NÎMÂ YÛŞİC’TEN ÖNCEKİ ÇAĞDAŞ FARS ŞİİRİ (1848-1921)

Özet / Abstract
Nîmâ Yûşic1
, Çağdaş Fars Şiirinin babası olarak anılmaktadır. Onun ortaya koyduğu tarz, Fars
Şiiri için yeni bir dönem başlatmıştır. Fakat bu dönemden önce başlamış olan ilk yeni şiir hareketlerinin
ve bu dönemde yazılan şiirlerin özelliklerinin de bilinmesi gerekmektedir. Bu makalede Nîmâ
öncesindeki Fars Şiirinin durumu üzerinde durulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Nîmâ Yûşic, Fars Şiiri, Farsça, Modern Farsça, Meşrutiyet, İran Edebiyatı
MODERN PERSIAN POETRY BEFORE NIMA YUSHIJ
Nima Yushij, has been named as father of the Modern Persian Poetry. The style that he created
has started a new period for Persian Poetry. But new poetry activities that started before this period and
features of this period’s poetries also has to be known. İn this article we will emphasize the state of
Persian Poetry before Nima Yushij.
Key Words: Nima Yushij, Persian Poetry, Farsi Poem, Persian, Modern Persian, Constitutional
Monarchy, Iran Literature
a) Meşrutiyet Öncesi:
Meşrutiyet öncesi şiirde ve genel olarak edebiyattaki değişim ve yeniliğin
temelleri Kaçarlar döneminde atılır. 1848 yılında Kaçarlar devletinin padişahı,
Muhammed Şah’ın ölmesiyle yerine Nasiruddin şah geçti ve 50 yıl iktidarda kaldı ve
1896 yılında vefat etti. O, 50 yıllık iktidarlık döneminde özgürlüklere destek oldu.
Dolayısıyla sonraki gelişmelere büyük katkısı oldu. Onun döneminde yapılan bazı
icraatlar şunlardır;
 Üniversite açılması
 Yüksek Okul ile yabancı öğretmenlerin getirilmesi
 Tahsil için Avrupa’ya öğrenci gönderilmesi
1896 yılında Nasiruddin Şah’ın öldürülmesiyle yerine Muzafferuddin Şah
(öl.1906) geçti. Muzafferuddin Şah’ın Siyaset bilgisinden ve yönetme kabiliyetinden
yoksun olması nedeniyle gevşek bir idare mevcuttu. Bu dönemde, yönetimin etkin ve
faydalı olmayışı dolayısıyla devlet karşıtı bir tutum başladı.

* Arş. Gör., Dicle Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fars Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı
aslanogluosman@gmail.com
1 Nîmâ Yûşic, 1897-1959 yılları arasında yaşamış ve Fars Şiirine getirdiği yenilikler ile Çağdaş Fars
Şiiri’nin babası olarak anılan İran şairidir.
SBArD Mart 2009, Sayı 13, sh. 105 – 112
106
Kaçarların ve İran’ın ortaçağ misali toplumsal baskısına karşı özgürlük
fikirlerinin Fars Şiirinde görünmesinden önce Avrupa’daki değişimlerden ve özellikle
de Fransız İhtilalinden etkilenen düşünceler, ilk olarak Mîrza Fethali Ahundzade,
Celaleddin Mîrza Kaçar, Zeynel Abidin-i Merağaî gibi aydın ve yazarların fikirlerini
kitaplarında ve yazılarında farklı şekillerde ortaya koymasıyla ortaya çıktı.
Bu gidişat, 1906 yılına kadar sürdü. 5 Haziran 1906 yılında Meşrutiyet
Fermanı’yla Muzafferuddin Şah, Milli Meclis’in kurulmasını kabul etti. İşte bu karşı
çıkışın sonucunda oluşan “Meşrutiyet Hareketi”, birçok gelişmeye ön ayak olan ve
dışarıya açılıma müsait ve batı ile ilişkilerin iyi olduğu, yeni bir dönemi başlattı2
.
Bu Dönemin Şiir Özellikleri:
Meşrutiyetin ilan edilmesine kadar geçen bu dönemde edebi bir hareket vardı.
Ama bu hareket, “Geriye Dönüş Tarzı” (Sebk-i Bazgeştî)
3
şeklinde devam etti ve eski
şairleri taklit hâkim oldu4
. Bu akımı temsil eden şairler tamamen eski üsluba
bağlıydılar. Firdevsî, Enverî, Hakanî, Sadî gibi klasik şairlerin üsluplarını örnek
alıyorlardı. Bu üslubun ortaya çıkışında bazı sebepler rol oynamıştır:
 Moğolların ve Timurların ve daha sonraları Afgan saldırıları neticesinde
birçok kütüphanenin yok olması. Geride kalan eski edebiyat eserlerinin
insanların eline geçmesi.
 Kaçarlarda ihtişamlı sarayın icadı ve merkezi hükümet yapılanması,
şairlerin tekrar eskisi gibi sarayda toplanması ve padişahları övmeleri.
 Rusya ve diğer devletlerin İran’da etkili olması ile yaşanan ortaçağ
keşmekeşi ile geçmişe yönelme.
Yani şairler, mevcut bozukluğa bir tepki olarak eski edebiyata ve klasik türlere
dönüş yapmışlar. Hint Üslubunun eskimesinin veya “Bazgeşt” üslubunun onun yerini
almasının bir tepki olduğunu Melikuş-Şuara Bahar bir beytinde açıkça ifade etmiştir:
Ondan dolayı Hint Üslubu önemsizleşti
Ve sözlerde aksul-amel ortaya çıktı
زان سبب شد سبك هندي مبتذل
گشت پيدا در سخن عكس العمل
Bu “Bazgeşt” üslubu ile şiir, kapalılıktan ve dolambaçlılıktan uzaklaştı ve
konuların rahat bir dille ifade edilebilmesine hazır duruma geldi. Hint Üslubu’nun zor
ve sembolik tarzı, bu dönem şairlerinin sevmediği bir tarzdı. Yine Melikuş-Şuara
yukarıda geçen şiirinin başında şöyle der:

2 Kanar, Mehmet, Çağdaş Îran Edebiyatı’nın Doğuşu ve Gelişmesi, İletişim Yayınları, 1999, İstanbul,
s. 19-23. Ayrıca bkz. Restgar Fesaî, Mansur, Envâ-i Şi’r-i Fârisî, İntişârât-ı Novîd-i Şîraz, 1372, s.
682-683.
3 Safâ, Zebîhullah, Muhtasârî Der Târîh-i Tahavvul-i Nazm u Nesr-i Pârisi, İntişârât-ı Kaknûs, 1373, s.
96-98.
4 Kezvançahî, Abbas, Nîmâ ve Şi’r-i İmruz, İntişârât-ı Tus, 1379, s. 12. Ayrıca bkz. Ya Hakkî,
Muhammed Cafer, Çun Sebûy-i Teşne (Târih-i Edebiyât-ı Muâsır-ı Fârisi), 1375, s. 105-110.
Osman ASLANOĞLU
107
Hint Üslubu gerçi yeni bir üsluptu
Fakat onda zayıflık pek çoktu
Gevşek ve sınırı yoktu
Fikirler gevşek ve acayipti hayaller
Şiir konuyla dolu fakat çekici değiller
Ve fesahatten nasipsizdirler
سبک هندی گرچه سبکی تازه بود
ليک او را ضعف بی اندازه بود
سست و بی شيرازه بود
فکرها سست و تخيل ها عجيب
شعر پرمضمون ولی نادلفریب
وز فصاحت بی نصيب
Yine bu dönem şairlerinin klasik Fars şairlerini nasıl taklit ettiklerini ve aynı tür
kalıplar kullandıklarını gösteren bir örnek verelim. Önce büyük İran şairi Rûdekî’nin bir
beyitini görelim:
Getir saf yakut özü zannedilen o şarabı
Veya güneşin önünde çekilen kılıç gibi
بيار آن مي كه پنداري روان یاقوت نابستي
ویا چون بر كشيده تيغ پيش آفتابستي
Şimdi bu şiirin mısralarının sonlarındaki kalıbın aynısını bu dönemin
şairlerinden olan Surûş’un şiirinde görelim.
Mart bulutu olan gözyaşın karışmış gülsuyuna
Nevruzun meltemi saf misk kokusuna
سرشكت ابر آذاري سرشته باگالبستي
نسيم باد نوروزي به بوي مشك نابستي
Yukarıdaki şiirde görüldüğü gibi Surûş, hem aynı kalıbı hem de aynı kelimeyi
kullanmıştır.
Bu Dönemin Şairleri:
Fethali Han Saba (öl.1834), Neşât-ı İsfehânî (öl.1828), Micmer-i İsfehânî
(öl.1810), Kaim-Mekâm-ı İsfehânî-yi Senaî (öl.1834), Visal-i Şîrazî (öl.1846), Kaâni-yi
Şîrâzî (öl.1853), Furûğ-ı Bistâmî (öl.1857), Yağmây-ı Candâkî (öl.1859), Surûş-ı
İsfehânî (öl.1868), Rızakuli Han Hidâyet, Fethali Han-ı Şeybanî (öl.1896), Sipihr-i
Kaşânî (öl.1879), Mahmûd Han Melîkuş-Şuara (öl.1893)... 5
.
b) Meşrutiyet Dönemi:
Aralık 1906’da Muzafferuddin Şah’ın yerine oğlu Muhammed Ali Mîrza
geçti. Onun da yerine 1909 yılında 13 yaşındaki Veliaht Ahmet Mîrza geçti ve 1925
yılına Rıza şah gelene kadar padişahlığı devam etti. Bu şekilde her açıdan yeni döneme
geçişin tarihi süreci başlamış oldu. Meşrutiyet, yeni ile klasik arasında bir geçiş dönemi

5 Kanar, Mehmet, Çağdaş Îran Edebiyatı’nın Doğuşu ve Gelişmesi, İletişim Yayınları, 1999, İstanbul,
s. 202-218. Ayrıca bkz. Safâ, Zebîhullah, Muhtasârî Der Târîh-i Tahavvul-i Nazm u Nesr-i Pârisi,
İntişârât-ı Kaknûs, 1373, s. 98-100.
SBArD Mart 2009, Sayı 13, sh. 105 – 112
108
idi. Edebiyatta ve özellikle şiirde, ilk yenilik hareketinin ortaya çıktığı Meşrutiyet
döneminde, şairlerin nasıl bir esas ve yol üzerinde olduklarına bakmamız
gerekmektedir.
5 Haziran 1906 Yılında Meşrutiyet ile beraber, ortamın her açıdan daha serbest,
fikirsel, siyasi ve edebi faaliyetlerin arttığı bir dönem başladı;
 Şiir güç kazandı ve en çok gelişen dallardan biri oldu.
 Bu dönemdeki şiirler, daha çok sade ve tek anlamlı olarak gelişti. Ama
henüz her yönüyle eski şiirden farklı yeni bir şiir oluşmadı.
 Bu yeni dönemde, şiire siyasi ve felsefi, iktisadi konular girdi. Ama
şiirdeki tarz, yine eski tarz idi.
1925 yılında, Şah Rıza’nın başa geçişine kadar genel olarak yeni şiir arayışı
olmuştur denilebilir. Bu dönem içinde ortaya çıkan edebi şahsiyetler, meşrutiyetle
beraber yeni konular ele aldı ve şiiri, içerik açısından yenilediler. Fakat bu, eski bir
elbisenin içine yeni şeyler koymak gibi bir şey idi. Zira dediğimiz gibi, içeriği aynı ama
şekil olarak klasik şiirle aynı tarzda gitti ve bu dönem şairleri, şiirin sadece içeriğini
değiştirebildiler. 6
Değişim, şiir hakkındaki yeni düşünceler sebebiyle meydana gelmedi. Aslında
değişim, toplumsal yeni fikirlerle tanışmaktan, Meşrutiyet İnkılâbı’nın etkilerinin
yayılmasından ve bunun neticesinde her alanın bu değişimden etkilenmesinden dolayı
meydana geldi.
Şiirde de yeniliklerin ortaya çıkmasıyla beraber, yenilikçiler ve doğal olarak da
gelenekçiler diye iki grup oluştu.
Işkî (öl.1924), Lahutî (öl.1957), Îrec (öl.)1925 gibi şairler bu yenilikçi
hareketin başını çekti ve şiiri serbest tarza doğru çekmeye çalıştılar.
Karşı tarafta ise gelenekçi olarak bilinen bir grup vardı ki bunlar, şiirin içeriğini
değiştirmekle beraber, mısraların aruz vezninde olmasını savunuyor ve bu nedenle
yenilikçilere karşı çıkıyorlardı. Gelenekçilerin başında ise Edîbu-l Memâlik-i
Ferahanî (öl.1917), Bediüz-Zaman-ı Furuzanfer (öl.1970), Vahid-i Destgirdî
(öl.1942)...gibi isimler vardı.7
Edîb-i Pîşâverî (öl.1930), vatan sevdalısı tavrıyla şiirlerini vatan ile ilgili
konularla süsledi. Horasan üslubuna bağlı kaldı. Adeta eski ediplerin yeni halinin
temsilcisi idi. Konu olarak siyasete yönelik şiirler yazdı. Meşrutiyet inkılabını
anlatmaya yönelik çalışmalar ortaya koydu. O da şiirinde, eski kalıpları kullanan, fakat
konuları yeni bir şairdi .

6 Hâkimî, İsmail, Edebiyat-ı Muâsır-ı Îran, İntişârât-ı Esâtîr, 1375, s. 54. Ayrıca bkz. Restgar Fesaî,
Mansur, Envâ-i Şi’r-i Fârisî, İntişârât-ı Novîd-i Şîraz, 1372, s. 684-685; Ya Hakkî, Muhammed Cafer,
Çun Sebûy-i Teşne (Târih-i Edebiyât-ı Muâsır-ı Fârisi), 1375, s. 77-78; Kırlangıç, Hicabi, “İran
Şiirinde Bir İhyacı: Nîmâ Yûşic”, Edebiyat Ortamı, Sanat Edebiyat Düşünce Dergisi, 1997, Ankara, s.
35.
7 Ajend, Yakub, Edebiyât-ı Novîn-i Îran, Ez İnkılâb-ı Meşrute Tâ İnkılâb-ı İslamî, İntişârât-ı Emîr
Kebîr, 1363, Tahran, s. 38-45. Ayrıca bkz. Kırlangıç, Hicabi, “İran Şiirinde Bir İhyacı: Nîmâ Yûşic”,
Edebiyat Ortamı, Sanat Edebiyat Düşünce Dergisi, 1997, Ankara, s. 34.
Osman ASLANOĞLU
109
Ârif-i Kazvinî, Meşrutiyet inkılabı’yla beraber harekete geçti, tüm şiirlerini bu
değişimin devamı için yazdı ve siyasetle iç içe olan bir şiir tarzı sergiledi. Fakat izlediği
üslup, şekil olarak klasik idi.
Bu dönem hakkında şair Abdu-l Ali Destğayb, “Suver ve esbab der şi’r-i
imrûz” adlı eserinde şöyle der;
“Meşrutiyet Hareketi döneminde, şairlerimiz günün kuvvetli cereyanı’nın
etkisinde olarak, fikirlerin uyanması ve bu akımın daha ilerlemesi için etkili olmaya
çalışıyorlardı. Bu dönem, inkılabî sınır dönemi idi. Dolayısıyla tabii olarak Hamasi ve
Vatan Sevgisi üzerine şiirler yazmak gerekiyordu.
Edîbul-memâlik, bu konuya yönelen ve içtimai şiirler yazan ilk kişilerdendi.
Ondan sonra aynı şekilde, yeni konuları eski kalıplar içinde sunanlar arasında,
Melîkuş-Şuara Bahar, Dihxuda, Işkî, Ârif ve Kemâlî sayılabilir. Bu gibi şairlerde,
vatan, millet, siyasi partiler, milli cemiyet, eşitlik, halk... . vs. gibi toplumsal gereğin
işareti olan yeni kelimeler görmekteyiz8”.
Yukarıdaki paragraftan da anlaşıldığı gibi İran şairleri, daha eserlerini Edebiyat
ve Şiirin değişmesine yöneltmeden önce, toplumsal değişim, kendisini konu olarak şiire
soktu. Meşrutiyet, temel olarak, şairlere medhiye, gazel ve tabiatı tasvirden el çektirip,
toplumsal savaşın yansıdığı bir şiir söylemeyi öğretti. Daha önce padişahlara
medhiyeler sunulurken Kasidede “memduh” ve gazelde “sevgili” kelimelerinin yerini
“vatan” kelimesi aldı.9
İşte bu şairlerden Işkî’nin vatan üzerine yazdığı “Vatan Aşkı” (Işk-ı Veten)
şiirinden birkaç beyit:
خــــاكــــــم به سر ، زغصه به سر خاك اگر كنم
خـــــاك وطن كه رفت ، چه خاكي به سر كنم ؟
آوخ ، كــاله نيست وطـــــن ، گـــــــر كه از سرم
برداشتند فــــكـــر كــــــالهي دگــــــــر كــــــنم
……
Toprak başıma! Üzüntüden başıma toprak saçarsam
Vatan toprağı gidince hangi toprağı başıma saçayım
Yazık, vatan şapka değil ki çıkardıklarında
Başka bir şapka düşüneyim
Bu dönemin en önemli olaylarından birisi de 1917 yılı Rusya’daki “Bolşevik
Devrimi”
10idi. Zira Rusya’nın tüm çevre ülkeler üzerinde etkisi vardı ve bu olay
zamanın akışını diğer ülkelerin lehine çevirdi. Ülke siyasetinde önemli bir yerde olan
Rıza Han, ön plana çıkıyor, meydana gelen isyanları bastırıyor ve Ahmet şah’ın yerine
geçmek için fırsat kolluyordu. Daha sonra 1925 yılında Ahmet Şah düşünce, Rıza Han,
kaçar hanedanı’na son verdi ve Pehlevî Hanedanı’nın kurulduğunu ilan edip başa geçti.

8 Nuri Alaî, İsmail, Suver veEsbab Der Şi’r-i İmruz-i Îran, İntişârât-ı Bâmdâd, Tahran 1368, s. 123.
9 Safâ, Zebîhullah, Muhtasârî Der Târîh-i Tahavvul-i Nazm u Nesr-i Pârisi, İntişârât-ı Kaknûs, 1373, s.
98.
10 Lengrûdî, Şems, Târih-i Tahlili-yi Şi’r-i Nov, Neşr-i Merkez, 1370, Tahran, I, 239-242.
SBArD Mart 2009, Sayı 13, sh. 105 – 112
110
Rıza Şah’ın baskılarından dolayı, dönemin edebiyatı çok darbe aldı. Bu
baskılardan dolayı amaçlar açıkça ifade edilemedi ve bunun neticesinde şiirde
simgecilik ortaya çıktı11. Yani artık şairler, siyasi iktidarlardan korkmanın etkisiyle
ifadelerini, açık bir şekilde değil de kapalı ibareler şeklinde ortaya koydular. Bu
dönemdeki şiir’lerde dini konular, çok az idi. Şiire, daha çok siyasi ve iktisadi konular
hâkim idi. 12
Meşrutiyet’in ilanıyla beraber ilk dönemde şiire giren konular şöyle
özetlenebilir:
 Baskıcı Yönetim ile Mücadele Etme
 Vatana Yapılan Övgüler
 Emperyalizm Karşıtlığı
 Taassup Eleştirisi
Bu konuların dışında kalan her şey, gazel ve kasidenin klasik tarzından öteye
gitmedi. Meşrutiyet’le gelen Fars Şiiri’ndeki ilk yenilik hareketi, sonuçta sınırlı da olsa
bazı değişmeler meydana getirdi. Bu yenilik hareketi ile şiirde yaşanan değişimler, daha
sonraları oluşacak olan yeni şiirde çok yer tutmasa da etkisi göz ardı edilemez.
Bu Dönemin Şiir Özellikleri:
 Medhiye, gazel ve tabiatı tasvir gibi klasik türler terk edildi.
 Toplumsal savaşın yansıdığı sosyal içerikli konular işlendi.
 Şiir, şekil açısından klasik şiirle aynı fakat sadece içeriği değişti.
 Şiirde siyasi baskılardan dolayı kapalı ifadeler ve sembolizm ortaya çıktı.
 Şiirde yeni söz ve kelimeler ortaya çıktı.
 Şairler, az kullanılan şiirsel kalıplara yöneldiler13
.
 Şiir, insanlara ve halka yönelmiş oldu, şair kendisini toplumun bir parçası
saydı.
Bu Dönemin Şairleri:
Nâim (öl.1916), Edîbul Memâlik (öl.1917), Işkî (öl.1924), Edîb-i Nişaburî
(öl.1925), Îrec Mîrza (öl.1925), Şûrîde (öl.1926), Ârif-i Kazvinî (öl.1933), Ganizade
(öl.1934), Vahid-i Destgirdi (öl.1942), Taki Daniş (öl.1948), Muhammed Taki
Bahar (öl.1951, Lahutî (öl.1957), Nizam-ı Vefa (öl.1964)... 14
.
Bu şairler, şiire giren yeni konuları, eski formlarla ve şekillerle birleştirdiler. Bu
nedenle bu dönemdeki yeni tarza “Gelenekçi Yeni Tarz” denildi. Bu şairlerin dili, eğer
bir yenilik kazanmışsa, o da siyasi ve toplumsal konular nedeniyledir.

11 Ajend, Yakub, Edebiyât-ı Novîn-i Îran, Ez İnkılâb-ı Meşrute Tâ İnkılâb-ı İslamî, İntişârât-ı Emîr
Kebîr, 1363, Tahran, s. 186.
12 Ya Hakkî, Muhammed Cafer, Çun Sebûy-i Teşne (Târih-i Edebiyât-ı Muâsır-ı Fârisi), 1375. s. 86.
13 Nuri Alaî, İsmail, Suver ve Esbab Der Şi’r-i İmruz-i Îran, İntişârât-ı Bâmdâd, 1368, Tahran, s. 124-
125.
14 Kanar, Mehmet, Çağdaş Îran Edebiyatı’nın Doğuşu ve Gelişmesi, İletişim Yayınları, 1999, İstanbul,
s. 218- 239.
Osman ASLANOĞLU
111
Ama onlar, eski edebi geleneğe yapışmakta çok kararlı davrandılar. Ve bu
dönem, yeni şiirin ilk aşaması olduğu için edebiyatçılar tarafından “Şairlerin Uyanış
Dönemi” (Dovre-yi Bîdarî-yi Şairan) olarak adlandırılır15
.
Belirttiğimiz gibi, bu içeriksel ve birazda şekilsel yenilik ortaya çıkınca şairler
ikiye ayrıldı ve çok sıcak tartışmalar ve yazışmalar meydana geldi. Bunların en
önemlisi, “Fakülte Dergisi” (Mecelle-i Danişkede) şairleri (özellikle Melîkuş-Şuara
Bahar) ile Azerbeycan Demokrat Partisi’nin bir yayın organı olan ve Takî Ref’et’in
yayınladığı “Yenilik Dergisi” (Mecelle-i Teceddud) arasında idi.16
Tüm bunlara baktığımızda “Şairlerin Uyanış Dönemi”, daha çok yeni şiirin
ortaya çıkması için ortam hazırlamaya harcanmıştır denilebilir17. Fars şiirinin arayış ve
uyanış dönemi denilen bu dönem, yaklaşık olarak 1906 ile 1921 yıllarını kapsamaktadır.
Bu, Fars şiirinin ilk yenilik dönemi idi.
Sonuç:
Meşrutiyetten önce iktidarın baskılarıyla İran halkında bir devlet karşıtlığı
başlamıştı. Birçok alanda görünen olumsuz tablo karşısında pek çok şair artık eski
klasik dönemin meşhur şairlerine yönelmişti. Avrupa’daki değişimler ve özellikle
Fransız İhtilali sonucunda İran’da bazı değişimler olmaktaydı. Pek çok yazar ve aydın
artık özgürlüğü işlemeye başladı.
Bu değişim talepleri beraberinde meşrutiyetin ilanını netice verdi. Bunun
neticesinde bu yeni dönemde vatan ve özgürlük gibi kavramlar, o dönemdeki şiirlerin
ortak öğesi oldu. Bunların yanında felsefi, ekonomik konular işlendi ve bu şekilde Fars
Şiiri yenilenmeye doğru ilk adımlarını attı. Fakat “Yeni Fars Şiiri” demek mümkün
değildi. Çünkü hala şiirin kalıpları ve şekli klasik tarzda idi. Nîmâ Yûşic kendini
gösterene kadar bu dönem şairleri bir arayış peşindeydiler ve bu Nîmâ öncesi dönem bu
şekilde bir arayış dönemi olmuştur.
Kaynaklar
Ajend, Yakub, Edebiyât-ı Novîn-i Îran, Ez İnkılâb-ı Meşrute Tâ İnkılâb-ı İslamî,
İntişârât-ı Emîr Kebîr, 1363, Tahran.
Atalay, Mehmet, İran Edebiyat Tarihi, Atatürk Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi
Yayınları, 1996, Erzurum.
Aryanpûr, Yahya, Ez Nîmâ Tâ Rûzgâr-ı Ma, Cilt I-II, İntişârât-ı Zevvâr, 1374, Tahran.
Aryanpûr, Yahya, Ez Seba Tâ Nîmâ, İntişârât-ı Zevvâr, 1374, Tahran.

15 Nuri Alaî, İsmail, Suver ve Esbab Der Şi’r-i İmruz-i Îran, İntişârât-ı Bâmdâd, 1368, Tahran, s. 125.
Ayrıca bkz. Ya Hakkî, Muhammed Cafer, Çun Sebûy-i Teşne (Târih-i Edebiyât-ı Muâsır-ı Fârisi),
1375, s. 80-82 ; Ajend, Yakub, Edebiyât-ı Novîn-i Îran, Ez İnkılâb-ı Meşrute Tâ İnkılâb-ı İslamî,
İntişârât-ı Emîr Kebîr, 1363, Tahran, s. 54-60.
16 Ya Hakkî, Muhammed Cafer, Çun Sebûy-i Teşne (Târih-i Edebiyât-ı Muâsır-ı Fârisi), 1375, s. 80-82.
17 Nuri Alaî, İsmail, Suver ve Esbab Der Şi’r-i İmruz-i Îran, İntişârât-ı Bâmdâd, 1368, Tahran, s. 125-
126. Ayrıca bkz. Kırlangıç, Hicabi, “İran Şiirinde Bir İhyacı: Nîmâ Yûşic”, Edebiyat Ortamı, Sanat
Edebiyat Düşünce Dergisi, 1997, Ankara, s.35.
SBArD Mart 2009, Sayı 13, sh. 105 – 112
112
Cenneti-yi Atayi, Ebu’l Kasım, Mecmua-yı Eş'ar-ı Nîmâ Yûşic, Matbuat-ı Safi-yi
Alişah, 1346, Tahran.
Hâkimî, İsmail, Edebiyat-ı Muâsır-ı Îran, İntişârât-ı Esâtîr, 1375.
Hanleri, Zehra, Ferheng-i Edebiyat-ı Farisiy-i Deri, İntişârât-ı Bunyad-ı Ferheng, 1348.
Kâhî, Murteza, Kadr-i Mecmua-yı Gul, İntişârât-ı Ferzan, 1376, Tahran.
Kanar, Mehmet, Modern İran Şiiri Antolojisi, Şûle Yayınları, 1999, İstanbul.
Kanar, Mehmet, Büyük Farsça- Türkçe Sözlük, Birim Yayınları, 1993, İstanbul.
Kanar, Mehmet, Çağdaş İran Edebiyatı’nın Doğuşu ve Gelişmesi, İletişim Yayınları,
1999, İstanbul.
Kezvançahî, Abbas, Nîmâ ve Şi’r-i İmruz , İntişârât-ı Tus, 1379.
Kırlangıç, Hicabi, "İran Şiirinde Bir İhyacı: Nîmâ Yûşic", Edebiyat Ortamı, Sanat
Edebiyat Düşünce Dergisi, 1997, Ankara.
Lengrudî, Şems, Nîmâ Yûşic, İntişârât-ı Nevbehar, 1380,Tahran.
Lengrudî, Şems, Târih-i Tahlili-yi Şi’r-i Nov, Neşr-i Merkez, 1370 Tahran.
Muhacirânî, Seyyid Atâullah, Efsâne-i Nîmâ, İntişârât-ı Ittılaat, 1375, Tahran.
Muîn Muhammed, Ferheng-i Fârsî, Cilt I-VI, İntişârât-ı Emîr-i Kebîr, 1376, Tahran.
Nuri Alaî, İsmail, Suver u Esbab Der Şi’r-i İmrûz-i Îran, İntişârât-ı Bâmdâd,1348,
Tahran.
Örs, Derya, “Çağdaş İran Şiirinin Öncülerinden Fereydûn-i Muşîrî” Nüsha, Şarkiyat
Araştırmaları Dergisi, sayı 1, 2001, Ankara.
Restgar Fesaî, Mansur, Envâ-i Şi’r-i Fârisî, İntişârât-ı Novîd-i Şîraz, 1372.
Sadri-yi Efşar, Ğulam Hüseyin; Hikemî, Nesrin; Hikemî, Nestern, Ferheng-i Fârisî-yi
İmrûz, Cilt I-II, 1373, Tahran.
Safâ, Zebîhullah, Muhtasârî Der Târîh-i Tahavvul-i Nazm u Nesr-i Pârisi, İntişârât-ı
Kaknûs, 1373.
Safâ, Zebîhullah, Târîh-i Edebîyât Der Îrân, İntişârât-ı Firdevs, 1370.
Sepenta, Sasan, “İlel-i Girayiş Be Vezn-i Nîmâî Der Şi’r-i Fârisî”, Mecmua-yı Mekalat-ı
Mutalaat-ı Îranî , İntişârât-ı Beynel-Mileli-yi el-Mehdî, 1378, Tahran.
Şekîba, Pervin, Şi’r-i Fârisî Ez Âğaz Tâ İmrûz, Tarihsiz.
Şemîsa, Sîrus, Envâ-ı Edebî, İntişârât-ı Firdevs, 1373.
Tafazzulî, Ahmed, Tarih-i Edebiyat-ı Îran Pîş Ez İslam, İntişârât-ı Sohen, 1376, Tahran.
Tahbaz, Sirus, Porderd-i Kuhistan, Zindegî ve Honer-i Nîmâ Yûşic, İntişârât-ı Zeryab,
1376, Tahran.
Tahbaz, Sirus, Dunya Hâne-i Menest (Muntehabî Ez Şi’r u Nesr-i Nîmâ Yûşic),
İntişârât-ı Yunesko, 1375, s. 240.
Tahbaz, Sirus, Mecmua-yı Kâmil-i Eş’ar-ı Nîmâ Yûşic, İntişârât-ı Nigah, 1375, Tahran.
Unat, Faik Reşit, Hicri Tarihleri Miladi Tarihe Çevirme Kılavuzu, Türk Tarih Kurumu
Yayınları, 1974, Ankara.
Vanlıoğlu, Mehmet; Atalay, Mehmet, Edebiyat Lügatı, Atatürk Üniversitesi Fen
Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1994, Erzurum.
Ya Hakkî, Muhammed Cafer, Çun Sebûy-i Teşne (Târih-i Edebiyât-ı Muâsır-ı Fârisi),
1375.

Konular