ATEBETÜ’L-HAKAYIK’TAKİ SATIR ALTI FARSÇA ÇEVİRİLER*1

25
...........
ATEBETÜ’L-HAKAYIK’TAKİ SATIR ALTI FARSÇA
ÇEVİRİLER*1
Persian Translation under the below in the Atebetu’l-Hakayık
Rıdvan ÖZTÜRK**2
Dil Araştırmaları, Güz 2016/19: 25-35
Öz: Yazı dillerinde tarihi derinlik arttıkça söz varlığındaki değişmelere paralel
olarak anlaşılırlık derecesinde de zorluklar ortaya çıkmaktadır. Bu zorlukları
gidermek için eserlere bazı müdahaleler yapılmıştır. Bu müdahalelerle eserler,
o döneme göre anlaşılır hâle getirilmek istenmiştir. Asıl metinde satır altı
açıklamalar yapmak, bu müdahale yöntemlerinden birisidir.
12. yüzyılda telif edildiği tahmin edilen Atebetü’l-Hakayık adlı öğüt ve ahlak
kitabında da, böyle bir müdahale görülmektedir. Eserin 15. yüzyılda istinsah
edilmiş nüshalarından Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi nüshasında sıkça
satır altı açılamalara yer verilmiştir. Bu satır altı açılamalarda geçen bazı
Farsça kelime ve ibareler dikkat çekicidir. Satır altı açıklamalar içerisinde
Farsça gramer kurallarına göre çekimlenmiş kısa çeviriler bulunmaktadır:
anga- “yad kün”, anun- “hazır baş”, kemşür “mi endazed”, tıyur “men
mikuned”, busuglı “pinhan şude” vb.
Bu çalışmada Atebetü’l-Hakayık’ın zikredilen nüshasındaki, metnin anlaşılması
için yazılan ondan fazla satır altı kısa Farsça çeviriler üzerinde durulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Atebetü’l-Hakayık, art zamanlılık, dil içi aktarım, iki
dillilik, Farsça, anlaşılırlık, şive karışıklığı.
Abstract: While historical depth of the works that giving the written
languages as long as deepen, difficulties occur on the understanding degree
by parallel with changes in vocabulary. Some interventions were made to
work to resolve this difficulty. Works with these interventions, it is intended
to be understood by the term. One of these intervention strategies is underline
description in the original text.
It is seen such an intervention the sermon and morals book Atebetü’lHakayık
which has been estimated to be copyright in 12th century. There
are given under-line explanation frequently in the Topkapi Palace Museum
Library copies has been copied from the 15th century of the work. Some
Persian words and phrases are striking in this under-line explanation. In he
under-line explanation, there are brief translations conjugating by Persian
grammar rules: anga- “yad kün”, anun- “hazır baş”, kemşür “mi endazed”,
tıyur “men mikuned”, busuglı “pinhan şude” etc.
In this report will focus on more than ten brief Persians translations in the
emtioned in the copy of Atabetü’l-Hakayık.
Keywords: Atebetü’l-Hakayık, diachrony, intralinguistic transfer,
bilingualism, Persian, intelligibility, dialect confusion
* Bu yazı, 23-24 Ekim 2015 tarihinde Kazakistan’ın Türkistan şehrinde Hoca Ahmed Yesevi Uluslararası Türk-Kazak
Üniversitesinde tertip edilmiş olan VI. Uluslararası Türkoloji Kongresinde sunulan bildirinin düzenlenmiş şeklidir.
** Yrd. Doç. Dr. Necmettin Erbakan Üniversitesi, Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi, Konya/TÜRKİYE.
ridvanozturk1961@gmail.com. Gönderim Tarihi: 07.02.2016 / Kabul Tarihi: 18.10.2016
26
Rıdvan Öztürk / Dil Araştırmaları, Güz 2016/19: 25-35
1. Giriş
Yazı dillerinin verdiği eserler, zaman içerisinde dilde meydana gelen
değişmelere bağlı olarak hitap ettiği toplum açısından anlaşılırlık derecesini değişik
oranlarda yitirmektedir. Bu anlaşılırlık yitimi eserin muhtevasının toplum nezdinde
geçerliliğinin kaybolmasından kaynaklanabilir. Dinde, hayat şartlarında, geçim
kaynaklarında, coğrafyada, mekânda vb alanlarda değişiklikler yeni gerekliliklere
uygun olmadığından dolayı muhatapları için ihtiyaç olmaktan çıkar. Bundan dolayı bu
eserlerin güncelleştirilmesi yoluna gidilmez. Ancak muhteva açısından geçerliliğini
yitirmeyen eserler, zaman zaman dil bakımından güncelleştirilmişlerdir.
2.1. Atebetü’l-Hakayık
Karahanlı dönemi (840-1212) eserlerinden olan Atebetü’l-Hakayık da muhteva
bakımından geçerliliğini yitirmeyen, kırk beyit ve yüz bir dörtlükten ibaret toplam 484
mısralık bir öğüt ve ahlak kitabıdır. Yüknekli Edib Ahmed bin Mahmud tarafından telif
edilen eserin takdim edildiği Muhammed Dad İspehsalar Bey’in Selçuklu hükümdarı
Sançar’ın (1086-1157) yeğeni melik Muhammed bin Süleyman (1102-1130) olduğu
görüşü daha makbul görülmektedir. Edib Ahmed’in şöhretinin yüzyıllarca sürmüş
olduğu, eserinin 15. yüzyılın ilk yarısında Semerkant’ta, ikinci yarısında da İstanbul’da
istinsah edilmiş olmasından bellidir (Ercilasun 2004: 333, 335).
Atebetü’l-Hakayık’ın günümüze ulaşan nüshaları, yazıldıkları alfabeler bakımından
dikkat çekicidir. Bunlardan ilki Semerkant nüshası olup 1444 yılında Semerkant’ta
Uygur harfleri ile istinsah edilmiştir. İkincisi Ayasofya nüshası olup İstanbul’da 1480
yılında Şeyhzade Abdurrezzak Bahşı tarafından düzenlenmiştir. Nüshanın üst satırı
Uygur harfli, alt satırı Arap harflidir. Üçüncüsü ise Topkapı Sarayı nüshası olup 2.
Mehmed (1451-1481) veya 2. Beyazıd (1481-1512) döneminde İstanbul’da istinsah
edilmiş olmalıdır. Nüsha Arap harflidir. Baştan, ortadan ve sondan eksik olan Ankara
Seyid Ali nüshası da yine Arap harflidir. (Ercilasun 2004: 337).
2.2. Atebetü’l-Hakayık nüshalarındaki satır altı izahlar
Atebetü’l-Hakayık’ın Topkapı Sarayı nüshası, Semerkant ve Ayasofya nüshalarından
satır altı izahların çokluğu bakımından ayrılmaktadır. Uygur harfli olan Semerkant
nüshasında satır altı izahlar görülmez. Hem Uygur harfli hem de Arap harfli olan
Ayasofya nüshasında ise, az da olsa satır altı izahlar bulunmaktadır. Bazen satır altında,
bazen satırlar arasında ve bazen de satır üstünde yazmaya müsait yerlerde yirmi kadar
izah vardır. Topkapı Sarayı nüshasında ise, yüz elli dokuz yerde satır altı izah girilmiştir.
22.1. Çağatay Türkçesi özelliği gösteren satır altı izahlar
Topkapı Sarayı nüshasındaki satır altı izahları kendi içerisinde dört grupta
toplamak mümkündür. İstanbul’da muhtemelen 15. yüzyılda istinsah edildiği kabul
edilen bu nüshanın satır altı izahlarında Çağatay Türkçesi özellikleri (Eckmann 1988)
taşıyan yirmi satır altı izah tespit edilmiştir. Bu izahlar gerek ses bilgisi ve şekil bilgisi
gerekse de kelime bilgisi bakımından Anadolu sahasından ayrılmaktadır:
27
Atebetü’l-Hakayık’taki Satır Altı Farsça Çeviriler
aşındurduķung (ışın-turduġung) “yaʽni burun ṣadaķa ķılmaķ” 4331
; iḍim (idim) “tengri” 124; irlür (eslür) “tökilür” 199; ķalı (ḫalı)
“çın oķ” 149, 476; keḍ (kit) “asru yaḫşi” 18, 176; ġayetde asru” 334;
“asru” 369; kirtü (kirtü) “çın” 368; ķoḍı (ķodı) “astın, aşaġa” 102;
ongı (ongı) “ülüşi” 198; tapa (taba) “öze” 449; tenge (tinge) “teng”
24; tözü (tözü) “heme” 422, 320; uġan (uġan) “tengri” 451; ulamı
(ulamay) “nimerse” 239; ulamsız (ulamsuz) “nime tapmaġanġa” 239;
unarça (unarça) tapġanumça” 4.
2.2.2. Osmanlı Türkçesi özelliği gösteren satır altı izahlar
Topkapı Sarayı nüshasındaki Çağatay Türkçesi özellikleri gösteren satır altı
izahların yaklaşık iki misli kadarı (otuz beş yerde), Osmanlı Türkçesinin ses ve şekil
bilgisi özelliklerini yansıtmaktadır:
anın (anın) “anuŋçün” 238, 473; anga- (unga-) “vaķıf ol-“ 22; arķaġan
(arķaġan) “ţaleb iden” 7; bolup (bolup) “virüp” 239; bözüng (bözüng),
“biz” 432; büt- (büt-) “inan-“ 147; bütmez (bütmes) “oŋulmaz” 140;
çözük (yüzük) “yaramazların” 478; elig (ilig) “el” 456; eng (ing)
“yaŋaķ” 26; eύrüp (evrüp) “döndürip” 424; ķaytarılmaz (ķaytarılmas)
“ dönmez” 462; keçürgen (kiçürgen) “ʽafv idici” 37; keḍim (kidim)
“geyim” 186; kemiştim (kimiştim) “ṣaldum” 478; küḍezmek (küdezmek)
“ṣaķlamaķ” 130, 157, 158; munga (munga) “ġam ve mübtela olıcaķ”
30; nelik (nelük) “niçün” 453, “nice” 453; nenge (nenge) “nesneler”
6; öçüktürme (öçüktürme) “kendüŋe düşmen etme” 139; ötüngil (ötüngil)
“ʽarz it-“ 41; tap uslan (azurlap) “uzadıp” 278; tarıġlıķ (tarıķlıķ)
“ekincilıķ” 191; tonga (tonga) “heybetlü” 34; turup (ķopup) “durup”
148; ula (ula) “müstemiʽ ol” 81; uyaḍıp (uyatıp) “utanıp”; 432; yiligli
(yeligli) “yellü” 11; yirilmez (yerilmes) “tükenmez” 128; yititip (yititip)
“tiz eylemek” 22; yüknüp (yüknüp) “diz çöküp” 148.
2.2.3. Her iki Türkçede de ortak olan satır altı izahlar
Her iki Türkçenin de belirleyici özelliklerinden birisini yansıtmayan hem Çağatay
Türkçesinde hem de Osmanlı Türkçesinde görülebilen satır altı izahlar yukarıdaki
gruplardan daha büyük bir grubu (seksen dört yerde) teşkil ederler. Bu izahların
tamamına yakını Arapça veya Farsça kökenli alıntı kelimelerden ibarettir (Devellioğlu
1997). Bu izahların o dönem için ne kadar yerlileştiğini tespit etmek son derece zordur.
Özellikle satır altı Farsça çevrilerin olduğunu göz önüne alacak olursak, bu izahların
muhatabının Türkçe bilenler mi yoksa Farsça bilenler mi olduğu açık değildir.
aḍaķķa (adaķķa) “ayak” 455, aḍın (adın) “diger” 275, “özge” 116, 467;
ajun (ajun) “dünya” 221; asġı (asıġnı) “faide” 287; buḍun (budun) “ḫalayıķ”
421, 123, “ḫalķ” 257; burun (burun) “evvel” 300; bustan (mey-
1 İncelememize Atebetü’l-Hakayık ile ilgili yetkin eserlerin başında gelen “ARAT Reşit Rahmeti (1992), Edib Ahmed
B. Mahmud Yükneki, Atebetü’l-Hakayık, 2.baskı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.” (=A) künyeli eseri esas
aldık. Bu ve bundan sonra verilecek örneklerde ilk sırada verilen kelimeler, Arat yayınında esas alınanlardır. İkinci
sırada parantez içerisinde verilenler ile tırnak içerisine verilenler ise, Topkapı Sarayı (= TS) nüshasındaki şekillerdir.
Sondaki numaralar da yine Arat 1992’de verilen mısra numaralarıdır. İncelememiz Arat’ın yayınının tashihi veya
tenkidi olmadığı için, esasa müteallik olmayan bazı çevriyazı karakterleri dışında herhangi bir tasarrufta bulunmayıp
bu yayının imlasına sadık kaldık.
28
Rıdvan Öztürk / Dil Araştırmaları, Güz 2016/19: 25-35
dan) “baġçe” 342; cah (cah) “cah” 258; cemad (cümat) “cümle” 6;
çıġaylıķ (çıġaylıķ) “faķr” 187, faķir ḥal” 303; eḍgü (edgü) “nigüyi” 375;
erklig (erklig) “muṣallaṭ” 256; huş (huş) “fehm” 22; iḍisi (idisi) “ṣaḥibi”
19, ṣaḥib” 313; igining (igining) “ derd” 310; ilnür (ilnür) “ilşür” 456;
inç (inç) “eman” 415; irtegil (ir digil) “ merd” 321; isiz (esiz) “diriġ”
386; isizlik (esizlik) “bedi” 366, 375; itiglig (indinlig) “merd, mütedeyyin,
pür ‘aķl” 344; iẕası (azası) “azarı” 438; ķalı (ḫalı) “rast” 226, “taḥķiķ”
132; ķamlur (ķamlur) “eksir” 196; keḍ (kit) “besi” 254; ķoḍılıķ (ḫuy ķı-
lıķ) ḫurd dil” 270; küstaḫ (ustaḫ) ”küstaḫ” 348; mizaḥ (miziḥ-dın) “latife,
bazi” 95; opraķ (ofraķ) “came” 330; orun (orun) “murad” 212, otalap
(otalap) “ʹilac” 253; otun (utsız) “bi-şerm” 261; otun (adın) “özge”
108;oza (oza) “evvel” 440; ökünç (ökünç) “pişmani” 302, 116, “ġam ve
pişimani” 244; örklüg (irklig) “ķavi” 318; örüng (örüng) “aķ” 25; öte
“ziyade” 321; saķınç (saķınç) “ḫavf” 426, “fikr” 296; sarınġu (sırıngġu)
“kefen” 432; serip (serip) “ķarar ķılıp” 175; sılıġ (sılıķ) “şirin ü nerm”
356; sıngaru (sirenggü) “dur” 366; sökünç (sökünç) “düşnam” 231; sö-
küş (söküş) “düşnam 242; suķ (suķ) “ḥariṣ” 255, 425; suķluġın (suķluġın)
“ḥariṣlıķ” 185; süçüg (süçüg) “ şirin” 209, 435; şera (şera) “bişe”152;
taparu (tabaru) “aṣl” 286; terkin (terkin) “zud” 380; tetik (tetik) “dana”
361” 361; tetiklikde (tetiklikde) “danayi” 55; teze (tize) “ķaçmaķ” 153;
tözü (tözü) “cümle” 236; tuş (tuş) “beraber” 24, 488; tüzünrek (tüzünrek)
“vezmin?” 355; uķup (uķup) “bilip” 357; uķuş (uķuş) “tabiʽat” 22; uķuş-
suzlar (uķuşsızlar) “ʽaķılsız” 458; ula (ula) “ulaşġıl” 82; yaġan (yaġan)
“fil” 487; yalıngnı (yalıngnı) “bürehne” 330; yanut (yanut) “ʽivaz” 374,
327; yete (yite) “tamam” 237; yime (yime) “ baz” 293; yul- (yul-) “ḫalaṣ
ķıl-“ 160, 152.
2.2.4. Satır altı Farsça dil bilgisi özelliği gösteren izahlar
Topkapı Sarayı nüshasının satır altı izahlarının en farklı olanı, kısa Farsça çeviriler
diyebileceğimiz izahlardır. Sayıca çok olmasalar da yapı bakımından bir başka dilin
kurallarına göre girilmiş izahlardır. Bunlarda bazen bir kip çekimini, bazen sıfat-fiilli
bir şekli, bazen de hâl ekli veya çokluk ekli bir şekli Farsça kurallara göre izah edilmiş
olarak görmekteyiz.
anga- “yad kün”
28 anıng medḥı bolsa şeker şehd anga
yad kün (TS 3)
“28. onun yâdı, dilim için, şeker ve baldır.” (A 83)
anga- “anlamak, bilmek” (A III). yad kün “yad et, hatırla” : yad kerden “yad
etmek”>yad kün “yad et”; Emir çekimi 2. teklik şahıs.
anun- “hazır baş”
209. süçüg tattıng erse açıġķa anun
ḥażır baş (TS 21)
“209. eğer tatlı tattın ise, acıya hazır ol.” (A 90)
29
Atebetü’l-Hakayık’taki Satır Altı Farsça Çeviriler
anun- “hazır olmak” (A V). hazır baş “hazır ol, hazırlıklı ol”: hazır buden “hazır
olmak”> hazır baş “hazır ol”; Emir çekimi 2. teklik şahıs.
bitildi “nevişte”
315. tar erse king erse bitildi ruzung
nevişte (TS 31)
“315.ister dar, ister geniş olsun rızkın yazılmıştır” (A 93)
bitil- “yazılmak” (A XI). nevişte “yazmış, yazılmış, yazgı”: nevisten “yazmak”>
nevişte “yazmış, yazılmış”.
borçı “mey-füruş”
409. kim ol yüzçi erse kişi yigi ol
borçı (B7, C40)
mey-füruş
“409. kim iki yüzlü ise, o itibar sahibidir.” (A 97)
bor “şerap” (A XII). mey-füruş “mey satan”, saki; meclislerde güzel söz söyleyip
mey dağıtan”: mey füruhten “mey satmak”> mey füruş “mey satan, saki”. (pir-i mey
füruş “mey sunan pir”).
busuġlı “pinhan şude”
294. emel arsasında busuġlı ecel
pinhan şüde (TS 29)
“294. emelin altında ecel saklıdır.” (A 93)
bus- “pusuya yatmak” (A. XIII). pinhan şüde “gizlenmiş, saklı”: pinhan şüden
“gizli olmak”> pinhan şüde “gizlenmiş, saklı, gizli”.
bütür- “puşan”
330. yaraġ bulsang opraķ yalıngnı bütür
puşan (TS 32)
“330. giymeye yarar elbise bulursan, çıplağa giydir. (A 94)
bütür- “tamamlamak, giydirmek” (A XIII). puşan “giydir”: puşanden “giydirmek”>
puşan “giydir”. Emir çekimi 2. teklik şahıs. came-bürehne puşan “elbisesizi giydir”.
asrasında (isresinde) “der pes-i emel”
294. emel asrasında busuġlı ecel
isresinde (TS 29)
der pes-i (emel) (TS 29)
“294. emelin altında ecel saklıdır.” (A 93)
asra (isre) “alt” (A V). der pes-i (emel) “emelin arkasında”: der pes “arkasında,
altında” (der pes~der puşt~der pey).
30
Rıdvan Öztürk / Dil Araştırmaları, Güz 2016/19: 25-35
ķalı “rast mi-guyem”
331. küç emgek tegürme kişike ķalı
ḫali
rast mi-guyem (TS 33)
“331. başkasına zorluk ve zahmet çektirme.” (A 94)
226. ķalı sözleseng söz bilip sözlegil
ḫali
rast (TS 22)
“226. eğer söz söylersen sözü bilerek söyle” (A 90)
ķalı (ḫali) “eğer” (A XXXIII). rast mi-guyem “doğru söylüyorum”: rast
guften “doğru söylemek”> rast mi-guyem “doğru söylüyorum”. Şimdiki zaman çekimi
1. teklik şahıs.
ķayu “küdam”
235. baḫıllıķnı ķanı öger til ķayu
küdam (TS 23)
“235. hasisliği öğen dil hani, nerede?” A 91
ķayu “nerede” (A XXXIV). küdam “hangi, hangisi”: küdam-eş amed “(onlardan)
hangisi geldi.”; kudam ruz miayid “Hangi gün gelirsin vb. küdam “hangi(si)”. Soru
sıfatı veya soru zamiri”.
kemşür “mi-endazed”
282. tekebbür tutar erni kemşür ķoḍı
mi- endazed (TS 27)
“282. kibirli olanı aşağı atar”. (A 92)
kemiş- “atmak” (A XXXV). mi-endazed “atıyor, atar”: endahten “atmak”>miendazed”
atar, atıyor”. Şimdiki zaman çekimi teklik 3. şahıs. der pesti mi-endazed
“aşağı atar”.
ķoḍı “der pesti”
282. tekebbür tutar erni kemşür ķoḍı
ķozı
der pesti
“282. kibirli olanı aşağı atar”. (A 92)
ķozı (bk. koḍı) “aşağı” (A XXXIX). der pesti “aşağıda, aşağıya”: der pesti
“aşağıda, aşağıya”. Dolaylı tümleç. der pesti mi-endazed “aşağıya atar”.
küḍezgil “nigah-dar”
345. küḍezgil aya dost uluġlar ḥaķın
nigah-dar (TS 34)
31
Atebetü’l-Hakayık’taki Satır Altı Farsça Çeviriler
“345. ey dost, büyüklerin hakkını gözet.” (A 94)
küḍez- “gözetmek” (A XLI). nigah dar “koru, gözet”: nigah daşten ”(emaneti)
korumak, saklamak”> nigah dar “koru, gözet, sakla”, Emir çekimi 2. teklik şahıs.
öçer “mi-mired”
351. öçer miḥnet otı keçer nevbeti
mi-mired (TS 35)
“351. mihnet âteşi söner, nevbeti geçer.” (A 95)
öç- “sönmek” (A LI). mi-mired “ölür”: murden “ölmek”> mi-mired “ölür”,
Şimdiki zaman çekimi 3. teklik şahıs.
örtegil “büsuz, bisuz”
324. yimişsiz yıġaçnı kesip örtegil
büsuz (bisuz) (TS 32)
“324. meyvesiz ağacı kesip ateşte yak.” (A 94)
örte- “yakmak” (A LI). büsuz (bisuz) “yak”: suhten “yakmak”>bisuz “yak”, Emir
2. teklik şahıs.
sanma- “me-şümar”
296. uzun sanma saķınç öküş ķıl ´amel
me-şümar (TS 29)
“296. düşünceyi uzun etme (daha) çok amel kıl” (A 93)
san(ma)- “düşün(me)mek” (A LIV). me-şümar “sayma-”: şümar kerden
(~şümarden) “saymak”> me-şümar “sayma”. Olumsuz emir çekimi 2. teklik şahıs.
talusı “nigüterin”
257. bu buḍun talusı aķı er turur
tolusı (TS 25)
nigüterin (TS 25)
“257. bu halk arasında en iyi adam, cömert adamdır.” A 91
talu “iyi, seçkin” (A LIX). nikuterin2
“en iyisi”: niku “iyi”>niku-ter “daha
iyi”>niku-ter-in “en iyi”. Farsça dereceleme kategorisi.
tıyur “menʽ mi-küned”
232. sökünç kelgü yolnı aķılıķ tıyur
menʽ mi-küned (TS 23)
“232. sövme gelecek yolu cömertlik kapatır.” (A 91)
2 Arat, edisyon kritikte kelimeyi “nigüterin” şeklinde vermiş (Arat 1992: 61), ancak sözlük kısmına almamıştır. Sözlük
kısmında sadece “nigüyi” (Arat 1992: XLVIII) kelimesi verilmiştir. Kelimenin izahını yaparken, Farsça sözlüklerdeki
“niku” (Şükun 1984: 1939) kelimesinin derecelenmiş şekli olarak kabul edip “nikuterin” olarak aldık.
32
Rıdvan Öztürk / Dil Araştırmaları, Güz 2016/19: 25-35
tıy- “mani olmak, kapatmak” (A LXII). menʽ mi-küned “men eder, mani olur”:
menʽ kerden “men etmek, mani olmak”> menʽ mi-küned “men eder”, Şimdiki zaman
çekimi 3. teklik şahıs.
ula- “bi-peyvend”
343. yıķıķlıġķa tirep kesüklüg ula
bi-peyvend (TS 34)
“343. eğilene destek ver ve kesileni ekle” (A 94)
ula- “bağlamak, eklemek” (A LXVII). bi-peyvend “bağla, birleştir”: peyvesten
“bağla(n)mak”>bi-peyvend “bağla, birleştir”. Emir çekimi 2. teklik şahıs.
uyalar “beraderan”
291. ata bir ana bir uyalar bu ḫalķ
beraderan (TS 28)
“291. insanlar ana baba bir kardeştirler.” (A 93)
uya “kardeş, hısım” (A LXXI). beraderan “kardeşler”: berader “kardeş”> beraderan
“kardeşler”. Farsça çokluk şekli.
yaύuma- “nezdik merev”
379 isizke yaύuma isiz suḥbeti
nezdik merev (TS 38)
“379. kötüye yaklaşma, kötü sohbeti” (A 71)
yaύu(ma)- “yaklaş(ma)mak” (A LXXII). nezdik me-rev “yakın gitme, yaklaşma”:
Olumsuz emir çekimi 2. teklik şahıs.
3. Değerlendirme
Topkapı Sarayı nüshasının İstanbul’da 2. Mehmed (1451-1481) veya 2. Beyazıd
(1481-1512) döneminde istinsah edilmiş olduğu kabul edilmektedir. Bu nüsha,
Semerkant ve Ayasofya nüshalarından istifade edilerek istinsah edilmiş olmalıdır.
Nüshadaki bazı sözlerin imla ve telaffuz şekilleri ile izahlarda daha çok Osmanlı
Türkçesi özellikleri kullanılmıştır. Topkapı Sarayı nüshası imla hususiyetleri ve
bazı izahların aynı olması (bk. bilhassa 433) bakımından Ayasofya nüshasına yakın
durmaktadır. Fakat Ayasofya nüshasından farklı olan cihetleri de oldukça mühim bir
yekûn tutmaktadır (Arat 1992: 31-32).
Topkapı Sarayı nüshasında tespit ettiğimiz yüz elli dokuz satır altı izahtan yirmi
tanesi Çağatay Türkçesi özellikleri, otuz beş tanesi de Osmanlı Türkçesi özellikleri
göstermektedir. Her iki Türkçede de kullanılabilen seksen dört tane satır altı izah
bulunmaktadır. Bunların tamamına yakını Arapça veya Farsçadan alıntı kelimelerdir.
Ancak lehçe farkını gösterecek belirgin bir özellik göstermeyen “ulaşġıl, özge, ayaķ
vb” Türkçe kelimeler de ortak söz varlığı içerisinde yer almıştır.
33
Atebetü’l-Hakayık’taki Satır Altı Farsça Çeviriler
Satır altı söz varlığını şöyle değerlendirmek mümkündür:
Satır altı izahları yazan kişi hem Çağatay Türkçesine hem de Osmanlı Türkçesine
vakıf durumdadır. Ancak satır altı izahların taraf belirleyici özelliği oran bakımından
Osmanlı Türkçesi tarafındadır. Farsça gramatik izahları dâhil etmeden satır altı izahlar
üzerinden bir yüzdelik hesabı yapacak olursak, 15. yüzyılda Osmanlı Türkçesi ile
Çağatay Türkçesinin ortak kelime oranını %59 olarak belirleyebiliriz. Nüshada %14,6
oranında Çağatay Türkçesi özelliğini, %26 oranında ise Osmanlı Türkçesi özelliğini
yansıtan satır altı izah kullanılmıştır.
Bu oranlar anlaşılabilirlik bağlamında düşünüldüğü zaman şüphesiz daha
da yükselecektir. İki Türkçe arasında belirleyici bazı özellikler anlam farklılığı
doğurmayan alt ses birimi dairesinde yer alırlar: t~d, -mAs~-mAz, (tökilür, tükenmez)
ng~ŋ,(tengri~teŋri) ṣ~s, (saldım~ṣaldum),itmek~ķılmaķ vb.
Yukarıdaki oranlar satır altı izahların özellikle Osmanlı Türkçesi bilenler için
kaydedildiğini göstermektedir. Ancak Atebetü’l-Hakayık döneminin bilinen bazı
kelimelerinin aradan ortalama üç yüzyıl geçtikten sonra Çağatay sahası için de
anlaşılmaz veya zor anlaşılır bir duruma gelmiş olduğunu, satır altı Çağatay Türkçesi
izahlardan anlamaktayız. Bu izahlarda muhatabın Osmanlı Türkçesi konuşanların
olmadığı aşikârdır.
Satır altı izahları yazan kişinin iki lehçe arasında gidip geldiğini, karışık lehçeli
veya iki lehçeli diyebileceğimiz bir dil olgusuna sahip olduğunu belirleyebiliriz.
Aşağıda verilen dizenin satır altı izahlarından ilk üç tanesi Çağatay Türkçesi özelliği
gösterirken, dördüncüsü ise Osmanlı Türkçesi özelliği göstermektedir:
239 tirildi ulamsuz ulamay bolup
nime tapmaganga nimerse virüp (TS 23)
Nüshada satır altı izahlar içerisinde asıl dikkat çekici olan husus ise, Farsça küçük
çeviriler diyebileceğimiz örneklerdir. Farsça pek çok kelime, izahlarda kullanılmıştır.
Bu kelimeleri söz varlığı içerisinde alıntı kelimeler olarak kabul edebiliriz. Zira dillerin
söz varlığının bir bölümünü alıntı kelimeler meydana getirir. Ancak bu kelimeler
Türkçe gramer kurallarına göre değil de, Farsça gramer kurallarına göre işletiliyorsa
bu durum alıntı olmaktan çıkar, çeviri olur.
Topkapı Sarayı nüshasında çeviri özelliği gösteren yirmi izah bulunmaktadır. Bu
izahların en belirgin yönü tamamına yakının fiil veya fiilimsi olarak kullanılmasıdır:
yad kün “anla, yad et”, hazır baş “hazır ol”, nevişte “yaz(ıl)mış”, puşan “giydir”,
rast mi-guyem “doğru söylüyorum”, mi-endazed “atar”, nigah dar “koru, gözet”,
mi-mired “ölür, söner”, büsuz “yak”, me-şümar “sayma”, menʽ mi-küned “men
eder”, bi-peyvend “bağla, birleştir”, nezdik me-rev “yakın gitme, yaklaşma”, mey
füruş “mey satan, mey sunan”, pinhan şüde “gizlenmiş, gizli”; küdam “hangisi(dir),
nerede(dir)”, beraderan “kardeşler(dir).
Bu fiil ve fiilimsilerin dışında bir yerde isim tamlamasının tamlayanı olarak
(nikuterin “talusı”), iki yerde tümleç olarak kullanılmış izah vardır. Tümleç olarak
kullanılan bu izahlar fiillerle birlikte aslında bir cümle mantığı içerisinde satır altı
izahlardır:
34
Rıdvan Öztürk / Dil Araştırmaları, Güz 2016/19: 25-35
TS 27 (282)Tekebbür tutar erni kimşür ķozı
mi-endazed der pesti
atar aşağı(ya)
TS 29 (294) Emel isresinde busuġlı ecel
der pes-i emel pinhan şüde
emelin arkasında gizlenmiş
TS 32 (330) Yaraġ bulsang ofraġ yalıngnı bütür
came bürehne puşan
elbisesizi/çıplağı giydir
4. Sonuç
Farsça çevirilerin Atebetü’l-Hakayık gibi bir eserde bulunmasının en bariz sebebi şive
karışıklığı olmalıdır. Ancak bu şive karışıklığı 12-14. yüzyıllarda Orta Asya’dan Anadolu’ya
gelmiş ediplerin kuruluş devrini yaşayan Oğuz yazı dilini kendi şivelerinin etkileri altına
alma çalışmasına benzemez. Zira 15. yüzyıldan itibaren şive etkilemeye yönelik eserler
büsbütün ortadan kalktığı gibi, konularının çekiciliği dolayısıyla ilgi görenler de bilerek
değiştirilip yeniden katıksız Osmanlıcaya aktarılmıştır (Tekin 1974: 70).
Timurlu devletinin sona erdiği 1500’lü yıllara kadar, Sultan 2. Beyazıd ile Herat
hükümdarı Sultan Hüseyin Baykara arasında yapılan bir yazışma dışında Osmanlı
sarayı ile Timurlu merkezleri (Herat ve Semerkant) arasında herhangi bir resmi temas
izine rastlanmamaktadır (Andican 2009: 106). Ancak Türkiye ile Türkistan arasında
kültürel ilişkilerin kuvvetli olduğunu gösteren birçok örnek bulunmaktadır:
Timur’un Türkistan’da kültürel ve sosyal hayatı daha da canlandırmak için
oraya şair, yazar, bilim adamları götürme arzu ve gayreti, daha sonra büyük ölçüde
Türkistan’dan Türkiye’ye doğru yön değiştirmiştir (Andican 2009: 124-125; Kurnaz
2012). Orta Asya’dan Osmanlı ülkesine geldiği tespit edilen toplam 88 şairin büyük
çoğunluğu (35 şair) 16. yüzyılda yaşamıştır. Bu çağda Osmanlı ülkesinin, kültür ve
sanat adamları için bir cazibe merkezi olmayı sürdürdüğü görülmektedir (Kurnaz
2012: 164-165).
Bu kültürel ilişkiler çerçevesinde bazı eserler ile birçok edibin Türkiye’ye
geldiğini biliyoruz. Bu gelen eserler arasında Atebetü’l-Hakayık da bulunmaktadır.
Eser, İstanbul’da istinsah edilmiştir. Bu istinsah nüshalarına bakarak, müstensihin
Türkistan’dan gelmiş olduğunu rahatlıkla söyleyebilmekteyiz. Müstensih hem Uygur
ve Arap alfabelerini hem de Çağatay ve Osmanlı Türkçelerini bilmektedir.
Nüshadaki satır altı izahların tek bir kalemden çıktığı anlaşılmaktadır. Ana metin
yazısı ile tam benzeşmese de, ana metnin sıkıştırılarak yazıldığı 469-472. mısralar
arasında şairin kendisinden bahsettiği dörtlük ile 485-488. mısralar arasında Edib
Ahmed hakkında bilgi verilen dörtlükte kullanılan yazı, satır altı izahların yazı
karakterine çok benzemektedir. Muhtemelen ana metnin müstensihi ile satır altı
izahları aynı kişi yazmış.
35
Atebetü’l-Hakayık’taki Satır Altı Farsça Çeviriler
Eserin telif edildiği döneme ait bazı yapıların artık hem Çağatay Türkçesi hem de
Osmanlı Türkçesi için unutulmuş olduğu anlaşılmaktadır. Mesela Çağatay Türkçesinde
örnekleri tespit edilmemiş olan “ķalı” edatı (Atay 2014), Karahanlı sahasındaki
“artık, nasıl, eğer” asıl anlamlarının (Hacıeminoğlu 1971: 165-166) dışında “rast miguyem,
rast, çınok, tahkik” diye izah edilmişlerdir. Benzer şekilde satır altı Farsça
çeviri yapılan “anun-” (hazır olmak), “bor” (şarap), “talu” (iyi, seçkin) vb. kelimeler
Çağatay Türkçesinin söz varlığı içerisinde tespit edilememiştir. Bazıları ise sadece
Harezm Türkçesinden Çağatay Türkçesine geçiş dönemi eseri olan Çağatayca Gülistan
Tercümesi’nde (1397-1398) görülmektedir: kemiş- “atmak”, küdez- “ korumak,
gözetmek”, uya “kardeş” (Ünlü 2013: 609, 679, 1191) vb.
Türkistan Çağatay Türkçesinden Osmanlı Türkçesine birçok eser aktarılması
yapıldığı hâlde, Atebetü’l-Hakayık gibi bir ilk dönem eserinin aktarılmaması ilginçtir.
Etkisi Nevayi döneminde bile hissedilen Edib Ahmed’in (Arat 1992: 7) eserinin konu
bakımından özelliğini yitirmesi de söz konusu değildir. Satır altı izahlar –en azından
yukarıda örneklerini verdiğimiz Farsça izahlar- bize Atebetü’l-Hakayık’ın birebir
ölçüde Osmanlı Türkçesi bir tarafa, Çağatay Türkçesine de aktarılmasının zorluğunu
göstermektedir.
Kaynakça
ANDİCAN Ahat A. (2009). Osmanlı’dan Günümüze Türkiye ve Orta Asya, İstanbul: Doğan Kitap.
ARAT Reşit Rahmeti (1992). Edib Ahmed B. Mahmud Yükneki, Atebetü’l-Hakayık, 2.baskı, Ankara:
Türk Tarih Kurumu Basımevi.
ATAY Ayten (2014) , Çağatay Türkçesinde Edatlar, Konya: Çizgi Kitabevi.
ATEŞ Ahmet, TARZİ Abdülvehhab (1970). Farsça Grameri, (Gözden geçirip yeniden yayınlayan:
Ahmet ATEŞ), İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları.
DEVELLİOĞLU Ferit (1997). Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 14. baskı, Ankara: Aydın
Kitabevi Yayınları.
ECKMANN János (1988). Çağatayca El Kitabı, (Çev. Günay Karaağaç), İstanbul: Edebiyat Fakültesi
Basımevi.
ERCİLASUN Ahmet Bican (2004). Başlangıcından Yirminci Yüzyıla Türk Dili Tarihi, 1. baskı,
Ankara: Akçağ Yayınları.
HACIEMİNOĞLU Necmettin (1971). Türk Dilinde Edatlar (En Eski Türkçe Metinlerden Zamanımıza
Kadar), İstanbul: Millî Eğitim Basımevi.
KURNAZ Cemal (2012), Avrasya’da Şair Göçü, Ankara: Kurgan Edebiyat Yayınları.
ŞÜKÛN Ziya (1984). Farsça-Türkçe Lûgat Gencinei Güftar Ferhengi Ziya, c. 3, İstanbul: Millî
Eğitim Basımevi.
TEKİN Şinasi (1974). “1343 Tarihli Bir Eski Anadolu Türkçesi Metni ve Türk Dili Tarihinde ‘Olgabolga’
Sorunu”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı- Belleten 1973-1974, s. 59-157. Ankara: TDK
Yayınları.
ÜNLÜ Suat (2013). Çağatay Türkçesi Sözlüğü, Konya: Eğitim Yayınevi.

Konular