Farsçada Karşılaştırma ve Üstünlük Sıfatları (8. Ders)

درس هشتم (Ders-i Heştom)


***Dil Bilgisi***

*Karşılaştırma ve Üstünlük Sıfatları

Karşılaştıma sıfatı ile kastedilen 'daha' ekini alan kelimeler (daha güzel gibi); üstünlük sıfatı ile de 'en' ekini alan kelimelerdir (en büyük gibi).

**'Daha' anlamı, Farsça'da bir kelimenin sonuna تر (-ter) ekinin getirilmesiyle elde edilir. Örneğin بزرگ kelimesine bu ek getirilirse بزرگ تر şeklinde ya da bitişik olarak yazılır بزرگتر (Bozorgter- Daha büyük)

Bu kuralın istisnası, İngilizce'deki 'good' sıfatı gibi* 'iyi' sıfatıdır:خوب *(Hûb- İyi), بهتر (Bihter- daha iyi), بهترين (Bihterîn- En iyi). Ancak ara sıra خوبتر (Hûbter- Daha iyi) ve خوبترين (Hûbterîn- En iyi) şekillerinde kullanım da vakidir.

'Kötü' sıfatının karşılaştırma sıfatı kalıbında Türkçe'deki ünsüz sertleşmesini andıran küçük bir değişiklik gözlenir: بد (Bed- Kötü), بتر (Better- Daha kötü)

**'En' ise, kelimenin sonuna ترين (-terîn) ekinin getirilmesiyle elde edilir. Örneğin بزرگترين (Bozorgterîn- En büyük)

Karşılaştırma sıfatı Arapça'daki gibi nitelediği isimden sonra gelir; ve nitelenen isim tamlama eki alır: كتاب بزرگتر (Kitab-ı bozorgter- Daha büyük kitap), كتابهاي بزرگتر (Kitabhâ-yı Bozorgter- Daha büyük kitaplar) gibi.

Üstünlük ifade eden sıfat ('en...') ise nitelediği isimden önce gelir ve sıfat tamlama eki almaz: بهترين كتاب (Bihterîn kitâb- En iyi kitap)

Ancak üstünlük sıfatından sonra gelen isim tamlamasının ilk kelimesi çoğul ise sıfat tamlama eki alır; bu ikinci kelime tekil ise tamlama eki almaz.

Örnek 1: پرجمعيت ترين شهر هاى تركيه استانبول است (Porcem'ıyyetterîn-i şehrhâ-yı Turkiyye İstanbûl est.- Türkiye'nin en kalabalık şehri İstanbul'dur.) (پرجمعيت Porcem'iyyet: Kalabalık)
Örnek 2: كوه آغرى بلندترين كوه تركيه است (Kûh-i Ağri bolendterîn kûh-i Turkiyye est.- Ağrı Dağı, Türkiye'nin en yüksek dağıdır.)

Cümlede iki nesne/kişi arasında karşılaştırma yapılmak istendiğinde karşılaştırmada baz alınan, niteliği belirtilen nesne ya da kişinin karşısında yer alan nesne/kişi isminden önce Türkçe'deki -den, -dan ekinin anlamını veren از (ez) getirilir.
Mesela: احمد بزرگتر از حسن است (Ahmed bozorgter ez Hasan est.- Ahmed Hasan'dan daha büyüktür.) ve آن پسر از اين دختر بزرگ است (Ân piser ez în duhter bozorg est.- Şu oğlan bu kızdan (daha) büyüktür.)

Zarf olarak da kullanılması mümkün olan sıfatlar da aynen isimler gibi vurguyu son hecede taşır.

Sıfatların zarf olabilmesine örnekler: آنرا گران خريد (Ânra giran harîd.- Onu pahalı ( ya da pahalıya) aldı.), من از شما زودتر آمدم (Men ez şoma zûdter âmedem.- Ben, sizden (daha) önce/erken geldim.)

Vurgu için örnekler:بزرگ (bo-zorg), بزرگت (bozorg-ter) ve بزرگترين (bozorgta-rîn) kelimelerindeki gibi son heceyi telaffuz ederken vurgu belli edilir.

***Kelime Hazinesi***

هندوانه (hinduvâne) karpuz
انار (enâr) nar
به (bih) ayva
اندرز (enderz) tavsiye
كشور (kişver) ülke
خندان (handân) güleryüzlü, neşeli, mesrur, gülen
نان (nân) ekmek. Bulmacalarda 'Eski dilde ekmek' diye sorulan sorunun da cevabıdır.
زيتون (zeytûn) zeytin
پنير (penîr) peynir. Sanki zeytinin söyleşine yakın olsun diyerekten y harfini eklemişiz penir'e
شير (şîr) süt. Aynı zamanda bu kelime, çok gariptir ki 'aslan' demek.
انگبين (engübîn) bal
ماه عسل (mâh-ı asel) balayı
انجمن (encümen) cemiyet, şura, konsül, komisyon, meclis
خرسند (hursend) kısmetine râzı olan, kanaatkâr
پلنگ (peleng) kaplan.*
شغال (şegâl) çakal
كفتار (keftâr) sırtlan
كبوتر (kebûter) güvercin
پوش (pûş) kın, kılıf;zırh
پوشنده (pûşende) örten, (elbise) giyen Osmanlıcada da kullanılan bir deyim olarak 'puşende-i hata': ayıp örten*.
پوشاك (pûşâk) elbise, giysi
پوشاك سر (pûşâk-ı ser) başörtüsü
گريه (girye) gözyaşı Günümüzde artık başörtüsü ve gözyaşı kelimeleri birbirini çağrıştırır oldu! Rabbimiz bizleri gözyaşı döktüren başörtüsü yasağı zulmünden kurtarsın!
كتان (kettan) keten
ابريشم (ibrîşim) ipek
پنبه (pembe) pamuk
صورتي (sûratî) pembe
ديروز (dîrûz) dün
امروز (imrûz) bugün
فردا (ferdâ) yarın*