Farsçada Miktar Zarfları (9. Ders)

درس نهم (Ders-i Nohom)


***Dil Bilgisi***

*Miktar Zarfları

** بيشتر (bişter) ve بيش (biş) daha fazla, daha çok anlamını ifade etmek için kullanılmaktadır. بيشتر (bişter) isim, sıfat ya da zarf olabilir.

Örnekler: بيشتر باو داديد (Bişter be-û dâdîd- Ona daha fazla verdin.)
اورا بيشتر دوست داشتند (Û-râ bişter dûst dâştend- Onu daha çok sevdiler.)
مردها بيشتر بودند تا زنها (Merdhâ bişter bûdend tâ zenhâ- Kadınlardan fazla erkek vardı.)

بيشتر (bişter) sıfat olduğunda nitelediği kelime tekil gelir.

Mesela بيشتر كتاب داشتيد تا او (Bişter kitâb dâştîd tâ û- O'ndan/Onun sahip olduğundan fazla kitaba sahiptin/kitabın vardı.)

بيش (biş) ise hem isim olarak hem de öznenin niteliğinden haber veren sıfat olarak kullanılabilir.

Örnek 1: بيش از او خورديد (Biş ez û hordîd- Ona kıyasla daha çok yedin.)
Örnek 2: كتابهاى او بيش از كتابهاى من است (Kitâbhâ-yı û biş ez kitâbhâ-yı men est- Onun kitapları benim kitaplarımdan daha fazladır.)

بيش از پيش (biş az piş) deyimi de 'öncekinden daha fazla' anlamında zarf olarak kullanılır. Örneğin اورا بيش از پيش دوست دارد (Û-râ biş ez piş dûst dâred- Onu öncekinden daha fazla seviyor.)

بيشتر (bişter) bazen '...ekseriyeti,...çoğu,...hemen hepsi' gibi anlamlandırılabilecek şekilde bir tamlamanın tamlayanı olarak cümlede yer alabilir.
Mesela: بيشتر مردها رفته بودند (Bişter-i merdhâ rafte bûdend- Adamların/erkeklerin çoğu gitmişti.)
ve بيشتر آنها جوان بودند (Bişter-i ânhâ cevân bûdend- Onların ekseriyeti gençti.)

بيشتر از همه (bişter ez heme) ya da diğer bir kullanımla از همه بيشتر (ez heme bişter) 'en çok, en fazla' anlamlarında eylemi niteleyen zarf olabilir.
Örnek: اورا از همه بيشتر دوست داشتيم (Û-râ ez heme bişter dûst dâştîm- En çok/en fazla onu sevdik.)

** خيلى (hayli) ve بسيار (besyâr) kelimeleri de öncesinde geldikleri sıfatları pekiştiren zarflardandır.
Örnek 1: اين ميز خيلى بزرگ است (În mîz hayli bozorg est- Bu masa çok büyüktür.)
Örnek 2: باغ بسيار بزرگى دارد (Bâğ-ı besyâr bozorgî dârad- Çok büyük bir bahçeye sahiptir/Çok büyük bir bahçesi vardır.)

Aynı zamanda خيلى (hayli) zarfı ile karşılaştırma sıfatı da pekiştirilebilir. اين خيلى بهتر است (În hayli bihter est- Bu çok daha iyidir.)

**زياد (ziyad) kelimesi de sıfat ya da zarf olabilir ve 'çok, birçok, fazla; çok fazla' gibi anlamlandırılabilir.

Sıfat olmasına örnek:كتابهاى زياد داشت (Kitâbhâ-yı ziyâd dâşt- Çok kitaba sahipti/Çok kitabı vardı.)

Zarf olmasına örnek:اين كتاب زياد گران است (În kitâb ziyâd gerân est- Bu kitap çok pahalıdır.)

Zarf olmasına diğer bir örnek:بمن زياد داديد (Be-men ziyâd dâdîd- Bana fazla/çok verdi)
زياد (ziyad- 'fazla/çok') kelimesi burada yükleme sorulan 'ne kadar' sorusunun cevabı olduğu için zarftır.

زياد (ziyad) kelimesinin yer aldığı cümle yapı bakımından olumsuz olunca 'hiç... değil' gibi anlamlar verilebilir.

Mesela اين كتاب زياد خوب نيست (În kitâb ziyâd hûb nist- Bu kitap hiç iyi değildir.)

زياد (ziyad) kelimesi eğer nitelediği ismin önünde gelebilir ki böyle bir durumda isim tekil halde kullanılır.

Örnek: زياد كتاب دارد (Ziyâd kitâb dârad- Birçok kitaba sahiptir/Bir sürü kitabı vardır.)

***Kelime Hazinesi

مور (mûr) karınca
شرم (şerm) utanma, mahcubiyet; alçak gönüllülük.*
نرم (nerm) söz dinleyen, yumuşak başlı, uysal, mülayim
پشه (peşşe) sivrisinek
خوان (hân) sofra, yemek tepsisi
نمک (nemek) tuz 'Yemek yemek, ne demek bî-nemek olursa semek!' Sürûrî *
نمك طعام (nemek-i taam) sofra tuzu
قند (gand) şeker
نمكدان (nemekdân) tuzluk
شمشير (şemşir) kılıç
سپر (siper) kalkan
ستم (sitem) zulüm
ستمكار (sitemkâr) zalim
بخشش (bahşiş) cömertlik, ihsan, bağış
بخشنده (bahşende) cömert, ihsanda bulunan
هويج (hevîc) havuç
خرگوش (hargûş) tavşan
طوطي (tûtî) papağan Tûtîname, bir papağanın ağzından birçok farklı yapıda çeşitli hikayelerin anlatıldığı Doğu edebiyatından bir eserdir.
چيستان (çîstan) bilmece
چرك (çirk) kir, pislik; kirli
چركين (çirkin) kirli
سيب زميني (sib zemînî) patates. Aslen sib zemînî 'yer elması' anlamını taşımaktadır. İlginçtir ki Fransızca'da da aynı şekilde 'pomme de terre' (yer elması) patates demektir.
گوجه فرنگي (gevce ferangî) domates. Yalın anlamıyla 'Batı/Avrupa eriği' demektir.