SEYF-İ SARĀYÎ’NİN GÜLİSTAN TERCÜMESİ’NDE İSİMDEN FİİL YAPIMI

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ DERGİSİ [TAED], 58, ERZURUM 2017, 221-243
SEYF-İ SARĀYÎ’NİN GÜLİSTAN TERCÜMESİ’NDE
İSİMDEN FİİL YAPIMI
Ümit Özgür DEMİRCİ*
Geliş Tarihi : 17.11.2016
Kabul Tarihi: 26.12.2016
Öz
Gülistan Tercümesi, İran edebiyatının önemli şairlerinden Sadi tarafından
yazılmıştır. Bu eser sadece Fars edebiyatının değil, aynı zamanda dünya
edebiyatının da önemli eserlerinden biri olmuş ve dünya klasikleri arasına
girmiştir. Sadi’nin daha pek çok eseri olmasına rağmen, başta İran edebiyatı
olmak üzere tüm dünyada Sadi denilince akla gelen eserleri Gülistan ve
Bostan’dır. Sadi önce Bostan’ı ondan bir yıl sonra da Gülistan’ı kaleme
almıştır. Bu eserler bugüne kadar pek çok dile çevrilmiştir. Gülistan, Sefy-i
Sarâyî tarafından Kıpçak lehçesine çevrilmiştir. İlgili eser, Ali Fehmi
Karamanlıoğlu tarafından giriş, metin ve dizin olarak neşredilmiştir.
Çalışmamız Karamanlıoğlu tarafından yapılan neşre dayanmaktadır.
Karamanlıoğlu neşrindeki isimden yapılan fiiller fişlenmiş, fişlenen fiillerin
etimolojileri, anlamları ve örnekleri verilmeye çalışılmıştır. İlgili fiiller ile ilgili
bazı açıklamalar da verilmeye çalışılmıştır. Çalışmamızda değerlendirmeler
yapılırken, Clauson’un EDPT, Erdal’ın OTWF ve Nadalyev vd. tarafından
hazırlanan DTS temel olarak alınmış, bunlara ek olarak Demirci tarafından
hazırlanan Eski Türkçede Fiiller adlı çalışma ile Funda Toprak tarafından
hazırlanan Harezm Türkçesinde Fiiller adlı çalışmadan da faydalanılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Gülistan Tercümesi, fiil yapımı, isimden türemiş
fiiller, Sadi, Kıpçak lehçesi.
AT SEYF-İ SARÂYÎ’S TRANSLATION OF GÜLİSTAN,
THE NAME OF THE VERB FORMATION
Abstract
The translation of Gulistan, one of the prominent poets of Iranian
literature, was written by Sa'di, this work only Persian literature, but also
became one of the most important works of world literature and world has
become a classic. Sadi although there are many more works of Iranian
literature the Gulistan and bostan of sadi come to mind when the works that are
mentioned in the world. Sadi penned by the bed of flowers from him a year
later to the Boston ago. These works, far it has been translated into many
languages.This is important work, it has been translated into Kipchak Turkic
dialects by Seyf-i Sarâyî. Related work, by Ali fehmi Karamanlıoğlu

*
Yrd. Doç. Dr.; Düzce Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, umitdemirci41@gmail.com
222*TAED 58 Ümit Özgür DEMİRCİ
introduction, text and index was issued. Our study is based on the manuscript
made by Karamanlıoğlu, Karamanlıoğlu done my job in a prose marked verbs,
etymologies, meanings, and examples were given. Some explanations were
given about the related verbs. In our study the assessments when changes are
made, EDPT make by Clauson, OTWF make by Erdal and make Nadalyev
etc… DTS taken on a fundamental basis, in addition The Verbs of Old Turkish
make by Demirci and The Verbs in Horezm Turkish forensic work has
benefited from.
Key Words: The translation of the Gulistan, the verb, the construction of
derived verbs in my work, Sadi, Kipchak dialect.
Giriş
0. Amaç
Kıpçak lehçesinin önemli eserlerinden olan Gülistan Tercümesi’ni neşreden
Karamanlıoğlu eserin tüm kelime kadrosunu dizin kısmında göstermiştir. Bizim bu
çalışmamızda amacımız Gülistan Tercümesi’ndeki isimden türemiş fiillerin yapımını ortaya
koymaktır.
1. Yöntem
Ali Fehmi Karamanlıoğlu tarafından hazırlanan ve TDK tarafından neşredilen
“Gülistan Tercümesindeki” fiiller fişlendi, isimden türemiş fiiller +A-, +I-, +(X)l-, +Ad-, +Ar-,
+(X)r-, +DA-, +GA-, +(X)k-, +sA-, +lA- biçiminde, sınıflandırıldı. Çalışma hazırlanırken, tespit
edilen fiiller ile ilgili, fiillerin alt kısımlarına değerlendirmeler yapıldı. Değerlendirmeler
yapılırken EDPT, DTS, OTWF, Eski Türkçede Fiiller, Harezm Türkçesinde Fiiller adlı eserlere
bakılmış, bu eserlerdeki değerlendirmelerden de faydalanılmıştır.
2. Türemiş Fiiller
2.1.İsimden-Fiil Yapan Ekler:
2.1.1. +AEk
ile ilgili Orhon Türkçesi Grameri adlı eserinde Talât Tekin; daha çok geçişsiz
eylemler türetir, demektedir (OTG 87), Eraslan, Eski Uygur Türkçesi Grameri adlı eserinde,
ekin yaygın kullanan bir ek olduğunu, umumiyetle geçişsiz fiiller yapan bir ek olduğunu belirtir
(Eraslan 2012: 113). Erdal, A Grammar of Old Turkic adlı eserinde, ekin +lA- ekiyle birlikte en
fazla kullanılan ek olduğunu, ekin hem geçişli hem de geçişsiz fiiller yaptığını ifade eder (Erdal,
2004: 227). Hacıeminoğlu, Karahanlı Türkçesi Grameri adlı eserinde, Karahanlı sahasında ekin
yaygın olarak kullanıldığını, kök isimlere gelerek geçişli-etken fiiller, sıfatlara gelerek de oluş
ifade eden geçişsiz fiiller türettiğini belirtir (Hacıeminoğlu, 2003: 148). Harezm Türkçesinde
Seyf-i Sarāyî’nin Gülistan Tercümesi’nde İsimden Fiil Yapımı TAED 58*
223
yine Hacıeminoğlu, Türk dili sahasında olduğu gibi, Harezm sahasında da yaygın olarak
kullanılan bu ek; isimden-fiil yapmaktadır, demektedir (Hacıeminoğlu, 1997: 133). Harezm
Türkçesinde Fiil adlı eserinde, Funda Toprak ekin isimlerde hem etken geçişli hem de oluş
bildiren geçişsiz fiiller yaptığını ve ekin bu dönemde işlek olarak kullanıldığını belirtir (Toprak,
2005: 43). Ergin, ekin Batı Türkçesinde fazla işlek olmayan ve bazı öneklerde görüldüğünü
ifade ederek belli başlı örnekler vermiştir (Ergin, 2009: 181).
Ek ile ilgili yukarıda belli başlı kaynaklarda ifade edilenler şu şekilde özetlenebilir:
* Ek, Eski Türkçede ve Orta Türkçede oldukça yaygın kullanırken, Batı Türkçesinde
kullanım alanı azalmış ve belli başlı kelimelerde kullanılmaktadır.
* Ek, Eski Türkçede ve Orta Türkçede hem geçişli-etken hem de oluş bildiren geçişsiz
fiiller yapmaktadır.
* Etken fiillerde geçişli fiiller türeten bu ek, oluş bildirdiği zaman geçişsiz fiiller
yapmaktadır.
aşa- < aş+a- “aş yemek”
aşap ḫırka kéyerge “Aş yiyip hırka giyecek” (164/3)
Erdal, aşa- fiili ile ilgili kelimenin pratikte ye- fiili ile aynı anlamda olduğunu; ancak
bazen de “yutmak” anlamlarında kullanıldığını ya da diğer olumsuz anlamlarda kullanıldığını
belirtir (OTWF 418).
GT’de aşa- fiili tek bir yerde geçmektedir ve etken-geçişli çatılıdır. Köktürk lehçesinden
beri dilimizde olan kelime ilk olarak, Toyok metinlerinde tespit edildi (Demirci, 2016: 153).
Orta Türkçede de “aş yemek” anlamında aşa- fiili yaygın olarak kullanılmaktadır, Batı
Türkçesinde Tarama Sözlüğünde “aş yemek” anlamında aşa- fiili yoktur; ancak “alt etmek,
yenmek” anlamlarında aşa- fiili vardır (Dilçin, 2009: 27). Anadolu ağızlarında aşa- “aş yemek”
anlamında vardır (DS 350).
béze- < bédiz+e- > béḏze- > béze- “süslemek”
évlendi daġı évin çiçekler bilen bézedi “Evlendi ve evini çiçekler ile süsledi” (265/8)
GT’de béze- fiili bir yerde geçmektedir ve etken-geçişli çatılıdır. Kelime bez+ebiçiminden
gelemez; çünkü bugün “bez” olarak kullandığımız kelime Eski Türkçede böz
biçimindedir. Eski Türkçede “süs” anlamında kullanılan “bediz” isminden +A- isimden fiil
yapan yapım eki ile türemiştir (Tekin, 2008: 79).
boşa- < boş+a- “boşamak”
224*TAED 58 Ümit Özgür DEMİRCİ
ol ér ḳızımnı körüp boşaġay “O adam kızımı görüp boşayacak” (158/7)
GT’de boşa- fiili bir yerde geçmektedir ve etken-geçişli çatılıdır. Eski Türkçede boşafiili
bulunmamaktadır, Karahanlı lehçesinde “bırakmak, terk etmek” anlamlarında boşa- fiili
KB’de bulunmaktadır (KB 2302), DLT’de boşa- fiili yoktur; ancak bu fiilin türevi olan boşanfiili
bulunmaktadır (DLT II 142). OTWF’da ve EDPT’de boşa- fiili yoktur, DTS’de boşa- fiili
bulunmaktadır (DTS 113).
ḳına- < ḳın+a- “acı çektirmek, eziyet etmek”
cevr içinde irin hemîşe ḳınar “Eziyet içerisinde irin her zaman acı verir” (136/6)
GT’de ḳına- fiili bir yerde geçmektedir ve etken-geçişli çatılıdır. Kelime kın “acı,
ıstırap” anlamındaki isimden +A- isimden fiil yapan yapım eki ile türetilmiştir. Köktürk
lehçesinde kelime bulunmamaktadır, Eski Uygur lehçesinden itibaren kına- fiilini dilimizde
görmekteyiz (Demirci, 2016: 156).
oyna- < oyun+a-(1) “(baş, göz, yer vb.… için) hareket etmek”
yil hareket ḳılıp oynadı “Yel hareket edip oynadı” (133/13)
niçük baş oynasunlar “Niçin başını hareket ettirsinler” (44/6)
közleri oynar “gözleri oynar” (18/13)
baş oynap “başı hareket edip” /21/5)
yolunda baş oynap “Yolunda başı hareket edip” (225/12)
GT’de “(baş, göz, yer vb.… için) hareket etmek” anlamında oyna- fiili beş (5) defa
geçmektedir. Bunlardan ikisi etken-geçişli çatılı iken, üç tanesi etken-geçişsiz çatılıdır.
(2) “(para ile oyun) oynamak”
né kim naḳti bar idi oynadı “Ne kadar nakit parası varsa (bununla oyun) oynadı”
(313/4)
GT’de “para ile satranç oyna- (kumar)” anlamında oyna- fiili bir defa geçmektedir. Fiil
burada etken-geçişli çatılıdır.
(3) “(dans, halay gibi oyunlar) oynamak”
ebçisi bir yigit bilen oynar “Karısı bir yiğit ile (dans) oynar” (220/7)
GT’de “(dans, halay gibi oyunlar) oynamak” anlamında oyna- fiili 220/7, 157/3, 177/9,
297/2, 74/6, 122/12, 128/9, 156/12, 210/4, 210/10, 282/5 toplam on bir (11) defa geçmektedir.
Buralarda oyna- fiili etken-geçişli çatılıdır.
Seyf-i Sarāyî’nin Gülistan Tercümesi’nde İsimden Fiil Yapımı TAED 58*
225
(4) “sakal vb.… şeylerle oynamak”
saḳalından tutup oğlanlar oynap “Oğlanlar sakalından tutup oynayıp” (282/8)
GT’de sakalı ile oynamak anlamında fiil bir yerde geçmektedir, etken-geçişsiz çatılıdır.
(5) “Kılıç kalkan oynamak, süngü oynamak”
ḳılıç ḳalḳan oynap “Kılıç kalkan oynayıp” (296/6)
men süŋü oynap at çapup köp érdem körgüzüp “Ben süngü oynayıp at sürüp çok
çeşitli erdemler görüp” (21/6)
GT’de iki yerde bu anlamda kullanılan fiil etken-geçişli çatılıdır.
sına- < sın+a- “denemek”
aġır işke sınamış ér “Ağır işle denenmiş er” (298/10)
eygüni yamannı sınaġan “İyiyi kötüyü deneyen” (266/2)
sınamaġan kişige ulu iş buyurġan kérek “Denenmemiş kişiye
büyük iş buyurmak gerek” (294/1)
GT’de “denemek” anlamındaki sına- fiili üç defa kullanılmıştır. Burada etken-geçişli
çatılıdır. Clauson, bu fiilin sın “beden, boy” anlamındaki isimden geldiğini belirtir (EDPT
835a). Erdal, sına- fiilinin “denemek, test etmek” anlamında olduğunu, bunun da sın “beden,
boy” anlamındaki isimden geldiğini belirterek, her iki sın ismi arasında semantik bağlantının net
olmadığını ve Türkmen lehçesi içerisinde her iki sın isminin de asli uzun vokalli olduğunu ifade
eder (OTWF 423).
tarġa- < *tarıg+a- “dağıtmak”
tarġamaġa başladılar “Dağıtmaya başladılar” (329/3)
GT’de kelime bir yerde geçmektedir ve etken-geçişli çatılıdır. Kelime EDPT; OTWF;
DTS ve Funda Toprak tarafından hazırlanan Harezm Türkçesinde Fiil adlı eserde tespit
edilemedi. Kelime Harezm lehçesinde Kutb’un Husrav u Şirin’inde tespit edildi, targa- “(bulut
için) dağılmak, (ev, hane için) dağılmak” anlamlarında bulunmaktadır (bk. Demirci-Karslı,
2014: 537).
tile- < tıl+a- > til+e- “dilemek”
tiledim kim bir zaman körsem cehān-nı “Cihanı bir zaman görsem (diye)
diledim” (264/1)
226*TAED 58 Ümit Özgür DEMİRCİ
GT’de kelime oldukça fazla kullanılmaktadır, fiili Köktürk lehçesinden beri dilimizde
görmekteyiz; Köktürk lehçesinden günümüze kadar kelime hep “dilemek, istemek”
anlamlarında kullanılmaktadır (Demirci, 2016: 163). GT’de tile- fiili etken-geçişli çatılıdır.
uġra- < uġ(u)r+a- “ulaşmak”
her kime bolsa ṭabiʿat az yemek
allına kelse meşaḳḳat sabr éder
kim beden besler ise kiŋ ʿayş üze
tar yérge uġrasa (168/7)
GT’de Karamanlıoğlu, fiili “o” ile oġra- biçiminde okumuştur (GT 338). Kelime
GT’de bir yerde geçmektedir ve etken-geçişsizdir. Eski Türkçede uġra- fiilini Eski Uygur
lehçesinden itibaren görmekteyiz. Burada uġra- “niyet etmek” anlamındadır, uġra- fiili
“uğramak, karşılaşmak” anlamlarında Karahanlı lehçesinden itibaren bulunmaktadır. Eski
Türkçedeki “niyetlenmek” anlamında tespit edilen uġra- fiili; Orta Türkçede sadece Kutb’un
Husrav u Şirin’inde tespit edildi (Demirci-Karslı, 2014: 597), onun dışında Karahanlı
lehçesinden itibaren hep “uğramak, karşılaşmak” anlamlarında tespit edildi (Demirci, 2016:
164).
yara- < *ya-r+a1
-(1) “(işe) yaramak”
işge yaraġay oġlı ayttı “İşe yarayan oğlu söyledi” (104/13)
her tirige cān bigin élge yarar “Her canlıya can gibi, ülkeye yararlı olur (13/4)
anıŋ kibi ḳılmadıŋ kim işke yaraġay “Onun gibi işe yarayacak (iş) yapmadı”
(105/1)
kim memleket tedbirine yaraġay vezir ayıttı “Vezir, memleket tedbirine
yarayacak (sözler) söyledi” (46/6)
ol dem kélip sözleseŋ ulular ḳatında yaramas kelām “O zaman gelip söylesen,
ulular huzurunda söz (işe) yaramaz” (42/6)
vezirlerine ayıttı ol kişi kim munuŋ kibi yaramas “Vezirlerine o kişi bunun gibi
(işe) yaramaz (diye) söyledi” (86/13)

1 Bu konuda bk. Güner Galip, “Yarat- ‘yaratmak, halk etmek’ Fiilinin Etimolojisi,” Turkish Studies, Volume: 7/3,
summer, s: 1415-1423.
Seyf-i Sarāyî’nin Gülistan Tercümesi’nde İsimden Fiil Yapımı TAED 58*
227
bir ʿabid ér kéçer idi anıŋ ol yaramas hāline nażar ḳıldı ol yigit başın kötürüp
ayıttı “Bir Abid adam geçerken onun (işe) yaramaz haline baktı, o yiğit başını çevirdi (ve)
söyledi” (151/12)
(2)“kötü sözler söylemek”
yazuḳlı sulṭanġa sökti yaramas sözler sözledi “Günahlı sultana sövdü, kötü
sözler söyledi” (17/11)
yaramas lafz birlen yād ḳılġay “Kötü sözlerle yâd etti” (97/5)
yaramas ünüm bar imiş “Kötü sesim varmış” (221/11)
Galip Güner, kelimeyi “ateş, ışık, parlaklık” anlamındaki ya- kökünden getirmektedir
(Güner 2012: 1415- 1423). yara- fiili GT’de on (10) yerde geçmektedir: buralarda fiil etkengeçişli
çatılıdır.
yaşa- < yaş+a- “yaşında olmak”
yétmiş yaşar sen “Sen yetmiş yaşındasın” (276/12)
GT’de yaşa- fiili altı (6) defa geçmektedir, bütün metinde “yaşında olmak”
anlamlarında kullanılan kelime etken-geçişli çatılıdır. Bu fiil belki de “yaratmak” anlamındaki
kelime ile aynı kökten gelmektedir.
2.1.2. +kAEk
için Demirci, çok işlek olmayan bir ek olduğunu, Eski Türkçede belli başlı sayıda
kelimede kullanıldığını belirtmektedir (Demirci, 2016: 190). Talât Tekin ek hakkında herhangi
bir açıklama yapmamış; sadece isirke- ve yarlı(k)ka- örneklerini vermiştir (Tekin, 2000: 88);
Gabain de ek hakkında açıklama yapmadan isirke-, yarlı(k)ka- ve kiŋgeş- örneklerini
vermektedir (Gabain, 2007: 49), Funda Toprak, ekin Harezm lehçesinde birkaç fiilde
görüldüğünü belirterek, çulġa-, terge-, yarlıḳa- ve yövütke- örneklerini vermiştir (Toprak, 2005:
60).
Yukarıda da görüldüğü gibi ek, Eski Türkçede ve Orta Türkçede az sayıda kelimede
görülmektedir. GT’de de sadece bir kelimede tespit edildi.
Ek, etken çatılı fiillerde geçişli fiiller yapmaktadır, oluş bildiren fiillerde ise geçişsiz
çatılı fiiller yapmaktadır.
yarlıġa- < *yarlıg+ḳa- “bağışlamak”
‘afv étip yazuḳlarını yarlıġa “Affedip günahlarını bağışla” (356/6)
228*TAED 58 Ümit Özgür DEMİRCİ
Eski Türkçeden beri fazla işlek olmayan bu ek, belli başlı kelimelerde karşımıza
çıkmaktadır; bugün çağdaş lehçelerde sadece Kırgız lehçesinde carlıg kıl- biçiminde birleşik fiil
olarak bulunmaktadır (Demirci 2016: 190). Ek, GT’de de sadece bir örnekte tespit edildi. İlgili
fiil etken-geçişli çatılıdır.
2.1.3. +ITalât
Tekin, ekin daha çok geçişsiz fiiller yaptığını ifade ederek, biti-, tokı-, yorı- gibi
örnekler vermiştir (Tekin, 2000: 88). Gabain ek ile ilgili, eki isimden fiil yapan vokal yapım
ekleri içerisinde vererek sadece öli- örneğini vermiştir (Gabain, 2007: 48). Funda Toprak, ek ile
ilgili ekin DLT’de daha çok oluş bildiren geçişsiz fiillerde kullanıldığını belirterek, DLT’den
çeşitli örnekler vermiştir (Toprak, 2005: 49). Yine ekin Kıpçak sahasındaki görünümü ile ilgili
Toprak, ekin Kıpçak lehçesinde oluş bildiren geçişsiz fiillerde görüldüğünü belirtir (Toprak,
2005: 49). Harezm lehçesi için Toprak’ın verdiği örnekler incelendiğinde aġrı-, bayı-, berkigibi
örneklerde ekin oluş bildiren geçişsiz fiillerde kullanıldığını, biti- gibi örneklerde de ekin
etken-geçişli örneklerde de görüldüğünü söyleyebiliriz (Toprak, 2005: 49).
aġrı- < aġır+ı- “(gönül için) incinmek, (göz için) ağrımak”
kişi köŋli andan aġrıġay “İnsanın gönlü ondan acı çekecek” (GT 222/8)
anı ol ḫālette körüp köŋlün aġrıdı “Onu halette görüp gönlüm incindi” (GT 286/4)
bir ahmaḳ kişiniŋ közi aġrır idi “Bir ahmak kişinin gözü ağrır idi” (293/10)
Köktürk lehçesinden beri dilimizde görülen aġrı- fiili, Köktürk lehçesinde
“hastalanmak” anlamındadır (Demirci, 2016: 167). Eski Uygur lehçesinde “hastalanmak”
anlamının yanı sıra “ağrımak” anlamını da görmekteyiz (EDPT 91a). Karahanlı lehçesinden
itibaren “hastalanmak” anlamını tamamen kaybeden aġrı- fiili, bu dönemden itibaren “ağrımak”
anlamında kullanılmaktadır (Demirci, 2016: 167). GT’de sekiz defa kullanılan aġrı- fiili yedi
yerde “(gönül için) incinmek” anlamında, bir yerde ise “(göz için) ağrımak” anlamındadır. Fiil
GT’deki tüm örneklerde oluş bildiren geçişsiz fiil yapmaktadır.
sékir- < sékir+i- “sıçramak”
ferāh bilen sékirir “Sevinçle sıçrar” (306/5)
Eski Türkçede bu fiil sékri- biçimindedir, Karahanlı lehçesinde de sékri- biçiminde olan
kelime, Harezm lehçesinde methatez sonucunda sékir- biçiminde, Kıpçak lehçesinde sékri-,
sékir-, Çağatay lehçesinde ségri-, ségir-, Osmanlı lehçesinde sékri- ve segri- biçimlerinde
bulunmaktadır (Demirci, 2016: 170). Anadolu ağızlarında; segri-, sergi-, seri-, segir- “koşmak”
anlamlarında bulunmaktadır (DS 3568).
Seyf-i Sarāyî’nin Gülistan Tercümesi’nde İsimden Fiil Yapımı TAED 58*
229
toḳı- < toḳ+ı- “dokumak”
sa‘ādet tonluḳın dāyim toḳıġay “Saadet elbisesini daima dokuyacak” (274/8)
Erdal, kelimenin belki de toḳ+ḳI- biçiminden gelmiş olabileceğini; “tok” isminin ise
yansıma bir isim olduğunu, hatta “tok” ismine örnek olarak tok tok etti örneğini vermektedir
(OTWF 468).
Eski Türkçede iki tane toḳı- fiili vardır; toḳı-(I) “vurmak, dövmek; batırmak” toḳı-(II)
“dokumak, örmek” (Demirci, 2016: 171). GT’de tespit ettiğimiz “dokumak, örmek”
anlamlarındaki toḳı- fiilini ilk defa Eski Uygur lehçesinde tespit etmekteyiz (Demirci, 2016:
171).
GT’de aġrı- fiilinde tespit edebildiğimiz ek, oluş bildiren geçişsiz fiiller yapmaktadır.
toḳı- fiilinde ise etken-geçişli çatılıdır.
2.1.4. +ltiril-
< tiri+l- “dirilmek”
cehān körgen kişi ‘aḳl ve edeb bilen tirilür “Cihan gören kişi akıl ve edep ile
dirilir” (267/1)
Kelime EDPT ve OTWF’da *tir-(i)l- biçiminde gösterilmiştir (EDPT 547b; OTWF
678), ben de Eski Türkçede Fiiller isimli çalışmamda bu kaynaklara uydum ve ilgili fiili *tir-
(i)l- biçiminde kabul ederek ilgili kaynaklara atıf yaptım (Demirci, 2016: 407). Ancak zamanla
bu fiilin kökeni ile ilgili fikrim değişti ve bu kelimenin *tir- fiilinden değil de tiri isminden,
isimden-fiil yapan +l- yapım eki ile türediğini düşünmekteyim.
2.1.5. +AdTalât
Tekin, ekin geçişsiz fiiller türeten bir ek olduğunu belirtmektedir (Tekin, 2000:
87). Gabain, ekin +A- isimden fiil yapan yapım eki ile “-t-” faktitiflik ekinin bir araya
gelmesiyle oluşmuş bir ek olduğunu belirtmektedir (Gabain, 2007: 48). Erdal, bu yapının
tabanının tek ya da iki heceli olabileceğini; bütün iki heceli tabanların konsonant ile bittiğini ve
onların ikinci hecesinin /X/’e sahip olduğunu belirterek, yaġı+d- ve yuvġa+d- gibi eskicil
örnekleri verir ve bunların vokalle biten köklerden türediğini ifade eder. Onun sıklıkla +U- ile
aynı anlama sahip olduğunu; öznesi insan olan +(A)d- ile yapılmış pek çok fiilde farklılaştığını
belirterek, Eski Türkçede tespit ettiği ilgili fiilleri alfabetik olarak verir (OTWF 485). Funda
Toprak, ekin Orta Türkçeden itibaren sondaki d > t değişmesine uğradığını ve Karahanlı,
Harezm ve Kıpçak lehçelerinde “t” ile görüldüğünü belirtir (Toprak, 2005: 51). Toprak Harezm
Türkçesi için bu ekin geçtiği beş örnek tespit etmiştir (Toprak, 2005: 51).
230*TAED 58 Ümit Özgür DEMİRCİ
Ek ile ilgili şunu söyleyebiliriz ki ek, Eski Türkçede ve Karahanlı lehçesinde daha
yaygın olarak kullanılmakta iken (Marcel Erdal OTWF içerisinde bu ek ile oluşmuş yirmi beş
(25) örnek vermiştir), ben DLT’de on bir (11) örnek tespit edebildim. Karahanlı lehçesinden
sonra ekin kullanımı azalmıştır; GT’de sadece bir örnekte tespit edilmiştir. Batı Türkçesinde ise
ek kullanımdan düşmüştür.
ulġad- < ET. ulġad- < uluġ+ad- “büyümek”
ulġaymış neşātı güli solup “Büyümüş sevinç gülü solup” (270/10)
GT içerisinde bir yerde tespit edilen ek, oluş bildirmektedir ve geçişsiz çatılıdır. ulġadfiili
ilk Eski Kırgız lehçesinde tespit edildi; Köktürk lehçesinde tespit edilemedi (Demirci, 2016:
178). Eski Uygur lehçesinde kelime ulġad-, bedü- biçiminde ikileme olarak da kullanılmaktadır
(OTWF 489).
2.1.6. +ArTekin
ek ile ilgili herhangi bir açıklama yapmamıştır, sadece taŋlar- örneğini vermiştir
(Tekin, 2000: 87), Erdal ek ile ilgili tıpkı +(A)d- eki gibi, bu ek ile yapılmış fiillerin örneklerini
alfabetik olarak sıralamıştır (OTWF 499).
köker- < kök+er- “(ekmek için) küflenmek”
kökermiş ḳuru étmek “Küflenmiş kuru ekmek” (178/10)
GT içerisinde Karamanlıoğlu fiili köger- biçiminde okumuştur (GT 178/10), ben fiili
köker- biçiminde okudum, tabi imla her iki okuyuşa da uygundur; ancak ben k > g biçimine
dönüşümün Oğuzca bir özellik olduğunu ve köker- > göger- biçiminin Batı Türkçesinde
olabileceğini ve Kıpçak sahasında bu fiilin hâlen daha köker- biçiminde olduğunu
düşünmekteyim, hatta Clauson da bu fiil ile ilgili verdiği Kıpçak lehçesi örneklerini kök, köker-
(Tuh 83b, 6; EDPT 713a), biçiminde vermiştir. Kelime Köktürk lehçesinde tespit edilemedi,
kelimeyi Eski Uygur lehçesinden itibaren tespit edebildim (Demirci, 2016: 181).
GT içerisinde bu fiil oluş bildiren geçişsiz çatılıdır.
yaşar- < yaş+ar- “yeşermek”
vaḳt bolur kim yaşarur daġı bir vaḳt kélür kim ḳuvarur “Vakit gelince yeşerir,
vakti gelince sararır” (354/4)
kim ʿömriniŋ bustānı yaşarıp hüsni güli yaŋla açılıp turur idi “Ömrünün bostanı
yeşerip güzel yüzü yeni açılmıştı (24/13).
Seyf-i Sarāyî’nin Gülistan Tercümesi’nde İsimden Fiil Yapımı TAED 58*
231
GT’de iki örnekte tespit edilen yaşar- fiili Köktürk lehçesinden itibaren dilimizde vardır
ve her zaman oluş bildiren geçişsiz fiiller yapmaktadır. Kelime Batı Türkçesinde ince sıraya
geçerek yeşer- biçiminde karşımıza çıkar.
2.1.7. +rBu
ek isimlere gelerek onlardan geçişsiz fiiller türeten ektir, ek Eski Türkçede vokalle
biten isimlere doğrudan, konsonantla biten isimlere ise araya yardımcı vokal alarak eklenir
(Demirci, 2016: 183). Eski Türkçede ve Orta Türkçede oldukça işlek kullanılan bu ek, Batı
Türkçesine geldiğimizde fazla işlek olarak kullanılmaz; Ergin bu ek ile ilgili işlek olmayan belli
başlı kelimelere gelerek, onlardan fiil yapan bir ektir, demektedir (Ergin, 2009: 183).
bélgür- < bélgü+r- “ortaya çıkmak, görünmek”
hüner ü ‘ayıb érde bélgürmes “Hüner ve ayıp bir kişide ortaya çıkmaz” (20/10)
va‘izlerniŋ körkli ‘ibāretiniŋ eseri hiç maŋa bélgürmes “Vaizlerin özlü
sözlerinin tesiri bende hiç görünmez” (149/1)
Kelime Eski Uygur lehçesinden itibaren dilimizde vardır, fiil oluş bildiren geçişsiz
fiildir. Eski Türkçede ve Orta Türkçede belgür- biçiminde olan kelime, Batı Türkçesinde belür-
> belir- biçimindedir; kelime “belirmek, ortaya çıkmak” anlamlarında çağdaş lehçelerde Kazak
lehçesinde bilgir- biçiminde bulunmaktadır (Demirci, 2016: 184).
ḳarar- < ḳara+r- “kararmak”
éşitkenlerniŋ köŋli ḳararur “İşitenlerin gönlü kararır “281/8)
GT’de sadece bir yerde kullanılan bu fiil, oluş bildirmesine rağmen aynı zamanda
geçişli bir fiildir. Eski Türkçeden beri dilimizde bulunmaktadır.
ḳayġur- < ḳayġu+r- “kaygılanmak”
ḳayġursun bu ümmet āhıretde “Kaygı duysun bu ümmet ahirette…” (7/7)
Eski Uygur lehçesinden itibaren dilimizde bulunan bu fiil, oluş bildiren geçişsiz
çatılıdır. GT’de üç defa kullanılmıştır. Eski Türkçede ḳadġur- > Kar. ḳaḏġur-, Har. ḳaḏġur-,
ḳayġur-,Kıp. ḳayġur-, Çağ. ḳayġur- biçimindedir (Demirci, 2016: 185).
Batı Türkçesinin Eski Anadolu lehçesinde kelime hem kayur- hem de kayġurbiçiminde
bulunmaktadır (Dilçin, 2009: 143).
232*TAED 58 Ümit Özgür DEMİRCİ
2.1.8. +DAEski
Türkçede fazla işlek olmayan bir ektir, alta-, iste-, künte-, tılda- ve ünde- olmak
üzere beş kelimede tespit edildi (Demirci, 2016: 188, 189). Ek, Orta Türkçede de belli başlı
kelimelerde görülmektedir, Harezm lehçesinde, Funda Toprak, eki beş kelimede tespit etmiştir
(Toprak, 2005: 59). GT’de de ek dört kelimede tespit edilmiştir. Böylece ek için Eski Türkçeden
itibaren kullanılan bu ek, az sayıda belli başlı kelimede kullanılmaktadır, diyebiliriz.
Kullanıldığı kelimeler etken-geçişli çatılıdır.
alda- < al+da- “aldatmak”
közi gamze bilen zāhidler aldar “Gözü ve gamzesi ile Zahidleri aldatır” (139/9)
lutf bilen aldap sözlediler fāide kılmadı “Lutf ile aldatıcı (sözler) söylediler,
fayda etmedi” (34/2)
“al” hile anlamında kullanılan isimdir, alda- “hile yapmak, aldatmak” anlamlarındadır,
Clauson ve Erdal, Eski Türkçede kelimeyi alta- biçiminde okumuşlardır (EDPT 133a; OTWF
455), DTS’de kelime alda- biçimindedir (DTS 34), Gabain kelimeyi alta- biçiminde almış
(Gabain, 2007: 260), Demirci’de de kelime alta- biçimindedir (Demirci, 2016: 188). Kelimenin
alda- mı yoksa alta- olduğu sorusunun yanıtına gelince, Eski Türkçede sonu l, r, n, d
konsonantları ile biten kök/gövdelerden sonra {D} ile başlayan bir ek geldiği zaman “t” ile
yazıldığı Köktürk lehçesinden beri bilinmektedir. Bundan dolayı kelime Eski Türkçede altabiçimindedir.
Eski Uygur lehçesinden beri dilimizde olan kelime Eski Türkçede ve Karahanlı
lehçesinde alta- biçiminde tespit edilmiştir (Demirci, 2016: 188). Harezm lehçesinden itibaren
alda- biçimindedir. GT’de iki yerde geçen kelime etken-geçişli çatılıdır.
inte- (bk. ünte-)
iste- (bk. izde-)
izde- < *i-z+de-(1) “aramak”
baktı ḳārvān kitmiş turup yol istep “Baktı kervan gitmiş, kalkıp yol arayıp” (206/1)
barıp ‘arab ḳabilesinde istep tapup alıp kéldiler “Varıp Arap kabilesinde arayıp,
bulup alıp geldiler” (251/11)
(2) “istemek”
taŋ bile sulṭān kırnaḳı izdedi “Tan atınca sultan cariyeyi istedi” (95/2)
da‘vini kāḏı kaṭına iltürler dādnı sulṭāndan izderler “Davayı kadı katına iletirler
sultandan adalet isterler” (67/2)
Seyf-i Sarāyî’nin Gülistan Tercümesi’nde İsimden Fiil Yapımı TAED 58*
233
Erdal, iste- fiili ile ilgili; fiilin “aramak, sormak” anlamlarında olduğunu, daha sonra
fiile “istemek” anlamının da eklendiğini belirterek, hatta BT II 1012 ve HtPar 130, 3’te iste- ve
tile- fiillerinin ikileme olarak tespit edildiğini belirtir (OTWF 455). Erdal ayrıca kelimenin “izin
istemek” anlamında istedi tüzünler izin (Ht VII 10 b14) içerisinde de kullanıldığını
belirtmektedir (OTWF 456). Erdal izte- > iste- değişimi ile ilgili de yazdığı dipnotta EDPT
içerisinde bu kelimenin orijinalinin ı:z olabileceğinin önerildiğinin, buna da kaynak olarak KB
4411 içerisindeki ızıg ismi olduğunu; fakat EDPT içerisinde KB 2382 içerisinde geçen iz+ig
akuzatifli biçimden bahsedilmediğini, bu kelimenin de açıkça “düşman izini sürmek” anlamında
olduğunu, yine KB içerisinde pek çok isim örneğinin eksiz olarak özne görevinde
kullanılmadığını, bundan dolayı ızıg isminin mutlaka ve şu anda bir düğüm noktası olduğunu
belirtir (OTWF 456). Erdal, kelimenin Eski Uygur lehçesinde ayıtmazun iztemezün örneğinde
olduğu gibi ayıt- fiili ile birlikte kullanıldığını da belirtir (OTWF 456).
iste- fiilinin kökenini Hacıeminoğlu *i- köküne götürmektedir ve il-, ip, is, iz vb.…
kelimelerin bu kökten geldiğini düşünmektedir (Hacıeminoğlu, 1991: 25). Eski Türkçede istefiili
genellikle iste- biçiminde iken, bazen de Erdal’in de yukarıda verdiği örnekte görüldüğü
gibi izte- biçiminde tespit edilmiştir. Az sayıdaki bu örnekler de göstermektedir ki kelimenin
daha eski biçiminin izde- olduğu, sonradan kelimenin iste- biçimine dönüştüğünü söyleyebiliriz.
Bu değişimde Clauson’un EDPT içerisinde ortaya sürdüğü bu kelimenin ı:z biçiminde asli uzun
vokalli olmasından dolayı olabileceği fikri doğru olamaz, eğer bu kelimedeki asli uzun vokalin
tesiri ile ortaya çıkan bir durum olsa, tam tersine sedalı bir konsonantın sedasızlaşması
hadisesine değil, sedasız bir konsonantın sedalılaşması hadisesine rastlamamız gerekirdi. O
hâlde izde- > izte- > iste- değişiminde yaygın kabul edilen “d” sedalı sesinin “t” sedasız
sesine dönüşmesi sonucunda yani d > t değişimi nedeniyle sedasız konsonant olan “t”
konsonantı sedalı “z” konsonantını sedasızlaştırarak “s”ye çevirir. iste- fiilinin asıl anlamı
“aramak” anlamıdır, bu fiile “istemek” yan anlamı Eski Uygur lehçesinde az sayıdaki örnekte
gelmeye başlamıştır ve Erdal’in de tespit ettiği gibi BT II 1012 ve HtPar 130, 3’te iste- ve tilefiilleri
beraber ikileme olarak kullanılmaktadır. Kelime Köktürk lehçesinde yoktur, Eski
Türkçede umumiyetle kelime “aramak” anlamında kullanılmasına rağmen “istemek” anlamı da
vardır. Orta Türkçe içerisinde de kelime umumiyetle “aramak” anlamında kullanılmasına
rağmen, az sayıda örnekte “istemek, dilemek” anlamı da vardır (Demirci, 2016: 188). Batı
Türkçesinin Eski Anadolu lehçesinde iste- “aramak, istemek” anlamlarında kullanılmaya devam
etmiştir. Örneğin biz “aramak” anlamını Yusuf u Zeliha’da görmekteyiz:
ḳullarına buyurur ḳamu ṭuruŋ
düşümüŋ taʿbirini isteŋ buluŋ
234*TAED 58 Ümit Özgür DEMİRCİ
“Kullarına hepiniz (ayağa) kalkın ve düşümün tabirini arayıp bulun, diye buyurur” (YZ
180).
GT içerisinde kelime hem iste- hem de izde- biçimindedir, 16 adet iste- örneği varken,
19 adet izde- örneği vardır. Kelime etken-geçişli çatılıdır.
ünte- < ün+te- “çağırmak”
yana ündey yana kaytarġay “Yine çağıracak yine geri döndürecek” (8/2)
Clauson kelimeyi ünde- biçiminde okumuştur (EDPT 180a), DTS’de de kelime ündebiçiminde
okunmuştur (DTS 625). Gabain kelimeyi ünte- biçiminde okumuş (Gabain, 2007:
306), Erdal kelimeyi ünte- biçiminde okumuştur (OTWF 457). Demirci, Eski Türkçede Fiiller
adlı çalışmasında kelimeyi ünde- biçiminde okumuş; ancak daha sonra neşrettiği Eski Uygurca
Dört Çatik adlı çalışmasında ise kelimeyi ünte- biçiminde okumuştur. Şimdi kelimenin ünde- mi
yoksa ünte- mi okunması konusuna geldiğimizde; Erdal kelimenin hem EDPT hem de DTS’de
“d” ile yazıldığını, ancak kendisinin M III 9, 13; U II 26, 13; TT I 108; TT X 282; U IV A 142
ve ChristManus r 13 içerisinde “t” ile yazılmış örneklerini tespit ettiğini belirterek, üntedi,
ünteyü örneklerini vermiştir (OTWF 457).
Kelimenin bazı Türkologlar tarafından ünde- bazıları tarafından da ünte- biçiminde
okunmasının sebebi Uygur alfabesinde D harfinin hem “d” hem de “t” sesini karşılamasıdır.
Kelime de Eski Uygur yazmalarında D ile yazıldığı için bazı Türkologlar kelimeyi ündebiçiminde
okumuştur. Bence kelimenin doğru okunabilmesi için iki kriter önemlidir. Bunlardan
birincisi Köktürk lehçesinde l, r, n, d sesleri ile biten kök/gövdelerden sonra gelen D’li eklerin
“t” ile yazılmasıdır; ikinci husus da Uygur alfabesinde D harfinin hem “d” hem de “t” seslerini
vermesidir. Eski Uygur metinlerini neşreden pek çok Türkolog ilgili harfin bu özelliğini ve
Köktürk lehçesindeki kuralı fazla dikkate almadan, Orta Türkçede tespit ettikleri ünde- fiilinin
de etkisiyle, kelimeyi ünde- biçiminde okumuşlardır. Yukarıdaki verileri de dikkate alarak
kelimenin ünte- biçiminde okunması gerektiğini düşünmekteyim.
2.1.9. +sAEski
Türkçeden itibaren belli başlı sayıda kelimede karşımıza çıkan bu ek, “istemek,
arzulamak” anlamlarında kullanılmaktadır. GT içerisinde bir yerde tespit edilen ek, oluş bildiren
geçişsiz çatılı fiil yapmaktadır.
susa- < su+sa- < suv+sa- “susamak”
ter içinde susap “Ter içerisinde susayıp” (43/9)
Seyf-i Sarāyî’nin Gülistan Tercümesi’nde İsimden Fiil Yapımı TAED 58*
235
miskin susamış uyḳusunda “Miskin uykusunda susamış” (305/11)
GT içerisinde susa- biçiminde tespit edilen bu fiil Eski Türkçede suvsa- biçimindedir,
Karahanlı ve Harezm lehçelerinde de suvsa- biçimindedir (Demirci, 2016: 197). Kıpçak ve
Çağatay lehçelerinde fiil artık susa- biçimine döner ve Batı Türkçesinde de susa- biçimindedir
(Demirci, 2016: 197). Anadolu ağızlarında “hayvanlara su vermek” anlamında suvar- fiili
bulunmaktadır (DS 3704). suvar- örneği su ismindeki arkaik “v” sesinin korunmasıdır.
2.1.10. +lAEski
Türkçeden günümüze kadar oldukça yaygın olarak kullanılan isimden fiil yapan
yapım ekidir. Eski Türkçeden beri fonksiyonunda herhangi bir değişiklik olmamıştır. Ek,
umumiyetle etken-geçişli çatılı fiiller yapar.
aġırla- < aġır+la- “ağırlamak, hürmet etmek”
ka‘be tonun keyer aġırlap halḳ “Kâbe elbisesini giyer (ve) halkı ağırlar” (GT
288/10)
aġırla- fiili Eski Uygur lehçesinde ilk olarak tespit edilmiştir; Eski Uygur lehçesinde
umumiyetle aya- fiili ile kullanılmaktadır. Eski Türkçede aġırla- “ağırlamak, hürmet etmek,
tanzim etmek, saymak” anlamlarında bulunan bu fiil (Demirci, 2016: 205), GT’de sadece
“ağırlamak, hürmet etmek” anlamalarında tespit edilmiştir. Kelime etken-geçişli çatılıdır.
aŋla- < aŋ+la- “anlamak”
bir kişi ayıttı eyā rûşen zamir köŋlek ıysından mısırda aŋladın “Bir kişi söyledi:
‘Ey aydın kişi gömlek kokusundan onun Mısırda olduğunu anladı” (106/ 9, 10)
aŋla- fiili ile ilgili Erdal, OTWF içerisinde bu fiilin Eski Türkçe bir fiil
olmadığını; EDPT içerisinde bazı Eski Kırgız lehçesine ait taşlarda tespit edilen aŋla- fiilinin de
yanlış okuma olduğunu, DLT içerisinde bu fiilin Oğuzca olduğu belirtilmektedir, demektedir
(OTWF 429). Clauson aŋla- fiilinin Eski Uygur lehçesinden itibaren tespit edildiğini belirtir
(EDPT 186a). Clauson’un Eski Kırgız lehçesinde Malov tarafından tespit edildiğini belirttiği
aŋlar kelimesi, Erdal’in de dediği gibi yanlış okumadır; nitekim Demirci de Eski Türkçede
Fiiller adlı çalışmasında fiili ilk defa (U I 8 16) içerisinde tespit etmiştir (Demirci, 2016: 207).
avla- < av+la- “avlamak”
avçı çıkıban keyikler avlar “Avcı çıkıp geyikleri avlar” (209/6)
236*TAED 58 Ümit Özgür DEMİRCİ
Eski Türkçede pek çok kaynakta kelime abla- biçiminde gösterilmiştir; Clauson, Erdal,
Ölmez, Erhan Aydın ve Demirci, bu fiilin Köktürk lehçesinde de avla- olduğunu düşünmektedir
(Demirci, 2014: 438-448). Fiil etken-geçişli çatılıdır.
baġışla- < Fars. baḫş + Türkçe +lA- “bağışlamak”
sana baġışladım ḳırnaḳnı “Sana cariyeyi bağışladım” (96/2)
baġla- < baġ+la-
(1) “ip, urgan, bez vb.… şeyler ile) bağlamak”
sultan buyurdı ḳaranı daġı ḳırnaḳnı élin ayaḳın baġlap ḳal‘a burcından
handaḳḳa bıraksunlar “Sultan emir verdi; zencinin ve cariyenin elini ve ayağını bağlayıp kale
burcundan aşağıya hendeğe atsınlar” (95/ 3, 4)
éllerin baġlap sulṭān ḫıdmatına kétürdiler “Ellerini bağlayıp sultanın hizmetine
götürdüler” (24/10)
(2) “(kapı için) kilitlemek”
éşik baġlap oturma “Kapıyı kilitleyip oturma” (125/9)
(3)Deyim anlamlarında:
bel bağla- “güvenmek”
men daġı alar bilen bél baġladım “Ben onlara güvendim” (245/11)
suret bağla- “benzemek”
daġı ḫalās ṭariḳi saŋa néçök suret baġlaġay “Halas fakirleri sana niçin
benzeyecek?” (260/10)
könül bağla- “sevmek”
bir kim érseniŋ ‘ışḳına köŋül baġlap idim “Bir kimsenin aşkına gönlümü
bağladım” (242/9)
baġla- fiili Köktürk lehçesinde yoktur; Uygur lehçesinde ise Suci Yazıtı’nda
“evlenmek” anlamında geçmektedir (Suci 6). Yine Uygur lehçesinde kâğıda yazılı metin olan
Irq Bitig’de “bağlamak” anlamında ba- fiili bulunmaktadır (Irq Bitig 14). Erdal, Eski Uygur
lehçesinde kelimenin baġ baġlamak (Ernte 58), bars baġlamak biçimlerinin yanı sıra Eski
Uygur lehçesinde bamak baġlamak biçiminde ikileme şeklinden de bahsetmektedir (OTWF
432). GT’de baġla- fiili temel anlamların yanı sıra pek çok deyimde de tespit edilmiştir. Fiil
etken-geçişli çatılıdır.
Seyf-i Sarāyî’nin Gülistan Tercümesi’nde İsimden Fiil Yapımı TAED 58*
237
başla- < ba-ş+la- “başlamak”
ol meclisde bir cahil bég nasihat başladı “O mecliste cahil bir bey nasihate
başladı” (59/13)
başla- fiilinin Eski Türkçede iki anlamı vardır. başla- (I) “başlamak” başla- (II)
“liderlik etmek” (Demirci 2016: 208). GT’de “liderlik etmek” anlamında başla- fiili tespit
edilemedi. GT içerisinde yirmi beş yerde tespit edilen fiil, etken-geçişli çatılıdır.
bésle- < bésü+le- “beslemek”
tüni kün bésledi “Gece gündüz besledi” (291/1)
bu oġlanı nāz ve ni‘met bilen béslediler “Bu oğlanı naz ve nimet ile beslediler”
(27/9)
Eski Türkçede bèsle- fiili bulunmamaktadır; Karahanlı lehçesinde de taranan eserlerde
bèsle- fiili tespit edilemedi. EDPT, OTWF, DTS’de bu fiil bulunmamaktadır. Harezm lehçesine
geldiğimizde Harezm Türkçesinde Fiil adlı eserde bèsle- fiili bulunmamaktadır; ancak Kutb’un
Husrav u Şirin’inde bèsle- fiili bulunmaktadır (Demirci-Karslı, 2014: 99). Kıpçak lehçesinde
fiilin kullanımı artmıştır ve GT içerisinde on yerde geçen bésle- fiili etken-geçişli çatılıdır.
çöple- < çöp+le- “söz getirip götürmek”
çün iki kişi ara kiriş otdur bilsöz çöplegüçi otun yaḳar
2
“İki kişinin arasına
girmek ateştir (bunu) bil; söz taşıyıcı (bu) ateşi yakar” (325/4)
GT içerisinde sadece bir yerde tespit edebildiğimiz çöple- fiili etken-geçişlidir. Eski
Türkçede, Karahalı ve Harezm lehçelerinde taranan eserlerde “söz getirip götürmek” anlamında
çöple- fiili tespit edilemedi, CC’de çöple- fiili vardır; ancak onun anlamı da “dikiş dikmek”
anlamındadır (CC 76). Batı Türkçesinde ise Tarama ve Derleme Sözlüklerinde çöple- “söz
getirip götürmek” anlamlarında kelime tespit edilemedi; ancak bugün çöpçatan ismi Türkiye
lehçesinde bulunmaktadır.
diŋle- (bk. tıŋla-)
ıġla- (bk. yıġla-)
işle- < iş+le-(1) “iş yapmak, (herhangi bir şey) yapmak, etmek”
köŋüller āzār ḳılur sen anı işlemegil özgeler işlesin “Gönülleri kıracağı (için)
sen onu yapma başkaları yapsın” (330/8).

2 Karamanlıoğlu GT’de kelimeyi yıḳar diye okumuş ve parantez içerisinde de (yakar) diye göstermiştir; tıpkıbasımda
kelime açıkça yaḳar biçiminde yazılmıştır; ayrıca metnin anlam bütünlüğüne baktığımız zaman da kelimenin yaḳar
biçiminde okunması daha doğrudur.
238*TAED 58 Ümit Özgür DEMİRCİ
ḳarındaşı ayttı sen né üçün işlemes sen “Kardeşi, sen niçin çalışmıyorsun, dedi”
(90/2).
(2) “(hasır, elbise vb. şeyler) dokumak” hasır işler tün kün “Gece gündüz hasır
dokur” (294/4).
Kelime Eski Uygur lehçesinden beri dilimizde vardır ve “(herhangi bir iş için) yapmak”
anlamında tespit edilmiştir (Demirci, 2016: 217). Orta Türkçede bu anlama “(elbise, hasır vb.…
şeyler) dokumak” anlamı da eklenmiştir ve Batı Türkçesinde de aynı anlamlarda devam
etmiştir. Bugün Türkiye lehçesinde işle- fiilinin “çalışmak” anlamı azalmış, onun yerine çalış-
fiili kullanılmaya başlanmıştır. Çağdaş lehçelerde işle- fiili “çalışmak” anlamında halen daha
kullanılmaktadır. GT içerisinde tespit edilen işle- fiili etken-geçişlidir.
kizle- < kiz+le- “gizlemek”
ger küneşni kizlese “Eğer güneşi gizlese” (170/12)
Kelime Eski Uygur lehçesinden beri vardır ve Eski Uygur lehçesinde “gizlemek,
saklamak” anlamlarında kullanılmaktadır; hatta kelimeyi burada yaşur- fiili ile birlikte ikileme
olarak da görmekteyiz (Demirci, 2016: 219). Erdal, kizle- fiilinin DLT içerisinde “(dolap, kutu
vb.… şeyler içerisinde) saklamak, gizlemek” anlamlarında görüldüğünü belirtir (OTWF 439).
Kelime Batı Türkçesine geçince k > g değişimi sonucunda gizle- biçiminde aynı anlamda
devam etmektedir. GT içerisinde yedi defa tespit edilen fiil etken-geçişli çatılıdır.
ḳonuḳla- < ḳonuḳ+la- “misafir etmek”
bir kün ḳırḳ teve ḳurbān étip ‘arab béglerin ḳonuḳladım “Bir gün kırk deveyi
kurban edip, Arap beylerini misafir ettim” (175/3)
Eski Türkçede konukla- fiili yoktur; ilk defa Karahanlı lehçesinde tespit edilmiştir
(OTWF 577). DLT içerisinde konukla- fiilinin Oğuzca bir kelime olduğu belirtilir (DLT III
339).
közle- < köz+le-(1) “korumak”
çün dost seni sevüp hemişe közlep “Çünkü dost seni sevip her zaman koruyup”
(30/4)
(2) “gözlemek”
hasūd ér ḳanda kim ehl-i hüner bolsa anı közler “Haset insan nerede hüner ehli
olsa onu gözler” (336/6)
Seyf-i Sarāyî’nin Gülistan Tercümesi’nde İsimden Fiil Yapımı TAED 58*
239
Kelime Köktürk lehçesinde bulunmamaktadır; kelimenin bulunduğu en eski eser Irq
Bitig’dir, orada “gözlemek, gözetlemek” anlamlarındadır, DLT içerisinde ise közle- “göze
vurmak” gibi oldukça farklı anlamdadır. DLT’nin dışında “göze vurmak” anlamında közle- fiili
tespit edilmedi.
maŋla- < maŋ+la- “bağırmak”
melūl niçe maŋlasaŋ ol kerih ün bilen bolur hasta “Melul nice bağırsan o çirkin
sesinle hasta olursun” (223/7)
Eski Türkçede “bağırmak” anlamında maŋla- fiili yoktur, Eski Türkçede sadece Eski
Uygur lehçesinde tespit edilen “yürümek, hızlı hızlı koşuşturmak” anlamlarında maŋla- fiili
vardır (Demirci, 2016: 222). Eski Türkçede “bağırmak” anlamında mönre-, muŋra- fiilleri
vardır (Gabain, 2007: 286).
oġurla- < oġrı+la- “çalmak”
teŋri evinden bir bisāt oġurladı “Tanrı evinden bir kilim çalındı” (112/10)
Erdal, BuddhKat 11 içerisinde kelimenin telaffuzu hakkında iki yerde olasılık
verildiğini belirterek, kelimenin kökeninin de doğal olarak oġrı isminden geldiğini, sondaki “ı”
sesinin +lA- yapım eki eklenirken benzer zorunluluklardan dolayı düştüğünü belirterek, sondaki
“ı” sesi düşmeleri için yıġıla > yıġla-, orı+la- > orla- örneklerini verir (OTWF 441, 442).
Normalde Türkçede orta hece vurgusunun zayıf olmasından dolayı orta hecede düşen “ı”
vokalinin kelime sonunda düşmesinin sebebi analojik benzeşme (örnekseme) olabilir.
saḳışla- < saḳış+la- “hesaplamak”
oḳ atġuçı yaḫşı saḳışlap “Ok atıcı iyi hesaplayıp” (338/7)
Eski Türkçede saḳışla- fiili yoktur, bundan dolayı EDPT, OTWF, DTS, Räsänen,
Demirci 2016 ve Leksika’da kelime tespit edilememiştir. Karahanlı sahasında taranan eserlerde
de “hesaplamak” anlamında saḳışla- fiili tespit edilemedi. Harezm sahasına geldiğimizde Funda
Toprak tarafından hazırlanan Harezm Türkçesinde Fiil adlı eserde de “hesaplamak” anlamında
saḳışla- fiili yoktur; ancak Kutb’un Husrav u Şirin’inde “hesaplamak” anlamında saḳışla- fiili
bulunmaktadır (Demirci-Karslı 2014: 473). Kıpçak sahasında Gülistan Tercümesi’nde
rastladığımız saḳışla- fiiline, Eski Anadolu lehçesinde Yusuf u Zeliha’da saġışla- “saymak,
hesap etmek” anlamlarında rastlamaktayız:
malik reyyān mālını saġışladı
ḳamusını yūsuf’a baġışladı “Melik Reyyan malını sayıp hesapladı, hepsini
Yusuf’a bağışladı” (YZ 826).
240*TAED 58 Ümit Özgür DEMİRCİ
saḳla- < saḳ+la- “saklamak, korumak”
sırrıŋnı köŋülde saḳlaġıl “Sırrını gönülde sakla” (323/10)
EDPT’de saḳla- fiili ilk olarak KB içerisinde tespit edilmiştir (EDPT 810a), Clauson bu
fiil ile ilgili yaptığı açıklamada, fiilin Eski Türkçe ve Orta Türkçede “korumak, göz kulak
olmak” anlamlarında bulunduğunu, ancak Osmanlı lehçesinde bu fiile “gizlemek” anlamının da
eklendiğini belirtir (EDPT 810a). Erdal, saḳla- fiili ile ilgili; fiilin ilk defa KB içerisinde tespit
edildiğini belirtir (OTWF 514). Demirci, saḳla- fiilini eski Uygur lehçesinde Abhidarma H 31v
6 içerisinde “korumak” anlamında tespit etmiştir (Demirci, 2016: 225).
sözle- < söz+le- “söylemek”
oturup her bir bābdan söz açıp sözledim “Oturup her bir konudan söz açıp
söyledim” (58/3)
Erdal, BuddhKat 12 içerisinde kelimenin ZUS-LA-MA-SA biçiminde tespit edildiğini,
orada kelimenin ilk hecesinin “ü” ile olduğunu belirtmektedir (OTWF 445). Harezm
lehçesinden itibaren söyle- biçimine dönen kelime, Çağatay lehçesinde sözle- biçimindedir
(Demirci, 2016: 226). Çağdaş lehçelerde sözle- biçiminde sadece S. E. Türkî ve Türkmen
lehçesinde bulunmaktadır (EDPT 863a).
şişle- < şiş+le-“şişlemek”
avda kéyik şişlediler “Avda geyik şişlediler” (61/1)
Eski Türkçede ve Karahanlı lehçesinde kelime tespit edilemedi, EDPT, OTWF, DTS’de
kelime tespit edilemedi. Harezm lehçesinde şişle- biçimi yoktur; ancak Kutb’un Husrav u
Şirin’inde şişlen- biçimi tespit edildi (Demirci-Karslı, 2014: 522).
tıŋla- < tıŋ+la- “dinlemek”
taŋsuḳ latife tıŋla “Tuhaf latifeyi dinle” (337/1)
Erdal, kelimenin BuddhKat 28 içerisinde DİN-LA-YUR biçiminde tespit edildiğini
belirterek, “ses” anlamındaki tıŋ isminden türetildiğini ve HamTouen 1,1 ve 1, 49 ve pek çok
yerde tıŋçı ve tıŋḳa biçimlerinin de mevcut olduğunu belirtir (OTWF 448).
tişle- < tiş+le- “dişlemek”
élin tişlegey “Elini dişleyecek” (258/13)
Kelime Eski Uygur lehçesinden beri dilimizde vardır, Eski Türkçeden Türkiye lehçesine
kadar anlam olarak herhangi bir değişikliğe uğramamıştır, sadece Batı Türkçesine geçince t >
d değişimine uğrayarak, dişle- biçimine döner.
Seyf-i Sarāyî’nin Gülistan Tercümesi’nde İsimden Fiil Yapımı TAED 58*
241
yazoḳla- < yazoḳ+la- “(suçluyu) yakalamak”
bir kün sulṭān ol zālimni yazoḳlap kuyuġa saldı “Bir gün Sultan suçluyu
yakalayıp kuyuya attı” (63/12)
Eski Türkçede kelime “hata yapmak, suç işlemek” anlamlarında kullanılmıştır (Demirci
2016: 234), DLT’de kelimenin “suçluyu yakalayıp bağlamak” anlamı da bulunmaktadır (DLT
III 342), Harezm lehçesinde Kutb’un Husrav u Şirin’inde yazokla- “suç işlemek” anlamındadır
(Demirci-Karslı, 2014: 647). Kıpçak lehçesinde Gülistan Tercümesi’nde ve CC’de “suçluyu
yakalayıp bağlamak” anlamında tespit edilmiştir.
yıġla- < yıġ+la- “ağlamak”
ol seni urmaḳ tilese yıġlaġıl “O seni vurmak isterse ağla” (200/8)
Erdal, kelimenin tıpkı çaġıla-, ḳaḳıla- kelimeleri gibi yansıma bir kelime olduğunu
belirtmektedir (OTWF 452). Eski Uygur lehçesinden beri dilimizde bulunan kelime, hem Eski
Türkçede hem tarihî lehçelerde hem de çağdaş lehçelerde yıġla-, ıġla- biçiminde bulunmaktadır
(Demirci, 2016: 214).
yırla- < yır+la- “şarkı söylemek”
yırlayı başladı “Şarkı söylemeye başladı” (119/4)
2.1.11. +kyoluḳ-
< yol+(u)ḳ- “rastlamak”
faḳırlarġa yoluḳtum “Fakirlere rastladım” (101/1)
Erdal, yoluḳ- fiilinin EDPT içerisinde bulunmadığını, DTS içerisinde ise fiilin
bulunduğunu belirterek, yoluḳ- fiiline ETŞ, BT XIII 58, 25 ve ShōAgon A 59 içerisinde tespit
edildiğini belirtmektedir (OTWF 497).
Kısaltmalar
- : fiil kökü veya tabanı
+ : isim kökü veya tabanı
BT : Berliner Turfantexte
C : konsonant
CC : Codex Cumanicus
Çağ. : Çağatay lehçesi
Demirci 2016 : Eski Türkçede Fiiller
Demirci-Karslı 2014: Kutb’un Husrav u Şirin’i
DLT : Divanü Lügati’t-Türk
DS : Derleme Sözlüğü
242*TAED 58 Ümit Özgür DEMİRCİ
DTS : Drevetyarskjy Slovar
EDPT : An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish
ETŞ : Eski Türk Şiiri
GT : Gülistan Tercümesi
Har. : Harezm lehçesi
Kar. : Karahanlı lehçesi
KB : Kutadgu Bilig
Kıp. : Kıpçak lehçesi
Kİ : Kitābü’l-İdrāk li Lisāni’l-Etrāk
krş. : karşılaştırınız
Kutb : Kutb’un Husrav u Şirin’i
OTG : Orhon Türkçesi Grameri
OTWF : Old Turkic Word Formation
S. E. : Türkî South-eastern Langages Groups
Sang : Sanglax
Toprak 2005 : Harezm Türkçesinde Fiiller
Tuh : Et-Tuhfetü’z-Zekiyye fi’l-Lugati’t Türkiyye
UW : Uigurischer Wörterbuch
V : vokal
Kaynaklar
Arat, R. R. (1959). Kutadgu Bilig (Çeviri). Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.
Arat, R. R. (1991). Eski Türk Şiiri. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.
Arat, R. R. (1999). Kutadgu Bilig I (Metin). Ankara: TDK Yayınları.
Arat, R. R. (2006). Atabetü’l-Hakayık. Ankara: TDK Yayınları.
Ata, A. (1988). Nehcü’l-Ferādis III. Ankara: TDK Yayınları.
Ata, A. (1997). Kısasü’l-Enbiyā II (Dizin). Ankara: TDK Yayınları.
Ata, A. (2004). Türkçe İlk Kur’an Tercümesi. Ankara: TDK Yayınları.
Atalay, B. (1988). Divanü Lugat-it-Türk Tercümesi. C I, II, III, IV. Ankara: TDK Yayınları.
Bayraktar, N. (2004). Türkçede Fiilimsiler. Ankara: TDK Yayınları.
Clauson, S. G. (1972). Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish. London,
Oxford the Clarendon Press.
Demirci, Ü. Ö. (2012). “ıd- Fiilinin Yapısı Üzerine”. Turkish Studies, 7(4), 1421-1431.
Demirci, Ü. Ö. (2016). Eski Türkçede Fiiller. Kocaeli: Umuttepe Yayınları.
Seyf-i Sarāyî’nin Gülistan Tercümesi’nde İsimden Fiil Yapımı TAED 58*
243
Demirci, Ü. Ö. ve Karslı, S.(2014). Kutb’un Husrav u Şirin’i -Dizin-. İstanbul: Kesit Yayınları.
Derleme Sözlüğü (1963-1982). Ankara: TDK Yayınları.
Dilçin, C. (2009). Yeni Tarama Sözlüğü. Ankara: TDK Yayınları.
Doerfer, G. ve Tezcan, S. (1980). Wörterbuch des Ghaladsch (Dialekt von Xarrab), Budapest:
Akadémia Kiado.
Eraslan, K.; Sertkaya, O. F. ve Yüce, N. (1979). Kutadgu Bilig III (İndeks). İstanbul: Türk
Kültürünü Araştırmaları Enstitüsü.
Ercilasun, A. B. (1984). Kutadgu Bilig Grameri (Fiil). Ankara: Gazi Üniversitesi Yayınları.
Erdal, M. (1991). Old Turkic Word Formation. Wiesbaden.
Grønbech, K.(1942). Komanisches Wörterbuch. København.
Güner, G. (2012). “Yarat- ‘yaratmak, halk etmek’ Fiilinin Etimolojisi,” Turkish Studies, 7(3),
1415-1423.
Hacıeminoğlu, N. (1991). Türk Dilinde Fiiller. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.
Hacıeminoğlu, N. (2003). Karahanlı Türkçesi Grameri. Ankara: TDK Yayınları.
Han, M. M. (1960). Sanglax.London, (Yay: Sır Gerhard Clauson).
Karamanlıoğlu, A. F. (1958).Kıpçak Türkçesi Grameri. Ankara, T.D.K., Yayınları.
Karamanlıoğlu, A. F. (1989). Gülistan Tercümesi. Ankara: TDK Yayınları.
Nadalyev, V. M; Nasilov, D. M; Tenişev, E. R. ve Şçerbak, A. M (1969). Drevnetyurskiy
Slovar. Leningrad, Izdatel’stvo Nauka.
Räsänen, M. (1969). Versuch eines Etymologıschen Wörterbuchs der Türksprachen. Helsinki.
Röhnborn, K. (1977). Uigurisches Wörterbuch. Sprachmaterial der vorislamischen türkischen
Texte aus Zentralasien, 1-6
Tekin, T. (2008). Orhon Yazıtları. Ankara: TDK Yayınları.
Tekin, T. (2000). Orhon Türkçesi Grameri. İstanbul: (?).
Tenişev, E. P. (2001). Leksika. Moskova.
Toprak, F. (2005). Harezm Türkçesinde Fiil. Ankara.

Konular