Farsçada Edatlar (38. Ders)

درس سی و ھشتم (Ders-i Sî u Heştom)



***Dil Bilgisi***

* Edatlar

Edatlar, yapıları bakımından basit ve bileşik olmak üzere iki kısma ayrılırlar.
Farsçada 'izafet harfleri' diye adlandırılır.

1) Basit Edatlar حرف اضافۀ ساده

Tek kelimeden oluşan daha küçük parçaya ayrılamayacak olan edatlar bu sınıfa
girer.

Başlıca basit edatlar ve kullanıldıkları yerler:

از (ez) : -den/-den beri

1) Başlangıç yeri veya zamanını bildirir.
2) Sebep bildirir.
3) Nesnelerin cinsini bildirir.
4) Mukayese cümlesinde üstünlük belirten sıfattan sonra kulllanılır.
5) İngilizce'deki 'by' gibi bir eserin yazar/yapımcısını belirtir.

Örnekler:

از تھران حرکت کردیم ( 1 (Ez Tehran hareket kerdîm. Tahran'dan hareket
ettik.)
از صبح بھ راه افتادیم (Ez sobh be-râh uftâdîm.- Sabahtan/-leyin yola
düştük/koyulduk.)
از خستگی نتوانستم با شما بیایم ( 2 (Ez Tehran hareket kerdîm. Tahran'dan
hareket ettik.)
این کاسھ از نقره است ( 3 (în kâse ez nekra est. Bu kase gümüştendir.)
اورست بلندتر از دیگر کوھھای عالم است ( 4 (Everest bülendter ez diger kûh-hâ-yı
âlem est.Everest dünyanın diğer dağlarından daha yüksektir.)
بوف کور" از ھدایت ( 5 " ('Bûf-i Kûr' ez Hidayet. 'Bûf-i Kûr' (kör baykuş)
Hidayet'indir (Hidayet'in eseridir).)

الا (illa): -den başka/hariç

Örnek: ھمۀ دانشجویان آمدند الا علی (Heme-i Dânişcûyân âmedend illâ Ali.-
Ali'den başka/hariç bütün öğrenciler geldi.)

با (bâ) : ile

1) Fiilin birbaşkasıyla beraber yapıldığını ya da bir iş/durumdaki birlikte oluşu
ifade eder.
2) Aracılık anlamı katar.
3) Birşeye 'rağmen' anlamında kullanılır.
به ( 4 edatıyla aynı işlevi görüp yönelme (-e) anlamına gelebilir.

Örnekler:

محمد با مریم بھ خانۀ ما آمد ( 1 (Muhammed bâ Meryem be hane-i mâ âmed.
Muhammed, Meryemle evimize geldi.)
این کتاب را با شما می فرستم ( 2 (În Kitab-ra bâ şoma mî-firistem. Bu kitabı sizinle
gönderiyorum.)
با آن ھمھ کوشش کاری نتوانست بکند ( 3 (Bâ ân heme kûşiş kârî netevânest
bekoned. Bütün o çabalamaya rağmen bir iş yapamadı.)
یملخا رفت و احوال با ایشان گفت ( 4 (Yemliha reft ve ahval bâ îşân goft.Yemliha
gitti ve durumu onlara anlattı.)

بر (ber): üzeri/üzerine

1) Mekan belirten bir zarf olarak 'üzeri/ne' anlamında kullanılır.
2) Arapça'daki علی harf-i cerri gibi yükümlülük/gereklilik ifade etmede kullanılır.

Örnekler:

کلاغھای گرسنھ بر لاشۀ حیوان افتادند ( 1 (Kelâğhâ-yı gorosne ber lâşe-i heyvân
uftâdend . Aç kargalar hayvan leşinin üzerine kondular/üşüştüler.)
بر شماست کھ دنبال این کار بروید ( 2 (Ber şoma'st ki donbâl-i în kâr berevîd. Senin
görevindir; bu işin peşinden gitmelisin!)

برای (berâ-yı): için

Bu edat, sebep/amaç bildirmek için kullanılır.

Örnekler:

برای کار ویا دیدن دوستی بھ دانشکده آمد ( 1 (Berâ-yı kâr veyâ dîden-i dûstî bedânişkede
âmed . Bir iş için veya bir dostunu görmek için fakülteye geldi.)
ما برای وصل کردن آمدیم ; نھ برای فصل کردن آمدیم ( 2 (Mâ berâ-yı vasl kerden
âmedîm; ne berâ-yı fasl kerden âmedîm. Biz, birleştirmek/buluşturmak için
geldik; ayırmak için gelmiş değiliz.)

به (be) : -e

1) İsmin -e halinde kullanılır; gidilecek yer isminin başında bulunur.
2) Zaman tümleçlerinde -de/-da anlamı katar.
3) Dolaylı tümleçlerde (mekan bildirmede) kullanılır.
با ( 4 edatı gibi birliktelik anlamında kullanılır.
برای ( 5 edatı gibi sebep bildirebilir .
6) Yemin ifade eder.

Örnekler:

از تھران به اصفھان با اتوبوس بھ مدت ھفت ساعت رفتیم ( 1 (Ez Tehran be Isfahan bâ
otobûs be muddet-i heft sâat reftîm. Tahran'dan İsfahan'a otobüsle yedi
saatte gittik.)
به شامگاه شھر را ترک کرد ( 2 (Be şâmgâh şehr-ra terk kerd. Akşam vaktinde
şehri terk etti.)
به خیمھ بودیم کھ جمعی غوغا کردند ( 3 (Be hayme bûdîm ki cem'î ğovğa kerdend.
Çadırdaydık; (o sırada) bir grup kavga etti.)
به چھرۀ خندان ما را پذیرفتند ( 4 (Be çehre-i handân mâ-râ pezîruftend.Gülen bir
çehreyle bizi kabul ettiler/karşıladılar.)
به خرید کتاب رفتھ بودیم کھ او را دیدم ( 5 (Be harîd-i kitâb refte bûdîm ki û-râ
dîdem. Kitap almak için gitmiştik; onu gördüm.)
به خدا می خوانم ( 6 (Be Hoda mî hânem. Tanrı'ya yemin olsun (ki) okuyorum.)

بی (bî): -sız/-siz

با edatının zıddı olan bu edat, birşeyden yoksun olma durumunu ifade etmek
için kullanılır.

Örnekler:

بی کاغذ و کتاب و قلم بھ مدرسھ نیایید گفت ( 1 (Berâ-yı kâr veyâ dîden-i dûstî bedânişkede
âmed . Bir iş için veya bir dostunu görmek için fakülteye geldi.)
روزھا بی آب و نان بھ سربردیم ( 2 (Rûzhâ bî âb ve nân be-ser bordîm. Susuz ve
ekmeksiz günler geçirdik.)

Aşağıdaki basit edatların izahına bir sonraki derste devam edilecektir.
(İnşaallah)

تا (tâ) : -e kadar
جز (coz): -den başka
چو & چون (çû) ve (çon): gibi
در (der) : -de/içinde
را (râ): -e, -a/ için/ -nin
غیر (ğayr-i) : -den başka/hariç
مانند (mânend-i): gibi
مثل (misl-i): gibi
مگر (meger) : yoksa/-den başka
واسۀ (vâse-yi): için

***Kelime Hazinesi***

سراب (serâb): [Arapça'dan] serap
سرآب (ser-âb): pınar başı
آخر (âhor): ahır
سرآخر (ser-âhor): seyis
سرآزاد (ser-âzâd): kurtulmuş, özgür
سرآمد (ser-âmed): ileri gelen, seçkin
سرآویز (ser-âvîz): başa takılan süs
سراپا (serâpâ): baştan ayağa/baştan aşağı
سر افراز (ser-efrâz): alnı açık, iftihar eden
سر افکنده (ser-efkende): (başını eğen) utangaç, boynu bükük
سر انگشت (ser-engoşt): parmak ucu
سر برنده (ser-borende): kelle uçuran, cellat
برھنھ (birihne): çıplak, örtüsüz
سر برھنھ (dil-hûn): başı açık
سربلند (ser-bulend): başı dik (yüksek), övünen
سرپزشک (ser pizişk): baş hekim
سرپوش (ser-pûş): örtü; başörtüsü
سرخوش (ser-hûş): sevinçli; (argoda) kafası güzel, sarhoş
سر دبیر (ser-debîr): genel sekreter
سرزن (ser-zen): âsi
سرزنش (ser-zeniş): sitem etmek
سرسام (ser-sâm): (tıb) menenjit; sersem
سرکش (ser-keş): başkaldıran, serkeş

***Hikmet Damlaları***

ھر که سخن نسنجد از جوابش برنجد - 1

(Her ke/ki suhan ne-senced ez cevâbeş be-renced.)
Kim ki sözü tartmaz onun (karşılık olarak verilecek) cevabından incinir.

از فریاد خر کسی نمی ترسد - 2

(Ez feryâd-ı har kesî ne-mî tersed.)
Eşeğin bağırmasından kimse korkmaz.

خانھ که دو کدبانو باشد ,خاک تا زانو باشد - 3

(Hâne ki do kedbânû bâşed; hâk tâ zânû bâşed.)
Bir ev ki iki evhanımı bulunur (o ev) dize kadar toprak olur (yerle bir olur).

2 yorum

Misafir
29.06.2019 00:24

Merhabalar. Ezcümlenin tam olarak anlamı nedir? TDK özcümle gibisinden bir anlam ifade ettiğini iddia ediyor, ama öyle ki, Namık Kemal'in eserinde örnek cümle anlamında kullanılıyor. Ez edatı farsça olması anlamıyla sizlere sorma ihtiyacı duydum. Teşekkür ederim şimdiden

elif
14.09.2019 11:00

Merhabalar ezcumele örneğin ve gibi anlamlarına gelmektedir.