Farsçada Mâzi-yi Melmus (Sürmekte olan Şimdiki Zamanın Hikayesi) (21. Ders)

درس بيستم (Ders-i Bîstom)


***Dil Bilgisi***

*Mâzi-yi Melmus (Sürmekte olan Şimdiki Zamanın Hikayesi)

Bu zaman, on dokuzuncu yüzyılda Avrupa dillerinden yapılan çeviriler yoluyla Farsça’ya girmiştir. Anlam olarak neredeyse aynısı diyebileceğimiz için, şimdiki veya geniş zamanın hikayesinin yerinde kullanılır. Geçmişteki bir zaman dilimi içinde tekrar tekrar meydana gelen veya sürerlilik gösteren bir hareketi, eylemi hikaye etmek; hikaye yoluyla ifade etmek için kullanılır.

Bu kipte önce داشتن (dâşten- sahip olmak)* masdarının -di’li geçmiş zamanı, bunun ardından ilgili fiilin şimdiki zamanının hikayesi çekilir. Önekli ve birleşik fiillerde yardımcı fiil başta kalır.

Klasik dilde görülmeyen, Modern Farsça'da özellikle konuşma dilinde yaygın olarak kullanılan bu zamanın olumsuz çekimi yoktur.


Örneğin basit fiil olarak : رفتن (reften- gitmek) fiilinin bu kipteki çekimini yapalım:

داشتم می رفتم (dâştem mî reftem) gitmekteydim
داشتی می رفتی (dâştî mî reftî) gitmekteydin
داشت می رفت (dâşt mî reft)gitmekteydi
داشتیم می رفتیم (dâştîm mî reftîm) gitmekteydik
داشتيد می رفتيد (dâştîd mî reftîd) gitmekteydiniz
داشتند می رفتند (dâştend mî reftend) gitmekteydiler

Önekli ve birleşik fiillerin çekiminde de yardımcı fiil olan داشتن başta yer alır.

بر گشتن (ber geşten- dönmek) önekli fiilinin bu kipte çekimini şöyle yaparız:


داشتم بر می گشتم (dâştem ber mî geştem) dönmekteydim
داشتی بر می گشتی ( dâştî ber mî geştî ) dönmekteydin
داشت بر می گشت ( dâşt ber mî geşt ) dönmekteydi
داشتيم بر می گشتيم ( dâştîm ber mî geştîm) dönmekteydik
داشتيد بر می گشتيد ( dâştîd ber mî geştîd) dönmekteydiniz
داشتند بر می گشتند ( dâştend ber mî geştend) dönmektelerdi/dönmekteydiler

Örnek cümleler:

حسين داشت از دور نگاهم مى كرد (Huseyn dâşt ez-dûr negâhem mî kerd.) Hüseyin uzaktan beni seyretmekteydi.

زمين را بوسيده سرشك مى ريخت. پير مرد داشت گريه مى كرد (Zemîn-râ bûsîde sereşk mî rîht. Pîr merd dâşt gerye mî kerd.) Yeri öpüp gözyaşı döküyordu. Yaşlı adam ağlamaktaydı.

داشتم روزنامه هاى صبح را مى خواندم كه در را زدند (Dâştîm ruznâmehâ-yi sobh-râ mî hândem ki der-râ zedend.) Sabah gazetelerini okumaktaydım (ki), kapı vuruldu/çalındı.

***Kelime Hazinesi***

سرشك (sereşk) veya اشك (eşk) gözyaşı
سرشت (sereşt) huy, tabiat
سرشتي (sereştî) doğal, tab'î
گريه (gerye) ağlayış
گريستن (gerîsten) ve گريه كردن (gerye kerden) ağlamak
اشك ريختن (sereşk/eşk rîhten) gözyaşı dökmek
گرياندن (geryânden) ağlatmak
گريان (geryân) ağlayan
كشتار (koştâr) öldürme,kesme; katliam
يورش (yûreş)hamle, hücum
استيلا (istîlâ) işgal
مقاومت (mukâvemet) direniş
خاموش (hâmûş) sessiz
خاموشي (hâmûşî) sessizlik
نمايش (nümâyiş) gösteri; miting
پشت (poşt) arkalık, hamal semeri
پشتيبان(poştîbân) destekçi, yardımcı
پشتيباني(poştîbânî) destek, koruma, arka çıkma
بغل (beğal) koltuk, göğüs, kucak
بغل كردن(beğal kerden) kucaklamak, sarılmak
چوب زير بغل(çûb-i zîr-i beğal) koltuk değneği (Tamlamanın sade anlamı 'koltuk altı değneği'dir.)
چوب پنبه(çûb penbe) mantar tıpa
كمك (komek) yardım, destek, el uzatma
كمكي (komekî) ve ياور (yâver) yardımcı
پله (pelle) basamak, eşik
پله كان (pellekân) basamaklar, eşikler


***Hikmet Damlaları***

1- درخت میوه دار همیشه سنگ می خورد

(Diraht-i Mîve-dâr hemîşe seng mî-hord.)

Meyveli ağaç, taşı her zaman yer.

2- اسب نجیب را یک تازيانه بس است

(Esb-i necîb-râ yek tâziyâne bes est.)

Soylu ata tek bir kırbaç (darbesi) kâfidir.

3- شغال ترسنده انگور خوب نخورد

(Şeğâl-i tersende engûr-i hûb nehûred..)

Korkak çakal, iyi üzüm yemez (yiyemez).