AFGANİSTAN’IN DİL POLİTİKASI VE AFGANİSTAN’DA TÜRKÇE EĞİTİMİ TARİHİ

Türkbilig, 2016/32: 155-168.
AFGANİSTAN’IN DİL POLİTİKASI VE AFGANİSTAN’DA
TÜRKÇE EĞİTİMİ TARİHİ
Fahri TEMİZYÜREK*

Erol BARIN**
Mete Yusuf USTABULUT ***
Özet: Afganistan kritik bir jeostratejik ve jeopolitik konumu sebebiyle “Eski Kültürlerin
Kavşağı” diye adlandırılmıştır. Bu yüzden Afganistan tarih boyunca onlarca medeniyete ev
sahipliği yapmış, ileri bir kültür seviyesine sahip bir ülkedir. Afganistan’da Peştunlar,
Tacikler, Özbekler, Türkmenler, Beluçler, Kazaklar, Kırgızlar, Nüristaniler, Aymaklar gibi
birçok halk yaşamaktadır. Bu halkların dillerini korumak için Afganistan anayasası tekrar
düzenlenmiştir. Bölgede hatırı sayılır sayıda Türk unsurlarının da bulunması Türkçenin
bölgede gelişimine katkı sağlamıştır. Afganistan Türkleri her ne kadar dillerini ve
kültürlerini yazılı olarak ifade edemeseler de sözlü olarak muhafaza etmişler ve sözlü
edebiyatlarını canlı tutmayı başarmışlardır. Afganistan’da Türk dilinin temelleri çok eski
dönemlere dayansa da modern Türkiye Türkçesinin varlığı 20. yüzyılın sonunda ortaya
çıkmıştır. Biz de bu çalışmada Afganistan’ın dil politikasını ve Türkçe eğitimi tarihini
anlatmaya çalıştık.
Anahtar Kelimeler: Afganistan, Dil Politikası, Türkçe Eğitimi Tarihi
Language Policy Of Afghanistan and The History Of Turkish Language
Teaching
Abstract: Afghanistan has been called as “The Junction of the Old Cultures” due to its
critical geo-strategic and geopolitical position. Therefore, Afghanistan which has hosted dozens
of civilizations throughout the history is a country with a high cultural level. In Afghanistan,
many divergent ethnic groups such as Pashtuns, Tajiks, Uzbeks, Turkmen, Baluchis,
Kazakh, Kyrgyz, Nüristani, Aimaq live today. To protect the language of these communities
Afghanistan's constitution has been re-amended. The presence of a considerable number of
Turkish people in the region has contributes to the development of Turkish. Though
Afghanistan Turks cannot express their language and culture by writing, they have preserved
them orally and they have managed to keep their oral literature alive. In spite the fact that the
foundations of Turkish language in Afghanistan date back to ancient times, the existence of
modern Turkish emerges at the end of the 20th century. Thus, in the study, the language policy
of Afghanistan and the history of Turkish education there are targeted to uncover.
Keywords: Afghanistan, Language Policy, History of Turkish Education

*
Doç. Dr., G.Üniversitesi. E-posta: fahri@gazi.edu.tr
** Yrd. Doç. Dr., Başkent Üniversitesi. E-posta: erolbarin@gmail.com *** Bayburt Üniversitesi. E-posta: meteustabulut@bayburt.edu.tr
AFGANİSTAN’IN DİL POLİTİKASI VE AFGANİSTAN’DA TÜRKÇE EĞİTİMİ TARİHİ
156
1.Giriş
1.1. Afganistan’ın Siyasi Tarihi
Afganistan; Kafkasya, Orta Asya, Güney Asya ve Ortadoğu arasında önemli bir
stratejik konumdadır. 18. yüzyıldan 21. yüzyıla kadar Afganistan adıyla bilinen, 3
Ocak 2004 tarihinde kabul edilen son anayasada ülkenin adı Afganistan İslam
Cumhuriyeti olmuştur (Dursun 1999:49). Çağdaş dönemlere kadar ise Aryana,
Ortaçağ’da Horasan diye adlandırılmıştır. Afganistan, coğrafi konumunun özelliği
bakımından tam bir anahtar ülke durumundadır. Coğrafi, tarihî, kültürel ve stratejik
olarak Orta Asya ve Güney Asya arasında toprakları bulunan Afganistan’ı; siyasi ve
dinî coğrafyası, Güney Asya ve Ortadoğu’ya yakınlaştırmaktadır. Bu sebeple sahip
olduğu önemli coğrafi konumundan dolayı birçok devletin istilasına uğramıştır.
Afganistan, yukarıda belirttiğimiz üzere eski çağlardan beri, fütuhatçı orduların
geçtiği bir yer oldu. Bu ülke M.Ö. 500’de Pers hükümdarlarından Keyhüsrev ve
Dârâ’nın orduları tarafından işgal edildi. 200 yıl boyunca İranlıların elinde kalan bu
ülke M.Ö. 331’de Büyük İskender’in eline geçti. Ondan sonra Baktra’da (bugünkü
Belh) kurulan Yunan Baktriyan İmparatorluğu, M.Ö. 250’den M.S. 50’ye kadar bu
ülkeyi elinde tuttu. Sakalar M.S. 50 yılında Çin’den sürülmeleri üzerine
Maveraünnehir yoluyla Afganistan’a geldiler. Afganistan’daki Baktriyan
İmparatorluğu’na son vererek bu ülkeyi işgal ettiler. Afganistan M.S. 125-480
yılları arasında Türk oldukları iddia edilen Kuşanlar tarafından istila edildi.
Kuşanlar’ın (Kuşaniler) en kudretli hükümdarlarından Kanişka zamanında
Afganistan ile beraber, doğuda Benares’e, güneyde Malva’ya kadar bütün Kuzey
Hindistan’ı hükümranlıkları altına aldılar ve kabul ettikleri Budizm dinini Orta Asya
içlerine kadar yaydılar (Feyyaz 1380:67).
Afganistan, Kuşanlardan sonra M.S. 480’de Akhunlar tarafından işgal edildi.
Halaç Türkleri olarak da bilinen Akhunlar, yaklaşık bir asır boyunca bu ülkenin
topraklarında hüküm sürdüler. İslamiyet’in Afganistan’a ulaşması Halife Hz.
Osman devrinde Basra Valisinin Abdurrahman B.Semure’yi bölgeye göndermesiyle
başlamıştır. Arapların bu bölgede uzun zaman kalmalarına rağmen İslamiyet hızla
yayılmaya devam etmiştir (Saray 1988:404). M.S. 654 yılında Arap orduları, Orta
Asya sınırındaki Oxus nehrine ulaşmak için Afganistan’ı yerle bir etmişlerdir.
Oraya eşitlik ve adalet vazedip bütün bölgeyi çabucak etkisine alan yeni dinleri
İslamiyet’i getirmişlerdir.
Afganistan’da İslamiyet’in yayılmasıyla birlikte sırasıyla Samaniler, Gazneliler,
Büyük Selçuklular, Harzemşahlar, Timûriler ve Babüriler gibi Müslüman Türk
Devletleri hüküm sürmüşlerdir. Tarihte bu ülke, Gazneli Mahmud döneminde en
parlak dönemini yaşamıştır. Onuncu yüzyılın ilk çeyreğine kadar Gazneli
hâkimiyeti altında kalan Afganistan, Gaznelilerden sonra Herat’la Gazne arasında
bulunan dağlık bölgedeki Firuz-Küh’te yaşayan Gûrilerin hâkimiyetine girmiştir.
(MEB 1946:174) Gûrilerin parçalanmasıyla birlikte 1214 yılında sahneye
Harezmşahlar çıktı. Fakat Harezmşahların hâkimiyeti çok kısa sürdü. Afganistan
AFGANİSTAN’IN DİL POLİTİKASI VE AFGANİSTAN’DA TÜRKÇE EĞİTİMİ TARİHİ
157
1220 yılında Moğolların istilâsına uğradı ve 1483’e kadar Moğolların hâkimiyeti
altında kaldı. 1483’te Timûr, Moğol İmparatorluğuna son verdi. 1404 yılında
Timûr’un ölümünden sonra, bu ülke Timûroğulları ve Safeviler arasında paylaşıldı.
Timûr’un beşinci göbekten torunu olan Babür Şeybanî 1507’de Afganistan’ı da ele
geçirerek Hint-Türk İmparatorluğunu kurdu (Cuyeni 1362:88-89). İlk başlarda
devletin merkezi Afganistan olsa da daha sonra Hindistan’a doğru yönelmiştir.
Devletin merkezinin Hindistan’a kayması ile kuzeyden Özbek Türkleri,
kuzeybatıdan da Safeviler Afganistan topraklarına dâhil olmuştur.
18. yüzyılda Babür Devleti’nin giderek zayıflaması sonucunda Afgan kabileleri
kendi başlarına bağımsız olarak hareket etmeye başlamışlardır. Kabilelerin kendi
başlarına hareket etmeleri iç karışıklıkları iyice artırmıştır. Bu karışıklık ortamında
Nadir Şah himayesindeki Türkmen Ordusu, Afganistan ve İran’ı ele geçirmiş,
Hindistan’da bulunan Babür Devleti’ni ise vergiye bağlamıştır. Nadir Şah’ın 1744
yılında suikaste uğraması sonucu yerine oğlu Ahmed Şah geçmiştir. Afganistan
1744’te Ahmed Şah Baba ile ilk defa yerli bir hükümdar tarafından yönetilen
bağımsız bir devlet ve bir ülke olarak tarihe geçmiş, o tarihten sonra ülkenin ismi
Afganistan olarak anılmaya başlanmıştır.
Ahmet Şah’ın 1772’deki vefatından sonra yerine oğlu Timûr Şah geçti. 1775
yılında devletin başşehri Kandahar’dan bugün de başkent olan Kabil’e taşındı.
Timûr Şah’ın ölümü üzerine 1793’te yerine oğlu Zaman Şah geçti. Afganistan’da
Zaman Şah’ın 7 yıllık iktidar döneminde bazı iç karışıklıklar hanedanın yıkılmasına
sebep oldu.
Afganistan’da süren bu iç karışıklıklardan faydalanarak Zaman Şah’ı iktidardan
uzaklaştıran kardeşi Mahmut Şah 1799 yılında onun yerine geçti. Çok geçmeden
dayısı 1803’te Mahmut Şah’ı hapsettirip yönetimi ele geçirdi. Daha sonra Şah Şûca
Hindistan’a sığınmak zorunda kalmış ve 1839 yılında İngilizlerle tekrar geri
dönmüştü. Böylece İngilizler, ilk olarak Afganistan’ı işgal etmiş oldular.
İngilizlerce desteklenen Şah Şûca 1826 tarihine kadar iktidarda kaldı. 1826-1863
yıllarında Dost Muhammed Han, Şah Şûca’yı mağlup ederek tahta geçti (Roux
2001:404-405). 1838’de Sihlerin de desteğiyle Afganistan’ın batısı, İngiliz
hâkimiyeti altına girdi. İngiliz işgalinin Afganistan üzerinde etkileri menfi olmuştu.
Üç yıl süren mücadele sonunda İngilizler ülkeden çıkarıldı. Bu mücadeleler
sonucunda Dost Muhammed Han, bir türlü eski gücüne kavuşamadı. 1863 yılında
Dost Muhammed Han’ın ölümünden sonra büyük oğlu Şir Ali Han yerine kral oldu
(Saray 1996:56-66).
1868’de Şir Ali Han’ın kuzey sınır komşusu Ruslarla yakınlaşması üzerine
1878’de Afganistan üçüncü defa İngilizler tarafından işgal edildi. İşgale engel
olamayan Şir Ali Han, Rusların hâkimiyetinde bulunan Türkistan’a kaçarak Ruslara
sığındı ve orada 1879 yılında öldü. Afgan (Peştun) aşiretlerin mücadeleleri sonunda
İngiliz işgali 1880’de son buldu ve daha önce amcası Şir Ali Han’a yenilip
Türkistan’da Ruslara sığınmış olan Abdurrahman Han Afganistan’a dönerek tahta
AFGANİSTAN’IN DİL POLİTİKASI VE AFGANİSTAN’DA TÜRKÇE EĞİTİMİ TARİHİ
158
geçti. 1901’de Abdurrahman Han’ın sağlığının bozulması sebebiyle, büyük oğlu
Habibullah Han’ı başa geçirdi ve üç gün sonra öldü (Saray 1988:406).
1919’da yenilikçi olarak bilinen Emanullah Han başa geçti. Emanullah Han,
1927-1928’de büyük bir geziye çıkarak Avrupa’yı, Türkiye’yi ve İran’ı gezdi. Bu
geziden aldığı izlenimlerle Afganistan’da kökten bir inkılap yapmaya karar
vermişken halkın çok ciddi bir tepki göstermesiyle 1919’da çıkarılan ayaklanma
sonunda Hindistan’a kaçtı. Üç gün sonra İnayetullah Han da kaçmak zorunda kaldı.
Beççe Sakau boş kalan tahta oturmuşsa da, iç karışıklıkları bastıramadığı için tahta
Emanullah Han’la aynı boydan olan Nadir Şah geçti. 1933’te Nadir Şah’ın
öldürülmesi üzerine oğlu Zahir Şah tahta çıktı. Zahir Şah döneminde Afganistan
bitaraf bir politika izledi. Bu tutumunu II. Dünya Savaşı sırasında da sürdürdü.
1947’de Pakistan’ın Hindistan’dan ayrılmasıyla Afganistan ve Pakistan, Hayber
Geçidi konusunda ihtilafa düştüler. İngilizlerin Pakistan’a modern ve güçlü silahlar
vererek onları desteklemesi Afganistan’ı Ruslarla yakınlaşmaya ve dostluk kurmaya
mecbur etti. 1954-1961 yılları arasında Rusya ve Afganistan, karşılıklı ziyaretler
sonunda ekonomik ve kültürel anlaşmalar imzaladı. Bazı mücahitler Rusya’nın
yayılmacı politikasından rahatsız oldu. Ruslara karşı muhafazakâr halkın
ayaklanmaları devam etti ve Karmal’a karşı direnen halkın önüne geçmek
bahanesiyle 1979’da Rus ordusu Afganistan’a girdi.
Bu arada Afganistan Bayrağı değiştirilerek Sovyetler Birliği Bayrağına benzer
kızıl bir bayrak benimsenmiş, ülkenin adı da Afganistan Demokratik Cumhuriyeti
olarak değiştirilmiştir. Rus ordusunun Afganistan’ı ilhak etmesiyle, halkın direnişi
arttı ve ilk cihat örgütü Hizb-i İslâmî kuruldu. Amerika’nın da arkasında olduğu bu
direnişe karşı başarılı olamayan Sovyetler, 1986’da Muhammed Necibullah’ı devlet
başkanlığına getirdi.
Necibullah da Sovyet taraftarı bir politika benimsedi ve mücahit grupları teslim
olmaları konusunda uyardı. Fakat mücahit gruplar Ruslara ve Necibullah’a karşı
Pakistan yoluyla Amerika’dan silah ve para desteği alarak direnişlerine devam
ettiler. Sovyet ordusu 10 yıl boyunca mücahitlere karşı savaştı ve bu savaşta ağır
kayıplar verdi. Sonunda Sovyetler, Afganistan’dan 1989 yılında çekilmek zorunda
kaldı.
Necibullah’ın başkanlıktan çekilmesiyle Afganistan mücahit grupların eline
geçti. Mücahitlerin kurduğu şûranın kararıyla 1992’de Sıbgatullah Mücedidi geçici
olarak devletin başına geçti. Bu dönem Afganistan halkı için nispeten refah ve
huzur içinde geçti. Şûrada varılan karara göre Sıbgatullah’tan sonra Burhanettin
Rabbani bir yıl sonra devletin başına geçecek ve ardından seçim yapılacaktı.
Burhanettin Rabbani döneminde Gülbuddin Hikmetyar Başbakan olarak tayin
edilmişti. Afganistan’da herkes seçim beklerken mücahit grupların kendi aralarında
yaşadıkları ihtilaflar, kanlı bir iç savaşa dönüştü. Bu iç savaş sonucu bölgesel
yönetimler ortaya çıktı (Saray 1997:272).
AFGANİSTAN’IN DİL POLİTİKASI VE AFGANİSTAN’DA TÜRKÇE EĞİTİMİ TARİHİ
159
Bu gruplar kendi aralarında savaşmaya devam ederken 1994’te daha önce
Pakistan’ın medreselerinde eğitilen ve Taliban olarak kendini tanıtan bir grup,
Kandahar şehrinde örgütlenmeye başladı. 1996 yılında Kâbil’i Şah Mesud’un
elinden alan Taliban, hızla bu ülkenin diğer bölgelerini hâkimiyeti altına aldı.
Rabbani hükümetini destekleyen Şah Mesud ile General Abdürreşit Dostum,
Taliban kuvvetlerine karşı mücadele etmek zorunda kaldılar. Taliban kuvvetlerine
direnen Dostum, Abdülmelik’in ihaneti sonucunda yenildi. Fakat Hazaraların
desteğini alan Dostum, Taliban’ı kuzey bölgesinden çıkarmaya muvaffak oldu.
Ancak 1998 yılının son aylarında tekrar Taliban'ın eline geçen Kuzey bölgesi, 2001
yılının eylülüne kadar Taliban hâkimiyeti altında kaldı. Amerika, terörü bahane
ederek 2001 yılında Afganistan’ı işgal etti.
2. Afganistan’da Etnik Yapı
Afganistan’da farklı kültürlere sahip, farklı dilleri konuşmakta olan çok sayıda
etnik grup bulunmaktadır. Hint-Aria ve Türk kökenli olarak ele alabileceğimiz bu
etnik gruplar şu şekilde sıralanabilir: Peştun, Tacik, Özbek, Türkmen, Hazara,
Aymak, Afşar, Karlık, Kazak, Kırgız ve diğer küçük etnik gruplar.
2.1. Peştunlar
Afganistan nüfusunun %40’ını oluşturan Peştunlar, etnik gruplar içerisinde en
kalabalık olanıdır. Sayılarının 12-13 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir.
Afgan olarak da bilinen Peştunların, etnik kökenleri hakkında birçok farklı görüş
ortaya atılmıştır. İsrail’in kaybolan kabilelerinden biri oldukları ve Süleyman
Dağları’nın ata yurtları olup buradan Batıya göç ettikleri, ortaya atılan farklı
görüşler içerisinde en çok kabul görenlerdir. Kendi içinde Galzacaî, Abdalî ve
Koçiler gibi üç farklı gruba ayrılan Peştunlar, Kuzeyden gelen “Halaç” Türkleriyle
karışarak bugünkü Afganları meydana getirmişlerdir.
2.2. Tacikler
Ülke nüfusunun %25’ini oluşturan Tacikler, Afganistan’ın ikinci büyük etnik
grubudur. Farsevan (Farsça konuşan kişi) olarak da bilinmektedirler. Afganistan’ın
çeşitli bölgelerine dağılmış olmakla birlikte, yoğun olarak Bedahşan, Kâbil, Herat,
Gazne, Parvan ve Kapisa gibi şehirlerde yaşamaktadırlar. İran asıllı olmalarına
rağmen, Afganistan Taciklerinin %99’u Sünni mezhebindendir. Farsçanın farklı bir
kolu olan Dari Farsçası konuşmaktadırlar ve bu dil, ülkenin ikinci resmî dili olarak
kabul edilmiştir.
2.3. Özbekler
Özbekler, üç milyona yakın nüfuslarıyla Afganistan içindeki Türk boylarından
en kalabalık olanıdır. Özbekler de diğer Türk boyları gibi yoğun olarak
Afganistan’ın kuzey bölgelerinde yani Güney Türkistan’da yaşamaktadırlar. Tarihî
kaynakların, Afgan Özbeklerinin asırlardır bu coğrafyada yaşadıklarını belirtmesine
rağmen Sovyetlerin, Orta Asya Hanlıklarını işgali sürecinde bölgeye yerleştirdikleri
de iddia edilmektedir. Özbekler, Afganistan’da Faryab, Cuzican, Saripol,
AFGANİSTAN’IN DİL POLİTİKASI VE AFGANİSTAN’DA TÜRKÇE EĞİTİMİ TARİHİ
160
Samangan, Bağlan, Kunduz, Tahar, Bedahşan ve Kâbil şehirlerinde
yaşamaktadırlar. Kâbil’de ticaretle uğraşan Özbekler, genelde tarım ve
hayvancılıkla uğraşmaktadırlar.
2.4. Türkmenler
Özbeklerden sonra Afganistan halkını oluşturan Türk boylarından en kalabalık
olanı Afganistan Türkmenleridir (Tahmini nüfus: 1.000.000). Diğer Türk boyları
gibi Afganistan’ın kuzey bölgelerinde yaşayan Afgan Türkmenleri, diğer Türk
boylarından farklı olarak göçebe yaşam tarzlarını sürdürmektedirler. Tarım ve
hayvancılıkla uğraşan Afgan Türkmenleri, ürettikleri halılarla Afganistan ticaretine
büyük katkı sağlamaktadırlar. Afganistan’ın en az yatırım yapılan bölgesinde
yaşamalarına rağmen ekonomiye olan katkıları önemlidir.
2.5. Hazaralar
Türk asıllı oldukları iddia edilen Hazaralar, Afganistan nüfusunun %10’unu
oluşturmaktadır. Afganistan’ın merkezinde, dağlık bölgelerde yaşayan Hazaraların
yoğun olduğu şehirler şunlardır: Bamyan, Kâbil, Gazni, Belh. Hazaralar, Farsçanın
“Hazaregi” lehçesiyle konuşmaktadırlar. Hazaraları diğer etnik gruplardan ayıran
bir diğer özellikleri ise Şii mezhebinden olmalarıdır. Geçimlerini tarım ve
hayvancılıkla sağlayan Hazaralar, Afganistan’ın en verimsiz bölgesinde
yaşamaktadırlar. Hazaralar da Peştunlar gibi kendi içinde boylara ayrılır. Bu
boylardan en kalabalıkları şunlardır: Day Kalan, Day Zengi, Day Çopan, Day Hata,
Day Kundi.
2.6. Aymaklar
Afganistan nüfusunun %4’ünü oluşturan Aymaklar, yaklaşık 1 milyon 250 bin
nüfusa sahiptir. “Aymak” kelimesi, Türkçe “oymak” kelimesinin karşılığıdır.
Aymaklar, Özbekçe ve Farsça konuşmaktadırlar ve %99’u Sünni’dir. En önemli
Aymak boyları Çaraymak, Firozkohiler, Hazara Aymakları, Taymanîler ve
Timurîlerdir. Uzun yıllar göçebe hayat tarzını sürdürmüş olmalarına rağmen
günümüzde tamamı yerleşiktir.
2.7. Afşarlar/Kızılbaşlar
Afganistan’ın nüfusunu oluşturan Türk boylarından biri de Afşarlardır.
Afganistan Afşarlarının nüfuslarına dair verilen rakamlar birbirini tutmamakla
birlikte, 30 bin – 400 bin arasında değişmektedir. Afganistan Afşarlarının çoğu millî
kimliklerini muhafaza edememiştir. Kâbil, Andhoy ve Herat’ta yoğun olarak
yaşayan Afşarlar, Dari Farsçası ve Peştunca konuşmaktadırlar. Afşarlar genelde
ticaretle uğraşmaktadırlar.
2.8. Karlıklar
Afganistan’da yaşayan en eski Türk boylarından biri de Karlıklardır. Nüfusları
25 bin olarak tahmin edilmektedir. Tahar, Kunduz, Samangan ve Faryab
şehirlerinde yaşamaktadırlar. Bugün Özbekçeyi en güzel konuşan Türk topluluğu
olarak da bilinirler.
AFGANİSTAN’IN DİL POLİTİKASI VE AFGANİSTAN’DA TÜRKÇE EĞİTİMİ TARİHİ
161
2.9. Kazaklar
Bedahşan, Tahar, Kunduz, Bağlan, Samangan, Belh, Cevzican, Saripul ve
Faryab şehirlerinde yaşayan Kazakların nüfusu yaklaşık 100 bin olarak tahmin
edilmektedir. Özbek Türkçesine yakın bir Kazakça konuşurlar. Kazakistan’ın
nüfusunu artırmaya yönelik izlediği politika sonucu birçok Kazak, Afganistan’ı terk
ederek Kazakistan’a göç etmiştir.
2.10.Kırgızlar
Kırgızlar, Afganistan’da yoğun olarak Bedahşan şehrinin Pamir ve Vahar
bölgelerinde yaşamaktadırlar. Kuzey Afganistan’ın Kunduz ve Samangan
şehirlerinde bulunan Kırgızlar sayıca çok azdır. Ülke genelinde 100 bin olarak
tahmin edilen nüfusa sahip olan Kırgızlar, hayvancılık ve tarımla uğraşmaktadırlar.
Afganistan’da yukarıda özetle ele aldığımız etnik grupların haricinde birçok
küçük etnik yapılar da bulunmaktadır. Bunları şu şekilde sıralamak mümkündür:
Belüçi, Paşai, Nuristani, Arap, Sihhi ve Gujjar Rajistaniler.
3.Afganistan’ın Dil Politikası
3.1. 1987 Anayasasında Dil Politikaları
Afganistan’da 1987 yılında Dr. Necibullah tarafından yeni anayasa ilan
edilmiştir. Bu anayasa ile Farsça ve Peştunca Afganistan’ın resmî dili olmuş ve yedi
ulusal dil (Özbekçe, Türkmence, Beluçca, Paşayıca, Kırgızca, Kazakça,
Nüristanice) millî dil olarak tanınmıştır.
Yeni anayasanın 13. maddesi ile Afganistan’da yaşayan birçok etnik grubun bir
arada yaşama hukukunun sınırları belirlenmiştir. 14. maddesi ile devlet, Afgan
halklarının kültürünü, dilini, edebiyatını, folklorunu, korumayı ve geliştirmeyi
taahhüt etmiştir.
Anayasanın 90. maddesinde Ulusal Konsey’in ve devlet kurumlarının bütün
yazışmalarının Farsça ve Peştunca yapılması karara bağlanmıştır. Bu metinlerin
diğer ulusal dillere tercüme edilmesi sağlanmış, mahkemelerde Farsça, Peştunca ve
yerel dillerde savunma imkânı verilmiştir. Ayrıca eğer davacı mahkemenin dilini
bilmezse kendisine tercüman verilecektir (Kavaran Dergisi 2014:IV).
3.2. Afganistan İslam Cumhuriyeti Döneminde Dil Politikası
Mücahit grupların Komünist rejimi ortadan kaldırması ile ülke İslamî yönetime
geçmiştir. Mayıs 1992’de İslamî Konsey Prof. Burhaneddin Rabbani’yi Afganistan
İslamî Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı seçmiştir. Rabbani hükümeti, yeni bir dil
politikası belirlememiştir. Bu dönemde dille ilgili yapılan tek eylem ülkenin millî
marşının Peştuncadan Farsçaya dönüştürülmesidir. Çünkü Rabbani Hükümeti
Afganistan’ın kuzeyinde yer alan Farslar ve Özbekler tarafından destekleniyordu.
Bu yüzden Rabani’nin dört yıllık hükümet sürecinde Peştuncanın kullanımı
kısıtlanmıştır. Peştu dilinin artık hükümet kontrolündeki medyada (radyo,
AFGANİSTAN’IN DİL POLİTİKASI VE AFGANİSTAN’DA TÜRKÇE EĞİTİMİ TARİHİ
162
televizyon ve gazete) önceki yerini kaybettiği görülmüştür. (Kavaran Dergisi 2014:
IV).
3.3.Taliban’ın Dirilişi ve Yeniden Peştuncanın Resmî Dil Olarak Tanınması
1996 yılında Taliban adlı bir grup ortaya çıkıp Rabbani Hükümetine son
vermiştir. Taliban’ın dirilişiyle Peştu dilinin kullanımına yeniden başlanmıştır.
Bunun sebebi Taliban’ın Peştun asıllı Afganlılardan oluşmasıdır.
Taliban’ın Peştuncaya dayanmasının başka bir sebebi de Farsçayı iyi
bilmemelerinden kaynaklanmıştır. Çünkü Talibanlar, şehirlerde eğitim görmüş
Peştunların aksine, yerel okullarda ve medreselerde eğitim görmüşlerdir. Bu yüzden
de Farsça gündemlerinde olmamıştır (Kavaran Dergisi 2014:IV).
Taliban bilinçli olarak bir resmî dil politikası belirlememiştir Taliban ofislerinde
Peştuncanın kullanılması Afganistan’ın resmî dilini belirlemede en büyük etkendir.
Bu dönemde Afganistan tarihinde ilk kez hükümetin ve yönetimin arasında,
okullarda ve yazışmalarda Peştuncaya geçilmiştir.
3.4.Taliban Rejiminin Devrilmesinden Sonra Dil Politikası
Ekim 2001’de İtilaf güçlerinin desteğiyle Taliban hükümeti devrilmiştir. Bu
olaydan üç yıl sonra 2004’te yeni anayasa ilan edilmiştir. Anayasada resmî dil ile
ilgili herhangi bir düzenleme yapılmamıştır Anayasanın on altıncı maddesindeki
ibare şu şekildedir: “Farsça, Peştunca, Özbekçe, Türkmence, Beluçca vs. dillerden
Farsça ve Peştunca resmî dil olarak kabul edilmiştir. Ancak, insanların yaşadığı
bölgelerde eğer bu dillerden (Özbekçe, Türkmence, Nüristanice, Paşayıca vs.) hangi
dil en çok konuşuluyorsa Farsça ve Peştuncadan sonra üçüncü resmî dil olarak
kabul edilir.” (Kavaran Dergisi 2014:4)
1964 yılının anayasasının aksine 2004 anayasasında Afganistan’ın Millî Marşı
Peştu dilinde kabul edilmiş, Allah isminin anılması ve tüm kabilelerin isimlerinin
bulunması uygun görülmüştür. Bu durum Afganistan’ın İslam dinine bağlı
olduğunun ve etnik gruplar arasında bir mutabakata varıldığının göstergesidir.
20. yüzyılın başlarından Afganistan Demokratik Cumhuriyeti’nin kuruluşuna
kadar dil politikasının temel amacı Peştuncayı ön plana çıkarmak olmuştur. Çünkü
Peştunca Afganistan’da büyük bir kesimin dilidir. Farsçanın yerine Peştuncayı
geçirme çabalarına rağmen, devlet görevlilerinin ve kabilelerin arasında en çok
konuşulan dil olarak Farsça kendine bir yer bulmuştur.
Sonuç olarak 2004 anayasası Peştunca ve Farsça arasında bir denge gözetmiş,
diğer dillerin de korunmasına ve geliştirilmesine imkân sunmuştur. (Kavaran
Dergisi 2014:IV).
3.2.1.Afganistan’da Yoğun Olarak Kullanılan Yabancı Diller
1. Arapça
Arapların işgali ve Afganların dinî bağlılığından dolayı, yoğun olarak
kullanılmaktadır. Afganistan’da resmî kurumlarda Arapça sözcüklerin kullanımına
AFGANİSTAN’IN DİL POLİTİKASI VE AFGANİSTAN’DA TÜRKÇE EĞİTİMİ TARİHİ
163
karşı herhangi bir yaptırım yoktur. Resmî okullarda ve üniversitelerde de Arapça
öğretilmektedir (Saeedi 2013).
2. İngilizce
Afganistan’daki yabancı diller arasından en çok konuşulan dildir. Birçok
bakanlığın ve devlet kurumunun yazılı basın açıklaması İngilizcedir. Bazı devlet
kurumlarının internet siteleri bile İngilizcedir. İngilizce sözcüklerinin kullanımına
karşı herhangi bir uygulama yoktur. Resmî okullarda, üniversitelerde ve özel
okullarda öğrencilere İngilizce öğretilmektedir (Saeedi, 2013).
3. Hintçe
Afganistan dillerine Hintçeden gelen birçok sözcük vardır. Bu sözcükler Afgan
diline ve kültürüne öylesine yerleşmiştir ki kimse bu kelimelerin yabancı olduğunu
düşünmez.
Afgan halkı sinemayı Hint filmler ile tanımış ve bu sayede birçok Afganlı
Hindistan’a gitmeden ve Hintçe eğitimi görmeden Hintçe konuşabilmekte ve
yazabilmektedir. Afganistan’da görev alan hükümetler ne geçmişte ne de bugün
Hintçe sözcüklerin kullanımına karşı yasaklama yoluna gitmiştir ( Saeedi, 2013).
4.Fransızca
Afganistan’da Fransızcanın etkisi diğer dillere oranla daha azdır. Sınırlı sayıdaki
üniversitelerde ve bazı okullarda öğretilmektedir. Afganistan’da en çok kullanılan
Fransızca kelimeler şunlardır: kabine, parlamento, organ, ajans, lisans, komutan,
pantolon, kültür vb. (Saeedi 2013).
4. Afganistan’da Türkçe Eğitimi
4.1.1 Taliban Rejiminin Devrilmesine Kadarki Türkçe Eğitimi
Afganistan’da Türkçe eğitimi Ali Şir Nevâî ile başlamıştır. Ali Şir Nevâî
döneminden günümüze kadar kimi şair ve yazarlar; vatan sevgisi, aşk, tabiat,
ahlak, birlik ve beraberlik duygularını dile getirmişlerdir ve Nevai Çağatay Türkçesi
ile yazılmış olan Muhakemetül- Lugateyn adlı bir eserinde "Türk dilinin Fars
dilinden üstün olduğunu inanmış ve bu iddiasını savunmuştur. Bu eserinde iki dilin
karşılaştırmasını söz varlığından örneklerle yaparken Farsçaya üstünlüğünü
kanıtlamaya çalıştığı kendi dilini Türkî, Türkçe şeklinde beyan etmiştir. Özellikle
Türk dili hayvan isimleri ve fiil zenginliği yönünden Farsçadan üstün olduğunu
gösterir. Ali Şir Nevai bu eserde yeryüzündeki başlıca dilleri Arapça, Hintçe,
Türkçe ve Farsça sayar. Arapçanın en üstün, Hintçenin en değersiz olduğunu ve
Çağataycanın Farsçadan üstün olduğunu ispat eder. Birçok Çağatayca kelimenin
üç, dört ya da daha fazla anlamı vardır ama Nevai’nin dediğine göre Farsçada
esneklik yoktur. Türk lehçelerinde "içmek" manasını taşıyan üç tane kelime vardır,
ama Nevai’nin dediğine göre Farsçada sadece bir kelime vardır. Eserin yazılmasının
önemli bir sebebi de, o zamanki Türk aydınları arasında Farsça kullanımı yönünde
yaygın bir özenti olmasıdır. Şiir yazmaya müsait bir dil olması sebebiyle Farsça
rağbetteydi. Muhakemetül- Lugateyn bu bakımdan etkili olmuş ve Ali Şir
AFGANİSTAN’IN DİL POLİTİKASI VE AFGANİSTAN’DA TÜRKÇE EĞİTİMİ TARİHİ
164
Nevai’den sonra Türk diline rağbet artmış, özellikle şiir büyük bir gelişme
göstermiştir." (Namık 2013: 792-797).
Çağataycayı klasik bir şiir ve nesir dili hâline getiren Ali Şir Nevâî Türk
edebiyatına otuzdan fazla değerli eser kazandırmıştır. Devlet adamlığı yanında
velûd bir yazar olarak da adından söz ettiren Nevâî’nin eserleri şunlardır: Garâibü’sSıgar,
Nevâdir’uş-Şebâb, Bedâvi’u’l-Vasat, Fevâid’ül-Kiber, Farsça Dîvân,
Hayretü’l-Ebrar, Ferhad ü Şirin, Mecnun u Leylî, Seb’a-i Seyyare, Sedd-i İskenderî,
Çihil Hadis, Vakfiyye, Nazmü’l-Cevâhir, Tarihi Enbiya ve Hükemâ, Tarih-i Müluk-
ı Acem, Dastân-ı Şeyh San’ân, Hâlât-ı Seyyid Hasan Erdeşir, Mecâlisü’n-Nefâis,
Münşe’ât, Risâle-i Muammâ, Hamsetü’l-Mütehayyirîn, Mîzân’ül-Evzân, Hâlât-ı
Pehlevan Muhammed, Nesâim’ül-Muhabbe Min Şemâimi’l-Fütüvve, Lisanü’t-Tayr,
Muhakemetü’l-Lugateyn, Sirâcü’l-Müslimîn, Mahbûbu’l-Kulûb, Münâcât,
Vakfiyye.
Afganistan Türkleri her ne kadar dillerini ve kültürlerini yazılı olarak ifade
edemeseler de sözlü olarak muhafaza etmişler ve sözlü edebiyatlarını canlı tutmayı
başarmışlardır. Afganistan’da Türk dilinin temelleri çok eski dönemlere dayansa da
modern Türkiye Türkçesinin varlığı 21. yüzyılda ortaya çıkmıştır.
Gazi Mustafa Kemal döneminde başlayan ilişkiler ile beraber Türkiye’den
Afganistan’a önemli bilim adamları gelmiştir. Bunların bazıları tıp, hukuk, ziraat
vb. alanlarda olmalarına rağmen Afgan halkına Türkçe öğretimi de yapmışlardır.
1981-82 yıllarında Kabil’in Şehr-i Nev (Yeni Şehir) denilen semtinde bir
Psikolojik Tıp (Tıp-ı Revani) Merkezi’nde Dr. Berna Asifi’nin dekanlığı zamanında
onun isteği ve yardımıyla Türkiye Büyükelçiliğindeki görevli şahıslardan biri
Türkçe öğretim kursunu üstlenmişti. Hocanın ismi Ali Bey idi. Çok uzun sürmeden
Türkçe kursu yukarıda söylenen sebeplerle kapatılmıştı.
Afganistan’da Türkçenin bu gönüllüler kursu ilkel bir şekilde, “Sıhhat-ı revanî’’
denilen sıhhî merkezin dekanının teşebbüsü ile Türkiye Büyük Elçiliğinde görevli
olan Ali Bey efendinin öğretmenliğiyle o merkezin ofisinde haftada iki gün
toplanırdı. Ders malzemesi olarak bir adet okuma kitabı vardı. Öğrencilerin hepsi
Afgan Türk’ü (Özbekler ve Türkmenler)nden ibaretti. Toplam 15 veya 19 öğrencisi
vardı. Ne yazık ki kursun ömrü pek uzun değildi. Birkaç ay sonra kapandı.
Afganistan’da Kabil Üniversitesindeki Dil ve Edebiyat Fakültesinin Türkoloji
bölümü 1983 yılında Komünist rejimin Babrak Karmal döneminde “Özbek Dili ve
Edebiyatı Bölümü” adı altında açılmıştı. İlk açıldığında bu dalı (Özbek Dili ve
Edebiyatını) okuyup bilen olmadığı için Derice Dil ve Edebiyatı bölümünün Özbek
ve Türkmen kökenli lisans seviyesinde mezun olanları, o bölümün kadrosuna tayin
edilerek Özbek bölümünün açılışı sağlanmıştı. Bu bölümün ilk başkanı Pohanmel
(Afganca ilmî rütbe yani doktoraya denk) Ziyaüddin Ziya Hoca idi. İkinci resmî
hoca da Pohanmel Muhammad Salih Rasıh Efendi’ydi. Adı geçen iki resmî hoca
aslında Özbek ve Türkmenceyi tahsil etmemişleredir, Farsça mezunudurlar.
Özbekçe bölümünü kurup yürütmeye gayret etmişlerdir. Daha önce belirttiğimiz
AFGANİSTAN’IN DİL POLİTİKASI VE AFGANİSTAN’DA TÜRKÇE EĞİTİMİ TARİHİ
165
gibi başlangıçta Özbek Dil ve Edebiyatı bölümü iki resmî hocayla Farsça
bölümünün yönetimi altında kendi eğitim faaliyetlerine başlamıştı. Tabii ki
bölümün bütün dersleri için bu iki hoca yeterli değildi. Buna göre başka ilmî eğitim
ve öğretim kurumlarında görevli olan bu millete mensup şair, yazar ve tarihçilere
ücretli olarak tedrise izin verilmişti. Afganistan Bilimler Akademisi Özbekçe
bölümünün başkanı Taşkent Devlet Üniversitesinin Tarih bölümü mezunu Dr.
Muhammet, bölümdeki derslere girip büyük katkıda bulunmuştur. Yakûp Vahidi,
Millî Eğitim Bakanlığı, Telif ve Tercüme Dekanlığının “Kardeş Milliyetler”
başkanlığında Özbekçe bölümünün üyesi şair ve yazar Muhammet Eşref Ezimî, bu
bakanlığın “İrfan” namındaki aylık dergisinin mesul müdürü ve 2002-2005’e kadar
Türkiye’de Afganistan büyükelçiliğini üstlenen Ebdülgafür Payâ Faryabîler de bu
bölümdeki derslere girip büyük katkıda bulunmuşlardır.
Bir de bu bölüme ilk dönemlerden başlayarak Özbekistanlı uzman elemanlar da
gelmeye başlamıştı. Onlardan Prof. Dr. Talat Rustemov, edebiyatçıdır. Lalehan
Kerimova dilci sıfatıyla derslere giriyordu. Onların iki yıllık görevi bittikten sonra
en son hoca olarak Dr. Karim Mahkemov, Özbek dili derslerine giriyordu. Bu
yılların devamında Özbekistan’a daha önceki yıllarda eğitim için gönderilen Özbek
ve Türkmen çocukları bu dalın yüksek lisans mezunları olarak ülkeye dönmeye
başladı ve onlardan Prof.Dr.Muhammad Âlim Lebib, Gulam Resul Karluk,
Nurullah Altay ve Azizullah Aral’ı bu bölümün değerli hocaları olarak
zikredebiliriz. 1987 yılında bölümden 13 kişi lisans eğitimini tamamlayıp mezun
olmuştu. O gruptan birinci ve ikinci dereceli yüksek puanla mezun olanı bölümün
kadrosuna kabul etmişlerdi. Bunlar, Sait Nurullah Enbarî ve Aysultan Hayri’ydi.
Şimdilik Kabil Üniversitesinde Özbek Dili ve Edebiyatı Bölümü birçok sebeple faal
değildir (Hayri 2007:85).
4.1.2.Taliban Rejiminin Devrilmesinden Sonra Türkçe Eğitimi
ISAF Komutanlığı, Afganistan Hava Harp Okulu’nda bir Türkçe Dershanesi
açılmış ve 3 Mayıs 2003 tarihinde Türkçe eğitimine başlamıştır. Burada Türkçe
öğrenen Afgan subaylar ve öğrenciler Türkiye’deki çeşitli askeri okullara ve
kurslara gönderilmiştir. Bu sayede hem Afgan-Türk kardeşliği daha da güçlenmiş
hem de Türkiye, Afganistan’ın geleceğine önemli katkılar sağlamıştır.
2003 yılında Kabil Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü açıldı ve o yıl 32
öğrencisi ile eğitime başladı. Kabil Üniversitesi Dil ve Edebiyat Fakültesi Türk Dili
Bölümünün ilk akademik seviyede yani dünya standartlarına uygun ders planı Prof.
Dr. Murat Özbay ve Doç. Dr. Fahri Temizyürek tarafından hazırlanmıştır.
Hazırlanan ders planı ise aşağıdaki gibidir:
1.Sınıf Ders Programı: Okuma, Dinleme, Yazma, Konuşma, Dil Bilgisi,
Bilgisayar, Darice, İngilizce, Sakafat, Afganistan Tarihi.
2.Sınıf Ders Programı: Okuma, Dinleme, Yazma, Konuşma, Dil Bilgisi, Halk
Edebiyatı, Peştunca, Sakafat, Psikoloji.
AFGANİSTAN’IN DİL POLİTİKASI VE AFGANİSTAN’DA TÜRKÇE EĞİTİMİ TARİHİ
166
3.Sınıf Ders Programı: Çağatay Dili, Yeni Türk Edebiyatı, Sakafat, Eski Türk
Edebiyatı, Türk Lehçeleri, Dil Bilgisi, Dünya Edebiyatı, Kompozisyon, Edebiyat
Tarihi.
4.Sınıf Programı: Yeni Türk Edebiyatı, Batı Türkçesi, Eski Türk Edebiyatı,
Öğretim Metodu, Tercüme, Türk Dili Tarihi, Tez Yazım Yönetimi, Çağatay
Edebiyatı, Sakafat.
2003-2004 eğitim yılının ikinci döneminden itibaren TİKA desteği ve aracılığı
ile bu bölüme Türkiye’den bölümün ders ihtiyacını gidermek amacıyla her bir
akademik yılda Afganistan takvimiyle ikişer dönem boyunca öğretim elemanı
gönderilmiştir. Bu silsile ile 2013 yılına kadar TİKA tarafından eğitici
görevlendirilmiştir.
Öğrenci sayısının gittikçe artmasından dolayı TİKA yeni bina inşaat ettirmiştir.
Bu bina içine 2013 yılında Yunus Emre Türk Kültür Merkezi de açılmıştır. Bu
merkezde Türkoloji bölüm öğrencilerine ve bölümün dışında olan öğrencilere
Türkçe eğitim verilmeye başlanmıştır. Böylece, Türk dilinin ve kültürünün
Afganistan’da daha çok tanınmasına da katkı sağlanmıştır. Yunus Emre Türk Kültür
Merkezi, Türkoloji bölümüne hoca desteği vermektedir. İki kardeş ülke arasında
hem kültürel hem de ticarî bakımdan birtakım gelişmelere kapı açmıştır.
Afganistan’da yaşamış ve Türk diline hizmet etmiş yazar ve şairler şunlardır;
-Üstat Abdurauf Nefir: Meymene Özbeklerinden ve tarihçidir. Basılmış
eserlerinin yanı sıra, çok sayıda gayrı matbu eseri de bulunmaktadır. 1996 yılında
Maymena’da vefat etmiştir.
- Alem Kuhken: Meymene Özbeklerindendir. Şair, yazar ve siyaset adamıdır.
Türkperest bir çizgisi vardır. 53 yaşında olan Kuhken, Maymana’da ikamet
etmektedir.
- Üstat Alim Lebib: 50 yaşlarında olan Lebib, Andhoy Özbeklerindendir. Şair ve
yazar olan Türkperest bir çizgisi vardır.
- Azim Saripuli: Şairdir, birçok eseri bulunmaktadır. 1980 yılında vefat etmiştir.
- Üstat Behmen: Andhoy Türkmenlerinden, Şair Yazar olan üstat Behmen Belh
üniversitesinde Türkoloji bölümünde öğretim görevlisidir. Birçok eseri
bulunmaktadır.
- Mevlevi Cevheri: Şibirganlı şairdir. 1998 yılında Şibirgan Hapishanesi’nde
Talibanlar tarafından şehit edilmiştir.
- Esedullah Velvalci: 60 yaşlarında olan Velvalci, Tahar Özbeklerindendir. Şair
ve yazardır. Türkperest bir çizgisi vardır. Velvalci, Tahar vilayetinin Rustoq
kentinin eski adıdır. Adını doğduğu bu kentten almıştır.
- Üstat Ebu Hayır Hayri: Meymene doğumlu Özbek Türklerindendir. Hem yazar
hem şairdir. Türkperestliği nedeniyle Zahir Şah döneminde sürgüne gönderilmiştir.
1970 yılında ölmüştür. Farsça ve Özbekçe yazılı birçok eseri bulunmaktadır.
AFGANİSTAN’IN DİL POLİTİKASI VE AFGANİSTAN’DA TÜRKÇE EĞİTİMİ TARİHİ
167
- Hafız Cuzicani: Şibirgan Özbeklerin olup 70 yaşlarındadır. Şairdir.
- Mahdum Saripuli: Özbek şair ve yazarlarındandır. Saripul doğumlu şairin
Farsça ve Özbekçe eserleri bulunmaktadır.
- Üstat Metin Andhoyi: Andhoy Özbeklerindendir. 67 yaşında ve şairdir.
-Muhammed Rafiq Anvar: Maymana Özbeklerinden ve şairdir.
- Nazar Muhamad Neva: Faryab doğumlu, Özbek Türk’ü siyaset adamıdır.1980
yılında 60 yaşında vefat etmiştir. Basılmamış eserleri vardır.
- Nadim Kaysori: Faryab/Kaysor doğumludur. Birçok şiir kitabı bulunmaktadır.
-Mecid İşçi: Kunduz Türkmenlerindendir. Şair, siyasetçi şahsiyeti olan İşçi’nin
1997 yılında Taliban eline geçtiği söylenmekte ve akıbeti bilinmemektedir.
- Prof. Nazif Şahrani: Badahşan Özbeklerinden olup 60 yaşlarındadır.
Türkperest olan yazar eserlerini İngilizce ve Farsça yayımlamıştır. Amerika’da
ikamet etmektedir. Afganistan Türklerinin lideri olan Org. Raşit Dostum’un
Badahşan temsilcisi olmuştur.
5. Sonuç
Afganistan kritik jeostratejik ve jeopolitik konumu sebebiyle “Eski Kültürlerin
Kavşağı” olarak adlandırılmıştır. Bu yüzden Afganistan, tarih boyunca onlarca
medeniyete ev sahipliği yapmış, ileri bir kültür seviyesine sahip bir ülkedir.
Afganistan’da Peştunlar, Tacikler, Özbekler, Türkmenler, Beluçlar, Kazaklar,
Kırgızlar, Nüristaniler, Aymaklar gibi birçok halk yaşamaktadır. Bu halkların
dillerini korumak için Afganistan anayasası tekrar düzenlenmiştir. Ancak
Afganistan’ın içinde bulunduğu durum sebebiyle anayasal düzen işlememektedir.
Fakat diğer halkların dilleri için yapılan çalışmaların aksine Afganistan’ın içinde
bulunduğu karışık duruma rağmen Türkçenin öğretimi üzerine yapılan çalışmalar
oldukça dikkate değerdir. Öyle ki Türkiye, TİKA vasıtasıyla Afganistan’ı yeniden
yapılandırma yönündeki çalışmaları sürdürmekte; Yunus Emre Enstitüsü ile de
kültürel çalışmalara imza atmaktadır. Bu çerçevede Afganistan’ın günümüzdeki
durumu ve Türkçe öğretimi üzerine yapılan çalışmaları dikkate alarak aşağıda
önerdiğimiz hususların dikkate alınması Afganistan’da Türkçe öğretimini etkili
kılacak ve Afgan Türklerinin kültürlerini ve dillerini korumalarına yardımcı
olacaktır. Bu önerileri şöyle sıralamak mümkündür:
 2003 yılında açılan Kabil Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü sadece
başkent Kabil’le sınırlı kalmamalı ve Kuzey Afganistan (Güney Türkistan)
üniversitelerinde de bu bölüm acilen açılmalıdır.
 Kabil Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Türkiye’den gönderilecek
Türkoloji alanında uzman hocalar vasıtası ile güçlendirilmelidir.
 Kabil Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde öğrenim gören
öğrenciler çeşitli kurumlar aracılığı ile Türkiye’de eğitimlerine devam ettirilmeli ve
kendi ülkelerine Türk dili alanında uzman olarak dönmeleri sağlanmalıdır.
AFGANİSTAN’IN DİL POLİTİKASI VE AFGANİSTAN’DA TÜRKÇE EĞİTİMİ TARİHİ
168
 Eğitim ve öğretimden son derece mahrum olan bölgelerde yaşayan Türk
kökenli meskûn halkın, kendi dillerinde etkili bir eğitimden geçmeleri için gerekli
destek Türkiye tarafından sağlanmalıdır.
 Afganistan’da yaşayan Türkler, kendi dil ve edebiyatları alanında yapılan
akademik çalışmalar hakkında bilgilendirilmeli ve özellikle YTB (Yurt Dışı Türkler
ve Akraba Toplulukları Başkanlığı) üniversite okumak isteyen Afgan Türk’ü
gençlere daha fazla kontenjan ayırmalıdır.
 Afganistan’da aktif olarak görev yapan kurumlar (TİKA, Yunus Emre
Enstitüsü vb.) belirli bir uyum içerisinde çalışmalıdır.
 Türkoloji çalışmalarında özellikle “Afganistan’da Türkoloji” araştırmalarına
ayrı bir önem verilmelidir.
 Afganistan’da yaşamış ve Türk diline hizmet etmiş yazar ve şairlerin eserleri
günümüz Türkçesine aktarılmalıdır.
Kaynaklar
AREZ, Gulam Celani (2012). Coğraf-e Tabi-i Afganistan’ın (Afganistan’ın Doğal
Coğrafyası). Kabil: Meyvend Yayınevi: 25-26.
ATA MELEK CÛYENÎ (1362). Tarih-i Cihanguşâ, Tahran: İntişarat-ı Emir-i Kabir Yay.:
88-89.
ENSARİ, Sultan Muhemmed (2011). Danıstani Hai Peramoon Coğrafyay Umumi
Afganistan. 1. Cilt, Kabil: Server Yayınevleri.
FEYYAZ, Ali Ekber (1380). Tarih-i Afganistan Az Ağaz Ta Zuhur-ı İslâm, Kabil: Sunbuda
Yay.
GÜLFEM, Dursun (1999). “Afganistan’ın Etnik Kimliği”. Avrasya Dosyası. Cilt 4,
Sonbahar-Kış 98-99, Sayı: 3-4: 49.
HABİBİ, Abdulhey (1998). Afganistan’ın Kısa Tarihi. 1. Cilt: Peşaver: Daniş Kütüphanesi.
HAYRİ, Aysultan (2007). Afganistan’da Türkçe Eğitim Tarihi. Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi.
İN`ÂMULLAH HAN (1966). Bugünkü İslâm Devletleri ve Ülkeleri, Çev. Osman
Keskioğlu, Ankara: A.Ü Yay.
Kavaran Dergisi. (2014). Afganistan Kütüphanesi Yayınevi.
KOHZAD, Ahmed Ali (2005). Afganistan’ın Tarihi. 3. Cilt: Kabil: Meyvend Yayınevi.
NAMIK, Burhaneddin (2013). Tarih-e Edebiyat-ı Türki Özbeki. Kabil.
ROUX, Jean Paul (2001). Orta Asya Tarihi ve Uygarlık, Çev. Lale Arslan, İstanbul: Kabalcı
Yay.
SAEEDDI, Satar (2013). BBC-Farsi. Kabil Yayınevi.
SARAY, Mehmet (1997). Afganistan ve Türkler, İstanbul: Kitabevi Yay.,
URUZGANİ, Masih (2010). Ketab Rangin Keman Aqvam-e Afganistan (Rengin Keman
Kitabı Afganistan’ın Kavimleri). Kabil Yayınevi.

Konular