânam âyâ oo be man telefon mikonad.

Acaba beni seviyor mu?
‫آیا او (مرد) مرا دوست دارد؟‬
âyâ oo marâ dust dârad.

Acaba geri gelecek mi?
‫آیا او (مرد) برمی گردد؟‬
âyâ oo bar migardad.

Acaba bana telefon edecek mi?
‫آیا او (مرد) به من زنگ خواهد زد؟‬
âyâ oo be man zang khâ-had zad?

Onun beni düşünüp düşünmediğini kendime soruyorum.
‫من از خودم می پرسم آیا او (مرد) به من فکر می کند.‬
man az khodam miporsam âyâ oo be man fekr mikonad.

Onun hayatında başka biri olup olmadığını kendime soruyorum.
‫من از خودم می پرسم آیا او (مرد) کس دیگری را دارد.‬
man az khodam miporsam âyâ oo kase digari râ dârad.

Read the rest of this entry »

(ki) li yan cümleler 2

Horlaman beni kızdırıyor.
‫ باعث آزار من است که تو خروپف می کنی.‬
bâ-ese âzâre man ast ke to khoro pof mikoni.

Bu kadar çok bira içmen beni kızdırıyor.
‫ باعث آزار من است که تو اینقدر آبجو می نوشی.‬
bâ-ese âzâre man ast ke to inghadr âbe-jo minushi.

Bu kadar geç gelmen beni kızdırıyor.
‫ باعث آزار من است که تو اینقدر دیر می آیی.‬
bâ-ese âzâre man ast ke to inghadr dir mi-âyee.

Onun bir doktora ihtiyacı olduğunu zannediyorum.
‫من فکر می کنم که او به یک پزشک احتیاج دارد.‬
man fekr mikonam ke oo be yek pezeshk ehtiâj dârad.

Onun hasta olduğunu zannediyorum.
‫من فکر می کنم که او مریض است.‬
man fekr mikonam ke oo mariz ast.

Onun şimdi uyuduğunu zannediyorum.
‫من فکر می کنم که او الان خوابیده است.‬
man fekr mikonam ke oo alân khâbide ast.

Onun kızımızla evleneceğini ümit ediyoruz.
‫ما امیدواریم که او (مرد) با دختر ما ازدواج کند.‬
mâ omidvârim ke oo bâ dokhtare mâ ezdevâj konad.

Onun çok parası olduğunu ümit ediyoruz.

Read the rest of this entry »

(ki) li yan cümleler

Hava belki yarın daha iyi olur.
‫فردا احتمالاً هوا بهتر می شود.‬
fardâ ehtemâlan havâ behtar mishavad.

Bunu nereden biliyorsunuz?
‫از کجا این موضوع را می دانید؟‬
az kojâ in mozu-e râ midânid?

Umarım, daha iyi olur.
‫امیدوارم که هوا بهتر بشود.‬
omidvâram ke havâ behtar beshavad.

O (erkek) mutlaka gelir.
‫او(مرد) یقیناً می آید.‬
oo yaghinan mi-âyad.

Bu kesin mi?
‫مطمئن هستی؟‬
motma-en hasti?

Geleceğini biliyorum.
‫من می دانم که او (مرد) می آید.‬
man midânam ke oo miâ-yad.

O (erkek) mutlaka telefon eder.
‫او (مرد) مطمئناً تلفن می کند.‬
oo motma-enan telefon mikonad.

Sahi mi?
‫واقعاً؟‬
vâghe-an?

Telefon edeceğini zannediyorum.
‫من فکر می کنم که او (مرد) تلفن می کند.‬
man fekr mikonam ke oo telefon mikonad.

Bu şarap muhakkak eskidir.
‫این شراب یقیناً قدیمی است.‬
in sharâb yaghinan ghadimi ast.

Bunu tam biliyor musunuz?
‫این را شما دقیقاً می دانید؟‬
in râ shomâ daghighan midânid?

Read the rest of this entry »

Emir kipi 2

Traş ol!
‫صورتت را بتراش (ریشت را بزن)!‬
suratat râ betarâsh (rishat râ bezan)!

Yıkan!
‫خودت را بشوی (تمیز کن)!‬
khodat râ beshuye (tamiz kon)!

Taran!
‫موهایت را شانه بزن!‬
muhayât â shâne bezan!

Telefon et! telefon edin!
‫تلفن کن! شما تلفن کنید!‬
telefon kon! shomâ telefon konid!

Başla! başlayın!
‫شروع کن! شما شروع کنید!‬
shoru-e kon! shomâ shoru-e konid!

Bırak! Bırakın!
‫بس کن! شما بس کنید!‬
bas kon! shomâ bas konid!

Yapma! Yapmayın!
‫رها کن! شما رها کنید!‬
rahâ kon! shomâ rahâ konid!

Söyle! Söyleyin!
‫بگو! شما بگویید!‬
begu! shomâ begueed!

Bunu satın al! Bunu satın alın!
‫بخرش! شما بخریدش!‬
bekharash! shomâ bekharidash!

Asla eğri olma!
‫هرگز دروغگو نباش!‬
hargez dorugh-gu nabâsh!

Asla küstah olma!
‫هرگز گستاخ نباش!‬
hargez gostâkh nabâsh!

Asla saygısız olma!
‫هیچ وقت بی ادب نباش!‬
hich vaght bi adab nabâsh!

Daima dürüst ol!
‫همیشه راستگو باش!‬

Read the rest of this entry »

Emir kipi 1

Çok tembelsin – o kadar tembel olma!
‫تو خیلی تنبلی – اینقدر تنبل نباش!‬
to khyli tanbali - inghadr tanbal nabâsh!

Çok uyuyorsun – o kadar uyuma!
‫تو خیلی می خوابی – اینقدر نخواب!‬
to khyli mikhâbi - inghadr nakhâb!

Çok geç geliyorsun – o kadar geç gelme!
‫تو دیر می آیی – اینقدر دیر نیا!‬
to dir mi-âyee - inghadr dir nayâ!

Çok sesli gülüyorsun – o kadar sesli gülme!
‫تو با صدای بلند می خندی – اینقدر بلند نخند!‬
to bâ sedâye boland mikhandi - inghadr boland nakhand!

Çok sessiz konuşuyorsun – o kadar sessiz konuşma!
‫تو آهسته حرف میزنی – اینقدر آهسته حرف نزن!‬
to âheste harf mizani - inghadr âheste harf nazan!

Çok fazla içiyorsun – o kadar çok içme!
‫تو خیلی (مشروب) می نوشی – اینقدر ننوش!‬
to khyli (mashrub) minushi - inghadr nanush!

Çok fazla sigara içiyorsun – o kadar çok sigara içme!
‫تو خیلی سیگار می کشی – اینقدر سیگار نکش!‬
to khyli sigâr mikeshi - inghadr sigâr nakesh!

Read the rest of this entry »

Yardımcı fiillerin geçmiş zamanı 2

Oğlum bebekle oynamak istemiyordu.
‫پسرم نمی خواست با عروسک بازی کند.‬
pesaram nemikhâst bâ arusak bâzi konad.

Kızım futbol oynamak istemiyordu.
‫دخترم نمی خواست فوتبال بازی کند.‬
dokhtaram nemikhâst footbâl bâzi konad.

Karım benimle satranç oynamak istemiyordu.
‫همسرم نمی خواست با من شطرنج بازی کند.‬
hamsaram nemikhâst bâ man shatranj bâzi konad.

Çocuklarım gezinti yapmak istemiyorlardı.
‫فرزندانم نمی خواستند به پیاده روی بروند.‬
farzandânam nemikhâstand be piâde-ravi beravand.

Odayı toplamak istemiyorlardı.
‫آنها نمی خواستند اتاق را مرتب کنند.‬
ânhâ nemikhâstand otâgh râ moratab konand.

Yatmak istemiyorlardı.
‫آنها نمی خواستند به رختخواب بروند.‬
ânhâ nemikhâstand be rakhte-khâb beravand.

Onun (erkek) dondurma yemesine izin yoktu.
‫او (مرد) اجازه نداشت بستنی بخورد.‬
oo ejâze nadâsht bastani bokhorad.

Onun (erkek) çikolata yemesine izin yoktu.
‫او (مرد) اجازه نداشت شکلات بخورد.‬
oo ejâze nadâsht shokolât bokhorad.

Read the rest of this entry »

Yardımcı fiillerin geçmiş zamanı 1

Çiçekleri sulamamız gerekiyordu.
‫ما باید به گلها آب می دادیم.‬
mâ bâyad be golhâ âb midâdim.

Evi toplamamız gerekiyordu.
‫ما باید آپارتمان را مرتب می کردیم.‬
mâ bâyad âpârtemân râ moratab mikardim.

Bulaşıkları yıkamamız gerekiyordu.
‫ما باید ظروف غذا را می شستیم.‬
mâ bâyad zorufe ghazâ râ mishostim.

Hesabı ödemeniz gerekli miydi?
‫آیا شما مجبور به پرداخت صورت حساب بودید؟‬
âyâ shomâ majbur be pardâkhte surat-hesâb budid?

Giriş ödemek zorunda kaldınız mı?
‫آیا شما مجبور به پرداخت ورودی بودید؟‬
âyâ shomâ majbur be pardâkhte vorudi budid?

Bir ceza ödemeniz gerekti mi?
‫آیا شما مجبور به پرداخت جریمه بودید؟‬
âyâ shomâ majbur be pardâkhte jarime budid?

Kim veda etmek zorundaydı?
‫چه کسی باید خداحافظی می کرد؟‬
che kasi bâyad khodâ-hâfezi mikard?

Kim eve erken gitmek zorundaydı?
‫چه کسی باید زود به خانه می رفت؟‬
che kasi bâyad zud be khâne miraft?

Kim trenle gitmek zorundaydı?
‫چه کسی باید با قطار می رفت؟‬

Read the rest of this entry »

Sponsorlu bağlantılar