ZERDÜŞT’ÜN KUTSAL KİTABI AVESTA

ZERDÜŞT’ÜN KUTSAL KİTABI AVESTA
Nimet YILDIRIM
Özet
Tanrı Ahuramazda’nın peygamber Zerdüşt’e vahyettiği Avesta, İran
dilleri ve edebiyatlarının en eski ve en önemli eseridir. Arapların İran’ı ele
geçirmelerinden önceki dönemlerde İran’ın resmî devlet dini olan
Zerdüştîlik kutsal dinsel metinler derlemesi olarak (MÖ. VII. yüzyıl)
elimize ulaşmıştır. Olağanüstü bir öneme sahip olan Avesta, birçok açıdan
değerli bir kaynak olarak kabul edilmektedir. Avesta, MÖ. 2000’li yıllara
dayanan geçmişiyle, Orta Asya ve çevre bölgelerin coğrafyalarında
yaşayan halkları çok yakından ilgilendiren başta tarih, kültür, medeniyet,
din, siyasî ve sosyal konular, inançlar, gelenek ve görenekler, mitolojiler,
kahramanlık anlatıları olmak üzere birçok alanda çok önemli ve başka
kaynaklarda bulunamayacak bilgilere yer vermektedir. Avesta’nın bir
diğer önemli özelliği de belirtildiği gibi İran dillerinde kaleme alınmış en
eski eser olmasıdır. Avesta “Beş Bölüm”den oluşur: 1. Yasna, 2. Yaştlar,
3. Visparad, 4. Horde Avesta, 5. Vendidad.
Anahtar Kelimeler: Avesta, Zerdüşt, Zerdüştün kutsal kitabı,
Ahuramazda.
Abstract: Avesta, Mazdean religious tradition gives to the collection
of its sacred texts. The sacred books of Parsees, or Zoroastrians, and the
main source of our knowledge concerning the religious and spiritual life
the ancient Persians. Avesta volumes contained writings not only on
religious matters but on mythology, law, science, medicine, and history.
The Avesta, is like a great pearl, in which layers and layers of material are
added around a central core. The central core of the Avesta, and the oldest
truly Zoroastrian part, is the Gathas, the five hymns of Zarathushtra.
Avesta, as we now have it, is usually divided into five sections, relating to
the ritual, hymns of praise, the liturgy, and the law. These sections:
1.Yasnas, 2. Yashts, 3. Vispered, 4. Minor texts, 5. Vendidad.

 Prof. Dr., Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Doğu dilleri ve Edebiyatları bölümü Fars dili ve
Edebiyatı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi. (yildirim2002@hotmail.com).
148 Nimet YILDIRIM
Keywords: Avesta, Zarathushtra, The sacred books of Zarathushtra,
Ahuramazda.
1. AVESTA
Bilge tanrı Ahuramazda’nın İran peygamberi Zerdüşt’e vahyettiği
Avesta, İran dilleri ve edebiyatlarının en eski ve en önemli eseridir. Arapların
İran’ı ele geçirmelerinden önceki dönemlerde İran’ın resmî devlet dini olan
Zerdüştîlik kutsal dinî metinler mecmuası olarak (MÖ. VII. yüzyıl) elimize
ulaşmıştır. İran’ın Araplar tarafından ele geçirilmesi (21/642) ve sonra da İran
topraklarında İslâm dininin hızla yayılmasının ardından eski dinin inanırları,
inançlarını daha özgür ortamlarda yaşamak için zorunlu olarak başka birtakım
coğrafyalara giderlerken, İranlı Zerdüşt inanırlarının önemli bir kısmı da
Hindistan’a göç etti. Günümüzde de varlıklarını sürdürmekte olan, inanışlarını
yaşayarak koruyan ve bugüne kadar getiren Hindistan’daki Zerdüşt inanırları,
sınırları belli bir dinî grup oluştururlar. 1
Arap fetihleri süresince (9-21/630-642) İran’ın batı bölgelerinde
yaşamakta olan bir kısım Zerdüşt bağlıları da doğu kesimlerinde daha güvenilir
yerlere; Sistan, Kirman ve Mekran’a göç ederek oralara yerleştiler. Zerdüşt
inanırlarının MS. VII. yüzyılın ilk yıllarından itibaren bu bölgelerden başlayan
Hindistan’a göçleri, özellikle Moğollar döneminde yoğunlaşarak birkaç yüzyıl
boyunca devam etti. Resmî arenada “Parsîler” adıyla bilinen Zerdüşt inanırları,
Hindistan’da başta Bombay olmak üzere birkaç şehirde yaşarlar. O bölgede orta
çağda Gocerat Dili’ni kullanmaya başlayan Parsîler’in günümüzde kullandıkları
dil ile kendileri dışında çevre bölgelerde yaşayanların dilleri aynıdır. XV.
yüzyıldan itibaren Parsîler’in dinî kitapları da Gocerat Dili’nde yazılmaya
başlanmıştır. Bunların dışında sayıları çok fazla olmayan birtakım Zerdüşt
inanırı da İran topraklarında yoğun olarak Kirman, Yezd bölgelerinde; küçük
gruplar halinde de Tahran, Şiraz, Kaşan ve diğer bazı şehirlerde yaşamlarını
sürdürmektedirler. 2
Zerdüşt inanırlarının kutsal kitapları Avesta ve ilk yazma nüshaları
konusunda bilim adamları ilk bilgilere XVII-XVIII. yüzyıllarda eriştiler. Ancak
fazla bilinmeyen bir dilde yazılmış olması nedeniyle kutsal Avesta metninden

1 Oranskii, Iosif Mikhailovich, Fıkhu’l-luğa-yi Îrânî (çev. Kerîm-i Keşâverz), Tahran 1379 hş., s. 65.
2 Oranskii, Fıkhu’l-luğa-yi Îrânî, s. 65-66.
ZERDÜŞT’ÜN KUTSAL KİTABI AVESTA 149
yararlanma imkanı bulamadılar. XVIII. yüzyılın ikinci yarısında Fransız bilim
adamı, ünlü oryantalist Anquetil Du Perron (1731-1805), Hindistan’a yaptığı
bilimsel amaçlı bir seyahat sonrasında Avesta araştırmalarını başlattı.
Hindistan’da altı yıl boyunca (1755-1761) sürdürdüğü araştırmalar sonucu,
birçok zorluğu aşarak Zerdüşt din adamlarıyla yoğun görüşmeleri ve ortak
çalışmalarıyla Zerdüşt gelenekleri, inanışları ve örflerini yakından tanıdı. Avesta
ile diğer Zerdüşt kutsal metinlerinin yazıldığı dili öğrendi ve önemli Avesta
nüshalarını elde etti. 1761 yılında Paris’e dönen Perron, bu alandaki yoğun
çalışmalarını sürdürerek Avesta’nın orijinal metni ve ilk çevirisini açıklamalarla
birlikte Fransızca olarak Zend-Avesta adıyla bilim dünyasına sundu. Böylece
eski İran edebiyatının en önemli yapıtı, bilim adamları ve araştırmacıların elinde
önemli bir kaynak olarak yer almaya başladı.3
Bu tarihten itibaren hem İran’da
ve hem de uluslararası edebiyat ve bilim çevrelerinde Avesta eksenli çok sayıda
önemli çalışmalar ortaya çıkmaya başladı.
Olağanüstü bir öneme sahip olan Avesta, birçok açıdan değerli bir kaynak
olarak kabul edilmektedir. Avesta, MÖ. 2000’li yıllara dayanan geçmişiyle, Orta
Asya ve çevre bölgelerin coğrafyalarında yaşayan halkları çok yakından
ilgilendiren başta tarih, kültür, medeniyet, din, siyasî ve sosyal konular,
inançlar, gelenek ve görenekler, mitolojiler, kahramanlık anlatıları olmak üzere
birçok alanda çok önemli ve başka kaynaklarda bulunamayacak bilgilere yer
vermektedir. Avesta’nın bir diğer önemli özelliği de belirtildiği gibi İran
dillerinde kaleme alınmış en eski eser olmasıdır. 4
Değişik zamanlarda, farklı kişiler zamanından derlenerek yazıya aktarılan
Avesta’nın bütünü göz önüne alındığında aradaki bu zaman ve mekan
farklılıkları değişik boyutlarıyla yansımaktadır. En eski bölümleri, MÖ. II. bin
yılın ilk yarısında Orta Asya bölgesinde ortaya çıkmıştır. Bu tarihler, Farsça
konuşan İranlı kabilelerin, Orta Asya topraklarında hayvancılıkla geçimlerini
sağladıkları ve konargöçer bir hayat yaşadıkları dönemlere rastlar. Buradan
hareketle Avesta, çöllerde yaşamını sürdüren, temel geçim kaynakları
hayvancılık olan halkların hayat tarzları, gelenek ve görenekleri, dinî inanışları
ve mitolojik anlatılarını yansıtan en önemli yapıt olduğu söylenebilir. 5

3 Oranskii, Fıkhu’l-luğa-yi Îrânî, s. 66.
4 A.g.e., s. 66.
5 Oranskii, Fıkhu’l-luğa-yi Îrânî, s. 68; Turâbî, Seyyid Muhammed, Târîh-i Edebiyyât-i Îrân Pîş Ez İslâm,
Tahran 1373 hş., s. 32.
150 Nimet YILDIRIM
Avesta’nın, Zerdüşt’ün bizzat kendisi tarafından kaleme alınan, onun
kutsal öğretileri ve ilahileri olarak bilinen kısımları/Gatalar, aynı zamanda bazı
eski Asya kavimlerinin kitlesel dönüşüm hareketlerini gerçekleştirdikleri ve
özellikle ekonomik açıdan yeni birtakım gelişmeler sağladıkları, tarım ve
hayvancılığın birlikte yürütüldüğü, yerleşik yaşam biçimlerinin gündemde
olduğu çağların değerlerini yansıtmaktadır. 6
Daha sonraki çağlar, özellikle Ahâmenişler döneminde, Zerdüşt inanışı,
devletin resmî dini olarak kabul edildi. MS. ilk yüzyıllarda Zerdüşt din adamları
da, siyasî ve sosyal alanlardaki gelişmelerin de desteğiyle toplumda çok önemli
konumlar edinerek nüfuzlarını önemli ölçüde artırdılar. Özellikle Sasanîler
döneminde (III.-VII. yüzyıllar) bizzat hükümdarların da destekleriyle çok
güçlendiler. Sasanîler döneminde bu yakın ve yoğun ilginin oluşturduğu
ortamda din ve devlet işleri birleştirildi. Sasanî İmparatorluğu bir din devleti
halini aldı. Avesta’nın son ve kesin metninin düzenlenmesi, yazıya tam şekliyle
aktarılması gereği ortaya çıktı. Asırlar boyu tanrılar ve millî kahramanlarla ilgili
olarak söylenmiş ve dilden dile sözlü aktarımlar yoluyla iletilmiş olan eski
ilahiler, dinsel, mitolojik rivayetler ve halk hikayeleri (daha sonraki çağlarda
Avesta içerisinde yer alan anlatılar), sadece sözlü anlatımlar yoluyla kuşaktan
kuşağa aktarılarak varlıklarını sürdürürken, sözlü olmaları nedeniyle zamanla
birtakım değişikliklere uğramış, bir kısmı ortadan kaybolmuş ve bir kısım yeni
dinî-mitolojik değerler de eklenerek tamamlanmış şekilleriyle aktarıla
gelmişlerdir. 7
Geleneksel Zerdüşt inanışına göre Avesta, Ahâmenişler döneminde vardı
ve altın yazılarla sığır derisine yazılmış nüshası başkent İstahr hazinesinde ya
da devlet arşivinde saklanmaktaydı. Söz konusu nüshalar, Makedonyalı
İskender’in (hük. MÖ. 336-323) İran’ı ele geçirdiği dönemlerde (MÖ. 325)
ortadan kaldırılmış, daha sonra Part hükümdarları I. Belâş (hük. 51-78)
döneminde yeniden derlenmesi için çalışmalar başlatılmış ve yeni Avesta
versiyonu Genc-i Şîz/Urûmiyye Ateşkedesi’ne teslim edilmiştir. 8
Avesta’nın ilk olarak Arami alfabesiyle yazıldığı, bu alfabenin miladî
tarihin başlangıcına yakın devirlerde İran, Orta Asya gibi bölgelerde, değişik

6 Oranskii, Fıkhu’l-luğa-yi Îrânî, s. 68.
7 A.g.e., s. 69.
8 Oranskii, Fıkhu’l-luğa-yi Îrânî, s. 69.
ZERDÜŞT’ÜN KUTSAL KİTABI AVESTA 151
İran dillerini yazmada da yaygın olarak kullanıldığını biliyoruz. Aynı çağlarda
İran yöresel gelenekleri de Yunan gelenek ve görenekleri karşısında yeniden
dirilmeğe başlamıştı. Bu dönemlerde yeniden ortaya konulmaya çalışılan,
diriltilmek istenen önemli değerler arasında eski İran efsaneleri, mitolojik
rivayetleri ve dinsel inanışlarıyla ilgili rivayetleri de yer alır. Bu derlemeler,
daha sonra Avesta’ya da girmiştir. 9
Sasanî İmparatorluğu döneminde İran millî ve dinî değerlerinin derlenip
toparlanması projesi çerçevesinde Avesta’nın da yeniden düzenlenerek
yazılması projesine önem verildi. Zerdüşt inanışının, toplumda güçlü temellere
dayandırılması amacıyla önemli programlar uygulamaya konuldu. Bu inanışın
toplumun her türlü ihtiyacına cevap verecek şekilde geliştirilmesi ve çağın
gereklerine uyumu sağlandı. Zerdüşt mûbedleri ve Avesta’yı derleyenler, bu
doğrultuda bazı bölümleri çıkartıp yerine çağın gereklerine uyan yeni bölümler
eklemişler, kutsal metni Arami yazı sistemine dayanılarak oluşturulmuş Orta
Farsça Alfabesi’ni kaynak alan “Avesta Alfabesi” adlı yeni bir yazıyla
yazmışlardır. Ancak bu dilin, sadece birtakım mûbedler tarafından bilinmesi ve
kısa bir süre sonra ölü diller arasına katılmasıyla kutsal kitap, o zamanın canlı
dillerinden olan Orta Farsça’ya çevrildi. Avesta’nın nihaî ve dinsel otoriteler
tarafından kabul edilen en son şekli, IV. yüzyılda Sasanî hükümdarlarından II.
Şâpûr (hük. 310-379) döneminde yazıldı. Orta Farsça’ya çevirisi ve tefsirlerinin
yazılması da, VI. yüzyılda I. Husrev (hük. 531-579) döneminde gerçekleşti. 10
Günümüze kadar gelmeği başarmış Farsça Zerdüşt inanışı eksenli
kaynaklar, Avesta’nın elde bulunmayan orijinal ve tam metni hakkında
ayrıntılar verir. Bir Zerdüşt ansiklopedisi olarak bilinen Dînkerd, Avesta’nın,
Arapların İran’a girişlerinden önceki şeklini oluşturan, her biri ayrı bir konuya
ayrılmış, özgün isimleriyle bilinen “21 Nesk”i hakkında detaylı bilgi içerir.
Avesta sadece dinsel konulara yer veren bir kitap değildir. Ana başlıklarıyla şu
konularda bilgileri de içerir: Ahlak, gelenek ve görenekler, manevî hayatın
dinamikleri, kötülüklerden sakınma, erdem, dinsel törenler, mezdiyesnâ inanışı
ve gerekleri, evrenin yaratılışı, dünya ve ahiret, kıyamet, ölüm sonrası hayat,
mitolojik rivayetler, kahramanlık anlatıları, astronomi, astroloji, hukuk kuralları,
dünyanın yapısı, tıp, Zerdüşt’ün çocukluğu ve kötülüklerden uzak durması,
hükümdar Goştâsp, Zerdüşt’ün Goştâsp üzerindeki etkisi, adalet, kurtuluş

9 A.g.e., s. 72.
10 A.g.e., s. 72.
152 Nimet YILDIRIM
yolları, ülke yönetimi, ordu, akrabalarla evlilik, iman esasları, din adamlarının
görevleri, ahirette ödül ve cezalar, kirlilik ve pisliklerden temizlenme,
kötülüklerden korunma, ruhun ölümden sonraki serüveni, Ahuramazda ve kutsal
ölümsüzlerin övgüsü…
En eski tarihli Avesta versiyonu XIII. ve XIV. yüzyıllara ait olup “21
Nesk” ve “5 Bölüm”den oluşmaktadır. 1174/1761 yılına kadar Zerdüşt
inananları dışında kimse Avesta alfabesi, yazısı ve Avesta’nın içeriğiyle ilgili
bilgiye sahip değildi. Belirtildiği gibi söz konusu yılda Anquetil-Du Perron
Avesta’nın Franzsıca çevirisini üç cilt halinde yayınlamış, bilim çevrelerinin
Avesta ile tanışmasını sağlamıştır. Farslar Avesta, Zend ve Zend Avesta
isimlerini çok eskilerden beri bilmelerine rağmen 1305 hş./1926 yılında
İbrâhîm-i Pûrdâvûd’un Gāhān metinlerini ve daha sonra da Avesta’nın diğer
bölümlerini Farsça’ya çevirmesiyle birlikte Avesta Dili ve yazısıyla, aynı
zamanda bu kutsal metnin içeriğiyle de tanışma imkanı buldular. 11
Zerdüşt rivayetlerine göre; kutsal Avesta’nın 21 Nesk’i, bilge tanrı
Ahuramazda tarafından Zerdüşt’e vahiy yoluyla gelmiştir. Zerdüşt, Keyânî12
hükümdarı Goştâsp’ın emriyle bu vahiyleri iki nüsha halinde kaleme almış, bu
nüshalardan biri hükümdarlık hazinesinde ve diğeri de “Zernibişt” adıyla bilinen
Persepolis Devlet Arşivleri Merkezi’nde koruma altına alınmıştır.13 İskender’in

11 Ebu’l-Kâsımî, Muhsin, “Evistâ”, Dâ’iretu’l-ma‘ârif-i Bozorg-i İslâmî/DMBİ, Tahran 1380 hş., X, 441.
12 İran millî efsanelerinde sık sık anılan İranlı tarihî-mitolojik bir hanedan olan Keyânîler, Şâhnâme’de
Pîşdâdîler’den sonra yönetime gelen, Keykubâd tarafından kurulan ikinci İranlı hanedan olarak geçer.
Sırasıyla Keyânî hükümdarları: Keykubâd, Keykâvûs, Keyhusrev, Lohrâsp, Goştâsp, Behmen,
Humây ve Dârâ. Bunlardan sonuncusu Dârâ, İskender tarafından yenilgiye uğratıldıktan sonra
öldürülmüştür. İran tarihinin ikinci önemli devresi bu hanedanla başlamıştır. Pîşdâdîler sülalesi çağı daha
çok mitolojik ağırlıklı olmasına karşın, Keyânîler dönemi hükümdarları arasında özellikle de KeykubâdKeyhusrev
dönemleri olmak üzere, bir uyum ve bütünlük söz konusudur. Bu dönemde mitolojik ayrıntılar
da, diğer tarihî gelişmelerin yanında eski İran halkları ve millî tarihleri konusunda temel yapıları
oluşturur. Bu dönemin bir diğer özelliği de, Hint-İran ortak Âryâ millî tarihi ve mitolojisinden oluşan
Pîşdâdîler döneminin tersine sadece İranlılara özgü oluşudur. Keyân kelimesi, Avestâ’da; “Kavî:
hükümdar, emir ya da komutan” olarak geçerken daha sonraları, “Keyânî” ve “Keyânîyân” şekilleriyle bu
hanedanın ismi olur. Şâhnâme’de bu kelime daha çok Keyânîler sülalesinden hükümdarlar için
kullanılırken, zaman zaman “hükümdar” ve “sultan” anlamlarında da görülür. (Berzger, H.-Sâdıkî, F.,
“Keyânîyân”, Dânişnâme, I, 720).
Goştâsp, Keyânî hükümdarlarından Lohrâsp’ın oğludur. Zerdüşt onun döneminde ortaya çıkmış ve dinini
yaymıştır. Avestâ’da Goştâsp’tan, Mazda inanışına bağlı, dürüst, iyi ahlaklı, Keyânî Ferr’ine sahip kişilik
olarak söz edilir. O, Gātālar’da adı geçen tek hükümdardır. Bunun yanı sıra Zerdüşt ile çağdaş olması da
ona önemli bir ayrıcalık kazandırmaktadır. (Âmûzgâr, Târîh-i Esâtîrî-yi Îrân, s. 74-77).
13 Dusthâh, Celîl, Avesta, Tahran 1381 hş., I, (Giriş), 14; Âştiyânî, Celâluddîn, Zertuşt, Mezdiyesnâ ve
Hukûmet, Tahran 1381 hş., s. 119; Bausani, Alessandro, Îrâniyân (çev. Mes’ûd-i Recebniyâ), Tahran
1359 hş., s. 32; Ebu’l-Kâsımî, Muhsin, “Evistâ”, Dâ’iretu’l-ma‘ârif-i Bozorg-i İslâmî/DMBİ, Tahran 1380
hş., X, 441.
ZERDÜŞT’ÜN KUTSAL KİTABI AVESTA 153
İran’ı ele geçirmesinden sonra onun emriyle Avesta’nın bilimsel kısımları
Yunan diline çevrilmiş, kalan kısımları yakılarak ortadan kaldırılmıştır. Sonraki
dönemlerde Eşkânî hükümdarlarından I. Belâş’ın (51-77) emriyle Avesta
metinleri yeniden toplanarak derlenmiş, Erdeşîr-i Bâbekân (hük. 226-241)
döneminde de dönemin baş mûbedi Tansar tarafından yeniden düzenlenmiştir.
I. Şâpûr (hük. 241-272) zamanında yazıya aktarılan Avesta II. Şâpûr (hük.
309-379) zamanında Âzerbâd Mihrespendân tarafından gerçek şekillerinden
derlenerek oluşturulmuş, daha sonra Enûşîrvân’ın (hük. 531-579) emriyle
mûbed Vihşâpûr/Bihşâpûr tarafından incelenerek son şekli verilmiştir.
Bölümleri değişik dönemlerde oluşturulmuş olan Avesta’nın en eski kısımları
(Gāhān ve Yasnaların bazı bölümleri) MÖ. 1000 yıllarında; bir kısmı
Ahâmenişler çağında; Horde Avesta ise II. Şâpûr döneminde düzenlenmiştir. 14
Mes’ûdî, et-Tenbîh ve’l-işrâf adlı eserinde Avesta’nın 12.000 öküz derisi
üzerine yazılmış olduğunu, ancak bunların İskender’in saldırısı sırasında
ortadan kaybolduğunu belirtir. Avesta, Sasanîler döneminde, yani Zerdüşt’ün
yaşadığı dönemden yaklaşık 850 yıl sonra yeniden kaleme alındığı sırada
Avesta Dili artık ölü bir dil haline gelmişti. Bu kitabı Pehlevice’ye çeviren
mûbedler15 gerekli yerlerde açıklamalar yapmış, ayrıca Avesta dilindenPehlevice’ye
Ferheng-i Oim adı verilen bir de sözlük hazırlamışlardır. 16
Zerdüşt’ün kutsal kitabı Avesta’nın adı; çeşitli kaynaklarda “Ebestâ”,
“Vestâ”, “Est”, “Estâ”, “Evîstâ”, “Bestâk”, “Ebestâk”, “Ebestâğ”, “Efestâ”,
“Epestâ” vb. birbirinden değişik şekillerde geçse de en yaygın şekli Avesta’dır.
Alman araştırmacı J. Oppert (1825-1905), Avesta adının Bîsutûn Yazıtları’nda

14 Dusthâh, Avestâ, I, (Giriş), 15; Ebu’l-Kâsımî, Muhsin, “Evistâ”, DMBİ, X, 441.
15 Mûbed: “Hîrbed” ve “destûr” adlarıyla anılan din adamları grubunda yer alan mûbed, Avestâ Dili’nde;
“meğū”, Pehlevî dilinde; “meğupet” şekliyle bilinir. “Mûbed” kelimesi de, Pehlevice’deki “magopat” ile
eş anlamlı olarak: “muğların önderi ve büyüğü” anlamını ifade eder. Muğ, aslında Âd kavmi
kabilelerinden, din adamları yetiştiren ve ruhanî makamın tek sahipleri olarak bilinen birinin adıdır.
Zerdüştîlik, İran’ın batı ve güney bölgelerinde, Med İmparatorluğu’nun egemen olduğu yörelerde
yaygınlaşmaya başladığında, muğlar yeni dinin öncüleri konumunu elde edip o alanda ilerlemeğe
başladılar. Avestâ’da; “din adamları ya da ruhanîler sınıfı” yine o eski isimleriyle, “athravan” kelimesiyle
ifade edilirlerken, Eşkânî ve Sâsânî dönemlerinde bu sınıftaki din adamlarına genellikle “muğ” adı
verilmiştir. Eski şekli “meğûbet” olan “mûbed” ise, günümüze kadar “Zerdüşt din önderleri ve din
adamlarının adları” olarak kullanılagelmiştir. (Yâhakkî, Ferheng-i Esâtîr, s. 393; Oşîderî, Dânişnâme, s.
439).
16 Tokmak, A. Naci, “İran”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, İstanbul 2000, XXII, 416.;
Turâbî, Târîh-i Edebiyyât-i Îrân Pîş Ez İslâm, s. 32-33; Şâhruhî, Nûşîn, Ustûre-yi Âferîniş”, Îrânşinâsî,
(Bethesda 2000), XII/2, 341; Avestâ ve Avestâ ile ilgili araştırmalar için bk. Kellens, J., “Avesta”, Eİr, III,
35-44.
154 Nimet YILDIRIM
“Abasthâm” şeklinde geçtiğini ifade eder. K. F. Geldner (1852-1929) ve diğer
bazı araştırmacılar Avesta kelimesinin: “esas”, “temel”, “asıl metin”
anlamlarında kullanılan “upasta” kelimesinden türemiş olduğu
kanısındadırlar.17 Hintli araştırmacı Dhalla, Avesta’nın “vid: bilmek”
mastarından türemiş olduğunu, “bilgi” ve “akıllılık” anlamlarında kullanıldığını
belirtir. Farsça’da yaygın olarak Avesta, İranlıların eski peygamberleri
Zerdüşt’ün kutsal kitabının adıdır ve “metin, “esas”, temel” anlamlarına gelir.18

Bu kitabın yazılmış olduğu dile de, “Avesta Dili” adı verilir. Avesta ile ilgili
eserler dışında bu dilde kaleme alınmış hiçbir eser yoktur. Avesta’da bile bu
dilin kökeni ve nereden geldiği konusunda bir bilgi yer almaz. Belki de bu
yüzden Avesta kelimesinin ne anlama geldiği de tam olarak bilinmez. Ancak
Farsça “sitâyiş: övgü” anlamına kullanıldığı tahmin edilmektedir. Dilbilim
araştırmalarının verilerine göre Avesta Dili, İran’ın doğu bölgelerine ait bir
dildir. 19
Eski İran’dan yazılı metinler olarak birbirine yakın, ancak biraz farklı
dillerde kaleme alınmış iki dizi eser kalmıştır. Bunlardan biri Güney Batı İran
dili (Eski Farsça/Ahâmeniş Farsça’sı) ve çivi yazısıyla büyük Ahâmeniş
krallarının emirleriyle kayalıklara, taşlara, saraylar ya da önemli yapıların
duvarlarına, çeşitli kaplar ve mühürler üzerine işlenmiş metinler; diğeri de
Avesta Dili ile yazılmış Avesta’dır. Bu kitabın alfabesi, “Dîn Debîrî”, “Dîn
Defîrî” isimleriyle bilinir. Abdullâh b. Mukaffâ (ö. 143/760), İslâm öncesinde
İran’da kullanılan alfabelerden söz ederken Avesta’nın “dîn debîrî” ile
yazıldığını belirtir. Mes’ûdî’ye göre bu alfabe altmış harflidir. Buradan
Sasanîler döneminde Avesta alfabesine “Dîn Depîrîyye” adı verildiği
anlaşılmaktadır. Kırk dört harfi bulunan bu alfabeyle 1325 yılında yazılmış en
eski Avesta metni Kopenhag’da bulunmaktadır. 20
Avestâ’nın ilahileri ve Tanrı’ya yakarışları içeren duaları kesin belli
olmayan bir dönemde muhtemelen Arâmî diliyle kaleme alınışına kadar uzun

17 Mu’în, Muhammed, Mezdiyesnâ ve Edeb-i Fârsî, Tahran 1338 hş., I, 171; Oşîderî, Cihângîr, Dânişnâmeyi
Mezdiyesnâ, Tahran 1371 hş., s. 35.
18 Muîn, Mezdiyesnâ ve Edeb-i Fârsî, I, 170-171; Humâyî, Celâluddîn, Târîh-i Edebiyyât-i Îrân (nşr.
Mâhduht-i Bânû Humâyî) Tahran 1375 hş., I, 234; İsfehânî, Rızâ, Îrân Ez Zerdüşt Tâ Kıyâmhâ-yi Îrânî,
Tahran 1369 hş., 46-47; Âştiyânî, Zertuşt, Mezdiyesnâ ve Hükûmet, s. 121-122; Kellens, J., “Avesta”,
Encyclopedia Iranica/Eİr, III, 44.
19 Muîn, Mezdiyesnâ ve Edeb-i Fârsî, I, 171.
20 A.g.e., I, 186-187.
ZERDÜŞT’ÜN KUTSAL KİTABI AVESTA 155
zamanlar eski dönemlerin geleneklerinde görüldüğü gibi dilden dile aktarılarak
korunmuştur. Avesta’nın yazıya geçirildiği tarih konusunda birbirinden çok
farklı görüşler bulunmakta, bunlardan belli, kesin bir tarihe varılması oldukça
zor görülmektedir. Burada kesin olan konu, mûbedlerin Avesta’nın ayinlerde ve
dinî törenlerde sürekli okudukları bölümlerini ezberlemiş olmalarıdır.21 Ancak
bugün elde bulunan Avesta kesin olarak Sasanîler döneminde yazıya
geçirilmiştir. Bu konuda görüş birliği bulunmaktadır. Roman Ghirshman
(1895-1979) bu konuda şunları söylemektedir. “İranlıların da, Sasanîler
döneminde ehl-i kitab olan Bizanslılardan geri kalmamak için onların
silahlarına benzer bir silahla donanmaları, kutsal değerlerini ve geleneklerini
onlar gibi yazıya geçirmeleri gerekiyordu. Bunu Avesta’yı yazıya geçirerek
yaptılar. Çok eski çağlara ait sözlü rivayetleri yazıya aktardılar.” 22
Avesta’nın en eski bölümü Gātālar’ın ortaya çıkış tarihi Zerdüşt’ün
yaşadığı çağdır. Ancak henüz bu ilahilerin ne zaman, hangi alfabeyle yazıldığı
konusunda bilgi yoktur. Bazı Avesta araştırmacıları, Zerdüşt’ün yaşadığı
dönemlerde henüz İran bölgesinde metinleri yazıya geçirmede kullanılan bir
alfabe olmadığını, Zerdüşt’ün ilahilerinin de diğer metinler ve eski destanlar
gibi sözlü olarak aktarıldığı, Ahâmenişler devrinde muhtemelen Finikeliler ya
da Babillilerden iktibas edilen ve Ârâmi yazısı olarak bilinen alfabeyle yazıya
aktarıldığı kanısını taşırlar. 23
Avesta; “Yasna”, “Yaştlar”, “Visparad”, “Vendidâd” ve “Horde Avesta”
adlı beş bölümden/kitaptan meydana gelir. Bunlardan ilahiler mecmuası olan
Yasna’nın on yedi ilahisinin dili Avesta’nın diğer bölümlerininkine oranla farklı
ve daha eskidir. Diğer bölümlerden ayırt etmek için bunlara ilahiler anlamına
gelen “Gātālar” veya “Gahlar” adı verilmiştir. Gātālar’ın dilini Zerdüşt’ün dili
sayanlar vardır.24
Avesta, Zerdüşt din adamları tarafından Sasanîler devrine kadar
sözlü olarak nesilden nesile nakledilmiştir. Sasanîler döneminde halk
tarafından anlaşılmaz duruma düşmesi üzerine unutulmasını önlemek için din
adamları yeni bir yazı icat etmişler, bu yazıyı sadece Avesta’yı yazmak için
kullanmışlardır. “Avesta Yazısı” adı verilen bu yazı, Sasanî devrinin diğer

21 A.g.e., I, 182.
22 A.g.e., I, 185.
23 Dusthâh, Avestâ, Önsöz, s. 13.
24 Gātālar, Ali Nihat TarIan tarafından Zerdüşt’ün Gataları adıyla Türkçe’ye çevrilmiş ve yayınlanmıştır
(İstanbul 1951).
156 Nimet YILDIRIM
yazıları gibi Arami alfabesinden alınmış olup sağdan sola doğru yazılır. Arami
harfleriyle Avesta harfleri şekil olarak birbirine benzemekle birlikte yazılışları
farklıdır. 25
Avesta metinlerinden hareketle Zerdüşt dini şöyle özetlenebilir:
1. Büyük tanrı Ahuramazda’dır. Bütün evreni ve fizik ötesi varlıkları
yaratan odur. Kutsal ve arınmıştır. Kötülükler asla ona yaklaşamaz. Özgün
dünyasında tek egemen tanrı olarak yaşar. Bütün yaratıklarını ilk ve en önemli
sembolü Spend Mînû26 ile yaratır. Spend Mînû ile Behmen27 ve Ordîbehişt28
onun zatı ve asıl cevheriyle bir bütündür. Ahuramazda onların hem babası ve
hem de yaratıcılarıdır. Ehrimen’in saldırıları sonucu kötülükler ve kargaşa

25 Yazıcı, Tahsin-Öztürk, Mürsel, “İran”, DİA, XXII, 414.
26
“İspent Mînû” ve “Sifend Mînû” şekilleriyle de bilinen Spend Mînû Pehlevî dilinde; “sepentā/Spentā
mainyu”, Avestâ’da; “Sepntāg Mēnog: kutsal ve arı akıl, rûhu’l-kudüs, karşılıksız çok veren, ruh artıran”
anlamlarıyla Gātālar’da, Ahura Mazda’nın en güzel cilveleri olarak kabul edilir. (Yâhakkî, Ferheng-i
Esâtîr, s. 240). Zerdüşt’ten sonra Ahura Mazda’nın bu en önemli cilvesi, zamanla onun için ayrılamaz bir
özellik olmuş, Pehlevî edebiyatında her zaman sanki Ahura Mazda ile eş anlamlı bir kelime gibi onunla
birlikte yan yana kullanılır olmuştur. Yesnâlar’dan anlaşıldığına göre; diğer imşâspendler yaratıcıyla
insanlar arasında birer iletici oldukları halde, Spend Mînû, Ahura Mazda ile kulları arasında bir araçtır.
Bazı batılı araştırmacılar Spend Mînû’yu Hıristiyanlıktaki Tanrının oğlu olduğuna inanılan “holy ghost:
kutsal ruh” ile karşılaştırırlar. (Yâhakkî, Ferheng-i Esâtîr, s. 240; Oşîderî, Dânişnâme, s. 318; Afîfî,
Esâtîr, s. 552; Âmûzgâr, Târîh-i Esâtîrî-yi Îrân, s. 15-16).
27 Behmen: “iyi düşünce”. Mazdeist inanışta imşâspendlerin en büyüklerinden ya da büyük meleklerden
birinin adı olan Behmen, Avestâ’da; “Vohu Manah/Homene”, Pehlevice’de; “Vohuman”, Farsça’da;
“Vehmen/Behmen” adıyla bilinir. Zerdüşt inanışında “altı büyük melekler” olarak kabul edilen
“imşâspendler”in birincisidir. Behmen bütün bunların önünde yer alır ve “furuğan furûğ: ışıklar ışığı”
olarak da adlandırılır. İlk yaratılanlardan biridir. Yesnâlar’da; Ahura Mazda’nın oğlu olarak nitelenen
Behmen, kıyamet gününde hakemlik yapacaktır. İnsanların iyi düşünmelerini sağlayan güç odur.
Ölümden sonra dirildiklerinde de iyilerin ruhlarını cennetin en yüce katlarına götüreceğine inanılır.
(Dusthâh, Avestâ, II, 952; Afîfî, Esâtîr, s. 464; Pûrdâvûd, İbrâhîm,Ferheng-i Îrân-i Bâstân, Tahran 1380
hş., s. 72-73; Oşîderî, Dânişnâme, s. 182; Âmûzgâr, Târîh-i Esâtîrî-yi Îrân, s. 16; Mokri, M. “İran“, EI2
(İng.), IV, 11.)
28 Ordîbehişt/Asha: Avestâ’da; “Arta-vahishta” “Asha-vahishta”, “asha”, Ašāvahšta: doğruluk, dürüstlük,
kanun, temizlik” ile “hishta; en iyi”
28 kelimelerinden oluşan “en iyi varlık, dünyanın en iyisi, iyi düzen”,
“en iyi doğruluk”, “en iyi temizlik” anlamlarında bir kelimedir. Ordîbehişt, manevî dünyada Ahura
Mazda’nın doğruluk, temizlik ve kutsallığının simgesi, maddi alemde ise, yerküredeki bütün ateşlerin
sorumlusudur. “Kutsal ölümsüzler” olarak inanılan meleklerin en güzeli olduğuna inanılır. Sadece
yanlışlıklar karşısında oluşuyla değil, tanrının kanunlarının temsilcisi olduğu, dünyanın etik düzenini
sağlaması nedeniyle de önemlidir. Asha’yı tanımayanlar, cennet yüzü göremezler. Ordîbehişt, Avestâ’nın
birçok yerinde saygınlığı ve övgülerle anılır. Yaştların bir tanesi bunun özellikleri ve övgüsüne
ayrılmıştır. Yesnâlar’da Ahura Mazda, dünyayı yaratırken Ordîbehişt’in yardımıyla bitkileri var etmiştir.
Eski İran takviminde her ayın 3. günü ve her yılın 2. ayına bu imşâspend’in adı verilmiştir. (Dusthâh,
Avestâ, II, 907; Pûrdâvûd, Ferheng-i Îrân-i Bâstân, s. 55; İftihârzâde, Îrân, Âyîn ve Ferheng, s. 181;
Hinnells, John Russells, Şınâht-i Esâtîr-i Îrân (çev. Amûzgâr, Jâle-Tefezzulî, Ahmed), Tahran 1382 hş, s.
72; Mokri, M. “İran“, EI2
(İng.), IV, 11).
ZERDÜŞT’ÜN KUTSAL KİTABI AVESTA 157
yeryüzüne girmeğe yol bulup insanlara zarar verse de sonunda Ahuramazda
galip gelecek ve ilk arılık yeniden yeryüzüne dönerek egemen olacaktır. 29
2. Varlık, “Asha: doğruluk” ve “Durûc/durûğ: yalan” güçleri arasında
paylaştırılmıştır.
Avesta genel olarak; Ahuramazda, kutsal ölümsüzler, tanrıların övgüsü,
ahlakî ve dinî konular, mitolojik rivayetler ve ulusal efsaneler gibi konulara yer
vermektedir. Bazı bölümleri yazılış tarihleri açısından Zerdüşt zamanına kadar
giden ve Zerdüşt’ün yaşadığı çevre hakkında da önemli ayrıntılar içeren Gātālār,
Yasnalar ve Yaştlar’da da önemli bilgiler vardır. Avesta “tarihî”, “dinî” ve
“edebî” olmak üzere temelde üç konuda çok önemli bilgiler içerir. Tarihî açıdan
Avesta da diğer kaynaklar gibi kendisini ortaya koyanların hayat tarzları ve
inanış sistemleriyle ilgili önemli detaylara yer verir. 30
Bu kutsal metnin en eski bölümlerinin MÖ. II. binyılda Orta Asya’da
ortaya çıkmış olması ve söz konusu bölgelerle komşu coğrafyaların tarihi ve
medeniyetleri hakkında MÖ. son yüzyıllara kadar Avesta dışında başka herhangi
bir yazılı metin bulunmaması da göz önünde bulundurularak Avesta’nın,
olağanüstü tarihsel değeri olduğu anlaşılmaktadır. XIX. yüzyılın ilk onlu
yıllarında Avesta’da; Orta Asya ve İran medeniyetleri konusunda birtakım
bilgilere ulaşma amacıyla başlatılan çalışmalarda Avesta mitolojik rivayetleri, o
dönemlerde hayvancılığa son derece önem verilmesi, büyük sürülere sahip
kahraman kişiliklerden söz edilmesi, o çağlarda İran ve komşu bölgelerde
hayvancılık ve ilgili alanların, söz konusu mitolojik rivayetleri ortaya
çıkaranların hayatında ne denli önemli olduğunun da göstergesidir. Bunların
yanı sıra, Avesta’da Orta Asya İran dillerini konuşan toplulukların çadırlarda
sürdürdükleri göçebe hayattan tarıma geçiş dönemleri de yansıtılır. Bazı
araştırmacılara göre bu sosyo-ekonomik gelişmelerin önemli etkenleri arasında,
inanırlarının yerleşik bir hayata geçmeleri ve ziraatla uğraşmalarını salık veren
Zerdüşt’ün öğretileri de yer alır. 31
Dinsel açıdan Avesta, Orta Asya ve İran halklarının inançlarıyla ilgili
önemli içeriğiyle Mezdiyesnâ inanışı kutsal metinlerini bir araya toplamış
olması açısından da ayrıca önemlidir. Çünkü toplumların yaşam tarzlarıyla ilgili

29 Bahâr, Costârî Çend Der Ferheng-i Îrân, s. 20.
30 Turâbî, Târîh-i Edebiyyât-i Îrân Pîş Ez İslâm, s. 34.
31 A.g.e., s. 34.
158 Nimet YILDIRIM
önemli ayrıntıları da yansıtan dinsel inanışlar, sosyo-ekonomik şartlar ve
ortamların farklılaşmasıyla önemli ölçüde değişikliklere uğramaktadır. Avesta,
söz konuşu inanç sistemlerinin aşamalı olarak gelişmeleri eski dünyanın dinî
algılamaları ve değer yargıları, göksel cisimler ve doğa güçlerinin kutsanarak
yüceltilmesinden, Zerdüşt inanışında düalizm gibi konulara kadar izleme imkanı
sunmaktadır. 32
Avesta, Fars edebiyatı tarihi açısından da son derece önemli bir kaynaktır.
Mitolojik rivayetler, efsaneler, tanrılar ve ulusal kahramanlara ait anlatılar
Avesta’da yer alışlarından dolayı kaybolmamış ve sonraki kuşaklara
aktarılmışlardır. Asırlar boyu sözlü olarak kuşaktan kuşağa aktarılan efsaneler
ve mitolojik rivayetler derlenerek Avesta’da kayıt altına alınmıştır. Avesta’da
yer alan özellikle de birtakım on bir ve sekiz heceli manzum bölümler edebiyat
tarihi açısından oldukça önem arz eder. Bu şiirsel bölümler, Orta Asya
milletlerinin eski çağlardan beri şiire ve edebiyata yatkın olduklarının, en eski
devirlerde bile şiir söylediklerinin göstergelerinden biridir. 33
Avesta’nın bazı bölümleri edebî açıdan önemli özellikler göstermektedir.
Son derece fasih ve akıcı cümleleriyle, tanrının övgüsü ve tabiat tasvirlerine yer
vermektedir. Bunun yanı sıra Avesta, dil açısından da önemli özelliklere
sahiptir. Avesta’nın bir bölümü de manzûm ve kafiyeli olarak kaleme alınmıştır.
Avesta’nın en eski bölümlerinden olan, Gātālar bölümü zaten yüksek dereceden
şiirlerden oluşmaktadır. 34
İranlıların, İslâm dinini kabul etmelerinden sonra, eski İran’a ait birçok
metin gibi Avesta da, Pehlevî ve Avesta dillerinde alfabelerinin artık
kullanımdan kalkması, öte yandan Mazdeist inanış sistemi kurumlarıyla
İranlıların yeni dinsel kurumları arasındaki birçok konuda ortaya çıkan
uyumsuzluk ve derin anlaşmazlıklar nedeniyle önemini yitirerek farklı
coğrafyalara aktarıldı. Bütün bunlara rağmen, eldeki bilgilerin tanıklığıyla IV.-
V./X.-XI. yüzyıllara kadar Avesta’nın Sasanîler dönemindeki önemini ve
toplumsal hayattaki etkinliğini sürdürdüğü anlaşılmaktadır. Ancak VI./XII.
yüzyıldan itibaren Avesta’nın aynı oranda yaygın olarak bulunmadığı,
nüshalarının Mazdeist inanışın diğer kutsal metinleri gibi, evlerde ve

32 Turâbî, Târîh-i Edebiyyât-i Îrân Pîş Ez İslâm, s. 34-35.
33 A.g.e., s. 35.
34 Rızâzâde-yi Şafak, Sâdık, Târîh-i Edebiyyât-i Îrân, Tahran 1352 hş., s. 37.
ZERDÜŞT’ÜN KUTSAL KİTABI AVESTA 159
ateşkedelerde saklandığı ya da yarı gizli bir şekilde, sadece ayinlerde okunduğu,
egemen güçlerin söz konusu metnin toplum kesimleri tarafından edinilmesi ve
okunmasına uygun ortamlar oluşmasına imkan vermediği anlaşılmaktadır. 35
Öte yandan, I./VII. yüzyıllar boyunca eski dinî inanışlarını terk etmek
istemeyen, yeni dine inanmayı kabul etmeyen İranlı birtakım çevreler, çareyi
ülkelerinden göç etmekte buldular. Aşamalı olarak Hindistan topraklarına
giderek orada birtakım bölgelere yerleştiler. Söz konusu grup günümüzde de
Hindistan’da yaşamakta ve Pârsîler adıyla anılmaktadır. Bunlar arasında çok
sayıda Avesta uzmanı, Pehlevî dili ve edebiyatı uzmanları yetişmiştir. Bunlar
Hindistan’a giderken Âzerfernbağ/Fars Âteşkedesi’nden aldıkları ve orada
yakmaya devam ettikleri ateşin yanında kutsal metinlerinin önemli bir kısmını
da götürdüler. Diğer taraftan Hindistan’a göç etmiş Zerdüşt inanırlarıyla İran’ın
değişik bölgelerinde yaşamakta olan Zerdüşt bağlıları arasındaki ilişkiler
gittikleri günlerden günümüze kadar hiçbir zaman kopmadı ve günümüzde de
özellikle Kirmân ve Yezd bölgelerindeki Zerdüşt inanırlarıyla Hindistan ve
dünyanın diğer bölgelerindeki dindaşları arasındaki ilişkiler sürmektedir. Bu
değişik coğrafyalarda yaşamlarını sürdüren dindaşlar arasındaki dinsel ve
kültürel ilişkilerin sürmesi, kutsal metinlerin de önemli ölçüde Hindistan
topraklarında olmak üzere korunması ve günümüze kadar aktarılmasında etkin
rol oynamaktadır. 36
X./XVI. yüzyıldan itibaren bazı Avrupalı araştırmacılar, eski İran dini
Zerdüştîlik ve bu dinin kutsal kitabı Avesta konusunda araştırmalarda bulunmak
üzere çalışmalar başlattılar ve özellikle XII./XVIII. Yüzyıldan XIV.-XX.
Yüzyıla kadar A. De Perron, Darmesteter, Jackson ve diğer bilim adamları
birbiri ardından Hindistan yolunu tuttular ve orada eski İran dini bağlılarıyla
tanışarak bu dinin kaynaklarını üzerinde yoğunlaştılar. Bu şekilde arkeoloji
bilim dalına bağlı olarak “Avestabilim” adında bir dal oluştu. Her geçen gün
gelişen bu bilim dalında değişik dillerde, yüzlerce kitap ve makale yazıldı. 37
Söz konusu rivayetlerde Avesta’nın Zerdüşt döneminde Avesta yazısıyla
yazılışı, efsanelerle karışık anlatım ağırlıklıdır. İran geleneklerindeki sözlü
anlatım ve kuşaktan kuşağa sözlü aktarımların çok önemsenmiş olması,

35 Dusthâh, Avestâ, I, (Giriş), 17.
36 A.g.e., I, (Giriş), 17.
37 Dusthâh, Avestâ, I, (Giriş), 17.
160 Nimet YILDIRIM
Avesta’nın yazılı şekillerinden daha çok bu yolla korunduğunu ve daha sonraki
dönemlere aktarıldığını göstermektedir.38
Pehlevice ve Arapça kaynaklarda dini daha çok önemseyen iki Sasanî
hükümdarından söz edilir. Bunlardan biri II. Şâpûr, diğeri de Enûşirvân’dır. Bu
noktadan hareketle IV-VI. yüzyıllar arasındaki süre Avesta’nın yazıya
geçirildiği dönem olarak kabul edilir. Bu kutsal metnin IV. yüzyılda yazıldığı ve
VI. yüzyılda da son şeklini aldığı söylenebilir. Yazıya geçirilmesinden sonra da
tarafından ezberlenen Avesta’nın sözlü olarak saklanmasını mûbedler daha çok
önemsiyorlardı. Avesta’nın günümüze gelmiş değişik yazılarla yazılı nüshaları
vardır. Ancak hiç biri tek başına tam Avesta metni değildir. Bazı Avesta
nüshaları Pehlevîce çevirileriyle birlikte bulunur. Kopenhagen Üniversitesi
Kütüphanesinde bulunan ve sadece Visparad bölümünü içeren en eski nüsha
1268 tarihlidir. Sasanîler döneminde yazılmış Avesta, üç büyük kitâp halinde
düzenlenmiştir. 39
1.1. AVESTA NESK’LERİ
Avesta dilinde “naska” şeklinde yazılıp okunan, Pehlevice’de “Nask”
olarak telaffuz edilen “nesk” kelimesi; “kitab, metin”, “büyük bir kitabın
ciltlerinden her biri” anlamlarında bir kelime olarak kutsal kitap Avesta’nın her
bir bölümü için kullanılan adıdır. Bu isim sadece Avesta’nın bölümleri (21
bölüm) için kullanılır. Ancak Yasnalarda “nesk” kelimesinin Avesta’nın
tamamının adı olarak da geçer. Dînkerd ve diğer kaynaklarda Avesta’nın 21
nesk’i olduğu bunlardan her birinde farklı konuların ele alındığı belirtilir. 40
Eski İran ve Fars mitolojisi konularında yapılacak çalışmalarda ilk
kaynak olarak Zerdüşt’ün kutsal kitabına başvurulmalıdır. Bu açıdan Avesta’nın
en önemli bölümleri Yaştlardır. Yaştlar, İranlıların kendilerine özgü çeşitli
tanrılara yapmış oldukları duaları, ilahileri ve yakarışları içermektedir. Bu
bölümlerdeki rivayetlerin bir kısmı Zerdüşt öncesi dönemler hakkında da
bilgiler içerir. Avesta’nın bir diğer bölümü olan Vendîdâd, Ahuramazda’nın

38 Tefezzulî, Târîh-i Edebiyyât, s. 67; Hacaloğlu, Haluk, Zerdüşt “Ahura Mazda”, İstanbul 1995, s. 33.
39 Tefezzulî, Târîh-i Edebiyyât, s. 70-72.
40 Muîn, Mezdiyesnâ ve Edeb-i Fârsî, I, 189, 190; Dûsthâh, Avestâ, II, 1065; Gîlânî, Ahmed İdâreçî,
Şâ‘irân-i Hem‘asr-i Rûdekî, Tahran 1370 hş., s. 387; Dihhudâ, Alî Ekber, Luğatnâme-yi Dihhudâ,
“Nusuk”, XLVII, 482; Mu’în, Ferheng-i Fârsî, Tahran 1375 hş., “Nask”, IV, 4722.
ZERDÜŞT’ÜN KUTSAL KİTABI AVESTA 161
yarattığı, sonra Ehrimen tarafından kirletilen İran toprakları hakkında bilgiler
verir. 41
Bu dönemlerden daha eski devreler, yani İranlılar ile Hintlilerin henüz
yollarını birbirlerinden ayırmamış oldukları çağlar hakkında bilgiler elde etmek
için de, MÖ. İkinci bin yılda söylenmiş oldukları kabul edilen Aryâ kökenli
Hintlerin edebiyatlarında yer alan Rig Veda surûdları son derece önemli
kaynaklardır. Tanrılardan birçoğu, mitolojik kişilikler, aynı zamanda büyük bir
ihtimalle Avesta ve Veda bağlılarının inançlarında birtakım efsanevî şahsiyetler
ortaktır. Rig Veda’da söz edilen bir kişilikten Avesta da bahsetmekte ve
hakkında ayrıntılar vermektedir. Bunların yanı sıra eski dönemlerde MÖ. İkinci
1000’li yıllarda Mısır, Anadolu ve Suriye bölgelerinde ele geçen birtakım çivi
yazılı belgeler yakın doğu’daki ilk Hint ve Avrupa göç dalgaları, bazı tanrılar ve
tarzları hakkındaki rivayetlere ışık tutmaktadır. Bunlar dışında tarih ve mitoloji
konusunda Yunan, Ermeni ve Süryani kaynaklarının da katkısı göz ardı
edilemez. 42
Bunlar dışında Pehlevice ya da yeni Farsça’ya çevrilmiş başka eserler de
vardır. Bunlar arasında: Dînâ-yi Mînog-i Hired, Sitâyiş-i Sî Rûze, Mâdîgân-i
Yûşt Feryân, Behmen Yaşt, Câmâspnâmek, Pendnâme-yi Zerdüşt, Dârû-yi
Hursendî, Mâdîgân-i Çetreng, Mâdîgân-i Gocestek Ebâlîş....
43
Çok eski dönemlerden beri edebiyat din ile çok yakın bir ilişki
içerisindedir ve çoğu zaman bu iki değer birbirinden ayrı şeyler olarak
görülmez. Sümerlerden kalma eserler, dünyanın yaratılışıyla ilgili eski dünyaya
ait efsanevî hikayeler, tanrılarla ilgili, onları öven anlatılara yer verirken,
Avesta’nın önemli bir bölümü şiir ve ilahilerden oluşmaktadır. Eski Yunan
edebiyatında da edebiyatın din ile çok yakın ve ayrılmaz beraberliği dikkat
çekmekte, yine Tevrat merkezli oluşturulan eski Yahudi edebiyatı da benzeri
özellikler taşımaktadır. Fars edebiyatında da dinsel içerikli manzûm ya da
mensûr olarak kaleme alınmış çok sayıda eser bulunmaktadır. 44

41 Enûşe, Hasan, Târîh-i Îrân, Tahran 1368 hş., III/1, 477-478.
42 A.g.e., s. III/1, 478.
43 Safâ, Zebîhullâh, Târîh-i Edebiyyât Der Îrân, Tahran 1371 hş., I, 140.
44 Rezmcû, Huseyn, Şi‘r-i Kohen-i Fârsî Der Terâzû-yi Nakd ve Ahlâk-i İslâmî, Tahran 1369 hş., s. 18-19.
162 Nimet YILDIRIM
1.2. AVESTA’NIN BÖLÜMLERİ
Avesta “Beş Bölüm”den oluşur.
1. Gātālar:
Avesta’nın en eski bölümü olan Gātālar’ın yazıldığı tarih Zerdüşt
Peygamber’in yaşadığı dönemlerdir. Tarihî dönemler olarak bu çağlar, MÖ.
1500-800 yılları arasında bir döneme yerleştirilir. Ancak Avesta’nın bizzat
Zerdüşt’ün ilahileri olarak kabul edilen bu bölümünün ilk olarak ne zaman ve
hangi dille yazıldığı, hangi dönemlerde sözlü aktarımlardan yazıya geçirildiği
konusunda kesin bilgiler bulunmaz. Bazı Avesta uzmanlarına göre; Zerdüşt’ün
yaşadığı çağlarda yani MÖ. XVI.-IX. yüzyıllarda İran’da henüz kullanılan bir
alfabe bulunmuyordu ve Zerdüşt’ün ilahileri, diğer birçok eski İran anlatısı gibi,
yüzyıllarca sözlü olarak kuşaktan kuşağa aktarılıyordu. Bu durum Ahâmenişler
dönemine kadar devam etmiş, o dönemlerde Finikeliler ve Babillilerden alınma,
Arami alfabesiyle yazıya geçirilmiştir. Ancak bu görüşte olanların karşısında bu
konuda farklı düşünen bir grup bilim adamınca da; Ahâmenişler döneminden
önceleri de İran’da yazının kullanıldığı ve Avesta’nın da bu alfabeyle yazılmış
olduğu kanısı öne çıkmaktadır. Bu görüşlerin kanıtı olarak da Sümer tabletleri
ve başka birtakım yazılı belgelerin varlığı gösterilir. Ancak bu görüş kesin
olarak algılansa ve kanıtlansa bile, tek başına Gātālar’ın ve Avesta’nın diğer
bölümlerinin yazıldığı tarihin belirlenmesi imkanı yoktur. Hiçbir kaynakta, bu
kutsal metinlerin yazılış tarihi olarak Ahâmenişlerden daha önceki dönemlere
ait bir tarih verilmemektedir. 45
Zerdüşt dinsel geleneklerinde; Avesta’nın altın suyuyla sığır derileri
üzerine yazılmış olduğu ve Dijnibişt’te korunduğu aktarılır. Târîh-i Belâmî’de
bu konuda şu bilgilere yer verilir: Zerdüşt, Goştâsp hükümdar zamanında ortaya
çıktı. Allah’ın peygamberi olduğunu iddia etti. Hükümdarlığının otuzuncu
yılında Goştâsp’ın huzuruna çıktı. Goştâsp onun dinini kabul etti ve katiplerini
çağırarak Zerdüşt’ün kendisine vahiy yoluyla geldiğini söylediği kutsal
metinleri önceden hazırlanmış sığır derilerine altın suyuyla yazdırdı. On iki bin
sığır derisi üzerine yazılan bu vahiyler insanlara iletildi. Daha sonra bu yazılan
metinleri saltanat hazinesinde koruma altına aldı. Yine Zerdüşt geleneklerine

45 Dusthâh, Avestâ, I (Giriş), s. 13-14.
ZERDÜŞT’ÜN KUTSAL KİTABI AVESTA 163
göre, İskender’in İran’ı işgali döneminde başta Avesta olmak üzere, Dînkerd,
Bundehişn ve Ardâvîrâfnâme gibi eserler yakılmış, Eşkânîler döneminde I.
Belâş/21. Eşk (51-78)’ın emriyle Avesta yeniden sözlü rivayetlerin toplanarak
derlenmiş ve yazıya aktarılmıştır.46
İslâm öncesi dönem Pehlevice eserlerde genellikle Avesta’yla ilgili
birtakım efsane karışık bilgilere de rastlanır. Zerdüşt inanırları geleneklerinde
de yer alan bu efsaneler arasında önemlilerinden biri şudur: İskender, İran’ı
işgal ettiğinde deriler üzerine yazılmış olan Avesta’yı yakmış, bu yüzden de
kendisine “Gocestek: lanetli” nitelemesi verilmiştir. 47
Avesta’nın en önemli bölümü olarak kabul edilen Gātālar, bir dizi ahlakî
öğütler ve öğretiler içeren, Zerdüşt inanışına ait birtakım kuralları ortaya koyan
manzûm bölümlerdir. Yaklaşık 5.560 kelimeden oluşan Gātālar’ın, dil ve
sözcükleri açısından Avesta’nın diğer bölümlerine oranla daha eski metinler
olduğu anlaşılmaktadır. Bu ve diğer birtakım farklı özelliklerinden dolayı
araştırmacılar, Gātālar’ın bizzat Zerdüşt’ün kendi sözleri olduğu kanısına
varmaktadırlar. Yine tarihî verilerden anlaşıldığı kadarıyla söz konusu bölümler
hem manzûm ve he de mensûr olarak kaleme alınmış, ancak daha sonraları
mensûr kısımlarının ortadan kaybolmasıyla sadece manzûm bölümleri
günümüze gelebilmiştir. Burada üzerinde durulması gereken bir diğer önemli
nokta da, Gātālar’ın en eski manzûm İran eseri olabileceğidir.48
I./VII. yüzyılda üç önemli savaşın ardından İran, Arap egemenliği altına
girince, daha önce İskender tarafından İran topraklarının işgal edilmesi gibi
ulusal edebiyat da bağımsızlığın kaybedilmesiyle birlikte ortadan kalktı ve
Kur’ân dili Pehlevî dilini edebiyattan, dinî alandaki kullanımdan ve daha da
ileriye giderek resmî alanından da sürüp çıkardı. Bu hızlı ve etkili gelişmelerin
ardından İranlılar birikim ve yeteneklerini uzun yıllar Arap diliyle ortaya
koydular. Bir süre sonra da millî gelenek ve görenekler yenilenmiş şekilleriyle
ortaya çıkmayı başardı. Artık tılsım bozulmuş, Fars şiiri yeniden doğdu. Bu
yeniden ortaya çıkış beklendiği gibi hızlı ve tam belirgin olmadı. Ancak iki
yüzyıl sonra Firdevsî ve Şâhnâme çağında tam olgunluk çağına erişti. Bu

46 Dusthâh, Avestâ, I, (Giriş), s. 14-15; Oşîderî, Dânişnâme, s. 36.
47 A.g.e., I, (Giriş), 15.
48 Zerrînkûb, Abdulhuseyn, Defter-i Eyyâm, Tahran 1358 hş., s. 230, 259.
164 Nimet YILDIRIM
yüzden Firdevsî’ye kadar geçen söz konusu iki yüzyıl boyunca yaşamış Fars
şairlerinin adları dışında hiçbir bilgi kalmamıştır. 49
Gātālar’ın dili, Hintlilerin kutsal metni Vedalar’a çok benzeyen arkaik
bir yapıya sahiptir. Gātālar, özünde dinsel ilahilerden oluşur. Bu ilahilerden
özenle seçip çıkarabildiğimiz ipuçlarından, esas itibarıyla, bunların tarımla
birlikte hayvan, özellikle de sığır yetiştiriciliğinin yapıldığı kırsal bir döneme ait
olduğu anlaşılmaktadır. Daha sonraki Avesta ilahilerinde; kalelerden, sulama
kanallarından söz edilse de, ilahilerin yazıldığı dönemde bir çeşit kentleşmenin
olduğu düşünülmemektedir. İlahilerden anlaşıldığına göre, siyasal yapı, aile,
köy ve kabileyle veya mahalle ve kırla sınırlıdır. Gātālar, genel anlamda
İranlılar ve yabancılar arasındaki değil, Zerdüşt’ün öğretisine inananlar ile
inanmayanlar arasındaki bir karşıtlığı yansıtmaktadır. 50
Avesta’da Yasna’nın bölümleri, “Hâitî”; Pehlevî ve Fars dillerinde de
“Hât”, “hâ” isimleriyle bilinir. Yasna’nın “72 bölüm”ünden “17 bölüm”ünü
oluşturan Gātālar, beş ayrı bölümde toplanmıştır. Her biri ayrı bir isimle bilinir
ve “Gâh” adıyla anılır. Gâh (Avesta’da, “gâs”), ilahi anlamında kullanılır.
Gātālar’dan her biri birkaç “Hât”tan, her hât da “Bend”lerden oluşur.
Gātālar beş “Surûd”tan oluşur:
1. Surûd: Ahunavaiti Gâh, 7 Hât.
2. Surûd: Ushtavaiti Gâh, 4 Hât.
3. Surûd: Spentamainyush Gâh, 4 Hât.
4. Surûd: Vohukhshathra Gâh, 1. Hât.
5. Surûd: Vahishtoishti Gâh, 1 Hat.
2. Yasna
Yasna “tapınma ve yakarış, namaz ve tören” anlamlarındadır.
Sanskritçe’de; “yacna/yajna”, Pehlevi dilinde; “yazşan/yazashan/izashn” olarak
geçer. Yasna, “yezd”, “yazata” kökünün türevidir. “Îzed” ve “Îzedân” kelimeleri
de ondan türetilmiştir.

49 Zerrînkûb, Defter-i Eyyâm, s. 230.
50 Mallory, J. P., Hint-Avrupalıların İzinde, (Çev. Müfit Günay), İstanbul 2002, s. 66.
ZERDÜŞT’ÜN KUTSAL KİTABI AVESTA 165
Yasna’larda sırasıyla şu konulara yer verilir: Ahuramazda ve övgüsü.
Kutsal ölümsüzler ve tanrılar. Pehlevî dilinde “dron” olarak geçen, Hûm
(sarhoşluk veren kutsal bitki), Zerdüşt dinine iman, Gātālār ve Yasna’ların
övgüleri, Surûş, dua ve yakarış övgüleri, kutsal ateş ve suyun övgüleri vb.
konular. 51
Özellikle dinsel ayinler ve törenlerde okunan Yasna, “Hât” adıyla bilinen
“72 bölüm”den oluşur. Yasnaların 17 bölümü Gātālar’ı oluşturmakta, bu 17
bölümün bizzat Zerdüşt’ün sözleri olduğu aktarılmaktadır.
3. Yaştlar
Avesta dilinden bir sözcük olan “Yaşt”, “yesen” ile eş anlamlıdır. İkisi de
aynı kökten gelmekte, “tapınma ve yakarış” anlamlarını ifade etmektedirler.
Ancak “yasna”, genellikle “övgü”, “yaşt” ise sadece yaratıcıyı ve kutsal
ölümsüzleri övgü anlamlarında kullanılır. Farsça sözlüklerde “yaştan: ibadet
etmek” anlamı da vardır. Burhân-ı Katı’da: “yemeğe bir şeyler okumak”
anlamına kullanıldığı, “muğların yemek yerken yaptıkları ibadet” olduğu da
belirtilir.52 Bu bölüm; genellikle Mehr, Tîşter, Nâhîd ve diğer eski İran
tanrılarına dua edilirken okunan ilahilerden oluşur. Mevcut Yaştlar 21 tanedir.
Her bölüm içeriğinden kaynaklanan ismi taşır. Örneğin; “Hurmuzd Yaşt”,
“Hordâd Yaşt”, “Âbân Yaşt”, “Hûrşîd Yaşt”, “Ferverdîn Yaşt”... gibi. 53
Günümüze kadar gelmiş olan Yaştlar ölçülü, vezinli şairsel ifadeler ve
yüksek hayal gücü ifadeleriyle dolu cümlelerden oluşmaktadır. Yaştlarin bir
kısmı oldukça eski devirlere aittir. Hurmuzd Yaşt, Hordâd Yaşt, Ferverdîn Yaşt
gibi adlar taşıyan yaştların sayısı 21’dir.
54 Yaştlar da; İran ulusal hikayelerinin
kahramanları ve serüvenlerinden de söz edilir: Tîr Yaşt’da; Âreş-i Kemângîr55
,
Reşn Yaşt’da; Sîmorğ ile Ferahkert denizi’nin ortasında bulunan ve bu kuşun
yuvasının üzerinde yer aldığı ağaç56, Ferverdîn Yaşt’da Keyûmers, Zû,

51 Mu’în, Ferheng-i Fârsî, “Yesnâ”, VI, 2335; Ebu’l-Kâsımî, Muhsin, “Evistâ”, DMBİ, X, 441.
52 Muîn, Mezdiyesnâ ve Edeb-i Fârsî, I, 201; Ebu’l-Kâsımî, Muhsin, “Evistâ”, DMBİ, X, 442.
53 Âbâdânî, Abdullâh Mubelliğî, Târîh-i Edyân ve Mezâhib-i Cihân, Tahran 1377 hş., I, 354; Dusthâh,
Avestâ, I, (Giriş), 35; Tefezzulî, Ahmed, Târîh-i Edebiyyât-i Îrân Pîş Ez İslâm, Tahran 1376 hş., s. 44-59;
Kellens, J., “Avesta”, Eİr, III, 38.
54 Muîn, Mezdiyesnâ ve Edeb-i Fârsî, I, 202.
55 Dûsthâh, Avestâ, I, 329-343.
56 A.g.e., I, 397-404.
166 Nimet YILDIRIM
Tâhmâsb, Menûçehr’57, Zâmyâd Yaşt’da; ferr-i keyânî ve onu elde edemeyen
Efrâsyâb ile Dahhâk58 gibi hükümdarlara yer verilir. Hûm Yaşt ise; Hint-İran
ortak rivayetleri ve mitolojik anlatılarına ayrılmıştır. 59
Örneğin Vîtâsp/Goştâsp Yaşt; Zerdüşt‘ün dilinden Goştâsp’a yapılan
dualara yer vermekte, eski hükümdarlar, kahramanlar ve tanrılardan da söz
etmekte; burada Zerdüşt, Goştâsp’a dininin birtakım inanç özelliklerini ve
esaslarını öğretmektedir.
Yaştlar’in bir de “Hâduht Nesk” adında kısa bir ek bölümü vardır. Bu
bölüm “3 Fergerd”den her fergerd de, “bend”lerden oluşur.
4. Vīsparad
Vīsparad/Vīsparat; Avesta dilinde iki kelimeden oluşur: “Vīspa+ratavo:
heme-yi serverân: bütün önderler” anlamını ifade eder. Başlı başına bir kitap
olmayan Vīsparad, özellikle yılın altı Gāhenbār’ında dinî törenler ve ayinlerde
Yasnalarla birlikte okunmuş olan dualar ve zikirlerin Yasnalara eklenmiş
bölümleri olarak kabul edilir. Vīsparad’ın her bölümü “kerde” adıyla bilinir. Bu
kelime bizzat Avesta’da bölüm ve “fasıl” anlamlarında kullanılmıştır. Vîsparad,
“24 kerde”den, her “Kerde” de “Bend”lerden meydana gelir.
5. Horde Avesta
Pehlevî dilinde “Hortek Epestâk” adıyla geçen bu bölüm, yeni Farsça’da
Horde Avesta: Küçük Avesta adıyla bilinmektedir. II. Şapûr (310-379)
döneminde yaşamış Mûbedler mûbedi Âzerbâd Mihrâspend tarafından
derlenmiştir. Horde Avesta, namazlarda, kutsal gün, gece ve aylarda dinî
törenler ve sodre giymede, kostî bağlama, düğün, taziye gibi törenler ve
bayramlarda okunan bir kutsal metindir. İçerisindeki metinler büyük
Avesta’dan alınmış, birtakım eklemeler ve eksiltmelerle oluşturulmuştur. Horde
Avesta’nın bütün duaları Avesta dilinde yazılmamış, bir kısmı daha sonraki

57 A.g.e., I, 405-430.
58 A.g.e., Avestâ, I, 485-503.
59 Rezmcû, Huseyn, Kalemrov-i Edebiyyât-i Hamâsi-yi Îrân, Tahran 1381 hş., s. 58; Dûsthâh, Avestâ, I,
505-506.
ZERDÜŞT’ÜN KUTSAL KİTABI AVESTA 167
dönemlerde Pâzend dilinde yazılarak eklenmiştir.60 Bunlar Zerdüşt inanırı
halkın duaları, özel törenlerdeki yalvarış ve yakarışlarıdır. Horde Avesta’nın
önemli bölümleri şunlardır: Niyâyiş: Güneş, ay, su ve ateş adına belirlenmiş ve
ayın belli günlerinde okunan dualar. Gâh: bir gün ve bir gece boyunca okunan
dualar. Sî Rûze: ayın otuz gününün adlarını taşıyan otuz tanrı adına okunan ve
ölülerin ardından otuz gün süreyle okunmaktadır. Âferîngân: Tanrıya sunulan
birtakım adaklar ve kurbanlarla birlikte okunan dualar. 61
Horde Avesta, “Hûrşîdniyâyiş”, “Mihrniyâyiş”, “Mâhniyâyiş”, “Âteş-i
Behrâm niyâyiş”, “Erdîsveriniyâyiş” gibi değişik isimlerde “19 Bölüm”den
meydana gelir. Bu bölümlerden her biri “bend”lerden oluşur.
6. Vendîdād
Eski şekli, Avesta’da, “Vi.daēva.dīta” olan Vendîdũ “ayrılık ve
devden/şeytandan uzak olma kuralına sahip kişi”, “devler aleyhine kanun”
anlamındadır. Vendîdād, “22 Fergerd”ten oluşur. Her Fergerd, “bend”lerden
meydana gelir. 21. Fergerd’e kadar bu bölümlerde daha çok dinî kurallar;
yemin, sözünde durma, temizlik, suları temiz tutma, leş yeme ve pisliklerden
sakınma, tövbe gibi konulardan söz edilir. Ahâmenişler sonrası dönemde
yazıldığı kabul edilir. 22. Fergerd ise, Ehrimen’in ortaya çıkardığı 99.999
kötülük ile, bunlara karşı tanrının özel ulağının getirmiş olduğu 99.999 ilaçtan
söz edilir. Dinî törenlerde okunmayan Vendîdâd’ın yazılması ve derlenmesinde
muhtemelen temizliğe olağanüstü önem veren batı İranlı Muğların önemli
etkileri olmuştur. 62

60 Muîn, Mezdiyesnâ ve Edeb-i Fârsî, I, 202-203; Âbâdânî, Târîh-i Edyân, I, 359; Oşîderî, Dânişnâme-yi
Mezdiyesnâ, s. 255.
61 İsfehânî, Rızâ, Îrân Ez Zerdüşt Tâ Kıyâmhâ-yi Îrânî, s. 57; Oşîderî, Dânişnâme-yi Mezdiyesnâ, s. 255;
Tefezzulî, Târîh-i Edebiyyât, s. 42-43; Kellens, J., “Avesta”, Eİr, III, 38.
62 Muîn, Mezdiyesnâ ve Edeb-i Fârsî, I, 200-201; İsfehânî, Rızâ, Îrân Ez Zerdüşt Tâ Kıyâmhâ-yi Îrânî, s. 56;
Âbâdânî, Târîh-i Edyân, I, 354-355; Tefezzulî, Târîh-i Edebiyyât, s. 61-62; Kellens, J., “Avesta”, Eİr, III,
38.
168 Nimet YILDIRIM
KAYNAKÇA
Âbâdânî, Abdullâh Mubelliğî, Târîh-i Edyân ve Mezâhib-i Cihân, Tahran 1377
hş., I-III.
Afîfî, Rahîm, Esâtîr ve Ferheng-i Îrân Der Niviştehâ-yi Pehlevî, Tahran 1374
hş.
Âmûzgâr, Jâle, Târîh-i Esâtîrî-yi Îrân, Tahran 1381 hş.
Âştiyânî, Abbâs İkbâl, Târîh-i Muhtasar-i Edebiyyât-i Îrân, Tahran 1376 hş.
Âştiyânî, Celâluddîn, Zertuşt, Mezdiyesnâ ve Hukûmet, Tahran 1381 hş.
Bahâr, Melikuşşuarâ, Sebkşinâsî/Târîh-i Tatavvur-i Nesr-i Fârsî, Tahran 1373
hş.
Bahâr, Mihrdâd, Costârî Çend Der Ferheng-i Îrân, Tahran 1376 hş.
Bahâr, Mihrdâd, Ez Ustûre Tâ Târîh (nşr. Ebu’l-Kâsım-i İsmâîlpûr), Tahran
1377 hş.
Bausani, Alessandro, Îrâniyân (çev. Mes’ûd-i Recebniyâ), Tahran 1359 hş.
Berzger, H.-Sâdıkî, F., “Keyânîyân”, Dânişnâme, I, Dânişnâme-yi Edeb-i Fârsî,
Komisyon, Tahran 1375-1378, I-III.
Boyce, Mary, Târîh-i Kîş-i Zerdüşt, (çev. Humâyûn San’atîzâde), Tahran 1374
hş.
Dihhudâ, Alî Ekber, Luğatnâme-yi Dihhudâ, Tahran 1346 hş. I-L.
Dusthâh, Celîl, Avesta, Tahran 1381 hş., I-II.
Ebu’l-Kâsımî, Muhsin, “Evistâ”, Dâ’iretu’l-ma‘ârif-i Bozorg-i İslâmî/DMBİ,
Tahran 1380 hş., X, 441.
Ebu’l-Kâsımî, Muhsin, Râhnumâ-yi Zebânhâ-yi Bâstânî-yi Îrân، Tahran 1375
hş.
Eliade, Mircea, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi, İstanbul 2003.
Eliade, Mircea-Couliano, Ioan P., Dinler Tarihi Sözlüğü (çev. Ali Erbaş),
İstanbul 1997.
Enûşe, Hasan, Târîh-i Îrân, Tahran 1368 hş., III/1, 478.
Gîlânî, Ahmed İdâreçî, Şâ‘irân-i Hem‘asr-i Rûdekî, Tahran 1370 hş.
Hacaloğlu, Haluk, Zerdüşt “Ahura Mazda”, İstanbul 1995.
Hayum, Robert. E., Edyân-i Zinde-yi Cihân, (çev. Abdurrahîm-i Gevâhî),
Tahran 1375 hş.
ZERDÜŞT’ÜN KUTSAL KİTABI AVESTA 169
Hinnells, John Russells, Şınâht-i Esâtîr-i Îrân (çev. Amûzgâr, Jâle-Tefezzulî,
Ahmed), Tahran 1382 hş.
Humâyî, Celâluddîn, Târîh-i Edebiyyât-i Îrân (nşr. Mâhduht-i Bânû Humâyî)
Tahran 1375 hş.
İftihârzâde, Mahmûd Rızâ, Îrân, Âyîn ve Ferheng, Tahran 1377 hş.
İsfehânî, Rızâ, Îrân Ez Zerdüşt Tâ Kıyâmhâ-yi Îrânî, Tahran 1369 hş.
İsmâîlpûr, Ebu’l-Kâsım, “Pîşdâdîyân”, Dânişnâme-yi Edeb-i Fârsî (ed. Hasan-i
Enûşe), Tahran 1375 hş.
John B. Noss, Târîh-i Câmi-‘i Edyân (çev. Alî Asğar-i Hikmet), Tahran 1375
hş.
Karatay, Osman, İran İle Turan, Ankara 2003.
Kellens, J., “Avesta”, Eİr, Encyclopedia Iranica/EIr., New York 2000.
Kezzâzî, Mîr Celaluddîn, Nâme-yi Bâstân, Tahran 1381 hş.
Mallory, J. P., Hint-Avrupalıların İzinde, (Çev. Müfit Günay), İstanbul 2002.
Mâzenderânî, Huseyn Şehîdî, Ferheng-i Şâhnâme/Nâm-i Kesân ve Câyhâ,
Tahran 1377 hş.
Mes‘ûdî, Ebu’l-Hasan Ali b. Huseyn, Murûcu’z-zeheb ve ma‘âdinu’l-cevher
(çev. Ebu’l-Kâsım-i Pâyende), Tahran 1374 hş., I-II.
Mokri, M. “İran“, EI2 (İng.), The Encyclopaedia of Islam/EI2
, IV.
Mu’în, Muhammed, Ferheng-i Fârsî, Tahran 1375 hş., I-VI.
Mu’în, Muhammed, Mezdiyesnâ ve Edeb-i Fârsî, Tahran 1338 hş., I-II.
Oranskii, Iosif Mikhailovich, Fıkhu’l-luğa-yi Îrânî (çev. Kerîm-i Keşâverz),
Tahran 1379 hş.
Oşîderî, Cihângîr, Dânişnâme-yi Mezdiyesnâ, Tahran 1371 hş.
Pîrniyâ, Hasan-Âştiyânî, Abbâs İkbâl, Târîh-i Îrân Ez Âğâz Tâ İnkirâz-i
Kâçâriyye, Tahran ts.
Pûrdâvûd, İbrâhîm, Ferheng-i Îrân-i Bâstân, Tahran 1380 hş.
Rezmcû, Huseyn, Kalemrov-i Edebiyyât-i Hamâsi-yi Îrân, Tahran 1381 hş.
Rezmcû, Huseyn, Şi‘r-i Kohen-i Fârsî Der Terâzû-yi Nakd ve Ahlâk-i İslâmî,
Tahran 1369 hş.
Rızâzâde-yi Şafak, Sâdık, Târîh-i Edebiyyât-i Îrân, Tahran 1352 hş.
Safâ, Zebîhullâh, Târîh-i Edebiyyât Der Îrân, Tahran 1371 hş. I-V.
Şâhruhî, Nûşîn, Ustûre-yi Âferîniş”, Îrânşinâsî, (Bethesda 2000), XII/2, 341.
170 Nimet YILDIRIM
Taberî, Muhammed b. Cerîr, Târîhu’r-rusul ve’l-mulûk (alwaraq).
Tefezzulî, Ahmed, Târîh-i Edebiyyât-i Îrân Pîş Ez İslâm, Tahran 1376 hş.
Tokmak, A. Naci, “İran”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi/DİA,
İstanbul 2000, XXII, 416.
Turâbî, Seyyid Muhammed, Târîh-i Edebiyyât-i Îrân Pîş Ez İslâm, Tahran 1373
hş.
Yazıcı, Tahsin-Öztürk, Mürsel, “İran”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm
Ansiklopedisi/DİA, İstanbul 2000, XXII, 414.
Zerrînkûb, Abdulhuseyn, Defter-i Eyyâm, Tahran 1358 hş.

Konular