Farsçada Geçmiş Zaman (14. Ders)

درس چهاردهم (Ders-i Çehârdehom)


***Dil Bilgisi***

* Zamanlar

*Geçmiş Zaman

Değişik isimler altında çeşitli mazi (geçmiş zaman) mevcut ise de, genel olarak Farsça'da iki tip geçmiş zaman vardır: Mazi-yi Mutlak ve Mazi-yi Naklî

**Mazi-yi Mutlak (Mutlak Geçmiş Zaman)

Türkçe'deki -di'li geçmiş zamanın karşılığı olan zaman sigasıdır.

Mazi-yi Mutlak, önceden de bahsi geçtiği üzere, fiilin geçmiş zaman gövdesinin (yani fiilin sonundaki ن atılarak elde edilen kökün) sonuna aşağıdaki ilgili ekin eklenmesi ile oluşturulur:

Birinci tekil şahıs: م (em) -im
İkinci tekil şahıs: ی (î) -in
Üçüncü tekil şahıs: - (Geçmiş zaman gövdesi aynı zamanda üçüncü tekil şahsa ait fiildir.)
Birinci çoğul şahıs: يم (îm) -ik
İkinci çoğul şahıs: يد (îd) -niz
Üçüncü çoğul şahıs: ند (end) -ler

Örneğin bir basit fiil olan ديدن (dîden- görmek) in bu sigada çekimi şöyledir:

ديدم (dîdem) gördüm
ديدی (dîdî) gördün
ديد (dîd) gördü
ديديم (dîdîm) gördük
ديديد (dîdîd) gördünüz
ديدند (dîdend) gördüler

Örnekli, birleşik ve deyim fiillerde asıl fiilin önünde bulunan kelimeler hiçbir değişikliğe uğramaz.

Mesela bir önekli fiil olan برخوردن (ber horden- rastlamak)' in çekimi şöyledir:

برخوردم (ber hordem) rastladım
برخوردی (ber hordî) rastladın
برخورد (ber hord) rastladı
برخورديم (ber hordîm) rastladık
برخورديد (ber hordîd) rastladınız
برخوردند (ber hordend) rastladılar

Olumsuzluk bildiren ن (ne) eki fiil kökünün başına gelir.

Örnekler:

خواندن (hânden- okumak) fiilinin bu sigadaki olumsuz çekimi şöyledir:

نخواندم (nehândem) okumadım
نخواندى (nehândî) okumadın
نخواند (nehând) okumadı
نخوانديم (nehândîm) okumadık
نخوانديد (nehândîd) okumadınız
نخواندند (nehândend) okumadılar

سؤال کردن (suâl kerden- suâl eylemek/soru sormak) birleşik fiilinin olumsuz çekimi:

سؤال نکردم (suâl nekerdem) soru somadım
سؤال نکردى (suâl nekerdî) soru sormadın
سؤال نکرد (suâl nekerd) soru sormadı
سؤال نکرديم (suâl nekerdîm) soru sormadık
سؤال نکرديد (suâl nekerdîd) soru sormadınız
سؤال نکردند (suâl nekerdend) soru sormadılar

Bu siga, şu anlamları ifade etmek için kullanılır (Klasik ifadeyle bu siganın 'ma'nen binası' şöyledir): *

1- Bir işin geçmişte bir defada ve kesin olarak vuku bulduğunu ve tamamlandığını ifade eder.

Örneğin: حسن ديروز به دانشكده رفت (Hasen dîrûz be dânişkede reft- Hasan dün fakülteye gitti.)
در باز شد نوكر وارد شد و گفت (Der bâz şud, nûker vârid şud ve goft- Kapı açıldı, hizmetçi içeri girdi ve dedi (ki)...)

2- Bazen bu siga şimdiki zamanı ifade edebilir.

a) Hasretle beklenen davetliler aniden gözüktüğünde آمدند (âmedend- geldiler) fiilinin geliyorlar yerine kullanıldığı gibi.

b) Kapı devamlı çalındığında açmaya giden kişinin kullandığı آمدم (âmedem- geldim) kelimesi de aslında (geliyorum) manasındadır.

c) Biraz uğraştan sonra lambayı yakabilen kişi روشن شد (rûşen şud- yandı) derken lambanın yanmakta olduğunu ifade etmektedir aslında.

d) Bir sohbet meclisinde çokça oturduktan sonra kalkıp gitmek isteyen kişi من رفتم (Men reftem- Ben gittim.) dediğinde de (gidiyorum) demeyi kastedmiştir.

3- Gelecekte gerçekleşeceği kesin olan işler de bazen bu siga ile ifade edilir.

Örnekler: گفتم من رفتم (Goftem men reftem- Gideceğimi söyledim.)
اگر اين كار را كرد جزايش ديد (Eger în kâr râ kerd cezâyiş dîd- Eğer bu işi yaptıysa cezasını görecek/çekecek.)
Bu örnekte görüldüğü üzere şartlı birleşik cümlenin cevabında geçen mazi-yi mutlak gelecek zaman anlamı taşır.

4- Ayrıca az da olsa geçmişte devamlılık bildiren bir işi ifade etmek için kullanılır.

Örnek: پس از سرزنش آن روزى ديگر هر روز مرتبا سر درس آمد (Pes ez serzeniş-i ân rûzi diger her rûz muretteben ser-i ders âmed- O günkü azarlamadan sonra, artık düzenli olarak dersin başında geldi.)

***Kelime Hazinesi***

ساده (sâde) yalın, basit, sade
جامه (câme) giysi Çamaşır kelimesi de bu kelimeden türetilmiş. bkz. http://nisanyansozluk.com/search.asp?w=%E7ama%FE%FDr
جاروب (cârûb) süpürge
جاود (câvid) kalıcı, ebedi, sonsuz
جوشن (cevşen) zırh
جنگل (cengel) orman Yakın bir telaffuza sahip jungle ('cangıl' diye telaffuz edilir) kelimesi İngilizce'de (sık ağaçlı, balta girmemiş) orman anlamındadır. The jungle book (Ormanın kitabı) filmini hatırladık değil mi?
دارچین (dârçîn) tarçın
کشمش (kişmiş) kuru üzüm
گردو (gerdu) ceviz
جفت (cüft) çift; karı-koca
جنبش (cünbiş) kıpırtı, titreme, titreşim, sallanma, hareket Cümbüş kelimesi, bu kelimenin bizdeki hali
چوب (çûb) sopa, odun, tahta
بوف (bûf) baykuş Farsça'da ayrıca aslen Arapça bir kelime olan جغد (cuğd) da 'baykuş' için kullanılır.
دامن (dâmen) etek Tiz reftar olanin payine damen dolasir. (Hatemi) (Çabuk/aceleyle gidenin ayağına eteği dolaşır.),
'El benim dâmen senin ey rahmeten li'l-âlemîn./Şöhretim isyân benim sen afv ile meşhûrsun' (Itrî) *
دامنه (dâmene) yamaç, dağın eteği
دامن آلوده (dâmen-âlûde) iffetsiz ('eteğini kirleten')
دامن بوس (dâmen-bûs) etek öpen Bizdeki yaygın kullanımıyla 'el etek öpen'
دارنده (dârende) sahip
بيماري (bîmârî) hastalık
دارو (dârû) ilaç
داروخانه (dârûhâne) eczane
وام (vâm) borç
وامدار (vâmdâr) borçlu
وامخواه (vâmhâh) alacaklı
زندگي (zindegî) hayat
بيخ (bîh) kök