PERVÎN-İ İ‘TİSÂMÎ

İran’ın en büyük kadın şairlerinden biri olarak bilinen Pervîn-i İ‘tisâmî, 1285 hş./1906 yılında Tebriz’de dünyaya geldi. “İ‘tisâmu’l-mulk” lakabıyla bilinen İran’ın ünlü yazarları ve bilginleri arasında yer alan Babası, Mîrzâ Yûsuf Hân İ‘tisâmî (öl. 1316 hş./1937) o dönemler edebiyat konulu önemli yayın organlarından Bahâr dergisinin editörü olması, öte yandan önemli Arapça ve Fransızca eserleri Farsça’ya çevirmesiyle bilinmekte, İran gazetecilik ve bilim dünyasında önde gelen bir kişilik olarak edebiyat çevrelerince iyi tanınmaktaydı. Maliye çalışanlarından olan büyük babası Tebriz’e gelip yerleşmiş, Pervîn-i İ‘tisâmî’nin babası da burada dünyaya gelmişti. Arapça ve Farsça’yı, özellikle Farsça ve Arapça dilbilgisi ile temel edebiyat bilgilerini babasından öğrenmeğe başlayan Pervîn altı yaşlarından itibaren içlerinde babası ve başta Meliküşşuarâ Bahâr (ö. 1330 hş./1951) olmak üzere ünlü şahsiyetlerin yer aldığı bilim ve edebiyat çevreleriyle olan yakın ilişkilerinden dolayı özel hocalardan da ders alarak kendisini yetiştirme imkanı buldu. Çocukluk yıllarında boş vakitlerini oyundan daha çok okumayla geçiren Pervîn on bir yaşlarında Firdevsî (ö. 411/1020), Menûçehrî-yi Dâmğânî (ö. 432/1040), Nâsır-i Husrev (ö. 481/1088), Enverî (ö. 583/1187), Nizâmî-yi Gencevî (ö. 619/1222), Mevlânâ Celâleddîn (ö. 672/1273) gibi ünlü Fars şairlerinin şiirlerini okuyordu. [1]

Hem İran’da ve hem de dış ülkelere yaptığı seyahatlerinde babasıyla birlikte bulunan, çocukluk yıllarından itibaren şiire, edebiyata çok yakın ilgi duyan ve sekiz yaşlarında şiir söylemeye başlayan Pervîn-i İ‘tisâmî’nin ilk şiirleri babasının editörlüğündeki Bahâr dergisinde yayınlandı. Bir süre sonra şiirleri diğer birtakım dergilerde de yayınlanmaya başladığında edebiyat çevrelerinin ilgi ve beğenilerini kazanmaya başladı. Onun şiir zevki ve edebî yeteneklerinin gelişmesinde önemli rol oynayan dikkate değer etkenlerden biri de, babasının da üyeleri ve müdavimlerinden olduğu edebî meclislere katılmasıydı. Bu tür toplantılardan birinde ünlü şair ve yazarlardan Muhammed Takî-yi Bahâr onun şiir dalındaki yeteneklerini sezinlemiş ve kendisini bu konuda teşvik etmiş, yıllar sonra da divanına önsöz yazmıştır. Bütün bunların yanı sıra babasının değişik dillerde yazılmış ünlü şairlerin şiirlerini Farsça’ya çevirerek kızının şiir formatına aktarmasını sağlaması da onun yetişmesinde önemli katkılarda bulunmuştur. Bütün bu etkenler Pervîn’in kendisini edebiyata ve şiire vermesinde önemli rol oynamış, onun daha sonraki dönemlerde şiir ve şairlik alanlarında önemli ilerlemeler sağlamasına yardımcı olmuştur. [2]

Babası Pervîn’i özgür, arzuladığı alanda iyi bir eğitim görmesi amacıyla kendi isteğiyle Amerikan Kız Koleji’ne gönderdi. Pervîn bu okulu iyi dereceyle bitirerek mezun oldu. Onun en önemli özelliklerden biri de bir Amerikan kolejinde okumuş olmasına rağmen hiçbir zaman doğulu kadın olma özelliğinden kesinlikle ödün vermemesi ve bütün değerlerini koruyabilmesidir. İran’da o dönemlerde gözlenen kadın hareketlerinden hiçbirine katılmayan Pervîn, bu tür faaliyetlerin kendisi gibi edebiyat ve bilimle uğraşan kategorilerde yer alan kadınların dışındaki gruplar tarafından yapılmasının daha uygun olacağı kanaatini taşımaktaydı. Zamanının çoğunu okuyarak edebiyat alanında araştırma yaparak geçiren Pervîn İ‘tisâmî, Fars edebiyatının yanında İngiliz dili ve edebiyatı alanında da köklü bir eğitim görmüştü. İngilizce’yi de ileri düzeyde bilmekteydi. [3]

Öğrenimini tamamladıktan sonra bitirdiği okulda Fars dili ve edebiyatı, İngiliz dili ve edebiyatı dersleri veren Pervîn-i İ‘tisâmî, 1313 hş./1934 yılında amcasının oğluyla evlenerek Kirmânşâh’a gidişine kadar bu görevini sürdürdü. Pervîn, mutlu bir evlilik hayatı kuramadığı için kısa süre sonra bu evliliğine son vererek edebiyat ve şiire daha çok yer ayırdığı yeni ve apayrı bir hayat yaşamaya başladı. Şiirlerinde bu olayın etkisi sadece bir kıtasında görülmektedir:

Ey gül, gül bahçesinden sen ne gördün?

Dikenin sitemi ve kötülüğünden başka ne gördün?

Ey gönül aydınlatan yakut, şu olanca alımlılığınla,

Pazarda sıradan bir müşteriden başka ne gördün?

Çimenliğe gittin, ancak payına kafes düştü!

Kafesten başka ey esir kuş ne gördün? [4]

…………

[1] Ajend, Yakûb, Edebiyyât-i Novîn-i Îrân, Tahran 1363 hş., s. 177; Aryenpûr, Yahyâ, Ez Nîmâ Tâ Rûzgâr-i Mâ, Tahran 1374 hş., s. 539; Muhammedî, Hasan Alî, Ez Bahâr Tâ Şehriyâr, Tahran 1375 hş., s. 405; Yâhakkî, Muhammed Ca‘fer, Çun Sebû-yi Teşne/Edebiyyât-i Mu‘âsir- i Îrân, Tahran 1375 hş., s. 162.
[2] Ajend, Edebiyyât-i Novîn-i Îrân, s. 177-178; Aryenpûr, Ez Nîmâ Tâ Rûzgâr-i Mâ, s. 539; Yâhakkî, Çun Sebû-yi Teşne, s. 162;
[3] Muhammedî, Ez Bahâr Tâ Şehriyâr, s. 405-406; Ajend, Edebiyyât-i Novîn-i Îrân, s. 177-178; Aryenpûr, Ez Nîmâ Tâ Rûzgâr-i Mâ, s. 539; Yâhakkî, Çun Sebû-yi Teşne, s. 163;
[4] Pervîn-i İ’tisâmî, Dîvân, s. 631

Konular