BÜYÜK SELÇUKLU SULTANLARINA AİT FARSÇA ŞİİRLER*

Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi • Cilt 1, Sayı 2, Sonbahar 2014, ISSN: 2148-6743, ss. 39-67
DOI:10.16985/MTAD.2015210886
39
* Bu çalışma Türk Tarih Kurumu tarafından 15-18 Eylül 2014 tarihleri arasında Ankara’da düzenlenen XVII.
Türk Tarih Kongresi’nde tebliğ olarak sunulmuştur. Çalışmada Selçuklu hanedanının İran coğrafyasında
hüküm süren Büyük Selçuklu ve Irak Selçuklu kolları incelenmiştir. Türkiye Selçuklu sultanlarına ait Farsça
şiirler ise müstakil bir makalede inceleneceği için, bu çalışmaya dâhil edilmemiştir.
** Prof. Dr., Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü (İstanbul), gazi_osman@hotmail.com
Özet
Aslen bozkır geleneklerinin temsilcileri olan Selçuklu sultanları, kısa süre içerisinde İran diline ve
edebiyatına âşinâ olmuşlardır. Tarihî kayıtlar Melikşâh, Melik Toganşâh, Sencer, Süleymânşâh ve III. Tuğrul
gibi Selçuklu sultan ve meliklerinin, tıpkı kendilerinden önceki Gazneli ve Karahanlı hükümdarları gibi,
şiir ve edebiyattan hoşlandıklarını ortaya koymaktadır. Burhânî, Ezrakî, ‘Am‘ak-i Buhârî, Mu‘izzî, Enverî,
Mehestî, Mes‘ûd-i Sa‘d-i Selmân, ‘Abdu’l-Vâsi‘-yi Cebelî ve Edîb Sâbir gibi devrin önemli şairleri Selçuklu
sultanlarını metheden şiirler kaleme almışlardır. Bu çalışmada Melikşâh (2), Melik Toganşâh (1), Sencer (6),
Celâlu’d-dîn Süleymânşâh (3) ve III. Tuğrul (14) gibi Selçuklu hükümdar ve hanedan üyelerine ait çeşitli cönk,
mecmû‘a, tezkire ve tarih kitaplarında tespit edilen toplam 26 Farsça şiir yayınlanarak Türkçe’ye tercüme
edilmiştir. Bu şiirler, Selçuklu hükümdarlarının edebî dünyasını yansıtmasının yanında, İran edebiyatının
Selçuklu sarayında ne derece kabul gördüğünü ortaya koyması açısından da son derece önemlidir.
Anahtar Kelimeler: Selçuklular, Türk Edebiyatı, İran Edebiyatı, Şiir, Melikşâh, Toganşâh, Sencer,
Süleymânşâh, III. Tuğrul.
PERSIAN POEMS OF SALJUQ SULTANS
Abstract
The Saljuq sultans, descending from the Qiniq tribe of the Oghuz Turks, continued the Ghaznavid
and Karakhanid traditions in literary and cultural fields as they did in numerous other areas. Historical
records indicate that Saljuq sultans and princes such as Malikshāh, Toganshāh, Mahmūd, Mas‘ūd, Sanjar,
Osman G. ÖZGÜDENLİ
40
Sulaimānshāh and Tughril III enjoyed poems and literature just as the Ghaznavid and the Karakhanid rulers
had. The important poets of the period such as Burhānī, Azraqī, ‘Am‘aq Bukhārī, Mu‘izzī, Anwarī, Mahastī,
Mas‘ūd Sa‘d Salmān, ‘Abd al-Wāsi‘ Jabalī and Adīb Sābir composed poems in praise of the Saljuq sultans.
This study publishes and translates into Turkish 26 Persian poems belonging to Saljuq sultans and princes
such as Malikshāh (2), Malik Toghanshān (1), Sanjar (6), Jalāl al-Dīn Sulaimānshāh (3) and Tughril III (14).
The poems were found in various jongs, majmū‘as, tazkiras and chronicles, and are extremely important
for their representations of the literary world of the Saljuq sultans. They also indicate the extent to which
Persian literature had become accepted in the Saljuqid’s palace.
Keywords: Saljuqids, Turkish Literature, Persian Literature, Poems, Malikshāh, Toghanshān, Sanjar,
Sulaimānshāh, III. Tughril.
Aslen bozkır geleneklerinin temsilcileri olan ve Dandânakân Savaşı’ndan sonra bir “fetihnâme”
yazabilmek için dahi gerekli malzemeyi ancak mağlup ettikleri Gazneli ordusunun savaş
ağırlıkları içerisinde bulabilen1
Selçukluların İran dili ve edebiyatıyla ilk defa ne zaman ve ne
şekilde yüz yüze geldiği malûm değildir. Ne Tuğrul Bey ne de halefi Alp-Arslan’ın okuma yazma
bildiğine dair herhangi bir bilgimiz yoktur. Hatta Selçuklular’ın devlet kurmasından yaklaşık 80
yıl sonra tahta oturan Sultan Sencer’in dahi okuma yazma bilip bilmediği meselesi tartışmalıdır2
.
Bununla birlikte, Fahru’d-dîn-i Gurgânî tarafından kaleme alınan manzum Vîs u Râmîn3
,
müellifi bilinmeyen Melik-nâme4
ve İbn Hassûl tarafından kaleme alınan Kitâbu Tafzîli’l-Etrâk
‘alâ sâ’iri’l-ecnâd5 gibi eserlerin, daha ilk Selçuklu sultanlarının şahsında geniş bir kabul gördüğü
bilinmektedir. Selçuklu devletinde resmî muhaberat ve bürokraside Vezîr ‘Amîdu’l-Mulk elKundurî
ve Nizâmu’l-Mulk döneminden itibaren Farsça kullanılmıştır. Selçuklu sultanlarının
şahsî gayretleri Farsça’nın edebî gelişiminin hızla devam etmesine yardımcı olmuştur6
. Bu
dönemde Farsça, hukuk ve dinî eğitim istisna edilirse, artık her alanda Arapça’nın yerini almaya
başlamıştır7
.
1 Ebu’l-Fazl Beyhakî, Târîh-i Beyhakî, neşr. ‘Alî Ekber Feyyâz, Meşhed 1375/1996, s. 843.
2 Bu durum bizzat Sultan Sencer tarafından 527 yılı Ramazân ayında (Temmuz 1133) ‘Abbâsî halifesi elMusterşid
(1118-1135)’in vezîrine gönderilen bir mektupta dile getirilmiştir: “... ma‘lûm-est ki mâ hânden u
nebeşten ne-dânîm...” (bkz. Ahkâmu sultâni’l-mâzî, Tahran Üniversitesi Kütüphanesi, (Mikrofilm) nr. ‘A. 2257,
vr. 113a; [‘Abbâs İkbâl], “Mekâtîb-i târîhî: Nâme-yi Sultân Sencer be-Vezîr-i el-Musterşid-billâh”, Mecelle-yi
Yâdigâr, IV/9-10, Tahran 1327/1948, s. 154. Krş. M. Fuad Köprülü, “Anadolu Selçukluları Tarihi’nin Yerli
Kaynakları”, Belleten, VII/27, Ankara 1943, s. 478, n. 1; V. V. Barthold, Moğol İstilâsına Kadar Türkistan, haz.
H. D. Yıldız, İstanbul 1981, s. 384-385).
3 Vîs u Râmîn, neşr. Muctebâ Mînovî, Tahran 1338/1959, s. 13-26; Türkçe terc. Mehmet Kanar, Vîs ile Râmîn,
İstanbul 2013, s. 20-31.
4 Bkz. Cl. Cahen, “Le Malik-nâmeh et l’histoire des Origines Seljukides”, Oriens, II/1, (1949), s. 31-65.
5 İbn Hassûl, “Tafdilu’l-Etrâk”, neşr. ‘Abbâs ‘Azzavî, Belleten, IV/14-15, (1940), s. 1-30 (metin); Türkçe terc. Ş.
Yaltkaya, “İbn Hassûl’un Türkler Hakkında Bir Eseri”, Belleten, IV/14-15, (1940), s. 235-266.
6 Osman G. Özgüdenli, “Selçuklu Çağında Dil ve Edebiyat”, Selçuklu El Kitabı, ed. Refik Turan, Ankara 2012, s. 633-635.
7 V. V. Barthold, Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler, haz. Kazım Yaşar Kopraman - İsmail Aka, Ankara
1975, s. 180-181.
Büyük Selçuklu Sultanlarına Ait Farsça Şiirler
41
Farsça’nın Selçuklular devrinde devletin resmî dili haline gelmesinin Selçuklu hanedan
üyelerinin bu dile olan ilgisini daha da artırdığı muhakkaktır. Tarihî kayıtlar Melikşâh, Sencer ve
Toganşâh gibi Selçuklu hanedanının daha sonraki üyelerinin, tıpkı kendilerinden önceki pek çok
Karahanlı ve Gazneli hükümdarları gibi8
, İran şiirinden hoşlandıklarını ve bu alanda edebî bir
zevke sahip olduklarını ortaya koymaktadır9
.
Büyük Selçuklu sarayı âlim ve edipleri himaye etmiş, ilmî, edebî ve kültürel faaliyetlerin
gelişmesine ciddi katkıda bulunmuştur10. İran edebiyatının meşhur şairlerinin Selçuklu sultanları
ile yakın ilişki içerisinde bulunduğu, sultanların meclislerine katıldığı ve sultanları metheden
şiirler kaleme aldığı görülmektedir11. Sultan Alp-Arslan devrinde şair ‘Abdu’l-Melik-i Burhânî,
Melikşâh ve Sencer zamanında ise şair Emîr Mu‘izzî, Emîru’ş-şu‘arâ’ unvanını taşımışlardır12. Şair
Mu‘izzî’ye “mu‘izzî” lakabı, bir rivayete göre Sultan Melikşâh13, başka bir rivayete göre de Sultan
Sencer14 tarafından verilmiştir. Sencer, Mu‘izzî’den, sadece barış zamanında meclisinde değil,
sefer zamanında da ordusunda hazır (mulâzim) bulunmasını istemiştir15. Yine Sultan Sencer’in,
Irak Selçuklu hükümdarı Sultan Mahmûd ile evli olan kızı Mâh-melek Hatun’un vefatından
sonra, mersiye yazması için şair ‘Am‘ak-i Buhârî’yi Mâverâünnehir’den huzuruna davet ettiği
bilinmektedir. Bu esnada yaşı oldukça ilerlemiş bulunan şair, yaşlandığını bildirerek yazdığı
8 Karahanlı ve Gazneli hükümdarlarının şâirleri himayeleri ve Farsça şiir söylemeleri hakkında bkz. Adnan
Karaismailoğlu, “Karahanlı-Gazneli ve Selçuklu Devletlerinin Edebî Faaliyetlerdeki Etkinliği”, Klâsik Dönem
Türk Şiiri İncelemeleri, Ankara 2001, s. 60-75; Ahmet Kartal, “Karahanlı, Gazneli ve Selçuklu Saraylarındaki
Edebî Faaliyetler Üzerine Düşünceler”, Bilig, 17, (2001), s. 57-58; Ahmet Kartal, “Klâsik Türk Edebiyatının
İran Edebiyatı ile Münasebeti Üzerine Düşünceler”, Türk Yurdu, XIX-XX/148-149, (2000), s. 246-266.
9 Nizâmî-yi ‘Arûzî, Çehâr makâle, neşr. Mîrzâ Muhammed-i Kazvînî, Leiden 1910, s. 43; Muhammed-i ‘Avfî,
Lubâbu’l-elbâb, neşr. Edward G. Browne - Mîrzâ Muhammed-i Kazvînî, Leiden 1903, I, s. 34.
10 Sultan Melikşâh’ın emriyle Muhammed b. Mansûr el-Yamânî (Zerrîn-dest) tarafından 480/1087-88 yılında
kaleme alınan Nûru’l-‘uyûn isimli eserin girişinde şu dikkate değer malûmat yer almaktadır: “Kitabımı
kaleme aldığım bu dönemde halkın çoğu Farsça konuşuyordu. Devrin hükümdarı [Sultan Melikşâh] Farsça
biliyordu ve bu dili seviyordu. O, bütün ilimlerden haberdâr idi. Benden tıp ile ilgili halka faydalı olacak bir
eser kaleme almamı istedi” (Muhammed b. Mansûr b. el-Yamânî, Nûru’l-‘uyûn, Bodleian Library, (Oxford),
Sale, nr. 72, vr. 1a).
11 Devrin meşhûr ediplerinden Bâherzî’nin Sultan Tuğrul Bey’i metheden bir şiiri için bkz. Muhammed Altûncî,
Havlau’l-edeb fî ‘asri’s-Selçûkî, Bingazi 1974, s. 127. Yine ‘Am‘ak-i Buhârî ve Lâmi‘î-yi Gurgânî gibi şairlerin
Sultan Alp-Arslan’ı metheden şiirler kaleme aldığı bilinmektedir (‘Am‘ak-i Buhârî, Dîvân, neşr. Sa‘îd-i Nefîsî,
Tahran (tarihsiz), s. 188; Lâmi‘î-yi Gurgânî, Dîvân, neşr. Muhammed Debîr Siyâkî, Tahran 2535/1976, s. 122-
125).
12 Gillies E. Tetley, The Ghaznavid and Saljuq Turks: Poetry as Source for Iranian History, London 2009, s. 91;
Adnan Karaismailoğlu, “Selçuklu Sarayında Şiir ve Şair”, V. Millî Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Semineri
Bildirileri (25-26 Nisan 1995), Konya 1996, s. 137; Ahmet Atillâ Şentürk - Ahmet Kartal, Eski Türk Edebiyatı
Tarihi, İstanbul 2009, s. 65.
13 Nizâmî-yi ‘Arûzî, Çehâr makâle, s. 42; Gillies E. Tetley, The Ghaznavid and Saljuq Turks: Poetry as Source for
Iranian History, s. 91, 94-95.
14 Bkz. Mecmû‘a, British Library, India Office, (London), nr. 312, vr. 1b. Şair Emîr Mu‘izzî’ye emîr lakabı ise
Sencer’in damadı Emîr ‘Alî ‘Alâ’u’d-devle tarafından verilmiştir (bkz. Mecmû‘a, vr. 1b-2a).
15 Bkz. Mecmû‘a, British Library, India Office, (London), nr. 312, vr. 1b. Sultan Sencer’i Mu‘izzî ile aya bakarken
tasvir eden bir minyatür de bu durumu doğrulamaktadır (bkz. Mecmû‘a, vr. 1a; Basil William Robinson,
Persian Paintings in the India Office Library: A Descriptive Catalogue, London 1976, s. 1, plate I; bkz. Ek II).
Osman G. ÖZGÜDENLİ
42
mersiyeyi oğlu Hâmidî ile Sencer’e göndermiştir16. Selçuklu sultanlarının yanı sıra Selçuklu
melikleri de şair ve edipleri himaye etmişlerdir. Nizâmî-yi ‘Arûzî, Sultan Alp-Arslan’ın oğlu Melik
Toganşâh’ın şiire olan yakın ilgisinden bahsetmektedir17. Devrin önde gelen şairleri Emîr Mu‘izzî,
‘Omer Hayyâm, Edîb Sâbir, ‘Am‘ak-i Buhârî, Enverî, Senâ’î, Mehestî, ‘Abdu’l-Vâsi‘-yi Cebelî,
Seyyid Hasan-i Gaznevî, Ebû Tâhir el-Hâtûnî ve Ezrakî’nin Selçuklu sarayı ile ilişki içerisinde
olduğu bilinmektedir. Bu şairlerin yanı sıra, Büyük Selçuklular zamanında yetişen diğer önemli
şair ve edipler arasında Lâmi‘î-yi Gurgânî, Nâsir-i Husrev, Mes‘ûd-i Sa‘d-i Selmân ve Âbîverdî’yi
saymak mümkündür18.
Tıpkı Büyük Selçuklu sultanları gibi, Irak Selçuklu hükümdarları da şiir ve edebiyata büyük
ilgi duymuşlar, şair ve edipleri himaye etmişlerdir. Sultan Mes‘ûd (1135-1152), tanınmış şâir
Seyyid Hasan-i Gaznevî’yi, hac dönüşü memleketine dönmesine müsaade etmeyerek kendi
yanında alıkoymuştur19. Süleymânşâh (1160) şiire ilgi duyduğu gibi, bizzat kendisi de Farsça şiirler
kaleme almıştır20. Irak Selçuklu devletinin son hükümdarı Sultan III. Tuğrul (1177-1194)’un şiire
büyük ilgi duyduğu ve şair ve edipleri himaye ettiği bilinmektedir21. Muhammed b. Mahmûd
b. Ahmed-i Tûsî, ‘Acâ’ibu’l-mahlûkât ve garâ’ibu’l-mevcûdât isimli eserini onun adına kaleme
almıştır22. Esîru’d-dîn-i Ahsiketî, Şerefu’d-dîn Şefrevih-i İsfahânî, ‘İmâd-i Gaznevî, Mucîru’d-
16 ‘Am‘ak-i Buhârî, Dîvân, s. 14-15. Krş. Devletşâh-i Semerkandî, Tezkiretu’ş-şu‘arâ’, neşr. Muhammed Ramazânî,
Tahran 1366/1987 [= Devletşâh/Ramazânî], s. 53; Türkçe terc. Necati Lugal, Tezkire-yi Devletşâh, I, İstanbul
1990 [= Devletşâh/Lugal], s. 112.
17 Çehâr makâle, s. 44.
18 Bu dönemde yetişen şair ve edipler için bkz. Edward G. Browne, A Literary History of Persia, I, From Firdawsi
to Sa‘di, London 1920, s. 165-425; Ali Nihad Tarlan, İran Edebiyatı, İstanbul 1944, s. 63-80; A. J. Arberry,
Classical Persian Literature, London 1958, s. 79-138; Muhammed Altûncî, Havle’l-edeb fî ‘asri’s-Selçûkî, s. 209-
273; Zebîhullâh Safâ, Târîh-i edebiyât der-İrân, II, s. 335-877; Jan Rypka, “History of Persian Literature up to
the Beginning of the 20th Century”, History of Iranian Literature, ed. Karl Jahn, Dordrecht 1956, s. 194-200;
François de Blois, Persian Literature: A Bio-bibliographical Survey, V/1, To A.D. 1100, London 1992, s. 201-
239; V/2, Poetry ca A.D. 1100 to 1225, London 1994, s. 241-495; Osman G. Özgüdenli, “Selçuklular, I. Büyük
Selçuklular. B. Sosyoekonomik ve Kültürel Hayat”, DİA, XXXVI, (2009), s. 374; Adnan Karaismailoğlu, “Yeni
Farsça İlk Şiirlerde Türkler ve Türk Kültürü”, Klâsik Dönem Türk Şiiri İncelemeleri, Ankara 2001, s. 46-59; Adnan
Karaismailoğlu, “Karahanlı-Gazneli ve Selçuklu Devletlerinin Edebî Faaliyetlerdeki Etkinliği”, Klâsik Dönem
Türk Şiiri İncelemeleri, Ankara 2001, s. 65-66; Ahmet Kartal, “Karahanlı, Gazneli ve Selçuklu Saraylarındaki
Edebî Faaliyetler Üzerine Düşünceler”, s. 58; A. A. Şentürk – A. Kartal, Eski Türk Edebiyatı Tarihi, s. 69; Ahmet
Kartal, Şiraz’dan İstanbul’a: Türk-Fars Kültür Coğrafyası Üzerine Araştırmalar, İstanbul 2008, s. 67-72.
19 Ahmed Ateş, İstanbul Kütüphanelerinde Farsça Manzum Eserler, I, (Üniversite ve Nuruosmaniye
Kütüphaneleri), İstanbul 1968, s. 41.
20 ‘Avfî, Lubâbu’l-elbâb, I, s. 40; Devletşâh/Ramazânî, s. 93; ‘A. Hayyâmpûr, Ferheng-i sohenverân, Tebrîz
1340/1961, s. 275.
21 Bkz. ‘Avfî, Lubâbu’l-elbâb, I, s. 41-42; Cuveynî, Târîh-i cihân-guşâ, neşr. Mîrzâ Muhammed-i Kazvînî, II,
London 1916, s. 31; Türkçe terc. Mürsel Öztürk, Tarih-i Cihangüşa, Ankara 1998, s. 268. Kezâ bkz. Hamdullâh
Mustevfî-yi Kazvînî, Târîh-i guzîde, neşr. ‘Abdu’l-Huseyn Nevâ’î, Tahran 1364/1985, s. 469-470; Şebânkâre’î,
Mecma‘u’l-ensâb, neşr. Mîr Hâşim Muhaddis, Tahran 1363/1984, s. 221; ‘A. Hayyâmpûr, Ferheng-i sohenverân,
s. 357.
22 Muhammed b. Mahmûd b. Ahmed-i Tûsî, ‘Acâ’ibu’l-mahlûkât, neşr. Menûçehr Sutûde, Tahran 1383/2004,
s. 14-15. Aynı eserin Ca‘fer Muderris-i Sâdikî neşrinde müellifin adı Muhammed b. Mahmûd-i Hemedânî
şeklinde yer almaktadır: Muhammed b. Mahmûd-i Hemedânî, ‘Acâ’ib-nâme: ‘Acâ’ibu’l-mahlûkât ve garâ’ibu’lmevcûdât,
Ca‘fer Muderris-i Sâdikî, Tahran 1375/1996, s. 8-9.
Büyük Selçuklu Sultanlarına Ait Farsça Şiirler
43
dîn-i Beylekânî, Zahîru’d-dîn-i Faryâbî, Cevherî-yi Zerger, Nizâmu’d-dîn Mahmûd Kamer-i
İsfahânî, Şems-i Tabesî, Necîb-i Corbazkânî, Rafi‘u’d-dîn-i Lunbânî, Felekî-yi Şirvânî, Cemâlu’ddîn
‘Abdu’r-Rezzâk-i İsfahânî, Hâkânî-yi Şirvânî ve Nizâmî-yi Gencevî gibi İran edebiyatının
önemli şairleri Irak Selçuklu coğrafyasında yetişmiştir23.
Bu çalışmada Selçuklu hanedanının İran coğrafyasında hüküm süren üyelerine ait çeşitli
mecmû‘a, cönk, tezkire ve tarih kitaplarında yer alan toplam 26 Farsça şiiri Türkçe çevirileriyle
birlikte yayınlanacaktır24. Bu şiirlerin mevsukluğu meselesi, Ortaçağ şairlerine ait pek çok şiir gibi,
ayrı bir tartışmaya konu olabilir. Bununla birlikte, şiirlerin, devrin genel karakteristik özelliklerini
yansıttığına hiçbir şüphe yoktur. Esasen, bu şiirlerin kaynaklarda Selçuklu sultanlarına izafe
edilmiş olması dahi konumuz açısından başlı başına önem taşımaktadır. Yine bu şiirler, edebî
yönden olduğu kadar devrin kültür ilişkilerini ortaya koyması açısından da önemlidir.
* *
I. SULTAN CELÂLU’D-DÎN MELİKŞÂH (1072-1092)
Şiirlerini tespit edebildiğimiz ilk Selçuklu hükümdarı Sultan Melikşâh’tır. Tezkire yazarı
Muhammed-i ‘Avfî, Şeyhu’l-İslâm Zekîu’d-dîn b. Ahmed el-Lûhûrî’ye dayanarak Sultan
Melikşâh’ın şiire ilgi duyduğunu ve zaman zaman da bizzat şiir söylediğini zikretmektedir25.
Nizâmî’yi ‘Arûzî, Sultan Melikşâh’ın şair Mu‘izzî’ye, söylediği bir şiir için kendi seçkin atlarından
birini verdiğini, şairin ertesi gün söylediği başka bir şiir için de 1.000 altın (dînâr), 1.200 dînâr
değerinde elbise ve 1.000 mennlik hubûbat beratı bağışladığını kaydetmektedir26.
Muhammed-i ‘Avfî, Melikşâh’a isnad edilen bir rubâ‘îyi eserine kaydetmiştir.
23 Osman G. Özgüdenli, “Selçuklular, V. Irak Selçukluları. B. Sosyoekonomik ve Kültürel Hayat”, DİA, XXXVI,
(2009), s. 388-389; Osman G. Özgüdenli, “Selçuklu Çağında Dil ve Edebiyat”, s. 636-638; Ahmet Kartal,
“Karahanlı, Gazneli ve Selçuklu Saraylarındaki Edebî Faaliyetler Üzerine Düşünceler”, s. 65.
24 Metni birden fazla eserde kaydedilen şiirlerde, nüsha farklılıkları dipnotlarda gösterilmiştir. Yine, tercüme
esnasında mümkün olduğu kadar şiirlerin özüne sadık kalınmaya çalışılmıştır.
25 Lubâbu’l-elbâb, I, s. 34.
26 Nizâmî-yi ‘Arûzî’nin bizzat şair Mu‘izzî’den naklettiğine göre; Mu‘izzî, Ramazân ayı sonunda, bayram için ay
rasada çıkıldığı zaman, ayı ilk önce Sultan Melikşâh’ın görmesi üzerine sevinçle bir rubâ‘î söylemiş, bu rubâ‘î
Melikşâh’ın çok hoşuna gitmiş ve kendi atlarından birinin Mu‘izzî’ye verilmesini emretmiştir. Mu‘izzî, ertesi
gün Sultan Melikşâh’ı metheden bir rubâ‘î daha söylemiş, bunun üzerine Sultan, Mu‘izzî’ye bu kez 1.000 dînâr
ile 1.200 dînâr değerinde elbise göndermiş, ayrıca şaire 1.000 mennlik hubûbat berâtı yazılmasını emretmiştir
(Çehâr makâle, s. 41-42). Bu hadise Emîr Mu‘izzî dîvânının India Office’te bulunan bir nüshasında biraz farklı
bir şekilde zikredilmiştir. Buna göre; Mu‘izzî, Ramazân ayı sonunda, bayram için ay rasada çıkıldığı zaman,
ayı ilk önce Sultan Sencer’in görmesi üzerine bir rubâ‘î söylemiş, bu rubâ‘î Sencer’in çok hoşuna gitmiş,
Sultan kendi güzel atlarından birini (esb-i hâss-i nîk) Mu‘izzî’ye hediye etmiştir. Bunun üzerine Mu‘izzî,
Sencer’i metheden bir rubâ‘î daha söylemiş, Sultân Sencer’in damadı Emîr ‘Alî ‘Alâ’u’d-devle bu rubâ‘îyi
çok beğenmiştir. Sencer bu kez Mu‘izzî’ye 20.000 mennlik bir hubûbat berâtı yazılmasını emretmiştir (bkz.
Mecmû‘a, British Library, India Office, (London), nr. 312, vr. 1b. Yazmanın tanıtımı için bkz. Hermann Ethé,
Catalogue of Persian Manuscripts in the Library of India Office, I, Oxford 1903, s. 903, 911, 913, 1028-1030; B.
W. Robinson, Persian Paintings in the India Office Library: A Descriptive Catalogue, London 1976, s. 3-10).
Osman G. ÖZGÜDENLİ
44
1. Rubâ‘î27:
ٔ بوسی زد یار دوش بر دیده من او رفت و از آن28 ٔ بماند تر دیده من
زآن داد29 برین دیده نگارینم بوس ٔ کو چهره خویش30 ٔ دید در دیده من
Tercümesi:
Bir öpücük kondurdu sevgili dün gece gözüme,
O gitti, ama ondan ıslaklık kaldı gözümde.
Benim gözümde kendi yüzünü gördüğü için,
Bir öpücük kondurdu sevgilim gözüme.
2. [Şiir]31: Musâfir b. Nâsir el-Malatevî tarafından kaleme alınan Enîsu’l-halve ve celîsu’ssalve32
isimli mecmû‘a içerisinde de Sultan Melikşâh’a ait bir şiir kaydedilmiştir.
من آن شاهم که از شاهان گیتی مرا بد در جهان فرمانروایی
شهانرا تاج و تخت انعام دادم بدین دادند هفت اختر گواهی
دو چیز ار برتری بهرم نیامد یکی بیغامبری دیگر خدایی
کنون خاک سیه دستم فرو بست شد از روز سپیدم روشنایی
جهانا بی وفایی پیشه داری بدی در صورت نیکی نمایی
هزاران سال اگر باشی وفا جوی نباشد عاقبت جز بی وفایی
پس از من گر بسی شاهان ببینی ُبملک و عمر هر یک در فزایی
چو با من در چنین جاه و جلالت نبایستی بدیگر کس بپایی
27 ‘Avfî, Lubâbu’l-elbâb, I, s. 34; Âzer-i Bigdilî, Âteşkede-yi Âzer, neşr. Hasan Sâdât-i Nâserî, Tahran 1336/1957;
Ebu’l-Kâsim Haydar, Tezkire-yi hemîşe-yi bahâr, Kitâbhâne-yi Dânişkede-yi Edebiyyât-i Dânişgâh-i Tahrân,
(Tahran), nr. 98b, s. 7; Rizâ-kulu Han Hidâyet, Mecma‘u’l-fusehâ, neşr. Muzâhir Musaffâ, I, Tahran 1336/1957,
s. 33; Mahmûd Hidâyet, Golzâr-i câvîdân, I, Tahran 1353/1974, s. 318; Ebu’l-Kâsim Hâlet, Şâhân-i şâ‘ir ve berguzîde-yi
eş‘âr-i ân, Tahran 1346/1967, s. 60. Krş. A. A. Şentürk - A. Kartal, Eski Türk Edebiyatı Tarihi, s. 68).
28 Âzer-i Bigdilî; Rizâ-kulu Han Hidâyet: او از
29 Rizâ-kulu Han Hidâyet: داده
30 Ebu’l-Kâsim Haydar: خویش هٔ دید
31 Musâfir b. Nâsir el-Malatevî, Enîsu’l-halve ve celîsu’s-salve, Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya, nr. 1670, vr.
64b. Bkz. Ek III.
32 Malatyalı olduğu anlaşılan Musâfir b. Nâsir tarafından ‘Ömer Beg isimli bir emîrin çocuğunu eğitmek için
Enîsu’l-halve ve celîsu’s-salve adıyla muhtemelen XIV. yüzyılın ikinci yarısı veya XV. yüzyılın ilk yarısında
toplanan bu mecmû‘anın tanıtımı için bkz. Ahmed Ateş, “Hicrî VI-VIII. (XII-XIV.) Asırlarda Anadolu’da
Farsça Eserler”, Türkiyat Mecmuası, VII-VIII, (1945), s. 128-131; Muhammed Emîn Riyâhî, Osmanlı
Topraklarında Fars Dili ve Edebiyatı, Türkçe terc. Mehmet Kanar, İstanbul 1995, s. 147.
Büyük Selçuklu Sultanlarına Ait Farsça Şiirler
45
Tercümesi:
Cihan hükümdarları içinde ben öyle bir şâhım ki,
Sadece bana nasip oldu dünyaya hükmetmek.
Şâhlara taç ve taht ihsan ettim;
Buna şahit oldu yedi yıldız.
Elde edemediğim iki şey varsa eğer,
Biri peygamberlik diğeri ise ilâhlık.
Bağladı kara toprak elimi şimdi,
Kayboldu iyi günlerimin aydınlığı ve ışığı.
Ey dünya! Vefâsızlığı âdet edinmişsin,
Kötülüğü iyilik şeklinde gösterirsin.
Binlerce yıl vefâ arasan da eğer,
Sonunda vefâsızlıktan başka bir şey bulamazsın.
Benden sonra pek çok şâhlar görsen de,
Her birinin mülkünü ve ömrünü artırsan da,
Benim gibi böyle bir makam ve yücelikte,
Başka birini bulamayacaksın.
II. MELİK TOGANŞÂH B. ALP-ARSLAN
Sultan Alp-Arslan’ın oğlu ve Nîşâbûr şehri hâkimi olan Melik Toganşâh, muhtelif rivayetlere
göre Selçuklu hanedanı içerisinde şiiri ve şâirleri en çok seven ve koruyanlardandı33. Nizâmî-
yi ‘Arûzî, onun, şair Ezrakî’ye bir şiiri için 500 altın (dînâr) bağışladığını kaydetmektedir34.
Devletşâh-i Semerkandî, Toganşâh’a ait bir beyti eserine kaydetmiştir.
3. [Beyt]35:
تا دست قضا چشم مرا میل کشید فریاد ز عالم جوانی بر خواست
Tercümesi:
Kaderin eli gözüme mil çektiğinden beri,
Gençlik âleminden feryatlar yükseliyor.
Devletşâh, Toganşâh’ın bu şiiri gençliğinde İbrâhîm Yınal’a yenildiği bir savaşta gözlerine mil
çekilmesinden sonra söylediğini kaydetmektedir. Kaynaklarda zikredilmeyen bu hadise, tarihî
yönüyle de dikkate değerdir.
33 Nizâmî-yi ‘Arûzî, Çehâr makâle, s. 43; Devletşâh/Ramazânî, s. 58.
34 Nizâmî-yi ‘Arûzî, Çehâr makâle, s. 44.
35 Devletşâh/Ramazânî, s. 59; Devletşâh/Lugal, I, s. 126. Cemâl Halîl-i Şirvânî, Nuzhetu’l-mecâlis isimli eserinde
Toganşâh/Melik Toganşâh adına dört rubâ‘î kaydetmişse de (Nuzhetu’l-mecâlis, neşr. Muhammed Emîn Riyâhî,
Tahran 1366/1987, s. 241 nr. 1030-1031, 502 nr. 3215, 583 nr. 3883), bu rubâ‘îler eserin nâşiri Muhammed Emîn
Riyâhî tarafından Büyük Selçuklu devletinin yıkılmasından sonra Nîşâbûr ve çevresine hâkim olan Mu’eyyed Ayaba’nın
oğlu Toganşâh (1174-1185)’a ait kabul edilmiştir (bkz. Nuzhetu’l-mecâlis, s. 82, 746).
Osman G. ÖZGÜDENLİ
46
III. SULTAN SENCER (1118-1157)
Büyük Selçuklu devletinin en kudretli hükümdarlarından biri olan Sultan Sencer’in şiire
olan ilgisi ve şairlerle ilişkisi birçok kaynakta zikredilmiştir36. Sarayında pek çok şaire yer veren37
Sultan Sencer’in devri, İran edebiyatının en parlak dönemlerinden birine şahitlik etmiştir38. Biz
çeşitli cönk, mecmû‘a ve tezkirelerde Sultan Sencer’e nispet edilen altı şiir tespit ettik.
4. [Şiir]39:
بضرب تیغ جهانگیر40 و گرز قلعه گشای جهان مسخر من شد چو تن41 مسخر رای
بسی قلاع گشودم42 بیک گشودن دست43 بسی سپاه شکستم44 بیک فشردن پای45
چو مرگ تاختن آورد هیچ سود نداشت46 بقا بقای خدای است47 و ملک ملک خدای
36 Sultan Sencer’in şiire olan ilgisi için bkz. Ebu’l-Kâsim Haydar, Tezkire-yi hemîşe-yi bahâr, s. 6-7; Türkmen
Edebiyatınıñ Tarıhı, I, Orta Asır Devriniñ Edebî Mirası, Redaktör S. A. Garriyev, Aşkabat 1975, s. 60-62; Osman G.
Özgüdenli, “Selçuklular, I. Büyük Selçuklular. B. Sosyoekonomik ve Kültürel Hayat”, DİA, XXXVI, (2009), s. 374.
37 Sultan Sencer’in meclisinde bulunan şairler arasında Emîr Mu‘izzî, Enverî, Edîb Sâbir, ‘Abdu’l-Vâsi‘-yi Cebelî,
Seyyid Hasan-i Gaznevî, Ferîd-i Kâtib ve Mehestî gibi devrin önemli şairlerini saymak mümkündür (Fahr-i
Herevî, Tezkire-yi ravzatu’s-selâtîn, neşr. A. Hayyâmpûr, Tebrîz 1345/1966, s. 15).
38 Bu dönemde yetişen şair ve edipler için bkz. Edward G. Browne, A Literary History of Persia, I, From Firdawsi
to Sa‘di, s. 165-425; A. J. Arberry, Classical Persian Literature, s. 79-138; Zebîhullâh Safâ, Târîh-i edebiyât
der-İrân, II, s. 335-877; Jan Rypka, “History of Persian Literature up to the Beginning of the 2oth Century”,
s. 194-200; François de Blois, Persian Literature: A Bio-bibliographical Survey, V/1, s. 201-239; V/2, Poetry ca
A.D. 1100 to 1225, s. 241-495; Osman G. Özgüdenli, “Selçuklu Çağında Dil ve Edebiyat”, s. 634-639.
39 Cong, Dânişkede-yi Edebiyyât-i Dânişgâh-i Tahrân, (Tahran), nr. C. 70, vr. 20b; Fahr-i Herevî, Tezkire-yi
ravzatu’s-selâtîn, s. 16; Benâketî, Târîh-i Benâketî (Ravzat ûlî’l-elbâb fî ma‘rifeti’t-tevârîh ve’l-ensâb), neşr.
Ca‘fer Şi‘âr, Tahran 1348/1969, s. 232; Devletşâh/Ramazânî, s. 54; Devletşâh/Lugal, I, s. 116. Evliyâ’-ullâh-i
Âmulî, şâirinin adını zikretmeksizin sadece son mısrâ‘ını kaydetmiştir (Târîh-i Rûyân, neşr. Menûçehr
Sutûde, Tahran 1348/1969, s. 204). Bu şiir, ‘Avfî tarafından biraz daha uzun şekliyle Gazneli Mahmûd’a
(Lubâbu’l-elbâb, I, s. 25), Hamdullâh Mustevfî, Mîrhând, Hândemîr, Mahmûd Mîrzâ b. Feth-‘Alî-şâh-i Kâçâr
ve Rizâ-kulu Han Hidâyet tarafından ise Selçuklu hükümdarı Sultan Muhammed Tapar’a nisbet edilmiştir
(Hamdullâh Mustevfî, Târîh-i guzîde, s. 447; Mîrhând, Ravzatu’s-safâ, IV, Tahran 1339/1960, s. 310; Habîbu’ssiyer
fî ahbâri efrâdi beşer, neşr. Muhammed Debîr-i Siyâkî, II, Tahran 1362/1983, s. 507; Mahmûd Mîrzâ
b. Feth-‘Alî-şâh-i Kâçâr, Tezkiretu’ş-şu‘arâ’, vr. 26b; Rizâ-kulu Han Hidâyet, Mecma‘u’l-fusehâ, neşr. Muzâhir
Musaffâ, I, Tahran 1336/1957, s. 58). Musâfir b. Nâsir el-Malatevî aynı şiiri “sultanlardan birinin” (yekî ezselâtîn
est) başlığı ile vermektedir (bkz. Enîsu’l-halve ve celîsu’s-salve, vr. 64a-b, bkz. Ek III-IV).
40 ‘Avfî: جهانگیر تیغ زبیم ; Rizâ-kulu Han Hidâyet: جهانگیر تیر بضرب ; Mîrhând; Hândemîr; Musâfir b. Nâsir elMalatevî:
جهانگیر تیغ بزخم
41 Musâfir b. Nâsir el-Malatevî; Mahmûd Mîrzâ b. Feth-‘Alî-şâh-i Kâçâr; Rizâ-kulu Han Hidâyet: من
42 Hamdullâh Mustevfî; Mîrhând; Hândemîr; Rizâ-kulu Han Hidâyet: گرفتم بلاد بسی ; ‘Avfî: گشودم قلعه هزار ;
Musâfir b. Nâsir el-Malatevî: گرفتم حصار بسی
43 ‘Avfî; Hamdullâh Mustevfî; Mîrhând; Hândemîr; Rizâ-kulu Han Hidâyet: دست اشارت
44 Hamdullâh Mustevfî; Mîrhând; Cong; Rizâ-kulu Han Hidâyet: گشودم قلاع بسی ; ‘Avfî; Devletşâh/Ramazânî:
بسی مصاف شکستم
45 Musâfir b. Nâsir el-Malatevî: دست گشودن بیک ; Mahmûd Mîrzâ b. Feth-‘Alî-şâh-i Kâçâr (Tezkiretu’ş-şu‘arâ’, vr.
26b) bu beyti farklı vermektedir:
بسی بلاد گرفتم بیک اشارت دست بسی قلاع گشودم بیک فشردن پای
Tercümesi:
Bir el işaretiyle nice ülkeleri fethettim,
Bir ayak darbesiyle nice kaleleri zabtettim.
46 ‘Avfî: نکرد
قضا قضای خدای است :47 Hamdullâh Mustevfî
Büyük Selçuklu Sultanlarına Ait Farsça Şiirler
47
Tercümesi:
Cihanı fetheden kılıç ve kaleleri zapt eden gürzün darbesiyle,
Cihan bana boyun eğdi, tıpkı bedenin akla itaat etmesi gibi.
Bir el sallayarak nice kaleleri fethettim,
Bir ayak darbesiyle nice orduları yendim.
(Fakat) ecel geldiği zaman, bunların hiçbiri fayda etmedi;
Bekâ, Allâh’ın bekâsı, mülk de Allâh’ın mülküdür.
Devletşâh-i Semerkandî, Sultan Sencer’in bu şiiri vefatından kısa bir süre önce söylediğini
kaydetmektedir48.
5. Rubâ‘î49:
کان با کف زربخش تو پهلو نزند در پیش تو الف ناف آهو نزند
چشم رو بخشیدن صد گنج گهر ابرو زند و گره بر ابرو نزند
Tercümesi:
Yarışamaz maden senin altın bağışlayan elinle,
Söz söyleyemez misk senin yanında.
Yüz mücevher hazinesine bedeldir yüzdeki gözü bağışlamak.
Kaşıyla işaret eder de çatmaz kaşını.
6. [Şiir]50:
چو باد وزان گرد جهان گشتم و دیدم در زیر کف پای سر تاج وران را
سر تافت نیارست کس از امرم ازیرا گردن بشکستم که پیکارسران را
با این همه ملک و حشم و دولت و اقبال بگذشتم و بگذاشت جهان گذران را
دنیای دنی از چو منی مهر ببرید زودست چرا شست نباید دگران را
Tercümesi:
Dolaştım rüzgâr gibi dünyanın dört bucağını,
Nice taç sahiplerinin kellesini gördüm ayaklar altında.
Kimse emrimden çıkamadı; zira,
İsyan edenlerin boynunu kırdım.
Bunca mülk, asker, devlet ve ikbâl ile,
48 Devletşâh/Ramazânî, s. 54; Devletşâh/Lugal, I, s. 116.
49 Ebu’l-Kâsim Haydar, Tezkire-yi hemîşe-yi bahâr, s. 7.
50 Musâfir b. Nâsir el-Malatevî, Enîsu’l-halve ve celîsu’s-salve, vr. 64a. Bkz. Ek IV.
Osman G. ÖZGÜDENLİ
48
Ben geçip gittim, bıraktım fâni dünyayı.
Alçak dünya benim gibi birinden alakasını kesti,
Henüz erken, neden başkalarından değil de benden vazgeçti?
7. Rubâ‘î51:
بزرگان و خداوندان معنی یکی پند از من سرمست گیرند
بگاه آنکه دولت یار باشد ز پا افتادگان را دست گیرند
Tercümesi:
Mânâ âleminin büyükleri ve hükümdarları,
Bir öğüt alsınlar bu sarhoştan.
Devlet yâr olunca onlara,
Yardım etsinler elden ayaktan düşmüş kimselere.
8. Rubâ‘î52:
ٔ مدحگر ماست
در خواب نبینند53 سلاطین زمانه آن مال که عشر صله
سیم و زر عالم همه دادیم بمردم ز انجا که سخاهای کف با خطر ماست
Tercümesi:
Rüyalarında dahi göremez devrin sultanları,
Bizi methedenlere ihsan ettiğimiz malın onda birini.
Dünyadaki bütün altın ve gümüşü halka dağıttık,
Bütün bunlar elimizin cömertliğinden ve yüceliğimizdendir.
9. Rubâ‘î54:
ما جان بجهاندار سپردیم و شدیم رحمت ز میان خلق بردیم و شدیم
روزی دو سه بما سپردند جهان ما نیز بدیگران سپردیم و شدیم
51 Mahmûd Hidâyet, Golzâr-i câvîdân, II, Tahran 1354/1976, s. 638; Ebu’l-Kâsim Hâlet, Şâhân-i şâ‘ir, s. 61.
52 Rizâ-kulu Han Hidâyet, Mecma‘u’l-fusehâ, I, s. 58; Mahmûd Hidâyet, Golzâr-i câvîdân, II, s. 638; Ebu’l-Kâsim
Hâlet, Şâhân-i şâ‘ir, s. 61.
53 Rizâ-kulu Han Hidâyet; Mahmûd Hidâyet: ببينند
54 Cong, Bodleian Library, (Oxford), Elliot 292, vr. 117a. Yazmanın tanıtımı için bkz. Ed. Sachau-Hermann Ethé,
Catalogue of the Persian, Turkish, Hindûstânî, and Pushtû Manuscripts in the Bodleian Library, I, The Persian
Manuscripts, Continued, Completed and Edited by Hermann Ethé, Oxford 1889, s. 738-740, nr. 1212.
Büyük Selçuklu Sultanlarına Ait Farsça Şiirler
49
Tercümesi:
Biz canımızı yaratana teslim ettik ve gittik,
İnsanlardan rahmet aldık ve gittik.
Dünyayı iki üç günlüğüne bize emanet ettiler,
Biz de başkalarına emanet ettik ve gittik.
IV. SULTAN CELÂLU’D-DÎN SÜLEYMÂNŞÂH (555/1160)
Maceralı bir hayat yaşayan55 Celâlu’d-dîn Süleymânşâh b. Muhammed Tapar’ın şiire ilgi
duyduğu muhtelif kaynaklarda zikredilmiştir56. Süleymânşâh’a ait üç şiir günümüze ulaşmıştır.
10. Rubâ‘î57:
از دست تبه کارئ این مشتی رند در کام حیات ماست چون حنظل قند
ای ایزد بی نیاز آخر مپسند دیوان همه آزاد ]و[ سلیمان در بند
Tercümesi:
Birkaç rindin düzenbazlığı yüzünden,
Hayatımızın tadı Ebu-cehil karpuzunun (hanzal)58 şekeri gibi oldu.
Ey hiçbir şeye muhtaç olmayan rabbim! Artık revâ görme;
Devlerin hepsi serbest, Süleymân ise esarettedir.
Muhammed-i ‘Avfî, Süleymânşâh’ın bu rubâ‘îyi Oğuzlar’ın eline tutsak düştüğü zaman
söylediğini kaydetmektedir59.
11. Rubâ‘î60:
جمع آمده بر دلم ز غم قافله هاست وز حادثها بر جگرم آبلهاست
سبزه نه آگهی که امسال مرا از الله شکایتست و از کل گلهاست
55 Bkz. el-Bundârî, Irak ve Horâsân Selçukluları Tarihi, Türkçe terc. Kıvameddin Burslan, Ankara 1943, s. 263-
264; Sadru’d-dîn el-Huseynî, Ahbâru’d-devleti’s-Selçukiyye, Türkçe terc. Necati Lügal, Ankara 1943, s. 101;
Zahîru’d-dîn-i Nîşâbûrî, Selçûk-nâme, neşr. A. H. Morton, London 2004, s. 100-103; Reşîdu’d-dîn Fazlullâh-i
Hemedânî, Câmi‘u’t-tevârîh, II/5, Selçuklular Tarihi, neşr. Ahmed Ateş, Ankara 1960, s. 152-156; Türkçe terc.
Erkan Göksu - Hüseyin Güneş, Selçuklu Tarihi, İstanbul 2009, s. 241-245.
56 Veliyullâh Zaferî, Habsiyye der-edeb-i Fârsî: Ez-âgâz-i şi‘ir-i Fârsî tâ pâyân-i Zendiyye, Tahran 1375/1996, s. 63.
57 ‘Avfî, Lubâbu’l-elbâb, I, s. 40.
58 Portakal büyüklüğündeki meyvesi çok acı bir bitki (Muhammed Mu‘în, Ferheng-i Fârsî, I, Tahran 1371/1992,
s. 1376; Mehmet Kanar, Büyük Farsça-Türkçe Sözlük, İstanbul 1993, s. 246; Ferit Devellioğlu, OsmanlıcaTürkçe
Ansiklopedik Lugat, İstanbul 1996, s. 326).
59 Lubâbu’l-elbâb, I, s. 40.
60 Ebu’l-Kâsim Haydar, Tezkire-yi hemîşe-yi bahâr, s. 11. Müellif sadece “Sultân Celâlu’d-dîn-i Selçûkî” başlığını
kullanmıştır. Bu durumda rubâ‘înin “Celâlu’d-dîn” lakabını kullanan Sultan Melikşâh (1072-1092)’a ait
olması da mümkündür.
Osman G. ÖZGÜDENLİ
50
Tercümesi:
Kalbimde dert kâfileleri birikti,
Hadiselerden dolayı ciğerimde kabarcıklar oluştu.
Ey yeşillik, haberin yok ki bu sene benim,
Lâleden ve bütün çiçeklerden şikâyetim var.
12. [Şiir]61:
اومندها که از فلک سفله داشتیم یخ بند بود و ما همه بر یخ نگاشتیم
راحت ندیده ایم ز رنجی که برده ایم بر بر نداشتیم ز تخمی که کاشتیم
دادیم شام و چاشت فراوان بهر کسی واکنون در آرزوی یکی شام و چاشتیم
دادیم شام و چاشت گردیم در جهان یکی سیلی قضا را طاقت نداشتیم
Tercümesi:
Alacaklarımız vardı alçak felekten,
Buz tutmuştu her yer, hepsini biz buzun üzerine yazdık.
Rahat yüzü görmedik çektiğimiz sıkıntılardan,
Ektiğimiz tohumun meyvesini alamadık.
Yemek verdik herkese sabah ve akşam bolca,
Şimdi ise bir öğün yemeğe hasret kaldık.
Dolaştık dünyayı, yemek dağıttık sabah ve akşam,
Fakat kaderin bir tek tokadına dayanamadık.
V. SULTAN III. TUĞRUL (1177-1194)
Irak Selçuklu devletinin son hükümdarı olan Sultan III. Tuğrul b. Arslanşâh62’ın hat sanatı
ile uğraştığı63, fâzılları nükteleriyle susturduğu, devrin önemli şair ve edipleriyle ilişki içerisinde
61 Musâfir b. Nâsir el-Malatevî, Enîsu’l-halve ve celîsu’s-salve, vr. 63b (bkz. Ek VI). Eserde şairin adı sadece
“Sultân Celâlu’d-dîn” şeklinde kaydedilmiştir. “Celâlu’d-dîn” lâkabını taşıyan Sultan Melikşâh’ın adı eserde
“Sultân Melikşâh” şeklinde zikredildiği için (Enîsu’l-halve ve celîsu’s-salve, vr. 64b), şiirin Melikşâh’a ait olma
ihtimali oldukça zayıftır. Bununla birlikte, şiirin Farsça rubâ‘î yazdığını bildiğimiz (bkz. Hamdullâh Mustevfî,
Târîh-i guzîde, s. 499) Sultan Celâlu’d-dîn Hârezmşâh (1220-1231)’a ait olması da mümkündür.
62 Hayatı ve faaliyetleri için bkz. Mehmet Altay Köymen, “Son Irak Selçuklu Hükümdarı II. Tuğrul ve Zamanı”,
Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dergisi, 13, (1985), s. 215-234; M. A. Köymen, “Tuğrul II.”, İA,
XII/2, s. 19-25; Ufuk Erkoç, Son Irak Selçuklu Sultanı III. Tuğrul ve Zamanı (1177-1194), Marmara Üniversitesi
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2010, s. 8-67.
63 Muhammed er-Râvendî, Râhatu’s-sudûr ve âyetu’s-surûr, neşr. Muhammed İkbâl, yay. Muctebâ Mînovî,
Tahran 1364/1985 [= Râvendî/İkbâl], s. 333; Türkçe terc. Ahmed Ateş, Râhatü’s-sudûr ve âyetü’s-sürûr, II,
Ankara 1960 [= Râvendî/Ateş], s. 308; Reşîdu’d-dîn Fazlullâh, Câmi‘u’t-tevârîh, II/5, s. 177; Türkçe terc., s.
264; M. A. Köymen, “Tuğrul II.”, İA, XII/2, s. 24.
Büyük Selçuklu Sultanlarına Ait Farsça Şiirler
51
bulunduğu64, şairlerin sözlerine söz ilâve ettiği65, son derece güzel şiirler yazdığı66, şiirlerinin
halkın dilinde meşhur olduğu67, savaş meydanlarında büyük gürzünü eline alarak ordusunun
önüne düştüğü ve Firdevsî’nin Şâh-nâmesinden beyitler okuduğu68 muhtelif kaynaklarda
kaydedilmiştir. Muhammed-i ‘Avfî, Muhammed er-Râvendî ve Hamdullâh Mustevfî-yi Kazvînî,
III. Tuğrul’un pek çok güzel şiirinin bulunduğunu belirtmektedir69. Biz çeşitli cönk, mecmû‘a,
tarih kitapları ve tezkirelerde III. Tuğrul’a nispet edilen toplam on dört şiir tespit ettik70.
13. Rubâ‘î71:
در بند غمم گره گشایا مپسند وین کاهش جاه جان فزایا مپسند
ٔ خویشتن خدایا مپسند
وز بنده و بنده زاده چندین ظلم بر خواجه
Tercümesi:
Dert ve gam zincirindeyim, ey müşkülleri çözen.
Ey cana can katan, bu mevkiden alçalmayı bana revâ görme.
Kul ve kulların çocuklarından kendi efendilerine,
Bu kadar zulmü revâ görme Allah’ım!
64 Erdoğan Merçil, İlk Müslüman Türk Devletleri Tarihi, Ankara 1997, s. 180. III. Tuğrul, Nizâmî-i Gencevî’den
kendisi için bir mesnevî kaleme almasını istemiştir. Bununla birlikte şair, kaleme aldığı Husrev u Şîrîn’i
Şemsu’d-dîn Muhammed Cihân Pehlivân’a sunmuştur (bkz. A. Caferoğlu, “İran ile Turan’ın Paylaşamadığı
Şîrîn’i”, Şarkiyat Mecmuası, VII, (1972), s. 64. Krş. Ahmed Ateş, İstanbul Kütüphanelerinde Farsça Manzum
Eserler, I, s. 66).
65 Râvendî/İkbâl, s. 333; Râvendî/Ateş, s. 308.
66 ‘Avfî, Lubâbu’l-elbâb, I, s. 41-42; Hamdullâh Mustevfî, Târîh-i guzîde, s. 463; Hândemîr, Habîbu’s-siyer, II, s.
531; Fahr-i Herevî, Tezkire-yi ravzatu’s-selâtîn, s. 16-17; ‘A. Hayyâmpûr, Ferheng-i sohenverân, s. 357.
67 Râvendî/İkbâl, s. 333; Râvendî/Ateş, s. 308.
68 İlhanlı devri tarihçisi Cuveynî’ye göre, III. Tuğrul savaş meydanlarında her zaman övündüğü ağır gürzünü
eline alarak ordunun önüne düşmekte ve Şâh-nâme’den beyitler okumaktaydı. III. Tuğrul, Hârezmşâhlar
hükümdarı Tekiş ile olan savaşında da yine aynı şekilde hareket etmiş ve Şâh-nâme okurken öldürülmüştür.
Müellif, III. Tuğrul’un Şâh-nâme’den okuduğu beyitleri eserinde kaydetmiştir: “Kalabalık ordulardan havaya
toz duman yükselince kahramanlarımızın yüzleri sarardı. Ben ise o bir darbede öldüren gürzü elime aldım.
Orduyu geride bırakıp, atımın üzerinde öyle bir kükredim ki, yeryüzü düşmanların ayakları altında değirmen
taşı gibi dönmeye başladı” (bkz. Târîh-i cihânguşâ, neşr. Mîrzâ Muhammed-i Kazvînî, II, London 1916, s.
31; Türkçe terc. Mürsel Öztürk, Târîh-i cihânguşâ, Ankara 1998, s. 268. Keza bkz. Cuzcânî, Tabâkât-i Nâsirî,
neşr. ‘Abdu’l-Hayy Habîbî, I, Tahran 1363/1984, s. 266; Hamdullâh Mustevfî, Târîh-i guzîde, s. 469-470;
Şebânkâre’î, Mecma‘u’l-ensâb, s. 221; Mîrhând, Ravzatu’s-safâ, IV, s. 350; Hândemîr, Habîbu’s-siyer, II, s. 536).
69 ‘Avfî, Lubâbu’l-elbâb, I, s. 41; Râvendî/İkbâl, s. 333; Râvendî/Ateş, II, s. 308; Hamdullâh Mustevfî, Târîh-i
guzîde, s. 463.
70 III. Tuğrul aynı zamanda Selçuklu hanedanı içerisinde günümüze en çok şiiri ulaşan sultandır (Bkz. Ek I).
71 ‘Avfî, Lubâbu’l-elbâb, I, s. 41.
Osman G. ÖZGÜDENLİ
52
14. Rubâ‘î72:
آن 73 جوشن من بیار تا در پوشم کین74 کار مرا فتاد75 هم76 در کوشم
تا در تنم است جان و سر77 بردوشم ُ من م ِ لک عراق را بسر78 نفروشم79
Tercümesi:
Getir benim o zırhımı giyineyim,
Zira iş başa düştü, kendim savaşayım.
Canım bedenimde, başım gövdemde olduğu sürece,
Satmam Irak mülkünü bir tek kelleye ben.
15. Rubâ‘î80:
امروز چنین فراق عالم سوزی دیروز چنان وصال جان81 افروزی82
افسوس 83 که بر دفتر84 عمرم ایام آن را روزی نویسد این را روزی85
Tercümesi:
Bugün böylesine âlemi yakan bir ayrılık,
Dün ise öylesine can veren bir vuslât.
Ne yazık ki zaman, ömür defterime,
Onu da bir gün, bunu da bir gün olarak yazacak.
72 Bu rubâ‘î biraz farklılıklarla dört farklı kaynakta kaydedilmiştir: ‘Avfî, Lubâbu’l-elbâb, I, s. 41; Muhammed b.
Muhammed el-Huseynî el-Yezdî, el-‘Urâza fî hikâyeti’s-Selçûkiyye, neşr. Karl Süssheim, Leiden 1909, s. 175;
Rizâ-kulu Han Hidâyet, Mecma‘u’l-fusehâ, I, s. 73; Mahmûd Hidâyet, Golzâr-i câvîdân, II, s. 851.
73 Muhammed b. Muhammed el-Yezdî; Rizâ-kulu Han Hidâyet; Mahmûd Hidâyet: رو
74 Rizâ-kulu Han Hidâyet; Mahmûd Hidâyet: کار این
75 Rizâ-kulu Han Hidâyet; Mahmûd Hidâyet: فتاده
76 Muhammed b. Muhammed el-Yezdî: خود تا ; Rizâ-kulu Han Hidâyet; Mahmûd Hidâyet: خود
77 Muhammed b. Muhammed el-Yezdî; Rizâ-kulu Han Hidâyet; Mahmûd Hidâyet: سپر گرز کف به هست تا
78 Muhammed b. Muhammed el-Yezdî; Rizâ-kulu Han Hidâyet; Mahmûd Hidâyet: جان به
79 Muhammed b. Muhammed el-Yezdî: بفروشم
80 Bu rubâ‘î küçük farklarla on bir farklı eserde kaydedilmiştir: Sefîne-yi Tebrîz, Tahran 1381/2002, s. 598; Cemâl
Halîl-i Şirvânî, Nuzhetu’l-mecâlis, s. 546, nr. 3574; Hamdullâh Mustevfî, Târîh-i guzîde, s. 463; Mîrhând,
Ravzatu’s-safâ, IV, s. 342; Hândemîr, Habîbu’s-siyer, II, s. 531; Âzer-i Bigdilî, Âteşkede-yi Âzer, s. 73; Fahr-i
Herevî, Tezkire-yi ravzatu’s-selâtîn, s. 17; Ebu’l-Kâsim Haydar, Tezkire-yi hemîşe-yi bahâr, s. 11; Mahmûd
Mîrzâ b. Feth-‘Alî-şâh-i Kâçâr, Tezkiretu’ş-şu‘arâ’, vr. 27b; Rizâ-kulu Han Hidâyet, I, s. 74; Mahmûd Hidâyet,
Golzâr-i câvîdân, II, s. 852.
81 Sefîne-yi Tebrîz: جهان
82 Cemâl Halîl-i Şirvânî; Sefîne-yi Tebrîz; Mîrhând; Hândemîr; Fahr-i Herevî; Rizâ-kulu Han Hidâyet; Mahmûd
دیروز چنان وصال جان افروزی امروز چنین فراق عالمسوزی :Hidâyet
83 Âzer-i Bigdilî: فریاد ; Hândemîr: حیفست
84 Âzer-i Bigdilî; Fahr-i Herevî; Mahmûd Mîrzâ b. Feth-‘Alî-şâh-i Kâçâr; Rizâ-kulu Han Hidâyet; Mahmûd
در دفتر :Hidâyet
این را روزی نویسد آن را روزی :85 Hamdullâh Mustevfî
Büyük Selçuklu Sultanlarına Ait Farsça Şiirler
53
16. Rubâ‘î86:
زین فتنه که دست چرخ87 انگیخته بود جانم88 به یکی موی در آویخته بود
اقبال مرا دست گرفت ار نه89 فلک بی90 هیچ بهانه91 خون من ریخته بود
Tercümesi:
Feleğin elinin kışkırttığı bu fitnede,
Bir kıla bağlanmıştı canım.
Tuttu elimi ikbâl;
Yoksa dökecekti sebepsiz yere kanımı felek.
Necmu’d-dîn-i Kummî, Sultan III. Tuğrul’un bu şiiri halifenin vezîri Yûnus’u yendikten sonra
esir olarak Hemedân’a getirdiği zaman söylediğini kaydetmektedir92.
17. Rubâ‘î93:
من ٔ میوه شاخ سایه پرورد نیم در ٔ دیده خورشید جهان گرد نیم
گر بر سر خصمان که نه مردان منند مقناع زنان بر نکنم مرد نیم
Tercümesi:
Ben gölgede yetişmiş bir dalın meyvesi değilim.
Cihan güneşinin gözünde bir toz da değilim.
Benimle yiğitlikte boy ölçüşemeyecek düşmanlarımın başına,
Kadınların peçesini geçirmezsem mert değilim.
18. [Şiir]94:
مائیم درین جهان چرانیم و چمان بخشیم و خوریم و یاد ناریم غمان
نه مال ]بجا ماند[ و نه خان و نه مان چون عمر نمی ماند گو هیچ ممان
86 Râvendî/İkbâl, s. 346; Râvendî/Ateş, II, s. 320; Necmu’d-dîn-i Kummî, Târîhu’l-vuzerâ’, neşr. Muhammed
Takî Dânişpejûh, Tahran 1363/1984, s. 267 (şiirin son mısraı eksiktir); Mahmûd Hidâyet, Golzâr-i câvîdân,
II, s. 852.
87 Necmu’d-dîn-i Kummî: عالم
88 Necmu’d-dîn-i Kummî: جانی
89 Necmu’d-dîn-i Kummî: از گرفت دشه مرا اقبال
90 Necmu’d-dîn-i Kummî: نی
91 Necmu’d-dîn-i Kummî: نباشد
92 Târîhu’l-vuzerâ’, s. 267. Muhammed er-Râvendî de, Sultan Tuğrul’un bu şiiri hilâfet ordusunu yenilgiye
uğrattıktan sonra söylediğini belirtmektedir (Râvendî/İkbâl, s. 346; Râvendî/Ateş, II, s. 320).
93 Râvendî/İkbâl, s. 369; Râvendî/Ateş, II, s. 339; Mahmûd Hidâyet, Golzâr-i câvîdân, II, s. 852.
94 Hamdullâh Mustevfî, Târîh-i guzîde, s. 469.
Osman G. ÖZGÜDENLİ
54
Tercümesi:
Bu dünyada gezip tozan biziz,
Bağışlayalım, yiyip içelim, hatırlamayalım dertlerimizi.
Ne mal (kalacak), ne de ev bark,
Kalıcı değil ömür; öyleyse bırak da hiçbir şey kalmasın!
19. [Şiir]95:
من این محنت بدم در خواب دیده که بودی بازی از دستم پریده
به قصد دست سنجر بر پریدی سزای خود نشستن گه ندیدی
پس آنگه با سر دستم نشستی سر انگشتم بمنقارش بخستی
کنون آن خواب را تعبیر دیدم همان شه باز را نخچیر دیدم
Tercümesi:
Bu meşakkatleri ben rüyamda görmüştüm:
Bir doğan kuşu elimden uçup gitmişti.
Sencer’in eline varmak için uçuyordu;
Lâkin konmak için lâyık bir yer göremiyordu.
Daha sonra elimin üstüne konuverdi.
Gagasıyla parmağımın ucunu yaralıyordu.
Şimdi o rüyanın tabirini gördüm.
Aynı büyük doğanın, (bana) av olduğunu gördüm.
20. Rubâ‘î96:
ای انده تو معتکف سینهٔ دل سودای تو نازنین دیرینهٔ دل
دل با همه درد دل در اثنای سخن هم پشتی او کرد زهی سینهٔ دل
95 Râvendî/İkbâl, s. 370-369; Râvendî/Ateş, II, s. 340-339. Râvendî şiirin kime ait olduğunu açık bir şekilde
kaydetmemiştir. Eserin nâşiri Muhammed İkbâl, şiirin muhtemelen Sultan III. Tuğrul’a ait olduğu ve şiirde
“Sencer” ile Sultan hapiste iken Atabeg Kızıl Arslan tarafından tahta oturtulan “Melik Sencer b. Süleymân”ın
kastedildiği kanaatindedir (Râvendî/İkbâl, s. 369; Râvendî/Ateş, II, s. 339).
96 Cemâl Halîl-i Şirvânî, Nuzhetu’l-mecâlis, s. 225, nr. 908. Müellif, eserinin bir başka yerinde (Nuzhetu’lmecâlis,
s. 437, nr. 2690), rubâ‘înin son beytini şu şekilde değiştirmek suretiyle ikinci kez kaydetmiştir:
زنجیر هوس مى گسلد جان از شوق تا دید خیال تو در آیینه دل
Tercümesi:
Can, arzudan nefs zincirini parçalıyor,
Gönül aynasında senin hayalini gördüğünden beri.
Büyük Selçuklu Sultanlarına Ait Farsça Şiirler
55
Tercümesi:
Senin hüznün itikâf için (bu) kalbi mesken tutmuş.
Senin sevdan, (bu) kalbin kadim sevgilisidir.
(Bu) kalp bütün hüznüne ve kederine rağmen, konuşurken,
O (yârin) tarafını tuttu, aferin bu kalbe!
21. Rubâ‘î97:
آنکس که جهان بپشت پایی می زد دوش آمده بد در گدایی می زد
وقت نماز شام تا گاه سحر صد نعره برای ناشتایی می زد
Tercümesi:
Cihanı ayağının altına alan kimse,
Dün gece dilencilik için gelmiş kapıyı çalıyordu.
Akşam namazından seher vaktine dek,
Açlıktan bir parça yiyecek için yüzlerce nâra atıyordu.
Sultan III. Tuğrul’un çağdaşı olan Muhammed er-Râvendî, bu rubâ‘îyi sultanın halk arasında
meşhur olan ve her zaman söylenen çok güzel şiirlerine örnek olarak vermiştir98.
22. Rubâ‘î99:
ای کشته چو من هزار در پای غمت وی غرقه چو من بسی به دریای غمت
ویران مکن این دیده و دل زآتش و آب کاین جای خیال توست و آن جای غمت
Tercümesi:
Benim gibi binlerce kişi senin derdinden öldü.
Benim gibi birçok kişi senin dert denizinde boğuldu.
Harap etme ateş ve suyla bu gözü ve gönlü;
Zira birinde senin hayalin var, ötekinde de derdin.
23. Rubâ‘î100:
ٔ شاهان جهان و خسروان بنده من ٔ در مشرق و مغرب همگان بنده من
بااین همه ملک و پادشاهی که مراست ٔ من بنده ٔ تو و همه جهان بنده من
97 Râvendî/İkbâl, s. 333; Râvendî/Ateş, II, s. 308.
98 Râvendî/İkbâl, s. 333; Râvendî/Ateş, II, s. 308.
99 Cemâl Halîl-i Şirvânî, Nuzhetu’l-mecâlis, s. 435, nr. 2671.
100 Râvendî/İkbâl, s. 334; Râvendî/Ateş, II, s. 308.
Osman G. ÖZGÜDENLİ
56
Tercümesi:
Cihanın şahları ve hükümdarları kulumdur benim,
Doğu ve batıdaki herkes kölemdir benim.
Elimdeki onca ülkeye ve saltanata rağmen,
Ben senin kölenim, tüm cihan benim.
Muhammed er-Râvendî, Sultan III. Tuğrul’un bu rubâ‘îyi 585/1189-90 yılında bizzat kendi
eliyle yazarak eritilmiş altınla yaldızlayıp Hemedân yakınlarındaki Kûşk-i Nov (Yeni Köşk)’da
bulunan Atabeg Kızıl Arslan’a gönderdiğini kaydetmektedir101.
24. Rubâ‘î102:
امروز کرم کن ای کرم را پر و بال کز نیستیم شدست مردار حلال
فردا که ز اخترم نکو گردد فال گوهر ز کف تو برنگیرم بسفال
Tercümesi:
Kerem et bugün, ey keremin kolu ve kanadı,
Zira yokluğumuzda murdâr, helâl olacaktır.
Yarın yıldızım parlayıp talihim yaver gittiği zaman,
Senin elinden mücevher alıp da küpe doldurmam.
Rizâ-kulu Han Hidâyet, Sultan III. Tuğrul’un Ermen diyarına geldiğinde bu rubâ‘îyi Ermen
hâkimine gönderdiğini kaydetmektedir103.
25. Rubâ‘î104:
ای دل بهوای ارمن ار من باشم بیرون105 نکنم ز دل حزن106 زن باشم
وای107 چرخ اگر بحیله108 بیرون نکن گاو تو از آن خرمن109 خر من باشم
Tercümesi:
Ey gönül! Ben (senin yerinde) olsam Ermen(istan) özlemiyle,
101 Râvendî/İkbâl, s. 334; Râvendî/Ateş, II, s. 308.
102 Rizâ-kulu Han Hidâyet, Mecma‘u’l-fusehâ, I, s. 74.
103 Mecma‘u’l-fusehâ, I, s. 74.
104 ‘Avfî, Lubâbu’l-elbâb, I, s. 41-42; Rizâ-kulu Han Hidâyet, Mecma‘u’l-fusehâ, I, s. 74.
105 Rizâ-kulu Han Hidâyet: خالی
106 Rizâ-kulu Han Hidâyet: ارزن ز
107 Rizâ-kulu Han Hidâyet: ای
108 Rizâ-kulu Han Hidâyet: بیرون جمله
109 Rizâ-kulu Han Hidâyet: خرمن ز
Büyük Selçuklu Sultanlarına Ait Farsça Şiirler
57
İçimdeki hüznü dışa vurmam, (eğer dışa vurursam) kadından farksız olurum.
Ey felek! Eğer hile ile dışa vurmazsan,
Harmanın öküzü sen olursun, eşeği de ben.
Rizâ-kulu Han Hidâyet, Sultan III. Tuğrul’un Ermen hâkimine gönderdiği yukarıdaki 24
numaralı rubâ‘îye müsbet bir cevap gelmemesi üzerine bu rubâ‘îyi gönderdiğini kaydetmektedir110.
26. Rubâ‘î111:
در سر دارم خمار دوشین امشب از دست بشد نگار دوشین امشب
در خدمت یار دوش خوش بود مرا یارب که کجاست یار دوشین امشب
Tercümesi:
Dün gecenin sarhoşluğu hâlâ kafamda bu gece,
Dün geceki yârim elden avuçtan gitti bu gece.
Yârimin yanında hoş vakit geçirdim dün gece.
Tanrım! Dün geceki yârim nerede bu gece?
* * *
Sonuç olarak bu çalışmada Büyük Selçuklu hükümdar ve hanedan üyelerine ait toplam yirmi
altı şiir tespit edilmiştir. Bu şiirlerden ikisi Melikşâh, biri Toganşâh, altısı Sencer, üçü Süleymânşâh
ve on dördü de III. Tuğrul’a aittir. Yazma kütüphanelerindeki cönk ve mecmû‘alarda yapılacak
taramalarla bu şiirlere yenilerinin ekleneceğine şüphe yoktur. Büyük çoğunluğu rubâ‘î tarzında
kaleme alınmış olan şiirlerin konusunu umumiyetle tarihî hadiseler, aşk, kahramanlık, hikmet,
tasavvuf ve ölüm oluşturmaktadır. Bu şiirler aynı zamanda, aslen bozkır kültürünün temsilcileri
olan Selçuklu sultanlarının kısa sürede Farsça’ya, şiir yazabilecek derecede âşinâ olduklarını
göstermektedir. Yine bu şiirler, İran edebiyatının Selçuklu hanedan üyeleri nezdinde ne derece
kabul gördüğünün de en açık delilidir. Selçuklu hanedanı içerisinde Farsça şiir yazma geleneği,
XIII. yüzyılda Anadolu’da Türkiye Selçuklu sultanları tarafından devam ettirilmiştir112.
110 Mecma‘u’l-fusehâ, I, s. 74.
111 Cemâl Halîl-i Şirvânî, Nuzhetu’l-mecâlis, s. 546, nr. 3573.
112 İbn Bîbî, Evâmîru’l-‘Alâ’iyye fî’l-umûri’l-‘Alâ’iyye, tıpkıbasım Adnan Sadık Erzi, Ankara 1956, s. 25, 59-61, 62,
114, 199, 228; Türkçe terc. Mürsel Öztürk, el-Evâmîru’l-Alâ’iyye fî’l-umûri’l-Alâ’iyye [Selçuk-name], I, Ankara
1996, s. 45, 78-80, 82, 135, 217, 246.
Osman G. ÖZGÜDENLİ
58
BİBLİYOGRAFYA
‘Am‘ak-i Buhârî, Dîvân, neşr. Sa‘îd-i Nefîsî, Tahran (tarihsiz).
‘A. Hayyâmpûr, Ferheng-i sohenverân, Tebrîz 1340/1961.
Anonim, Ahkâmu sultâni’l-mâzî, Tahran Üniversitesi Kütüphanesi, (Mikrofilm), nr. ‘A. 2257.
Anonim, Sefîne-yi Tebrîz, Tahran 1381/2002.
Arberry, A. J., Classical Persian Literature, London 1958.
Ateş, Ahmed, “Hicrî VI-VIII. (XII-XIV.) Asırlarda Anadolu’da Farsça Eserler”, Türkiyat Mecmuası, VII-VIII,
(1945), s. 94-135.
Ateş, Ahmed, İstanbul Kütüphanelerinde Farsça Manzum Eserler, I, (Üniversite ve Nuruosmaniye
Kütüphaneleri), İstanbul 1968.
Âzer-i Bigdilî, Âteşkede-yi Âzer, neşr. Hasan Sâdât-i Nâserî, Tahran 1336/1957.
Barthold, V. V., Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler, haz. Kazım Yaşar Kopraman - İsmail Aka, Ankara
1975.
Barthold, V. V., Moğol İstilâsına Kadar Türkistan, haz. Hakkı Dursun Yıldız, İstanbul 1981.
Benâketî, Târîh-i Benâketî (Ravzat ûlî’l-elbâb fî ma‘rifeti’t-tevârîh ve’l-ensâb), neşr. Ca‘fer Şi‘âr, Tahran
1348/1969.
Bertels, Y. E., Târîh-i edebiyât-i Fârsî, Farsça terc. S. İzedî, I-II, Tahran 1374-1375/1995-1996.
Browne, Edward G., A Literary History of Persia, I, From Firdawsi to Sa‘di, London 1920.
el-Bundârî, Irak ve Horâsân Selçukluları Tarihi, Türkçe terc. Kıvameddin Burslan, Ankara 1943.
Cahen, Cl., “Le Malik-nâmeh et l’histoire des Origines Seljukides”, Oriens, II/1, (1949), s. 31-65.
Celâlu’d-dîn-i Humâ’î, Târîh-i edebiyât-i İrân, Tahran 1375/1996.
Cemâl Halîl-i Şirvânî, Nuzhetu’l-mecâlis, neşr. Muhammed Emîn Riyâhî, Tahran 1366/1987.
Cong, Bodleian Library, (Oxford), Elliot 292.
Cong, Kitâbhâne-yi Dânişkede-yi Edebiyyât-i Dânişgâh-i Tahrân, (Tahran), nr. C. 70.
Cuveynî, Târîh-i cihânguşâ, neşr. Mîrzâ Muhammed-i Kazvînî, II, London 1916; Türkçe terc. Mürsel
Öztürk, Tarih-i Cihangüşa, Ankara 1998.
Cuzcânî, Tabâkât-i Nâsirî, neşr. ‘Abdu’l-Hayy Habîbî, I-II, Tahran 1363/1984.
Devletşâh-i Semerkandî, Tezkiretu’ş-şu‘arâ’, neşr. Muhammed Ramazânî, Tahran 1366/1987; Türkçe terc.
Necati Lugal, Tezkire-yi Devletşâh, I, İstanbul 1990.
Ebî’l-Hasan Bâherzî, Dumyetu’l-kasr ve ‘usretu’l-ehli’l-‘asr, I-II, neşr. Sâmî Mekî el-‘Ânî, Kuveyt 1985.
Ebu’l-Fazl Beyhakî, Târîh-i Beyhakî, neşr. ‘Alî Ekber Feyyâz, Meşhed 1375/1996.
Ebu’l-Kâsim Hâlet, Şâhân-i şâ‘ir ve ber-guzîde-yi eş‘âr-i ân, Tahran 1346/1967.
Ebu’l-Kâsim Haydar, Tezkire-yi hemîşe-yi bahâr, Kitâbhâne-yi Dânişkede-yi Edebiyyât-i Dânişgâh-i Tahrân,
(Tahran), nr. 98b.
Erkoç, Ufuk, Son Irak Selçuklu Sultanı III. Tuğrul ve Zamanı (1177-1194), Marmara Üniversitesi Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2010.
Ethé, Hermann, Catalogue of Persian Manuscripts in the Library of India Office, I, Oxford 1903.
Evliyâ’-ullâh-i Âmulî, Târîh-i Rûyân, neşr. Menûçehr Sutûde, Tahran 1348/1969.
Fahru’d-dîn-i Gurgânî, Vîs u Râmîn, neşr. Muctebâ Mînovî, Tahran 1338/1959; Vîs ile Râmîn, Türkçe terc.
Mehmet Kanar, İstanbul 2013.
Fahr-i Herevî, Tezkire-yi ravzatu’s-selâtîn, neşr. A. Hayyâmpûr, Tebrîz 1345/1966.
Hamdullâh Mustevfî-yi Kazvînî, Târîh-i guzîde, neşr. ‘Abdu’l-Huseyn Nevâ’î, Tahrân 1364/1985.
Büyük Selçuklu Sultanlarına Ait Farsça Şiirler
59
Hândemîr, Habîbu’s-siyer fî ahbâri efrâdi beşer, neşr. Muhammed Debîr-i Siyâkî, II, Tahran 1362/1983.
İbn Bîbî, Evâmîru’l-‘Alâ’iyye fî’l-umûri’l-‘Alâ’iyye, tıpkıbasım Adnan Sadık Erzi, Ankara 1956; Türkçe terc.
Mürsel Öztürk, el-Evâmîru’l-Alâ’iyye fî’l-umûri’l-Alâ’iyye [Selçuk-name], I-II, Ankara 1996.
İbn Hassûl, “Tafdilu’l-Etrâk”, neşr. ‘Abbâs ‘Azzavî, Belleten, IV/14-15, (1940), s. 1-30 (metin); Türkçe terc. Ş.
Yaltkaya, “İbn Hassûl’un Türkler Hakkında Bir Eseri”, Belleten, IV/14-15, (1940), s. 235-266.
Kafesoğlu, İbrahim, “Selçuklular”, İA, X, s. 353-416.
Kanar, Mehmet, Büyük Farsça-Türkçe Sözlük, İstanbul 1993.
Karaismailoğlu, Adnan, “Karahanlı-Gazneli ve Selçuklu Devletlerinin Edebî Faaliyetlerdeki Etkinliği”,
Klâsik Dönem Türk Şiiri İncelemeleri, Ankara 2001, s. 60-75.
Karaismailoğlu, Adnan, “Klâsik Türk Edebiyatının İran Edebiyatı ile Münasebeti”, Klâsik Dönem Türk Şiiri
İncelemeleri, Ankara 2001, s. 18-34.
Karaismailoğlu, Adnan, “Selçuklu Sarayında Şiir ve Şair”, V. Millî Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Semineri
Bildirileri (25-26 Nisan 1995), Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Merkezi, Konya 1996, s.
133-139.
Karaismailoğlu, Adnan, “Yeni Farsça İlk Şiirlerde Türkler ve Türk Kültürü”, Klâsik Dönem Türk Şiiri
İncelemeleri, Ankara 2001, s. 35-59.
Kartal, Ahmet, Şiraz’dan İstanbul’a: Türk-Fars Kültür Coğrafyası Üzerine Araştırmalar, İstanbul 2008.
Kartal, Ahmet, “Anadolu’da Farsça Şiir Söyleyen Türk Şairler (XI.-XVI. Yüzyıllar)”, Türkler, VII, Ankara
2002, s. 682-695.
Kartal, Ahmet, “Karahanlı, Gazneli ve Selçuklu Saraylarındaki Edebî Faaliyetler Üzerine Düşünceler”, Bilig,
17, (2001), s. 55-69.
Kartal, Ahmet, “Klâsik Türk Edebiyatının İran Edebiyatı ile Münasebeti Üzerine Düşünceler”, Türk Yurdu,
XIX-XX/148-149, (2000), s. 246-266.
Köymen, Mehmet Altay, “Son Irak Selçuklu Hükümdarı II. Tuğrul ve Zamanı”, Atatürk Üniversitesi FenEdebiyat
Fakültesi Dergisi, 13, (1985), s. 215-244.
Köymen, Mehmet Altay, “Tuğrul II.”, İA, XII/2, s. 19-25.
Lâmi‘î-yi Gurgânî, Dîvân, neşr. Muhammed Debîr Siyâkî, Tahran 2535/1976.
Mahmûd Hidâyet, Golzâr-i câvîdân, I-II, 1353-1354/1974-1976.
Mahmûd Mîrzâ b. Feth-‘Alî-şâh-i Kâçâr, Tezkiretu’ş-şu‘arâ’, Staatsbibliothek zu Berlin, Ms. Orient. Oct. 2266.
Mîrhând, Ravzatu’s-safâ, IV, Tahran 1339/1960.
Muhammed Altûncî, Havlau’l-edeb fî ‘asri’s-Selçûkî, Bingazi 1974.
Muhammed-i ‘Avfî, Lubâbu’l-elbâb, neşr. Edward G. Browne - Mîrzâ Muhammed-i Kazvînî, LeidenLondon
1906.
Muhammed b. Mahmûd b. Ahmed-i Tûsî, ‘Acâ’ibu’l-mahlûkât, neşr. Menûçehr Sutûde, Tahran 1383/2004;
Muhammed b. Mahmûd-i Hemedânî, ‘Acâ’ib-nâme: ‘Acâ’ibu’l-mahlûkât ve garâ’ibu’l-mevcûdât,
Ca‘fer Muderris-i Sâdikî, Tahran 1375/1996.
Muhammed b. Mansûr b. el-Yamânî (Zerrîn-dest), Nûru’l-‘uyûn, Bodleian Library, (Oxford), Sale, nr. 72.
Muhammed b. Muhammed b. Muhammed el-Huseynî el-Yezdî, el-‘Urâza fî hikâyeti’s-Selçûkiyye, neşr. Karl
Süssheim, Leiden 1909.
Muhammed er-Râvendî, Râhatu’s-sudûr ve âyetu’s-surûr, neşr. Muhammed İkbâl, yay. Muctebâ Mînovî, Tahran
1364/1985; Türkçe terc. Ahmed Ateş, Râhatü’s-sudûr ve âyetü’s-sürûr, I-II, Ankara 1957-1960.
Muhammed Emin Riyâhî, Osmanlı Topraklarında Fars Dili ve Edebiyatı, Türkçe terc. Mehmet Kanar,
İstanbul 1995.
Osman G. ÖZGÜDENLİ
60
Muhammed Mu‘în, Ferheng-i Fârsî, I-VI, Tahran 1371/19928
.
Mu‘izzî, “Dîvân”, Mecmû‘a, British Library, India Office, (London), nr. 312, vr. 1a-18b.
Musâfir b. Nâsir el-Malatevî, Enîsu’l-halve ve celîsu’s-salve, Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya, nr. 1670.
Necmu’d-dîn-i Kummî, Târîhu’l-vuzerâ’, neşr. Muhammed Takî Dânişpejûh, Tahran 1984/1363.
Nizâmî-yi ‘Arûzî, Çehâr makâle, neşr. Mîrzâ Muhammed-i Kazvînî, London 1910.
Nizâmu’d-dîn Mahmûd Kamer-i İsfahânî, Dîvân, neşr. Takî Bîneş, Meşhed 1363/1984.
Özgüdenli, Osman G., Turco-Iranica: Ortaçağ Türk-İran Tarihi Araştırmaları, İstanbul 2006.
Özgüdenli, Osman G., Selçuklular I: Büyük Selçuklu Devleti Tarihi (1040-1157), İstanbul 2013.
Özgüdenli, Osman G., “Selçuklular, I. Büyük Selçuklular, B. Sosyoekonomik ve Kültürel Hayat”, DİA,
XXXVI, (2009), s. 371-375.
Özgüdenli, Osman G., “Selçuklular, V. Irak Selçukluları, B. Sosyoekonomik ve Kültürel Hayat”, DİA, XXXVI,
(2009), s. 388-389.
Özgüdenli, Osman G., “Selçuklu Çağında Dil ve Edebiyat”, Selçuklu El Kitabı, ed. Refik Turan, Ankara 2012,
s. 633-644.
Reşîdu’d-dîn Fazlullâh-i Hemedânî, Câmi‘u’t-tevârîh, II/5, Selçuklular Tarihi, neşr. Ahmed Ateş, Ankara
1960; Türkçe terc. Erkan Göksu - Hüseyin Güneş, Selçuklu Tarihi, İstanbul 2009.
Rizâ-kulu Han Hidâyet, Mecma‘u’l-fusehâ, neşr. Muzâhir Musaffâ, I-II, Tahran 1336/1957.
Robinson, Basil William, Persian Paintings in the India Office Library: A Descriptive Catalogue, London 1976.
Rypka, Jan, “History of Persian Literature up to the Beginning of the 20th Century”, History of Iranian
Literature, ed. Karl Jahn, Dordrecht 1956, s. 71-351.
Sa‘îd-i Nefîsî, Târîh-i nazm u nesr der-İrân, I-II, Tahran 1363/1984.
Sachau, Ed. – Ethé, Hermann, Catalogue of the Persian, Turkish, Hindûstânî, and Pushtû Manuscripts in the
Bodleian Library, I, The Persian Manuscripts, Continued, Completed and Edited by Hermann Ethé,
Oxford 1889.
Sadru’d-dîn el-Huseynî, Ahbâru’d-devleti’s-Selçûkiyye, Türkçe terc. Necati Lügal, Ankara 1943.
Storey, C. A., Persian Literature: A Bio-bibliographical Survey, II/2, London 1971; François de Blois, Persian
Literature: A Bio-bibliographical Survey, V/1, To A.D. 1100, London 1992; V/2, Poetry ca A.D. 1100
to 1225, London 1994.
Şebânkâre’î, Mecma‘u’l-ensâb, neşr. Mîr Hâşim Muhaddis, Tahran 1363/1984.
Şentürk, Ahmet Atillâ - Kartal, Ahmet, Eski Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul 2009.
Tetley, Gillies E., The Ghaznavid and Saljuq Turks: Poetry as Source for Iranian History, London 2009.
Tarlan, Ali Nihad, İran Edebiyatı, İstanbul 1944.
Türkmen Edebiyatınıñ Tarıhı, I, Orta Asır Devriniñ Edebî Mirası, Redaktör S. A. Garriyev, Aşkabat 1975.
Vahhâb Velî - İlhâme Miftâh, Nigâhî be-revend-i nufûz ve gosteriş-i zebân u edeb-i Fârsî der-Turkiye, Tahran
1374/1995.
Veliyullâh Zaferî, Habsiyye der-edeb-i Fârsî: Ez-âgâz-i şi‘ir-i Fârsî tâ pâyân-i Zendiyye, Tahran 1375/1996.
Zebihullah Safâ, Târîh-i edebiyat der-İrân, I-IV, Tahran 1351/1972, 1356/1977.
Zahîru’d-dîn-i Nîşâbûrî, Selçûk-nâme, neşr. A. H. Morton, London 2004.
Büyük Selçuklu Sultanlarına Ait Farsça Şiirler
61
Ekler
EK I : Selçuklu Hanedan Üyelerine Ait Farsça Şiirler.
EK II : Sultan Sencer’i Şair Mu‘izzî ile Aya Bakarken Gösteren XIV. Yüzyıl Başlarına Ait
Bir Minyatür (British Library, India Office, (London), nr. 312, vr. 1a).
EK III : Sultan Melikşâh’a Ait Bir Şiir (Musâfir b. Nâsir el-Malatevî, Enîsu’l-halve ve celîsu’ssalve,
Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya, nr. 1670, vr. 64b).
EK IV : Sultan Sencer’e Ait Bir Şiir (Musâfir b. Nâsir el-Malatevî, Enîsu’l-halve ve celîsu’s-salve,
Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya, nr. 1670, vr. 64a).
EK V : Sultan Sencer’e Ait Bir Rubâ‘î (Cong, Bodleian Library, (Oxford), Elliot 292, vr. 117a).
EK VI : Sultan Celâlu’d-dîn Süleymânşâh’a Ait Bir Şiir (Musâfir b. Nâsir el-Malatevî, Enîsu’lhalve
ve celîsu’s-salve, Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya, nr. 1670, vr. 63b).
EK VII : Sultan III. Tuğrul’a Ait Bir Şiir (Sefîne-yi Tebrîz, Tahran 1381/2002, s. 598).
EK I: Selçuklu Hanedan Üyelerine Ait Farsça Şiirler
Selçuklu Hanedan Üyesi Günümüze Ulaşan Şiir Sayısı
Tuğrul Bey -
Alp-Arslan -
Melikşâh 2
Toganşâh 1
Sencer 6
Süleymânşâh 3
III. Tuğrul 14
TOPLAM 26
Osman G. ÖZGÜDENLİ
62
EK II: Sultan Sencer’i Şair Mu‘izzî ile Aya Bakarken Gösteren XIV. Yüzyıl Başlarına Ait Bir Minyatür
(British Library, India Office, (London), nr. 312, vr. 1a).
Büyük Selçuklu Sultanlarına Ait Farsça Şiirler
63
EK III: Sultan Melikşâh’a Ait Bir Şiir
(Musâfir b. Nâsir el-Malatevî, Enîsu’l-halve ve celîsu’s-salve, Süleymaniye Kütüphanesi,
Ayasofya, nr. 1670, vr. 64b).
Osman G. ÖZGÜDENLİ
64
EK IV: Sultan Sencer’e Ait Bir Şiir
(Musâfir b. Nâsir el-Malatevî, Enîsu’l-halve ve celîsu’s-salve, Süleymaniye Kütüphanesi,
Ayasofya, nr. 1670, vr. 64a).
Büyük Selçuklu Sultanlarına Ait Farsça Şiirler
65
EK V: Sultan Sencer’e Ait Bir Rubâ‘î
(Cong, Bodleian Library, (Oxford), Elliot 292, vr. 117a).
Osman G. ÖZGÜDENLİ
66
EK VI: Sultan Celâlu’d-dîn Süleymânşâh’a Ait Bir Şiir
(Musâfir b. Nâsir el-Malatevî, Enîsu’l-halve ve celîsu’s-salve, Süleymaniye Kütüphanesi,
Ayasofya, nr. 1670, vr. 63b).
Büyük Selçuklu Sultanlarına Ait Farsça Şiirler
67
EK VII: Sultan III. Tuğrul’a Ait Bir Şiir
(Sefîne-yi Tebrîz, Tahran 1381/2002, s. 598).

Konular