“KLÂSİK TÜRK EDEBİYATINDA MANZUM SÖZLÜK YAZMA GELENEĞİ VE TÜRKÇE-ARAPÇA SÖZLÜKLERİMİZDEN SÜB~A-İ ™IBYÁN”*

Erciyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü KAYSERİ
atabey@erciyes.edu.tr
Özet
Arapça, Farsça ve Türkçe için pek çok mensur sözlük hazırlandığını kaynaklardan
öğrenmekteyiz. Ancak Klâsik Türk şiirinde diğer edebiyatlarda pek örneğine rastlayamadı-
ğımız manzum sözlük yazma geleneğinin bulunduğunu da belirtmemiz gerekir. Pek çok
kaynakta varlığından bile haberdar olunmadığını anladığımız bir tür olarak manzum sözlükler,
bilimsel anlamda ciddî ve doyurucu birer kaynak olmaktan uzaktır. Bu sözlükler bilhassa
çocuklarımızın hem aruz eğitimine katkıda bulunmak hem de Arapça Farsça kelimelerin
Türkçe karşılıklarını ezberde tutabilecekleri hacimdeki bir eser vasıtasıyla öğrenmelerini
sağlamak bakımından bir hayli dikkat çekicidir. Pek çok manzum sözlüğün mukaddime
kısmında “lugat ilmi”nin insanı zeki edeceğinden bahsedilmesi ve hatta müelliflerinin de
çocukluklarında en azından bir manzum sözlük ezberlediğini beyan etmesi, üzerinde durulması
gereken önemli bir ayrıntıdır. 2001 yılında neşrettiğimiz Mustafa b. Osman Keskin’in
“Manzûme-i Keskin” adlı Türkçe-Arapça-Farsça manzum sözlüğü üzerinde çalışırken
Klâsik Türk Edebiyatı’nda 30’un üzerinde manzum sözlük bulunduğunu görmüştük.
Öyle sanıyoruz ki hâlen tespit edilemeyen yeni manzum sözlüklerin de bulunması mümkündür.

Biz bu çalışma çerçevesinde, tespit edebildiğimiz kadarıyla kütüphanelerde en
azından 50-60 kadar yazma nüshası bulunan, 1801 yılından 1900’lü yılların başına kadar en
az 30 kez basılan Sübha-i Sıbyân adlı Türkçe-Arapça manzum sözlük hakkında ana hatlarıyla
bilgi vermeyi düşünüyoruz. 460 beyit civarında bir hacme sahip olan eser, Sıbyân
mekteplerinde de ders kitabı olarak okutulmuştur.
Anahtar kelimeler: Türkçe, Arapça, lügat, Sübha-i Sıbyân

* Bu çalışma “Klâsik Türk Edebiyatı Sempozyumu (6-7 Mayıs 2005 Urfa)”nda sunulmuş
tebliğin yeniden gözden geçirilmiş hâlidir.
PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı : 20 Yıl : 2006/1 (65-77 s.)
66
TRADITION OF WRITIGN OF WRITTEN IN VERSE DICTIONARY IN
CLASSICAL TURKISH LITERATURE AND TURKISH-ARABIC DICTIONARY
OF SÜB~A-İ ™IBYÁN
Summary
We learn from sourches that many dictionaries had been written for Turkish,
Arabic and Persian. But we must make it clear that there is a tradition of writing verse
dictionary in the Classical Turkish Poem which is not seen in the other literatures.
According to many sources we understand these dictionaries are not known and they are far
from being significant and persuasive sources in science. These dictionaries have
importance for children to learn “aruz/prosody” and also Arabic, Persian words and their
meanings in Turkish. Children learn these words easily with the help of these dictionaries.
So they take attention from this point. İt is an important point that in many verse
dictionaries’ foreword part it is said that “lugat ilmi/dictionary science” make people clever
and poets say that even they memorized at least one verse dictionary in their childhood.
When we published Mustafa b. Osman Keskin’s “Manzûme-i Keskin” called TurkishArabic-Persian
verse dictionary in 2001, we saw that there are verse dictionaries more than
30 in Classical Turkish Literature. We believe in it is possible that there are many unknown
verse dictionaries.
In this article we aim to give knowledge about Sübha-i Sıbyân Turkish-Arabic verse
dictionary which has at least 50-60 copies in libraries and which has been published 30
times between 1801-1900. This dictionary has about 460 couplets and had been used as a
text-book in Sıbyân Schools.
Key words: Turkish, Arabic, dictionary, Sübha-i Sıbyân
Giriş
Arapça, Farsça ve Türkçe için pek çok mensur sözlük hazırlandığını kaynaklardan
öğrenmekteyiz.1 Ancak Klâsik Türk şiirinde diğer edebiyatlarda bu derece
örneğine rastlayamadığımız manzum sözlük yazma geleneğinin bulunduğunu da
özellikle belirtmemiz gerekir. Başlıktan da anlaşılacağı üzere biz bu çalışma çerçevesinde
sadece Klâsik Türk edebiyatındaki manzum sözlükler, yani Türkçe ile ilgili
olan manzum sözlükleri konu edineceğimizden burada Arap ve Fars edebiyatındaki
benzerlerinden ve mensur sözlüklerden bahsetmeyeceğiz.
Pek çok kaynakta varlığından bile haberdar olunmadığını anladığımız bir
tür olarak manzum sözlükler, bilimsel anlamda ciddî ve doyurucu birer kaynak
olmaktan uzaktır. Bu sözlükler bilhassa çocuklarımızın hem aruz eğitimine katkıda
bulunmak hem de Arapça Farsça kelimelerin Türkçe karşılıklarını ezberde tutabilecekleri
hacimdeki bir eser vasıtasıyla öğrenmelerini sağlamak bakımından bir hayli
dikkat çekicidir. Pek çok manzum sözlüğün mukaddime kısmında “lugat ilmi”nin
insanı zeki edeceğinden bahsedilmesi ve hatta müelliflerinin de çocukluklarında en

1 Bu konuda değerli bir kaynak için bkz. Yusuf Öz, Tarih Boyunca Farsça-Türkçe Sözlükler,
basılmamış doktora tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara
1996.
PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı : 20 Yıl : 2006/1 (65-77 s.)
67
azından bir manzum sözlük ezberlediğini beyan etmesi, üzerinde durulması gereken
önemli bir ayrıntıdır. 2001 yılında neşrettiğimiz Mustafa b. Osman Keskin’in
“Manzûme-i Keskin” adlı Türkçe-Arapça-Farsça manzum sözlüğü üzerinde çalışırken
Klâsik Türk Edebiyatı’nda 30’un üzerinde manzum sözlük bulunduğunu görmüştük.
Öyle sanıyoruz ki hâlen tespit edilemeyen yeni manzum sözlüklerin de
bulunması mümkündür.
İslam kültüründe çoğu çalışma gibi sözlük çalışmalarının da Kur’ân-ı Kerim
ve hadisleri doğru anlama gayretleriyle ortaya çıktığını biliyoruz. Manzum
sözlüklerin de mühim bir kısmında daha çok Kur’ân-ı Kerim’de yer alan kelimelere
ağırlık verildiğini söyleyebiliriz.
Manzum sözlüklerin hemen hepsinde genellikle mesnevi nazım şekliyle
yazılmış esasen hamdele ve salvele görevini icra eden bir mukaddime, sebeb-i telif
kısmı, asıl sözlük ve yine mesnevi şeklinde yazılmış bir hâtime bulunur. Asıl sözlük
kısmı çoğunlukla “kıt’a” ya da “bahir”lere ayrılmıştır. Kıt’a ve bahir isimlerinin
hemen tamamının Arapça olduğunu söylemek yanlış olmaz. “El-øı∞úatü’r-räbiúatü
ve’l-úışrùne fì ba≈ri’∞-∞avìl” ve “El-Ba≈ru’l-Hezecü’l-Müseddesü’l-Ma∆¿ùf”
örneklerinde gördüğümüz Arapça başlıklandırma, aynı zamanda o bölümde kullanılan
vezin hakkında da bilgi verecek mahiyettedir. Farsça başlıklandırmaların ise
genellikle “Der-beyän-ı úaded” ve “Der-beyän-ı sebeb-i na®m-ı kitäb” gibi örneklerden
anlaşılacağı üzere asıl sözlük kısmı dışında kalan bölümlendirmeler için
kullanıldığını görüyoruz.
İki dilli manzum sözlüklerin İslâmî edebiyattaki ilk örneği 13. yy. yazarlarından
Bedrüddin Ebû Nasr Mes’ûd b. Ebî Bekr el-Ferâhî’nin Nisâbu’s-Sıbyân
isimli Arapça-Farsça sözlüğüdür.2
Klâsik Türk edebiyatının verimleri arasında bulunan manzum sözlükleri üç
başlık altında toplamamız mümkündür:
1. Türkçe-Farsça Manzum Sözlükler:
Bilinen Türkçe-Farsça manzum sözlüklerin ilki 1400 yılında kaleme alınmış
olan Konyalı Hüsâm b. Hasan’ın Tuhfe-i Hüsâm adlı eseridir. Bu tür sözlüklerin
içerisinde en meşhur olanı ise, Mevlevî şeyhlerinden Şâhidî mahlasıyla tanınan
Muğlalı İbrahim Dede’nin Tuhfe-i Şâhidî’sidir. Tuhfe-i Hüsâm’a nazire olarak yazıldığı
bilinen eser, Mevlânâ Mesnevisinden alınan kelimelere karşılıklar vermesiyle
tanınır. Sadece Ankara Milli Kütüphanede 40’tan fazla yazma nüshası bulunan
ve 1848–1867 yılları arasında 5 kez basılan Şâhidî’nin Tuhfesi, Klâsik Türk edebiyatında
en fazla nüshaya sahip manzum sözlükler arasında başlarda gelmektedir.
Yine Tuhfe-i Şâhidî’nin 40’a yakın şerhi ile de manzum sözlükler arasında çok özel
bir yere sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bu gurubun en meşhur temsilcilerinden olan
Tuhfe-i Vehbî de bir hayli fazla yazma ve 60 civarında matbu nüshası ile dikkat

2 Y. Öz, a.g.e., s. 53.
PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı : 20 Yıl : 2006/1 (65-77 s.)
68
çekmektedir. 15 civarında Türkçe-Farsça örneğinin bulunduğunu söyleyebileceğimiz
bu guruptan Bahrü’l-Garâyib, Tuhfe-i Şemsî ve Tuhfe-i Remzî gibi eserlerin
isimlerini zikredebiliriz.
2. Türkçe-Arapça Manzum Sözlükler:
Bilindiği kadarıyla bu gurupta 10 civarında manzum lugat vardır. İlk Türk-
çe-Arapça manzum sözlük, Ferişteoğlu diye şöhret bulmuş olan Abdüllatif ibn Melek
tarafından 1392 yılında kaleme alındığı tahmin edilen Lugat-ı Ferişteoğlu adlı
eserdir. Müellif önsözde eseri torunu Abdurrahman’ın eğitimi için kaleme aldığını
ifade etmektedir.3
Ferişteoğlu lugatı Türkçe-Arapça sözlüklerin hem ilki hem de en
meşhurudur. 60’ın üzerinde yazma nüshası bulunması bu şöhretin ne dereceye ulaş-
tığını gösterecektir. Eserin 1852-1879 yılları arasında yapılmış 7 baskısını da ayrıca
belirtmek gerekir. Türkçe-Arapça manzum sözlükler arasında Nazmü’l-Leâl,
Cevâhirü’l-Kelimât, Lugat-ı İbn Kalender, Tuhfe-i Âsım, Mahmûdiyye, Nazm-ı
Ferâid ve son olarak Sübha-i Sıbyân gibi eserleri sayabiliriz. Öyle zannediyoruz ki
bu gurup manzum sözlükler içerisinde Sübha-i Sıbyân’ın hem yazma hem de matbu
nüshalarının bu derece çok oluşu, en az Ferişteoğlu Lugatı kadar şöhrete ulaş-
mış bir eser olduğuna işaret etmektedir.
3. Türkçe-Arapça-Farsça Manzum Sözlükler:
Behâüd-dîn ibn ‘Abdurrahmân-ı Malkaravî tarafından H. 827/M. 1424’te
telif edilen U’cûbetü’l-garâyib fî nazmi’l-cevâhiri’l-‘acâyib, Anadolu sahasında
yazılan ilk Arapça-Farsça-Türkçe sözlüktür. Genc-i Leâl, Se Zebân, Tuhfetü’l-
İhvân ve Hediyyetü’s-Sıbyân, Nazm-ı Giridî ve Hayrü’l-Lugat isimli eserleri ayrıca
zikredebiliriz. Varlığından haberdar olduğumuz 15 civarındaki üç dilli manzum
sözlük arasında bulunan Mustafâ bin Osman Keskin tarafından 1758 yılında kaleme
alınan “Manzûme-i Keskin” tarafımızdan 2001 yılında neşredilmiştir.
Üç dilli manzum sözlüklerin isimlendirilmesinde çoğunlukla hediye veya
armağan anlamına gelen “tuhfe” kelimesi kullanılmıştır. Bunların haricinde yukarı-
da verdiğimiz örnek eser isimlerinden de anlaşılacağı üzere nazm, manzume veya
lugat kelimelerinin de sözlüklere verilen isimlerde kullanıldığını görüyoruz.
Manzum sözlükler tabiî ki bilimsel anlamda doyurucu kaynaklar olarak kabul
edilemezler. Zaten sadece bu sebepten dolayı bu sözlüklerin şerhlerinin yapıldığını
söylememiz mümkündür. Amacı, nihayetinde belli bir hedef kitleye hitap
etmek olan manzum sözlüklerden böylesine bir doyuruculuk beklemek de zaten
doğru olmaz. Yine de erbabından gelen talepler doğrultusunda bilhassa belli manzum
sözlüklere mensur şerhler yapıldığını biliyoruz. Tuhfe-i Şâhidî gibi çokça rağ-

3 Bkz. Doç. Dr. Cemal Muhtar, İki Kur’an Sözlüğü Luğat-ı Ferişteoğlu ve Luğat-ı Kânûn-ı
İlâhî, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, İstanbul 1993, s. 30.
PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı : 20 Yıl : 2006/1 (65-77 s.)
69
bet gören eserlere yapılan şerhlerin sayısı ise hiç de azımsanacak gibi görünmemektedir.

Biz bu çalışma çerçevesinde, tespit edebildiğimiz kadarıyla kütüphanelerde
en azından 50-60 kadar yazma nüshası bulunan, 1801 yılından 1900’lü yılların
başına kadar en az 30 kez basılan Sübha-i Sıbyân adlı Arapça-Türkçe manzum
sözlük hakkında ana hatlarıyla bilgi vermeyi düşünüyoruz. 460 beyit civarında bir
hacme sahip olan eser, Sıbyân mekteplerinde de ders kitabı olarak okutulmuştur.
Bilindiği üzere 5-6 yaşlarındaki kız ve erkek çocuklara "sabî", bunları okutmak için
açılmış okullara da "Sıbyan Mektebi" denmiştir.4 Genellikle her mahallede bir tane
bulunduğundan halk arasında bu okullara "mahalle mektebi" ve çoğu taşla yapılmış
olduğu için de "taş mektep" denilmiştir. Sıbyan mektepleri 1279/1862 yılında
"Mekâtib-i İbtidâî" adını almış, bir müddet sonra da bu isim "ilk mektep" olarak
değiştirilmiştir.5 Bu mekteplerde bilindiği kadarıyla elifba yani alfabeden başlamak
üzere Kur'ân-ı Kerim, tecvid, İslâm ahlâkı, sarf ve nahiv gibi dersler verilmektedir.
1274/1857-1858 senesi sıbyan mekteplerinde okutulan dersler arasında bunlara
ilâveten hüsnühat ve ayrıca Sübha-i Sıbyân’ın da bulunduğunu öğreniyoruz. Anla-
şıldığı kadarıyla Sübha-i Sıbyân, sıbyan mekteplerinde okuyan öğrencilerin Türkçe
kelimelerin Arapça karşılığını kolay ve zevkli bir şekilde öğrenmelerini sağlayan,
öğretici ve ezberlenmesi kolay bir okul sözlüğü olması sebebiyle bir hayli ilgi
çekmiş ve çok okunmuştur.
Manzum sözlüklerin önemli bir kısmı sıbyan mekteplerinde okutulmakla
kalmamış, tekke, dergâh, medrese gibi insanların belli bir amaç etrafında toplandığı
çeşitli müesseselerde de rağbet görmüştür. Bilindiği gibi medreselerde okunan kitaplardan
birçoğu da ezberleniyordu. İslâmî bilimler çoğunlukla nakle dayalı oldu-
ğundan bilginin olduğu gibi korunması ve daha sonraki kuşaklara bozulmadan aktarılması
son derece önemli idi. Tabiî bunun en sağlam yollarından biri de eserlerin
âlimlerce yazıldığı gibi aynen ezberlenmesi idi. Bir kitabı ezberlemenin en kolay
yolu ise, oradaki bilgileri manzum hâle getirmekti. Bu sebeple, sadece belli konular
üzerindeki ders kitapları değil, bu kalemden olmak üzere Arapça ve Farsça sözlükler
de manzum olarak yazılmıştır. Fatih devrinden Kanûnî devrine, oradan yakın
zamana kadar nazmedilmiş Tuhfe-i Şâhidî, Tuhfe-i Vehbî, Nuhbe-i Vehbî ve Sübhai
Sıbyân gibi eserlerin eğitim tarihimizdeki önemi inkâr edilemez. Bunların ayrıca
incelenmesi gerektiğini düşünüyoruz. İşte tekke, dergâh ve medrese gibi bu tür
mekânlarda bir değil birden fazla manzum sözlük çeşitli maksatlarla ezberlendiği

4
Sıbyan mektepleri genellikle camilerin bitişiğinde bulunan büyükçe bir odadan oluşurdu.
Bazen camilerin bitişiğindeki imam ve müezzinlere mahsus odaların da mektep olarak
kullanıldığı görülürdü. Bu mekteplerin camiye bitişik veya cami içinde olmasının da kendince
sebepleri vardır. Eğitimin yanı sıra çocukların dinî bilgileri öğrenmesi, beş vakit
namaza, farz ve sünnetlere alıştırılması için de bu mektepler camilerin bitişiğinde olurlardı.
Bu okullarda çocukların dinî eserleri okuyup anlamasını sağlamaya yönelik özel bir
eğitim programı uygulanmaktaydı.
5 Osman Nuri Ergin, Türk Maarif Tarihi, İstanbul 1977, C. l, s. 82.
PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı : 20 Yıl : 2006/1 (65-77 s.)
70
için bunları derli toplu bir arada bulunduran özel mecmualar bile hazırlanmıştır.
Manzum sözlük mecmuaları adını verdiğimiz bu tür eserlerden biri Süleymaniye
Kütüphanesi Reşid Efendi 977’de, bir diğeri ise Mevlânâ Müzesi Kütüphanesi
4026 numarada kayıtlıdır. Manzum lugat mecmuaları da anlaşılacağı üzere Klâsik
Türk edebiyatında çalışılmayı bekleyen alanlar arasında bulunmaktadır.
Hakkında ana hatlarıyla bilgi vermeye çalışacağımız Sübha-i Sıbyan adlı
Türkçe-Arapça manzum sözlüğün, ne telif edildiği zamana, ne de müellifinin kimliğine
dair elimizde yeterli bilgi bulunmaktadır. Müellifinin ismi yazma nüshalarda
belli değildir; matbu nüshalarda ise Mehmed b. Ahmed er-Rûmî6
, Ebu’l-Fazl Muhammed
b. Ahmed er-Rûmî ve Er-Rûmî Bosnavî Ebu’l-Fazl Muhammed Ahmed
gibi farklı şekillerde verilmektedir. Bazı manzum sözlüklerde gördüğümüzün aksine
Sübha-i Sıbyân’ın metin kısmında müellif kendisi hakkında herhangi bir bilgi
vermemektedir. Sadece, 21 beyitlik sebeb-i telif kısmındaki

“İmdi bu man®ùmı bu úabd-i ◊aúìf
Lu∞f-ı İlähì ile yazdım la∞ìf
Na®mı ≈u¢ù¢ında idüp ihtimäm
A≈sen-i tertìbile virdim ni®äm”7
(vr. 3b)
beyitlerinde birinci şahıs ağzı ile seslenmekte ve “Zayıf bir kul olan kendisinin bu
manzum eseri Allah’ın lutfu ile güzelce yazdığını, nazmedilmesi hususunda özen
gösterdiğini, en güzel tertip ile eserine nizam verdiğini” bildirmektedir. Bunların
haricinde eserde müellifin kendisi hakkında verdiği hiçbir bilgiye rastlayamıyoruz.
Pek çok şekilde izah edilebilecek bu tavır bizce geleneğe de uygundur; müellif
tevazu düşüncesiyle bu tür bilgileri vermekten özellikle kaçınmış olmalıdır.
Sübha-i Sıbyân’ın telif tarihine ilişkin yine sebeb-i telif kısmında gördü-
ğümüz
“Geldi bu mirõät-ı dile müncelì
Tä aña tärì∆ ola ‘na®m-ı celì’” (vr. 3b)
beyti bize yardımcı olabilir. Tarihin işaret ettiği üzere eserin H. 1063/M. 1652-53
yıllarında yazıldığını söyleyebiliriz.
Müellif mesnevi nazım şekliyle yazılmış 16 beyitlik giriş manzumesi ile
klâsik kitap tertibine uygun olarak hamdele ve salvele vâcibesini yerine getirmekte,
ardından yine aynı nazım şekliyle sebeb-i telifi izah etmekte, 5 beyitlik bir münacattan
sonra ise asıl esere yani sözlük kısmına geçmektedir.

6
Sübha-i Sıbyân, Matbaa-i Âmire, İstanbul 1308-1311/1891-1893.
7
Sübha-i Sıbyân’dan bu çalışma boyunca yapacağımız alıntılar eserin Mevlânâ Müzesi
Kütüphanesi No: 4026’daki nüshasındandır.
PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı : 20 Yıl : 2006/1 (65-77 s.)
71
Eserin nasıl, niçin ve ne şekilde yazıldığına dair bilgileri bize sebeb-i telifte
müellif şu şekilde vermektedir:
18 úİlm-i luºat emr-i mühimm olmaºın
~ıf®ını teshìl içün ehl-i yaøìn
19 Na®mıla bir niçe luºat yazdılar
Silk-i meúänìde dürer dizdiler
20 æanøı ¢abì kim oøuyup ≈ıf® ide
úÁõid olur aña niçe fäõide
21 ÷ab∞-ı luºätıla olur behredär
Veznile na®m içre bulur iøtidär
[3a] 22 Läkin anıñ ekÓeriniñ maúnisi
Olmaºıla terceme-i Färsì
23 Fehm idemez anı bu ehl-i diyär
Ola ∆u¢ù¢ä oøıyanlar ¢ıºär
24 ~ıf®a ∆aleldür bu da∆ı väøıúä
Terceme laf® üzre muøaddem ola
25 Yä∆ud ara yirde ola fä¢ıla
Vezn içün ìräd olunan laf®ıla
26 Gerçi seläsetde gelür bì-na®ìr
Läkin olur ◊abt-ı luºat de úasìr
(Lugat ilmi mühim bir iş olduğundan işinin ehli olan kişiler manzum pek
çok sözlük yazıp manalar ipine inciler dizdiler. Bu manzum sözlükleri hangi küçük
çocuk okur ve ezberine alırsa ona pek çok fayda sağlanır. Kelimeleri ezberinde
tutarak istediğini elde eder, vezin de öğrendiği için nazım içinde güç kuvvet sahibi
olur. Fakat manzum sözlüklerin çoğu Farsçadan tercüme olduğu için, bu diyar insanları
anlayamaz, üstelik bunların çoğu da özellikle çocuktur. Eğer manzum sözlükte
anlamı verilen kelimenin tercümesi kendinden önce olursa bu ezberlenmesine
zorluk verir. Vezin gereği getirilen bazı kelimelerden dolayı tercümesi verilen kelime
ile aslı arasında mesafe olursa bu da aynı şekildedir. Vezin için yapılan bu
tasarruf belki metne akıcılık verebilir, fakat kelimenin/sözlüğün ezberlenmesini
güçleştirir.) Biz bu ifadelerden müellifin hem manzum sözlük geleneğine ne derece
önem verdiğini hem de eserinde nasıl bir yol tuttuğunu anlamaktayız. Sözlük bir
ilimdir ve bu ilim için gayret sarf eden insan, özellikle de küçük çocuklar pek çok
PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı : 20 Yıl : 2006/1 (65-77 s.)
72
fayda elde edecektir. Sözlük hazırlarken birbirine gönderilen kelimeler arasında
vezin gereği bile olsa başka kelime bulunmamalıdır.
Yine sebeb-i telif kısmındaki
29 Laf®ı muøaddem úaøabince hemän
Tercemesi buldı aña iøtirän
[3b] 30 Laf®ıla maúnäsı idüp izdiväc
æalmadı sür∆ u raøama i≈tiyäc
31 Tä ki ola fehmi vü ≈ıf®ı yesìr
~acmi ¢aºìr ola luºätı keÓìr
32 İbni Ferişte luºatı gibi genc
Oldı vü æurõan luºatın itdi derc
33 Bir niçe ba≈r üzre açup perr ü bäl
æı∞úaları oldı sefìne-miÓäl
34 æı∞úa temämında da∆ı äşikär
Hem laøab-ı ba≈rı vü hem vezni var
35 `ayr ile şäyed sebeb-i yäd ola
Süb≈a-i ¡ıbyän aña hem ad ola
36 Na®m-ı selìs üzre bu rùşen keläm
úAvn-ı `udäyıla çün oldı temäm
beyitleri de eserin geneli ve özellikle de tertibi hakkında bizzat müellifinin ağzından
bilgiler vermesi bakımından önemlidir. Buna göre “önce Arapça kelime, ardından
tercümesi olan Türkçe kelime getirilmiş, bu yolla kelime ile anlamı birbirine
uydurulmuş, diğer sözlüklerin büyük bir kısmında görülen rakam ve kırmızı mü-
rekkep kullanma zarureti giderilmiştir. Böylelikle anlaşılması ve ezberlenmesi kolay,
hacmi küçük kendisi büyük bir sözlük olarak İbn Ferişte sözlüğü gibi bir hazine
oldu, Kur’an kelimelerini içine aldı. Pek çok bahir üzerinde kanatlarını açıp
uçtu, her bir kıt’ası da denizlerde gezen gemi gibi oldu. Her bir kıt’anın bitiminde
hem kıt’anın vezni hem de lâkabı verildi. Böylece (müellifin) hayır dua ile anılmasına
sebep olması için Sübha-i Sıbyân (çocukların tespihi) adı verildi. Güzel bir
nazım üzere açık bir dille yazılan eser Allah’ın yardımı ile tamamlandı.” Aşağıya
aldığımız örneklerden de anlaşılacağı üzere müellifin bu iddialarını eserinde genellikle
uyguladığını görmekteyiz.
PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı : 20 Yıl : 2006/1 (65-77 s.)
73
53 Resùl ilçi vü peyºam-ber liväõ sancaø úalem bayraø
Delìl ü hädìdür reh-ber verä ∆alf iøtidä uymaø
57 Nedür ∆ın´ır kiçi parmaø yanı bın´ır yanı vüs∞ä
Şehädet parmaºı sübbäbe ibhäm oldı baş parmaø
70 ~alìl erdir ≈alìle úavretidür
Ma∆ä◊ oºlan ∞oºurmaø za≈metidür
134 Mu≈sin eylik idici mu∆bit tevä◊uú idici
İbtilädır ´ınamaø hem imti≈än u i∆tibär
234 Yä-leyte ey nolaydı len elbette na≈nu biz
Key tä metä øaçan ene ben innemä hemän
Her bahrin sonundaki
313 Mefúùlü mefäúilün feúùlün
Maøbù◊-ı hezec bu ba≈ra dirler
gibi beyitlerle hem vezin hem de bahirin adı verilmiştir.
İncelediğimiz Mevlânâ Müzesi Kütüphanesi 4026 numaralı nüshaya göre
eser 29 bahire ayrılmıştır. 60’tan fazla yazma nüshası bulunan Sübha-i Sıbyân’ın
nüshalar arasında beyit sayıları farklılıklar göstermektedir. Genellikle 455-465
beyit arasında değişiklikler gösteren eserin sözlük kısmı 420 beyit civarında olmalıdır.
Manzum sözlüğün bahir başlıkları çoğu sözlükte olduğu gibi Arapçadır. Girişte
karşılaştığımız iki başlık ise “Der-Beyän-ı Sebeb-i Na®m-ı Kitäb” ve “DerBeyän-ı
Münäcät” şeklinde Farsça verilmiştir.
60’tan fazla yazma nüshası bulunan Sübha-i Sıbyân tespit edebildiğimiz
kadarıyla 32 kez basılmıştır.8 Bu rakam eserin ne derece ilgi gördüğünün işaretleri
arasında olmalıdır. Yukarıda verdiğimiz bilgilerden anlaşılacağı üzere bu kadar çok
sayıda baskısı yapılan manzum sözlük nadirdir.
Sübha-i Sıbyân’ın daha iyi anlaşılabilmesi için Mehmed Necîb tarafından
“Hediyyetü’l-İ∆vän fï Şer≈i Süb≈ati’¢-™ıbyän” adıyla bir şerhi yapılmıştır. Hacimli
bir şerh sayılabilecek eser 1840-1903 yılları arasında 6 kez basılmıştır.9 Bu
şerh de Sübha-i Sıbyân’ın şöhretini ve değerini gösteren hususlardan sayılmalıdır.

8
Prof. Dr. Sadi Çöğenli, “Eski Harflerle Basılmış Türkçe Sözlükler Kataloğu”, Akademik
Araştırmalar Dergisi, Yıl 2, Sayı 7-8, Kasım 2000-Nisan 2001, s. 99-134.
9 Eser hakkında daha geniş bilgi için bkz.: Atabey Kılıç, “Manzum Sözlüklerimizden Süb≈a-i
™ıbyân Şerhi Hediyyetü’l-İ∆vân”, II. Uluslararası Türk Tarihi ve Edebiyatı Kongresi, 11-12-13
Kasım 2005, Manisa.
PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı : 20 Yıl : 2006/1 (65-77 s.)
74
Sonuç
Sonuç olarak, Klâsik Türk edebiyatı alanında manzum sözlük geleneği genellikle
ihmâl edilmiş, üzerinde gereken çalışmaların yapılmamış olduğu bir alan
olarak dikkat çekmektedir. 40 civarında manzum sözlüğün bulunduğu bu alanda
yapılacak yeni çalışmaların edebiyatımız ve dilimiz açısından önemli bilgilerin
ortaya çıkmasına yardımcı olacağını düşünüyoruz. Hem metnini hem de şerhini
neşretmek üzere hazırlamış olduğumuz Sübha-i Sıbyân da yine uzun yıllar sıbyan
mekteplerinin temel kitaplarından olmasına rağmen maalesef günümüzde unutulmuş
eserler arasında görünmektedir. Kanaatimizce öncelikle bütün manzum sözlüklerin
metinleri ilmî usullerle neşredilmeli ve bunlardan hareketle ortak bir manzum
sözlükler sözlüğü hazırlanmalıdır. Bu yolla Türkçemiz ve edebiyatımız üzerinde
yapılacak çalışmalara önemli malzemeler sağlanacağını düşünüyoruz.
Sübha-i Sıbyân, Konya Mevlânâ Müzesi Kütüphanesi No. 4026
1b-2a
PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı : 20 Yıl : 2006/1 (65-77 s.)
75
2b-3a
29b-30a
PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı : 20 Yıl : 2006/1 (65-77 s.)
76
30b-31a
BİBLİYOGRAFYA
ÇÖĞENLİ, Sadi, “Eski Harflerle Basılmış Türkçe Sözlükler Kataloğu”, Akademik
Araştırmalar Dergisi Yıl : 2, Sayı : 7-8, Kasım 2000-Nisan 2001, s. 99-134.
ERGİN , Osman Nuri, 1977, Türk Maarif Tarihi, C.l , İstanbul.
GÖLPINARLI, Abdülbâki, 1972, Mevlâna Müzesi Yazmalar Kataloğu III, Ankara.
KARTAL, Ahmet, Tuhfe-i Remzî, Akçağ, Ankara 2003.
KILIÇ, Atabey, “Manzum Sözlüklerimizden Manzûme-i Keskin” Kayseri ve Yöresi
Kültür, Sanat ve Edebiyat Bilgi Şöleni (12-13 Nisan 2001) Bildiriler, 1.
Cilt, s. 441-447; Eski Türk Edebiyatı Üzerine Yazılar, Laçin Yayınevi,
Kayseri 2001, s. 13-22.
KILIÇ, Atabey, 2001, Mustafâ bin Osman Keskin, Manzume-i Keskin, Laçin Yayı-
nevi, Kayseri.
KILIÇ, Atabey, “Manzum Sözlüklerimizden Süb≈a-i ™ıbyân Şerhi Hediyyetü’l-
İ∆vân”, II. Uluslararası Türk Tarihi ve Edebiyatı Kongresi, 11-12-13 Kasım
2005, Manisa.
Mehmed b. Ahmed er-Rûmî Sübha-i Sıbyân, Matbaa-i Âmire, İstanbul 1308-
1311/1891-1893, Mevlâna Müzesi No: 4026.
PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı : 20 Yıl : 2006/1 (65-77 s.)
77
MUHTAR, Cemal, 1993, İki Kur’an Sözlüğü: Luğat-ı Ferişteoğlu ve Luğat-ı Kâ-
nûn-ı İlâhî, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı İstanbul.
ÖZ, Yusuf, 1996, Tarih Boyunca Farsça-Türkçe Sözlükler, basılmamış doktora
tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
ÖZ, Yusuf, Tuhfe-i Şâhidî Şerhleri, Selçuk Üniversitesi Yayını. Konya 1999.
UNAT, Faik Reşit, Hicrî Tarihleri Milâdî Tarihe Çevirme Kılavuzu, Türk Tarih
Kurumu, Ankara 1984.
PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

Konular